Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

KEMA’dan “Dünya Orman Günü” mesajı: “Ülkemiz orman fakiridir. Orman alanı en az 100 bin hektar olmalı”

Published

on

Kıbrıs Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (KEMA), Dünya Ormancılık Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, “ülkenin orman fakiri bir ülke olduğuna” dikkat çekerek, küresel ısınmanın etkisini hissettirdiği bu dönemde olası bir felaketin etkilerinin azaltılması yönünde “ormanların etkin bir şekilde korunması” ve “ağaçlandırmalarla ormanlık alanlarının artırılması” gerektiğini vurguladı.

Vakıf, “uygulamaya konacak planlı programlı ağaçlandırma projeleriyle orman alanının 100 bin hektara çıkarılmasının sağlanabileceğini, ülkede bunu gerçekleştirmek için potansiyel ağaçlandırma alanlarının mevcut olduğunu ancak siyasi iradenin olmadığını” savundu.

-“Orman fakiri bir ülkeyiz… İvedi ve radikal önlemler almalıyız”

KEMA Mütevelli Heyeti Başkanı İlkay İlseven, “Dünya Ormancılık Günü’’ dolayısıyla yayımladığı mesajında, dünyanın en önemli yenilenebilir doğal kaynaklarından biri olan ormanların son 30 yıldan bu yana büyük bir tahribatla karşı karşıya olduğunu, her yıl 10-15 milyon hektar ormanlık alanın insan eliyle yapılan yanlış müdahaleler sonucu çıplaklaştığını söyledi.

İlseven, ülke ormanlarında, “günümüzde yaşanan orman ve arazi yangınları, ormanların ormancılık amaçları dışında kullandırılması ve peşkeş çekilmesi, başıboş keçi otlatması, usulsüz kesimler ve böcek zararları sonucu bu tahribatın büyük boyutlarda seyrettiğinin gözlemlendiğini” belirterek, “küresel ısınmanın da yarattığı olumsuzluklar hesaba katıldığında ülkemizde ormancılık gününün önemi her gün daha da artmaktadır. Orman fakiri bir ülke olmamız nedeniyle bu kötü gidişe artık dur deyip ivedi ve radikal önlemler alarak son vermeliyiz.” ifadelerini kullandı.

-“Ağaçlandırma projeleri ile 76 bin 771 hektar olan orman alanı 100 bin hektara çıkarılabilir” diyen

İlseven açıklamasında devamla şunları vurguladı:

“Küresel ısınmanın etkisini iyice hissettirdiği bu dönemde felaketin etkilerini azaltmak yönünde düşünülecek tedbirlerin başında hiç kuşkusuz ormanların etkin bir şekilde korunması ve ağaçlandırmalarla alanlarının artırılması gelmektedir. Ormanlardan beklenen ekonomik, hidrolojik, klimatik, sağlık ve regreasyon hizmetlerinden tüm olarak yararlanılması ancak yüzde 18 olan verimli orman açığının süratle kapatılması ile mümkün olacaktır. Uygulamaya konacak planlı programlı ağaçlandırma projeleri sayesinde 76 bin 771 hektar olan orman alanının 100 bin hektara çıkarılması sağlanmış olacaktır. Ülkemizde bunu gerçekleştirmek için potansiyel ağaçlandırma alanları mevcuttur. Ancak ülkemizde böyle bir iradenin olduğunu söylemek mümkün değildir.”

-“Mevcut orman alanları etkin bir şekilde korunamıyor. 90’lı yıllarda fidan üretimi 3-4 milyon iken günümüzde bu rakam 100 binlere geriledi”

İlseven, “orman alanlarının artırılması bir yana mevcutlar etkin bir şekilde korunamamaktadır” diyerek, “90’lı yıllarda fidan üretimi 3-4 milyon rakamlara çıkmışken günümüzde bu rakam 100 binlere gerilemiştir.” dedi.

-“Cam kese böceği ile mücadelede biyolojik ilaçlama beş yıldır ısrarla uygulanmıyor ve ormanların tahribine neden olunuyor”

KEMA Mütevelli Heyeti Başkanı İlseven ayrıca, orman koruması açısından bazı zafiyetlerin bulunduğuna da işaret ederek, gerek orman yangınlarıyla mücadelede, gerekse orman zararlıları ile mücadelede “yetersiz” ve “etkisiz” kalındığını ileri sürdü ve “ormanlarımız korumasız bir şekilde tehlikelere karşı koyamadığı için yok olup gitmektedir.” diye ekledi.

“Bu gün ormanlarımızda yaşanan tam da budur” diyen İlseven, bugünlerde ülke gündemini meşgul eden çam kese böceği ile mücadelede “yanlış yöntemler” kullanıldığını söyledi. “Böceğin yoğun olduğu dönemlerde sistemin öngördüğü ve tavsiye ettiği yöntem olan havadan biyolojik ilaçlama 5 yıldır ısrarla uygulanmamakta ve ormanların tahribine neden olunmaktadır” diyen İlseven, “salgın halini alan ve evlere kadar girerek insan sağlığını tehdit eden çam kese böceğine karşı etkin mücadele yöntemini uygulamayan idare ve yönetimleri şiddetle kınıyoruz” dedi.

– “Yangın mevsiminden önce yangınlara karşı tüm tedbirlerin alınması büyük önem arz ediyor”

İlseven, önümüzdeki aydan itibaren ülkede yangın mevsimine girileceğine işaret ederek, yangın mevsiminden önce yangınlara karşı tüm tedbirlerin alınmasının büyük önem arz ettiğini vurguladı ve alınabilecek bazı tedbirlerle ilgili görüşlerini paylaştı:

“Kış mevsiminin bu yıl yağışlı geçmesi nedeniyle orman ve özel arazilerde bolca yanıcı madde olacağı aşıklardır. Şimdiden çalışmalara başlanarak yangın mevsiminden önce yangınlara karşı tüm tedbirlerin alınması büyük önem arz etmektedir. Aynı şekilde kurum ve kuruluşların da yasa ve tüzüklerin kendilerine verdiği görev ve sorumluluklarla ilgili tüm tedbirleri alarak hazırlıklı olmaları gerekmektedir. Orman yangınları ile mücadelede eksik olan hava aracının (helikopterin) ülkemizde konuşlandırılması zorunluluk arz etmektedir. Bunun gerçekleştirilmesi halinde meydana gelecek yangınlara erken müdahale edilerek meydana gelebilecek zararın da asgari seviyede tutulması sağlanacaktır. Diğer taraftan ormancılık hizmetlerinde görev yapan teknik ve vasıflı personelin sayıca çok yetersiz olması ormancılıkta verimli bir çalışmanın yürütülmesine imkân vermemektedir. Bu nedenle, yeterince vasıflı teknik eleman istihdamı ivedilikle yapılmalıdır.”

-Ulusal ormancılık amaçları…

İlseven, “mevcut ormanlarımızın etkin bir şekilde korunması, ağaçlandırmalarla orman alanının artırılması, ormanların sürdürülebilir yönetim ilkeleri doğrultusunda planlanarak işletilmesi, ulusal ormancılık amaçlarımızın başında yer alması gerekmektedir.” diyerek, şunları kaydetti:

“Ormancılık hizmetleri uzun vade yatırımı gerektirmektedir. Bugün dikilen fidanların ağaç olması için yıllara ihtiyaç vardır. Ormana yapılacak her şey yeşil örtüye, turizme, tarıma ve genelde ülkemize yapılmaktadır. Bu nedenle, gelecek nesillere yeşil bir ülke devretmek yönünde tüm yetkililere ve vatandaşlarımıza büyük görevler düşmektedir. Elbirliği ile ormanlarımızı koruyalım, alanlarını çoğaltalım. 21 Mart Dünya Ormancılık Günü’nün tüm halkımıza kutlu olmasını dileriz.”

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam