Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

“Kıbrıs her zaman Türk dünyasının yaşamında olacaktır. Kıbrıs bir değerdir”

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Lefke Avrupa Üniversitesi Hukuk Fakültesi Konferans Salonu’nda “Kıbrıs Türk Mücadele Tarihi ve Kıbrıs Konusundaki Son Gelişmeler” konulu bir konferans verdi.

Konferansta yaptığı konuşmada, Lefke Avrupa Üniversitesi’ndeki öğrencilerle bir arada olmaktan dolayı duyduğu mutluluğu ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, gençlerin geleceğimiz olduğunu belirterek Lefke’nin bir Osmanlı şehri olduğunu söyledi.

Osmanlılar adaya geldiğinde ilk yerleştikleri yerleşim yerlerinden birinin de Lefke olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, Lefke’ye hizmeti geçen herkese teşekkürlerini sundu.

Cumhurbaşkanı Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü;

“Kıbrıs meselesine gelirsek, acılarla dolu ve Kıbrıs Türk halkının mağdur olduğu, soykırımların yaşandığı, şehitlerin verildiği bir geçmişe sahip adadır burası. Farklı Türk boylarının gelip gittiği bir ada ve bu coğrafyanın bir cevheri.. Stratejik ve ekonomik değeri olan bir ada.

Ticaret yollarının kesiştiği bir bölge. Burası Anadolu’ya 40 mil uzaklıkta. Bu adanın tamamen Avrupa Birliği’nde ve Türkiye Cumhuriyeti ile olan bağlarımızın kopartılmasına yönelik her türlü strateji ve siyaseti reddediyoruz.

Çünkü esas olan halkların kendi geleceğidir. Halkların kendi geleceğini tayin etme hakkıdır. Adanın geçmişine baktığımızda, Kıbrıs Türkü’nün, Kıbrıslı Rumlardan daha fazla hakkının olduğunu söyleyebilirim.

Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü talebimiz, gayet doğaldır ve bütün bu haklar uluslararası antlaşmalardan kaynaklanmaktadır. 1571’den 1878’e kadar Osmanlı hakimiyetinde olan bu ada, 1878’de İngiltere’ye kiralanıyor. O zaman Osmanlı Devleti’nin çeşitli sıkıntıları, Rusya ile çatışması ve işgal tereddütlerinin olduğu bir dönemde İngiltere karşılığında Kıbrıs Adası’nı kiralıyor. Özel sözleşmeler ve Rusya ile olan sıkıntı aşıldığı noktada bu adayı tekrar Osmanlı Devleti’ne iade edeceğine dair İngiltere’nin imzası vardır.

Çanakkale Savaşı ve 1. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla Almanya ile birlikte hareket eden Osmanlı Devleti’yle İngiltere karşı karşıya geliyor. Sonrasında İngiltere gayet acımasız bir şekilde adayı ilhak ediyor.

Osmanlı Devleti ile İngiltere arasındaki kira sözleşmesi, ihlal ediliyor ve esas hükümdarlık devri 1923 Lozan Antlaşması ile oluyor. Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde olan Kıbrıs Adası, elbette Osmanlıların etkisi altındadır.

1923’ten sonra burada tamamen İngiliz yönetimi yani İngiliz Sömürge Dönemi başlar. Bu dönemde ne okullarımızda ne devlet dairelerinde ne kurum ve kuruluşlarımızda Türk bayrağı asamazdık.

Türk bayrağı sadece, Türkiye Cumhuriyeti’nin Büyükelçiliği’nde vardı. Çocuklara bayrak sevgisini öğretmek için Türkiye Büyükelçili binasına götürüyorlardı. Orada çocuklar Türk bayrağını görme fırsatı buluyordu.

1960’a kadar İngiliz Sömürge Dönemi devam ediyor. Burada bulunan Kıbrıs Türkü’nün birçoğu İngiliz pasaportunu almayı reddettiği için Anadolu’ya geri döndü. Rum-Yunan ikilisinin acımasız saldırıları ve birtakım insan hakları ihlallerinden dolayı bazı soydaşlarımız göç ediyor.

Böylece nüfusumuz azalıyor. İngiliz Sömürge Dönemi’nde Yunan nüfus çoğaltılıyor. Bundan sonra çoğunluk ve azınlık meselesi konuşulmaya başlanıyor. Halbuki biz hiçbir zaman kendimizi bir azınlık olarak görmedik. Biz her zaman kendimizi siyasi anlamda Türkiye Cumhuriyeti’nin de desteği ile eşit bir halk olarak gördük.

İşin acı tarafı 1571’den 1923’e kadar Osmanlı idaresinde olan bu ada, İngiliz Sömürge Dönemi’nde İngiltere Rum-Yunan ikilisine, nüfus artışı için fırsat veriyor. Bu ada kendilerininmiş gibi bir anlayış geliştiriyorlar. Uluslararası camia maalesef medeniyetler çatışması denilen bu bölgede Rum-Yunan ikilisini batı dünyasını bazı güçlerin desteklemesiyle onları bize olan eşitliği ihlal edilmeye başlanıyor. 1960 Antlaşması çok önemliydi. 1960 yılında, dönemin başbakanı Adnan Menderes ile dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun ve Dr. Fazıl Küçük ile Rauf Raif Denktaş’ın da gayretiyle Kıbrıs Kuruluş Antlaşmaları’nda Kıbrıs’ta iki eşit halkın olduğunu ve müktesep hakları bakımından ikisinin de ayrı egemenliği olduğu Kıbrıs Kuruluş Antlaşmaları’nda o şekilde dizayn ediliyor ve bunlar Kıbrıs Anayasası’na yansıyor.

Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğunda adanın ilk cumhurbaşkanı Papaz Makarios oluyor. Bana göre İngiltere hiçbir zaman garantörlüğünün sorumluluğunu yerine getirmedi. Çünkü 1963’teki Kanlı Noel’de ve çeşitli yerleşim yerlerinde yapılan Rum saldırılarında yüzlerce soydaşımızı katlettiler ve biz bunun acısını hâlâ yaşıyoruz. O dönemde Makarios’un ifadesi; ‘Biz Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Enosis’e bir sıçrama tahtası olarak görüyoruz’ şeklindeydi. Onların niyeti, Kıbrıs’ta barış, huzur ve iki halkın bir arada yaşamasından ziyade bu adayı Yunanistan’la birleştirmek ve Doğu Akdeniz’deki gelişmelere bağlı olarak bir bakıma Anadolu’yu kuşatmak.

Çünkü Rodos ve Girit, benzer durumlardan geçti. Oralar Yunanistan’a bağlandı. Ege Denizi’nde neyin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Çok tehlikeli oyunlarla karşı karşıyayız.

Aynı anlayışın Kıbrıs’a da yayılmasıyla Ege adalarından Doğu Akdeniz’in bu noktasına kadar Yunan yayılmacılığı, onların büyük Yunanistan hayalinin bir göstergesidir. Çünkü yayınladıkları haritalarda sadece kara parçası, toprak parçası değil, aynı zamanda denizlerdeki zenginliklerin ve yetki alanlarının da kendi egemenliklerinde olduğu bir harita hayal ediyorlar.

Kıbrıs’ta bir antlaşma istiyoruz. Her zaman diyaloga açığız ama egemen eşitliğimizin devam etmesi lazım. Kıbrıs’ta kuzeyde bir Türk devleti olduğunu da artık Rum-Yunan ikilisinin bu gerçeği görmesi lazım. Onlara göre kuzeyde bir devlet yok kuzeyde Türkiye’nin işgali var.

Bizi sahte devlet olarak tanımlamaya devam ediyorlar. Bu devletin esas kökü Geçici Türk Yönetimi, Otonom Devlet, Federe Devlet ve KKTC’dir. Kıbrıs Türk halkı egemenliğe, bu topraklarda özgür ve bağımsız bir şekilde kendi kendini yönetme hakkına sahiptir. Biz Kıbrıs Cumhuriyeti’nden silah zoruyla atıldık. Kıbrıs Türk halkı büyük bedeller ödemiştir. Bugün bir devletimiz varsa bunun altında büyük bir mücadele vardır. Bütün saldırılara direnmiş ve kendi onurumuzu hiçbir zaman başkalarına çiğnetmemiş bir halkız. Canıyla kanıyla devlet kurmuş bir halkız.

Türkiye Cumhuriyeti’nin tam desteğiyle yolumuza devam ediyoruz. Bu, ulusal güvenliğimizin temel taşıdır. KKTC’yi yönetenlerin, Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlerle iyi ilişkiler içerisinde olması gerekir. Kıbrıs her zaman Türk dünyasının yaşamında olacaktır. Kıbrıs bir değerdir.

Karşı tarafa da şunu söylemek istiyorum; barışın devamını istiyorsanız, gerçekleri göreceksiniz Hayal aleminde yaşamaya devam edecekseniz, onun kimseye bir hayrı yoktur.

Çatışma kültürü yerine, uzlaşı kültürü olması gerekir. Kıbrıs’ta yeni siyasetimiz, yan yana yaşayan iki ayrı devletin iş birliğiyle bir antlaşma olabileceğidir.”

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 77. BM Genel Kurulu’nda yaptığı tarihi konuşmada Kıbrıs Türklerine uygulanan izolasyon ve ambargoların kaldırılması gerektiğini ve bunun insan hakları bağlamında bir zulme dönüştüğünü vurguladığını anımsatan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Semerkant’ta ise Türk Devletleri Teşkilatı toplantısında Anayasal ismiyle devletimizin gözlemci üyeliğinin kabul edildiğini de belirterek “Aşama aşama buranın bir devlet olarak var olduğu gerçeği tüm dünya tarafından kabul görmektedir” dedi.

Tanınma konusunda dost ülkelerin birtakım konularda kısıtlamaların olacağı şeklinde tehdit edildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, bu ülkelerle buna rağmen her türlü kültürel ilişkilerimizin olduğunu ve gün geçtikçe bu ilişkilerin zenginleşeceğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye Cumhuriyeti’ne bu konuda KKTC ve Kıbrıs Türk halkına verdiği destekten dolayı bir kez daha teşekkür etti ve “Türkiye Cumhuriyeti her zaman Kıbrıs Türkü’nün yanında olmuştur ve bundan sonra da olmaya devam edecektir” dedi.

“Verilen sözlerin tutulmaması ve Kıbrıs Türk halkına uygulanan tecridin devam etmesi, insanlık adına bir utançtır”

Annan Planı ile ilgili olarak yöneltilen soru üzerine Cumhurbaşkanı Tatar şunları belirtti:

“BM Genel Sekreteri Kofi Annan zamanında dünya devletlerinin Kıbrıs’ta bir uzlaşma için bastırmaları sonucu ortaya çıkan bir plandı.

Annan Planı’ndaki eksiklik egemenlik meselesidir. Benim kanaatimce, kuzeydeki devlet şu andaki egemenlik hakkımız kadar egemenliği olmayacağı bir yapıda olacaktı. Annan Planı’nda her iki taraf evet deseydi kurulacak cumhuriyet AB’ye tam üye olacaktı. Türkiye Cumhuriyeti’nin üye olmadığı dışlandığı AB’ye üye olmamız bizi farklı tehlikelere sürükleyecekti”.

Türkiye Cumhuriyeti’nin her zaman Kıbrıs Türklerinin garantörü olmasının önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Tatar, Türk askerinin adadaki varlığının Kıbrıs Türkü için güvenlik açısından son derece önem arz ettiğini kaydetti.

Annan Planı’nda Türkiye Cumhuriyeti’ni adadan dışlamayı içeren tehlikelerin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Tatar, Annan Planı’nda mal mülk konusunda da önemli sıkıntılar içerdiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Annan Planı’nda çok büyük tehlikeler olmasına rağmen Kıbrıs Türk halkının büyük fedakârlık yaparak evet dediğini belirterek karşı tarafın hayır demesine rağmen AB’ye üye yapıldığına ancak Kıbrıs Türklerine uygulanan tecritlere verilen sözlere rağmen son verilmediğine işaret etti ve “Verilen sözlerin tutulmaması ve Kıbrıs Türk halkına uygulanan tecridin devam etmesi, insanlık adına bir utançtır” dedi.

“Siyasetimizin zemini güçlenmektedir”

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un KKTC’yi örnek gösterdiği açıklaması ve Rusya ile ilişkiler konusundaki başka bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, zaman içerisinde siyaseti güçlendirmenin yollarına baktıklarını ifade ederek Lavrov’un açıklamasının da elimizi güçlendirdiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Tatar, Lavrov’un açıklaması sonrası, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kıbrıs Türklerinin sesini BM’de ifade edebilmesi ve Semerkant’ta Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci üye olarak kabul edilmemizin siyasetimizin zeminin güçlenmekte olduğunu gösterdiğini dile getirdi.

“Bu işin geri dönüşü yoktur. Bu milli meseledir. Türk dünyasının mücadelesidir” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, zeminimizin güçlenmesi için ekonomik ve sosyal açıdan refahımızın artırılmasının gerekliliğine, geçmişimize sahip çıkarak devletimize olan inancımızın pekiştirilmesinin önemine dikkat çekti.

Türk dünyasının en güneydeki temsilcisi olarak KKTC’nin ulusal çıkarların korunmasındaki önemini ve milli unsurların sürdürülmesinin gerekliliğini yineleyen Cumhurbaşkanı Tatar, “Bizleri federal çatıda, çoğunluğun azınlığı yöneteceği bir parametre içerisine kısa vadeli ekonomik vaatlerle çekmek ve Türkiye ile kültürel, siyasal ve ekonomik bağları koparmak hiç kimsenin haddine olamaz.

Türkiye Cumhuriyeti ile ulusal antlaşmalarla aramızdaki kadim bağlar sürdürülmektedir” dedi.

Bir başka soru üzerine Cumhurbaşkanı Tatar, Maraş’taki malların çoğunun vakıflara ait olduğunu ve bir uzlaşıya varılması ve hukuki sorunların ortadan kalkması için tazmin edilecekse ya takas ya da iade yapılması gerektiğini söyledi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, Londra’da Dr Fazıl Küçük Türk Okulunu ziyaret etti

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, Kıbrıs Vakıflar İdaresi Genel Müdürü Mustafa Tümer ile birlikte Londra’da faaliyet gösteren Dr Fazıl Küçük Türk Okulunu ziyaret etti.

 

Okul müdürü Ulaş Tözün tarafından karşılanan Sibel Tatar, sınıfları ziyaret ederek, öğrenciler ve aileleriyle sohbet etti. 

 

Ziyarette Cumhurbaşkanlığının inisiyatifiyle hayata geçen Vakıflar İdaresinin kira desteği projesi hakkında bilgi verildi.

 

Sibel Tatar yaptığı açıklamada Vakıflar İdaresi Genel Müdürü Mustafa Tümer ve Yönetim Kurulu Başkanı Selahattin Bayırkan ile uzun soluklu çalışmanın ardından varılan anlaşmada, her okulun 2024-2025 yılı öğrenci sayıları baz alınarak, 2025-2026 yılında yüzde 30 öğrenci sayısında artıranın kira tutarının tümünü, yüzde 10 öğrenci sayısını artıran okulların ise kira miktarının yarısının Vakıflar İdaresi tarafından bir yıl için karşılanacağını vurguladı.

 

Sibel Tatar devamla, “Bu güzel müjdeyi sizinle paylaşmaya geldik. Bütün gayemiz, ekonomik ve sosyal krizden etkilenen ve öğrenci sayılarında ciddi azalma yaşanan Türk Dili ve Kültür Okullarının kapanmasının önüne geçip, sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması ve öğrenci sayılarını teşvikle artırılmalarını sağlamaktır”dedi.  

 

Sibel Tatar ayrıca her yaşa uygun Türkçe kitaplarının da temin edilip okullara 2 ay içerisinde dağıtılacağını, Türk Okullarının önemini gösteren videoların Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanacağını, Kıbrıs Türkü çocukların Türkçe dilini ve kendi kültürlerini öğrenmeleri için İngiltere’de Türk okullarına gidip GCE ve A-Level Türkçe almalarının üniversite’ye girilmesinde yardımcı olunacağını söyledi.

 

Sibel Tatar, yapılan çalışmalardan dolayı Vakıflar İdaresi Genel Müdürü Mustafa Tümer, Yönetim Kurulu Başkanı Selahattin Bayırkan ve Eğitim ve Kültür Ataşesi Deniz Özalp’a teşekkür etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

EL-SEN yarın KIB-TEK önünde basın açıklaması yapacak

Published

on

By

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası (EL-SEN), “kuruma yönelik olumsuz çabalara karşı duruşlarını yinelemek ve çözüm önerilerini paylaşmak” amacıyla yarın 9.00’da Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (KIB-TEK) Merkez Binası önünde basın açıklaması yapacak.

Sendikadan yapılan açıklamada, “Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nda uzun süredir devam eden yönetim zafiyetine, liyakatsiz atamalara, toplu iş sözleşmesine aykırı uygulamalara ve kurumun itibarsızlaştırılmasına karşı EL-SEN olarak sessiz kalmayacağımızı kamuoyuna duyururuz” denildi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar, Manchester’daki İngiliz Miras Merkezi tarafından düzenlenen etkinliğe ‘Onur Konuğu’ olarak katıldı

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Manchester’daki İngiliz Miras Merkezi (BMHC) tarafından düzenlenen bir etkinliğe ‘Onur Konuğu’olarak katıldı.

“Takdir Yemeği”, görev sürelerini tamamlayan Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosu Seyfi Onur Sayın ve Pakistan Başkonsolosu Tariq Wazir’e teşekkür etmek amacıyla düzenlendi.

House of Wisdom’da düzenlenen etkinliğe Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi Osman Koray Ertaş, Pakistan Yüksek Komiseri Dr. Mohammad Faisal, Afzal Khan CBE dahil milletvekilleri, yerel belediye başkanları ve bölgedeki Müslüman topluluğun sivil toplum temsilcileri de katıldı. Etkinliğe Kıbrıslı Türk iş adamı Ziya Emir de katıldı.

Etkinlikte konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, “Bu akşam burada olmaktan çok mutluyum ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkının selamlarını tüm kalbimle iletiyorum. Kardeşleriniz, Kıbrıs Türk halkı, onlarca yıldır bize haksız bir şekilde dayatılan ve doğrudan uçuşlardan, doğrudan ticaretten ve doğrudan temaslardan yararlanmamızı engelleyen insanlık dışı izolasyonu sona erdirmek için mücadele ediyor. Kıbrıs sorununun çözümü için BM’nin desteklediği planları Kıbrıs Rum tarafının reddetmesine rağmen, onlar AB üyeliği ile ödüllendirilirken, halkım dışlanmaya devam ediyor. Uluslararası toplumun izolasyonu sona erdirme sözleri bugüne kadar yerine getirilmemiştir. Adalet adına, insan hakları adına, Kıbrıs Rum tarafının engelleyici yaklaşımı nedeniyle uluslararası dostluk spor müsabakalarına bile katılamayan Kıbrıs Türk kardeşlerinizi hatırlamanızı rica ediyorum.

Kıbrıs’ta bir çözüm için iki devletli bir pozisyon ortaya koyduğunu açıklayan Cumhurbaşkanı Tatar, şunları söyledi: “60 yılı aşkın bir süredir Türkiye ve Kıbrıs Türk halkı, bir çözüme ulaşmak için samimi çabalar sarf etmiştir. Bu çözüm planları, güneydeki komşularımız tarafından, Kıbrıs Türk halkıyla eşitlik temelinde iktidar ve refahı paylaşmayı kabul etmemeleri nedeniyle reddedilmiştir. Kıbrıs için, barış içinde bir arada yaşama ve iyi komşuluk ilişkilerine dayanan, egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz temelinde, bizim doğal hakkımız olan gerçekçi ve sürdürülebilir bir iki devletli vizyon ve pozisyon ortaya koyuyorum. On yıllardır süren federal temelli müzakereler tükenmiştir. Kıbrıs Rum halkı, Nisan 2004’te ayrı ayrı yapılan eşzamanlı referandumlarda Annan Planı’nı yüzde 76 oranında reddederken, Kıbrıs Türk halkı yüzde 65 oranında kabul etmiştir. Federal temelli son ve nihai müzakereler Temmuz 2017’de Crans-Montana’da başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin tam desteğini alan iki devletli pozisyonumuzda sonuna kadar haklıyız. KKTC’ye ve halkıma verdiği destekten dolayı Pakistan’a şükranlarımı sunarım.”

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Doğu Akdeniz’de bağımsız bir Türk cumhuriyetidir. Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti, bölgede önemli bir süper güçtür. Türkiye Büyükelçisi Osman Koray Ertaş’a bu etkinliğe davet ettiği için şükranlarımı sunarım.”

Cumhurbaşkanı Tatar şunları ekledi: “Bugün, yüzyıllardır birlikte hareket eden iki güçlü Müslüman ülke olan Türkiye ve Pakistan arasında var olan güçlü kardeşlik ilişkilerine saygı duyuyorum. Bu akşam, Birleşik Krallık’ın gelişen şehri Manchester’da hep birlikteyiz.”

Khan’a “topluma yaptığı hizmetler ve çalışmalarından dolayı” teşekkür eden Cumhurbaşkanı, Khan’ın bir milletvekili ve aynı zamanda Manchester’ın ilk Müslüman belediye başkanı olduğunu ve 2008 yılında toplumsal uyum, dinler arası diyalog ve yerel yönetim alanındaki çalışmaları nedeniyle CBE nişanı ile ödüllendirildiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Tatar şöyle devam etti: “Manchester ile anavatanınız Pakistan ve dost ülkeleriniz Türkiye ve Kuzey Kıbrıs arasındaki güçlü bağlara ve ilişkilere katkıda bulunan tüm erkek ve kadınları tebrik etmek istiyorum. Bu zorlu günlerde dayanışma içinde birlikte hareket etmemiz gerektiğine yürekten inanıyorum. Birlikte olursak, ortak çıkarlarımızı paylaşırsak, Müslümanların insanlığa önemli katkılarda bulunduğuna ve zengin bir tarihe sahip olduğumuza olan inancımız ve kararlılığımızla daha güçlüyüz. Atalarımız bilim, din ve bu barışçıl ortamda kardeşlik için çok şey vermiştir. Birleşik Krallık’taki topluluklarınıza hizmet etme konusundaki sarsılmaz bağlılığınız ve kültürel, ticari ve sosyal bağları güçlendirme konusundaki adanmışlığınız, içten teşekkürlerimizi ve takdirimizi hak ediyor.”

Türk Başkonsolosu’na atıfta bulunan Cumhurbaşkanı Tatar, “Birleşik Krallık’taki Türk, Kıbrıslı Türk ve diğer birçok topluluğu yorulmadan desteklediğiniz için teşekkür ederim. Özellikle geçen yıl Manchester’ı ziyaretim sırasında, çeşitli topluluklardan çok sayıda milletvekili, belediye başkanı, iş adamı ve sivil toplum temsilcisiyle tanışmamı sağlayan tüm organizasyonlar ve yardımlarınız için teşekkür etmek istiyorum. Kültürel etkinliklerden eğitime, vatanlarından uzakta yaşayan ailelerin Manchester’da kendilerini evlerinde hissetmelerine yardımcı olmaya kadar her alanda gösterdiğiniz çabaları derinden takdir ediyoruz.”

Pakistan Başkonsolosu’na hitaben Cumhurbaşkanı Tatar şunları söyledi: “İngiliz-Pakistan topluluğuyla olan ilişkiniz için teşekkür ederiz Sayın Başkonsolos. Topluluklar arasında köprüler kurarken entegrasyon, eğitim ve refahı savunmuşsunuz. Adanmışlığınız hepimiz için ilham kaynağıdır.

İkiniz de yan yana çalışarak bu ülkede çok kültürlü işbirliğini güçlendirdiniz. Sadece ülkelerini temsil etmekle kalmadınız, kültürel dokuyu, ortak mirası, değerleri ve karşılıklı saygıyı zenginleştirdiniz. Müslüman topluluğuna yardım ettiniz. Hepinize gelecek için en iyi dileklerimi sunuyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam