Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Başbakan Üstel, Kıb-Tek’te akaryakıt ihalesinin iptal edileceğini ve 10 gün içerisinde yeniden ihaleye çıkılacağını açıkladı

Published

on

Başbakan Ünal Üstel, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (KIB-TEK) Akaryakıt Temin ve Taşıma İhalesi’nin iptal edileceğini ve 10 gün içerisinde yeniden pazarlık usulüyle ihaleye çıkılacağını belirtti.

Son yakıt ihalesinde ortaya çıkan 19-45 dolarlık ihale sonucunun teknik, hukuki ve vicdani olarak kabul edilebilir olmadığını kaydeden Üstel, kurum açısından ödeme konusunda ciddi kayıp olacağını söyledi.

Başbakanlık’tan yapılan açıklamaya göre Üstel, Akaryakıt Taşıma ve Temin Şartname ve Sözleşmesi’nde kamu yararı açısından değişikliğe gidileceğini açıkladı.

Akaryakıt Taşıma ve Temin ihalesinde fiyat açısından büyük farklılıklar olduğunun gözlemlendiğini söyleyen Üstel, “Şöyle ki; 19,80 ile 45 dolarları bulan teklifler olmuştur. Pazarlık usulü yapılan son ihalede verilen teklifler arasında navlun bedelinin öngörülenden daha düşük olabileceği görülmüştür” dedi.

Üstel, yapılan değerlendirmede akaryakıt alımında navlun piyasasının düşüş trendinde olduğu gerçeğinin tespit edildiğini kaydetti.

Kurumun ciddi bir ekonomik sıkıntı içerisinde olduğu gerçeği de dikkate alındığında yapılan son yakıt ihalesinde ortaya çıkan 19-45 dolarlık ihale sonucunun teknik, hukuki ve vicdani olarak kabul edilebilir olmadığını belirten Üstel, kurum açısından ödeme konusunda ciddi kayıp olacağını söyledi.

– “Akaryakıt Taşıma ve Temin ihalesinde fiyat açısından büyük farklılıklar olduğu gözlemlendi”

Başbakan olarak, göreve başladığı günden itibaren kamu yararı ve halkın çıkarlarını koruma noktasında kararlı bir duruş sergilediğini ve sergilemeye devam edeceğini kaydeden Üstel, şöyle devam etti:

“Benim için esas olan Kıbrıs Türk halkının refah düzeyini yükseltmek, kamu kaynaklarının verimli bir şekilde halkımın yararına kullanılmasını sağlayarak ülke ekonomisinin gelişiminin önünü açmak olmuştur. Kıbrıs Türk Elektrik Kurumunda yaşanan gelişmelere karşı bakış açım ve yaklaşımım bu çerçevede gerçekleşmiştir. Tüm halkımızın malumu olduğu üzere, elektrik arzındaki açığı gidermek ve önümüzdeki süreçte yakıt açısından problem yaşamamamız adına Akaryakıt Taşıma ve Temin ihalesine çıkılmış fakat ihalede fiyat açısından büyük farklılıklar olduğu gözlemlenmiştir. Şöyle ki; 19,80 ile 45 dolarları bulan teklifler olmuştur. Pazarlık usulü yapılan son ihalede verilen teklifler arasında navlun bedelinin öngörülenden daha düşük olabileceği görülmüştür. Yapılan değerlendirmede akaryakıt alımında navlun piyasasının düşüş trendinde olduğu gerçeği tespit edilmiştir.”

– “Teknik, hukuki ve vicdani olarak kabul edilebilir değil”

Üstel, “Kurumun ciddi bir ekonomik sıkıntı içerisinde olduğu gerçeği de dikkate alındığında yapılan son yakıt ihalesinde ortaya çıkan 19-45 dolarlık ihale sonucunun teknik, hukuki ve vicdani olarak kabul edilebilir olmamasının yanı sıra, kurum açısından ödeme konusunda ciddi kayıp olacağı ortadadır.” dedi.

Bu nedenle mevcut akaryakıt temin ve taşıma ihalesinin iptal edilip yeniden en kısa sürede pazarlık usulü ile ihaleye çıkılmasının ve en düşük fiyatı veren firmaya ihalenin verilmesinin en hakkaniyetli ve ülke menfaatleri adına en doğru karar olacağı tespitini yaptığını kaydeden Üstel, bu yönde gerekli talimatları verdiğini belirtti.

Üstel, bu çerçevede açıklanan ihalenin iptal edilmesi ve yeni düzenlemeler ile en kısa sürede ihaleye çıkılması konusunda gereğinin yapılacağını kaydetti.

Üstel şunları kaydetti:

“Bu yapılırken, akaryakıt taşıma ve temin şartname ve sözleşmesinde kamu yararı açısından değişikliğe de gidilecektir. Şöyle ki; yeni çıkılacak ihalede en düşük keşif bedeli saptanarak ihaleye çıkılması, alımı öngörülecek olan tonajın akaryakıt navlun bedellerinin düşüş eğiliminde olmasından ötürü yeni bir fırsat yakalanabilmesi adına 150000 +- yüzde 20 Metrik ton üzerinden belirlenmesi, ihaleyi kazanan firmanın ilk gemisinin 12000 metrik tonluk yakıtının depozito olarak kurum deposunda bulunması ve sözleşmenin sonunda ilgili firmaya ödenmesi, önceki ihalede 2500000 $ olarak belirlenen teminat bedelinin 8000000 $ olarak tadil edilmesi konularında revizeye gidilmesi hususunda gereği yapılacaktır. Yapılacak bu düzenlemeler ile 10 gün çerisinde ihaleye çıkılarak ivedilikle sonuç alınması sağlanacaktır. Böylece kuruma ucuza yakıt taşıma ve temin hizmeti sağlanabilecek ve halkımız da alınan ucuz taşımacılık bedeli ile herhangi bir ek mali külfet altına girmeyecek, bu düzenlemeler ile topyekün kamu yararı sağlanacaktır. Ayrıca kaynak israfının önüne geçilmesi ile kurumun da içinde bulunduğu olumsuz mali yapı daha da zarar almayacak ve elektrik arz güvenliği açısından gerekli tedbirler alınacaktır”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Sayıştay Başkanlığı bütçesi oy birliğiyle onaylandı

Published

on

By

2025 Mali Yılı Merkezi Devlet Yönetimi Bütçe Yasa Tasarısı’nda 140 milyon 133 bin 900 TL’lik Sayıştay Başkanlığı bütçesi, Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nde oy birliğiyle kabul edildi.

Görüşmeye Sayıştay Başkanı Osman Korahan da katıldı.

– Özuslu

Sayıştay bütçesi üzerinde ilk konuşmayı, CTP Milletvekili Sami Özuslu yaptı.

Sayıştay’ın önemine dikkat çeken Özuslu, Sayıştay’ın daha etkin olması adına gerekli sorumluluk dağılımını yapması gerektiğini, zaman zaman kendilerine de ulaşan negatif durumlar bulunduğunu belirtti.

Sayıştay Başkanlığı’nda yeterli denetçi olmadığına dikkat çeken Özuslu, şu anda 36 denetçi olduğunu ve boş denetçi kadroları bulunduğunu kaydetti.

Bakanlıklar, belediyeler ve kurum ve kuruluşların yeterince denetlenmediği ve zaman zaman ortaya atılan iddialar olduğunu dile getiren Özuslu, sabit trafik kamerası cezalarının tahsili konusunun da halen çözülmediğine dikkat çekerek, minunum 250-300 milyon TL’lik bir kaynağın buharlaştığını söyledi.

“Geç kalan adalet adalet değildir, geç kalan denetim de denetim değildir” ifadelerini kullanan Özuslu, Sayıştay’ın yolsuzluk usulsüzlükten önce ilgili kurumlarla çalışarak erken uyarı görevini önceden yapması gerektiğini belirtti.

Sayıştay’dan beklendiği şekilde bir verim alınmadığına dikkat çeken Özuslu, Sayıştay’ın kamu kaynaklarını yönetme konusunda herkesi “tir tir titretmesi” gerektiğini kaydetti.

Güncel rapor sayısının çok az olduğunu ve 15-20 sene önceki bir usulsüzlük konusundaki meblağların tahsil edilmesinin anlamını yitirdiğini dile getiren Özuslu, yurt dışı denetim raporlarının kendilerine gelmediğini belirtti ve yurt dışında hangi kurumların denetlendiğini sordu.

– Uluçay

CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay, Meclis’te Sayıştay Komitesi olarak görev yaptıklarını söyledi.

“En eski raporları Başsavcılık’la istişare edip Meclis Genel Kurulu’nun gündemine getiriyoruz.” diyen Uluçay, bütçe görüşmelerinin ardından yurt dışı temas organizasyonlarının olacağını ifade etti.

Sayıştay’ın denetimlerinin boşa gitmediğini ifade eden Uluçay, denetçilerin iyi iş yaptığını kaydetti.

Kamuda birçok eksikliğin olduğunu ifade eden Uluçay, Sayıştay kurumunun ihtiyaç duyduğu eksiklerin yerine getirilmesinin önemli olduğunu söyledi.

Uluçay, İhale Yasası’nda Elektrik Kurumu’nun ihtiyaçlarının giderilmesi için adım atılabileceğini Komite’d’e öğrendiklerini ifade etti.

Uluçay, Sayıştay Kurumu’nun yaptığı işlere önem vermek gerektiğini dile getirdi.

– Barçın

CTP Milletvekili Devrim Barçın da, “Sözleşmeli personel ödeneğinde yüzde 250’lik bir artış görüyorum. Kadrolara da baktığımızda beş sözleşmeli kadro olup üç münhal bulunduğu yazıyor. Bunların doldurulması mı planlanıyor?” diye sordu.

Barçın, Sayıştay Başkanı Osman Korahan’a bazı başka sorular da yöneltti, bilgi istedi.

Su alımlarıyla ilgili artış oranına değinen Barçın, bu giderlerin gerçekçi giderler olmadığını söyledi.

– Korahan

Milletvekillerinin eleştirilerini yanıtlayan Sayıştay Başkanı Osman Korahan ise 2023 yılındaki harcamaları denetlemeye başladıklarını ancak faaliyet raporlarını kimsenin göndermediğini ifade etti.

Korahan, 24 tane taslak şekilde yayımlanacak raporları bulunduğunu kaydetti.

Faaliyet rapolarının sunulmasıyla ilgili aksaklıklara dikkat çeken Korahan, denetim ekibinin sayısının az olduğunu dile getirdi.

Araç-gereç olmadığı için denetimleri Sayıştay’da yaptıklarını ifade eden Korahan, zorlandıklarını söyledi.

“Kurum ve kuruluşlarımızda denetçiyi yıldırma uygulaması var.” diye konuşan Korahan, Sayıştay’a yıllardır araç talep edildiğini fakat verilmediğini, bunun da sıkıntı yarattığını kaydetti.

Türkiye’nin online olarak kurumlara bağlandığını ve anında denetim yaptığına dikkat çeken Korahan, bu teknik altyapı oluşmaması halinden raporların istenilen zamanda bitirilemeyeceğini kaydetti.

Konuşmaların ardından Sayıştay’lık bütçesi oylandı ve oy çokluğuyla kabul edildi.

Sayıştaylığın ardından Mahkemeler bütçesinin görüşülmesine geçildi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Bakanlar Kurulu toplantısı tamamlandı

Published

on

By

Bakanlar Kurulu’nun Başbakan Ünal Üstel başkanlığındaki toplantısı tamamlandı.

Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre, toplantı yaklaşık üç saat sürdü.

Devamını Oku

Kıbrıs

Hekim örgütleri depreme hazırlık istedi: “Dayanıklı hastaneler şarttır… Harekete geçin. Şimdi!”

Published

on

By

İki hekim örgütü Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) ile Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş), Kıbrıs adası etrafındaki deprem hareketlerinin son günlerde arttığına işaret ederek depremlere karşı hazırlık için hemen harekete geçilmesini istedi.

Hastanelerdeki deprem risklerine dikkat çeken örgütler, alınmasını istedikleri önlemleri de sıraladı.

Hekim örgütleri, deprem riskinin her geçen gün arttığını belirterek ancak bu gerçekliğin yöneticiler tarafından görmezden gelindiğini; olası bir depremde en çok ihtiyaç duyulacak yerler olan hastanelerin, hâlâ depreme dayanıklı hale getirilmediği gibi, acil durumlar için hiçbir hazırlık yapılmadığını belirtti.

2020 yılında ülkenin en büyük sağlık tesisi olan Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ndeki yangın ve öncesindeki sel felaketlerinin, sadece hastanelerin değil, sağlık sisteminin doğal afetlere karşı tamamen hazırlıksız olduğunu gözler önüne serdiğini kaydeden Tabipler Birliği ve Tıp-İş, “Ancak bu acı olaylardan hiçbir ders çıkarılmadı. Olası bir depremde bir afet yönetim planımız olmadığı gibi kamu ve özel hastanelerimizde deprem tatbikatlarının dahi gerçekleştirilmediği gün gibi açıktır.” dedi.

İki örgütün ortak açıklamasında, depremde yaralıların hayatta kalmasının kurtarma çalışmaları yanında, sağlık hizmetlerine bağlı olduğuna işaret edilerek “Göçük altından çıkarılan yaralılar için kan nakli, diyaliz, ameliyat, yoğun bakım gibi hayati hizmetler gerekecektir. Bu hizmetlerin verileceği binalarımız, en ufak bir sarsıntıda yıkılacaksa, o yaralıları kurtarmak bir hayalden öteye gidemez. Ayrıca hastanelerin yıkılması ile sağlık çalışanlarının kaybı veya yaralanması hem ciddi bir eğitilmiş insan gücü kaybı, hem de sağlık hizmetlerinin durması anlamına gelecektir.” denildi.

-“Raporlamalar birçok hastane binasının depreme dayanıklı olmadığını gösterdi”

Açıklamada, yapılan raporlamaların, ülkedeki birçok hastane binasının depreme dayanıklı olmadığını gösterdiği belirtilerek şunlar paylaşıldı:

“Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi: Kan bankası ve hemodiyaliz ünitelerinin bulunduğu binalar, yıkılma riski en yüksek yapılar arasında yer almaktadır. Buna rağmen, bu birimlerin hala aynı tehlikeli binalarda hizmet vermeye devam ettiği görülmektedir.

Girne Akçiçek Hastanesi ve Cengiz Topel Devlet Hastanesi: Küçük bir sarsıntıda dahi tamamen yıkılabileceği belirtilen bu hastaneler için hiçbir güçlendirme veya yenileme çalışması yapılmamıştır.

Bu tablo, yalnızca kamu hastaneleriyle sınırlı değildir. Özel hastaneler de depreme dayanıklılık denetimlerinden geçmemiş, herhangi bir afet senaryosuna uygun şekilde hazırlanmamıştır.

Bu uyarılar yeni değildir. Uzmanlar, her fırsatta binaların güçlendirilmesi gerektiğini ve afet planlarının yapılması gerektiğini dile getiriyor. Ancak ne yazık ki hükümet ve Sağlık Bakanlığı, bu uyarıları dikkate almak yerine sessiz kalmayı tercih ediyor. Şunu açıkça ifade ediyoruz: Bu ihmallerin bedeli ağır olacak.”

-Atılması gereken adımlar…

Açıklamada, olası bir deprem felaketinin önüne geçmek için derhal şu adımların atılması istendi:

“1. Tüm kamu ve özel hastaneler: Depreme dayanıklılık denetimlerinden geçirilmeli, dayanıklı olmayan binalar acilen güçlendirilmelidir.

2. Yeni binalar: Özellikle Burhan Nalbantoğlu, Girne Akçiçek ve Cengiz Topel hastaneleri için modern, depreme dayanıklı yeni hastane binaları inşa edilmelidir.

3. Acil durum ve afet planları: Sağlık tesislerinde kapsamlı afet yönetim planları hazırlanmalı, bu planlar sık sık güncellenmelidir.

4. Tatbikatlar: Sağlık çalışanları ve sivil savunma ekipleri, deprem senaryolarına göre düzenli tatbikatlarla eğitilmelidir.

5. Sivil savunma güçlendirilmesi: Afet sonrası müdahale ekiplerinin kapasitesi artırılmalı ve hastanelerle koordinasyonu sağlanmalıdır.”

Tabipler Birliği ve Tıp-İş, yetkililere “Eylemsizlik suçtur. Bu ihmaller yalnızca bir yönetim zafiyeti değil, insan hayatına, eğitimli insanımızın kaybına mal olacak kadar ağır sonuçlar doğuracaktır. Bir hastanenin yıkılması, yalnızca bir bina kaybı değildir. O hastanenin yıkılması, bir toplumun umudunun ve geleceğinin yıkılması demektir. İnsanların hayatta kalma şansını ellerinden almak, affedilemez bir sorumluluk ihmalidir. Deprem kapıda. Bu ihmal devam ederse, yaşanacak bir afetin felakete dönüşmesinin tüm sorumluluğu, bu uyarıları dikkate almayan hükümetin ve Sağlık Bakanlığı’nın omuzlarında olacaktır. Biz uyarıyoruz, tarih ve vicdan bu ihmalleri kaydetmeye devam ediyor. Harekete geçin. Şimdi!” çağrısında bulundu.

Devamını Oku

Trending

Reklam