Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Tatar: Eşitlik temelinde bir anlaşmayı reddeden Rumlarla bizim bu yolu yürüme durumumuz yoktur, olmayacaktır

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs’ta bir anlaşma olacaksa iki egemen eşit devletin iş birliğinde olacağını vurgulayarak, “Eşitlik temelinde bir anlaşmayı reddeden Rumlarla bizim bu yolu yürüme durumumuz yoktur, olmayacaktır” dedi.

Maraş açılımı, iki devletli politika, Türkiye Cumhuriyeti Recep Tayyip Erdoğan’ın tarihi BM konuşması, Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olunması gibi adımların aşama aşama KKTC’nin daha da güçlendiğinin göstergesi olduğuna dikkat çeken Tatar, KKTC’nin devlet olarak kendini kanıtlamış olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar, GAP Gazeteciler Birliği organizasyonunda, Adıyaman Üniversitesi’nde, “Doğu Akdeniz’deki Gelişmeler Çerçevesinde Mavi Vatan ve Kıbrıs” konulu konferans verdi.

Adıyaman Üniversitesi Konferans Salonu’nda yer alan konferans, saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı, ardından Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Turgut ve GAP Gazeteciler Birliği Başkanı Zeynel Abidin Kıymaz birer konuşma yaptı.

– “Adadaki Kıbrıs Türk varlığı için mücadeleyi sürdürüyoruz

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar konferansta yaptığı konuşmada, Kıbrıs’ın bir milli dava olduğunu, onu anlatmak için geldiğini belirterek, adadaki milli birlik ve Kıbrıs Türk varlığının devamı için mücadelelerini sürdürdüklerini vurguladı.

Kıbrıs Türklerinin Osmanlı torunları olmaktan gurur duyan bir millet olduğunu ifade eden Tatar, 1571’de 80 bin şehit verilerek, fethedilen Kıbrıs’ın 350 yıla yakın bir süre Osmanlı egemenliğinde olduğunu hatırlatarak, o dönemde Kıbrıs’ta Rumların bir azınlık olduğunu söyledi.

350 yılın ardından Kıbrıs’ın İngiltere’ye kiralanmasının ardından, 1. Dünya Savaşı’ndaki şartlardan dolayı İngiltere’nin adayı tek taraflı ilhak etmesi ile İngiliz Sömürge Yönetimi’ne giren Kıbrıs’ta, birçok kişinin Anadolu’ya göç etmek zorunda kaldığını kaydeden Tatar, bu sürede de Rumlar ve Yunanistan’dan adaya nüfus taşındığına işaret ederek, 1960’ta Rum nüfusunun 400 binlere çıkarak, Türklerin 4 katına eriştiğini belirtti.

– “Tüm bu yaşananlara rağmen Kıbrıs Türk halkının mücadele etmesi, ender görülen bir mukavemet ruhudur”

Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında yapılan anlaşmada, Kıbrıs’ta İngiltere yönetimine ilişkin bir değişiklik söz konusu olduğunda adanın tekrardan Osmanlı Devleti’ne verilmesinin yer aldığını, 1960’a kadar gelinen süreçte de bunun sürekli dile getirildiğini anlatan Tatar, o sürede Anadolu’da “Kıbrıs Türktür,Türk kalacaktır” sloganlarıyla mitingler yapıldığını anımsattı.

1960 yılında iki eşit toplumun yer aldığı Kuruluş Antlaşmaları ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması dönemi hakkında bilgiler veren Tatar, bu süreçte Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama planlarını gerçekleştirmek için Kıbrıs Türklerine uyguladıkları zulümleri anlattı ve Kıbrıs Türk halkına adeta bir soykırım uygulandığını, buna rağmen halkın ender görülen bir mukavemet ruhuyla mücadele ettiğini belirtti.

Binbaşı İlhan’ın katledilen ailesi ve Cengiz Topel gibi şehitlerden de bahseden Cumhurbaşkanı Tatar, bu süreçte Kıbrıs Türk halkının hep Beşparmaklardan Toroslara baktığının altını çizdi.

– “20 Temmuz sabahı mehmetçik ve mücahidin buluşması bir dönüm noktasıydı”

Garantör ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuki zeminde 20 Temmuz 1974’te müdahalesini gerçekleştirdiğine işaret eden Tatar, “20 Temmuz sabahı mehmetçik ve mücahidin buluşması bir dönüm noktasıydı” dedi ve o gün itibarıyla yeni bir dönemin başladığını söyledi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 1983 yılında kurulmasıyla şu anda savunulan siyasetin temellerinin atıldığını aktaran Tatar, iki taraf arasında yürütülen müzakere sürecinin bugüne kadar hep federal temelde olduğunu, federal çatının çoğunluğunun azınlığı yöneteceği ve zaman içerisinde yok edeceği bir çatı olduğunu vurguladı.

Annan Planı sonrası Rumların tek taraflı olarak, uluslararası ilkelere aykırı bir şekilde AB’ye alınmasıyla gelişen süreçte, bugün, Rumların ve Yunanistan’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin AB ile kuracağı ilişkilerde veto etme hakkına sahip olduğunu söyleyen Tatar, bu durumun AB ilkeleriyle de çeliştiğinin altını çizdi.

– “Eşitlik temelinde bir anlaşmayı reddeden Rumlarla bizim bu yolu yürüme durumumuz yoktur, olmayacaktır”

“Kıbrıs’ta eşitlik temelinde Türklerle bir anlaşmayı reddeden Rumlarla bizim bu yolu yürüme durumumuz yoktur, olmayacaktır” diyen Tatar, bu tavırlara karşın geliştirilen yeni siyasette Türkiye’nin desteğinin önemine değindi.

KKTC’nin tanınmasına yönelik Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’na çağrısı ve Türk Devletleri Teşkilatı’na KKTC’nin gözlemci üye olarak alınması gelişmelerini de değerlendiren Tatar, bu adımların yeni siyasetin pekişmesi ve kökleşmesi açısından önemine vurgu yaptı.

Enerji kaynakları, Suriye’den Libya’ya kadar olan güvenlik meseleleri, emperyalist güçlerin devam eden varlığı, Türkiye’nin Libya ile yaptığı anlaşma ve orada oluşturulan koridor gibi gelişmelerle, Doğu Akdeniz’in çok önemli jeopolitik gelişmelere gebe bir bölge olduğunu anlatan Tatar, federal çerçevede Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılması ve askerinin çekilmesiyle, bölgedeki haklarından dışlanmasının mümkün olmayacağını kaydetti.

– “Egemen bir devlete sahip olmamız bizim için hayati öneme sahiptir”

Şu anki siyasetin doğru bir siyaset olduğuna inanç belirten Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’nin bu siyasete tam desteğinin ve ağırlığını koymasının kendilerine güven verdiğini söyledi.

“Artık Kıbrıs’ta bir anlaşma olacaksa, bu ancak yan yana yaşayan iki devletin işbirliğiyle olabilecektir. Kuzey’de KKTC devletinin ebedi bir ülke olarak varlığı bizim için hayati öneme sahiptir” diyen Tatar, KKTC’nin devlet olarak kendini kanıtlamış olduğunu söyledi.

Türkiye’nin güvenliğinin Kıbrıs’tan geçtiğini dile getiren Tatar, Mustafa Kemal Atatürk’ün Kıbrıs’ın düşman eline geçmemesine ilişkin uyarılarında ne kadar haklı olduğunun ortaya çıktığını söyledi.

– “Bizi katledenlerle bir ortaklık kurabilmenin hayal olduğu sonraki gelişmelerde de oraya çıktı”

“Gerçek şudur: Kıbrıs’ta iki devlet var, iki halk var. Siyasetimizin temeli de budur” ifadelerini kullanan Tatar, “1960’ta Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlayacaklar diye bizleri katledenlerle artık bir ortaklık kurabilmenin, bu ortaklıktan bir gelecek beklemenin bir hayal olduğunu sonraki gelişmelerde de ortaya çıktı” dedi.

Esasen Vakıflara ait olan Maraş’ın İngiltere Dönemi’nde peşkeş çekildiğini ve şimdi de bu alanda hukuki mücadele verildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, “İşte bütün bunlara direnebilmek, karşı durmak ve doğruyu söylemek yürek ister. Bu yürek son yıllarda bizde oldu” dedi ve destekleri için Türkiye Cumhuriyeti’ne teşekkürlerini yineledi.

Maraş açılımı, iki devletli politika, Erdoğan’ın tarihi BM konuşması, Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olunması gibi adımların aşama aşama KKTC’nin daha da güçlendiğinin göstergesi olduğuna dikkat çeken Tatar, federal temelde bir anlaşmanın Kıbrıs Türk halkını belirsizliğe sürükleyeceğini ve “sonun başlangıcı” olacağını ifade etti.

Konferans, hediye takdimi yapılmasıyla sonra erdi.

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Özcenk’ten DAÜ-SEN’e çağrı

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Vakıf Yöneticiler Kurulu Başkanı Dr. Erdal Özcenk, sosyal medya ve basın aracılığıyla yapılan asılsız açıklamaların zarar verici bulduğunu vurgulayarak, DAÜ Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) yönetimini kamuoyu üzerinden değil, üniversitenin iç işleyiş mekanizmaları içerisinde doğrudan, yapıcı ve sorumlu bir iletişime davet etti.

“DAÜ, siyaset üstü bir kurumdur. Politik malzeme yapılması kabul edilemezdir” vurgusu yapan Özcenk, “Üniversitemizde alınan tüm kararlar, ilgili akademik-idari kurullarda tartışılarak, Üniversite Yönetim Kurulu tarafından oylanmakta ve ardından Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun onayına sunulmaktadır. Bu kurumsal süreçler, şeffaf, katılımcı ve denetlenebilir bir yapı içinde yürütülmektedir” dedi.

Erdal Özcenk’in açıklaması aynen şöyle:

“1979 yılında kurulan ve 1986’da devlet üniversitesi statüsünü kazanan Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ), sadece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin değil, bölgenin en köklü ve saygın yükseköğretim kurumlarından biridir. Uluslararası düzeyde akredite olmuş programları, seçkin akademik kadrosu ve çok kültürlü öğrenci yapısıyla DAÜ, bugüne kadar on binlerce mezun vermiş ve KKTC’nin dünyaya açılan bilimsel yüzü olmuştur.

DAÜ’nün varlığı ve başarısı, başta Gazimağusa olmak üzere ülke genelinde ciddi bir ekonomik ve sosyal katkı yaratmaktadır. Binlerce öğrencinin ve personelin oluşturduğu bu büyük yapı, yerel esnaftan konaklama sektörüne, ulaşımdan hizmet sektörüne kadar geniş bir yelpazede KKTC ekonomisine doğrudan katkı sağlamaktadır. Üniversitemiz aynı zamanda ülkemizin tanıtımına, uluslararası platformda bilinirliğine ve itibarına da büyük değer katmaktadır.

Ancak bölgemizin içinde bulunduğu hassas coğrafi konum (özellikle Ortadoğu’daki süregelen savaşlar) ülkemize olan öğrenci başvurularını olumsuz etkilemiştir. Bu dönemde, yükseköğretimin itibarı daha da önem kazanmışken, köklü ve güvenilir yapısıyla DAÜ’nün varlığı çok daha kritik bir hal almıştır.

Dünyadaki 193 ülkenin tamamında devlet üniversiteleri bulunmakta ve bu üniversiteler, ülkelerinin bilimsel gelişimi, gençliğin eğitimi ve toplumsal ilerleme açısından vazgeçilmez yapılardır. KKTC hükümetlerinin de DAÜ’ye bugüne kadar verdiği katkı ve desteğin değerli olduğunu özellikle belirtmek isterim. Üniversitemizin yaşaması ve eğitim kalitesinin daha da artırılması için gereken her türlü desteğin bundan sonra da verileceğinden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.

Bu süreçte, DAÜ-SEN Başkanı tarafından sosyal medya ve basın aracılığıyla yapılan açıklamaları son derece talihsiz ve kurumumuza zarar verici bulduğumu vurgulamak isterim. Öğrenci kayıtlarının devam ettiği, üniversitemizin geleceği açısından hayati öneme sahip bu dönemde yapılan asılsız ve temelsiz açıklamalar, kurum aidiyeti ve sorumluluk duygusuyla bağdaşmamaktadır.

DAÜ, siyaset üstü bir kurumdur. Politik malzeme yapılması kabul edilemezdir. Üniversitemize ilişkin görüş ve eleştirilerin, kurumun kendi içindeki platformlarda, akademik teamüller ve karşılıklı saygı çerçevesinde ifade edilmesi gerektiğini hatırlatmak isterim. KKTC’deki tüm siyasi görüşlerin de DAÜ’nün kurumsal yapısına zarar verebilecek yaklaşımlardan uzak durmaları ortak sorumluluğumuzdur.

Üniversitemizde alınan tüm kararlar, ilgili akademik-idari kurullarda tartışılarak, Üniversite Yönetim Kurulu tarafından oylanmakta ve ardından Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun onayına sunulmaktadır. Bu kurumsal süreçler, şeffaf, katılımcı ve denetlenebilir bir yapı içinde yürütülmektedir.

DAÜ-SEN yönetimini, kamuoyu üzerinden değil, üniversitemizin iç işleyiş mekanizmaları içerisinde doğrudan, yapıcı ve sorumlu bir iletişime davet ediyorum. Kurumun geleceğini birlikte konuşmak ve geliştirmek, hepimizin ortak görevidir.”

TAK

Devamını Oku

Kıbrıs

İncirli Mağara Kültür ve Sanat Festivali dün gece açıldı

Published

on

By

 Geçitkale-Serdarlı Belediyesi, Çınarlı Muhtarlığı ve Çınarlıyı Sevenler Derneği tarafından düzenlenen İncirli Mağara Kültür ve Sanat Festivali’nin açılışı dün akşam yapıldı.

Geçitkale-Serdarlı Belediyesi’nden verilen bilgiye göre, açılışa Başbakan Ünal Üstel, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, Tarım Bakanı Hüseyin Çavuş, Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, Maliye Bakanı Özdemir Berova, İçişleri Bakanı Dursun Oğuz, Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek,  Geçitkale Serdarlı Belediye Başkanı Halil Kasım, Çınarlıyı Sevenler Derneği Başkanı Emete Bektaş da katıldı.

Geçitkale Serdarlı Belediye Başkanı Halil Kasım açılış konuşmasında, Çınarlı’nın kültürünü güçlü biçimde koruyan nadir yerleşim yerlerinden biri olduğunu söyledi.

Kasım, etkinliği Çınarlıyı Sevenler Derneği ve muhtarlıkla birlikte düzenlemekten onur duyduğunu kaydetti.

Bölge esnafının festivale büyük katkı koyduğunu belirten Kasım, “Çok güzel stantlar kuruldu. Çok güzel etkinlikler var. Herkese güzel bir akşam yaşatılacağına eminiz” dedi.

 Belediye olarak kültürel ve sanatsal faaliyetlere her zaman destek verdiklerini vurgulayan Kasım, bu desteği sürdürmeye kararlı olduklarını söyledi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Hasipoğlu, Onbeş Kasım Kıbrıs Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Ramiz’i kabul etti

Published

on

By

Ulusal Birlik Partisi Başkanlığı adına Genel Sekreter Oğuzhan Hasipoğlu, Onbeş Kasım Kıbrıs Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Y.Doç.Dr.Refet Ramiz’i kabul etti.

Refet Ramiz, kabulde 19 Haziran 2025 tarihinde düzenlenen Taş Ocakları Çalıştayı sonucunda oluşturulan Ruhsatlandırma, Denetleme ve Rehabilitasyon Sonuç Bildirgelerini Hasipoğlu’na takdim etti.
Ulusal Birlik Partisi Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu da Ezcan Özsoy’un, partiyi temsilen görevlendirildiğini hatırlattı

Hasipoğlu; Taş Ocakları Çalıştayı’nın ülkemizde önemli çevre konulardan biri olduğuna dikkat çekerek bu doğrultuda yapılacak çalışmalara Ulusal Birlik Partisi olarak her zaman katkı koyacaklarını belirtti.
Hasipoğlu, sunulan sonuç bildirgelerini değerlendireceklerini ve mevcut hükümet çalışmalarında bu konuda gerekli düzenlemelerin yapılmasına katkı koyacaklarını ifade etti.

Devamını Oku

Trending

Reklam