Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Lefkoşa’nın kalbine damga vuran mimar: Abdullah Onar “Bir Modern Geçmiş” …

Published

on

Mimar Abdullah Onar, sadece ilk Kıbrıslı Türk mimarlardan değil, modern mimariyi ada insanıyla tanıştıran öncü bir isim… Kızı Anber Onar, Kıbrıslı Türklerin sosyo-kültürel tarihinde önemli yer tutan babasının hayatını “Bir Modern Geçmiş” başlıklı bu ‘anı’ kitabıyla sundu…

2019’un şubat ayında vefat eden Kıbrıs’ın ilk mimarlarından Abdullah Onar’ın ada genelinde 600 binası var… Bunların 120’si Köşklüçiftlik ve Kumsal’da, Lefkoşa’nın kalbi O’nun binalarıyla kaplı…

Kıbrıslı Türklerin apartman yaşamıyla tanışmasında da rolü büyük Abdullah Onar’ın; mimari tasarımlarındaki çözüm aşamalarında, “ben nasıl bir evde yaşamak istiyorum” sorusunun akıllara düşmesinde de. “Babamın en büyük özelliklerinden biri ilk mimarlardan olması ve Kıbrıs’taki bu yeni bakış açısını, modernizm bağlamında çok ciddi bir biçime oturtmasıdır” diyor Anber Onar babasından bahsederken. Tabi “Bir Modern Geçmiş” sadece Mimar Abdullah Onar’ı değil, O’nun aracılığıyla Kıbrıslı Türklerin ortak geçmişini de anlatıyor bize…
Bu kitabı yazmaya nasıl karar verdiğini anlatmaya başlarken çok eskilere gidiyor Anber Onar: “Ben, başından beri, insanlar neden bir mimara gider diye çok merak ederdim… Babamın 600’ü aşkın projesi var. Mimari projelerden önce de insanlar bir şekilde evlerini yapıyordu. İnsanları profesyonel birisine gitmeye ne yönlendirdi?”

– “Daha fazla gecikmeden bir kez daha başka bir pencereden bakmalıydım”

Babasının işlerini gözden geçirmeye ise 2007’de Sidestreets’i kurmak için mahkemelerin karşısındaki o meşhur binayı elden geçirirken karar vermiş Anber Onar…

“Günü bitirmek üzereydik, sıcak kasıp kavuruyordu, her taraf toz toprak ve biz yorgun…. Ama tam o sırada tenekeden yapılmış, kocaman, hala sağlam duran, ancak çok eski olduğu belli, paslı bir silindir kutu buldum” diye anlatıyor o günü kitapta…. “İşte o kutudan koskoca, güzelim kağıtlardan oluşan bir tomar çıktı. Bu bir tomar kâğıdı temiz bir yüzeye yatırıp da her bir katmana bakmaya başladığım zaman, artık aklıma gelen tek bir şey vardı: Her açtığım o devasa sayfalarda gördüğüm ve çok yakından tanıdığım bu imzanın sahibine, daha fazla gecikmeden bir kez daha başka bir pencereden bakmalıydım” …

Daha sonra, iş yoğunluğunun da etkisiyle verilen uzun bir aranın ardından, babasıyla ilgili ilk röportajı 2012’de Ertuğrul Güven’le yapmış. Arşivi 2014’te evine alarak daha kapsamlı şekilde incelemeye başlamış ve bu incelemelerin ardından elindekileri kitaplaştırma kararı almış. Kitap kararında; Kıbrıslı Türklerin toplumsal hafızasının, tarihsel zamana kayıt düşme gerekliliğine inanmasının rolü büyük olmuş.
Yıl 2016 olduğunda babasıyla röportajlar yapmaya başlamış… “Röportaj kayıtlarını çözmeye başladığımda baktım ki babamın anlatımında benim anlatımımda olmayacak başka bir lezzet var… Onu çok beğendim ve bırakmaya karar verdim. Bir de uzun uzun aynı şey üzerine konuşamıyorduk. Konuşma ritmimiz benim hoşuma gitti ve bir şey daha anladım; hiçbir şey bütün değildir… Her şeyi bir anda kavrayamayacaktım. Kavradıklarımı bütünsel olarak dökemeyecektim. Bizim doğamızın, bu ritmik küçük lezzetler ve anıların olduğu gibi daha görsel vinyetler olarak düşündüm. Ve kitaba da bu şekilde yansıttım”

Yazımdaki bu yaklaşım, sayfa tasarımına da yansımış. Kitap okuyanı, göstermek istediği noktaya yönlendirmeyi, sohbetlerdeki ritme sokmayı harika biçimde başarıyor. Anber Onar bu yaklaşımı “Kitap tasarımıyla daha güncel bir okuma biçimi önermek istedik” diyerek açıklıyor…

– “Babam çok azını okudu”

Peki babası okuyabilmiş mi kitabı? “Babam çok azını okudu. 3-4 hikâyeyi… Bazen ‘geçti o günler’ diyerek geçiştirdi, bazen ‘Be babacığım sen nerden bilin bunları’ deyip şaşırdı yazdıklarıma.
Kitabının yazılacak olmasına çok sevindi. Babam çok mütevazi ve yaptığına bir daha dönüp bakmamış bir adamdı. Arada bir ‘Nasıl gider kitabın?’ derdi. ‘Ne zaman bitecek?’ derdi. ‘Görecek miyim?’ derdi. Ama maalesef göremedi. Kitabı bir süre daha bitiremeyeceğimi 2017’de anladığımda babama minik bir kitap yaptım. Bir el kitabı… Bütün hayatını böyle 30 sayfaya sığdıracak şekilde bir kitapçık yapıp verdim. Çok mutlu oldu, o kitabı yanından hiç ayırmadı”
2021’de kitap için yazdıklarını sosyal medyada tefrika olarak yayınlamaya başlamış Anber Onar, “Bana çok iyi geldi bu. Çünkü yayınladıktan hemen sonra okuyanların yorumlarını alabiliyordum. Çok güzel geri dönüşler oldu” …

– “Bulduğum her şey çok iyi şekilde tasnif edilmişti”

Arşiv malzemenin nasıl ele alınması gerektiği sorusu, arşivin farklı bölümleri arasında nasıl ilişki kurulacağı, arşivle çalışan herkesin ortak endişesidir. Onar, elindeki malzemelerin çeşitliliğine uygun şekilde, farklı yaklaşımlar kullanmış:
“Arşiv benim için önemli bir olgu. Üniversite için Amerika’ya ilk gittiğimde hatıra defterlerim ve albümlerimi de yanımda götürdüm. O güne kadar yaptığım şeyleri yanımda tutmak istedim. Onlar gitti geldi benimle… Yazılı çizili şeylerden çok azını atarım hala… Ama iyi bir tasnifçi değilim. Bir müddet yapar bırakırım. Babam çok daha disiplinli ve çok daha düzenli bir insandı çünkü ben yalnız çalışmayı severim, babamsa işleri bir ekip olarak yürütürdü. Belgeler, materyaller dosyalanır ve arşivlenirdi. Ve ben buna çok müteşekkirim. Kitabı hazırlarken bazıları evden bazıları ofisten bulduğum her şey çok iyi şekilde tasnif edilmişti”

– “Arşiv benim için canlı bir zaman kapsamı… O yüzden arşivi tarihe değil bir mekâna yatırmayı daha çok seviyorum ki aktif hale gelebilsin”

Arşiv genelde “ölü” bir malzeme olarak ele alınır… Arşivle çalışırken nostaljinin tuzaklarına düşmek kolaydır… Anber Onar nasıl bakıyor arşive? “Arşiv benim için canlı bir zaman kapsamı. O yüzden arşivi tarihe değil bir mekâna yatırmayı daha çok seviyorum ki aktif hale gelebilsin. Kitabı yazarken de bu bakış açısına göre hareket ettim. Çünkü arşiv, doğası gereği nostaljik gibi görülse de benim için güncel bir durum. Bu yüzden arşivin bugünle olan ilişkisini kurmak benim için önemli”

Anber Onar babasıyla ilgili öyküleri derlemeye başladıktan sonra Facebook sayfasında bu öyküleri yayınlamaya başlamış. Öyküleri okuyanların bir kısmının Abdullah Onar’la ilgili hiçbir bilgi sahibi olmaması onu kitabı yazmak konusunda daha da motive etmiş.

Kıbrıslı Türklerin yaşam biçimi, toplumsal hafızası adına önemli buluyor bu kitabı Onar. “Biyografik bir kitap olmasını istedim. Ama ‘anı’lardan oluşmuş akıp giden metin doğrudan babama dokunan ve onu açan oyunbaz bir kıvam oluşturdu. Sonuçta biyografik bir amaca da hizmet etti diye düşünüyorum. Onu anlatırken topluma olan etkisini de göz önünde bulundurdum” diyor.

– “İlk apartmanlar bence çok enteresandır. İnsanların ilk tepkileri; ‘biz hepimiz aynı kapıdan mı gireceğiz?’ olmuş”
“İlk apartmanlar bence çok enteresandır. İnsanların ilk tepkileri; ‘biz hepimiz aynı kapıdan mı gireceğiz?’ olmuş. Bu bana çok şey söyledi. Şimdi bizim için apartmanlar o kadar doğallaşmış ki. Ama 60 sene önce ilk apartman yapıldığında müşteri bulmak çok zor olmuş. Öte yandan daha sonrakiler hep proje üzerinden satılmış”

Kitabın kendine özgü bir yazım stili var. “Benim için en önemli şey içtenlikti. Babamla olan diyaloglar üzerine kurdum çoğu yazımı ve konuşma akışını bozmak istemedim. Küçük küçük hikâyelerden bir bütün oluşmasını tercih ettim. Babamın aksanının onun multi-kültürel yönünü yansıttığını düşünüyordum. O nedenle bu aksanı kullanmak benim için çok önemliydi. Jargon kullanmak yerine açıklık getirerek, babamın birikimiyle özdeşleşecek bir dil kullanmayı tercih ettim. Her hikâyenin görsel elemanlarını ona göre seçtim”
– “Mimarlık, bir yaşam kültürü sunar”

Peki babasının yarattığı etkiyi neye bağlıyor Anber Onar?
“Babamın profesyonel yaşamı, sosyal yaşamıyla birlikte ilerlerdi. Ben de o şekilde yaşıyorum. Babamın çevresi hem profesyonel anlamdaki arkadaşları hem mimarlar, mühendisler, ustalar, yamaklar, hep birlikte sosyal bir hayat kurmuşlardı ve bunun da toplumun gelişmesi açısından büyük önemi vardı. Böylece bilgiyi aktarma yolu çok doğal oluyordu. Babam tanıştığı insanlara yalnızca günlük hayattan değil gelecekten bahsediyordu. Estetikten, duyarlı bir hayat biçiminden bahsediyordu. Onlar da bundan çok etkileniyordu. Bu sadece söylemde kalmıyor, pratiğe dökülerek bir yaşam kültürüne dönüşüyordu. Çünkü mimari bir yaşam kültürü sunar. Komşunla ilişkin nasıl olacak onu belirler… Sonuçta pencerenin sokağa bakıp bakmaması çok şeyi değiştirir…”

-Abdullah Onar hakkında…

Abdullah Onar 1929 da Kaleburnu’nda dünyaya geldi. Mimarlık eğitimini 1949 gittiği İngiltere’de aldı ve 1956 yılında en prestijli üniversitelerden olan Durham Universitesi’nden mezun olarak tamamladı. 1957 yılında Kıbrıs’ta profesyonel hayatına başladı. Mimarlık mesleğinin kabul görmesinde ve gelişmesinde Mimarlar Odasının kurulmasında büyük bir rol oynadı. Kayıtlı olarak 3’üncü Kıbrıslı Türk mimar olmanın yanında, çok sayıda kaliteli projeleriyle, ada genelinde, modern mimaride öncü ve önemli bir rol oynadı. Kıbrıs Mimarlık tarihinde kişisel sergisi ve kitabı olan ilk Kıbrıslı Türk mimardır…

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Meclis oturumuna ara verildi. Seçim ve Halk Oylaması (Değişiklik) Yasa Önerisi komiteye geri çekildi

Published

on

By

Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen Seçim ve Halk Oylaması (Değişiklik) Yasa Önerisi komiteye geri çekildi. Polis Örgütü (Kuruluş, Görev ve Yetkileri) (Değişiklik) Yasa Tasarısı görüşülürken, nisap yetersizliği nedeniyle oturuma ara verildi.

-“Tapu ve Kadastro Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasa Tasarısı”

Genel Kurul’da “Tapu ve Kadastro Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasa Tasarısı” ele alındı. İdari, Kamu ve Sağlık İşleri Komitesi Başkanı Sunat Atun, tasarıya ilişkin Komite raporunu sundu. İçinde bulunulan çağın teknoloji çağı olduğunu belirten Atun, bu çerçevede düzenlemeler yapıldığını söyledi.

Dairenin kapasite üstü yoğunluk yaşadığını dile getiren Atun, dairenin kapasitesinin artırılmasının önemli olduğunu kaydederek, “Çok iyi bir yasa hazırlandı. İnanıyorum ki dairenin önü açıldı” dedi.

Komiteden gelen yedi yasa tasarısının bugün Genel Kurul’da ele alınacağını kaydeden Atun, çalışmaları nedeniyle komite üyeleri, sendika ve STÖ temsilcileri ile meclis çalışanlarına teşekkür etti.

Tasarı madde madde görüşülmesi sonrasında oy birliğiyle onaylandı.

-Seçim ve Halk Oylaması (Değişiklik) Yasa Önerisi komiteye geri çekildi

Ardından Seçim ve Halk Oylaması (Değişiklik) Yasa Önerisi görüşüldü. Hukuk, Siyasi İşler, Dışilişkiler ve Savunma Komitesi Başkanı Yasemi Öztürk, tasarıya ilişkin raporu okudu.

UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu öneri üzerine söz alarak, karma oyun kaldırılmasının söz konusu olduğunu ifade ederek, konunun diğer partilerle de istişare edildiğini belirtti.

Murat edilen partiye vurulacak mührün altındaki tercihin değil karma oy düzenlemesinin kaldırılması olduğunu ifade eden Hasipoğlu, dünyanın hiçbir yerinde karma oy uygulaması olmadığını belirtti. Hasipoğlu, son seçimlerde 14 bin oyun karmadan dolayı yandığını dile getirdi.

Muhalefetten “acele tavır”, “şeker suya mı düştü?” eleştirisi aldıklarını ifade eden Hasipoğlu, buna karşılık yapılan yanlışın düzeltileceği yanıtını verdiklerini söyledi. Bu öneriyi üç sene önce Meclis’in gündemine getirdiğini belirten Hasipoğlu, önerinin, komiteden önce partilerle görüşüldüğünü kaydetti ve muhalefetten de olumlu görüş olduklarını söyledi.

CTP Milletvekili Erkut Şahali ise, Hasipoğlu’nun hızlı şeritten ilerlemeyi tercih ettiğini ifade ederek, Meclis tarihinde Seçim ve Halk Oylaması Yasası’yla ilgili bütün değişikliklerin Ad-Hoc komite kurularak, yapıldığını hatırlattı.

Erken seçim konusunun UBP Parti Meclisi’nde görüşüldüğü ve toplantıdan bir gün sonra önerinin komiteye geldiği eleştirisinde bulunan Şahali, “Şeker suya mı düştü?” diye sordu.

Katılımcılığa açık bir duruş sergilenmesi gerektiğini belirten Şahali, bugünün koşullarına uyarlanmış propaganda düzenlemesine de ihtiyaç olduğunu söyledi.

CTP’nin demokratik süreçlerin sonuna kadar çalıştırıldığı bir süreçte karma oyun kaldırılmasına onay vereceğini aktaran Şahali, bu yasayla ilgili CTP’nin oyunun ret olacağını söyledi.

Başbakan Ünal Üstel ise, Seçim ve Halk Oylaması Yasası’nın uzun zamandır üzerinde çalışılması gereken bir yasa olduğunu belirtti.

Seçim sistemi değiştikten ve bölgeler ada geneli olduktan sonra hata oranının çok arttığını vurgulayan Üstel, yasanın güncellenmesi düşüncesinde olduklarını söyledi.

Birinci seçimde karma oyların yüzde 40’ının, ikinci seçimde yüzde 60’ının yandığını ifade eden Üstel, konuyla ilgili YSK ile de istişarelerde bulunduklarını belirtti.

Oyların heba olmaması için karma oyun kaldırılması gerektiğini belirten Üstel, “Bu bir adımdır” dedi. Üstel, “Geçirelim bunu. Daha sonra Ad-Hoc Komite kurarak, yasayı masaya yatıralım, barajı da yükseltelim, bölgeleri de konuşalım” diye konuştu.

Üstel, değişiklikle daha çok istikrarlı hükümet kurulacağı inancında olduklarını da dile getirdi.

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ise, yasa önerisinin 20 Mart’ta komiteden geçtiğini ifade ederek, CTP’li üyelerin karma oyun kaldırılmasına karşı olmadığını, katılımcılık ilkesine dikkat çektiğini söyledi.

20 Mart’tan bugüne üç ay geçtiğine işaret eden Erhürman, karmanın kalkmasıyla ilgili bir sorunları olmadığını kaydetti. Erhürman, “20 Mart’tan geçen yasa önerisini neden bugün getirdiniz?” sorusunu sordu.

UBP Milletvekili Hasipoğlu yerinden söz alarak, komite aşamasına gelmeden önerinin CTP’ye verildiğini belirtti.

“Her beceremediğiniz işi CTP’ye mi ciro edeceksiniz” diye soran Erhürman, “Lütfen artık oyunlardan vazgeçelim. Samimiyetimizle meclis çalışmalarına katkı koyuyoruz ama ilkelerimizden ödün vermeden” dedi.

UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu yeniden söz alarak, tarihlerde bir sıkıntı olduğunu belirterek, “Bu alelacele getirilmiş bir öneri değil” dedi.

CTP’nin esasa ilişkin hiçbir önerisinin olmadığını kaydeden Hasipoğlu, “ ‘Diğer partileri davet etmediniz’, ‘Erken seçim naraları atılıyor dediniz’ ” diyerek, samimi olunmadığını belirtti.

Siyaset yapıldığı eleştirisinde bulunan Hasipoğlu, değişiklik isteniyorsa söylenmesi gerektiğini söyledi.

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ise, “Senin haddin değildir, benim samimiyetimi sorgulamak” dedi.

Yasa önerisinin komiteden oy çokluğuyla geçtiğini belirten Erhürman, Genel Kurul’da da bunun oy çokluğuyla geçeceğinin bilinmesi gerektiğini söyledi.

“Komitede oy çokluğuyla geçirdiğiniz öneriyi neden üç ay beklettiniz?” sorusunu soran Erhürman, öneriye “hayır” denmesinin sebeplerinin komitede söylendiğini belirtti.

UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu yeniden söz alarak, “Esasa ilişkin öneriler ortaya konacaksa, Temmuz ve Ağustos’ta öneriyi komitede yeniden görüşelim” diyerek, Ağustos’ta olağanüstü toplantı planı olduğunu kaydetti.

Ardından Hukuk, Siyasi İşler, Dışilişkiler ve Savunma Komitesi Başkanı Yasemi Öztürk söz alarak, yasa önerisinin yeniden değerlendirilmek üzere komiteye geri çekilmesini önerdi. Öneri, oy birliğiyle kabul edildi.

-Polis Örgütü (Kuruluş, Görev ve Yetkileri) (Değişiklik) Yasa Tasarısı

Genel Kurul’da daha sonra Polis Örgütü (Kuruluş, Görev ve Yetkileri) (Değişiklik) Yasa Tasarısı ele alındı. İdari, Kamu ve Sağlık İşleri Komitesi Başkanı Sunat Atun, tasarıya ilişkin raporu okudu.

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman tasarı üzerine söz alarak, bu akşam Polis Teşkilatı’nın kuruluş yıl dönümü olduğunu belirterek, “Hayırlı olsun” dedi. Polis Genel Müdürü’nün emekliye ayrılacağını ifade eden Erhürman, tasarının bu konuyla da ilgili olduğuna dikkat çekti.

Yasanın genel gerekçesini okuyan Erhürman, yasa değişikliği olmadan Polis Genel Müdürü ve yardımcılarının atanabileceğini belirtti. Erhürman, böyle bir ihtiyaç varsa bunun Polis Genel Müdürlüğü’nden veya Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’ndan gelmesi gerektiğini belirtti.

Buradaki inisiyatifin PGM’nin değil siyasetin ihtiyaçlarına binaen gibi göründüğünü ifade eden Erhürman, “Neden böyle bir ihtiyaç yokken, siyaseten havuzu genişletme ihtiyacı duydunuz?” sorusunu sordu.

Böyle bir düzenlemenin hiyerarşiyi bozacağını ifade eden Erhürman, teşkilatın içerisindeki insan kaynaklarının har vurup, harman savrulacağını söyledi.

Teşkilatın bu devletin göz bebeği olduğunu dile getiren Erhürman, ret gerekçelerinin bunlardan ibaret olduğunu kaydetti, “Son derece yanlış bir işe imza atılmak üzeredir. Bunu yapmayın” dedi.

CTP Milletvekili Devrim Barçın da, Polis Genel Müdürü’nün yaş haddinden emekliliği geldiğini belirterek, bu münhale başvuru hakkına sahip üç kişi olduğunu söyledi.

Şu anda Polis Genel Müdür Yardımcılığı’na atamayı konuştuklarını dile getiren Barçın, “Polis Genel Müdür Yardımcılığı kadrolarının boşalacağını nereden biliyorsunuz?” diye sordu. Adaylar arasından kimin atanacağının belli olduğunu ifade eden Barçın, “Bize havuzu dolduracağız demeyin çünkü havuz dolu” dedi.

İlçe Polis Müdürü diye bir kadro olmadığı eleştirisinde de bulunan Barçın, “Polis Müdürü, Polis Müdürü’dür” dedi. Barçın, yasa geçtiğinden murat edilene ulaşılamayacağını belirtti.

CTP Milletvekili Erkut Şahali de, “Bu yasa hem bir ödül hem bir ceza yasasıdır” diyerek, halihazırda Genel Müdür olarak atanabilecek üç, genel müdür yardımcısı olarak atanabilecek iki kişi olduğunu kaydetti.

Yasanın, atanmaya elverişli olan Polis Müdürlerinin önünün kesilmesine yönelik bir ceza yasası olduğunu ifade eden Şahali, bugün atamanın yapılması için Polis Örgütü Yasa Tasarısı’nın görüşülmesinin öne çekildiğini belirtti.

Polis Teşkilatından kamu güvenliği açısından beklentilerin hat safhada olduğunu belirten Şahali, “Polisten elinizi çekeceksiniz” dedi. Bu sürecin zorlu bir süreç olduğunu dile getiren Şahali, sıralı süreçlerin harfiyen yerine getirilmesi, dıştan müdahale yapılmaması gerektiğini kaydetti.

Şahali, vicdan sahibi vekillerin buna olumlu oy vermemesi gerektiğini söyledi.

Konuşmaların sonrasında nisap yetersizliği nedeniyle oturuma ara verildi.

T

Devamını Oku

Kıbrıs

Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi mezuniyet töreni yapıldı

Published

on

By

Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi (BAU), 2024-25 Akademik Yılı mezuniyet töreni yapıldı.

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, mezuniyet töreni; Maliye Bakanı Özdemir Berova, Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu, UBP Milletvekili Hasan Taçoy, Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu (YÖDAK) Başkanı Prof. Dr. Aykut Hocanın, YÖDAK Üyesi Prof. Dr. Remziye Terkan, Final Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Gemikonaklı, Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Levent Taner, Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Zeki Çeler, Dr. Fazıl Küçük Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mehmet Küçük, BAU Kıbrıs Mütevelli Heyeti Başkanı Eral Osmanlar, Mütevelli Heyeti Üyesi Mert Osmanlar, Mütevelli Üyesi Sabih Yüksekbaş ve BAU Kıbrıs Rektörü Prof. Dr. Mehmet Toycan’ın katılımlarıyla gerçekleşti.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk Taşınmaz Mal Değerlendirme Uzmanları Derneği’ni kabul etti

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk Taşınmaz Mal Değerlendirme Uzmanları Derneği Başkanı Ahmet Davman ve beraberindeki heyeti kabul etti.

Kabulde Dernek Başkanı Ahmet Davman’a yönetim kurulu üyeleri Cengiz Kaan, Hasan Efe ve Emine Leblebicioğlu eşlik etti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, kabulde yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk Taşınmaz Mal Değerlendirme Uzmanları Derneği Başkanı Ahmet Davman ve yönetim kurulu üyelerini görmekten duyduğu memnuniyeti ifade ederek, çalışmalarında başarılar diledi.

Kıbrıs Türk Taşınmaz Mal Değerlendirme Uzmanları Derneği Başkanı Ahmet Davman ve yönetim kurulu üyeleri ise dernek Cumhurbaşkanı Tatar’a çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Kabulde ayrıca Taşınmaz Mal Komisyonu ile yapılabilecek işbirliği ve Tapu ve Kadastro Dairesi’nin uygulamaları görüşüldü.

Devamını Oku

Trending

Reklam