Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Tatar:4 Mart 1964 tarihli karar haksız ve siyasi…Bu karar çözümün önündeki en büyük engel

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarihli kararının haksız ve siyasi olduğunu vurgulayarak, bu kararın çözümün önündeki en büyük engel olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar, bu kararın, halkın bütün hakları ile egemenliğini yok saydığını ve halkı Rumların azınlığı yapmayı içerdiğini ifade ederek, bu karardan güç alan Rum tarafının Kıbrıs Türk halkının bütün haklarını ve egemenliğini yok saydığını söyledi.

Rum tarafının Kıbrıs Türk halkına azınlık statüsü önerdiğini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, Rum tarafının “BM parametreleri”, “Federal çözüm” ve “Sıfır asker, sıfır garanti” dayatmalarıyla Türkiye ile Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırmaya çalıştığına dikkat çekti.

“Bir kez daha belirtiyorum ki, bu dayatmalara asla boyun eğmeyeceğiz, devletimizden, egemenliğimizden, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğü ile Türk askerinden asla vazgeçmeyeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarihli ve 186 sayılı kararının 60. yıl dönümünde tüm dünyaya ve BM Güvenlik Konseyi’ne Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme ulaşılabilmesini sağlayabilmek için Kıbrıs Türk halkını Rum tarafının azınlığı yapmayı içeren, insan haklarına ve uluslararası hukuka aykırı haksız ve siyasi kararı sonlandırmaları çağrısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Tatar, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarihli 186 sayılı kararının 60. yıl dönümünde Kıbrıs konusuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

-“Bu karar, halkımızın bütün hakları ile egemenliğini yok saymakta ve halkımızı Rumun azınlığı yapmayı içermektedir”

Cumhurbaşkanı Tatar’ın açıklaması şöyle;

“Kıbrıs’ı bir Elen adası yapma hedefiyle Akritas Planı doğrultusunda 21 Aralık 1963 tarihinde başlayan ve tarihte Kanlı Noel saldırıları olarak yer alan Rum saldırılarında halkımız katliamdan geçirilip, göçe zorlanırken, Kıbrıs Türk halkının eşit kurucu ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti de silah zoruyla Rum devletine dönüştürülmüştü.

Soruna çözüm bulabilmek amacıyla Kıbrıs Türk ve Rum tarafları ile garantör ülkelerin katılımıyla 1964 Ocak ayında gerçekleşen Londra Konferansı da Rum-Yunan ikilisinin olumsuz tutumu nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanırken, Rum saldırıları daha da yoğunlaşmış ve halkımız adanın yüzde 3’üne tekabül eden bölgelerde kuşatma altına alınmıştı. Garantör ülke olan Anavatan Türkiye bu saldırıları durdurabilmek ve halkımızın güvenliğinin sağlanabilmesi amacıyla 13 Şubat 1964 tarihinde BM Güvenlik Konseyi’ne başvuruda bulunur.

Bunun sonucunda BM Güvenlik Konseyi üyeleri büyük bir aldatmayla ‘Önce Kıbrıs’a BM Barış Gücü’nü gönderelim, ateşkesi sağlayalım, sonra bu kararı değiştiririz’ diyerek, 4 Mart 1964 tarihli 186 sayılı karar alınır. Bu karara göre de Rum devletine dönüştürülen Kıbrıs Cumhuriyeti ‘Kıbrıs’ın tek meşru hükümeti’ olarak tanınır.

Bu kararla uluslararası antlaşmalar ve hukuk kuralları ayaklar altında çiğnenirken, ABD’nin eski Kıbrıs Özel Temsilcisi Nelson Ledsky’nin yapmış olduğu açıklamayı da hatırlatmakta büyük yarar var. Ledsky yapmış olduğu açıklamada bu kararın ‘siyasi bir karar olduğunu’ teyit ederken, şöyle demişti;

‘1964 yılının dosyalarını incelettim. BM Güvenlik Konseyi’nce alınan bu kararın hukuki temellere dayanan bir karar olmadığını, siyasi mülahazalarla alınmış bir karar olduğunu tespit ettim.’

Bu karar, halkımızın bütün hakları ile egemenliğini yok saymakta ve halkımızı Rum’un azınlığı yapmayı içermektedir.

Pek çok platformda, görüşmelerde ve son olarak da Antalya’da gerçekleşen Diplomasi Formunda da bir kez daha belirtmiş olduğum gibi Kıbrıs sorununun 60 yıldan bu yana devam etmesinin ana nedenlerinden biri bu haksız ve siyasi karar ile Rum devletine dönüşen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ‘Kıbrıs’ın tek meşru hükümeti’ olarak hâlâ daha tanınmasıdır. Rum tarafı bu haksız ve siyasi karardan güç alıp konfor alanını sağlamlaştırırken, uzlaşmazlığını sürdürmekte ve zamana oynamaktadır.

Bu karardan güç alan Rum tarafı Kıbrıs Türk halkının bütün haklarını ve egemenliğini yok saymakta ve halkımıza azınlık statüsü önermekte, ‘BM parametreleri’, ‘federal çözüm’ ve ‘sıfır asker, sıfır garanti’ dayatmalarıyla da Türkiye ile Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırılmaya çalışmaktadır. Bir kez daha belirtiyorum ki, bu dayatmalara asla boyun eğmeyeceğiz, devletimizden, egemenliğimizden, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğü ile Türk askerinden asla vazgeçmeyeceğiz.

Bu haksız ve siyasi kararın hâlâ daha yürürlükte olması nedeniyle kendisini ‘Kıbrıs’ın tek sahibi’ olarak gören Rum tarafı 1968 yılından bu yana müzakere süreçlerini dinamitlemekte, uzlaşmaz tutumu ile hakimiyetçi zihniyetini sürdürmektedir. Bu karar ortada durdukça Rum tarafı hiçbir anlaşmaya yanaşmayacaktır.

Tüm bu nedenler ve özellikle Annan Planı ile Crans Montana görüşmeleri sürecinde yaşananlar, federal temele dayalı bir çözümün gerçekleşmesinin mümkün olmadığını bir kez daha gözler önüne sererken yıllardan beri devam eden dayatmacı statükonun sonlandırılması ve müktesep haklarımız olan egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüzün tescili için yeni vizyonumuzu ortaya koyduk. Anavatan Türkiye tarafından da desteklenen ve ‘Yeni Siyaset’ olarak adlandırılan bu vizyonumuz Kıbrıs’ın ve bölgenin yararına olacak olan egemen eşit iki ayrı devlete dayalı çözüm şeklidir. Yeni ve resmi müzakereler ancak bu temelde başlayabilir.

BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarihli ve 186 sayılı kararının 60’ıncı yıl dönümünde tüm dünyaya ve BM Güvenlik Konseyine yeniden çağrıda bulunuyorum; Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme ulaşılabilmesini sağlayabilmek için Kıbrıs Türk halkını Rum tarafının azınlığı yapmayı içeren, insan haklarına ve uluslararası hukuka aykırı olan bu haksız ve siyasi kararı sonlandırın.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Ertuğruloğlu: “Denktaş’a sözde bir kitapta yöneltilen arsızca ithamlar, sadece çukurda debelenen bir zavallının hezeyanıdır, yok hükmündedir”

Published

on

By

 Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, “Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’a sözde bir kitapta yöneltilen arsızca ithamlar, sadece çukurda debelenen bir zavallının hezeyanıdır, yok hükmündedir” açıklamasında bulundu.

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik asılsız iddiaların yer aldığı kitapla ilgili sert eleştirilerde bulunan Ertuğruloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Özgürlük mücadelesi liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ten mücadele bayrağını devralarak Kıbrıs Türk Halkı’nı devlet sahibi bir halk haline getiren, ömrünü halkının egemenliğine ve milli Kıbrıs davamıza vakfeden Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’a sözde bir kitapta yöneltilen arsızca ithamlar, sadece çukurda debelenen bir zavallının hezeyanıdır, yok hükmündedir!

Müptezel hezeyanlarıyla Denktaş’a dil uzatanlar şunu bilin; Denktaş’ın kutlu mücadelesi bizim yolumuzdur. Onun cesareti, onun devlet vizyonu bize emanet ettiği en büyük değerdir, ilham kaynağımızdır.

Bu dava ne bir kitapla kirlenir ne de çapı belli olanların hayal gücüyle küçülür. Yolumuz nettir; yolumuz Anavatanımızın yoludur, Denktaş’ın yoludur, Türklük yoludur. Davamız büyük, devletimiz kalıcıdır!

Bu vesileyle bir kez daha, yaşadığımız toprakları bize vatan yapan tüm kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam