Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Özersay:Ülkemiz stratejik bir yerde ve taşınmaz mal satışına acilen yeni düzenleme getirilmeli

Published

on

Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay “Filistin- İsrail çatışması bizim için önemli bir örnek. Çünkü çatışmaların asıl kökeni Filistinlilerin zamanında topraklarını İsrail’e satmasına dayanıyor. Orta Doğuda coğrafyasının yanı başında çok stratejik bir konumda bulunduğumuz için yabancılara taşınmaz mal satışına acilen yeni bir düzenleme getirmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Özersay devletin adının değiştirilmesi ve Kıbrıs Türk devleti tartışmalarına da değinerek “ülkedeki yöneticileri gelişigüzel açıklama yapmakla” eleştirdi.

-“Ülke ve dış politikamız açısından gerçekten üzülüyorum”

Özersay Kıbrıs Genç TV’de Alternatif Gündem programında yaptığı açıklamada, “Rahmetlik Denktaş hayatta olsaydı böyle bir şey yaşanmazdı, Türkiye’nin bu adaya ilişkin politikalarının şekillenmesinde Kıbrıs Türkünün seçilmiş temsilcileri fikir ortaya koyabilmeli, politikaların şekillenmesine katkı yapabilmeli ve yönlendirici olmalıdır. Şu anki görüntü maalesef bu açıdan hiç iç açıcı değildir, sıradan açıklamaların arkasından savrulan bir görüntü çiziyorlar, ülkemiz ve dış politikamız açısından gerçekten üzülüyorum” ifadelerini kullandı.

Programda öncelikli olarak Filistin- İsrail arasında çıkan savaşla ilgili değerlendirmelerde bulunan Özersay “Ülke olarak yaşadığımız coğrafya hem büyük fırsatlar sunuyor hem de çok tehlikeli bir yer. Geçmişe göre çok daha dikkatli olmamız gereken bir döneme giriyoruz” dedi.

Yaşadığımız coğrafyadaki tehlikelerden de bahseden Özersay savaştan dolayı ülkede bir nüfus hareketliliği söz konusu olduğunu, ülkede hem İsrailliler var hem de Filistinliler’in bulunduğunu, ileride olası bir çatışmaya karşı önlemler alınmasının gerekli olduğunu kaydetti.

KKTC’deki toprak ve mal satışının bu dönemde daha da fazla artabileceğine de değinen Özersay, Filistin- İsrail çatışmasının kök sebebinin Filistinlilerin zamanında topraklarını İsraillilere satması olduğunu, şu anda bunun ne şekilde etki ettiğinin görülebildiğini belirtti.

Büyük toprak sahibi olan ülkelerde belki böyle bir endişe olmadığını fakat KKTC’de bunun tehlikeli olduğunu ifade eden Özersay, “Bundan sonra toprak ve mal satışında daha dikkatli olmak gerekiyor” dedi.

-“Şirketler üzerinden yapılan alımlarda önlem yok… Acil önlem alınmalı”

HP olarak daha önceden de bu konuyla ilgili açıklamalarda bulunduklarını belirten Özersay “Biz parti olarak toprak satışı konusuna uzun zamandır dikkat çekiyoruz. Hatta dış basında da yer buldu. Ülkemizde ciddi şekilde önlem alınması gerekiyor. Mal satışları bir süzgeçten geçirilmeli. Şu anda bununla ilgili kişisel olarak alımlarda ciddi önlemler var ama şirketler üzerinde yapılan alımlarda böyle bir önlem yok. Yabancılar burada KKTC vatandaşlarıyla ortak şirket kurarak taşınmaz malları bu şirket üzerine alıyorlar. Çünkü bu şekilde alımlarda güvenlik soruşturması yok, arazinin alındığı yerle ilgili bir engel yok, miktarla ilgili bir kısıtlama yok. Bu yüzden stratejik yerlerde yabancı şirketlerin bizim ülkemizde mal alması mümkündür. Bu yüzden İsrail- Filistin örneğini göz önünde bulundurursak acil olarak buna bir önlem alınmalı ve yeni düzenlemeler yapılmalı” şeklinde konuştu.

Yaşananların ABD’nin Rusya ve Çin’in genişlemesinden rahatsız olmasından kaynaklı olduğunu belirten Özersay “NATO’nun genişlemesinin sebeplerinden birisi Rusya’nın önünü kesmektir. Amaç Rusya’yı çevreleyerek durdurmaktır. Benzer şekilde ABD’nin hiç kendisini ilgilendirmediği bir coğrafya ile ilgilenmeye başlıyor ve Türki devletlerle toplantılar yapmaya başlıyor. Ortadoğu’da ise Rusya mevcudiyetini askeri olarak güçlendirdi. Doğu Akdeniz’de ABD’nin gücü yüksekken Rusya yaptığı Suriye hamlesiyle buradakini gücünü artırdı. Bu gelişmeler belli ki batıyı bir miktar rahatsız etti ve yeni bir hamleye yöneldiler. Ne yaptılar? ABD, kavgalı olan müttefiklerini barıştırarak iş birliği yaptırmaya başladı. Bunu yaparak Rusya’nın buralardaki etkisini azaltmaya çalışıyor. Bunun içerisine Güney Kıbrıs’ı da katın. Silah ambargosunu kaldırması bunun en büyük örneği. Bunun karşılığında ne istedi? Rus gemilerini limanlarına sokmayacaksın dedi. Bunun karşılığında Çin, İran ile Suudi Arabistan’ı barıştırdı. Bunun önüne geçmek için de ABD Suudi Arabistan’la yakın ilişkiye geçti. Büyük resmi görmemiz açısından; Suudi Arabistan son 3 haftadır ABD ile ittifak anlaşması üzerinde çalışıyor. Bundan en mutsuz olan Filistinliler oldu. Çünkü biz İsrail’den bu kadar işkence çekerken Arap ülkeleri nasıl bu anlaşmaları yapıyor. Bu durumu birileri dinamitlemek istedi. Bunun arkasında Rusya ve İran’ın olduğuna dair söylentiler var. Bu aslında Filistin- İsrail çatışması değil başka ülkelerin güç kavgasının sonucu” dedi.

KKTC’nin isminin değiştirilmesiyle ilgili tartışmalara da değinen HP Genel Başkanı Özersay “Bu ülkenin yöneticisi konumunda olanlar böyle bir şeyden haberdar değillerdi. Kendilerine sorulduğunda ilk verdikleri tepkilere baktığınızda bu böyleydi. Türkiye Cumhuriyeti’nin açıklamasından sonra her biri farklı telden çalan açıklamalar yaptılar. Bu kadar önemli bir konuda gelişigüzel açıklamalar gördük. Böyle bir konuda bir politika belirlenecekse, devlet adının değişmesi, sistem değişikliği, anayasa değişikliği olacaksa bunu Türkiye ile oturulup konuşulması gerekmektedir. Birlikte şekillendirmek gerekir” şeklinde konuştu.

Meclisteki muhalefetin bunun federasyonun bir parçası olduğundan bahsedip kapıyı açık bırakmasının “kendini kandırma” olduğunu söyleyen Özersay “Türkiye’nin, KKTC’nin politikası net değil mi? İki devletli çözüm politikası net artık. Sayın Erdoğan bunu BM Genel Kurulu’nda da iki yıldır söylemiyor mu? Burada da bu politika ileriye taşınıyor. Dolayısıyla kimse kendi kendini kandırmasın. Bu federal bir ortaklık için ortaya atılmış bir ifade değildir. Kıbrıs’ta iki ayrı devlet tezini konsolide etmek güçlendirmek ve ileriye taşımak için ortaya atılmış bir fikirdir ve küresel dengeler ve diplomatik şartlar el verirse uygulamaya konulmaya çalışılacaktır diye düşünüyorum. Kısa bir süre sonra Türk Devletleri Teşkilatı’nın bir toplantısı olacak. Muhtemelen burada sayın Erdoğan ‘Kıbrıs Türk Devleti’ olarak tam üye olmamız için inisiyatif alacaktır diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

“Kıbrıs Türk Devleti” hamlesinin BM Güvenlik Konseyi kararlarına alternatif yaratmak için yapılmış bir hamle olabileceğini belirten Özersay “BM’nin aldığı 541 ve 552 numaralı kararlar var. Bütün dünya devletlerine KKTC’yi tanımayın çağrısı yapan kararlar vardır. Bu kararlar burada dururken Türk Devletleri Teşkilatı’na üye ülkelerde KKTC’yi tanımakta çekingen davranıyor olabilirler. Başka bir yapılanma ile girerseniz Güvenlik Konseyinin aldığı kararlar Kıbrıs Türk Devleti’ni bağlamayacağı için ve belki de Rusya’nın Türkiye ile olan yakın ilişkisi nedeniyle yeni bir tanımama çağrısı kararının alınmasını Güvenlik Konseyi’nde Rusya veto edebileceği için Kıbrıs Türk Devleti hamlesi bu çerçevede düşünülmüş olabilir” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Yol ve trafik suçlarının davasız çözümüne ilişkin yasa tasarısı oy birliğiyle kabul edildi

Published

on

By

 Yol ve Trafik Suçlarının Davasız Halli ve Ceza Puanı (Değişiklik) Yasa Tasarısı, Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda oybirliğiyle kabul edildi. 

Genel Kurul’da ayrıca Lefkoşa Bağımsız Milletvekili Hasan Tosunoğlu’nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması istemini incelemek üzere oluşturulan özel komitenin raporu görüşüldü.

Rapor, Komite Başkanı ve Ulusal Birlik Partisi Milletvekili Hasan Taçoy tarafından okundu.

– CTP rapora itiraz etti
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Ürün Solyalı, Genel Kurul’da söz alarak Lefkoşa Bağımsız Milletvekili Hasan Tosunoğlu’nun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin Özel Komite raporuna itiraz ettiklerini belirtti.

Solyalı, içtüzük uyarınca rapora itiraz ettiklerini raporun Genel Kurul’da görüşmeye açılmasını talep ettiklerini ifade etti.

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler ise, CTP’nin içtüzük kuralları gereğince itirazını ortaya koyduğunu belirterek, “Bu durumda konuya ilişkin nihai kararı Genel Kurul verecektir. Şu anda yalnızca rapor üzerindeki görüşmeleri tamamlıyoruz. Konuyla ilgili nihai karar ve rapor üzerindeki değerlendirmeler için Danışma Kurulu bir karar üretecektir” dedi.

Ardından, Polis Örgütü (Kuruluş, Görev ve Yetkileri) (Değişiklik) Yasa Tasarısı ile İdari, Kamu ve Sağlık İşleri Komitesi’nin tasarıya ilişkin raporunun, Genel Kurul gündeminin “Komitelerden Gelen Tasarı ve Öneriler ile Görüşülecek Diğer İşler” kısmının beşinci sırasında görüşülmesine ilişkin öneri oy birliğiyle kabul edildi.

– Yol ve Trafik Suçlarının Davasız Halli ve Ceza Puanı (Değişiklik) Yasa Tasarısı oy birliğiyle kabul edildi

Daha sonra, Yol ve Trafik Suçlarının Davasız Halli ve Ceza Puanı (Değişiklik) Yasa Tasarısı ve Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nin konuya ilişkin raporu ele alındı. Raporu, Komite Başkanı Resmiye Eroğlu Canaltay okudu.Tasarıya ilişkin söz alan CTP Grup Başkan Vekili Erkut Şahali, yasaya olumlu oy verdiklerini ancak bazı eleştirilerini dile getirmek zorunda olduklarını söyledi.

Şahali, “trafikte kaotik bir ortam yaşandığını ve kamu otoritesinin caydırıcılığını yitirdiğini” söyleyerek, özellikle sabit görüntülü radar ve elektronik denetim sisteminin son üç yıldır randımanlı çalışmadığını öne sürdü.

Şahali, bunun bakım eksikliğinden değil, dönemin bakanı Erhan Arıklı’nın bilinçli tercihiyle sistemin çökertilmesinden kaynaklandığını savundu.

Radar sisteminin çökmesi sonucu yaklaşık 150 bin trafik cezasının biriktiğini belirten Şahali, hükümetin bu cezaları topluca tahsil etme hesabı yaptığını ileri sürdü. Şahali, “mevcut sistemin bilinçli olarak işlemez hale getirilip yeni bir sisteme ihtiyaç yaratıldığını, bu yeni sistemin ise kamu ihale mevzuatına uygun şekilde kurulmadığını” iddia etti.

Trafikte artan kural ihlallerine ve taciz vakalarına örnekler veren Şahali, kamu otoritesinin can ve mal güvenliğini korumak için elektronik denetimi güçlü tutması gerektiğini vurguladı. Şahali , yasaya evet oyu verdiklerini ancak bu düzenlemenin kötü yönetim ve ihmaller nedeniyle zorunlu hale geldiğini ve bunu onaylamadıklarını ifade etti.

Şahali’nin ardından söz alan Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı ise yasaya katkı koyan herkese teşekkür etti ve düzenlemenin önemini vurguladı.

Arıklı, bu yasa sayesinde trafik cezalarından elde edilen gelirlerin artık merkezi bütçeye değil yol ve trafik hizmetlerine harcanacağını, böylece önceki maddi aksaklıkların giderileceğini belirtti.

Radar sistemleri konusunda ise mevcut kameraların artık demode olduğunu, Türkiye ile yapılan protokolle daha modern ve işlevsel radarların getirileceğini açıklayan Arıklı, modern sistem sayesinde anında tebligat yapılabileceğini ve ceza bildirimlerinin sürücülerin telefonlarına doğrudan gönderileceğini söyledi.

Arıklı ayrıca, Rum tarafından gelen veya kiralık araçların sürücülerinin ihlallerinin çıkış kapılarında kayıt altına alınacağını ve ceza ödemeden çıkış yapamayacaklarını kaydetti.

Yeni radarların temmuz ayında gelmesinin öngörüldüğünü, ancak gecikmenin teknik taleplerden kaynaklandığını belirten Arıklı, yeni sistemin hareketli video kaydı da yapabileceğini ve kazaların nedenlerini daha net ortaya koyacağını ifade etti.

Polisin şu anda etkin şekilde denetim yaptığını, araç kontrollerinin ve cezaların arttığını belirten Arıklı, polis sayısı arttıkça denetimlerin daha da sıklaşacağını söyledi. Arıklı, “Eminim ki çok daha modern bir şekilde trafiği denetleyebileceğiz” diyerek, katkı koyanlara teşekkür etti.

Arıklı’nın konuşmasının ardından tasarı madde madde görüşülerek oy birliğiyle kabul edildi.

TAK/BRT

Devamını Oku

Kıbrıs

Meclis Genel Kurulu’nda bazı tezkereler oylandı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu, bugünkü toplantısında ilk olarak sunuşlara yer verdi.

Bu çerçevede, komitelerde görüşülüp Genel Kurula havale edilen yasa tasarıları ve önerilerin Genel Kurul’da görüşülüp onaylanmasına ilişkin tezkerelerle sunuş işlemleri yapıldı.

Ardından Hukuk Komitesi’nin genel kurul sürerken toplantı yapmasına olanak sağlanmasına ilişkin tezkere okundu.

Bunun üzerine söz alan CTP Milletvekili Erkut Şahali, bugün Meclis Genel Kurulu’nun son oturumu olduğunu hatırlatarak, toplantı sürerken Hukuk Komitesi’nin gündeme daha yasa taşıyacağını belirtti, bunun yapılmamasını  talep etti.

Şahali’nin konuşmasının ardından Komite Başkanı Yasemi Öztürk de söz aldı. Öztürk, tek maddelik bir yasayı görüşeceklerini söyledi. Tezkere oy çokluğuyla kabul edildi. Sonrasında, Danışma Kurulu’nun bugünkü birleşimine ilişkin kararları sunularak oy çokluğuyla onaylandı.

CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli 62. madde tahtında söz aldı.

Yaşanan trafik kazalarına işaret eden İncirli, ülkede “rastgele hayatta kalındığını veya rastgele ölündüğünü” söyledi.

Girne’de bir tırın karıştığı kazaya değinen İncirli, bu kazada kimsenin hayatını kaybetmemesinin şans olduğunu belirtti.

Yanıt vermek üzere söz alan Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, Ciklos’un ağır vasıtalara kapalı olduğunu ancak ihlaller yaşandığının tespit edildiğini ve polise bu konuda ihbarda bulunduklarını söyledi.

Polis müdürü ile konuyu görüştüğünü ve yeterli personel olmadığı yanıtını aldığını kaydeden Arıklı, bununla ilgili ağır cezaların uygulanacağı düzenlemeler yapacaklarını belirtti.

Yaşanan tır kazasında şoförün tutuklandığını ve dava okunduğunu söyleyen Arıklı, araç muayene istasyonlarındaki sıkıntılardan da bahsetti. “Ciddi eksikliklerimiz var” diyen Arıklı, imkanların yetersiz olduğunu kaydetti.

Yerinden söz alan CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe, Arıklı’yı muhalefet mensubu gibi konuşmakla itham etti.

CTP Milletvekili Sami Özuslu da yerinden söz alarak, bu yıl şu ana kadar trafikte 23 kişinin öldüğünü belirterek, bahse konu tırın kantara çıkıp çıkmadığını sordu.

Arıklı, ölümlü kazaların alkol, sürat ve dikkatsiz sürüşten olduğunu belirtti ve “Önerdiğiniz tedbir nedir?” diye sordu.

Doğuş Derya da yerinden söz alarak, Bakan Arıklı’nın aldıkları önlemleri saymasını istedi.

Yeniden kürsüye çıkan Sıla Usar İncirli, hükümetin trafikte ölenleri suçlu olarak göstermesini eleştirdi. İncirli, sesini yükselten Arıklı’ya “tahammülünüz yoksa başka işler yapın.” dedi.

İncirli, Arıklı’nın kürsüden “Hadi canım siz de” diyerek kürsüyü terk ettiğini söyleyerek eleştirdi. İncirli, meselenin tırın yasak yolda bulunması değil, şoförün o yolda sürmesini denetleyecek bir yetkili bulunmaması olduğunu belirtti.

-Yeni Devlet Hastanesi Yapımına ilişkin protokol…

Ardından Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Yapılacak Lefkoşa Yeni Devlet Hastanesi Yapımına ve Dr. Burhan Nalbantoğlu Sağlık Kampüsü İçerisinde Bulunan Sağlık Yapılarının Renovasyonuna İlişkin Protokolün (Onay) Yasa Tasarısı’na ilişkin Hukuk, Siyasi İşler, Dışilişkiler ve Savunma Komitesinin raporu okundu. Tasarı, madde madde görüşülmesinin ardından bütünü oylandı ve oy birliği ile kabul edildi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Erhürman: Diyalog yolunu sonuna kadar kullanacağız

Published

on

By

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, diyalog ve diplomasinin önemine işaret ederek, diyalog yolunu sonuna kadar kullanacaklarını kaydetti.

BRT’de Ülgen Aksay’ın sorularını yanıtlayan CTP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, ekim ayından sonra Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesinin masada olacağını söyledi.

– “Hristodulidis tüm ada adına egemenlik kullanamaz”

Adanın tümünde egemenliği, Hristodulidis’in “tepe tepe” kullandığını söyleyen Erhürman, “Adadaki herkes adına da egemenlik kullanıyor. Bizim devreye girmemiz gereken yer burasıdır. ‘Hristodulidis tüm ada adına egemenlik kullanamaz.’ demesi gereken biziz. İki devlet teorisi üzerinden beklediğimiz sürece, bölgedeki gelişmeler kaçınılmaz olarak bizi etkiliyor. Bu durum, bizim bu bölgede özne olup olmayacağımız açısından da olumsuz etkiliyor.” diye konuştu.

Erhürman, Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesinin masada olması ve bu iradenin BM’nin kurduğu masaya konması gerektiğini ifade etti. BM kapsamında, Kıbrıs Türk toplum lideri ve Kıbrıs Rum toplum lideri olarak eşit şekilde masaya oturulduğunu kaydeden Erhürman, diyalog ve diplomasinin önemine işaret etti.

– “Önemli olan ‘Biz de varız.’ diyebilmek”

“AB’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Hahn geldiğinde Sayın Tatar ’Görüşmem.’ dedi. ‘AB bu şartlarda tarafsız olamaz.’ dedi. Sizin bunu Sayın Hahn’a doğrudan yüzüne söyleme mecburiyetiniz var.” diyen Erhürman, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın uluslararası alandan adaya gelen biriyle  görüşmemesini eleştirdi.

Bölgedeki gelişmelerin hızla devam ettiğine vurgu yapan Erhürman, “Bu gelişmeler yaşanırken, biz kimseyle görüşmeyen, ‘çözümsüzlük çözümdür.’ diye algılanan bir pozisyonda kendimizi rölantiye almış durumda bekliyoruz. Toz toprak kalkarken de biz yok hükmündeyiz, bitince de öyle olacağız.” dedi.

Bu tablonun içinde, ‘Biz de varız.’ diyebilmenin önemini dile getiren Erhürman, “Kıbrıs adası sadece Hristodulidis’ten ibaret değil. Bunu yüksek sesle telaffuz etmemiz gereken bir dönemdeyiz. Hiç sesimiz çıkmadan, başka bir alemde dolanıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Karma evliliklerden doğan çocukların vatandaşlık sorunlarından, mülkiyet konusuna kadar uluslararası topluma anlatacak çok şey olduğunu söyleyen Erhürman, AB Kıbrıs Özel Temsilcisi ile yaptıkları görüşmeye işaret ederek “Şu anki durumun kabul edilebilir olmadığını anlattık.” dedi.

Diplomasinin uzun bir süreç olduğuna dikkat çeken Erhürman, “Kıbrıs Türk halkı tarih boyunca – Denktaş, Talat, Eroğlu, Akıncı dönemlerinde – görüşmemeyi mi seçti? Zaten müzakere masasına oturmuyoruz; o da yetmiyor, buraya gelen insanlarla bile görüşmüyoruz. Bu yöntemin bizi ulaştıracağı toplam sonuç nedir? Maalesef, son dört buçuk yılda yaşadığımız şey görünmez duruma doğru yitiliyoruz.” dedi.

– “Derdim, Kıbrıs Türk halkını dünyayla buluşturmak”

“Benim derdim, Kıbrıs Türk halkını dünyayla buluşturmak.” diyen Erhürman, Kıbrıs Türk halkının hakları temelinde konuşmaya devam edeceklerini söyledi.

AB’nin şu anki konumunu, BM’nin konumu gibi görmediğini vurgulayan Erhürman, şu eleştirilerde bulundu:

“BM nezdinde o masaya oturulduğunda iki toplum lideri eşit konumdadır. AB’ye baktığınızda, ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ AB üyesidir. ‘Kıbrıs Cumhuriyeti, AB üyesi’ diyorsunuz ama şunu fark etmediniz: İspanya da, İtalya da AB üyesi; ama ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üyeliği diğer ülkelere benzemiyor. Başlangıçta burasının diğer ülkeler gibi olmadığını biliyordunuz, ama şimdi onlarla aynı muameleyi yapıyorsunuz. Kıbrıs Türk halkını görmezden gelerek yapıyorsunuz. Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nü bile geçirmediniz.”

Tartışılmakta olan Schengen konusunda, bu durumdan etkilenecek Kıbrıs Türk halkının görüşünün alınması gerekliliğine dikkat çeken Erhürman, yaptıkları görüşmelerde tüm bu sorunları dile getirdiklerini belirtti.

Türkiye Cumhuriyeti’nin son derece önemli bir coğrafyaya sahip olduğunu, diplomasi ve diyaloğa büyük önem gösterdiğini belirten Erhürman, diplomasi ve diyalogdan başka yol olmadığını vurgulayarak, “Peki biz? Bizler açısından başka bir yolu mu var? Diyalog yolu var ve kullanacağız”. dedi.

– “2004 sonrası neyi anlattıysak, onu anlatmaya devam edeceğiz”

Ersin Tatar’ın “iki devlet” derken ne dediğinin uluslararası toplum tarafından anlaşılmadığını savunan Erhürman, “Sayın Tatar ne diyor, ben de merak ediyorum. Birkaç kez çağrı yaptık: ‘Gelin konuşalım.’ diye. Biz, iki eşit kurucu devleti olan, iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı federasyondan bahsediyoruz. Bu, BM kararları içinde yer alıyor. İki devlet derken Sayın Tatar, bunu da kapsayacak bir şeyden mi bahsediyor? Yoksa tamamen egemenliğin ayrıştığı bir yapıdan mı bahsediyor? Gelsin konuşalım.” dedi.

Tatar’ın savunduğu “tezle” Güney’den çıkan hidrokarbondan vaz mı geçtiğini soran Erhürman, “Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünden vazgeçmem” diyor. Türkiye Cumhuriyeti tüm adanın garantörü. İki ayrı devlet olacaksa, güneyin ayrı bir garantörü olmasından mı bahsediyor?” diye sordu ve şöyle devam etti:

“Ben bu tezi anlamış değilim. Nedir tam olarak Kıbrıs Türk halkının geleceğine dair vizyon? Güney’deki hidrokarbon üzerindeki haklardan Tatar vaz mı geçiyor? Baf’tan, Limasol’dan, Larnaka’dan çıkacak bir şey varsa, ben buralardaki haklarımdan vazgeçmem. Sayın Tatar vazgeçiyorsa vazgeçsin.”

Son dört buçuk yıldır Kıbrıs Türk halkının “kaçan” konumunda olduğunu ileri süren Erhürman, “Hristodulidis söylediklerinde samimiyse, biz geliyoruz ve çözeceğiz. Çözüm istemeyip de ister gibi görünüyorsa, o zaman hazır olsun, maskesi düşecek. Karşısında Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesini bulacak. Mülkiyet konusunda 2004 sonrası neyi anlattıysak, onu anlatmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

TAK/BRT

Devamını Oku

Trending

Reklam