Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Avcılıktan kuş fotoğrafçılığına geçişin hikâyesi… Özdinç:Gözünün içine baktığım, fotoğrafını çektiğim hayvanı nasıl vurayım?

Published

on

Daha 8 yaşında dayısının yanında öğrendiği avcılığı, 50 yaşında bir günde bırakan kuş fotoğrafçısı Ali Özdinç, bunun nedenini, “Gözünün içine baktığım, fotoğrafını çektiğim hayvanı nasıl vurayım?” diye sorarak, açıklıyor.

2014 yılından beridir kuş fotoğrafçılığı ile ilgilenen Özdinç, “O bir saniyeyi yakalamak, kuşa yaklaşmak, kuşu yaklaştırmak önemli… Bazen kuşun gözbebeğinde kendini görürsün” diyerek, detayın önemini vurguluyor.

Özdinç, nadir görülen bir kuşu fotoğrafladığında hissettiği duyguyu ise, “Çok sevdiğin birini görmek gibi” benzetmesi yaparak, ifade ediyor.

Kuş fotoğrafçısı Ali Özdinç, radikal bir kararla avcılıktan kuş fotoğrafçılığına geçiş hikayesini ve kuş fotoğrafçılığının püf noktalarını Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) anlattı.

Kuş fotoğrafçılığına başlamadan önce avcılık yapan Özdinç, avcılığa 8 yaşında dayısının yanında başladığını belirterek, o günleri, “Eşeğin üstüne binerdik. O vururdu, ben de iner alırdım” sözleriyle anlattı.

Çocukluk yaşında tanıştığı avcılığı 50 yaşına kadar sürdüren Ali Özdinç, kuş, manzara, makro fotoğrafçılık olarak başladığı serüveninde daha sonra kuş fotoğrafçılığına ağırlık veriyor. Doğaya her zaman meraklı olduğunu dile getiren Özdinç, fotoğrafçılığa olan ilgisini, “Çocukluktan beridir basit kameralarla gittiğimiz yerlerin fotoğrafını çekme merakım vardı. Daha sonra internette ve televizyonda gördüğüm kuş fotoğrafları ilgimi çekti” diyerek, ifade etti.

– “Gözünün içine baktığım, fotoğrafını çektiğim hayvanı nasıl vurayım?”

Kuş fotoğrafçılığına başladığı ilk sene, sezon açılışında avlanmaya giden Özdinç, o gün yaşadıklarını ve 8 yaşından itibaren ilgilendiği avcılığı bir günde bırakma kararını şu sözlerle anlattı:

“Başladım yürümeye ayaklarım geri geri çeker. Çünkü daha önce fotoğrafçılığa başladım, turaç falan çekerdim. Hayvanlar bana yaklaşıyordu. Rüzgar da çıkınca, ‘beni eve bırak’ dedim arkadaşa… ‘Acaba vazgeçeyim mi?’ diye bir düşünce oldu içimde… Arkadaşım, ‘Tamam gidelim, öğleden sonra çıkar başka yere gideriz’ dedi. Ben de, ‘Ben vazgeçtim bu işten’ dedim. Beni eve bıraktı. Kamerayı alıp, direkt Sadrazamköy’e gittim. O gün bugündür avı bıraktım, tüfekleri de sattım.

Rüzgarı bahane buldum aslında, vuramazdım. 7-8 metre yanıma gelen turaçın gözünün içine bakarak, fotoğrafını çektim. Gözünün içine baktığım, fotoğrafını çektiğim hayvanı ondan sonra nasıl vurayım?”

Ava gidenleri yermediğini, yıllarca kendisinin de avcılık yaptığını belirten Ali Özdinç, “Ama her şey kontrollü olsa çok daha iyi olur. Ben çok seneler önce ava gittiğim, doğayı bildiğim için o zaman ne kadar çok keklik vardı, şimdi ne kadar azaldı keklik, turaç popülasyonu… Hayret içinde kalır insan” diye konuştu.

– “Kıbrıs’ta dört tane ilk kaydım var”

İngilizlerin daha önce yaptıkları kayıtlara göre Kıbrıs’ta 300 kusur kuş türü görüldüğünü, kendisinin ise Kıbrıs’ta ilk kez görülen dört tane kuş türü kaydı olduğunu ifade eden Ali Özdinç, “262 tür kuş çektim Kıbrıs’ta şimdiye kadar… İlk 150-160 türe kadar çekersiniz, vardır bol olan kuşlar fakat ondan sonrası nadirat, çekmek çok zor” dedi.

– “Kuş durup sizi beklemez. Siz onu bekleyeceksiniz”

Kuş fotoğrafçılığını hobi olarak yaptığına ancak çok zahmetli ve masraflı bir iş olduğuna dikkat çeken Ali Özdinç, “zahmet” derken ne demek istediğini şu sözlerle anlattı:

“Kuş durup sizi beklemez. Siz onu bekleyeceksiniz. Bazen gelir bir saniye kalır, bazen 10 dakika önünde dolaşır kuş… Arabadan çekim yaparız. Bir arabada iki kişiden fazla olmaz biri önde, biri arkada oturur. Bazen gerektiğinde oturduğumuz camın tarafına kamuflaj çekeriz ki ürkek kuş olduğunda ürküp kaçmasın diye… Saatlerce, usanmadan bekleriz. Çünkü kuş beklerken, gideyim, bakayım, geleyim olmaz. Her an, her saniye bir şey gelebilir. Kuş önünüzde durmaz ‘beni de çek’ diye… O bir saniyeyi yakalamak önemli… O bir heyecan, bir de kuş geldiğinde adrenalin salgılanır gibi bir şey olur.”

– “Kuşa yaklaşmak, kuşu yaklaştırmak önemli”

Kuş fotoğrafı çekmek için iyi bir DSLR veya aynasız makine gerektiğini ifade eden Ali Özdinç, “kuşa yaklaşmanın” önemini ise şöyle dile getirdi:

“Kuş fotoğrafçılığında esas olan uzağı çekmek değil, kuşa ne kadar yaklaşırsanız odur mesele…5-6 metreden kuşu çekeceksin ki kuşun tüy detayı çıksın, gözü, gözüne vuran ışık çıksın. Bazen kuşun gözbebeğinde kendini görürsün yani kuşa yaklaşmak, kuşu yaklaştırmak önemli… Adım adım, arabadan indin kuş kaçar. Yürüyerek kuş çekilmez. Ne kadar yaklaşabilirsen, sessizce, ürkütmeden…

Çiftleşme zamanları ise sese daha fazla tepki verir kuşlar. Her türlü kuşun sesi var telefonumuzda kayıtlı. Fotoğraf çekmeye gittiğimizde sesleri çaldırırız. Bilhassa çiftleşme zamanları çaldığınızda turaça, kekliğe yanınıza kadar gelir. Kuşları çekmek için bu da bir yöntem.”

Pandemiden önce kuş fotoğrafçılığına daha çok vakit ayırdığını, gün aşırı Sadrazamköy ve Haspolat bölgesine gittiğini anlatan Özdinç, pandemiden sonra azalttığını, masrafların da arttığını belirterek, “Yakıt fiyatları da arttı. Mesela bir Karpaz’a gidip, gelmek 350 km…” diye konuştu.

– “Çekim yaptığımız alanlar genelde burun bölgeleri…”

Çekim yaptıkları alanların genelde burun bölgeleri olduğunu dile getiren Özdinç, şöyle devam etti:

“Karpaz’ın en dip ucu burunda, Sadrazamköy ile Kormacit burun arası, sulak bölgeler olarak Kukla… Güney Kıbrıs’ta da çok bölgeye gidiyorum. Akbaba çekmek için Piskobu bölgesine mesela… Ağrotur Lady’s Mile civarı, Trodos. Trodos’ta fotoğrafladığınız kuşları başka yerde göremezsiniz, yüksek rakımın kuşları.”

-“Çok sevdiğin birini görmek gibi…”

Nadir görülen bir kuşu fotoğrafladığında büyük bir ferahlık hissettiğini söyleyen Ali Özdinç, duygularını şöyle ifade etti:

“Büyük bir ferah… Çok sevdiğin birini görmek gibi… Bir heyecan verir sana ve enerji toplarsın. Kuş fotoğrafçılığı çok zevkli bir iştir hayatın monotonluğundan çıkarsın, stres diye bir şey kalmaz. Çünkü aklın başka yerde, başka bir şey düşünüyorsun. Ben çok sabırsız bir insanım, evdeki bir işi hemen yaparım, tavla oynayamam mesela uzun uzun… Fotoğraf için saatlerce aynı pozisyonda beklerim umurumda olmaz. Bu başka bir şey, haz veriyor.”

– Akbabalar ve azameti…

“Bugüne kadar gördüğünde en heyecan duyduğu kuş türü ve çektiği karenin hangisi olduğu” sorusuna hiç düşünmeden “akbabalar” yanıtını veren Ali Özdinç, bunun nedenini ise, “Azameti… 3 metreye yakın kanat açıklığı var” diyerek, açıkladı.

Kuş fotoğrafçılığı yapan kişilerin esas amacının çevreye olan farkındalığın artması olduğunu vurgulayan Ali Özdinç, “Kuş fotoğraflarını ne kadar çok insan paylaşırsa sosyal medyada, doğaya ve çevreye karşı duyarlılık da o kadar artar. Dünya sadece insanların değil” dedi.

-“Kıbrıs’ta kuş çeşitliliğinin en fazla arttığı dönem göç zamanları olan ilkbahar ve sonbahar”

Kıbrıs’ta kuş çeşitliliğinin en fazla arttığı dönemin göç zamanları olan ilkbahar ve sonbahar olduğunu ifade eden Ali Özdinç, “Kışta da gelip, kışı burada geçiren kuşlar vardır ama çekeceğiniz 4 veya 5’tir… Göç mevsimi çok nadir kuşlar görebilirsiniz” diye konuştu.

Özellikle İngiltere’den emekli kişilerin kuş fotoğrafçılığı için ilkbahar ve sonbaharda 3 aylığına ülkeye geldiğini belirten Özdinç, Avustralya’dan da göç zamanı gözlem yapmak için turla gelen insanlar olduğunu söyledi.

– “Kuş çeşitliliği her geçen sene azaldı”

Fotoğrafçılığa ilk başladığı zamanlarda Kıbrıs’taki kuş çeşitliliğinin daha fazla olduğunu ancak her geçen sene azaldığını ifade eden Özdinç, “Bu bizden kaynaklı değil. Genel olarak mevsim değişikliklerinden. Mevsimler şaşırdı. Kuş beslenecek bir şey bulamadığında gider… Kuş popülasyonunda azalma var, eskiden gördüğümüz kuşları göremiyoruz” şeklinde konuştu.

– “Avlanmayla av bitmez ama kaçak av bitirir… Kontrolsüz zehir kullanılıyor”

“Avlanmayla av bitmez” diyen Özdinç, kuş popülasyonunun korunması için yapılmaması gerekenleri ise şu sözlerle dile getirdi:

“Avlanmayla av bitmez ama kaçak av bitirir. Bir de en önemlisi zehir, kontrolsüz zehir kullanılıyor. Mesela arpaya, buğdaya atılan zehir… Ben 1983’te Yenikent bölgesine taşındım. Benim evimin önünde o zamanlarda 10-15 tane keklik birden kalkardı, 8-10 tane tavşan görürdüm. Zaten senelerdir yasak bölge, hiç ava açılmamış bir bölge. Şimdi git hiçbir şey göremezsin, neden? Av mı bitirdi o hayvanı yok, zehirlemeler bitirdi.

Eskiden çam kese böceği falan mı duyardık? Keklik, turaç onları yerden toplar yerdi. Zararlı böcekleri, kuşlardır yiyen. Eski zamanda ağaçlara zehir mi, ilaç mı atarlardı? Böceklerin çıktığı zaman göçmen kuşların da gelme zamanıydı. Yüzlercesi, binlercesi gelirdi ve bütün bu zararlı böcekleri yerlerdi.”

– “Belli bölgelerin bilinçli şekilde korunması gerekiyor”

Avlanmaya açılan bölgelerde kuş popülasyonuna göre değişikliğe gidilmesi gerektiğini belirten Özdinç, şunları kaydetti:

“Örneğin Sadrazamköy, orada Kormacit burnu belli bir bölge. Diyorlar ki fenere giden yolun sağı yasak, solu serbest ama senelerdir aynı. O bölgeyi birkaç sene olsun kapatın, çoğalsın hayvancıklar. Haspolat bölgesinin hem kuzeyini hem güneyini açarsan oradaki popülasyon biter. Belli bölgelerin bilinçli şekilde korunması gerekiyor.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Özerdağ Azerbaycan Cumhuriyeti Hukuk Şurası’nın davetlisi olarak Azerbaycan’da

Published

on

By

Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ, Azerbaycan Cumhuriyeti Hukuk Şurası’nın davetlisi olarak, Türk Devletleri Teşkilatı üye ve gözlemci devletlerin yargı kurulları başkanlarının 3. toplantısına katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere bugün Azerbaycan’a gitti.

Yapılan açıklamaya göre Özerdağ’a ziyaretinde Yüksek Mahkeme Yargıcı Gülden Çiftçioğlu da eşlik ediyor. Yüksek Mahkeme heyeti, Azerbaycan ziyaretinde Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türk Devletleri Teşkilatı üye ve gözlemci devletlerin yargı başkan ve yetkilileri ile üst düzey temaslarda bulunacak.

Özerdağ, Azerbaycan Cumhuriyeti Yargı Konseyinin 20. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla düzenlenecek “Global Challenges in the Field of Judicial Administration” konulu konferansta, KKTC yargısını temsilen bir konuşma yapacak.

Heyet, Bakü Haydar Aliyev Uluslararası Havalimanı’nda KKTC Bakü Temsilcisi Ufuk Turganer ve Azerbaycan İdare Mahkemesi Başkanı Hakani Mahmadov tarafından karşılandı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Meclis Genel Kurulu toplantısı tamamlandı

Published

on

By

 

Birleştirilmiş Sigorta Hizmetleri Düzenleme ve Denetim Değişiklik Yasa Tasarısı Meclis Genel Kurulu’nda oy birliğiyle kabul edildi.

Toplantıda  Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Başkanı Resmiye Eroğlu Canaltay, Tasarıya ilişkin raporu okudu.

-Toros

Tasarı üzerine söz alan CTP Milletvekili Fikri Toros, Kıbrıs Türk sigorta sektörünün 2024 yılı sonu itibarıyla 120 milyon euroya varan aktif büyüklüğe ulaştığını, buna rağmen şirketlerin finansal güçlerinin sınırlı kaldığını ve Avrupa Birliği standartlarıyla uyumun sağlanamadığını söyledi.

Komite sürecinde yaptığı bazı önerilerin dikkate alınmadığını belirten Toros, “Yasanın niteliği arttırabileceğine inandığım sermaye tutarlarında güncelleme ve teminat limitlerinde euroya endeksleme maalesef uygun bulunmamıştır. Ayrıca sigorta ve reasürans şirketlerinin nakden ödenmiş asgari sermaye miktarlarında da birliğin görüşleri çerçevesinde hiçbir değişiklik yapılmamıştır.” dedi.

Toros, “Tasarıda yeni kurulacak sigorta ve reasürans şirketlerinin ödeyeceği kuruluş harcı, ödenmiş minimum sermayenin yüzde 10’uyken bu oran komite aşamasında yüzde 30’a yükseltilmiştir.” dedi.

Konuşmasında dijitalleşmenin sektör için zorunluluk haline geldiğini vurgulayan Toros, dijital teknolojilerin sigorta şirketlerinin verimliliğini artırdığını, müşteri taleplerini daha hızlı ve doğru tespit etmelerine olanak sağladığını söyledi.

Sigorta sektörünün siyasetten arındırılması gerektiğini dile getiren Toros, bu alanda bağımsız bir düzenleyici kurum kurulmasının elzem olduğunu ifade etti. “İdeal olan, Sermaye Piyasası Kurulu niteliğinde bir kurumun kurulması ve sektörün ona bağlanmasıdır.” diyen Toros, mevcut durumda Para, Kambiyo ve İnkişaf Sandığı Dairesi’nin sektörü denetlediğini ancak bu dairenin beşeri kaynaklarının yetersiz olduğunu söyledi.

-Şahiner

CTP Milletvekili Salahi Şahiner de Tasarı üzerine söz aldı. Şahiner, “Bu ülkede yılda yaklaşık 100 milyon euroluk sigorta poliçesi üretiliyor ve bu poliçeler milyarlarca dolarlık mal varlığını teminat altına alıyor. Bu sadece bireylerin değil, kamu kurumlarının da mal varlıklarını olası risklere karşı koruyan bir sistemdir.” dedi.

Sigorta şirketlerinin mali açıdan sürdürülebilir bir yapıya sahip olması gerektiğini vurgulayan Şahiner, “Finansal yapısı zayıf şirketlerle bu sistemin ayakta kalması mümkün değil.” ifadelerini kullandı. Bu kapsamda sektörün daha düzenli işlemesi adına önemli adımlar atıldığını belirtti.

Denetim yetkisi verilen Para Kambiyo ve İnkişaf Sandığı Dairesi’nin teşkilat yasasının geçmiş haftalarda Meclis’ten geçtiğini hatırlatan Şahiner, “Bu kuruma yapılacak personel atamaları bir an önce tamamlanmalı, bilirkişiler Kamu Hizmeti Komisyonu üzerinden göreve başlamalıdır.” dedi. Hükümete çağrıda bulunan Şahiner, teşkilat yapısının işlevsel hale getirilmesinin zorunluluk olduğunu söyledi.

Son dönemde sigorta sektörüne yönelik sert tartışmalar yaşandığını ve bazı şirketlerin siyasi bağlantılarla geçiş noktalarından ciddi kazançlar elde ettiğine dair iddiaların kamuoyunda yankı bulduğunu söyleyen Şahiner, “Türkiye’de 100 bin kişiye bir sigorta şirketi düşerken, bizde bu oran 10 bine kadar geriledi.” dedi.

Yeni kurulacak sigorta şirketleri için nakden ödenmiş sermaye miktarlarının artırıldığını dile getiren Şahiner, ancak bu tutarların Türk lirası bazında bırakıldığını vurguladı ve “Bu rakamlar Bakanlar Kurulu tarafından 10 katına kadar artırılabilir. Ancak otomatik güncelleme sistemi yok. Eğer her yıl sonunda güncellenmezse, Türk lirasının değer kaybıyla bu rakamlar komik hale gelebilir.” dedi.

Yasanın değişiklik maddeleri arasında, sigorta ve reasürans şirketlerinin yönetim kurulu üyeleri, genel müdürleri ve yardımcılarının taşıması gereken niteliklerin sıkılaştırıldığını aktaran Şahiner, ilgili kişilerin mezuniyetleri ve mesleki deneyimlerine dair yeni kriterlerin getirildiğini kaydetti. Şahiner bu adımın, sektörün daha kaliteli hizmet sunmasını sağlayacağını belirtti.

Yedinci maddeyle ilgili olarak ayrıca öneride bulunacaklarını açıklayan Şahiner, burada yönetim kurulu üyelikleriyle ilgili gözden kaçan bazı unsurlar olduğunu dile getirdi.

Şahiner yeni düzenlemeyle birlikte devletin sigorta şirketlerinden elde edeceği gelirlerin de artırıldığını kaydetti.

-Berova

Yanıt vermek üzere kürsüye çıkan Maliye Bakanı Özdemir Berova, Sigorta Hizmetleri Düzenleme ve Denetim Yasası’nda yapılan değişikliklerin 15 yıl sonra Meclis Genel Kurulu’ndan geçirilmesinin önemli bir adım olduğunu belirterek, yeni yasanın hem uygulayıcı kurum olarak Maliye Bakanlığı’na hem de sektörün güncel ihtiyaçlarına uygun bir zemin sunduğunu kaydetti. Berova, yasa sayesinde sektörün daha etkin denetleneceğini, ihtiyaç duyulan personelin Kamu Hizmeti Komisyonu aracılığıyla istihdam edileceğini söyledi.

Berova, Cumhuriyetçi Türk Partisi milletvekilleri Fikri Toros ve Salahi Şahiner’in Genel Kurul’daki konuşmalarına atıf yaparak her iki isme de katkıları ve yapıcı üslupları için teşekkür etti. “Sayın Toros’un ve Sayın Şahiner’in endişelerinde haklılık payı olabilir ama bu endişelere gerek olmadığını özellikle ifade etmek isterim. Sermaye tutarlarının her yıl kontrol mekanizması içinde güncellenmesi gerektiğine dair hatırlatmaları doğrudur, ancak bu yasa 2010’dan beri hiç değişmeden bugüne gelmiştir.” dedi.

Yasa yapım sürecinin geçmişteki siyasi istikrarsızlıklardan olumsuz etkilendiğine işaret eden Berova, kısa süreli hükümetlerin yapısal reformların hayata geçirilmesini zorlaştırdığını söyledi. Bu dönemde Maliye Bakanlığı olarak Muhasebe Denetim Yasası, Tasdik Memurları Yasası ve Para Kambiyo Teşkilat Yasası gibi birçok önemli düzenlemeyi hayata geçirdiklerini belirtti.

Sigortacılıkla ilgili yeni düzenlemenin de bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Berova, Fikri Toros’un gündeme getirdiği bağımsız sigorta denetleme kurumu fikrine teorik olarak katıldığını ancak ülkenin mevcut yapısal ve ekonomik koşulları dikkate alındığında her yeni kurumun maliyet-fayda analizinin dikkatle yapılması gerektiğini kaydetti.

Yasanın içerdiği teknik detaylara ilişkin Toros ve Şahiner’in ayrıntılı değerlendirmeler yaptığını belirten Berova, bu nedenle içerikte tekrar ayrıntıya girmeye gerek duymadığını söyledi. “Bu yasanın yürürlüğe girmesiyle uygulanabilir ve sürdürülebilir bir çerçeve oluşturulmuştur. Komitedeki tartışmalarda katkı koyan tüm üyelerimize ve başkanımıza teşekkür ederim.” dedi.

Berova, sektöre dair bazı güncel verileri de paylaşarak konuşmasını tamamladı. Bugün itibarıyla ülkede 40 hayat dışı sigorta şirketi, 3 hayat grubu sigorta şirketi ve 2 reasürans şirketinin aktif olduğunu kaydeden Berova, gerçek kişi sigorta acentesi sayısının 2 bin 509, tüzel kişi sigorta acentesi sayısının 209, banka sigorta acentesi sayısının 22, kooperatif şirketi acentesi sayısının ise 21 olduğunu aktardı. Ayrıca ülkede 2 adet sigorta brokerinin faaliyet gösterdiğini söyledi.

Berova, bu alanın denetimi için gerekli insan gücünün en kısa sürede Kamu Hizmeti Komisyonu aracılığıyla sağlanacağını belirtti.

Konuşmaların ardından Birleştirilmiş Sigorta Hizmetleri Düzenleme ve Denetim Değişiklik Yasa Tasarısı oylandı ve oy birliğiyle kabul edildi.

Böylece Meclis Genel Kurulu bugünkü toplantısını tamamladı. Genel Kurul’un gelecek birleşimi yarın saat 10.00’da başlayacak.

Yarın ayrıca Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “İsrail-İran Savaşı’yla kritik bir aşamaya gelen bölgesel gelişmeler ve Rum liderliğinin özellikle gayriresmi Cenevre toplantısının ardından dozunu arttırdığı olumsuz siyasetine” ilişkin Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nu kapalı oturumda bilgilendirecek.

Devamını Oku

Kıbrıs

Halkın katılımıyla sığınak ve sirenlerin kullanılacağı bölgesel bir tatbikat planlanıyor

Published

on

By

Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı, Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin ardından olası risklere karşı halkın bilinçli ve hazırlıklı olması için, sığınaklar ve acil durumlarda uygulanması gereken temel kurallar hakkında bilgi verdi.

Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, ulusal güvenliği tehdit eden herhangi bir doğrudan tehlike bulunmadığı belirtilerek, olası risklere karşı halkın bilinçli ve hazırlıklı olmasının büyük önem taşıdığı vurgulandı.

-Sığınakların durumu ve erişilebilirliği…

Açıklamada, KKTC genelinde 10 adet genel, 258 adet özel sığınak olmak üzere toplam 268 sığınak bulunduğu ve bu sığınakların yaklaşık 200 bin kişiyi barındıracak kapasitede olduğu kaydedildi.

Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı’nın, sığınak kapasitesini artırmak maksadıyla, tüm ilçelerde faaliyet gösteren büyük kapasiteli oteller ile geniş bodrum hacimli binaları da sığınak planlamasına dahil ettiği ifade edilen açıklamada, ayrıca, kamu binaları haricinde, özel mülkünün altında bodrum alanı bulunan vatandaşların, bu alanlarını sığınma alanı olarak kullanacakları belirtildi.

“OHAL ilan edilmesi durumunda büyük kapasiteli oteller, geniş bodrum hacimli binalar, apart otellerin bodrum katları ile özel mülk bodrum alanları, halkın sığınması amacıyla Sivil Savunma Teşkilatı’nın kullanımına geçecektir.” denilen açıklamada, kamuya açık ve yerleşim yerlerine yakın sığınakların, Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı tarafından denetlendiği belirtildi.

Açıklamada, “Vatandaşlarımız, bulundukları bölgedeki en yakın toplanma yerlerini Sivil Savunma resmi web sitemiz, www.sivilsavunma.gov.ct.tr adresinden öğrenebilirler. Belirlenen alanlarda toplanan halk, Sivil Savunma personeli ve Halk Örgütü’nde görevli personel tarafından en yakın sığınma alanlarına yönlendirileceklerdir” denildi.

-Tatbikat

Açıklamada, Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı’nın, 25 Haziran Çarşamba günü Gazimağusa’da halkın katılımı ile sığınak ve sirenlerin kullanılacağı bölgesel bir tatbikat planladığı kaydedildi. Tatbikat ile ilgili duyuruların kamuoyu ile paylaşılacağı da ifade edildi.

-Bilgilendirme sistemi ve uyarılar

Açıklamada, “Her türlü resmi bilgilendirme ve yönlendirme, Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı bünyesinde Afet Acil Durum Radyosu olarak görev yapacak Radyo Vatan, Radyo Nihavent ve Radyo Türkü ile ülke genelindeki siren anons sistemi ile cami anons sistemi aracılığıyla duyurulacaktır. Duyurular ayrıca Sivil Savunma Teşkilatı resmi facebook hesabından da yapılacaktır. Sosyal medyada ve çeşitli platformlarda yer alan teyitsiz bilgilere itibar edilmemesi, yalnızca resmi kanalların takip edilmesi önem arz etmektedir” uyarısı yapıldı.

-Kişisel hazırlık ve farkındalık

Açıklamada ayrıca, vatandaşlara, kendi evlerinde veya işyerlerinde geçici sığınma alanları oluşturması ve temel ihtiyaç malzemelerini (su, ilk yardım seti, el feneri, radyo, temel gıda vs.) içeren acil durum çantası hazırlamaları tavsiye edildi.

-Sığınak Fonu

2000 yılında çıkarılan Sığınak Yasası ile ilgili bilgi de verilen açıklamada, yasa ile “sığınakların inşası, bakımı ve onarımını sağlamak maksadıyla Sivil Savunma Teşkilatı Başkanı başkanlığında 10 kişiden oluşan ‘Sığınak Komisyonu’ ve Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı kontrolünde inşaatlardan alınan katkı payları ile beslenen ‘Sığınak Fonu’” oluşturulduğu belirtildi.

Açıklamada ayrıca şunlar kaydedildi:

“2014 yılına kadar Sığınak Fonu’nda biriken para, sığınak ile bütünleşik olarak Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Ayaktan Tanı Merkezi ve Gazimağusa Devlet Hastanesi yapımında kullanıldı. Söz konusu inşaatlara ek olarak KKTC çapındaki siren anons sistemi de Sığınak Katkı Fonu’nda biriken para ile yenilenmiştir.

2014 yılından itibaren, fonda biriken para, devletin diğer projelerinde kullanılmak üzere Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı kontrolünden alınarak Maliye Bakanlığının ‘Tasfiye Edilen Fon Gelirleri’ kalemine aktarılmıştır.

Böylece, sığınak katkı payı gelirleri Maliye Bakanlığı kontrolüne alınarak, devletin gelirler bütçesine ‘Sığınak Katkı Payı Gelirleri’ kalemine gelir olarak kaydedilmeye başlanmıştır.

17 Şubat 2014 tarihinden itibaren ‘Sığınak Fonu’nun kaldırılması ile birlikte söz konusu fon ve sığınak katkı payı gelirleri, Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı’nın kontrolünden çıkmıştır.”

Devamını Oku

Trending

Reklam