Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Feyzioğlu: Cumhuriyetin 100’üncü yılını Türkiye’de ve KKTC’de büyük bir heyecanla kutluyoruz

Published

on

“29 Ekim deyince bambaşka bir heyecan ve bu 29 Ekim’de Cumhuriyetin 100’üncü yılını kutluyoruz. Bu başka bir şey, çok özel, bir kere gelecek. 100’üncü yıl. Ve bu 100’üncü yılda bir de iddia ortaya koyduk; bundan sonraki 100 yıl dünyada Türkiye’nin yüzyılı olacak”

Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, Cumhuriyetin 100’üncü yılı nedeniyle duyduğu heyecanı, bu sözlerle paylaştı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Lefkoşa Büyükelçiliği’nde Türk Ajansı Kıbrıs’ın sorularını yanıtlayan Feyzioğlu, “Bu bölgede Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), yani Doğu Akdeniz’deki iki Türk Devleti tarafından ‘tamam’ denmeyen hiçbir uluslararası senaryo, proje hayata geçmez. Biz artık bu bölgede oyun kurucuyuz. Eğer dünyanın gelişmiş diyebileceğimiz ülkeleri bu bölgede bir senaryo bir proje peşindeyse Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC’yi hesaba katmak ve yanlarına almak zorundadırlar.” Dedi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü kuruluş yıl dönümü nedeniyle Türkiye’de olduğu gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de 100’üncü yıla özel kutlamalar ve etkinlikler yapılacağını vurgulayan Feyzioğlu, önceki gün başlayan kültür, sanat ve spor etkinliklerinin 3 Kasım’a kadar devam edeceğini ve tüm halkın bu etkinliklere davetli olduğunu belirtti.

“Türkiye’nin yüzyılında büyük başarı hikayeleri şimdiden yazılmaya başlamıştır. O başarı hikayelerinin her birinde Kıbrıs Türkü de vardır”

“Türkiye’nin yüzyılında büyük başarı hikayeleri şimdiden yazılmaya başlamıştır” ifadelerini kullanan Feyzioğlu, “O başarı hikayelerinin her birinde Kıbrıs Türkü de vardır” dedi.

Kurtuluş savaşı döneminde Kıbrıs Türkü’nün imkanları çerçevesinde, varıyla yoğuyla Anadolu’nun yanında olduğunun altını çizen Feyzioğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin de Kıbrıs Türkü’nün milli mücadelesinde yanında olduğunu, bundan sonra da olacağını kaydetti.

Feyzioğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“100 sene önce Türkiye’de Cumhuriyet kuruluyor, burası İngiliz yönetiminde ve Kıbrıs Türkü idam edilmeyi göze alarak, varıyla yoğuyla, tüm gücüyle Anadolu’ya yardıma koşuyor. Sadece tarihe bak, sen Kıbrıs Türkü’ne boyun eğdiremeyeceğini anlarsın…

Elbette Kıbrıs Türkünün milli mücadelesinde de Türkiye yanında. Bugün bizim kardeşlik hukuku dediğimiz, bu kökü binlerce yıl geriye giden Türk milletinin var olduğu güne kadar giden hukuk işte bu.

Dolayısıyla bizim cumhuriyetinizin 100 yılıyla Kıbrıs Türkü’nün o yüz yılında hiçbir kopukluk yoktur gönülde. 1974 öncesinde gönüller birdir. 1974 sonrasında da bütün gücüyle Türkiye ve Kıbrıs Türkü yan yandır. Şimdi de Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılı olan, Türkiye’nin yüzyılı olarak ortaya koyduğumuz davamızda, iddiamızda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve KKTC birliktedir.”

Önümüzdeki dönemde birlikteliğin çok daha güçlenerek devam edeceğini belirten Feyzioğlu, bu coğrafyada son İsrail saldırılarında da görüldüğü gibi batının süslü laflarının arkasında aslında insan haklarının olmadığını görüldüğünü söyledi.

Feyzioğlu, “İsrail hastaneyi bombalar, batı koşar sarılır, ‘siz yapmadınız, üzülmeyin’ denir. Bu batıya, bu AB’ye mi güveneceksiniz? Bu AB mi gelecek ve Türkün hakkını koruyacak? Burası sıcak bir coğrafyadır, dünyanın büyük devletlerinin askeriyle, istihbaratıyla, elektronik harp teçhizatıyla burada olduğunu biliyoruz. Bu kadar kritik bir bölgede Türklere ait bir devletin varlığı, onların sömürgeci, emperyalist niyetlerine, planlarına aykırıdır. Kıbrıs’ta bir Türk devletinin varlığı tüm planı onlar açısından bozmaktadır.” şeklinde konuştu.

“Rum yönetiminin kafasındaki federasyon modelinde Kıbrıs Türkünü azınlıktan öteye, kurucu unsur olarak görmeyi reddeden bir zihniyet var”

Feyzioğlu, Rum yönetiminin kafasındaki federasyon modelinde Kıbrıs Türkünü azınlıktan öteye, kurucu unsur olarak görmeyi reddeden bir zihniyet olduğunu da bildirdi.

“Rum yönetimi ırkçıdır. Irkçılığını her vesileyle ispat etmiştir” diyen Feyzioğlu, çocuklara ve gençlere de ‘sen Helen’sin’ diye eğitim verildiğini belirterek şunları söyledi:

“Burada sözde istenen tırnak içinde söylüyorum ‘federasyon’, federasyonu bilimsel olarak tanımlayan hiçbir unsuru tanımayan bir federasyondur. Adı federasyondur. 1960 modeli işlemez diyorlar, 1960’da Türklere verilen kamusal yetkilerin bugün için verilemeyeceğini savunuyorlar. Geliyoruz Annan planına, ‘iyi ki reddedilmiş, o plan da işlemez’ diyorlar. Crans Montana’da masayı sen devirdin, tekmeyi atan sensin. Aslında bunlarda Türklerin haklarına birçok kısıtlama gelmesine rağmen, onları bile kabul etmedin. Ama ben federasyon istiyorum diyorsun. Ama kalmadı ki federasyon modelin senin. Burada Kıbrıs Türkünü azınlıktan öteye, kurucu unsur olarak görmeyi reddeden bir zihniyet var. Rum yönetimi ırkçıdır. Irkçılığını her vesileyle ispat etmiştir. 60’ta kurulmuş devleti ırkçılıkla gaspetmişir, Annan planını ırkçılıkla reddetmiştir, Crans Montana’da ırkçılığına yenilip masayı devirmiştir. Çocuklarına, gençlerine de ‘sen Helen’sin’ diye eğitim veriliyor, yetiştiriliyor. Ama aynı kişiler Kıbrıs Türklerinin çocuklarına dönüp, ‘sakın ırkçılık yapmayın siz Kıbrıslısınız’ diyor. Elbette Kıbrıs’ta yaşayanlar, Kıbrıs’ta yaşadıkları için coğrafi anlamda Kıbrıslıdır. Ama Kıbrıs’ta iki ayrı halk vardır. Kıbrıs’ta hiçbir zaman Kıbrıslı diye bir millet asla varolmamıştır.”

“Kıbrıs Türkleri bağımsız, egemen, eşit bir devlet olarak varlığını sürdürecek. Bunun için yapılması gerekenler yapılıyor, yapılacak”

“Aslında Kıbrıs meselesi diye bir mesele yok. Kıbrıs meselesi 1974’te çözülmüştür” diyen Feyzioğlu “Bizim Kıbrıs davamız var” şeklinde konuştu.

Kıbrıs Türklerinin sahte vaatlerin, yalanların peşinde koşmaktan bıktığını söyleyen Türkiye Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, artık bu oyuna gelinmediğini ve Kıbrıs Türklerinin bağımsız, egemen, eşit bir devlet olarak varlığını sürdüreceğini ilan ettiğini kaydetti. Feyzioğlu, bu çerçevede yapılanları ve yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:

“Bunun için bu adanın, KKTC’nin, enerji meselesinin kalıcı şekilde çözülmesi lazımdır. Enterkoneksiyon sistem budur. KKTC’nin, bir devletin sahip olması gerektiği şekilde, o modernlikte bir havalimanına sahip olması lazımdır. Yeni Ercan terminali budur. KKTC’nin e-devlete ihtiyacı vardır. Refah içinde yaşayabilmenin şartlarından biri de halkın işlemlerini devlet dairelerinden sıra beklemeden online yapabilmektir. Şeffaflık da, demokrasi de bunu gerektirir. Bu yüzde birlikte e-devletin altyapısını kuruyoruz.

KKTC bir kalıcı devlettir, o yüzden bir yönetim merkezine ihtiyaç vardır. O yüzden İngiliz’den kalma ve artık işlevinin yerine getiremeyecek kadar küçük bir Cumhurbaşkanlığı binası ve Cumhuriyet Meclisi ile olmaz. Bu yüzden Cumhuriyet Meclisi yerleşkesi ve Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi yapılmaktadır.

Ve daha nice projeler otoyollar vs. Asrın Projesi. 35 milyon metreküp kullanıma verildi. 35 milyon metreküp ise Güzelyurt ve binlerce yıldır sulama görmemiş olan orta Mesarya’ya gidecek. Siz o zaman görün, o zaman izleyin. Kıbrıs Türk halkı tarımla ve tarıma dayalı sanayi ile coşacak. Neye ihtiyacımız var? Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, kendimize inanmaya ihtiyacımız var. Sayın Denktaş’ın dediği gibi devletimize sahip çıkmaya ihtiyacımız var. Kendimi o kadar Kıbrıs Türkünden bu halktan görüyorum ki devletimiz diyorum.”

“Düzeleceğine yüzde yüz gözüyle bakmamız gereken birtakım aksamaların ardına geçip devletle gurur duymak lazım” diyen Feyzioğlu, babası Turan Feyzioğlu ve Denktaş’ın Filistin lideri Yaser Arafat’la bir anısını da aktardı:

“Rahmetli Arafat, rahmetli Denktaş’a ve babama da söylemişti. Bir gün New York’ta ‘Sayın Arafat’ der babam, size imreniyorum. Bütün dünya Filistin davasını tanıyor. Diyor ki sayın Arafat, ‘hiç imrenmeyin. Keşke bizim de, bize ait bir ülkemiz olsaydı da kimse bizi tanımasaydı. Bu öyle derin bir cümle ki. Filistinliler öldürülüyor, kimse kılını kıpırdatmıyor. Onların anavatanı yok çünkü. Kıbrıs Türkü’nün anavatanı var.”

– “Türkiye’nin ve KKTC’nin geleceği birbiriyle iç içe”

Türkiye’nin ve KKTC’nin geleceğinin, birbiriyle iç içe olduğunu vurgulayan Metin Feyzioğlu, “Devletlerimizin güvenliği bir diğerinden başlar, halklarımızın refah birbirine bağlıdır” dedi.

Türkiye’nin Azerbaycan’a desteğine ve Libya ile yaptığı anlaşmalara da değinen Büyükelçi Feyzioğlu, tüm bunların KKTC’nin geleceğine, varlığına, bağımsız, egemen, eşit uluslararası statüde bir devlet olarak varlığını devam ettirmesine de etkisinin son derece açık olduğuna vurgu yaptı.

Feyzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye bunu Azerbaycan’da ispatladı. Azerbaycan’da 30 sene konuştular, Karabağ savaşından beri hiçbirşey çıkmadı. Sayın Erdoğan ve Sayın Aliyev elele verdiler ve 30 yıldır çözülemeyen sorun birkaç ayda bitti, ikincisi de 24 saat sürmedi. Azerbaycan’ın topraklarını birlikte özgürleştirdik.

Suriye’nin kuzeyinde, Irak’ın kuzeyinde PKK devleti kurmak istediler, kuramazsınız dedik. 100 sene önce burada Sevr antlaşması ile bir Kürt devleti kurmak istemişlerdi. Şu anda da yine bu bölgede doğrudan doğruya emperyalistlerin güdümünde kukla devletimsi bir yapı kurmak istiyorlar. Kim mani oluyor buna? 100 sene önce Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde Türkiye Cumhuriyeti ve Kurtuluş Savaşı ile Türk Milleti nasıl engellediyse, bugün de Türkiye Cumhuriyeti kale gibi duruyor. Bunu hayat geçirmek için 15 Temmuz’da darbe girişiminde bile bulundular emperyalist devletler, emirlerindeki kukla örgütle.

Libya’da keza öyle… Birileri dedi ya Libya’da ne işiniz var? Deniz yetki alanlarını dikkate aldığınızda Libya bizim komşumuz. Ne yaptık, ‘deniz yetki alanlarını belirleyen’ bir anlaşma yaptık. Hem Türk milletinin hem Libya halkının denizlerdeki meşru menfaatlerini korumak için yaptık. Karşımızda kim vardı, emperyalist devletler. Amaçları neydi, 100 sene önce Sevr’de amaçları neyse oydu. 100 sene önce Sevr’de Türkiye’yi deniz sınırı bir tek Karadeniz’de olmak üzere Orta Anadolu’ya hapsetmek, sonrasında yok etmekti. Bugün ortaya konmak istenen ne? Seni Anadolu’ya hapsediyorum, güneynde bir PKK devleti kurduruyorum, Doğu Akdeniz’i de ben alıyorum. Ege denizinden dışarıya burnunu uzatamaz hale getiriyorum. Amaç buydu.

Bu planın en önemli yerlerinden birinde tabii ki Kıbrıs var. 1960 Cumhuriyetini Rumların gaspettiği o kadar açıkken, soykırıma varan saldırlar o kadar açıkken, EOKA’nın, Enosis’in ne olduğu ortadayken, megalo ideanın neyi kapsadığı ortadayken, Rum yönetimi hala EOKA’cılar bizim kahramanımız diyor.

Azerbaycan ve Libya ile yapılanların, dış poltikaya yansımaları çok büyük. Bütün bunların KKTC’nin geleceğine, varlığına, bağımsız, egemen, eşit uluslararası statüde bir devlet olarak varlığını devam ettirmesine de etkisi son derece açıktır.

Burada Kıbrıs Türklerinin kendi devleti var, kendi hakları var, kendi egemenlikleri var. Rum yönetimi ise ne istiyor? Kuzeyde de egemen olmak. Bunlar Türk milletini, Kıbrıs Türkünü tanımıyorlar. İngilizin işgal ettiği, yönetmediği, ancak boyunduruk altına alamadığı tek halk, tek yer burasıdır. 80 yıldan fazla burayı yönetmişsin ama Evkaf’ın önündeki Türk bayrağını göstermek için dedenin torununu merkep sırtında 2 gün taşımasını sağlayan milli bilincini elinden alamamışsın. Kıbrıs Türkü’ne kimse boyun eğdiremez.”

– “Cumhuriyetin 100’üncü yılı kutlamalar çerçevesinde KKTC’de de pek çok etkinlik yapılacak”

Cumhuriyetin 100’üncü yılının KKTC’de de büyük bir heyecanla kutlanacağını söyleyen Büyükelçi Feyzioğlu, yapılacak etkinliklerden de bahsetti.

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, KKTC Kültür Bakanlığı ile birlikte gezici sinema tırı etkinliği yapacağını kaydeden Feyzioğlu, çocuk sinemasının köylere taşınacağını belirtti. Feyzioğlu Tatlısı, Mehmetçik, Güzelyurt ve Lefke’de gezici tırda çocuk sineması oynatılacağını, 18 Ekim’de başlayan etkinliğin 27 Ekim’e dek süreceğini söyledi.

“21 ekim Cumartesi, 10.30’da Alevkayası’nda başlayan bir doğa yürüyüşümüz olacak” diyen Feyzioğlu, 22 Ekim Pazar günü Şampiyon Meleklerimiz için yapılacak maratona da katılacaklarını kaydetti. Feyzioğlu, aynı gün, Geleneksel Türk Okçuluğu Cumhuriyet Kupası’nın da 10.00-16.00 saatleri arasında yapılacağını ifade etti.

“25 Ekim Çarşamba Concorde Otel’de 20.00’de harika bir defile var. Beylikler Döneminden Cumhuriyete Anadolu Kıyafetleri. Bakın bakalım orada Kıbrıs Türkü’nün motiflerini görebilecek misiniz? Ben gördüm.” Diyen Feyzioğlu, 26 Ekim’de Alayköy ilkokulunda saat 10.00’da 100’üncü yıl Teknoloji Odasını açacaklarını belirtti.

26 Ekim’de akşam 20.00’de halkı Raif Denktaş Kültür ve Kongre Sarayında , Gazimağusa’da KKTC Cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrasının 100. Yıl konserine bekliyoruz” diyen Feyzioğlu, Türkiye’den Devlet Opera ve Balesi’nden sanatçılardan da katkı alınacağını kaydetti.

“27 Ekim Cuma günü Hala Sultan Camiinde mevlidimiz var” diyen Feyzioğlu, aynı gün 20.00’de Türkiye’den 8 kadın sanatçıdan oluşan Allegra Ensemble’ın 20.00’de çok keyifli bir konser vereceklerini bildirdi. Feyzioğlu bu etkinliklerin hiçbirinin biletli değil, halka açık olduğunu da vurguladı.

28 Ekim Cumartesi Atatürk Spor salonunda badminton şenliği ve 100. Yıl cumhuriyet kupası jimnastik müsabakaları olacağını hatırlatan Feyzioğlu, 29 Ekim Pazar 100. Yıl Cumhuriyet Kupası Okçuluk müsabakası yapılacağını belirtti. Feyzioğlu, aynı gün Büyükelçilikte 29 Ekim resepsiyonu olacağını, ancak bu yılki resepsiyonun alışagelmişin ötesinde farklı etkinliklerle düzenleneceğini söyledi.

30 Ekim-3 Kasım Cumhuriyetin Yüzü Geleneksel El Sanatlarında sergisinin yapılacağını kaydeden Feyzioğlu, 3 Kasım Cuma günü de ODTÜ’de Yapay Zeka konferansının düzenleneceğini, KKTC’nin çıkış noktalarından birini de ileri teknoloji üssü olarak gördükleri için bunu oldukça önemsediklerini aktardı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

“Toplumlararası Kadınlar Yürüyor ve Görüşüyor” etkinliğinde “Mülkiyet” konuşuldu

Published

on

By

Eski Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik, Taşınma Mal Komisyonu’nun daha etkili olması için çaba harcanması gerektiğini belirtti.

Şefik, AİHM’in de TMK’nin, başvuranların taleplerini incelerken tutarlı, özenli ve zamanında hareket etmediği saptaması yaptığına işaret ederek, “Amacımız, TMK’yı etkisiz bir yöntem olarak kabul ettirip, kişileri çaresiz bırakmak olmamalıdır” dedi.

Kıbrıs Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği ve Severis Vakfı (CVAR) iş birliğinde Lefkoşa’da dün akşam düzenlenen “Toplumlarası Kadınlar Yürüyor ve Görüşür” etkinliğinde “Mülkiyet” konusu konuşuldu.

Eski Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik’in mülkiyet konusunda sunum yapıp, katılımcıların sorularını yanıtladığı gecenin açılışında KTÜKD Başkanı Gülden Plümer Küçük ve Severis Vakfı Direktörü Rita Severis de söz aldı.

Katılımcılar, toplantı öncesinde Ledra Palace’da buluşup, etkinliğin yapıldığı Derboyu’ndaki 4K Koop’a yürüyüş düzenledi.Toplantıya, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi, BM Misyon Şefi Colin Stewart, eski Güney Kıbrıs Dışişleri Bakanlarından Erato Kozaku Markullis ve dernek üyeleriyle yabancı misyonlarda çalışan kadınlar katıldı.

4K ev sahipliğinde yapılan etkinlikte yemek olarak fırın makarnası, patates köftesi, herse, çiçek dolması, hellim, çörek ve karpuz servis edildi. Alkollü alkolsüz yerli içeceklerin satıldığı etkinlikte kurulan stantta hazırlanan sıcak hellim böreği ikramı da yapıldı.

-“Kuzeyde TMK var… Güneyde benzer bir oluşum kurulmadı”

Narin Ferdi Şefik, mülkiyetin her zaman ciddi bir mesele olduğuna işaret ederek, yaşanan çalkantılar sırasında halkın mülklerini terk etmek durumunda kaldığı ülkede, Kıbrıslı Rumlar için, kapsamlı bir çözüm sağlanana kadar Taşınmaz Mal Komisyonu gibi bir imkan yaratılırken, Kıbrıslı Türklerin başvurabileceği benzer bir oluşum kurulmadığını belirtti.

Şefik, Güney Kıbrıs’ta bırakılan Türk mallarının “Türk Malları Vasiliği” tarafından yönetildiğine ancak bu düzenlemenin 1974 öncesinde mülklerinden edilen Kıbrıslı Türklere tazminat hakkı tanımadığına işaret etti.

-“TMK daha etkili olmalı”

Konuşmasında, TMK’nin oluşumu, başvuru süreçleri, yaşanan sorunlar ve AİHM kararlarına da değinen Şefik, kurulduğu 2005’ten Mayıs 2025’e kadar toplam 8 bin 160 başvuru yapılan komisyonun 2 bin 171 başvuruyu sonuçlandırdığını ve 1908 başvuruya toplam 38 milyon 50 bin 407 Sterlin ödendiğini belirtti.

Narin Ferdi Şefik, 5 bin 989 başvurunun ise hala askıda olduğuna işaret ederek, kapsamlı bir çözüm sağlanana kadar en azından Kıbrıslı Rumların başvurabilecekleri bir yol olan TMK’nın daha etkili olması gerektiğini kaydetti.

Şefik, AİHM’in KV Mediterranean Tours Ltd. v. Türkiye davası kararında da TMK’nin başvuranların taleplerini incelerken tutarlı, özenli ve zamanında hareket etmediği saptamasında bulunduğuna vurgu yaptı. Şefik, “AİHM, TMK önündeki yargılamaların hızlandırılması ve gecikmelere karşı etkili bir çözüm mekanizmasının oluşturulması amacıyla sürekli ve uzun vadeli çabaların devam etmesi gerektiğini belirtti.” şeklinde devam etti.

Şefik, “TMK’nin düzgün şekilde işlemesi için hepimiz çaba harcamalıyız. Amacımız, TMK’yı etkisiz bir yöntem olarak kabul ettirip, kişileri çaresiz bırakmak olmamalıdır.” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar: “Temaslarımızı ve çalışmamızı diplomatik seferberlik anlamında sürdürmeye devam ediyoruz”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, temas ve çalışmalarını, diplomatik seferberlik anlamında sürdürmeye devam edeceklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Tatar, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı toplantısına katılmak amacıyla bu akşam Azerbaycan’a gidiyor

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart ile yaklaşık bir saat süren görüşmesinin ardından basına açıklama yaptı.

-“Diyalog, temas ve yapıcı duruşumuzdan hiç vazgeçmedik.”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart ile görüşmesinde çeşitli konuları gündeme getirdiklerini aktardı.

16-17 Mart’ta Cenevre’de yapılan 5+1 toplantının devamında Temmuz ayında New York’ta 5+1 toplantı yapılacağını hatırlatan Tatar, tutuklamalara ilişkin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Hristodulidis ile bazı sorunlar yaşandığını belirtti.

Cenevre görüşmelerinde altı başlıkta ilerlemeler kaydedilmesi için BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in tekrar atandığını kaydeden Tatar, bugüne kadar istediği kadar ilerleme kaydedilmediğini söyledi.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e bir mektup gönderdiğini belirten Tatar, “Bu dönemde yaşadığımız hayal kırıklıklarını ifade ettim. Ama biz yine de diyalog, temas ve yapıcı duruşumuzdan hiç vazgeçmedik.” dedi.

-“3D çerçevesinde bir ilerleme olursa resmi müzakerelere de geçilebilir”

Yeni siyasetin gerekliliklerinden bahseden Tatar, eğer 3D (Direk temas, direk ticaret, direk temas) çerçevesinde bir ilerleme olursa resmi müzakerelere de geçilebileceğini söyledi.

Burada 12 farklı komite ile Rum tarafıyla diyalogların sürdüğünü anlatan Tatar, “Dört buçuk yılda ne yapıldı?” şeklindeki eleştirilere “Dört buçuk yılda çok şey yapıldı. Yeni bir vizyon ortaya kondu, uluslararası anlamda iki devletliliğin gerekçelerini ve Kıbrıs Türk halkının egemenliğinin çok önemli olduğunu, bir saygınlık kazandığımızı anlattık.” yanıtını verdi.

BM raporlarında ortak zeminin olmadığının raporlara geçtiğini belirten Tatar, bunun bir diplomatik kazanım olduğunu kaydetti. Diyaloğu sürdüreceklerini yineleyen Tatar, Türk tarafına yıllardır yapılan ambargoların, haksızlıkların artarak devam ettiğini de uluslararası toplumla paylaştıklarını söyledi.

Dik duruş, onurlu ve güçlü bir gelecek için Kıbrıs Türk tarafının ayrı bir halk olarak, ayrı bir devlet olarak, ayrı bir otorite olarak temaslarını sürdürebilmesinin önemine işaret eden Tatar, “16-17 Temmuz tarihinde New York’ta genişletilmiş 5+1 görüşme için orada hazır olacağımızı teyit ettik. Tabii Türkiye ile de istişare ettik. Bayan Holguin ile Londra’dayken bir telefon görüşmem oldu.” dedi.

-“Bizim böyle toplantılara katılmamız bizler için bir statü meselesidir”

İngiltere temaslarını da anlatan Tatar, “Stweart Doughty ile de görüştüm. Yani bu 5+1 görüşmede İngiltere’yi temsil eden AB Bakanı ile geçen cuma günü İngiltere’de görüşmem oldu ve kendisine bütün az önce sizlere aktardıklarımı anlattım, paylaştım.” ifadelerini kullandı.

Holguin’in Kıbrıs, Ankara, Atina, Brüksel ve Londra’da temaslarda bulunduğunu anlatan Tatar, “Dolayısıyla sürekli olarak uluslararası diyaloğumuzu sürdürmekteyiz.” dedi.

Bu akşam Azerbaycan’a gideceğini ve yarın orada temasları olacağını anlatan Tatar, şöyle devam etti:

“Hankendi’de Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın bir gözlemci üyesi olarak, KKTC olarak orada olacağız. Tabii bizim böyle toplantılara katılmamız bizler için bir statü meselesidir. Dolayısıyla ben bir kez daha Azerbaycan hükümetine ve Sayın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e beni de bu toplantıya davet ettikleri için teşekkür etmek istiyorum.”

KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki varlığını ve ekonomik potansiyelini sürdürmek için bütün bu devletlerle iş birliklerinin artırması gerektiğini anlatan Tatar, “Gerek ticaret, gerek turizm, gerek yükseköğrenim ve çeşitli farklı hizmetler sektöründe KKTC’nin bu ülkelerle diyalog ve temasını artırmak durumunda olduğunu da belirteceğim.” dedi.

Ambargolar, kısıtlamalar ve engellemelerin hafifletilmesini isteyen Tatar, Azerbaycan’da Hankendi şehrinde bunları diğer ülkelerle paylaşacağını kaydetti.

Tatar, KKTC olarak diplomatik temasları artıracaklarını belirterek, “Temaslarımızı ve çalışmamızı diplomatik seferberlik anlamında sürdürmeye devam ediyoruz.” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

ARUCAD 13. Uluslararası Ekonomi ve Sosyal Bilimler Konferansı yapılıyor

Published

on

By

Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi (ARUCAD) 13. Uluslararası Ekonomi ve Sosyal Bilimler Konferansı (E&SS 2025) dün düzenlenen açılış töreniyle başladı.

ARUCAD tarafından yapılan açıklamaya göre, 15 farklı ülkeden katılımcının yer aldığı konferansta, çevrimiçi ve yüz yüze olmak üzere toplam 108 bildiri sunuluyor.

Konferans’ta, sunumların ekonomi, iletişim, siyaset bilimi, sosyoloji, eğitim bilimleri, psikoloji, kültürel çalışmalar, sanat ve tasarım gibi sosyal bilimlerin çeşitli alanlarını kapsadığı belirtildi.

ARUCAD Rektörü Prof. Dr. Asım Vehbi açılışta yaptığı konuşmada, “Yaratıcılığın ve disiplinlerarası düşünmenin bilimsel bilginin merkezinde yer aldığı üniversitemizde sizleri ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Dünyanın dört bir yanından araştırmacı, akademisyen ve uzmanı aynı çatı altında bir araya getirmekten gurur duyuyoruz.” ifadelerini kullandı.

ARUCAD Rektör Yardımcısı ve Konferans Organizasyon Komitesi Başkanı Prof. Dr. Burcu Toker ise konuşmasında, “Bugün farklı ülkelerden akademisyenleri ve araştırmacıları kampüsümüzde bir araya getirmenin heyecanını yaşıyoruz. Konferansımız, akademik paylaşımın teşvik edildiği, kapsayıcı ve nitelikli bir platform oluşturmayı amaçlamaktadır.” dedi.

Konferansın uzun süredir akademik dünyada yer edinmiş önemli bir organizasyon olduğunu hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Hasan Karacan yaptığı konuşmada, farklı üniversitelerde birçok kez gerçekleştirdikleri bu konferansın ARUCAD’da bambaşka bir deneyimle hayata geçtiğini vurguladı.

Konferansın açılış oturumunda ayrıca, Prof. Dr. Osman M. Karatepe’nin “İçsel Yeşil Pazarlama: Çevresel Sürdürülebilirlik Performansı için Bir Araç” başlıklı sunumu ile Prof. Dr. Aytekin İşman’in “Disiplinler Arası Yapay Zekâ: 21. Yüzyılda İnsan Uzmanlığının Yeniden Tanımlanması” başlıklı konuşması yer aldı.

E&SS 2025 Konferansı, 2 Temmuz’a kadar ARUCAD Kampüsünde devam edecek. Konferansa ilişkin detaylara www.eclss.org/kyrenia adresinden ulaşılabilir.

Devamını Oku

Trending

Reklam