Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Özel Tahsin:KKTC dünyada hak ettiği yeri alacak

Published

on

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluşunun oylandığı Kurucu Meclis’te milletvekili olan Özel Tahsin, KKTC’nin ilan edileceğini bilenlerin sayısının az olduğunu söyleyerek, “En yakın arkadaşım İsmet Kotak biliyordu ama bana bile bahsetmedi” dedi.

Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi’nde yer alan, Ulusal Birlik Partisi’nin de kurucuları arasında bulunan, Kıbrıs Türk siyasi tarihinin önemli isimlerinden, 1980 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, 1981’de İskân Bakanı, 1982’de Çalışma ve Sağlık Bakanı görevine getirilen Tahsin, KKTC’nin ilanına giden son günlerde, değişik bir havanın estiğini anımsadığını anlattı.

Siyaset yaptığı dönem hitabet gücüyle tanınan, aradan geçen yıllara rağmen bu yeteneğini koruyan Tahsin, Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirinin o günlere dair sorularını yanıtlarken gözleri yaşardı, haberi aldığında yaşadığı günkü mutluluğu, gururu hala taşıdığını kaydetti.

-“KKTC’nin ilan edileceğini bilenlerin sayısı çok azdı… En yakın arkadaşım İsmet Kotak biliyordu ama bana bile bahsetmedi”

KKTC’nin ilan edileceğini bilenlerin sayısı çok azdı. Ben mesela bilmiyordum. En yakın arkadaşım İsmet Kotak biliyordu ama bana bile bahsetmedi” diyen Tahsin, bu haberi bilenlerin sayısının bir elin parmaklarını geçmediğini söyledi.

-“Tüm vekillerin aniden çağrılması elbette değişik beklenmeyen bir olayın göstergesiydi”

14 Kasım günü, akşam 8’de Cumhurbaşkanlığında düzenlenen yemekli bir toplantı için tüm vekillerin davet aldığını ifade eden Tahsin, “Tüm vekillerin aniden çağrılması elbette değişik beklenmeyen bir olayın göstergesiydi” dedi ve o geceyi şu sözlerle anımsadı:

“Heyecanla oraya gittik. Salona girdik. Yemekli bir toplantıydı. Herkeste sabırsız bir bekleyiş vardı. Ne oluyor diye merak ediyorduk. Benim aklımdan KKTC ilan edileceği hiç geçmedi ama çok önemli bir şey olacağı muhakkaktı. Yerlerimizi aldık. Yemekler gelmeye başladı. Büyük bir sessizlik vardı. Sessizliği sadece çatal bıçak sesleri kesiyordu. Sesler sanki bir orkestra şefi yönetiminde müjdeli bir haberin, bir zaferin notalarını yansıtıyordu”

-“Denktaş’ın gözleri, büyük bir fedakarlıkla büyüttüğü çocuğun, diplomasını aldığını görmenin gururunu yaşar gibi ışıl ışıldı”

Böyle bir havada yemeklerin yendiğini, herkesin Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın söz almasını beklediğini anlatan Tahsin şöyle devam etti:

“Tüm gözler, kulaklar ondaydı. Kalktı. Onurlu ve dik bir duruşu, yüzünde mutluk ifadesi vardı… Yıllardır büyük bir fedakarlıkla besleyip büyüttüğü çocuğun, diploma töreninde, diplomasını aldığını görmenin gururunu yaşar gibi gözleri ışıl ışıldı. Özet bir girişten sonra nihayet Kıbrıs Türkünün yıllardır verdiği özverili mücadelenin ardından hak ettiği devlete kavuşması için, ertesi gün Mecliste KKTC’nin ilan edileceğini duyurdu. O anda yaşadığım duyguları 40 yıl geçmesine rağmen hala bugün gibi hissediyorum. Hepimiz çok mutluyduk. Gözümüzden mutluluk göz yaşları akıyordu. Karşımda oturan Kotak’a baktım. Gözleri sanki ıssız bir deniz, denizde bir liman. Ve bu limanda uzun bir yolculuğa çıkacak, üzerinde KKTC yazan bir gemi, son hazırlıklarını yapmak üzere bekliyordu. Ve bu yolculuk ertesi gün gerçekleşecekti”

Yemeğin böyle duygularla bittiğini, Cumhurbaşkanı Denktaş’ın soru sormak isteyenlere söz verdiğini ifade eden Tahsin, “Bir vekil arkadaşımız sayın Cumhurbaşkanına KKTC’nin ilanında TC’nin bilgisi haberi ve onayı var mı diye sordu. O da cevaben elçilik burada, temsilcisi burada, oraya gidip sorup öğrenebilirsiniz dedi. Ve ilave etti. ‘Yarın bu devletin kurulmasına inanlarla, Meclise gelip oy verenlerle bu yolu yürüyeceğiz’… Ve dağıldık” dedi.

– “Meclis başkanımız da bu tarihi kararın ayakta oylanmasını istedi ve 40 vekil KKTC’nin ilanını sağlamış oldu”

Ertesi gün Meclise gittiklerini, tüm vekillerin katıldığı Meclis toplantısı sırasında dışarıda binlerce insanının cumhuriyetin ilanına destek vermek için heyecanla beklediğini, alkış tuttuğunu anımsadığını söyleyen Tahsin, o günü anlatmaya şöyle devam etti:

“Kurucu Cumhurbaşkanımız Kuruluş Bildirgesini okudu. O bildirgeye bugün baktığımız zaman 40 yıl geçmesine rağmen ne kadar gerçekçi ve gerçeklere dayanan bir bildirge olduğunu görüyoruz. Kıbrıs Türkünün kendi kaderini tayin etme hakkı, insanların eşit, bağımsız, özgür, baskılardan, savaşlardan uzak yaşaması gerektiği vurgulanarak, kurulacak olan KKTC’nin müzakerelere devam edeceği söyleniyor ve Kıbrıs’ta yaşamak zorunda olan iki toplumun müzakerelerden sonra barışçıl bir çözüme ulaşması öngörülüyordu. Kıbrıs’ta, Doğu Akdeniz’de, Ortadoğu’da ve dünyada barışın hâkim olması ve savaşların olmaması temenni ediliyordu. Ve bugün maalesef görüyoruz ki İsraillin Filistin’e hunharca saldırıları devam ediyor. Bildirge okunduktan sonra KKTC ilan edildi. Meclis başkanımız da bu tarihi kararın ayakta oylanmasını istedi ve 40 vekil KKTC’nin ilanını sağlamış oldu”

-“Küçük, ‘Bugünleri de gördüm artık ölsem de gam yemem’ dedi”

Tahsin o gün Meclis’te giriş salonunda bekleyen, Kıbrıs Türkünün Varoluş ve Özgürlük Mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük’e de oturmuş kahvesini yudumlarken rastladığını da hatırladı.

Tahsin, Küçük’ün “Bugünleri de gördüm artık ölsem de gam yemem” dediğini bizzat işittiğini söyledi, “Mutlaka o da kabrine giderken yıllarca verdiği mücadelecinin karşılığını görmenin mutluluğunu huzurunu yaşadı” dedi.

“Meclis dışında bekleyen halka konuşma yapılması için de kürsü kuruldu” diyerek o günü anlatmaya devam eden Tahsin, Kıbrıs Türkü’nün davasına hizmet etmiş 3 liderin, Küçük’ün, Örek’in ve Denktaş’ın yan yana durduğu o tarihi karede, arkada kendisinin de olduğunu gururla anımsadı.

-“Düşünülenler tam olarak yapıldı yapılamadı mı tartışılır ama yine de başta altyapımız oldukça gelişti”

“Aradan 40 yıl geçti ben o zaman 38 yaşındaydım. O yaşta böyle bir şerefe nail oldum” diyen Tahsin, “Tabi ki KKTC’nin ilanından sonra geçen 40 yılda düşünülenler tam olarak yapıldı yapılamadı mı tartışılır ama yine de başta altyapımız oldukça gelişti. Ekonomik gücümüz biraz daha ileri gitti. Tabi ki bunu bizi her zaman destekleyen Anavatana borçluyuz. Ayrıca ambargolar da bizi engellemektedir, bunu da göz ardı edemeyiz” şeklinde devam etti.

-“KKTC dünyada hak ettiği yeri alacak”

Başta Azerbaycan olmak üzere birçok ülkeyle yapılan ikili temaslarla birlikte KKTC’nin de dünyada hak ettiği yeri alacağına inanç belirten Tahsin, bundan sonra yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

“Hedefler öncelikle ekonominin daha düzgün bir hale gelmesi, insanların satın alma güçlerinin daha da geliştirilmesi olmalı. Tabi uluslararası alanda tanınmış bir ülke olmamız için çabaların yoğunlaştırılması bence en önemli konulardandır. Çünkü şu an da spor dahil hiçbir konuda uluslararası bir faaliyet yapamıyoruz.

Kurumlarımızın güçlendirilmesi, altyapımızın daha da geliştirilmesi, çiftçimize üreticimize daha çok destek verilmesi. Türkiye’den gelen suyun değerlendirilip büyük ölçüde üretimimizin artırılması elzemdir. Topraklar azalıyor, sular azalıyor, gün geçtikçe gıda fiyatları da yükseliyor. Yeterince toprağımız var yeterince su geldi bunları değerlendirmek için planlı bir hareket gerekir.

En önemlisi gençlerimize sahip çıkmamız gerekiyor. Gerçekten Kıbrıs Türk toplumu aydın demokratik bir toplum çocuklarımız zeki çalışkan yüksek becerileri var onları bu adada tutmak en büyük hedeflerimizden olmalı”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam