Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği ani ölümler konusunda basın mensuplarıyla bir araya geldi

Published

on

 

 

 

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, ellerindeki verilerin ani ölümlerde artış olduğuna dair bir sonuç içermediğini açıklarken, uyuşturucu madde kullanımına bağlı ölümlerde ciddi endişe verici bir artış gözlemlendiğini bildirdi.

Ülkede sağlıkla ilgili verilerin sağlıklı toplanması ve kamuoyuyla şeffaf şekilde paylaşılmasını isteyen birlik, Covid-19 döneminin kalp hastalığı riskini artırdığını belirtti.

Covid-19 aşılarının ani ölümleri artırdığının da doğru bir bilgi olmadığını kaydeden birlik, herkese hastalıklardan korunmak için aşı olmaları çağrısı yaptı.

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, “Ani ölüm nedir? Ülkemizde ani ölümler artıyor mu?” konulu toplantıda gazetecilerle bir araya geldi.

Toplantıda KTTB Başkanı Dr. Özlem Gürkut, Dr. Şükrü Onbaşı (anestezi ve yoğun bakım uzmanı), Dr. Nesil Bayraktar (infeksiyon hastalıkları uzmanı), Dr. İdris Deniz (adli tıp uzmanı), Dr. Çağrı Cemaller (göğüs cerrahisi uzmanı-KTTB Genel Sekreteri), Prof. Dr. Ceyhun Dalkan (çocuk sağlığı ve uzmanı) ve Dr. Derlen Özgeç (göğüs hastalıkları uzmanı) yer aldı.

-Dr. Gürkut: “Dünyada ani ölümlerin ilk nedeni kalp krizi”

Birlik lokalinde yer alan toplantıda konuşan KTTB Başkanı Dr. Özlem Gürkut, ilk aşı çiçek aşısından beri aşıların tartışıldığını, bu dönemdeki her şeyin “aşı ve Covid-19’la ilgili mi” diye sorgulandığını kaydetti.

Gürkut, KTTB çağrısıyla Sağlık Bakanlığı’nda ani ölümlerle ilgili bir komite kurulduğunu, bakanlıkça yapılan açıklamanın ardından da konunun tartışıldığını; KTTB’nin 22 Ekim’de yapılacak genel kurulu öncesi ellerindeki verileri kamuoyuyla paylaşmak istediklerini söyledi.

Ani ölümün “daha önce bilinen ölümcül bir hastalığı olmayan bir kişinin beklenmedik şekilde ve şikayetlerinin başlamasını takiben kısa süre içinde (DSÖ’ye göre 24 saate kadar) ölmesi” diye tanımlayan Dr. Özlem Gürkut, dünyada ani ölümlerin ilk sırada gelen nedenin kalp krizi olduğunu ifade etti.

Gürkut, ani ölüme neden olan en sık 5 nedeni “ritm bozuklukları, akut miyokard enfarktüsü (kalp krizi), travmaya bağlı olmayan beyin kanamaları damar tıkanıklıkları, akciğer embolisi ve aort damarı yırtılması veya anevrizması” olarak sıraladı.

-Erkeklerde kadınlara göre 3-4 kat daha sık ani ölüme rastlanıyor

Ani ölümlerin dünyada yüzde 80’inin kalple ilgili hastalıklardan kaynaklandığını, yaşlılarda daha sık ama gençlerde ve özellikle sporcularda da ritm bozukluğuna bağlı ölümler görülebildiğini kaydeden Dr. Özlem Gürkut, “Erkeklerde kadınlara göre 3-4 kat daha sık ani ölüme rastlanmaktadır” dedi.

-“Covid-19 kalp hastalığı riskini artırdı”

KTTB Başkanı Dr. Özlem Gürkut, Covid-19 döneminin kalp hastalığı riskini artırdığını açıkladı.

Ailesinde ani kardiyak ölüm olanların, koroner arter hastalığa rastlananların hiçbir yakınması yokken de doktor kontrolünden geçmesi gerektiğini vurgulayan Gürkut, 5 hatalı durumun “Tütün ve tütün ürünlerini kullanmak veya dumanına maruz kalmak; obezite, alkol kullanımının sınırlandırılamaması, hareketsiz yaşam tarzı, kötü beslenme” olduğunu ifade etti.

Gürkut, düzenli doktor kontrolü ve erken tanı tarama programlarına katılmanın önemini vurguladı.

-“Polis kayıtları tıbbi ani ölüm tanımlamasıyla uymuyor”

KKTC’de ani ölümlerle ilgili yasal mevzuat nedeniyle polis kayıtlarına ani ölüm olarak geçen vakaların, tıbbi ani ölüm tanımlamasına uymadığını açıklayan Dr. Özlem Gürkut, doktor raporu olmadığı sürece polisin ani ölüm dosyası açtığını belirtti.

Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi morguna kabul edilen tüm nedenlere bağlı ölmüş kişilerin 2019’da 934, 2020’de 928, 2021’de 1016, bu yıl 31 Ağustos itibarıyla 766 kişi olduğunu bildiren Gürkut, bu süre içinde Covid-19’a bağlı bir ölüm artış hızı olduğunu söyledi.

Covid-19’a bağlı ölüm rakamlarını açıklayan Gürkut, “Ülkemizde ilk Covid-19 vakasının görüldüğü Mart 2020’den 31 Ağustos 2022’ye kadar  toplam 253 kişi Covid-19 nedeni ile hayatını kaybetmiştir. Bu kayıpların 6’sı 2020 yılında, 133’ü 2021 yılında, 114’ü ise 2022 yılının ilk 8 ayında olmuştur” dedi.

Covid-19 dışı ölümler

Gürkut, Covid-19’a bağlı ölümler dışındaki ölüm rakamlarını paylaşırken 2019’da aylık ortalama 77.83; 2020’de 76.83; 2021’de 73.58; 2022’de 81.5 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi.

-Otopsi sayıları

Dr. Özlem Gürkut, otopsi yapılan vakaların 2017’de 184, 2018’de 186, 2019’da 199, 2020’de 176, 2021’de190, temmuz sonu itibarıyla bu yıl 123 olduğunu açıkladı.

Gürkut, kardiyak sebeple vefat edenlerin 2019’da 80 kişi, 2020’de73 kişi, 2021’de 51 kişi ve bu yılın ilk 7 ayında 48 kişi olduğunu bildirdi.

-Uyuşturucuda ciddi artış

“Uyuşturucu madde kullanımına bağlı ölümlerde ciddi endişe verici artış var” diyen Gürkut, 2022’de 12 ölümün nedeninin uyuşturucu olduğunu ve bu rakamın 2019’da göre yüzde 500’lük artışı gösterdiğini, bu konuda herkese sorumluluk düştüğünü vurguladı.

Gürkut, “Cevap bekleyen sorular” başlığında şunları ifade etti:

“Küresel salgın mücadelesi ve yaşanan karantina süreçleri, artan tütün kullanımı, hareketsiz yaşam, beslenme alışkanlıklarındaki bozulma, artan obezite, hekime, ilaca ve sağlık hizmetine ulaşmada kısıtlılık ve artan kaygı düzeyi toplum sağlığını olumsuz etkilemektedir.

Devamla, ekonomideki daralma, işsizlik, alım gücündeki düşüşün de sağlığımıza olumsuz etkileri, artan sağlık hizmeti talebinin karşılanamaması, takipteki kronik hastaların aksayan kontrolleri gibi sorunlar toplum olarak sağlığımızı tehdit etmektedir.

Covid-19 geçirmiş olan insanlarda devam edebilen şikayetler (Long Covid-19 /Post Covid-19) ele alınıp planlanması gereken bir sorundur.

Yine dünyadan gelmekte olan bilimsel veri ve çalışmalara göre Covid-19 geçiren kişilerde kalp-damar yapısında gözlenen bazı sekeller (hastalık kaynaklı arazlar) nedeni ile Covid-19 geçiren kişilerde geçirmeyenlere göre kalp krizi geçirme olasılığı belirgin olarak artmıştır.

Bu durumun daha fazla çalışma ve gözlemle desteklenmesi ve eğer durum böyleyse ülkemizde Covid-19 geçirmiş olan ve özellikle yoğun bakım tedavisi alanların henüz bir şikayetleri yokken kalp hastalığı açısından değerlendirilmeleri ve takipleri yaşam kurtarıcı olacaktır.”

Covid-19 sonrası döneme ilişkin verilerin de alındığını, araştırmaların hastalığı geçirenlerin kalp krizi geçirme riskinin 200 kat arttığını ortaya koyduğunu ifade eden veriler elde edildikçe neler yapılması gerektiğinin daha çok konuşulması gerektiğini söyledi.

Dr. Özlem Gürkut, Covid-19 aşılarının ağır hastalıktan ve ölümden koruyucu etkisinin kanıtlandığını vurgulayarak “Dünyada 12.7 milyar dozdan fazla Covid-19 aşısı uygulanmıştır. Ülkemizde de kaç doz aşı uygulandığı bilinmesine rağmen toplumun aşılı kişi oranı net olmamakla birlikte %80’in üzerinde olduğu açıklanmıştır.” dedi.

 

-“Daha güvenilir kayıtlara ve verilere ihtiyaç var”

Dr. Gürkut, “Ülkemizde daha doğru ve güvenilir sağlık kayıtları tutmak, toplamak ve derlemek ve bu verilerden hareketle daha iyi sağlık politikaları oluşturmamız elzemdir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin ihtiyaca uygun şekilde geliştirilebilmesinin temelini tam ve güvenilir sağlık verileri oluşturur.” diye konuştu.

Devlet hastanelerinde kullanılmakta olan sağlık otomasyon sistemlerine girilen kayıtların sınıflandırılmaya uygun ve tam olması, kayıtlarla oluşan verilerin güvenli şekilde saklanması ve işlenip-değerlendirilerek bilgiye dönüştürülmesinin en ivedi şekilde yapılması gerektiğini kaydeden Gürkut, şöyle konuştu:

“Özel hastane ve sağlık kurumlarına başvuran kişilerle ilgili istatistiki bilginin de elde edilebilmesi için çalışma yapılmalıdır.

Aynı şekilde vefat eden kişilerin kayıtlarının da Dünya Sağlık Örgütü ICD-10 tanı kodlarına uygun şekilde ve sınıflandırılabilecek nitelikte yapılması ve bildirilmesi gerekmektedir.

Sağlık Bakanlığı sağlıkla ilgili istatistik ve bilgileri derlemeli, düzenli ve şeffaf şekilde halka açık olarak paylaşmalıdır.”

Gürkut, ülkemizde sağlıkla ilgili verilerin sağlıklı toplanması ve kamuoyuyla şeffaf şekilde paylaşılmasını istediklerini vurguladı.

 

-İdris Deniz: “Ani ölümlerde karmaşa var”

Dr. İdris Deniz, polisin, bir kişinin ölümüne neden olabilecek hastalığı olsa bile, eğer öldüğünde bir hekim “evet ben bu hastayı takip ediyordum” diye ölüm belgesi yazmadığı sürece ani ölüm vakası olarak açıklandığını, bu yüzden ani ölümlerde karmaşa olduğunu söyledi.

“Doktorlarımız ölüm belgesi vermekten imtina ediyor, son aylarda çocukları geliyor ilaç yazıyordum kendisini görmedim diyor” diyen Deniz, pahalı bir işlem olan otopsinin, cenazelerin gömülebilmesi için gerekli hale geldiğini kaydetti.

Polis raporlarında, intiharların da ani ölüm olarak verildiğini ifade eden Dr. İdris Deniz, “Kalp hastalıkları arttı mı diye soruluyor. Yaptığım otopsilerde ölüm nedenleri yazıyorum ama polis sadece son cümleyi alıp ‘kalp yetmezliği’ diye açıklıyor. Oysa ölüm nedenini detaylı yazıyoruz. Kalp yetmezliği sonuç” diye konuştu.

“Bizim için önemli olan yeni geçirilmiş kalp krizlerini bulmak” diyen Deniz, dünyada otopsi yapılan vakaların yüzde 68-83’ünün nedeninin kardiyovasküler sistem hastalıkları olduğunu, KKTC’de ise bu oranın yüzde 79.3 olarak saptandığını bildirdi.

Nüfus verilerini tam bilemedikleri için sorunlar olduğunu ifade eden Dr. İdris Deniz, Covid-19 nedeniyle kalp kaynaklı ölümlerin artabileceğini, yaptığı otopsilerde hastalığı geçirenlerin akciğerlerinde daha çok sekeller gördüğünü anlattı.

-“Bana göre uyuşturucu en büyük sorunumuz”

“Emboli ölümlerinde sayısal olarak kesinlikle artışımız yok” diyen Dr. İdris Deniz, uyuşturucunun kendisine göre ülkenin en önemli sorunu olduğunu söyledi ve  bu yıl yazdığı raporlara göre 12 kişinin uyuşturucu kaynaklı hayatını kaybettiğini; trafik kazalarındaki ölümlerin toksikoloji sonuçlarını ise bilmediğini ifade etti.

Uyuşturucuya bağlı ölümlerin daha çok 20-29 yaş grubunda görüldüğünü belirten Dr. İdris Deniz, “Yeşil reçeteli ilacı, tane tane satan eczaneler var. Bu konuda polise ve Eczacılar Birliği nezdinde de girişimde bulunduk” dedi.

“Ani kardiyak ölümler” konusunda “ani” konusunun tartışmalı olduğunu, teşhis aldığı halde doktora gitmeyen, ilacını kullanmayan hastalar bulunduğunu belirterek “İnsanlar hastalıklarını kabul etmiyor. Yakınları ölen için ‘hiçbir şeyi yoktu’ der ama otopsi yapıyorum ve görüyorum ki yok yok!” diye konuştu.

Dr. İdris Deniz, Covid-19’un mutlaka vücutta iz bıraktığını, akciğerde sekel bıraktığını, aşı olanların bu konuda daha şanslı olduğunu söyledi. Deniz, pandemi boyunca sadece tek bir genç kişide miykard tespit ettiğini belirterek “Ben 5 aşı yaptım, 6’ncıyı da zamanı gelince yapacağım” diye konuştu.

-Dr. Bayraktar: “Solunum yolu hastalıklarıyla birlikte Covid-19’da da artış beklenir. Tabii ki aşı olalım…”

Dr. Nesil Bayraktar, post Covid sendromlarının aşısızlarda çok daha fazla görüldüğünü belirterek “Uzamış kovidlerde komplikasyonları artık biliyoruz. Kovid geçirmiş ve trafik kazasında ölenlerde akciğerinde sekel tespit ediyoruz. Uzamış kovidde kardiyak hastalıkların görülme olasılığı da artıyor. Aşıya bağlı yan etki mi yoksa uzamış kovidin komplikasyonları mı? Derseniz aşı yan etkisini tercih ederim” diye konuştu.

Bayraktar, aşı konusundaki soruya karşılık da “Solunum yolu hastalıklarıyla birlikte Covid-19’da da artış bekleniyor. Tabii ki aşı yaptıralım” dedi.

Aşılar olmasaydı daha çok ölüm olacağını vurgulayan Dr. Özlem Gürkut ise Covid-19 aşılarının da yaptırılması gerektiğini belirtti.

Toplantıya katılan diğer doktorlar da gazetecilerin sorularını yanıtladı, sağlıkla ilgili konularda sohbet etti.

TAK

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

LTB Başkanı Harmancı:Çocuklar için harcanması gereken kaynaklar kişisel çıkarlar uğruna kullanılıyor

Published

on

By

Lefkoşa Türk Belediyesi(LTB) Başkanı Mehmet Harmancı, çocuklara yönelik hizmetler için harcanması gereken kaynakların kişisel çıkarlar uğruna kullanıldığını savundu.

Harmancı Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla yayınladığı mesajda Harmancı, devlet görevleri arasında, çocuklar başta olmak üzere, toplumdaki kırılgan kesimlerin korunmasının birinci sırada geldiğini söyledi. Bunun da her şeyden önce eğitim, sağlık, sosyal hizmetler ve çocuk koruma hizmetleri gibi kamusal hizmetlerin, yarının ihtiyaçları da öngörülerek geliştirilmesi gerektirdiğini belirten Harmancı, şöyle dedi: “Onları koruyacak, sağlıklı, mutlu ve özgür bireyler olarak gelişmelerine katkı sağlayacak yatırımların yapılması gerekirken, kamu kaynaklarının kişisel ve zümresel çıkarlar uğruna talan edildiğine şahit oluyoruz. Ve koruyamıyoruz. Sağlık sorunlarından, çevre kirliliğinden, olası doğal afetlerden, trafikten, şiddetten, fırsat eşitsizliğinden, adaletsizlikten çocuklarımızı koruyamıyoruz.”

Harmancı, çocukların, haklarını bilen ve bu hakları talep eden bireyler olarak yetiştirilmesi gerektiğini kaydetti. LTB ve SOS Çocuk Köyü iş birliğinde düzenlenen Çocuk Hakları Festivali’nin bu yıl “hak ediyorum, hak istiyorum!” sloganıyla düzenlendiğini hatırlatan Harmancı, “Çocukların bu talebini, yaygınlaştırma ve onların seslerini yükseltme sorumluluğumuz var” dedi.

LTB Başkanı Harmancı, Kıbrıs’ın kuzeyinin uzun yıllardır uluslararası hukuk sisteminden kopuk olmanın evrensel insan haklarını hiçe saymak için fırsat bilen bir devlet anlayışıyla yönetildiğini, bunun en ağır bedelini de çocukların ödediğini ileri sürdü.

-LTB’nin çocuklara yönelik hizmetleri

LTB’nin bünyesindeki El Ele Kreşinin her yıl 30 çocuğa okul öncesi eğitim verdiğini belirten Harmancı, LTB’nin özel kreşlerle geliştirdiği iş birliği sayesinde okul öncesi eğitim verdikleri çocuk sayısını 40’a çıkardıklarını belirtti.

Lefkoşa Çocuk Merkezi’nde yaklaşık 60 çocuğa okul sonrası eğitim desteği verildiğini bunun yanında farkındalıklarını artıracak, bireysel ve sosyal becerilerini geliştirecek çeşitli kurs imkanları sunduklarını belirten Harmancı, “Her çocuğun oyun hakkından güvenli bir şekilde faydalanabilmesi için bir yandan erişilebilir mahalle parklarına öncelik verirken, çok fonksiyonlu bölge parklarımızı çoğaltmak için çalışmaya devam ediyoruz. Çocukları farklı sanat ve spor dallarıyla buluşturmak için yıl boyu çeşitli organizasyonlar ve kurslar düzenliyoruz”

-Lefkoşa Maratonu çocuk sağlığı yararına düzenlenecek

Lefkoşa Maratonu’nun 1 Aralık tarihinde düzenleneceğini hatırlatan Harmancı “Bu yıl çocuklarımızın sağlık hakkına dikkat çekmek ve ihtiyaç duyulan sağlık hizmetlerine bir nebze de olsun katkı koyabilmek için Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi Çocuk Onkoloji Servisi için koşuyoruz, herkesi destek vermeye davet ediyoruz” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Başbakanlık bütçesi oy çokluğuyla komiteden geçti

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi, 1 milyar 969 milyon 523 bin TL olarak öngörülen Başbakanlık oy çokluğuyla kabul etti.

Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Başkanı Resmiye Eroğlu Canaltay başkanlığındaki komite toplantısına Meclis Başkanı Ziya Öztürkler ve Başbakanlık Müsteşarı Hüseyin Cahitoğlu da katıldı.

-Şahiner

Görüşmede ilk sözü CTP Lefke Milletvekili Salahi Şahiner aldı. Bütçeye yönelik madde madde değerlendirmelerde bulunan ve sorular soran Şahiner, Kıb-Tek başta olmak üzere Başbakanlığa bağlı kurumların bütçe kalemlerini ele aldı.

-Barçın

CTP Lefkoşa Milletvekili Devrim Barçın da, bütçenin komiteye eksik gönderildiğini ifade ederek, Başbakanlığın Kıb-Tek’in bütçesini ısrarla yasaya rağmen komiteye getirmediğini, bütçenin kamuoyundan gizlendiğini savundu. Barçın, Kıb-Tek bütçesinin komiteye sunulmasını istedi.

Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Başkan Yardımcısı, CTP Gazimağusa Milletvekili Erkut Şahali de, Kıb-Tek bütçesinin geçen yıl da komiteye getirilmediğini söyledi. Yasanın emrine rağmen bunun yapılmadığına işaret eden Şahali, bu uygulamanın nedenini sordu.

Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Başkanı Resmiye Eroğlu Canaltay da, zaman kaybedilmemesi için bütçeyi görüşmeye devam edeceklerini, ancak Kıb-Tek bütçesinin takipçisi olacaklarını söyledi.

Konuşmasına devam eden CTP Lefkoşa Milletvekili Barçın, Sanayi ve Ticaret Odalarının eylemine işaret etti. Eyleme destek belirterek, teşvik rakamlarına değinen Barçın, elektrik fiyatlarındaki yükselişler nedeniyle teşviklerin anlamının kalmadığını ve büyük bir kayıp yaşandığını kaydetti.

Maliye Bakanlığı’na bu konuda eleştirilerde bulunan Barçın, geçici işçi ödenekleri ve istihdamlara ayrılan kaynağa işaret ederek, esnaf, üretici ve sanayiciye kaynak yaratılmamasının açıklanmasını istedi.

Barçın, Başbakanlık bütçesini madde madde değerlendirerek, yorumlarda bulundu. Bütçedeki kalemlerin neye göre artırıldığını, kime göre planlandığını soran Barçın, bütçe disiplininin yok edildiğini ve tarihi bir bütçe açığıyla yeni döneme girileceğini ifade etti. Barçın, mali disiplinin nasıl sağlanacağı merak konusu olan bütçeyi “yalan dolan” diye niteledi.

Hane halkına yönelik yapılan yardımların yapılması gerektiğini ancak bunun neye göre belirlendiğini soran Barçın, eleştirilerde bulunarak, spora yapılan yardımların da kesildiğini ve bireysel sporculara önem verilmesi gerektiğini söyledi.

-Şahali

CTP Gazimağusu Milletvekili Erkut Şahali de konuşmasında, Başbakan Ünal Üstel’in komite toplantısında yer almamasının eleştirerek, bunun ciddi bir sorun olduğunu çünkü burada konuşulanların adrese ulaştığından emin olmadığından belirtti.

Siyasetin bürokrasiyle karşı karşıya gelmesinin doğru olmadığını kaydederek, Yüksek Mahkeme başkanının katıldığı komite toplantısında milletvekili olan Başbakanın yer almamasının doğru olmadığını ifade eden Şahali, genel kurulda tutumunun daha sert olacağını ve bütçeyi bürokratlarla tartışamayacağını söyledi.

Erkut Şahali, bütçeye yönelik söyleyecek çok şeyi bulunduğunu ancak siyasi olarak aldığı talimatı yerine getirecek bürokratlarla savaşmak gibi bir amaçları olmadığını kaydetti.

-Özuslu

CTP Lefkoşa Milletvekili Sami Özuslu da, bütçeyi bürokratlarla değil siyasetçilerle tartışmayı tercih ettiklerini söyledi. Kamudaki verimsizliği ve eksiklikleri siyasilerle tartışmaları gerektiğini vurgulayan Özuslu, “külliyeye” giden kaynakları ve ödenen kira bedellerinin ne olduğunu konuşmaları gerektiğini söyledi. Özuslu, sağda solda kiralanan binalarda çalışan bir çok devlet kurumunun oraya taşınabileceğini kaydetti. Konunun Türkiye ile birlikte istişare edilebileceğini ifade eden Özuslu, okul, hastane ve yeni kamu binaları ihtiyacı varken, altyapı ve karayollarının geliştirilmesi gerekirken “külliye” ile yeni bir devlet yaratılmaya çalışıldığını ve bunun “boyumuzu aşan” bir noktaya geleceğini savundu. Cumhurbaşkanlığının elektrik giderlerinin 7 milyondan 142 milyon TL’ye çıkarılırken, Meclis’te de durumun pek farklı olmadığını belirten Özuslu, bu binaların kamu amaçlı kullanılmasını istedi.

BRT’de de saatlik ödemelerle suç işlenerek, işçi çalıştırıldığını savunan Özuslu, devlet yapısı bozularak, devlet hafızasının kaybedildiğini iddia etti. Kamunun yönetilebilirlikten çıktığı eleştirisinde bulunan Özuslu, tüm bunlardan dolayı bu bütçeyi görüşmek, konuşmak istemediğini söyledi.

-İncirli

CTP Lefkoşa Milletvekili Sıla Usar İncirli de, aslında odadaki herkesin, ülkedeki diğer insanlar gibi sorun ve sıkıntıların farkında olduğunu belirterek, tarihi bir bütçe açığıyla karşı karşıya olduklarına işaret etti.

İncirli, hükümetten bu sıkıntı ve sorunlarla ilgili bazı açıklamalar beklediklerini kaydederek, bütçe açığının nasıl azaltılacağı, tasarrufların ne olacağı, vergi ve diğer gelirlerin nasıl artırılacağı ve yolsuzluklar hakkındaki açıklamaları duymak istediklerini kaydetti.

Bu konuda dürüst olunması gerektiğini ifade eden İncirli, halkı kandırmakla ellerine bir şey geçmediğini dile getirdi. İncirli, adaletli vergi sistemi yaratılması gerektiğini belirterek, kayıt dışı ekonominin önüne başka türlü geçilemeyeceğini ifade etti.

Teşviklerin önemine işaret eden İncirli, ülke ekonomisine katkılarından dolayı bu konuda dürüst açıklama ve çalışma gerektiğini kaydetti.

Kamuda verimsizlik olduğunu ve reformun geciktirilmemesi gerektiğini ifade eden İncirli, verimliliği artıracak adımların gecikmeden atılması gerektiğini söyledi.

-Şahiner

CTP Lefke Milletvekili Salahi Şahiner yeniden söz alarak, bütçe açığı ve “sözde” verilerle geleceğe hazırlanmaya çalıştıklarını ifade ederek, önümüzdeki yıl ülkeyi kaosun beklediğini savundu.

Şahiner, önümüzdeki yıl için tahmini hayat pahalılığı oranının bütçede daha yüksek öngörüldüğünü işaret ederek, bunun nasıl bulunduğunu sordu. Şahiner, üreticiye, esnafa ve sanayiciye destek verilmemesini de eleştirdi.

Doğru yerlere doğru desteklerin verilmesi durumunda bazı sıkıntıların daha kolay çözüleceğini söyleyerek, örnekler veren Salahi Şahiner, elektrikte doğru adımların atılması durumunda esnafın, üreticinin, sanayicinin ve bunun sonucunda piyasanın çıkmaza düşmeyeceğini ve pahalılığın oluşmayacağını ifade etti. Şahiner, aksi halde çok daha kötü bir durumun ortaya çıkacağını savundu.

Şahiner, elektrikte özel bir şirketten hizmet alımın devam etmesi ve fiyatların yükselmesi durumunda piyasanın daha da pahalılaşacağını ifade ederek, atılacak adımların önemine vurgu yaptı.

Kamuoyundan bazı bilgilerin gizlendiğini de savunan Şahiner, bazı şirketlere yapılan vergi indirimlerini eleştirdi ve şeffaf olunmasının önemine değindi. Şahiner, verilerin gerçek bir şekilde kamuoyu ve Meclis ile paylaşılması gerektiğini ifade ederek, denetime de ayrı önem verilmesi gerektiğini söyledi.

Salahi Şahiner, yasaların da zamanında ve düzgün bir şekilde meclis komitelerine gelmesinin önemine vurgu yaptı.

Konuşmaların ardından Başbakanlık bütçesi oy çokluğuyla komiteden geçti. Komite, oylamadan sonra öğle arası verdi.

Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nin öğleden sonra 1 milyar 936 milyon 92 bin TL’lik Başbakan Yardımcılığı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı bütçesini ele alması bekleniyor.

Devamını Oku

Kıbrıs

“Kuzey Kıbrıs’ta Çocuk Hakları ve Hak İhlalleri” konulu basın toplantısı düzenlendi

Published

on

By

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü çerçevesinde alanda çalışan 5 sivil toplum örgütü “Kuzey Kıbrıs’ta Çocuk Hakları ve Hak İhlalleri” konulu basın toplantısı düzenledi.

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Kıbrıs Türk Barolar Birliği (KTBB), Evrensel Çocuk Hakları Derneği (EÇHD), Kıbrıs Türk Pediatri Kurumu (KTPK) ve Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) tarafından düzenlenen toplantıda, ülkedeki çocuk hakları ihlallerine dikkat çekildi, önlemeye yönelik tedbirlerin alınması için harekete geçilmesi çağrısında bulunuldu.

Toplantıda, çocukların şiddet, ihmal ve istismar gibi durumlarla karşılaşması yaygın bir sorun olarak ele alınarak, bu ihlallerin çoğunlukla gizli kaldığı ve cezasızlıkla sonuçlandığına dikkat çekildi.

“Eğitimde eksiklik, yasal düzenlemelerin çağın gerisinde kalması ve uygulamada etkisiz olunması” gibi sıkıntıların vurgulandığı toplantıda, göçmen ve mülteci çocukların da temel haklarına erişimlerinin ciddi anlamda kısıtlandığı belirtildi.

Bir takım çözüm önerileri paylaşılan toplantıda, Çocuk İzlem Merkezi’nin (ÇİM) kurulması, yasal düzenlemelerin güncellenmesi, okullarda koşulların iyileştirilmesi ve uyum programlarının geliştirilmesi gibi öneriler paylaşıldı.

Lefkoşa Eziç Restoran’da düzenlenen toplantıda, Kıbrıs Türk Barolar Birliği adına Aslı Murat, Evrensel Çocuk Hakları Derneği adına Beste Aybars Aligüllü, KTÖS adına Eğitim Sekreteri Süleyman Gelener, Kıbrıs Türk Pediatri Kurumu adına Figen Gülen İnce ve Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği adına Ceyhun Dalkan söz aldı.

Konuşmalarının ardından, KTÖS Hukuk Danışmanı Öncel Polili de değerlendirmede bulundu.

– Murat: “Çocuklar, hakları konusunda yeterli eğitimi alamıyor, şikayet makamlarına erişemiyor”

Kıbrıs Türk Barolar Birliği adına söz alan Aslı Murat, basın toplantısında yaptığı konuşmada, çocuk hakları konusunda ülkenin durumunun “çok kötü” olduğu değerlendirmesini yaparak, çocukların hakları konusunda yeterli eğitimi alamadığını ve şikayet makamlarına erişimde ciddi sıkıntılar yaşadığını kaydetti.

Murat, çocukların haklarını öğrenmesinin sorunların çözümünde ilk adım olduğunu belirterek, bu konuda devletin bir “vizyon ya da politikası olmamasını” eleştirdi, çocuklarla çalışan kişilerin tek çatı altında çalışabileceği bir kurumsal yapı olması gerektiğini belirtti.

Çocuğun cinsel istismarının ülkenin en büyük toplumsal sorunlarından biri olduğunu söyleyen ve her gün artmakta olduğu uyarısında bulunan Murat, istismara uğramış bir çocuğun fiziksel ve psikolojik anlamda desteklenmesi ve takibinin yapılması konusundaki eksikliklere de dikkat çekti.

Çocuklarla ilgili yasal düzenlemeler hakkında bilgiler veren Murat, mevcut yasaların birçok maddesinin uygulamada çocuk hakları ihlallerine yol açtığını savunarak, 1996 yılında Çocuk Hakları Sözleşmesi, 2011 yılında Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve Cinsel İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi Meclisten geçirilmiş olmasına rağmen, bugüne kadar çocuklarla ilgili sadece Ceza, Aile ve Evlilik Dışı Çocuklar yasalarında ilerleme kat edildiğini söyledi.

Suça sürüklenen çocuklara ilişkin istatistiksel verileri de paylaşan Murat, bu çocuklara ücretsiz hukuki destek sağlanması gerektiğini belirtti.

Murat, çocuk tanımının tüm yasalarda 18 yaş altını kapsayacak şekilde netleştirilmesi, istismara uğrayan çocukların uygun teknolojiler aracılığıyla tanıklık etmesinin önünün açılması, ÇİM’in kurulması, istismar ve ihmali önleyici politikaların geliştirilmesi, çocuklarla çalışanların eğitiminin artırılması, çocuk polisinin kurulması, rehabilitasyon programlarının geliştirilmesi ve göçmen, mülteci çocuklara özel politikaların hazırlanması önerilerinde bulundu.

– Aligüllü: “Çocuklar için hak odaklı koruma politikaları geliştirilmesi gerekli”

Evrensel Çocuk Hakları Derneği adına konuşan Beste Aybars Aligüllü ise, yeterince korunamayan ve önemsenmeyen çocukların birey olarak kabul görmesi ve çocuklar için hak odaklı koruma politikalarının geliştirilmesi için politikaların üretilmesine yönelik mücadeleye devam edeceklerini kaydetti.

Aligüllü, hükümete çağrıda bulunarak, “eğitim müfredatına çocuk hakları, cinsellik eğitimi derslerinin eklenmesi, yasal mevzuatın Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne uyumlaştırılması, çocuk beslenmesi, çocuk sağlığı gibi hak temelli konularda düzenlemeler yapılması, sosyal hizmet alt yapısının güçlendirilmesi” gibi taleplerini seslendirdi.

Okullardaki rehberlik hizmetlerinin geliştirilmesi, akran zorbalığının önüne geçmek için gerekli çalışmaların yapılması, disiplin yönetmeliklerinin tamamlanması, okullarda “hak odaklı çocuk birimlerinin” hayata geçirilmesi gibi konulara da dikkat çeken Aligüllü, aile güçlendirme programlarının da derhal hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti.

– Gelener: “Çocukların güvenli, eşit ve adil bir eğitim ortamında büyümesi temel bir hak”

KTÖS Eğitim Sekreteri Süleyman Gelener ise, bugün, öğretmenler, doktorlar, avukatlar ve sivil toplum olarak 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde, çocukların eğitim ve yaşam haklarını savunmak için bir araya geldiklerini vurgulayarak “Çocukların güvenli, eşit ve adil bir eğitim ortamında büyümesi, temel bir haktır.” dedi, Çocuk Hakları Sözleşmesi çerçevesinde her çocuğun hakkını korumanın toplumsal sorumluluk olduğunu kaydetti.

Ülkede çocukların en temel eğitim sorunlarından birinin sosyoekonomik eşitsizliklerin eğitim fırsatlarını sınırlandırması olduğunu savunan Gelener, bunun yanında eğitimde merkezileştirme politikasının kırsal kesimde yaşayan çocuklar için ciddi fırsat eşitsizlikleri yarattığını söyledi.

Gelener, okullardaki fiziksel yetersizliklerine, bugün konteyner sınıflarda eğitim verildiğini hatırlatarak, bunu “kabul edilemez bulduklarını” kaydetti.

Ülkedeki okullarda hızla artan yabancı öğrencilerin yaşadığı ayrımcılık ve dil sıkıntıları ve eğitimde eşitlik konusunda değinen Gelener, Türkçe dil eğitimi ve uyum sınıfları oluşturulması gerektiğini belirtti.

Okullarda yaşanan sıkıntılarda özellikle rehber öğretmenlerin ve nitelikli öğretmenlerin varlığının büyük önem arz ettiğini söyleyen Gelener, okullardaki öğrenci doluluğunun birçok olanaktan faydalanılmasına engel olduğunu savundu.

Gelener, acil durumlarda müdahale edebilecek, yılda en az bir kez öğrencilere fiziki muayene yapabilecek ve okullarda hijyen standartlarını denetleyebilecek okul sağlığı hemşirelerine olan ihtiyaç hakkında konuştu.

– İnce: “Doğum yapan annelere yarı zamanlı çalışma ve ücretsiz izin hakkı verilmeli”

Kıbrıs Türk Pediatri Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi Figen Gülen İnce de, dünyada 1990, ülkede de 1996 yılından beri çocuk haklarının uluslararası bir yasa ile korunduğunu ve yasanın yüklediği birtakım sorumluluklar olduğunu kaydetti, çocukları ve haklarını korumanın devletin sorumluluğuna olduğuna dikkat çekti.

Yakın coğrafyada başta olmak üzere pek çocuğun en temel çocuk haklarından bile mahrum olduğunu kaydeden İnce, Pediatri Kurumu olarak çocukların en temel ve acil hakları olarak gördükleri konuların başında “ülkede bebeklerin (0-2 yaş) anne sütü ve anne bakımı alma hakkından mahrum olması” olduğunu kaydetti. İnce, bebeklerin en az altı ay anne bakımı alması, altı aydan iki yaşına kadar da annenin yarı süreli çalışma hakkı olması gerektiğini söyledi.

İnce, bir diğer önemli konunun, ülkede bebeklere yenidoğan tarama testinin yapılmaması olduğunu kaydetti, bu testlerin bebeklerin sağlıklı bir hayat sürmesindeki önemine dikkat çekti. İnce, bebeklere yeni doğan tarama testlerinin ücretsiz olarak devlet tarafından yapılması taleplerini paylaştı.

“HPV aşısının en kısa sürede devlet aşı programına girmesi” çağrısında da bulunan İnce, en azından 12-15 yaşlarındaki kızlara ücretsiz temin edilmesi gerektiğini kaydetti.

Son olarak, ÇİM Yasası’nın yürürlüğe girmesi konusunda yetkilileri göreve çağıran ve bu konuda her türlü desteği vereceklerini açıklayan İnce, cinsel istismara uğrayan çocukların defalarca sorgulanarak aynı travmayı yaşamak zorunda bırakılmasının bu şekilde önüne geçilebileceğini belirtti.

– Dalkan: “Çocuklarımız haklarından mahrumdur”

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Ceyhun Dalkan ise, sağlığın her çocuğun temel hakkı olduğunu, buna rağmen, koruyucu sağlık hizmetlerine erişimin halen büyük bir sorun olduğunu savundu; rutin çocukluk taramaları, metabolik hastalık testleri, işitme taramaları ve gelişim değerlendirmelerinin birçok aile için ya erişilemez olduğunu ya da maddi yük oluşturduğunu kaydetti.

Dalkan, beslenme konusunda da “bir kriz yaşandığı” değerlendirmesinde bulunarak, “Bir yanda, yetersiz beslenmeye bağlı gelişim geriliği yaşayan çocukların sayısı ürkütücü boyutlara ulaşırken, diğer yanda obezite oranlarındaki artış dikkat çekmektedir.” dedi.

Göçmen, mülteci ve sosyoekonomik olarak dezavantajlı gruplara mensup çocukların temel haklarına erişimde en büyük engellerle karşılaştığını kaydeden Dalkan, çocuk haklarının evrenselliğinin, hiçbir çocuğun arka planda bırakılmaması gerektiğini hatırlattığını belirtti.

Dalkan, çocuklara eşit, adil ve güvenli bir dünya bırakmak için laf değil, somut adımlar atma zamanı geldiğini söyleyerek, çocuk haklarının uygulamada hayat bulduğu bir gelecek için birlikte çalışılması çağrısında bulundu.

– Polili: “Tespit edilenler buzdağının görünen yüzü”

Konuşmalarının ardından kısa bir değerlendirme yapan KTÖS Hukuk Danışmanı Öncel Polili de çocuk haklarının ihlaline ilişkin paylaşılan verilen buzdağının görünen yüzü olduğunu, tespit edilemeyen birçok vaka olduğunu kaydetti.

Polili, devleti çocuk hakları ihlalini önlemek için göreve davet ederek, KKTC’nin iç hukukun bir parçası olarak kabul edilen ve dünya genelinde benimsenen bir hukuki metin olan Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin minimum standartları belirlediğine dikkat çekti ve bunun bir rehber olarak kullanılabileceğini söyledi.

“Biz iş birliğine hazırız.” vurgusu yapan Polili, çocuklarla ilgili yasal hizmet veren tüm kurumların bir araya gelerek çalışma yürütmesi gerektiğini ifade etti.

Toplantı, basın mensuplarının sorularının cevaplanmasıyla devam etti.

Devamını Oku

Trending

Reklam