Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Girne Belediyesi, öğrencilere ücretsiz kurs ve etkinlik düzenliyor

Published

on

Girne Belediyesi Sosyal İşler Şube Amirliği’ne bağlı Sosyal Yaşam Merkezi, Şubat tatili süresince öğrencilere ücretsiz kurs ve etkinlik düzenleyecek.

Belediyeden verilen bilgiye göre, 6 – 11 yaş gruplarına yönelik kurslar, 3 – 4 ve 10 – 11 Şubat tarihlerinde yapılacak. Ücretsiz verilecek kurs ve etkinlikler 20 kişi ile sınırlı olacak. Katılım için son başvuru tarihi 31 Ocak…

Ziya Rızkı Caddesi Eski Girne Belediye Binası’nda yer alacak etkinliklere çocuklarını kaydettirmek isteyen vatandaşların 0392 815 15 08 ve 0539 112 63 63 numaralarını aramaları gerekiyor.

Kurs ve etkinlik konuları şöyle:

“Takı tasarım atölyesi, seramik atölyesi, linol baskı atölyesi, kitap ayracı boyama atölyesi, mandala atölyesi, kumbara boyama atölyesi, saksını boya çiçeğini ek atölye çalışması, resim ve el işi etkinliği, masal ve drama atölyesi.”

Kurs ve etkinlikler, 11 Şubat’ta çocuk partisi ile son bulacak.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TEA yüzey altı damla sulama sisteminin avantajlarını ülke koşullarında görmek için deneme parseli kuruyor

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), tarımsal suyun daha etkin kullanılması adına yüzey altı (toprak altı) damla sulama sistemi denemesine başladı.

Toprakaltı sulama sistemi Enstitü’nün Güzelyurt İstasyonunda denenecek.

Deneme ile, yüzey altı damla sulama sistemlerinin yüzeyden damlama sulama sistemlerine göre verim ve su tasarrufu incelenecek. Yüzey altı damla sulamanın, yüzey sulamada yaşanan buharlaşmayı ortadan kaldırdığı ifade edilerek, denemede meteorolojik veriler, topraktaki nem ve bitkinin ihtiyacı da incelenecek.

Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçiliği’nin finanse ettiği “Yüzey üstü ve Yüzey altı Damla Sulama Yöntemiyle Sulanan Portakalda (Citrus cinensis cv. Valencia late) Kısıntılı Sulama Uygulamalarının Verim ile Kalite Kriterlerine Etkisi ve Mevcut Geleneksel Sulama ile Kıyaslanması” isimli proje TAE, TC Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü ile Ankara Üniversitesi işbirliğinde hayata geçirildi.

Ankara Üniversitesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü’nden Prof. Dr. Yusuf Ersoy Yıldırım, Proje Lideri Tarım Dairesinden Ertan Uluca ve proje yardımcısı TAE’den Erkut Uluçam TAK’a bilgi verdi.

Sulama için önce Güzelyurt İstasyonuna kurulan meteorolojik istasyondan veriler, topraktaki nem oranı ve bitkinin ihtiyacıyla birlikte hesaplanarak, ağaca ihtiyacı olan su verilecek.

Türkiye’de yapılan araştırmada, yüzey üstü damlama sistemine göre yüzey altı damlama yüzde 15 tasarruf getirdi, ancak kurulum maliyeti yüzey üstü damlamaya göre 3 kat.

-Karaca

TAE Müdürü Cem Karaca, iklim değişikliğinin getirdiği yağışlardaki düzensizlik ve mevcut su kaynaklarındaki azalmadan dolayı, tarımsal suyun daha etkin kullanımı adına Bakanlık olarak yeni teknolojileri ve uygulamaları devamlı takip ettiklerini kaydetti.

Yer altı sulama ve akıllı sulama sistemlerini üreticilere tavsiye etmeden önce Bakanlığın talimatıyla sistemi denemeye aldıklarını kaydeden Cem, projenin yüzey altı damla sulama sisteminin ülke koşullarına göre eksi ve artılarını görmek adına, Türkiye Lefkoşa Büyükelçiliğinin finansmanıyla geliştirildiğini ifade etti.

-Uluca

Ankara Üniversitesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü’nden Prof. Dr. Yusuf Ersoy Yıldırım da, kullanılabilir suyun büyük bölümünün tarımda kullanıldığına, dünya ortalamasının yüzde 75 olduğuna işaret ederek; su kaynaklarının kısıtlı, yağışların da düzensiz olmasından dolayı tarımda su tasarrufun kaçınılmaz hale geldiğini kaydetti.

Ülkedeki sulama amaçlı 18 göletin su depolama hacimlerinin çok azaldığını da ifade eden Yıldırım, Göçitköy’deki su seviyesinin aşırı kullanımdan dolayı da düştüğünü belirtti.

“Yüzey altı sulama yaparak ne kadar su tasarrufu elde edilecek ? Ana amacımız bunu görmek” diyen Yıldırım, “Türkiye’de yapılan denemelerde yüzeyden damla sulamaya kıyasen yüzde 15’lik bir tasarruf sağlanıyor. Bu tamamen yöre ve sulama işletmeciliğine bağlı” dedi.

Yıldırım, denemede Güzelyurt İstasyonuna kurulan meteoroloji istasyonundan alınan veriler, toprak sensörlerinden alınan veriler ve narenciyenin referans su ihtiyacı da hesaplanarak sulama yapılacağını belirtti.

Denemenin 3 parselde yapılacağını kaydeden Yıldırım, bir parsele su ihtiyacının yüzde 80, bir parsele de su ihtiyacının yüzde 60’ını vereceklerini kaydetti.

Yıldırım, Türkiye’de yapılan denemelerden sonra toprak altı sulamanın bağ, narenciye, deveci armutta yaygınlaştığını kaydetti.

Yıldırım, yüzey altı sulama sisteminin ot temizleme amaçlı toprak işleme ihtiyacını düşürdüğünü kaydetti.

Toprak altı boru döşeme için bir tasarım ekipmanın kullandığını, ancak basit bir ekipman olduğunu kaydeden Yıldırım, narenciye bahçelerindeki uygulamanın, biri ağacın sağına diğeri de soluna olmak üzere, yüzeyden 25-30 cm derinlikte iki boru çekilmesi şeklinde olacağını kaydetti.

-Sert sularda

Sert su kullanımında yüzey altı boruların tıkanma riskinin bulunduğunu ifade eden Yıldırım, belli aralıklarla borulara asitli (fosforik, sülfürik asit) ürünler basılması gerektiğini kaydetti.

Yıldırım, “Hedef şu. Bahçeye doğru sistem kurmak, toprak nem sensörü, meteoroloji istasyonu ET’yi (evapotranspirasyon: toprak yüzeyinden ve bitkilerden suyun buharlaşarak atmosfere karışması ) düzenli takip etmek sulamayı ona göre yapmak” dedi.

-Tuzlama

Topraktaki tuz miktarının izlenmesi konusunda da bir çalışma başlatmayı düşündüklerini kaydeden Yıldırım, söz konusu cihazla (top soil mapper) toprağın 1.5 metre derinliğine kadar nem miktarının ölçülebildiğini, elde edilen ölçümlerle de tuzluluk- verim/kalite ilişkisinin değerlendirilebileceğini kaydetti.

Yıldırım, Türkiye’de yayımlanan “bitkilerin su tüketimi rehberi” kitapçığını Kıbrıs’a uyarlayacaklarını da ekledi

Çok yıllık meyve ağaçlarında yüzey altı sulama sistemlerini teşvik ettiklerini kaydeden Yıldırım, tek yıllık bitkilerde, sulama borularına pullukla pek çok yerde zarar verilmesinden dolayı biraz teşvik hususunda ihtiyatlı olduklarını ifade etti. Yıldırım, “Çiftçinin tarım kültürüne iyi bakmak lazım” dedi.

Yüzey altı sulama borularına üreticilerin 7 yıl garanti verildiğini kaydeden Yıldırım, yüzey altı damla sulama maliyetinin birim başına, yüzeyden damla sulamaya göre 3 kat olduğunu söyledi.

Yıldırım, Ege’de yüzey altı sulanan bir yem bitkisi tarlasından, yüzeyden damla sulamaya göre iki hasat daha fazla alındığını kaydetti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Sabah Haber 03.08.2025

Published

on

By

Devamını Oku

Kıbrıs

Üç neslin doktoru: Tomris Mahirel… “42 yıl askeri disiplinle çalıştıktan sonra görevi gençlere bıraktım”

Published

on

By

Dr. Tomris Mahirel, 48 yıllık meslek hayatında anne, çocuk ve torun olmak üzere üç neslin doğumuna tanıklık ve eşlik etti.

Mahirel, 1970’li yılların sonunda ülkenin sayılı kadın jinekoloji uzmanlarından biri olarak göreve başladı, kadın olması onu daha fazla tercih edilen bir hekim yaptı ama o da hastalarına abla, kardeş gibi yaklaştı.

Normal doğumu ve anne sütünü önceleyen, doğum sancısı başlayan hastalarıyla saatler geçiren bir hekim oldu.

Her doğumun kaydını kendi kütüğüne de yazdığını söyledi, “Eksilmesinler diye saymadım ama sayacağım” dediği çocukların büyüdüğünü, aile kurduğunu görmenin onu ne kadar mutlu ettiğini de anlattı.

Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) konuşan Tomris Mahirel, 1977’de başladığı ve “Mesleki doyuma ulaştım” diyerek 2019’da tamamladığı çalışma hayatı için, “42 yıl askeri disiplinle çalıştıktan sonra ‘eyvallah’ deyip görevi gençlere bıraktım. Ben buna meslekten terhis diyorum. Bir hekim emekli olmaz” dedi.

Mesleki tecrübelerinden de yola çıkarak, “Büyük bir gücün varlığına mutlaka inanmak lazım. Ben her vakada, her ameliyatta içimden besmelemi çektim” diyen Tomris Mahirel, meslek hayatı boyunca ilk önce hep sağ eldivenini giydiğini, böyle bir ritüeli olduğunu anlattı.

-Aile sevgisi ve bir başucu çikolatası

Tomris Mahirel, Kıymet-Ahmet Cevdet Polili çiftinin ortanca kızı olarak, 15 Ağustos 1948’de Lefkoşa’da doğdu. Önceleri kunduracılık yapan Ahmet Polili, bu meslekten yeterince kazanç sağlayamayınca arabasıyla köy köy dolaşıp kumaş satmaya başladı.

İlkokulu bitirinceye kadar tatillerde babasıyla kumaş satmaya giden Tomris Mahirel, “Çok güzel geçti” dediği çocukluğunu anlatırken aileyi her pazar sabahı bir araya getiren ciğer kavurmayı, yaz-kış fark etmeksizin her pazar akşamüzeri gittikleri Akpınar Pastanesi’ni sevgiyle hatırladı.

Babasının onlar için aldığı cadbury çikolatayı uyurken başuçlarına bıraktığını da anlattı.

– Doğum komplikasyonunda ölen anneanne ve öksüz büyüyen bir anne

Ailenin üniversite için yurt dışına giden ilk üyesi olan Tomris Mahirel, daha lise öğrencisiyken hekim olmaya karar verdi. 1966 yılında Lefkoşa Türk Kız Lisesi’nden sınıf birincisi olarak mezun oldu, Maarif Dairesi’nden aldığı üniversite tercih formuna da sadece Ankara Tıp Fakültesi’ni yazdı.

Meslek seçiminde ailesinin hüzünlü öyküsü etkili oldu. Tek bir fotoğrafı olmayan ama güzelliği nesiller boyu anlatılan anneannesi doğum komplikasyonunda ölünce Tomris Mahirel’in annesi 3 buçuk yaşında öksüz kaldı.

Anneannesinin yaşadıklarından etkilenerek kadın doğum uzmanlığına yönelen Tomris Mahirel, kendini kadın sağlığına adadı; yüzlerce doğuma eşlik etti, kızının ve gelininin de doktoru olarak torunlarının da doğumunu yaptırdı.

Tomris Mahirel, hayat boyu desteğini gördüğü annesinden sevgi ve özlemle söz ederek, onun ailesine ne kadar düşkün, sevecen, becerikli ve fedakâr bir kadın olduğunu anlattı, “Saçında anne elinin dolaştığını hatırlayamayan biri ancak bu kadar sevgi dolu olabilirdi…” dedi.

-Konvoyla uğurlandı

Peki, Ankara’daki eğitimi nasıl başladı?

Üniversite için yurt dışına gidinceye kadar tek bir geceyi bile evinden uzakta geçirmeyen Tomris Mahirel, havaalanına konvoyla uğurlandı.

“Okumak için yurt dışına giden ilk bendim. Ailede kimin arabası varsa beni uğurlamak için konvoya katılırdı. Bunu her eylül yaparlardı. Tatile geldiğimde de bizim evde sofralar kurulurdu. Aile bana çok düşkündü…”

-Ağlaya ağlaya yazılan mektuplar ve Ankara soğuğu

Ankara Kıbrıs Kız Talebe Yurdu’nda 3 ranzalı 6 kişilik bir odaya yerleşen, ilk gece sabaha kadar ağlaya ağlaya belki 10, belki de 15 tane mektup yazdığını anlatan Tomris Mahirel, yurdun en çok mektup alanlarından da biri oldu.

Kıbrıs’a yılda bir defa geldiği için annesiyle babasının her bayram Sabri Tahir’in seyahat acentesinden yurda açacağı telefonu bekleyen Mahirel, özellikle ilk yılda Ankara’nın kışına alışmakta zorlandığını, soğuktan ağladığını hatırladı.

6 yıl boyunca Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı’ndan burs alan Tomris Mahirel, tıp eğitimi boyunca askeri disiplinle çalıştığını anlattı.

-Sabah ezanında hüzünlenen o yürek…

Hep yurtta kalan Tomris Mahirel, akşamları herkesin ayakta olduğu saatte uyudu, hatta yurt müdiresi gece yoklamasını yatakta aldı; el ayak çekildikten sonra da kalkıp sabaha kadar ders çalıştı.

“Ne zaman sabah ezanı duysam içim dolar. Kendimi yurtta, o uzun masanın kenarında çalışırken bulurum” diyerek andığı tıp eğitiminde 44 yılını geçireceği eşi Dr. Zekâ Mahirel ile de tanıştı.

-Ankara’da aşk…

Dr. Zekâ Mahirel, Ankara’dan Erenköy’e giden ilk öğrenci kafilesindeydi ve mücahitlik görevini tamamlayıp yeniden Ankara’ya döndüğünde ilave dersler almak için Dr. Tomris Mahirel’in sınıfına girmişti.

“İkinci sınıfa hep birlikte başladık. O sene, 1967’de, Zekâ Bey bana içini açtı. Şaşırdım. ‘Bu arkadaşlık erken mi?’ diye düşündüm ama hoşuma da gitmedi değil. Zekâ Bey’i beğeniyor, hatta koruyucu meleğim gibi görüyordum. Güçlü bir yapısı vardı.”

Yaz tatili için Kıbrıs’a gelen ve 28 Temmuz 1968’de nişanlanan çift, ailesine verdiği sözü tutarak Ankara Tıp Fakültesi’nden mezun olmadan nikah ya da düğün gibi bir talepte bulunmadı.

4 yıl süren nişanlılık dönemi için “Çok güzeldi…” diyen Dr. Tomris Mahirel, Ankara günlerini gülümseyerek anımsadı.

“Okulda buluşsak da buluşamasak da Zekâ Bey her akşamüzeri mutlaka yurda gelir, eve öyle giderdi. Antep fıstıklı bir damak çikolatasıyla gelirdi ziyaretime. İsmim anons edildiğinde aşağıya koşarak inerdim.

Kış günlerinde bir elimiz Zekâ Bey’in kabanının cebinde, diğer elimizde ders notları Aşağı Ayrancı’dan Çankaya’ya kadar ders çalışarak gider ve dönerdik…”

-Kıbrıs’ta iki düğün… İlk bebek geliyor

Ankara Tıp Fakültesi’nden mezun olan Mahirel çifti Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan sınavda başarılı olarak 1972’de Kıbrıs’ta yarı dönem asistanlık yapma hakkı kazandı.

Lefkoşa Genel Hastanesi’nde asistanlığa başlayan Dr. Tomris Mahirel, eline neşteri ilk veren hekimin, Kadın Hastalıkları ve Doğum Servisi Klinik Şefi Dr. Cahit Gürel olduğunu anlattı ve onu rahmetle andı.

Mahirel çifti 1972’nin eylül ayında evlendi. Ulaşımın şimdiki gibi kolay olmadığı o yıllarda davetlileri bir yerde toplamak zor olur diye bir düğün Zekâ Mahirel’in ailesinin Anoyira’dan göç ettiği Evdim’de, diğer düğün de Lefkoşa’da yapıldı.

Çiftin kızları Gamze Mahirel (Bozatlı) 1973’te dünyaya geldi. Tomris Mahirel, normal doğumda başucunda Klinik Şefi Dr. Cahit Gürel ile Başhemşire Firdevs İslamoğlu’nun olduğunu hatırladı.

-Doğumu yaptırdığı ilk bebeğe Tomris adını verdiler

“Anne olmak çok muazzam bir duygu, bir bebeğin dünyaya gelişi de mucize” diyen Tomris Mahirel, doğumla ilgili ilk mesleki tecrübesini öğrencilikte yaşadığını söyledi.

“Doğuma ilk kez Ankara’da girdim. Başınızda başasistan var, asistan var. Elinize ‘hop’ diye bir bebek geliyor ama ne olduğunu anlayamıyorsunuz.

İlk gerçek doğumu Kıbrıs’ta yaptırdım. Çok heyecan vericiydi. Elinize günahsız bir can geliyor ve hayatı tamamen size bağlı; ağzını temizleyeceksiniz, göbek kordonunu keseceksiniz… Tarif edilemeyecek bir duygu bu. Ona benim adımı verdiler. 1972’de doğan Tomris, şimdi 53 yaşında…”

1974 Barış Harekatı’nda sigara fabrikasından bozma Lefkoşa Genel Hastanesi’nde görev yapan Mahirel çifti, 1974’ün ekim ayında ise ihtisas için yeniden Ankara’nın yolunu tuttu.

Tomris Mahirel, kadın doğum ihtisası için Ankara Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni, eşi Zekâ Mahirel de cerrahi ihtisası için Ankara Numune Hastanesi’ni seçti.

-Gemide yakılan teselli sigarası

Yaklaşık bir buçuk yaşındaki kızları Gamze’yi Tomris Mahirel’in annesine ve kız kardeşlerine emanet eden çift, Kıbrıs’tan hüzünle ayrıldı.

“1974’te uçak da yok… Mağusa’ya gelen ‘Truva’ isimli ilk gemiyle gideceğiz Ankara’ya… Gemide bir sigara yaktım. Bana yardımcı olabileceğini düşünmüştüm. Arada tek tük içerdim ama o günden sonra paket taşımaya başladım. Annem, Gamze’yi senede bir defa, 15-20 günlüğüne Ankara’ya getirir, senede bir defa da biz Kıbrıs’a gelirdik”

İhtisasın ardından 1977’de ilk kadın jinekoloji uzmanlarından biri olarak Kıbrıs’a dönen Tomris Mahirel, sağlık servislerinde Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak çalışmaya başladı, o zaman henüz Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin inşaat halinde olduğunu anlattı.

1979’de klinik açtıklarını, burada da eşi ile birlikte çalıştığını söyleyen Tomris Mahirel, aynı yıl oğlu Ahmet Cevdet Mahirel’i dünyaya getirdi ve Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ndeki görevinden istifa ederek sadece klinikte görev yaptı.

-Doğum anıları

“Zekâ Bey de ben de çok yoğun çalıştık ama işimizden geriye kalan zamanı ailemizle geçirdik” diyen Tomris Mahirel, hekimlerin saat mevhumu olmaksızın çalıştığıyla ilgili bir anısını da paylaştı.

Gece geç saatte ısrarla çalan kapıda, evde doğum yapan bir kadının yardım isteyen eşi olduğunu söyleyen Dr. Tomris Mahirel, hastanın evine ulaşmak için yürüdüğü o bahçe yolunun ona ne kadar uzun geldiğini de hatırladı.

“Yaşlı bir kadın kova kova su dökerek kanları süpürüyordu. Sanki eve değil mezbahaya gelmiştik. Yatak odasında kanlar içinde bir kadın, göbek kordonu açık bir de bebek vardı. Tanrı’nın büyüklüğüne bakın ki bebek kanamıyordu. Yanlarında 2-3 yaşlarında zihinsel engelli bir de çocuk vardı…

Bir taraftan eşi bir tarafından ben, kadını ve bebeği battaniyeyle benim arabaya taşıdık. Bahçeden geçerken masadaki naylon örtüyü de çektim, arka koltuğa serdim ve kadını arabaya yatırdık. Hastaneye mi kliniğe mi gideyim? Hastane uzak, prosedürler uzayabilir… Hasta bembeyaz… Büyük risk aldım ve kliniğe gittik…”

-Ana rahminden uzanan bir minik el…

O gece gün ağarana kadar ameliyathanede kaldığını ancak anneyle bebeği sağlıkla evine gönderdiğini söyleyen Tomris Mahirel’in meslekte unutmadığı bir diğer hikayesi de ana rahminden ona uzanan elle ilgili oldu.

“İkizlerden biri doğdu. İkinci bebek için elimi uzattım, minik bir el içeriden parmağımı yakaladı. Elimi çeksem bebekte kol sarkması olur ve mutlaka sezeryana girmek zorunda kalırdık. Bebeğin başını sol elimle yavaş yavaş pelvise doğru ittim de öyle bıraktı elimi… Bu da benim için çok enteresan bir doğumdu.”

Dr. Tomris Mahirel ailesi ile birlikte Mağusa’ya ev ziyaretine giderken Haspolat yakınlarında Lefkoşa’ya doğru gelen hastasını arabada görünce eşinden durmasını istemiş.

Karşı şeritteki araba da durunca erken başlayan sancıları öğrenen Mahirel, Lefkoşa’ya dönerek doğumu yaptırmış yaptırmasına ama kızıyla oğlunun yarım kalan ziyaret için ne kadar üzüldüğünü de hiç unutmamış.

-680 gramlık bebekle yıllar sonra kesişen yollar

Bu ve bunun gibi birçok hikayeyi barındıran meslek hayatında doğumunu yaptırdığı en küçük bebeğin 680 gram olduğunu da söyleyen Tomris Mahirel, prematüreler için yoğun bakım servisinin olmadığı dönemde, zor şartlarda doğup büyüyen bu çocuğun bir dönem oğlu Ahmet Cevdet Mahirel ile aynı ofisi paylaştığını, bunun da kendisi için büyük bir mutluluk olduğunu paylaştı.

-Hekimlik ve annelik

Tomris Mahirel, ikinci bebeğini doğuran ama çok yoğun çalışan kadın hekim olmanın zorluğunu da anne sütü üzerinden anlattı, çok arzu etse de çocuklarını istediği gibi emziremediğini söyledi.

Çok uzun çalıştığı günlerde elbisesinin süte bulandığını anımsayan Tomris Mahirel, her zaman emzirmeden yana olduğundan bu konuda zorluk yaşayan annelerin evlerine giderek onlara yardımda bulunduğunu anlattı.

-Bir çocuğun gözünden hekim anne-baba

Röportajın bir kısmına dahil olan Ahmet Cevdet Mahirel ise hekim çocuğu olmanın, klinikle evin aynı yerde bulunmasının zorluklarından söz etti.

Bir okul dönüşü kliniğin önündeki mahşeri kalabalığı anımsayan Ahmet Mahirel, aşırı kanamalı hastaya dıştan da çağrılan hekimlerle uzun süre müdahale edildiğini anlattı, “Ameliyathaneden çıkan annemle babamın kıyafetindeki teri asla unutmayacağım” dedi.

-“Bana 44 yılda 88 yıllık mutluluk yaşattı”

44 yılını birlikte geçirdiği, “Bana 44 yılda 88 yıllık mutluluk yaşattı” dediği eşi, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde uzun yıllar başhekimlik de yapan Dr. Zekâ Mahirel’i 2012’de 67 yaşındayken kaybeden Tomris Mahirel, bu erken vedayla ilgili de konuştu.

“Zekâ Bey mükemmel bir eş, baba ve dosttu. Mükemmel bir de cerrahtı ama çok kötü bir hastaydı. Kendine hiç bakmadı. Onun kaybıyla çok boşlukta hissetim. Ablam Güzide ve kız kardeşim Hülya her akşam yanıma geldi, benimle kaldı. Çocuklarım da beni yalnız bırakmadı. O dönem gördüğüm, duyduğum, bulabildiğim yasla başa çıkabilme kitaplarının hepsini okudum ama insan yasla ancak kendi iradesiyle başa çıkabiliyor.

İşimin yeniden hayata tutunmamda büyük faydası oldu. Zekâ Bey’i kaybettikten sonra hemen işe döndüm. Babamın kaybı da benim için çok sarsıcıydı, cenazesinden geldim, akşam da doğuma girdim. Hekimlik böyle bir şey…”

-1 Nisan şakası mı?

Dr. Tomris Mahirel, 1 Nisan 2019’da kliniğin kapısına astığı bir yazıyla artık hasta görmeyeceğini duyurdu.

“42 yıl askeri disiplinle çalıştıktan sonra ‘eyvallah’ deyip görevi gençlere bıraktım. Ben buna meslekten terhis diyorum. Bir hekim emekli olmaz…” diyen Tomris Mahirel, aktif çalışma hayatını böyle noktaladı.

Ailesinin kliniği kapama kararından da haberi olmadı. Öyle ki kliniğe gittiğinde kapıda böyle bir yazı gören Ahmet Mahirel, bunu annesinin 1 Nisan şakası sandı.

“Aranırken bırakmak istedim. Kendinizi dinç hissetseniz de o yıllar bazı şeyleri alıp götürüyor. Ben hiçbir zaman doğum sancısı başlayan hastayı ebeye bırakan bir doktor olmadım. Hastanın eli elimde, sancılarda nefes aldık, sancı aralarında güldük, oynadık. İkindi kliniğe yatırdığım bir hastanın ertesi gün öğle doğum yaptığını düşünün, ben hep başındaydım…”

Şu sıralar Kıbrıs Türk Kadınlar Birliği Lefkoşa Başkanlığı’nı yürüten Tomris Mahirel, aktif olmayı sevdiğini, hayatın her alanında, doğumuna şahitlik ettiği çocuklarla karşılaştığını, onların aile kurduğunu, iş hayatında başarılı olduğunu, çoluk çocuğa karıştığını görmenin kendisini mutlu ettiğini anlattı.

Bu çocukların arasında, öğretmenler, mühendisler, hekimler, hatta kadın doğum uzmanları olduğunu da söyledi.

-Dr. Mahirel’den gençlere tavsiye: “Hekimlik insan sevgisi olmadan yapılamaz”

Meslekte aktif olduğu dönemi özlemle değil sevgiyle anan Tomris Mahirel’in, son sözü gençlere yönelikti.

“Her şeyi dolu dolu yaşadım, hiçbir zaman da keşke demedim. Gençlere de şunu tavsiye ederim: Önce hedef koymak lazım ama hedef koymak da yeterli değil, ona ulaşmak için kendine güvenmek ve çok çalışmak gerek.

Ben insanları çok sevdim. Hekimlik insan sevgisi olmadan yapılamaz.”

Devamını Oku

Trending

Reklam