Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Büyükelçi Feyzioğlu, Atatürk, Dr. Küçük ve Denktaş’ın anıtlarına çelenk koydu…Feyzioğlu: “KKTC ile TC her konuda birdir ve beraberdir”

Published

on

Türkiye Cumhuriyeti’nin Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, sırasıyla Atatürk Anıtı, Dr. Fazıl Küçük Anıt Mezarı ve Rauf Raif Denktaş Anıt Mezarı’nı ziyaret etti, çelenk koydu.

Feyzioğlu ziyaretleri sonrasında yaptığı açıklamada, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti her konuda birdir ve beraberdir” dedi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a dün güven mektubunu sunarak göreve başlayan Büyükelçi Metin Feyzioğlu, bugün ilk olarak Atatürk Anıtı’nı ziyaret etti.

Anıta çelenk koyan Büyükelçi Feyzioğlu, İstiklal Marşı eşliğinde saygı duruşunun ardından anıt özel defterini imzaladı.

– “Türkiye, uluslararası arenada hak ettiği yere kavuşacak bir KKTC’nin varlığını desteklemektedir”

Feyzioğlu, anıt özel defterine şunları yazdı:

“Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk,

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nezdindeki Büyükelçisi olarak göreve başlamamın akabinde manevi huzurunuzda bulunmaktan onur duyuyorum.

Türkiye, ilke ve inkılaplarınıza gönülden bağlı olan Kıbrıs Türkü kardeşlerimizle el ele, sosyal ve ekonomik açıdan ayakları üzerinde durabilen ve uluslararası arenada hak ettiği yere kavuşacak bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını desteklemektedir.

Dürüstlüğü kılavuz edinen dış politika anlayışınızı sürdüren Türkiye Cumhuriyeti, Ada’nın egemen ve eşit sahibi Kıbrıs Türk halkının huzur, mutluluk ve refahı için her türlü desteği vermeye devam edecektir.

Ruhunuz şad olsun.”

– “Sizin gibi tarihe mal olmuş önemli bir şahsiyetin manevi huzurunda bulunmaktan onur duyuyorum”

Feyzioğlu, daha sonra Kıbrıs Türk halkının Özgürlük Mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük’ün kabrine çelenk koydu.

Saygı duruşunun ardından anıt özel defterini imzalayan Feyzioğlu, defterde şu ifadeleri kullandı:

“Aziz Lider Dr. Fazıl Küçük,

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nezdindeki Büyükelçisi olarak göreve başlamamın akabinde, sizin gibi tarihe mal olmuş önemli bir şahsiyetin manevi huzurunda bulunmaktan onur duyuyorum.

Birlik ve demokrasi uğrunda sergilediğiniz cesaret ve kararlılık, Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve özgürlük mücadelesindeki zorlu yolculuğunda rehber olmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs Türkü’nün varlığı ile müktesep hak ve meşru menfaatlerini yok saymaya çalışanlara karşı yürüttüğünüz haklı davaya desteğini aralıksız sürdürecektir.

Sizi ve değerli dava arkadaşlarınızı saygı, şükran ve minnetle anıyorum.

Ruhunuz şad olsun.”

– “Tarihe damga vuran bu haklı davanızda adınızı bu toprakların ötesinde duyurdunuz”

Feyzioğlu, daha sonra Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın kabrini ziyaret etti.

Saygı duruşunun ardından, Anıt Özel Defteri’ni imzalayan Büyükelçi, şunları kaydetti:

“Değerli Kurucu Cumhurbaşkanı,

Türkiye Cumhuriyeti’nin, kurucusu olduğunuz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nezdindeki 15. Büyükelçisi olarak bu şerefli göreve başlamamın akabinde manevi huzurunuzdayım.

Ömrünü Kıbrıs Türkü’nün bağımsızlık mücadelesine adamış bir lider olarak, tarihe damga vuran bu haklı davanızda adınızı bu toprakların ötesinde duyurdunuz. Gösterdiğiniz fedakarlıkların farkında olan Kıbrıs Türk halkı da zorlu mücadeleler sonucu kurulmuş değerli mirasınız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkmakta, her geçen gün daha da aydınlık olması için var gücüyle çalışmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti, aziz milletimizin gönülden bağlı olduğu Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin huzur, mutluluk ve refahına katkı sağlamaya ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası arenada hak ettiği yere kavuşmasına yönelik, gayretlerine aralıksız devam edecektir.

Bu vesileyle, aziz hatıranız önünde saygıyla eğiliyorum.

Ruhunuz şad olsun.”

Feyzioğlu, burada Rauf Raif Denktaş’ın oğlu Serdar Denktaş ve torunu Rauf Denktaş ile de bir araya geldi.

– “Bu büyük insanların huzuruna çıkmak ayrı bir gurur ve aynı zamanda sorumluluk vesilesi”

TC Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu anıt ziyaretlerinin tamamlanmasının ardından açıklamalarda da bulundu.

Feyzioğlu, KKTC’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek, TC’nin KKTC nezdindeki büyükelçisi olarak atanmış olmayı “tarif edilemez bir gurur kaynağı” olarak nitelendirdi.

Dün güven mektubunu sunduğunu anımsatan Feyzioğlu, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti her konuda birdir ve beraberdir” dedi.

– “Bizim de görevimiz onlara layık olmak”

Bugün önce Büyük Atatürk’ün anıtına, daha sonra Dr. Fazıl Küçük’ün ve Rauf Raif Denktaş’ın Anıt Mezarı’na çelenk koyduğunu kaydeden Feyzioğlu, “Bu büyük insanların huzuruna çıkmak ayrı bir gurur ve aynı zamanda sorumluluk vesilesi. Dr. Fazıl Küçük, bir büyük mücahit, toplum lideri. Sayın Denktaş mücahit ve Kurucu Cumhurbaşkanı. Her ikisi de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan yürüyerek, yolumuzu aydınlatan büyük isimler, Türk büyükleri. Bizim de görevimiz onlara layık olmak” ifadelerini kullandı.

Denktaş’ın arzusunun, idealinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tüm dünyada tanınması olduğuna işaret eden Feyzioğlu, KKTC’nin devletler hukukuna göre, zaten bağımsız ve egemen bir devlet olduğunu bunda hiçbir kuşkunun olmadığına dikkat çekti.

Feyzioğlu, bugüne kadar KKTC’nin 3’üncü devletler tarafından tanınmamasını “büyük bir haksızlık” olarak değerlendirdi.

– “Başarmamak için hiçbir sebebimiz yoktur. Öyleyse başaracağız”

Türk Devletleri Teşkilatı’na anayasal adıyla KKTC’nin gözlemci üye olarak oybirliğiyle kabulünün büyük bir zafer olduğunu vurgulayan Feyzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun pek mahir diplomasisiyle gerçekleşmiştir. Sonuçlarını adada ve dünyada yakın zamanda görmeye başlayacağız. Biz de Büyükelçiliğimizde KKTC makamlarıyla özellikle bu konuda çok yakın çalışmak üzere ekiplerimizi kurduk, planlarımızı yaptık. Allah’ın izniyle yolumuz aydınlıktır, davamız haklıdır. Devlet millet el eledir. TC devleti ve KKTC devleti omuz omuzadır. Başarmamak için hiçbir sebebimiz yoktur. Öyleyse başaracağız.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

11 İnönülü şehit düzenlenen törenle anıldı

Published

on

By

İnönü şehitleri düzenlenen törenle anıldı.

1958-1963 ve 1974 yıllarında şehit edilen 11 İnönülü için düzenlenen tören protokol sırasına göre şehitler anıtına çelenklerin konmasıyla başladı.

Ardından saygı duruşunda bulunuldu ve 3 el saygı atışı yapılarak, İstiklal Marşı eşliğinde bayraklar göndere çekildi.

Törende Öykü Zort “ Bu Vatan Kimin?” isimli şiiri okudu.

Mesarya Belediye Başkanı Ahmet Latif törende yaptığı konuşmada, milli mücadele yıllarında İnönü köyünün 11 evladını toprağa verdiğini anımsatarak, şehitleri rahmetle andı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da, 1974’ten önce ekmeğini kazanmak için işine giderken bir çok Kıbrıslı Türk’ün şehit edildiğini hatırlatarak, Rumların Kıbrıs Türkünü yok etmek için sistematik saldırılarda bulundu anlattı.

Kıbrıs Türk halkının kahramanca ülkesini ve halkını savunduğunu dile getiren Tatar, “1974 Kıbrıs Barış Harekatı ve sonrasında Anavatan Türkiye’nin desteğiyle KKTC olarak dünyada haklı yerimizi alırken tüm bunları şehitlerimize borçluyuz” dedi.

Tatar, “Kıbrıs Türk halkının en az Rumlar kadar bu topraklarda hakkı vardır. Devletimizin kabul görmesi, egemenliğimizin tanınması gerekiyor, ancak o zaman adil kalıcı bir çözüm olur” dedi.
New York’ta da bu gerçekleri paylaşacağını ifade eden Tatar, bu kadar bedel ödeyen bir halkın egemenlik ve tanınma hakkı olduğunu söyledi.

Kıbrıs’ta iki ayrı halk ve devlet olduğunu vurgulayan Tatar, bir anlaşma olacaksa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin o anlaşmanın bir parçası olacağını söyledi.

Tören duaların okunmasıyla sona erdi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, TÜRKSOY’un 32. kuruluş yıl dönümünü kutladı

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, TÜRKSOY’un 32’nci kuruluşu yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayımladı.

Cumhurbaşkanı Tatar yazılı mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Kıbrıs Türk Halkı için Türksoy teşkilatı büyük önem taşımaktadır. Kültürden sanata, edebiyata, tarihe, müziğe, farklı gelenekleri, örf ve âdetleri bir çatı altında toplayan TÜRKSOY’un 1993 yılından beri yaptığı çalışmaları buradan bir kez daha hürmetle selamlarım.

Türk Devletleri arasında 32 yıl önce kardeş halkların ortak iradesiyle temelleri atılan Türksoy, geçen zaman içinde Türk Dünyası’nın kültürel buluşma köprüsü olmuştur.

TÜRKSOY teşkilatının KKTC’ye gösterdiği ilgi alaka sonucunda, KKTC haksız bir şekilde maruz kaldığı birtakım engellemeleri kültür ve sanat alanında aşmıştır. TÜRKSOY’un bizlere açtığı kapı ve köprüler vasıtasıyla Kıbrıs Türk Halkının kültürü, sanatı, müziği, edebiyatı, örf ve âdetleri dünyaya ulaşmıştır. Çeşitli ülke ve şehirlerde, kültür ve sanatın farklı dallarında yapılan etkinliklerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin temsilcilerine kültür ve sanatlarını paylaşma fırsatı verilmiştir. Bu bakımdan da TÜRKSOY’a teşekkürlerimi iletiyorum.

KKTC ve TÜRKSOY iş birliği çerçevesinde bundan sonraki süreçte de Kıbrıs Türk Halkının kültür ve sanat insanlarının Türk Dünyası mümtaz şahsiyetleri arasında anılması ve ilan edilmesi bizler için de bir ilham kaynağı olacaktır. Dolayısıyla şimdiden sizlerin yapacağı çalışmalar için bir kez daha teşekkür diyorum.

Türk Halkları arasındaki kardeşlik bağları büyük önem taşımaktadır. Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye ve Türkmenistan’ın KKTC Halkı için aynı soydan gelen, aynı milletin evlatları olduğunu, gönül birliği, gelenek ve görenek, ortak kültür, ortak tarih ve ortak dil temelinde hiçbir farklılığının bulunmamaktadır.

Bu duygu ve düşüncelerle Türk halklarının ortak kültürel mirasını yaşatma, tanıtma ve gelecek kuşaklara aktarma idealiyle kurulan Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY’un 32. kuruluş yıl dönümünü en içten dileklerimle kutluyorum.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Özcenk’ten DAÜ-SEN’e çağrı

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Vakıf Yöneticiler Kurulu Başkanı Dr. Erdal Özcenk, sosyal medya ve basın aracılığıyla yapılan asılsız açıklamaların zarar verici bulduğunu vurgulayarak, DAÜ Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) yönetimini kamuoyu üzerinden değil, üniversitenin iç işleyiş mekanizmaları içerisinde doğrudan, yapıcı ve sorumlu bir iletişime davet etti.

“DAÜ, siyaset üstü bir kurumdur. Politik malzeme yapılması kabul edilemezdir” vurgusu yapan Özcenk, “Üniversitemizde alınan tüm kararlar, ilgili akademik-idari kurullarda tartışılarak, Üniversite Yönetim Kurulu tarafından oylanmakta ve ardından Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun onayına sunulmaktadır. Bu kurumsal süreçler, şeffaf, katılımcı ve denetlenebilir bir yapı içinde yürütülmektedir” dedi.

Erdal Özcenk’in açıklaması aynen şöyle:

“1979 yılında kurulan ve 1986’da devlet üniversitesi statüsünü kazanan Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ), sadece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin değil, bölgenin en köklü ve saygın yükseköğretim kurumlarından biridir. Uluslararası düzeyde akredite olmuş programları, seçkin akademik kadrosu ve çok kültürlü öğrenci yapısıyla DAÜ, bugüne kadar on binlerce mezun vermiş ve KKTC’nin dünyaya açılan bilimsel yüzü olmuştur.

DAÜ’nün varlığı ve başarısı, başta Gazimağusa olmak üzere ülke genelinde ciddi bir ekonomik ve sosyal katkı yaratmaktadır. Binlerce öğrencinin ve personelin oluşturduğu bu büyük yapı, yerel esnaftan konaklama sektörüne, ulaşımdan hizmet sektörüne kadar geniş bir yelpazede KKTC ekonomisine doğrudan katkı sağlamaktadır. Üniversitemiz aynı zamanda ülkemizin tanıtımına, uluslararası platformda bilinirliğine ve itibarına da büyük değer katmaktadır.

Ancak bölgemizin içinde bulunduğu hassas coğrafi konum (özellikle Ortadoğu’daki süregelen savaşlar) ülkemize olan öğrenci başvurularını olumsuz etkilemiştir. Bu dönemde, yükseköğretimin itibarı daha da önem kazanmışken, köklü ve güvenilir yapısıyla DAÜ’nün varlığı çok daha kritik bir hal almıştır.

Dünyadaki 193 ülkenin tamamında devlet üniversiteleri bulunmakta ve bu üniversiteler, ülkelerinin bilimsel gelişimi, gençliğin eğitimi ve toplumsal ilerleme açısından vazgeçilmez yapılardır. KKTC hükümetlerinin de DAÜ’ye bugüne kadar verdiği katkı ve desteğin değerli olduğunu özellikle belirtmek isterim. Üniversitemizin yaşaması ve eğitim kalitesinin daha da artırılması için gereken her türlü desteğin bundan sonra da verileceğinden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.

Bu süreçte, DAÜ-SEN Başkanı tarafından sosyal medya ve basın aracılığıyla yapılan açıklamaları son derece talihsiz ve kurumumuza zarar verici bulduğumu vurgulamak isterim. Öğrenci kayıtlarının devam ettiği, üniversitemizin geleceği açısından hayati öneme sahip bu dönemde yapılan asılsız ve temelsiz açıklamalar, kurum aidiyeti ve sorumluluk duygusuyla bağdaşmamaktadır.

DAÜ, siyaset üstü bir kurumdur. Politik malzeme yapılması kabul edilemezdir. Üniversitemize ilişkin görüş ve eleştirilerin, kurumun kendi içindeki platformlarda, akademik teamüller ve karşılıklı saygı çerçevesinde ifade edilmesi gerektiğini hatırlatmak isterim. KKTC’deki tüm siyasi görüşlerin de DAÜ’nün kurumsal yapısına zarar verebilecek yaklaşımlardan uzak durmaları ortak sorumluluğumuzdur.

Üniversitemizde alınan tüm kararlar, ilgili akademik-idari kurullarda tartışılarak, Üniversite Yönetim Kurulu tarafından oylanmakta ve ardından Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun onayına sunulmaktadır. Bu kurumsal süreçler, şeffaf, katılımcı ve denetlenebilir bir yapı içinde yürütülmektedir.

DAÜ-SEN yönetimini, kamuoyu üzerinden değil, üniversitemizin iç işleyiş mekanizmaları içerisinde doğrudan, yapıcı ve sorumlu bir iletişime davet ediyorum. Kurumun geleceğini birlikte konuşmak ve geliştirmek, hepimizin ortak görevidir.”

TAK

Devamını Oku

Trending

Reklam