Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhuriyet Meclisi’nde bazı yasa tasarısı ve önerilerinin üçüncü görüşmelerine yönelik tezkereler onaylandı

Published

on

Cumhuriyet Meclisi’nde bazı yasa tasarısı ve önerilerinin üçüncü görüşmelerine yönelik tezkereler onaylandı.

Buna göre, Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği (Değişiklik) Yasa Tasarısı, 1986 Mali Yılı Bayrak Radyo Televizyon Kurumu Kesin Hesap Yasa Tasarısı; Paris Anlaşması (Onay) Yasa Önerisi; Katma Değer Vergisi (Değişiklik) Yasa Tasarısı ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri Sağlık Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunmasına İlişkin (Onay) Yasa Tasarısı’nın üçüncü görüşmelerine dair tezkereler oy birliğiyle kabul edildi.

Paris Anlaşması (Onay) Yasa Önerisi üzerine söz alan CTP milletvekili Sıla Usar İncirli, Akdeniz Havzası’ndaki Kıbrıs’ın iklim krizinden çok etkilendiğini söyleyerek, bununla ilgili hükümetin ne yaptığının bilinmesi gerektiğini söyledi.

Sıla Usar İncirli, ülkenin yeşil bakımından sıkıntılı ve kırılgan olduğunu, bunun başta ekonomi ve sağlık olmak üzere ülkeye zarar vereceğini belirtti.

Sıla Usar İncirli, “Uluslararası onay yasaları sırf süs olsun diye de meclisten geçirilmez. Elbette CTP olarak bu onay yasasına olumlu oy vereceğiz ama bundan sonra hükümetin bu konuda atacağı adımları takip edeceğiz” dedi.

Genel Kurulda, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki depremle ilgili hukuki ve adli sürecin izlenmesiyle ilişkin oluşturulan geçici ve özel ad-hoc komite ile Türkiye Cumhuriyeti’ndeki Depreme Dair Mali, İdari ve Sosyal Önlemlerin Takibine İlişkin Oluşturulan Geçici ve Ad-Hoc Özel Komite ile ilgili kararlar da okunarak oylandı.

Öte yandan Çocuk İzlem Merkezi Yasa Önerisi ile Hal Yasası Tasarısı’nın komitede görüşülmesi de oy birliğiyle kabul edildi.

Meclis İç Tüzüğü’nün 62’nci maddesi uyarınca söz alan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, İsias Otel’de kaybedilen çocuklar, veliler ve öğretmenlerle ilgili oluşturulan ad-hoc komiteye ve bu konudaki hassasiyete işaret ederek, “Bu ad-hoc komitenin adeta hukuk bürosu gibi, süreci takip eden, verileri derleyip toparlayan değerlendiren ve süreç konusunda kamuoyunu tek ağızdan sağlıklı bilgilendiren bir yapıya ulaşması gerek” dedi.

Deprem sonrasında merkezi idarenin yürüttüğü çalışmalarda KTMMOB’nin yer aldığını kaydeden Erhürman, depremden bir dakika öncesine dönülmemesi, KTMMOB Yasası ile İmar Yasası ile ilgili değişiklik yasa tasarısı ve önerilerini geri çekilmesini istedi.

Erhürman, “Madem ki her konuda onlarla çalışıyoruz, yasal düzenleme yapmaya kalkarken de onlarla birlikte çalışmamız gerçeğini idrak ettiğimizi gösterelim. Meclis olarak bunu birlikte yapalım…” dedi.

Erhürman muhtemelen 2023’ün depremle ve doğal afetle mücadele yılına dönüşeceğini kaydederek, “Bütçeyle ilgili, gelirlerle, giderlerle ilgili her kalemdeki değerlendirmemizi bunu dikkate alarak yapmalıyız” dedi.

Alınan verilerin paylaşıldığını, buna göre ülkenin deprem bölgesinde olduğunu belirten Erhürman, hızla böyle bir ihtimale karşı hazırlıkların tamamlanması gerektiğini söyledi.

O kaynağın nasıl yaratılacağı meselesinin önce komitede sonra da Meclis’te konuşulması gerektiğini kaydeden Erhürman, Ocak ayı itibarıyla 174 milyon TL mahalli gelirlerde fazladan gelir gerçekleşmişse bunun da konuşulması gerektiğini kaydetti.

Erhürman, “Eğer gelirlerde öngörünün üzerinde rakamlar ortaya çıktıysa bu rakamları nereye harcayacağımız bellidir. İhtiyaçlar bellidir. Okullarımızın ve hastanelerimizin güçlendirilmesi öncelikli olmak üzere ihtiyaçlar karşımızda duruyor” dedi.

Merkez Bankası’nda oluşacak kârın paylaşılmasına da değinen Erhürman, yıl sonunu beklemeden bu konunun konuşulması gerektiğini, 1 milyarın üzerinde gerçekleşecek bu rakamın Meclis’te bir kalem olarak ele alınması gerektiğini söyledi.

Külliye konusuna da değinen Erhürman, “lüks” tüketimden alınacak vergi, yabancılara mülk satışı gibi konuların yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Deprem olmadan bir dakika önce külliye diye anılan yeni meclis ve cumhurbaşkanlığı binası konusunda farklı görüşmelerimiz vardı ya… Bu tartışmalara dönmüyorum. O gün de söylenen öncelikli ihtiyaç bu değildi sözü çok daha güçlü hale geldi. Türkiye Cumhuriyeti’nden bu dönemde 8 milyar liralık bir katkı geleceği beklentisinde olmak adil değil…” şeklinde konuştu.

Erhürman, “Siyasi bir tartışma yapmıyorum. Rasyonel şekilde bunu değerlendirmemiz gerektiğini söylüyorum…” dedi.

Afet Acil Durum Eylem Planlarının oluşturulması gerektiğini ifade eden Erhürman, bu konuda da düğmeye basılması gerektiğini söyledi.

Erhürman, Ercan’ın iç hat olması tartışmasına işaret ederek, böyle olursa bütçede gelirler kaleminde düşüş, giderler kaleminde yükseliş olma riski olduğunu söyleyerek, bu konuda bir cevap almak istediğini belirtti.

TAK

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam