Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Olgun:AB Dış İlişkiler sözcüsünün açıklaması AB’nin Kıbrıs konusundaki iki yüzlülüğünü yansıtmaktadır

Published

on

Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi M. Ergün Olgun, Avrupa Birliği Dış İlişkiler sözcüsünün 12 Kasım’da KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak kabul edilmesine karşı yaptığı açıklamanın, AB’nin Kıbrıs konusundaki iki yüzlülüğünü yansıttığını söyledi.

Olgun, Türk Devletleri Teşkilatı’nın KKTC‘yi gözlemci üye olarak kabul etme kararının, Kıbrıs’ta iki taraf arasında haksız statü dengesizliğini gidermeye ve adada egemen eşitliğe dayalı adil bir uzlaşının sağlanmasına hizmet edeceğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi M. Ergün Olgun, KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak kabul edilmesine karşı, Avrupa Birliği Dış İlişkiler sözcüsünün yaptığı açıklamaya cevap verdi.

Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi M. Ergün Olgun’un açıklaması şöyle;

“Avrupa Birliği Dış İlişkiler sözcüsünün 12 Kasım 2022 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak kabul edilmesine karşı yaptığı açıklama, AB’nin Kıbrıs konusundaki iki yüzlülüğünü yansıtmaktadır.

Sözcü tarafından tanındığı söylenen ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin’, iki tarafın egemen eşitliklerini yansıtan iradesiyle kurulan 1960 ortaklık Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Aralık 1963’ten itibaren onu kuran Uluslararası Antlaşmalar ve 1960 Kıbrıs Anayasası’nın değişmez temel kuralları ihlal edilerek Rum ortak tarafından zorla bir Rum cumhuriyetine dönüştürüldüğünü, bunun bir sonucu olarak Rum ortak tarafından Kıbrıs Türk tarafına insanlık dışı tecrit uygulandığını hatırlatmak isteriz. Her ne kadar bu yönetime, BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı içinde ‘meşru hükümet’ olarak atıf yapılmış olsa da bu yönetim, uluslararası hukuka ve AB’nin temel kurallarına aykırıdır.

AB, yasa dışı olarak Rum yönetimine geçen ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin’, aslen bu cumhuriyetin eşit kurucu ortağı Kıbrıs Türk tarafının rızası alınmadan, tüm ada adına üyelik için müracaat etmesine, üstelik 1960 Kıbrıs Anayasası, Kıbrıs’ın uluslararası yasal yükümlülükleri ve özellikle Garanti Antlaşması’nın 1. Maddesi’nin içerdiği yasağa ve Kıbrıs Türk tarafı ile Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin bu sürece en başından itiraz etmesine karşın, üyeliğini ileri götürmüştür.

AB, üyelik aşamasında birliğin temel kurallarını tanımlayan Kopenhag Kriterleri ve Gündem 2000’de öngörülen koşullara uyumu denetlemesi gerekirken, kendi koyduğu kuralların hilafına; eski eşit ortağına karşı yaptığı hukuk dışılıktan dolayı ihtilafı devam eden, bu nedenle BM’nin gündeminde olan bir soruna sahip, demokratik yönetimi olmayan ve insan hakları kurallarını ihlal eden gayrimeşru bir entiteyi tam üye olarak kabul etmiştir. Bu durum, AB için bir yüz karasıdır.

21 Nisan 2004 tarihinde AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Günter Verheugen’in Rum lider Papadopulos’un eş zamanlı referandumlardan üç gün önce Annan Planı’na karşı yaptığı açıklamaya cevaben Avrupa Parlamentosu’nda ortaya koyduğu öfkeli tepki, şimdilerde unutturulmaya çalışılmaktadır. Bu tepkisinde Verheugen, 1999 AB Helsinki Zirvesi’nde Kıbrıs Rum tarafına Kıbrıs sorununun çözümünün, adanın AB’ye katılımının ön koşulu olmayacağına dair söz verildiğini ve bunun karşılığında, Rum tarafından da çözüme varılmasına engel olmayacağı taahhüdünün alındığını hatırlatmıştı. Verheugen, devamla Papadopulos’un açıklaması karşısında kendini aldatılmış hissettiğini, AB’yi oluşturan temel ilkenin, birlikte çalışma ve barış içinde bir arada var olma olduğunu ve Kıbrıs Rum ‘hükümetinden’ de buna göre davranmasını beklediğini söylemişti.

BM Kapsamlı Çözüm Planı’na hayır demesine ve BM tarafından da defaten teyit edildiği gibi, müktesep eşit taraflardan birinin diğer taraf üzerinde söz hakkı bulunmamasına rağmen, Kıbrıs sorunu çözülmeden Rum tarafının tüm ada adına AB’ye kabul edilmesi, Rum tarafının konfor alanını genişleterek statükonun devamına hizmet etmiştir.

AB’nin Rum tarafına sağladığı imtiyazlardan dolayıdır ki en son Crans-Montana’da çöken ve on yıllar boyunca her yönüyle müzakere edilmiş federasyon temelli süreçlerin sonucunda kapsamlı çözüme varmanın mümkün olmadığı defaten ispatlanmıştır. Bu nedenle Kıbrıs sorununa adil, kalıcı ve gerçekçi bir çözüm bulunamamasının sebebi, sözcünün iddia ettiği gibi, KKTC‘nin tanınması değil, sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tüm ada adına AB üyesi yapılması suretiyle Avrupa Birliği’nin derinleştirdiği eşitsizliktir.

Şimdi bu sorunların faturasını Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’ye çıkarma çabası, yavuz hırsızın ev sahibini bastırma gayretine benzer ve kabul edilemezdir.

26 Nisan 2004 tarihinde, Katılım Antlaşması’nın yürürlüğe girmesinden beş gün önce, Kıbrıs Türk tarafının tecridine son verme ve Kıbrıslı Türklerin ekonomik kalkınmasını teşvik etme kararı alan Avrupa Birliği Konseyi’nin, aradan geçen bunca yıla rağmen bu kararın gereğini yerine getirmemesi; AB’nin sorunun parçası olduğu, Kıbrıs’ta hakkaniyet ve tarafların müktesep eşitliklerine dayalı bir uzlaşıya katkı koyma bir yana, önündeki en büyük engel haline geldiğini göstermektedir. Sözcü açıklaması bunun en son kanıtıdır.

Türk Devletleri Teşkilatı’nın KKTC‘yi gözlemci üye olarak kabul etme kararı, Kıbrıs’ta iki taraf arasında haksız statü dengesizliğini gidermeye ve adada egemen eşitliğe dayalı adil bir uzlaşının sağlanmasına hizmet edecektir.

Kıbrıs Türk tarafı, Anavatanı Türkiye Cumhuriyeti’nin de desteğiyle uluslararası antlaşmalarla tescil edilmiş müktesep haklarından kaynaklanan egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü zemininde adamızda ve bölgemizde sürdürülebilir barış, istikrar ve iş birliği getirecek kazan-kazan bir uzlaşı için çalışmalarına yılmadan devam edecektir.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Yılmaz: Ambargoları dijital dönüşümle aşacak, KKTC’yi dünyaya son teknolojilerle açacağız

Published

on

By

Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Ambargoları dijital dönüşümle aşacak, KKTC’yi dünyaya son teknolojilerle açacağız” dedi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde her haneye fiber-optik altyapı sağlamayı hedefleyen KKTC Fiber Dönüşüm” projesi için Türkiye Cumhuriyeti ile protokol imzalandı.

Protokole Türkiye adına imza atan Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, imza töreninde yaptığı konuşmada, fiber-optik altyapıyla ilgili teknik bilgiler vererek sürecin nasıl işleyeceğini anlattı. Projenin 12 ayda tamamlanacağının öngörüldüğünü söyleyen Yılmaz, protokolün imzalanmasının ardından hemen işe koyulacağını vurguladı.

– “Türkiye Yüzyılı, KKTC’nin de yüzyılı demektir”

Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, KKTC’ye kesintisiz ve güvenli internet erişimi sağlayacak bu yatırımın, “iki devletin dijital çağda daha sıkı bir iş birliğiyle geleceği birlikte kurma iradesini” yansıttığını söyleyerek, egemenlik kavramının yalnızca kara, hava ve deniz sınırlarıyla tanımlanmadığını; veri güvenliğiyle, teknolojik yetkinlikle ve bilgiye erişim kapasitesiyle şekillendiğini belirtti.

“Her zaman ifade ediyoruz Türkiye Yüzyılı, KKTC’nin de yüzyılı demektir.” diyen Yılmaz, bu vizyonla KKTC’yi daha güçlü ve etkin bir konuma taşıyacak bir süreç başlattıklarını belirtti. Yılmaz, “Ambargoları dijital dönüşümle aşacak, KKTC’yi dünyaya son teknolojiler ile açacak bu altyapı iş birliğinin hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.

– “Tatar’ın iki devletli çözüm vizyonunu sonuna kadar ve tereddütsüz bir şekilde destekliyoruz”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, iki devletli çözüm vizyonunu sonuna kadar ve tereddütsüz bir şekilde desteklediklerini vurgulayan Yılmaz, “Kendisinin, Cenevre’de ortaya koyduğu güçlü diplomasinin önümüzdeki günlerde New York’ta da, Birleşmiş Milletler’de de devam edeceğine inancımız tamdır. İki devletli çözüm bütün adanın yararınadır. Türk tarafının yararına olduğu gibi Rum tarafının da yararınadır. Bir huzur güven ortamı var adada ve bunun devam etmesi gerekiyor; ama eşitlik temelinde, egemenlik temelinde devam etmesi gerekiyor. Eşitlik söz konusu olduktan sonra her türlü iş birliğine de hazır olduğumuzu her fırsatta söylüyoruz. Garantör ülke olarak da söylüyoruz” dedi.

KKTC’de çalışmaları yapılan altyapı sistemlerini Rum tarafının da kullanabileceğini belirten Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Rum tarafının iş birliğinde samimi olmadığının “Kuzey Kıbrıs Türk ekonomisini hedef alır nitelikte çeşitli iş adamlarına dönük sürdürdüğü mahkeme süreçlerinde, yargı süreçlerinde” görüldüğünü kaydetti.

Yılmaz, amaçlarının bütün adanın, Türk’ü, Rum’u, adada kim yaşıyorsa onun huzuru, barışı, mutluluğu olduğunu vurgulayarak Birleşmiş Milletlerin son dönemde ortaya koyduğu tespitlerde adadaki gerçekliğin görüldüğünü işaret ettiğini ve bunun Cumhurbaşkanı Tatar ile aynı vizyonu paylaşanların çabaları sayesinde olduğunu söyledi

Devamını Oku

Kıbrıs

Arıklı, Berova ve Çavuş’tan 11 Temmuz Basın Günü mesajı

Published

on

By

 

İlk Türkçe gazete olan Saded’in 11 Temmuz 1889 tarihinde yayın hayatına başlaması nedeniyle kutlanan Basın Günü dolayısıyla bakanlar mesaj yayımladı.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, Maliye Bakanı Özdemir Berova ile Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hüseyin Çavuş yayımladıkları Basın Günü mesajlarında basın emekçilerinin gününü kutladılar.

-Arıklı: “Basınımız, toplumun sesi olma sorumluluğunu ciddiyetle yerine getirmiştir”

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, 11 Temmuz Basın Günü dolayısıyla yayımladığı mesajında, Kıbrıs Türk basınının, toplumun sesi olma sorumluluğunu ciddiyetle yerine getirdiğini kaydetti.

Arıklı, mesajında şu ifadelere yer verdi:

“Demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarından biri olan özgür basın; kamuoyunun aydınlatılması, hakikatin ortaya çıkması ve toplumsal bilincin güçlenmesi açısından hayati öneme sahiptir. Bu noktada, Kıbrıs Türk basını, geçmişten bugüne sadece haber verme görevini değil, aynı zamanda toplumun sesi olma sorumluluğunu da büyük bir ciddiyetle yerine getirmiştir.”

“11 Temmuz Basın Günü vesilesiyle, halkın doğru ve tarafsız bilgiye ulaşması adına büyük bir özveriyle görev yapan tüm basın mensuplarımızı saygı ve minnetle selamlıyorum.” diyen Arıklı, görevini onurla yerine getiren tüm basın emekçilerini tebrik ederek, başarılar diledi.

-Berova: “Kıbrıs Türk basını, halkımızın varoluş mücadelesinin tanığı, belleği ve taşıyıcısıdır”

Maliye Bakanı Özdemir Berova da yayımladığı 11 Temmuz Basın Günü mesajında, Kıbrıs Türk basınının, demokrasinin gelişmesine sağladığı katkılara dikkat çekerek, tüm basın emekçilerini kutladı.

Berova, “Kıbrıs Türk basını, halkımızın varoluş mücadelesinin tanığı, belleği ve taşıyıcısıdır.” dedi.

11 Temmuz Basın Günü’nde, halka doğru ve tarafsız bilgi ulaştırmak için gece gündüz demeden emek veren tüm basın çalışanlarını içtenlikle selamlayan Berova, ebediyete irtihal etmiş gazetecileri de saygı ve rahmetle andığını kaydetti.

Kıbrıs Türk basınının, halkın sesi ve vicdanı olarak ulusal mücadelede üstlendiği sorumluluğun altını çizen Berova, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

“Kıbrıs Türk basını, geçmişten bugüne halkımızın varoluş mücadelesinde kararlı bir duruş sergileyerek, kimliğimizin korunmasında ve haklı sesimizin dünyaya duyurulmasında önemli bir görev üstlenmiştir.”

Bakan Berova mesajında, demokrasilerin vazgeçilmez yapı taşlarından biri olan medyanın özgür, tarafsız, objektif ve ilkeli yayın anlayışıyla toplumu bilgilendirme görevini büyük bir sorumlulukla yerine getirdiğini de ifade etti.

Halkın doğru bilgiye ulaşmasını sağlayan, kamuoyunu aydınlatan ve kişi hak ve özgürlüklerine saygılı bir basının, güçlü bir demokrasinin temeli olduğunu aktaran Berova, zor koşullarda ve kısıtlı imkânlarla görev yapan basın mensuplarına teşekkür etti.

Berova mesajında, “Tüm basın çalışanlarının 11 Temmuz Basın Günü’nü en içten dileklerimle kutluyor, çalışmalarında sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum.” dedi.

-Çavuş: “Basın, yalnızca haber taşımaz; topluma yön verir, sorumluluk hatırlatır ve nabzını tutar.”

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hüseyin Çavuş ise mesajında, “Bir tohumun toprağa düşmesiyle başlar hayat; filizlenmesi için suya, ışığa ve zamana ihtiyaç duyar. Gerçeklerin filizlenmesi de öyledir. Özgür kalemlere, cesur sorulara ihtiyaç duyar. Basın, yalnızca haber taşımaz; topluma yön verir, sorumluluk hatırlatır ve nabzını tutar.” dedi.

Çavuş, “Bir ülkenin basını ne kadar özgürse, insanı o kadar hak sahibidir; çiftçisi o kadar güçlenir, üreticisi o kadar görünür olur.” diyerek, basın emekçilerinin sadece bir meslek grubunu değil, hakikatin peşinden yürüyen bir toplumsal görevi onurlandırdıklarını belirtti.

Kırsaldan kentlere, tarlalardan ekranlara uzanan bu büyük yolculukta; mikrofonu kadar vicdanı da güçlü olan her basın emekçisini kutladığını aktaran Çavuş, gerçeği savunmaktan vazgeçmeyen tüm gazetecilere teşekkür ederek, görevlerini güven içinde, özgürce ve onurla sürdürmelerini temenni etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar:KKTC Fiber Dönüşüm protokolü, ülkeyi izolasyonlar ve ambargolarla engellemeye çalışanlara güçlü bir cevap niteliği taşıyor

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanan “KKTC Fiber Dönüşüm Protokolü”nün, ülkeyi izolasyonlar ve ambargolarla engellemeye çalışanlara güçlü bir cevap niteliği taşıdığını vurguladı.

KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti arasında imzalanan “KKTC Fiber Dönüşüm” protokolü töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, denizin altından sağlanacak fiber-optik bağlantıların KKTC’yi Mavi Vatan üzerinden tüm dünyaya bağlayacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar, ülkenin ayrı ve bağımsız bir Türk devleti olarak Doğu Akdeniz’de giderek güçlendiğini ifade ederek, İzolasyon ve ambargo altındaki KKTC’nin geleceğine inanarak dijitalleşme sürecine destek veren ve yatırım yapan herkese teşekkür etti.

TEKNOFEST’te dile getirilen dijital dönüşüm ve altyapı çalışmalarıyla KKTC’nin bir eğitim ve bilişim adası olabileceği mesajını çok önemsediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, dijitalleşme yolunda son yirmi yılda çok büyük yol kat edildiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, konuşmasının sonunda Türk Telekom’a, Türkiye Cumhuriyeti’ne, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür etti.

Projede görev alacak tüm çalışanlara ve uzmanlara başarılar dileyen Tatar, protokolün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne hayırlı olmasını temenni etti.

Devamını Oku

Trending

Reklam