Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Meclis’te narenciye sektörü konuşuluyor

Published

on

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda, milletvekillerinin güncel konuşma istemlerine yer veriliyor.

Denetim göreviyle saat 12.00’de başlayan Meclis oturumunda, ülkede tespit edilen rektör (taşıyıcı) böceğin sebep olabileceği yeşilleme hastalığı riskinin narenciye ihracatında yarattığı sıkıntılar konuşuluyor.

Bu çerçevede, ilk sözü Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Lefke Milletvekili Salahi Şahiner aldı.

-Şahiner: “Narenciye ürününün dalında kalmasını kabul edemeyiz”

CTP Milletvekili Salahi Şahiner, Şahiner, “Hükümet tarafından süründürülen narenciye üreticisi” konulu güncel konuşmasında, narenciye sektörünün uzun süredir sıkıntılar içinde bırakıldığını, sıkıntıların da giderek büyüdüğünü belirtti. Şahiner, sektördeki krizin artık Tarım Bakanlığı’nı aştığını ve bir kriz masası kurulması gerektiğini kaydetti.

Bölge halkı için narenciyenin önemine vurgu yapan Şahiner, üretimin daimi ve sektörün sürdürülebilir kılınması gerektiğini vurguladı.

Şahiner, “çözüm için çalıştıkları, konuyu yakından takip ettikleri” yönünde açıklama yapmaya son vermelerini istediği yetkililerden narenciye ithalatıyla ilgili Türkiye yetkilileriyle istişare ederek çözüm üretmelerini istedi. Şahiner, konunun artık üreticilerin uykularını kaçıracak noktaya geldiğini söyledi.

Hem maliyede yaratacağı külfet, hem de sonraki yılın rekoltesine edeceği etki sebebiyle narenciye ürününün dalında kalmasının kabul edilemeyeceğine vurgu yapan Şahiner, ürünün fumigasyon yapılarak pazarlanması durumunda dahi ihracata sınırlama getirilmesinden söz edildiğini belirterek, bunun olması halinde hiçbir ürün satışının yapılamayacağını söyledi. Şahiner, daha fazla zaman kaybedilmeden konunun Türkiye yetkililerine anlatılması gerektiğini kaydetti.

-“Soğuk hava depolarında ilaçlanarak pazarlanmasının önünün açılması elimizi güçlendirir”

Ülkede yeşilleme hastalığının olmadığını, sadece bu hastalığa sebep olan rektör böceğin görüldüğünü anımsatan Şahiner, bu böceğin Türkiye ile yapılan ticarette tırlarla da taşınabileceğine işaret etti.

Narenciye ürününün ithalatında fumigasyon yöntemiyle 20 bin tonla sınırlandırma olduğu duyumunu aktararak bunun doğruluğunu sorgulayan Salahi Şahiner, böyle bir sınırlama olması halinde sorunun daha büyük olacağını söyledi.

Başbakan Ünal Üstel’in “30 bin ton soğuk hava deposu yatırımı yapılacağı” açıklamasını olumlu olarak değerlendiren Şahiner, “Soğuk hava depolarında ilaçlanarak pazarlanmasının önünün açılması elimizi güçlendirir” dedi.

Narenciye krizinin bu yıl aşılmasının önemine vurgu yapan Şahiner, ürünün Avrupa Birliği pazarına satışının yapılabileceği bir açılıma ihtiyaç olduğunu belirtti.

Şahiner, rekoltenin en yüksek olduğu narenciye bahçelerinin satışa çıkarıldığını da ekleyerek, “Üretemediğimiz zaman içine düşeceğimiz durum budur ve bizi bu duruma düşüren de hükümetin ta kendisidir” dedi.

-Çavuş: “Bizi sıkıntıya sokan 17 bin ton civarında bir rakamdır”

Şahiner’e yanıt vermek üzere söz alan Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hüseyin Çavuş, yüzde 6’ya kadar düşen Tarım bütçesi içinde narenciyenin payını yüzde 20’ye çıkardıklarını ve rektör böceğin ülkede görüldüğü andan itibaren bakanlığın üzerine düşeni yaptığını, ihracatın hızlandırılmasıyla ilgili de çalışmalar yürüttüğünü kaydetti.

Çavuş, fumigasyon araçlarını ülkeye getirmek için iki kez Bakanlar Kurulu toplantısı yaptıklarını ve bu uygulamayı hayata geçirdiklerini de ekledi.

60 bin ton King-Mandora ürününün 20 bin tonunu sıkmayı hedeflediklerini kaydeden Çavuş, 15 bin tonu Türkiye’ye, bir kısmını Azerbaycan ile Irak’a, bir kısmını ise Yeşil Hat üzerinden Avrupa pazarına göndereceklerini belirtti.

Çavuş, 17 bin ton civarında bir rakamın kendilerini sıkıntıya soktuğunu söyleyerek, bu sıkıntının aşılmasına yönelik hem hükümetin, hem de muhalefetin çaba gösterdiğini kaydetti. Çavuş, muhalefete bunun için teşekkür etti.

Dalında kalan bir ürün olursa üreticinin muhakkak tazmin edileceğini belirten Çavuş, amaçlarının ise her üreticinin en iyi şekilde hasadını yapması olduğunu aktardı.

Tüm sıkıntılara rağmen bakanlığın süreci iyi yönettiğini ifade eden Çavuş, narenciye sektöründeki sıkıntının rekolte veya kaliteden değil, rektör böceğinden kaynaklı olduğunu belirtti.

Çavuş, Cypfruvex’e büyük bir depolama tesisi kazandırılması ve alternatif işleme tesislerinin kurulmasının gündeme geleceğini de ifade etti.

Hüseyin Çavuş, Şahiner’in “narenciye ürününün ithalatında fumigasyon yöntemiyle 20 bin ton sınırlandırma olup olmadığı” yönündeki sorusuna, böyle bir sınırın olmadığı yanıtını verdi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Akgünler Denizcilik yeni hızlı deniz otobüsü “Grand Master” ile hizmet ağını genişletti

Published

on

By

Akgünler Denizcilik’in 25. kuruluş yıl dönümünde, yeni nesil, yüksek kapasiteli hızlı deniz otobüsü “Grand Master” ile hizmet ağını genişleterek, Girne-Taşucu arası seyahat süresini 2 saat 30 dakikaya indirdiği bildirildi.

Akgünler Denizcilik’ten verilen bilgiye göre, 24 Temmuz itibarıyla Girne-Taşucu-Girne hattında seferlerine başlayan gemi, 43 araç ve 430 yolcu kapasitesine sahip.

Akgünler Denizcilik Genel Müdürü İbrahim Baştuğ, “25. yılımızı kutlarken ailemize katılan Grand Master ile hizmet kalitemizi bir adım daha yukarıya taşıyoruz. Yolcularımıza hızlı, konforlu ve zaman kazandıran bir yolculuk deneyimi yaşatmayı amaçlıyoruz. KKTC ile Türkiye arasındaki ulaşımı daha da güçlendirecek bu yatırım, deniz taşımacılığında her zaman hizmet kalitesini artırma hedefinde olan lider firma olmamızın bir göstergesidir.” şeklinde konuştu.

Devamını Oku

Kıbrıs

Başbakan Üstel: “Kişilik haklarına saldırı, düşünce ya da medya özgürlüğü değildir”

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, toplumun ortak değerlerine saldırı nitelikli her türlü yayının bir özgürlük kullanımı olmadığını belirterek, “Kişilik haklarına saldırı, düşünce ya da medya özgürlüğü değildir.” dedi.

Üstel, “düşünce özgürlüğünü bilmeyenler, düşünce özgürlüğünün düşmanıdır.” diyerek, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın tarihi kişiliğini hedef alan yayını, hukuk devletinin ağırlığına uygun olarak takip ettiklerini kaydetti.

Başbakanlık’tan yapılan açıklamaya göre Üstel, Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs adasını vatan yaparken, canı pahasına mücadele verdiğini anımsattı.

“EOKA’dan önce de Kıbrıs Türk halkı, ENOSİS idealini benimseyen Rumların, kilisenin hedefiydi. Kıbrıs Türkünün insan hakları ve insan haklarına bağlı olarak özgürlükleri, zayıflatılmadan öte yok edilmeye çalışıldı. Sivil, demokratik ve çok sesli bir yapı, ulusal var oluş mücadelemizin, hedeflerindendi.” diyen Üstel, Güvenlik Kuvvetleri kurulurken, TMT’nin askeri görevini üstlendiğini kaydetti.

-“İnsan hakları bütün hakların önünde”

UBP’nin TMT’nin siyasi anlamda bayrağını devraldığını ifade eden Üstel, “Bu bir süreçtir ve bizler, gerek UBP, gerekse var oluşunda etkin yer aldığımız hükümetlerde TMT’nin nitelikli demokrasi anlayışını ileriye götürüyoruz.” dedi.

KKTC’de basının özgür olduğunu, hatta gazeteci olmayanların bile, kendini gazeteci ilan ederek yayın yapmasını sabırla izlemeyi tercih ettiklerini belirten Üstel, insan haklarının bütün hakların önünde olduğunu ifade etti.

– “Düşünce özgürlüğünü bilmeyenler, düşünce özgürlüğünün düşmanıdır”

“Yalan özgürlüğü, düşünce özgürlüğü değildir. Kişilik haklarına saldırı, düşünce ya da medya özgürlüğü değildir.” ifadelerine yer veren Üstel, toplumun ortak değerlerine saldırı nitelikli her türlü yayının da bir özgürlük kullanımı olmadığını belirtti.

“Düşünce özgürlüğünü bilmeyenlerin düşünce özgürlüğünün düşmanı” olduğunu ifade eden Üstel, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın tarihi kişiliğini hedef alan yayını, hukuk devletinin ağırlığına uygun olarak takip ettiklerini de kaydetti.

-“Gerekenin yapılmasıyla ilgili kesin bir kararlılık içindeyiz”

“Hükümetimiz ve şahsım bu konuda gerekenin yapılmasıyla ilgili kesin bir kararlılık içindeyiz.” diyen Üstel, Rauf Denktaş’ın Kıbrıs Türk halkının lider vasıflı bir bireyi olarak tüm Türklük dünyasında yüksek itibar sahibi olduğunu vurguladı.

Üstel, “Aramızdan bedenen ayrılması, fikirleriyle sonsuza dek yaşamasına engel değildir. Bu düşüncelerimiz toplum liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve var oluş mücadelemize hayatın her alanında katkı koyan isimlerimiz için de geçerlidir.” dedi.

Toplumsal barışı, yüksek bir duyarlılıkla korumak zorunda olduklarını ifade eden Üstel, düşünce özgürlüğüyle alakası olmayan yaklaşımlara gösterilecek her hoşgörünün, benzer yaklaşım içinde olanları cesaretlendirdiğini belirtti.

Üstel, düşünce özgürlüğüne değer veren herkesin, siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin, düşünce özgürlüğüne zarar veren yaklaşımlara karşı tavır koymaktan çekinmemesi gerektiğini dile getirdi.

Üstel, “Özgürlüğe zarar veren her türlü yayın, beyan ve yaklaşım, yılan gibidir. Gün gelir bugün seyredenleri de sokar. Kimse, ‘Beni sokmayan, yılan bin yaşasın’ diyemez.” ifadelerine yer verdi.Başbakan Ünal Üstel, toplumun ortak değerlerine saldırı nitelikli her türlü yayının bir özgürlük kullanımı olmadığını belirterek, “Kişilik haklarına saldırı, düşünce ya da medya özgürlüğü değildir.” dedi.

Üstel, “düşünce özgürlüğünü bilmeyenler, düşünce özgürlüğünün düşmanıdır.” diyerek, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın tarihi kişiliğini hedef alan yayını, hukuk devletinin ağırlığına uygun olarak takip ettiklerini kaydetti.

Başbakanlık’tan yapılan açıklamaya göre Üstel, Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs adasını vatan yaparken, canı pahasına mücadele verdiğini anımsattı.

“EOKA’dan önce de Kıbrıs Türk halkı, ENOSİS idealini benimseyen Rumların, kilisenin hedefiydi. Kıbrıs Türkünün insan hakları ve insan haklarına bağlı olarak özgürlükleri, zayıflatılmadan öte yok edilmeye çalışıldı. Sivil, demokratik ve çok sesli bir yapı, ulusal var oluş mücadelemizin, hedeflerindendi.” diyen Üstel, Güvenlik Kuvvetleri kurulurken, TMT’nin askeri görevini üstlendiğini kaydetti.

-“İnsan hakları bütün hakların önünde”

UBP’nin TMT’nin siyasi anlamda bayrağını devraldığını ifade eden Üstel, “Bu bir süreçtir ve bizler, gerek UBP, gerekse var oluşunda etkin yer aldığımız hükümetlerde TMT’nin nitelikli demokrasi anlayışını ileriye götürüyoruz.” dedi.

KKTC’de basının özgür olduğunu, hatta gazeteci olmayanların bile, kendini gazeteci ilan ederek yayın yapmasını sabırla izlemeyi tercih ettiklerini belirten Üstel, insan haklarının bütün hakların önünde olduğunu ifade etti.

– “Düşünce özgürlüğünü bilmeyenler, düşünce özgürlüğünün düşmanıdır”

“Yalan özgürlüğü, düşünce özgürlüğü değildir. Kişilik haklarına saldırı, düşünce ya da medya özgürlüğü değildir.” ifadelerine yer veren Üstel, toplumun ortak değerlerine saldırı nitelikli her türlü yayının da bir özgürlük kullanımı olmadığını belirtti.

“Düşünce özgürlüğünü bilmeyenlerin düşünce özgürlüğünün düşmanı” olduğunu ifade eden Üstel, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın tarihi kişiliğini hedef alan yayını, hukuk devletinin ağırlığına uygun olarak takip ettiklerini de kaydetti.

-“Gerekenin yapılmasıyla ilgili kesin bir kararlılık içindeyiz”

“Hükümetimiz ve şahsım bu konuda gerekenin yapılmasıyla ilgili kesin bir kararlılık içindeyiz.” diyen Üstel, Rauf Denktaş’ın Kıbrıs Türk halkının lider vasıflı bir bireyi olarak tüm Türklük dünyasında yüksek itibar sahibi olduğunu vurguladı.

Üstel, “Aramızdan bedenen ayrılması, fikirleriyle sonsuza dek yaşamasına engel değildir. Bu düşüncelerimiz toplum liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve var oluş mücadelemize hayatın her alanında katkı koyan isimlerimiz için de geçerlidir.” dedi.

Toplumsal barışı, yüksek bir duyarlılıkla korumak zorunda olduklarını ifade eden Üstel, düşünce özgürlüğüyle alakası olmayan yaklaşımlara gösterilecek her hoşgörünün, benzer yaklaşım içinde olanları cesaretlendirdiğini belirtti.

Üstel, düşünce özgürlüğüne değer veren herkesin, siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin, düşünce özgürlüğüne zarar veren yaklaşımlara karşı tavır koymaktan çekinmemesi gerektiğini dile getirdi.

Üstel, “Özgürlüğe zarar veren her türlü yayın, beyan ve yaklaşım, yılan gibidir. Gün gelir bugün seyredenleri de sokar. Kimse, ‘Beni sokmayan, yılan bin yaşasın’ diyemez.” ifadelerine yer verdi.

Devamını Oku

Kıbrıs

GKRY, Kayıp Şahıslar Komitesi’ne 380 bin euro bağışladı

Published

on

By

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Kıbrıs’taki Kayıp Şahıslar Komitesi’ne (KŞK), 380 bin euro bağışladı.

Bu bağışla GKRY’nin 2005’ten bugüne KŞK’ye sağladığı mali yardım 4 milyon 392 bin 700 euroya yükseldi.

KŞK’den yapılan açıklamada, bağışın kazı çalışmalarının güçlendirilmesi ve kazı ekiplerinin artırılması da dahil olmak üzere KŞK’nin 2025’teki çalışmalarını destekleyeceği kaydedildi.

KŞK’ye yapılan bağışların, Komite’nin kayıp şahısların kalıntılarının tespit edilmesi ve ailelerine iade edilmesi amacına katkıda bulunduğu belirtilen açıklamada, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum kayıplardan, şu ana kadar toplam 1055 kişinin kimliklendirilerek, usulüne uygun cenaze töreniyle ailelerine teslim edildiği hatırlatıldı.

Açıklamada, projenin devamı için Kayıp Şahıslar Komitesi’nin bağışçı desteklerine ihtiyaç duyduğu vurgulandı.

Devamını Oku

Trending

Reklam