Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Hüseyin Angolemli:Meclis’in penceresinden dışarıya baktım, döndüm içeri dedim ben ‘evet’ diyorum

Published

on

Bu yıl 40’ıncı yaşını kutlayacak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanının canlı tanıklarından dönemin Toplumcu Kurtuluş Partisi Gazimağusa Milletvekili ve Kurucu Meclis üyesi Hüseyin Angolemli, KKTC’nin ilan edileceğini 14 Kasım akşamı öğrendiklerini anlattı.

Devlet Başkanı Rauf Denktaş’ın Federe Devleti Meclisi’ndeki 40 milletvekilini o akşam yemeğe çağırdığını söyleyen Angolemli, TKP’de konuyu değerlendirdiklerini söyledi.

Partide kabul edenlerin de karşı çıkanların da olduğunu söyleyen Angolemli, herhangi bir oylama yapılmadığını, KKTC’nin bağımsızlık bildirgesi oylamasında “evet” denilmesi konusunda konsensüs sağlandığını kaydetti. Angolemli KKTC’nin ilan edileceğini bu toplantıda öğrendiğini dile getirdi. Konunun ise halk arasında konuşulduğunu anlattı.

Kendisinin de “KKTC’nin ilanına karşı çıkanlar” arasında olduğunu söyleyen Angolemli, karşı olma nedenlerini de “Ben bağımsız bir devlet için alt yapı hazır olmadığı için karşı çıkmıştım. Elektrik yoktu. Su bizim taraftan çıkar Rum tarafındaki depoya gider ve oradan bize gelirdi. KKTC, Rauf Denktaş’ın cumhurbaşkanlığını uzatmak için kuruldu. Çünkü Kıbrıs Türk Federe Devleti Devlet Başkanlığını iki dönemle sınırlandırıyordu ve Denktaş bu dönemin sonuna gelmişti” sözleriyle açıkladı.

14 Kasım akşamı Denktaş’ın milletvekillerinden Cumhuriyet’in ilanını kabul eden imza istediğini söyleyen Angolemli, 15 Kasım sabahı Meclis önünde müthiş bir kalabalığın toplandığını ve yapılan oylamada KKTC’nin oy birliği ile ilan edildiğini söyledi.

– “Bizi eleştirdiler kolumuzu az kaldırdık diye; ne fark ederdi o da evet bu da evet”

Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi’nde bağımsızlık bildirgesinin oylanması sırasında muhalefet milletvekilleri kollarını tam yukarı kaldırmadılar diye eleştirildiklerini anlatan Angolemli, “Ne fark ederdi, ha öyle kaldırdın ha böyle kaldırdın, ikisi de evet değil miydi?” diye sitem etti.

Angolemli, KKTC’nin ilan edildiğini ancak tanıtılmak istenmediğini söyleterek, Fransız bir gazeteciyle olan diyaloğunu anlattı.

KKTC’nin ilan edilmesi sürecinde ülkeye davet edilen yabancı gazetecilerin partilerle görüşmeler yaptıklarını söyleyen Angolemli, kendisini ziyaret eden Fransız gazeteci “İçinde Türk adı geçemeyen bir devlet kurun Fransa sizi tanımaya hazır” dediğini, başka partilerde de yabancı gazetecilerle bu türden diyalogların yaşandığını, ve kendisinin de bunu ilettiğinde, “İçinde Türk adı geçmeyen devlet için Mehmet savaşmaz” denilerek bunun kabul görmediğini aktardı.

Angolemli, ABAD süreci, Türkiye’nin Gümrük Birliği ve Louzidu davası gibi süreçlerde Kıbrıs Türkü’nün aleyhine bir çok gelişmler yaşanırken, adım atılmayarak sessiz kalındığını, muhalefet olarak kendilerinin de bunları zamanında görüp kamuoyu oluşturmadıkları için hatalı olduklarını vurguladı.

Bundan sonrası için ise hedefin Annan Planı’ndaki Kıbrıs Türk Devleti’ni hayata geçirmek olması gerektiğini söyleyen Angolemli, Kıbrıs’ın AB toprağı olduğunu sadece müktesebatın Kuzey’de uygulanmadığını, Annan Planı’nda kurucu devletlerden olan ve anayasası da oylanan federasyon temelli Kıbrıs Türk Devleti’nin dünyada tanınacağına inandığını söyledi.

– Hiç aklında yokken tesadüfen siyasete girdi… 2 yılı KTFD, 31 yılı KKTC’de olmak üzere 33 yıl milletvekilliği yaptı

Hüseyin Angolemli, Kıbrıs Türk siyasetinin duayen ve renkli isimlerinden. İlk kez 1981 yılında milletvekili olarak girdiği Meclis’te TKP ve TDP’den 33 yıl milletvekilliği yaptı. Bu süreçte Geçici Meclis Başkanlığı, TKP Genel Sekreterliği ve TKP Genel Başkanlığı görevlerinde de bulundu.

Siyasete atılma hikayesi ise çok ilginç. 1981 seçimlerinde önce TKP’den aday olmayı kabul edip sonra UBP’ye katılan Mustafa Adaoğlu’ndan boş kalan yere, “liste boş kalmasın” diye Genel Başkan Alpay Durduran’ın telkiniyle adı yazıldı. Kendi anlattığına göre, kendisine hiç şans tanınmadığın için önü de kesilmedi ve 40 oy farkla 1981’de parlamentoya girdi.

Siyasi hayatı boyunca hiç bakanlık yapmadığını söyleyen Angolemli, esprili şekilde, “ iyi ki bakanlık olmadı, Bakanlık olsa bir kere daha seçilmezdim. Bakanlık kolay iş değildir.” dedi.

1981 seçimlerinden sonra UBP’ye geçeceği yönünde dedikodular yayıldığını ve bir gün kalabalık bir grubun evinin önünde toplanıp kendisini tehdit ettiklerini söyleyen Angolemli, “Kalabalığa, bakın bir gün hepiniz geçeceksiniz, ben kalacağım tek başıma dedim, öyle oldu, hepsi kaçtı” dedi.

-1983’e giden yol…

KKTC’nin 40’ıncı yıl dönümü nedeniyle hazırlanan röportajlar dizisi çerçevesinde Türk Ajansı-Kıbrıs’a mülakat veren Kurucu Meclis üyesi Hüseyin Angolemli 1983’e giden yolu anlattı.

Angolemli, İsmail Bozkurt’un genel başkanlığını yaptığı TKP’nin görüşlerini “Biz aslında parti olarak (KKTC’nin ilanına) soğuk bakardık. Hazır değildi çünkü elektriği yok. Sen nasıl bağımsız devlet kuracaksın. Su bizden çıkar gider Rum tarafına depoya oradan gelirdi bize. Bütün bunları yap da sonra dedik. Alt yapısı hazır olmadığı için karşıydık… Sonra Denktaş Bey çok kurnaz tabii. Bizim içimizdeki Fuat Veziroğlu ile Hasan Özbaflı’yı yanına aldı. Evet demek için İsmet Kotak bastırır. Toplantı yaptılar Genel Başkanımız İsmail Bozkurt’un evinde evet denilmesi için. Beni çağırmadılar. bile toplantıya” dedi.

-Fransız gazeteciler

Bu arada Devlet Başkanı Rauf Denktaş’ın ülkeye Avrupa’dan gazetecileri davet ettiğini anlatan Angolemli, “Bize dağıttı bunları. Bize düştü Fransızlar. İsmail Bozkurt ile Fransız gazetecileri yemeğe götürdük… Konuşurken Fransız gazeteci ‘Biz Avrupalılar Türk kelimesini sevmeyiz. Adını Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Değil, Kuzey Kıbrıs yapın, size söz vermiş gibi olmalyalım ama yüzde 90 garanti veririz, tanıyacağız sizi’ dedi. Çünkü ABD nor derse biz peynir deriz. O Güney Kore’yi tutar biz de inadına Kuzey Kore’yi tutarız. Size de aynısını yapabiliriz” dedi.

Yemekte Fransız basınının söylediklerini Denktaş’a ilettiğini belirten Angolemli, Denktaş’ın “Bana da söylediler. Ama Güvenlik Kuvvetleri, Kolordu karşıdır. İçinde Türk olmazsa Mehmet savaşmaz dediler” cevabını verdiğini aktardı.

– 14 Kasım akşamı

Rauf Denktaş’ın 14 Kasım akşamı bütün milletvekillerini yemeğe çağırdığını anlatan Angolemli, bunun öncesinde konuyu parti meclisi toplantısında değerlendirdiklerini, “Denktaş’ın yanına aldığı Fuat Veziroğlu ile Hasan Özbaflı’nın” parti toplantısında öne çıktıklarını söyledi.

Partide tartışmalar yaşandığını söyleyen Angolemli “Genel Başkanımız. Alpay Durduran da karşıydı ama Veziroğlu ile Özbaflı’ya “tamam” bu defalık sizinle hareket edeceğiz” dediğini paylaştı. “Oylama yapılmadı, evet denilmesi için konsensüs sağlandı.” dedi.

İsmail Bozkurt’un yemekte Denktaş’a “Türkiye seninle beraber mi bu konuda” diye sorduğunu ve Denktaş’ın evet yanıtını verdiğini aktaran Angolemli, Bozkurt’un Elçiliğe giderek Büyükelçi’ye “KKTC konusunda siz de hemfikir misiniz” dediğini ve Büyükelçi’den de evet yanıtı aldığını belirtti

– “Bana göre tehdit değil”

Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki yemekte Denktaş’ın CTP ve TKP milletvekillerini tehdit ettiği yönünde dedikoduların çıktığını hatırlatan Angolemli şöyle devam etti.

“Tehditse şudur; Denktaş, ‘ arkadaşlar herhalde yarın oylamada hayır diyenlerin bu mecliste yeri olmayacak.’ dedi. Kimisi bunu tehdit olarak algıladı. Diyelim ki, 40 milletvekilinden 30’u evet dedi 10’u hayır dedi. Bundan sonra Kurucu Meclis olacak. E, senin ne işin var o mecliste hayır dediysen. Ben Denktaş’ın sözlerini tehdit olarak almadım”.

Denktaş’ın yemek sırasında sıklıkla telefonla Türkiye ile görüşmeye gidiyorum diye salondan çıktığını ”Şimdi aldım, tamamdır, Türkiye izin verdi, ilan edeceğiz gibisinden sözler söylediğini bunun bir taktik olduğuna inandığını söyleyen Angolemli, o dönem Türkiye’de askeri idarenin yönetimde olduğunu bir çok sivil kesimin KKTC’nin ilanına karşı olduğuna inandığını söyledi.

Angolemli, “Bana göre sivil yönetim gelmeden yaptılar ki, sivil yönetim bunu kucağında bulsun” diyerek KKTC’nin kuruluş zamanlamasının manidar olduğunu belirtti.

Türkiye ve askerin Denktaş’a çok güvendiğini söyleyen Angolemli, cumhuriyet ilan edilmese , bir sonraki seçime Denktaş’ın aday olmasının mümkün olmadığını, Cumhuriyet’in Denktaş’ın cumhurbaşkanı olarak sınırsız seçilebilmesi için ilan edildiğini iddia etti.

– 15 Kasım sabahı

Cumhuriyetin ilan edileceğinin sabahı Meclis’te yaşananları aktaran Angolemli,

“Sabah gittik meclise. Denktaş çok kurnazdı getirdi önümüze imzalayın ki evet diyeceksiniz. Biz daha karar vermedik dedim. UBP imzaladı. CTP bizden önce imza verdi. Baktım Meclisin penceresinden dışarıya avlu dolu. o zaman muhtarlar partiliydi. Baktım CTP’li muhtarlar TKP’li muhtarlar belediye başkanlarımız hepsi orada bağırırlar “KKTC kurulsun”, döndüm içeri dedim ben evet diyorum. Oylama yapıldı oy birliğiyle kabul edildi. Bizim el az kalktı havaya diye eleştirildim ne farkeder ha böyle ha böyle . İkisi de evet demektir” dedi.

KKTC’ye ambargolar

KKTC’nin tanınması için hiçbir girişimde bulunulmadığını iddia ederek, 1993’te dönemin Başbakanı Hakkı Atun ile diyaloğundan aktaran Angolemli, “Bizi tanıması için kaç tane ülkeye başvurdunuz sorusuna ‘hiç birine’ cevabı verdi. “KKTC’yi kurduk ama tanıtmaya niyetleri yok niçin kurdunuz” diyen Angolemli, “KTFD ambargo yemedi, çünkü federasyonun bir parçasıyım, Bir anlaşmaya hazırım. KKTC kuruldu ambargolar başladı.” dedi.

BM’nin ambargo kararına rağmen ,İngiltere’nin KKTC ile ticarete devam ettiğini bu nedenle Rumların ambargo uygulanması için İngiltere’de açtığı davayı kaybettiğini anlatan Angolemli, İngiltere AB üyesi olduğu için Rum tarafının üst mahkeme olan ABAD’a gittiğini İngiltere başbakanının KKTC’yi “avukat gönderin ABAD’a davayı kazanacaksınız” diye uyardığını, avukat 50 bin dolar istedi diye avukat gönderilmeyince davanın kaybedildiğini anlattı. Angolemli, “Ambargoyu kendi kendimize isteyerek uyguladık” dedi.

– Güney Kıbrıs’ın AB üyeliği

Rumların AB’ye girmek için 1990 yılında başvurduğunu, ancak 1960 Antlaşmasına göre Türkiye ve Yunanistan’ın birlikte içinde olmadığı bir topluluğa Kıbrıs giremez diye madde bulunduğunu söyleyen Angolemli, Türkiye’de dönemin başbakanı Tansu Çillerin Türkiye’nin Gümrük Birliğine girmesi için, Rum tarafının AB üyeliğine itiraz etmediğini, KKTC’deki muhalefetin de uyanmadığını ve günün sonunda ve Güney Kıbrıs’ın AB’ye üye yapıldığını söyledi. Türkiye’nin güçlü olmasının önemine dikkat çeken Angoelmli, “Türkiye olmasaydı, biz olamazdık bu hayatta. Ama biz olmasak Türkiye’de buraya gelemezdi. Çıkarlar karşılıklıdır” diye konuştu.

-Kıbrıs Türk Devleti konusu

Son zamanlarda Kıbrıs Türk Devletinin ortaya atıldığını genel başkanlık yaptığı dönemde şiddetle Annan Palanında geçen Kıbrıs Türk Devletini savunduğunu ama Cumhurbaşkanları Erdoğan ile Talat’ın kabul etmediğini belirtti.

KKTCnin İslam Konferansı Örgütüne Annan Planı’ndaki adıyla kabul edildiğini anlatan Angolemli şöyle devam etti:

“Ambargolar kalkar, dünya bizi tanır Kıbrıs Türk Devleti olarak çünkü Annan Planına evet dedik. Onun anayasasına da biz evet dedik. Annan Planına evet derken Kıbrıs Türk Devleti anayasası da onun içindeydi. Bütün ambargolardan kurtulacaktık daha ne istersiniz. BM karar aldı KKTC’yi tanımayacaksınız, ilişki kurmayacaksınız diye. Halbuki Kıbrıs Türk Devleti’ni bize önerenler onlardı, biz evet dedik”

Bugün ben Annan Planı’ndaki Kıbrıs Türk Devleti’ni kabul ederim. Bazı yazarlar anayasa değişikliği ister der Biz Kıbrıs Türk Devletinin anayasasını da Annan Planında kabul ettik. Referandum da istemez. Biz buna çıktık halk olarak evet dedik Annan Planında söylendiği gibi Kıbrıs Türk Devletini ilan ediyoruz. Bitti. Oraya gelirse Kıbrıs Türk Devleti bütün dünya bizi tanır çünkü bize onlar önerdi. Rum da ister tanısın ister tanımasın, Kıbrıs Türk Devleti kökleşir ” dedi.

– “KKTC’yi keşke tanısalar ben bayram ederim”

KKTC’yi keşke tanısalar ben bayram ederim” diyen Angolemli, özetle; “Çünkü bağımsız olurum, oturur Türkiye ile kardeşlerimle bir askeri anlaşma imzalarım. Derim benim dış güvenliğimi sen sağla burada asker bulundur. Tanınsan bağımsız olursun sana kimse karışmaz.”

– 40 yılda neler yapıldı, neler yapılamadı

Cumuriyetin ilanından itibaren geçen 40 yılı değerlendiren Angolemli, “Halka söyledikleri ile yaptıkları örtüşmedi, halka yalan söylediler. KKTC’nin tanınması için sonuna kadar mücadele edeceğiz dediler. Tam tersini yaptılar tanınmaması için uğraştılar. Biz KKTC’yi kurduk ama maalesef gerekenlerini yapmadılar”

Angolemli, “Geçim derdi devam ediyor mu, ediyor. Gençler göç ediyor mu, ediyor. Bu konularda ben kendimizi de suçlarım gerekli kamuoyu yaratamadık” dedi.

– Fransız ve Çin büyükelçileriyle anıları

Hüseyin Angolemli TKP Genel Başkanı seçildiğinde Fransa ve Çin büyükelçileriyle güldüren anılarını şöyle anlattı.

Angolemli genel başkan seçildikten sonra kendisini ilk olarak Fransız Büyükelçisi ziyaret eder. Büyük hürmet gösterir. Bir hafta sonra yine Angolemli’yi makamında ziyaret ederek, yemek için büyükelçiliğine davet eder. Angolemli, bütün siyasi parti başkanları gidecek düşüncesiyle davete icabet eder. Ancak tek davetli parti başkanı kendisidir. Fransız Büyükelçi yemekteki milletvekilerine “işte Angolem Dükü” diye takdim eder Angolemli’yi . Oysa Angolem Fransa’da bir yer ismidir ve Fransız büyükelçi Angolemli’yi de kendisi gibi Fransız sanır.

Çin Büyükelçisi ile diyaloğu da ilginçtir. Ziyaret saati 11.00’dir ancak Çin Büyükelçisi TKP Genel Merkezi’ne saat 13.00’te gelir ve çok sinirlidir. Merdivenlerin başında oturur ve Angoelmli’ye “Odana girmem, kahveni de içmem der. Siz kimsiniz, biz 1 milyar nüfusa sahibiz. Siz 100 bin kişi yoksunuz ben ziyarete geleceğim küçük bir partiyi, beni Ledra Palace kapısında 2 saat sorguya çekeceksiniz kimsiniz diye hiddetlenir.

Söylenmeye devam eder. Angolemli’ye “Hem sen kimsin, partin kim. Ben CTP’ye gittim Ledra Palace’tan hiçbir engel yok. UBP’ye gittim yine engel yok niçin sende yaptılar bunu” diye sorar.

Bundan sonrasını Angolemli şöyle anlattı:

“Hah dedim şimdi ben sana bir gol atacağım doksandan. Dedim Bak. o UBP dediğin Amerikancı. CTP dediğin Moskovacı, biz Maocuyuz. Birden yüz şekli değişti, kalktı merdivenlerden hızlıca odan nerde dedi bana .”

– Bundan sonra ne yapılmalı?

Angolemli bu aşamadan sonra Annan Planı’nda öngörülen federasyon modeli çerçevesinde bir çözümün birleştirici olacağını vurgulayarak. “Bu bizi dünyada en ön sıralara götürebilir. Dünyada kabul görür çünkü Kıbrıs Türk Devletini bize dünya tavsiye etti.. Annan Planı’nı çünkü BM yaptı. En güzel çözüm budur” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Erdoğan, Tokayev ile basın toplantısı düzenledi : “Kıbrıs Türklerinin eşit ve özden gelen haklarına saygı duyulmasını özellikle istişare ettik”

Published

on

By

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev ile görüşmesinde, Kıbrıs Türklerinin eşit ve özden gelen haklarına saygı duyulmasını istişare ettiklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev ile baş başa görüşmesi ve Türkiye-Kazakistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 5. Toplantısı’na katılmasının ardından çeşitli alanlardaki anlaşmaların imza törenine başkanlık etti ve ortak basın toplantısı düzenledi.

-“Kıbrıs Türkleriyle de dayanışmamızı güçlendirmeye devam ediyoruz”

Doğu Akdeniz’den Türkistan’ın en ücra köşelerine uzanan coğrafyada, “Dilde, fikirde, işte birlik” şiarıyla hareket ettiklerini belirten Erdoğan, “Gerek ikili ilişkiler, gerek aile meclisimiz olan Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde, Türk dünyasının güçlenmesi için birlikte çalışıyoruz.” dedi.

Kazakistan’ın, Türk Devletleri Teşkilatı’nın 2026’daki Gayriresmi Zirvesine Türkistan’da ev sahipliği yapacak olmasından memnuniyet duyduğunu dile getiren Erdoğan, “Türk dünyasının asli ve ayrılmaz bir unsuru olan Kıbrıs Türkleriyle de dayanışmamızı güçlendirmeye devam ediyoruz. Biraz önce Sayın Tokayev ile kabul ettiğimiz ortak bildiride Kıbrıs Türklerinin eşit ve özden gelen haklarına saygı duyulmasını özellikle istişare ettik. Cumhurbaşkanı Sayın Tokayev ile dünyanın içinden geçmekte olduğu bu zorlu süreçte bölgesel ve uluslararası meseleleri de değerlendirdik.” ifadelerini kullandı.

-“Ticaret hacminde 15 milyar dolar seviyesini hedef alarak yolumuza devam ediyoruz.”

Tokayev ve heyetini, Türkiye-Kazakistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 5. Toplantısı vesilesiyle Ankara’da misafir etmekten memnuniyet duyduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

“Hatırlayacaksınız, 2019’da Stratejik Ortaklığımızı ilan ettiğimiz Kazakistan ile münasebetlerimizi üç yıl önce Geliştirilmiş Stratejik Ortaklık düzeyine yükseltmiştik. Kazakistan, bölgenin en büyük ekonomisi, bizim de bölgedeki en büyük ticari ortağımız. Ticaret hacminde 15 milyar dolar seviyesini hedef alarak yolumuza devam ediyoruz.”

Türkiye’nin Kazakistan’daki yatırımlarının 5 milyar dolar seviyesine ulaştığını, Kazakistan’ın Türkiye’deki yatırımlarının ise 1,5 milyar dolara yaklaştığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Müteahhitlik firmalarımız bugüne kadar 30 milyar dolar değerinde 500’ün üzerinde projeyi başarıyla üstlendi. Bugün de savunmadan enerjiye, ulaştırmadan bilim ve teknolojiye çok geniş bir yelpazede görüş alışverişimiz oldu. Neticede biraz önce şahit olduğunuz 20 belgeyi imzaladık. Madencilik ve nadir toprak elementleri gibi bu sektörlerde işbirliği imkanlarını değerlendirdik. Daha fazla miktarlarda Kazak petrolünün ülkemiz üzerinden dünya pazarlarına ulaştırılmasının yollarını ele aldık. İpek Yolu’nun günümüzdeki karşılığı olan Hazar Geçişli Orta Koridor’un kullanımı ve geliştirilmesi hususunda yapabileceklerimizi istişare ettik.”

Tokayev ile askeri ve savunma sanayi işbirliğini daha ileriye taşıyacak somut projeleri de görüştüklerini bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:

“Güvenlik işbirliği ve FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadele konuları da gündem başlıklarımız arasında yer aldı. Ülkemizi ziyaret eden Kazak turist sayısı her geçen yıl artıyor. Geçtiğimiz sene 900 bine yakın Kazak kardeşimizi ülkemizde ağırladık. Ülkemizden de Kazakistan’a yönelik bir teveccüh olduğunu görüyoruz. Kazakistan, Türk vatandaşlarına vize muafiyet süresini 90 güne çıkardı. Bu karardan dolayı değerli kardeşim Tokayev’e teşekkür ediyorum. Eğitim ve kültür konuları her zaman olduğu gibi yine gündemimizdeydi. İlk kapsamlı ortak projemiz olan Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi 30 yılı aşkın süredir 100 binden fazla mezun verdi. Şimdi de Sayın Tokayev’in desteğiyle Türkiye Maarif Vakfı’nın Astana ve Almatı’da birer okul açma çalışmalarına başladığının müjdesini buradan vermek isterim. Ayrıca, Gazi Üniversitesi de Güney Kazakistan Pedagoji Üniversitesinde bir şube açacak.”

Bu yılın Kazakistan’ın milli şairi, Kazak halkının büyük dahisi, mütefekkir Abay Kunanbayev’in 180’inci doğum yıl dönümü olduğunu hatırlatan Erdoğan, Kunanbayev’i rahmetle yad etti.

Gazze başta olmak üzere Rusya-Ukrayna savaşı ve Afganistan gibi başlıklarda görüş alışverişinde bulunduklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Terör devleti İsrail, 22 aydır Filistin halkını canice katlediyor. 360 kilometrekareye hapsettiği Gazzeli kardeşlerimize soykırım uyguluyor. Gazze’den, Nazi kamplarından çok daha kötü daha vahşi ve insanlık dışı fotoğraflar geliyor. Tüm dünyanın gözleri önünde bir halk açlık ve susuzlukla öldürülüyor. Gazze’deki insani durum felaket boyutundadır. Masum çocuklar ya açlıktan ya da İsrail işgal güçlerinin silahlarından çıkan kurşunlardan dolayı can vermektedir. İsrail’in açlığı özellikle Filistinlilere karşı bir silah olarak kullanması, bunların insanlıktan nasibini almadıklarının en açık göstergesidir. Bu barbarlık karşısında İslam ülkeleri başta olmak üzere herkesin, vicdan sahibi tüm ülkelerin tüm halkların sesini daha fazla yükseltmesi şarttır. Biz bu konuda ne yapılması gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Gazze halkına soykırım uygulayanların hukuk ve tarih önünde hesap verdiği günleri de inşallah göreceğiz.”

Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev ve heyetine, Türkiye’yi ziyaretleri için bir kere daha teşekkür eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Kıymetli kardeşim, Türkiye’nin yakın bir dostu olduğunu göreve geldiği günden bu yana attığı kararlı adımlarla ortaya koymuştur. Kendisine Türkiye-Kazakistan kardeşliğine yaptığı eşsiz katkılardan dolayı devlet nişanımızı tevcih edeceğiz. Rabbim dayanışmamızı, muhabbetimizi daim eylesin diyorum. Bu düşüncelerle konsey toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyor, buradan kardeş Kazakistan’a sağlık esenlik ve refah dileklerimi iletiyorum.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Başbakan Üstel:Şehit ve gazilerimize olan vefa borcumuzu lafla değil hizmetle ödüyoruz

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, Mücahitlerin Tazmini ile Gazilerin Hak ve Menfaatlerinin Belirlenmesi Yasası kapsamında düzenlenen “Gazilik Beratı” ve “Gazilik Kartı” takdim törenine katıldı. Törende yaptığı konuşmada, “Bugün özgür bir devlette, bayrağımızın gölgesinde yaşıyorsak bunu şehitlerimize ve gazilerimize borçluyuz.” diyerek milli mücadele kahramanlarını minnetle andı.

 

“HAYATA GEÇEN HER PROJE, SİYASİ İSTİKRAR SAYESİNDE”

 

Başbakan Üstel, konuşmasında, Kıbrıs Türk halkının milli mücadele yıllarında verdiği büyük bedeli hatırlatarak, “Vatanını, toprağını koruyan, canını ortaya koyan şehit ve gazilerimiz olmasaydı bugün hür bir devlet çatısı altında olamazdık. Onlara olan vefa borcumuz, sözle değil icraatla ödenir. Son dönemde hayata geçirdiğimiz tüm büyük projelerin en büyük sebebi de vizyonumuz, cesaretimiz ve siyasi istikrarımızdır” dedi.

 

Kıbrıs Türk halkının liderleri Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Raif Denktaş’ı rahmet ve minnetle anan Üstel, 20 Temmuz Barış Harekatı’na kadar yaşanan saldırılara değinerek, “Kıbrıs Türkü o günlerde geri adım atmadı, bugün de geri adım atmayacak.” ifadelerini kullandı.

 

 

RUM BASKISINA KARŞI YENİ ADIMLAR

 

Rum tarafının Kıbrıs Türk halkına yönelik baskılarını hatırlatan Üstel sözlerine şöyle devam etti:

“Turizme karşı uygulanan ambargoları imzaladığımız anlaşmalarla tek tek kırıyoruz. İş dünyamıza karşı hukukun siyasallaştırıldığı saldırılara asla boyun eğmeyeceğiz. Anavatan Türkiye ile birlikte yürüttüğümüz hukuk savaşını mutlaka kazanacağız. Kıbrıs Türk halkını ekonomik, hukuki ve siyasi baskılardan kurtarmak bizim namus borcumuzdur.”

 

“HER SEKTÖRE EŞİT HİZMET, HER VATANDAŞA ADALET”

 

Hükümet olarak sağlık alanından sosyal konut projelerine kadar tüm sektörlere yatırım yaptıklarını vurgulayan Üstel, Karpaz’dan Lefke’ye sağlık yatırımlarını artırdıklarını, Maraş Sağlık Merkezi’ni açtıklarını, Lefkoşa Hastanesi için temel attıklarını. Girne ve Güzelyurt Hastanesini açmaya hazırlandıklarını belirtti.

 

Gençlere yönelik kırsal kesim arsası ve sosyal konut projelerinden bahseden Üstel, “Adaletli olacağız, sosyal konutları zaten evi olanlara vermeyeceğiz. Bizim siyasetimiz, şehit ve gazilerimizin emanetine olan devlete ve gençlerimize sahip çıkma siyasetidir.” dedi.

 

“GAZİLERİMİZE TÜRKİYE’DE DE AYNI HAKLAR”

 

Gazilerin Türkiye Cumhuriyeti’nde de aynı haklardan yaralanabilmesi adına gerekli çalışmaların tamamlandığını ifade eden Üstel, “Gazilerimiz başımızın tacıdır, onların hakkını ödemek boynumuzun borcudur.” diyerek gazileri selamladı.

 

“ŞEHİTLERİMİZE VE LİDERLERİMİZE MİNNET BORCUMUZ EBEDİDİR”

 

Başbakan Ünal Üstel, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Bu devlet, şehitlerimizin canıyla, gazilerimizin kahramanlığıyla, büyük liderlerimizin vizyonuyla kuruldu. Bizim görevimiz, bu emanete sahip çıkmak, vefa borcumuzu hizmetle ödemektir. Ruhları şad olsun, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Caretta Caretta kaplumbağalarına uydu vericisi takıldı

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi Sualtı Görüntüleme ve Araştırma Merkezi (DAÜ-SAGEM) ile Kuzey Kıbrıs Deniz Kaplumbağalarını Koruma Derneği (SPOT) iş birliğinde, iki Caretta Caretta kaplumbağasına uydu vericisi takıldı.

DAÜ’den verilen bilgiye göre, İskele ve Alagadi sahilinden doğaya bırakılan kaplumbağalara takılan verici ile Akdeniz göç rotaları ve beslenme alanları izlenmeye başlandı.

Uydu vericilerinin temini, Türkiye İş Bankası ile Kuzey Kıbrıs Lions Dernekleri Federasyonu ve federasyona bağlı 14 kulübün sağladığı finansal destekle yapıldı. Proje, Caretta Caretta türünün göç yolları ve beslenme alanlarının zaman içinde nasıl değiştiğini izleyerek, türün korunmasına yönelik bilimsel veriler üretmeyi hedefliyor.

Açıklamada, “Kaplumbağaları yalnızca kendi kumsallarımızda değil, binlerce kilometre uzaktaki beslenme alanlarında da koruyabilmek için bu veriler büyük önem taşıyor. Uluslararası iş birlikleriyle yürütülen bu çalışmalar, türün korunmasına yönelik stratejik adımların temelini oluşturuyor” ifadelerine yer verildi.

Kaplumbağaların güncel konumları şu bağlantıdan canlı olarak takip edilebiliyor: “https://my.wildlifecomputers.com/data/map/?id=68657ee0051df304dd0e0cc9.”

Devamını Oku

Trending

Reklam