Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

“Devletten ve egemenlikten vazgeçilemez”

Published

on

 Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Devletten ve egemenlikten vazgeçilemez.” dedi.  Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 21-25 Aralık Milli Mücadele ve Şehitler Haftası dolayısıyla mesaj yayımladı.

 “Kıbrıs Türk halkını yok edip Kıbrıs’ı bir Helen adası yapmak hedefiyle 21 Aralık 1963 tarihinde başlayan Rum saldırılarının 59’uncu yıl dönümündeyiz” diyen Tatar, “tarihte  ‘Kanlı Noel’ olarak yer alan bu saldırıları unutmamız asla mümkün değildir.” vurgusunda bulundu.

 Tatar, ‘Kıbrıs Türk halkını imha planı’ olarak bilinen Akritas Planı doğrultusunda başlatılan bu saldırılarda halkımız katliamdan ve soykırımdan geçirilirken, 103 köyümüz göç etmek zorunda bırakılmış, halkımızın eşit kurucu ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti, silah zoruyla Rum devletine dönüştürülmüş ve halkımız 1974 yılının 20 Temmuz sabahına kadar adanın yüzde üçüne tekabül eden gettolarda kuşatma altında yaşamıştı. O günleri, yaşanılan büyük acıları, evlatlarını toprağa veren anaların, babaların feryatlarını da unutmamız asla mümkün değildir.” dedi.

 Kahraman ve fedakâr Kıbrıs Türk halkının o karanlık günlerin en ağır koşulları altında, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın öncülüğünde ve Anavatan Türkiye’nin desteğiyle yürüttüğü destansı mücadeleyle Rum’a boyun eğmediğni, Türklüğün onur ve şerefini ayaklar altında çiğnetmediğini ve Kıbrıs’ın Helen adası olmasını önlediğinisöyleyen Tatar, açıklamasını şöyle sürdürdü:  

 “Bunun bedeli de çok ağır olurken, halkımız evlatlarını toprağa vermiş ve çok büyük acılar yaşamıştır. Bu büyük mücadele ve direniş sonrasında 20 Temmuz 1974 sabahına ulaşılırken, Barış Harekâtı ile tüm Kıbrıs’a barış gelmiş, Kıbrıs Türk halkı da Anavatan Türkiye’nin koruması ve güvencesinde özgürlüğüne, bağımsızlığına ve kendi devletine kavuşmuştur.

 Bu destansı mücadeleyle halkımız 20 Temmuz 1974 sabahına ulaşırken, Anavatan Türkiye’nin gerçekleştirdiği Barış Harekâtı ile özgürlüğüne, bağımsızlığına kavuşmuştur. Halkımız ve yeni yetişen nesillerimiz bugün kendi vatanında ve devletinin çatısı altında özgür, bağımsız ve egemen olarak yaşıyorsa bunu, halkımızın fedakârlığına, direnişine, aziz şehitlerimize ve her zaman yanımızda olan, yardım ve desteğini esirgemeyen Anavatan Türkiye’ye borçludur. Bunları da unutmamız asla mümkün değildir. 

Kin ve düşmanlığı gütmüyoruz ama geçmişi ve geçmişte yaşananları da unutamayız. 

‘Kanlı Noel’ saldırılarının 59’uncu yıl dönümünde, Rum zihniyetinin değişmediğini ve aynen devam ettiğini görmekteyiz. Bu zihniyete göre; Kıbrıs Türk halkı azınlıktır, eşit egemenlik hakkı yoktur, Rum’a yama olmalıdır, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğü kalkmalıdır, Türk askeri Kıbrıs’tan çekilmelidir. Bunları da kabul etmemiz, egemenliğimizden, devletimizden ve Anavatan Türkiye’den vazgeçmemiz mümkün değildir. Kıbrıs Türk halkı bu topraklarda misafir değil, en az Rumlar kadar hak sahibidir. 

 Kıbrıs’ta adil, sürdürülebilir ve kalıcı bir antlaşmadan yanayız. Bu antlaşmanın yolu da, gerçekleşmesi mümkün olamayan federal temele dayalı bir çözümden değil, egemen eşit iki ayrı devletin varlığına dayalı çözüm önerimizden geçmektedir. Bölgenin en güçlü ve en büyük ülkesi Anavatan Türkiye tarafından da desteklenen bu çözüm önerimiz, Kıbrıs’ın ve bölgenin yararına olacak olan en gerçekçi çözüm şeklidir. Eşit egemenliğimiz ve eşit uluslararası statümüz tanınmadan da müzakere masasına oturmayacağız.    

 Halkımızın büyük fedakârlığı, direnişi ve şehit kanları ile kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, uygulanan tüm ambargolara ve izolasyonlara rağmen her geçen gün daha da güçlenmekte ve tanınma yolunda ilerlemektedir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın BM 77’nci Genel Kurulu’nda yaptığı tarihi konuşmada, tüm ülkelere ‘KKTC’yi tanıyın’ çağrısı ile yeni bir döneme girilmiş, kopmaz bir parçası olduğumuz Türk Devletleri Teşkilatı’nın Devlet Başkanları Konseyi’nin 9’uncu zirvesinde KKTC’nin Anayasal adıyla gözlemci üye olarak kabul edilmesi, gücümüze daha da güç katmıştır. Bu yeni dönemde Anavatan Türkiye ile birlikte kararlı bir şekilde ilerlemekteyiz. 

Aziz şehitlerimiz, rahat uyuyun. Emanetiniz olan devletimizi, vatanımızı, özgürlüğümüzü ve egemenliğimizi koruyacağız. Tüm bu kutsal değerlerimizi ayaklar altında çiğnetmeyeceğiz. Aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anarken, gazilerimizi de saygıyla selamlıyorum.”

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

DAÜ’de “2. Kulvar Diplomasisi – Doğu Akdeniz’de çıkış yolu mu?” başlıklı seminer düzenlendi

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Politikalar Merkezi (DAÜ-KPM) ile DAÜ İşletme ve Ekonomi Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü iş birliğinde “2.Kulvar Diplomasisi – Doğu Akdeniz’de Çıkış Yolu mu?” başlıklı seminer düzenlendi.

DAÜ’den yapılan açıklamaya göre, seminerin açılış konuşmasını, DAÜ-KPM Araştırma Görevlisi Hatice Savoğlu yaptı.

DAÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü ile DAÜ-KPM Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen de sunumunda, 1. ve 2. Kulvar Diplomasisi kavramlarını ayrıntılı bir şekilde ele aldı.

Birinci Kulvar Diplomasisinin, devlet temsilcileri tarafından yürütülen resmi diplomatik faaliyetleri kapsadığını belirten Sözen, 2. Kulvar Diplomasisinin ise akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve bireyler aracılığıyla gerçekleştirilen gayri resmi temaslara dayandığını ifade etti. Sözen, 2. Kulvar Diplomasisinin amacının, resmi süreçleri tamamlayıcı nitelikte katkı sunmak olduğunu vurguladı.

Sözen konuşmasının devamında, Türk-Yunan Forumu, Eastern Mediterranean Initiative (Doğu Akdeniz İnisiyatifi) ve DIPLOMEDS gibi 2. Kulvar Diplomasi girişimlerinde edindiği deneyimleri paylaşarak bu tür girişimlerin Doğu Akdeniz’deki çatışmaların çözümüne nasıl katkı sağladığını örneklerle aktardı.

Katılımcı sorularının yanıtlanması ile son bulan seminerde, 2. Kulvar Diplomasisinin farklı coğrafyalardaki çatışma ortamlarında nasıl uygulanabileceğine dair örnekler de sunuldu.

Devamını Oku

Kıbrıs

Arkeolog Müge Şevketoğlu’ndan uyarı: “Su altı buluntularını ellemeyin, bildirin”

Published

on

By

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Öğretim Üyesi, Arkeolog Doçent Doktor Müge Şevketoğlu, gemi enkazı, antik çapa veya çanak çömlek gibi su altı buluntularının ellenmemesini ve süratle eski eserler dairesi, polis veya sahil güvenliğe bildirilmesi uyarısı yaptı.

Bu tür buluntulara özen ve saygıyla yaklaşmanın önemine dikkat çeken Şevketoğlu, “Eserleri çıkarmayın, dokunmayın veya yerinden hareket ettirmeyin” dedi.

Şevketoğlu, TAK’a yaptığı açıklamada, deniz sezonunun başlamasıyla birlikte su altı buluntu ihbarlarının arttığına işaret etti.

Doç. Dr. Şevketoğlu, “Hareket ettirmek eserlere zarar verebilir. Çok değerli tarihi bağlamı bozabilir. Eserleri olduğu gibi bırakmak, uzmanlar tarafından yerinde haritalanıp kayıt edilmesi ve arkeologların oradaki hikayeyi canlandırabilmesi için çok önemlidir” dedi.

Tatlısu Kazı ve Araştırma Projesi başkanlığını da yürüten Doç. Dr. Müge Şevketoğlu, Kıbrıs tarihinin oldukça zengin olduğuna ve denizlerde tarihi kalıntılar bulunduğuna işaret ederek, böyle bir durumla karşılaşılması halinde yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“GPS koordinatlarını not edin veya konumu bir haritada işaretleyin. GPS yoksa, konumu görünür işaretler ve derinlik kullanarak tanımlayın. Nesneyi ve çevresindeki alanı hiçbir şeyi bozmadan fotoğraflayın. Fotoğraflar uzmanların buluntuyu hızlı birşekilde eğerlendirmesine yardımcı olur. Uzmanlar gelene kadar buluntu eseri koruyun. Başkalarının zarar verici hareketlerde bulunmamaları için onları uyarın. Korumaları için teşvik edin.”

Doç. Dr. Müge Şevketoğlu, su altı buluntu bilgilerinin hiçbir platformda ve hiçbir şekilde paylaşılmamasının önemine de dikkat çekti.

Şevketoğlu, buluntunun eve götürülmesinin suç olduğunu vurgulayarak, şunları ifade etti: “Eserleri yerinden kaldırmak onlara zarar verebilir ve yasadışıdır. Kayaya yapışıksa zaten kırmadan çıkaramazsınız. Çıkardınız diyelim, tuzdan arındırılmadığı için un ufak olacaktır.

Sosyal medyada reklamını yapmayınız. Yerini ifşa edip yayınlamayın. Bu yağmaya yol açabildiği gibi gereksiz yere hem sizin hem başkasının başını derde koyar. Bilgisiz ve düşüncesizce davranan kişileri teşvik edeceği gibi suç işlemelerine neden olursunuz.” Doç. Dr. Şevketoğlu, denizde bir buluntuya rastlanılması durumunda, uygun eğitimi ve izni olmayanların daha derine dalmamasını veya daha fazla araştırma yapmamasını da istedi.

Kültürel mirası korumanın sadece bir tercih değil, önemli bir vatandaşlık görevi olduğunu vurgulayan Şevketoğlu, açıklamasında şunları kaydetti:

“Su altı arkeolojik alanlar, ortak tarihimize ışık tutan eşsiz bilgi kaynaklarıdır. Uygun koruma ve bakım yapılmadan bu alanlara müdahale edilmesi, geri dönüşü olmayan bilgi ve değer kayıplarına yol açar. Buluntuları yetkililere sorumlu bir şekilde bildirmek, geçmişi geleceğe taşımak adına atılacak en doğru adımdır.

Bulduğunuz yer, halihazırda bilinen veya araştırılmayı bekleyen bir alan olabilir. Gelişi güzel yapılacak her müdahale, yıllarca süren bilimsel çalışmaların emeğini bir dakikada yok edebilir. Unutmayın; arkeologlar, geniş bilgi birikimleriyle çalışır.”

UKÜ Öğretim Üyesi ve Tatlısu Kazı ve Araştırma Projesi Başkanı Doç. Dr. Müge Şevketoğlu, 2018’den beridir KKTC sularında deniz araştırmaları ve belgeleme çalışmalarına başkanlık ediyor. Su altında çalışabilen arkeologlar yetiştirdi. Eski Eserler ve Müzeler Dairesi ile de birçok su altı ortak tespit ve belgeleme çalışması yürütüyor. Arkeolog Şevketoğlu akademik çalışmalarının yanında aktif dalgıç ve su altı fotoğrafçısıdır.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu yarın saat 10.00’da toplanacak

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu yarın saat 10.00’da toplanacak. Yasama ve denetim görevinin birleştirildiği yarınki oturumun ardından Meclis, tatile girecek.

Meclis İç Tüzüğü’ne göre, Cumhuriyet Meclisi, Temmuz ayının ilk günü başlayan tatilin ardından Ekim ayının ilk iş günü açılır.
Genel Kurul’un yarınki gündeminde “Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Arasında KKTC’de yapılacak Lefkoşa Yeni Devlet Hastanesi ve Dr. Burhan Nalbantoğlu Sağlık Kampüsü İçerisinde Bulunan Sağlık Yapılarının Renovasyonuna İlişkin Protokolün (Onay) Yasa Tasarısı” bulunuyor.

Kurulda ayrıca Lefkoşa Bağımsız Milletvekili Hasan Tosunoğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması İstemini İncelemek Üzere Oluşturulan Özel Komite’nin raporu da ele alınacak.

– Gündemde 10 tasarı ve öneri var

Meclis’ten yapılan açıklamaya göre, bu öneri ve tasarılar da görüşülecek:

“Yol ve Trafik Suçlarının Davasız Halli ve Ceza Puanı (Değişiklik) Yasa Tasarısı”, “Tapu ve Kadastro Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasa Tasarısı”, “Yataklı Tedavi Kurumları Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) (Değişiklik) Yasa Tasarısı”; “İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal (Değişiklik No:2) Yasa Önerisi”, “Dijital Dönüşüm ve Elektronik Devlet Kurumu (Değişiklik) Yasa Önerisi”, “Belediyeler (Değişiklik) Yasa Tasarısı”, “Kooperatif Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (Değişiklik) Yasa Tasarısı”, “Polis Örgütü (Kuruluş, Görev ve Yetkileri) (Değişiklik) Yasa Tasarısı”, “Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) (Değişiklik) Yasa Tasarısı”, “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol (Değişiklik) Yasa Tasarısı”.

Güncel konuşmalar ve sorular da yarınki gündemde yer alacak.

Devamını Oku

Trending

Reklam