Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

AB Koordinasyon Merkezi hellim ihracatının 2024 Haziran’a kadar başlamasını amaçladıklarını açıkladı

Published

on

Hellimle ilgili süreci takip eden Başbakanlığa bağlı Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi (ABKM’nin)Başkanı Selçuk Yürükoğulları, amaçlarının AB ülkelerine hellim ihracatının haziran 2024’e kadar başlamasını sağlamak olduğunu söyledi.

Yürükoğulları, Coğrafi Koşul Tescil (PDO’lu) hellim ihracatı için imalathane, çiftlik ve gıda güvenliğiyle ilgili gelinen aşama hakkında TAK’a açıklama yaptı.

Yürükoğulları, Gülgün, Arden ve Garanti şirketlerinin imalathanelerinin PDO’lu üretim yapabileceğini belgeleyen sertifikasını aldığını, çiftliklerden ise 15 çiftliğin PDO’lu üretim için uygun ve hastalıklardan ari olduğunu belgeleyen sertifika aldığını belirtti. Yürükoğulları, hayvan hastalıklarına karşı verilen mücadele sayesinde küçük ve büyük çiftliklerinin yüzde 98.8’inin hastalıktan ari duruma geldiğine de işaret etti.

Ancak hellimin AB ülkelerine Yeşil Hat tüzüğü kapsamında PDO’lu bir ürün olarak ihraç edilebilmesi için “gıda güvenliği” ayağının da bulunduğunu kaydeden Yürükoğulları, gıdanın çiftlikten sofraya sağlıklı bir şekilde gelmesini sağlayan “Gıda Güvenliği” kurallarını da yerine getirmek gerektiğini ifade etti.

Yürükoğulları, “Esas gayretimiz sağlık kontrollerinin bir an önce başlaması ve hellim ticaretinin  Haziran 2024’te başlamasını sağlamaktır” dedi.

Yürükoğulları, Gıda Güvenliği denetlemelerinin de, imalathane ve çiftlik denetimlerini de yapan; analiz, denetleme ve sertifikasyon kurumu Bureau Veritas’a verilmek üzere olduğunu kaydetti.

-“Ülkede kurulacak olan akredite laboratuvarla numunelerin yurt dışına gitmesine gerek kalmayacak”

Gıda Güvenliği kapsamında süt ve hayvan yemlerinde kalıntı analizleri yapılmasının öngörüldüğünü bunun için Avrupa Komisyonu tarafından, “ülkede akredite” bir laboratuvar kurulacağını ifade eden Yürükoğulları, laboratuvar kurulduktan sonra sütte ve yem numunelerinin yurt dışında akredite bir laboratuvara gönderilmesine gerek kalmayacağını söyledi.

Hayvan hareketlerinin takibinin yapılması için Veteriner Dairesi’nin hayvan kayıt sisteminin AB standartlarına yükseltilmesinin Gıda Güvenliği sisteminin bir parçası olduğunu ifade eden Yürükoğulları, bu veri sisteminde çiftliklerin hastalık geçmişi, hayvanların bir yerden başka bir yere hareketi, çiftliklerde kesime gönderilen hayvan sayısı gibi bilgilerin  toplanmasının öngörüldüğünü, bu sistemin AB’nin olmazsa olmazlarından olduğunu ifade etti.

-Küçük baş arttırılmalıdır

PDO’lu hellim tüzüğünde belirtilen geçiş döneminde koyun/keçi sütünün en az yüzde 19 olmasının emredilmesine de değinen Yürükoğulları, “Çok acil olarak küçük baş hayvan sayısının arttırılması için çalışmalar hızlandırılmalıdır. Avrupa’dan küçükbaş getirmek için AB ile görüşmeler yürütmekteyiz. Tarım bakanlığının en acil talebi budur” dedi.

-3 imalathaneye yetecek süt var

PDO sertifikası alan imalathane sayısının artması durumunda küçükbaş sütte sıkıntı yaşanacağını belirten Yürükoğulları, “Şu anda 3 imalathaneye yetecek kadar küçükbaş süt var. İmalatçı sayısı arttıkça süt sıkıntısı baş gösterecek” dedi.

Yürükoğulları bu konuda 2024’te küçükbaş hayvanların ıslahı çalışmaları için Avrupa Birliği’nin 1.5 milyon Euro, hastalıktan ari sertifikası olan çiftliklerin PDO’lu üretim standardına getirilmesi için 2.5 milyon Euro, 2.5 milyon Euro da henüz sertifika almayan ancak almayı hedefleyen çiftlikler için hibe olarak ayrıldığını kaydetti. Yürükoğulları çiftliklere PDO sertifikası alınması için, çiftlik sahiplerinin barınak standartları, hijyen, soğuk zincir ve kayıt sistemi gibi pek çok unsuru yerine getirmesi gerektiğini belirtti.

PDO tüzüğü çıkarken hayvan ırkları konularında da kurallar bulunduğunu belirten Yürükoğulları, bunun hem Güney hem de Kuzey’deki üreticiler için büyük sorun yarattığından, kuralın, Kıbrıs’ta yaşayan herhangi bir küçükbaş hayvan olarak değiştirildiğini kaydetti.

-Merkezin faaliyetleri

Yürükoğulları, ABKM’nin, hellimin yanında, Avrupa Birliği müktesebatına uyum çalışmaları, Avrupa Birliği yarımlarıyla ilgili çalışmaları, AB finansmanı ile yerel altyapı projeleri ve Dünya Bankası ile yapılan çalışmaları da yürütmekte olduğunu belirtti.

TAK

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam