Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

KKTC Merkez Bankası Elektronik Ödeme Sistemi (EÖS) konusunda açıklama yaptı

Published

on

KKTC Merkez Bankası, bugünden itibaren Elektronik Ödeme Sistemi (EÖS) üzerinden tatil günleri de dahil olmak üzere günün her anında para transferi yapılabileceğini duyurdu.

Bankadan yapılan yazılı açıklamaya göre, çalışma günlerinde Merkez Bankası tarafından belirlenen saatler dışında ve tatil günlerinde EÖS üzerinden para transferi yapılabilmesi için banka müşterilerinin Internet bankacılığı kanallarını kullanıyor olmaları gerekecek.

Çalışma günlerinde Merkez Bankası tarafından belirlenen saatler içinde yapılacak para transferlerinde tutar sınırı bulunmazken, bu saatler dışında yapılacak para transferlerinde tek seferde 50 bin TL ve bin 500 sterlin/ ABD doları /euro üst limit uygulaması bulunacak. Bankalar bu limitler üzerinde olmamak kaydıyla kendi üst limitlerini belirleyebilecek.

– “Tatil günleri de dahil olmak üzere gün boyu para transferi yapılabilecek”

Açıklamada, dijitalleşmede kaydedilen gelişmeler ve banka müşterilerinin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, EÖS’ün 7 gün 24 saat kesintisiz hizmet verecek bir yapıya dönüştürülmesi yönündeki çalışmaların tamamlandığı dolayısıyla banka müşterilerinin bugünden itibaren, tatil günleri de dahil olmak üzere, gün boyu para transferi yapabileceği kaydedildi.

EÖS 7/24 kesintisiz para transferi yapılabilecek bankalarla ilgili bilgi verilen açıklamada, makul bir süre içinde tüm bankaların sisteme dahil olacağı bildirildi.

Sisteme dahil olan bankalar; Albank Ltd.,,Asbank Ltd., Creditwest Bank Ltd. K. İktisat Bankası Ltd. K. Kapitalbank Ltd, K. T. Koop. Merkez Bankası Ltd., K. Vakıflar Bankasi Ltd., Limasol Türk Koop. Bankası Ltd., Novabank Ltd., Şekerbank (Kıbrıs) Ltd., T.C. Ziraat Bankası A.Ş., Türk Bankası Ltd., Universal Bank Ltd., Yakın Doğu Bank Ltd. olarak açıklandı.

-“Para transferlerinde müşterilerden alınacak ücretlere üst sınır belirlendi

Çalışma günlerinde Merkez Bankası tarafından belirlenen saatler dışında ve tatil günlerinde EÖS üzerinden para transferi yapılabilmesi için banka müşterilerinin internet bankacılığı kanallarını kullanıyor olmaları gerekeceği kaydedilen açıklamada, çalışma saatleri dışında işlem yapmak isteyen banka müşterilerinin, bankalarına başvurarak bu kanallara erişim imkanı sağlamaları gerektiği belirtildi.

Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

“Çalışma günlerinde Merkez Bankasınca belirlenen saatler içerisinde gerçekleştirilecek para transferlerinde tutar sınırı bulunmazken, bu saatler dışında yapılacak para transferlerinde tek seferde 50 bin TL ve bin 500 sterlin/ ABD doları/euro üst limit uygulaması bulunacaktır. Bankalar bu limitler üzerinde olmamak kaydıyla kendi üst limitlerini belirleyebilecektir.

Diğer taraftan, nakit kullanımının azaltılması ve ödemelerin bankalar üzerinden hesaben gerçekleşmesini desteklemek amacıyla, KKTC Merkez Bankasınca, Kuzey Kıbrıs Bankalar Birliğinin de görüşü alınarak, EÖS üzerinden gerçekleştirilen para transferlerinde bankaların müşterilerinden alabileceği ücretlere üst sınır getirilmesine karar verilmiştir”

Buna göre bankalarca Türk parası işlemlerde, 12 bin TL’yi geçmeyen para transferlerinde, mobil bankacılık, internet bankacılığı ve ATM üzerinden yapılan işlemlerde en fazla 6 TL; şubelerden yapılan işlemlerde ise en fazla 24 TL,

12 bin TL üzerindeki para transferlerinde, mobil bankacılık, internet bankacılığı ve ATM üzerinden yapılan işlemlerde, en fazla 150 TL olmak üzere, işlem tutarının on binde beşi (yüzde 0,05) oranında; şubelerden yapılan işlemlerde, en fazla 600 TL olmak üzere, işlem tutarının on binde yirmisi (yüzde 0,20) oranında ücret uygulanacak.

Öte yandan yabancı para işlemlerde, 2 bin UABD doları /sterlin/euroyu geçmeyen para transferlerinde, mobil bankacılık, internet bankacılığı ve ATM üzerinden yapılan işlemlerde en fazla 1 ABD doları/sterlin/euro; şubelerden yapılan işlemlerde ise en fazla 4 ABD doları/sterlin/euro.

2 bin ABD doları/sterlin/euro üzerindeki para transferlerinde, mobil bankacılık, internet bankacılığı ve ATM üzerinden yapılan işlemlerde, en fazla 25 ABD doalrı/sterlin/euro olmak üzere, işlem tutarının on binde beşi (yüzde 0,05) oranında; şubelerden yapılan işlemlerde, en fazla 100 ABD doalrı/Gsterlin/euro olmak üzere, işlem tutarının on binde yirmisi (yüzde 0,20) oranında, EÖS ücreti alınabilecek.

– EÖS üzerinden hesaba gelen transferlerde ise bankalarca herhangi bir ücret alınmayacak

Mobil bankacılık veya internet bankacılığı hizmetinden birinin sunulmaması veya bu kanallar için işlem limiti uygulaması nedeniyle şubelerden hizmet alınmasının zorunlu olduğu durumlarda, müşterilere, para transferinin hangi kanaldan yapıldığına bakılmaksızın, mobil bankacılık, internet bankacılığı ve ATM üzerinden yapılan işlemlere ilişkin azami tutar ve oranlar uygulanacağı belirtildi.

EÖS üzerinden hesaba gelen transferlerde ise bankalarca herhangi bir ücret alınmayacağı kaydedildi.

Açıklamada, “Uygulamaya konulan yeni sistem ve ücretlere getirilen düzenlemeler dikkate alındığında, banka müşterilerinin EÖS üzerinden yapacakları para transferlerinde banka şubeleri yerine internet bankacılığı kanallarını kullanmalarının menfaatlerine olacağı açıktır.”denildi.

-Kayıt dışılığın önüne geçmeye katkıda bulunuyor

KKTC Merkez Bankası tarafından 2015 yılında kurulan ve işletilen Elektronik Ödeme Sistemi (EÖS), Türk lirası, euro, Amerikan doları ve İngiliz sterlini olmak üzere dört farklı para birimi üzerinden işlem gerçekleştirilebilen, bankalar aracılığıyla banka müşterilerine transfer hizmeti sunan, gerçek zamanlı mutabakat sağlayan yurt içi ödeme sistemi olduğu ifade edildi.

EÖS’un kurulduğu 2015 yılından itibaren sürekli gelişme kaydettiği belirtilen açıklamada, 2016 yılında banka müşterilerinin EÖS üzerinden gerçekleştirdiği işlem sayısının 73 bin 546, 2023 yılında işlem sayısının yüzde 960 artışla 779 bin 684’e ulaştığı kaydedildi.

Sistemin etkin çalışmasının, nakit hareketlerini azalttığı, nakit hareketleri dolayısıyla bankacılık sektörünün maruz kaldığı operasyonel yükünü asgari düzeye indirdiği ve kayıt dışılığın önüne geçmeye katkıda bulunduğu belirtildi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Asgari Ücret Saptama Komisyonu’nun üçüncü toplantısı başladı

Published

on

By

Asgari Ücret Saptama Komisyonu, yılın ikinci asgari ücretini belirlemek üzere üçüncü kez toplandı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, asgari ücrette oy birliği sağlanmasını temenni etti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, toplantının başında yaptığı açıklamada, bugün bir sonuca varılması temennisinde bulunarak, “Asgari ücret masası kararını verecektir.” dedi.

Bu sabah Bakanlar Kurulu’nun toplandığını ve kendisinin burada işçilerin refahını artıracak, işvereni rahatlatacak tedbirlere ilişkin sunum yaptığını belirten Gardiyanoğlu, sürdürülebilir bir çalışma hayatı için radikal kararlar alınacağını belirtti; Ağustos sonuna kadar bunların kamuoyu ile paylaşılacağını kaydetti.

“Bugün üç tarafın yüzdelikleri masaya yatırılacak.” diyen Gardiyanoğlu, yeni asgari ücretin oy birliği ile karara bağlanmasını diledi.

Soru üzerine Bakan Gardiyanoğlu, bugün bir sonuç çıkacağına inancının tam olduğunu söyledi.

Gardiyanoğlu, gösterdikleri uyumdan dolayı taraflara teşekkür de etti.

İşçi tarafı temsilcisi, Hür-İş Başkanı Ahmet Serdaroğlu, birçok konuda konsensus sağlandığını, ücrette de uzlaşılması gerektiğini belirterek, “Sırf 1 Temmuz’da geçerli olsun diye kabul edemeyeceğimiz bir rakama ‘evet’ dememiz beklenmesin.” diye konuştu.

Bakan Gardiyanoğlu’nun “sürdürülebilir bir çalışma hayatı için radikal kararlar alınacağı” yönündeki açıklamasının sevindirici olduğunu kaydeden Serdaroğlu, “Bundan sonra hepimizin üzerimize düşeni yapmamız lazım.” dedi.

İşveren tarafı temsilcisi Cengiz Alp ise, yabancı işçilerle ilgili düzenlemelerin Ağustos ayından itibaren uygulamaya girmesini istedi.

Hayatı ucuzlaştırıcı tedbirler alınması gerektiğini belirten Alp, bu konuda gerekenlerin yapılmasını istedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

CTP ile CHP yetkilileri görüştü

Published

on

By

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ile Türkiye’nin ana muhalefeti Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yetkilileri görüştü.

CTP’den verilen bilgiye göre, görüşmede CTP adına Dış İlişkiler Sekreteri Fikri Toros ile Milletvekili Sami Özuslu, CHP adına ise Dış Politikalar Koordinatörü İlhan Uzgel ve CHP Kuzey Kıbrıs Temsilcisi Mustafa Yürükçü yer aldı. 

Görüşmede, Kıbrıs çözüm sürecine ilişkin güncel gelişmeler ve iki kardeş parti arasındaki ilişkiler ele alındı.

 

TAK/BRT

Devamını Oku

Kıbrıs

AA Analiz. Işıksal: New York Toplantısı, Rum tarafının tutumu nedeniyle kayda değer ilerleme kaydedilmeden sona erdi

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Özel Danışmanı Hüseyin Işıksal, 16-17 Temmuz’da Kıbrıs konusunda New York’ta gerçekleşen gayriresmi toplantıda görüşülen konuları ve alınan kararları AA Analiz için kaleme aldı.

Işıksal’ın AA Analiz için kaleme aldığı makalede şu görüşlere yer verildi:

“Genişletilmiş Gayriresmi Cenevre toplantısının devamı niteliğindeki New York Toplantısı, 16-17 Temmuz tarihlerinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Hristodulidis, Yunan Dışişleri Bakanı Giorgos Gerapetritis ve daha alt seviyede katılım gösteren Birleşik Krallık Avrupa ve Kuzey Amerika’dan sorumlu Devlet Bakanı Leo Doherty’nin katılımıyla gerçekleşti.

Toplantı, 16 Temmuz akşamı Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in liderlere BM Genel Merkezi’nde verdiği akşam yemeği ile başladı. Görüşmelerin esasını oluşturan 17 Temmuz Perşembe günü ise ilk olarak tüm heyetler BM Genel Merkezinde Guterres ile ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Daha sonra, yaklaşık 2,5 saat süren, liderlerin konuşmalarını yaptığı ve belirli konularda görüş alışverişinde bulundukları gayriresmi Genel Kurul (plenary session) yapıldı. Sonrasında, liderler çalışma yemeğinde görüşmelerini sürdürdü ve heyetlerin yeniden bir araya gelerek uzlaşmaya çalıştıkları sonuç toplantısıyla (plenary second session) görüşmeler sona erdi.

-Uzlaşı imkansız değil

Son zamanlarda Rum tarafının Avrupa Adalet Divanı kararlarını ve temel insan hak ve özgürlüklerini ihlal ederek mülkiyetle ilgili yaratmaya çalıştığı korku siyasetinin gölgesinde gerçekleşen toplantıda, Kıbrıs Türk Tarafı yapıcı bir tutumla iki halkın gündelik sorunlarına pratik çözümler bulma inisiyatifini ortaya koydu. Cumhurbaşkanı Tatar’ın konuşmasında da belirttiği gibi, KKTC bu toplantıyı adada yaşayan her iki halk için ‘birlikte çalışmak, birlikte üretmek ve birlikte ilerlemek’ için bir fırsat olarak değerlendirdi.

Cenevre’de uzlaşma sağlanan altı konu başlığından üçü New York’taki görüşmeler öncesi kısmen tamamlanmıştı. İlk olarak cinsiyet eşitliği gözetilerek, eşit katılımla 32 üyeden oluşan ‘Gençlik Teknik Komitesi’ kuruldu ve komite ilk toplantısını gerçekleştirdi. Benzer şekilde, ‘Çevre Teknik Komitesi,’ iklim değişikliğinin olası olumsuz etkileri üzerinde ortak yapılabilecek eylemlere ilişkin çalışmalarına başladı. ‘Kültürel Miras Teknik Komitesi’ de her iki taraftan 15 mezarlığın restorasyonu konusunda anlaşmaya vardı. New York’ta, ‘mayınsız ada’ vizyonunu savunmaya devam eden KKTC heyetinin ısrarlı duruşu karşısında Rum tarafı bazı teknik detayların tamamlanmasıyla birlikte uzlaşı sağlanabileceğinin sinyalini verdi.

Uzlaşma sağlanamayarak New York’a getirilen konular arasında en önemlisi hiç kuşkusuz sınır kapıları konusuydu. KKTC heyeti, Lefkoşa’daki Metehan kapısındaki trafik yoğunluğunu Haspolat ve Akıncılar da açılacak yeni sınır kapılarıyla hafifletme önerisini bir kez daha ortaya koydu. Buna karşılık Rum tarafının sınır kapısı felsefesine aykırı olarak güneyden güneye transit koridor olan ve aynı zamanda ara bölgede hakimiyet kurma ve toprak kazanama amacı taşıyan Gaziler-Kiracıköy ve Erenköy önerileri ilerleme sağlanmasını engelledi.

KKTC heyeti uzlaşma sağlanması adına Akıncılar ve Haspolat kapısının açılması karşılığında Rum tarafının çok ısrar ettiği Kiracıköy kapısının koridor değil sınır kapısı olarak açılmasına dair esneklik gösterdi ve ara bölge yerine KKTC’den geçilerek tekrar Rum tarafına bağlanacak sınırı kapısı önerisine onay verdi. Böylelikle Kiracıköy ve çevresinde kalan Rumlar için Güney Lefkoşa yolu oldukça kısılacak ve bundan büyük avantaj elde edeceklerdi. Ne yazık ki Hristodulidis ‘kendi halkının’ bu yolun KKTC’den geçeceği bölümlerde ‘güvende hissetmeyeceğini’ iddia ederek üç kapının birden açılmasını engellemiş oldu.

İkinci olarak, ara bölgede güneş enerjisi santrali kurulması girişimi, KKTC heyetinin haklı olarak elektriğin her iki tarafa ayrı ayrı bağlanması talebine karşılık, Kıbrıs Rum tarafının kendini adanın tek egemen gücü görme saplantısı ve dolayısıyla elektriğin direkt olarak kendilerine bağlanması ısrarı nedeniyle sonuçsuz kaldı.

-Propaganda ve realite

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cenevre’de sunduğu mevcut önerilere ek olarak, mikroplastik kirliliğiyle mücadele, küresel ısınmanın olumsuz etkileri için hava kalitesinin izlenmesi, Kıbrıs Adası’nın depreme hazırlık amacıyla sismik haritalanması, kültürel mirasın restore çalışmaları ve kayıp kişilerin bulunması için iki liderin bağış toplaması, adanın tatlı su kaynaklarının ortak yönetimi ve KKTC’ye gelen uyuşturucuların çoğunun Güney’den geldiği gerçeğinden yola çıkarak uyuşturucu kaçakçılığıyla ortak mücadele önerilerini sundu. Bu önerilerden çoğunun ‘kendi egemenlik meselesi’ olduğunu iddia eden Rum tarafı sadece ilk ikisini kabul ederken, karşılığında da KKTC heyeti, Rum liderliğinin sunduğu öneriler arasından sivil toplumun katılımı ile bir danışma kurulunun kurulması ve kültürel eserlerin paylaşımını kabul etti.

Sonuç olarak, Genişletilmiş Gayriresmi New York Toplantısı, Rum tarafının bilindik tutumu nedeniyle herhangi bir kayda değer ilerleme kaydedilmeden sona erdi. Rum liderliğinin amacı diyalog yaparmış gibi görünüp kendi propagandasını yaymak iken, Kıbrıs Türk Tarafı başta yeni sınır kapıları olmak üzere iki halkın gündelik yaşamlarına dokunacak ‘icraatları’ kovaladı. Böylelikle Tatar, samimi ve yapıcı bir tutumla bu toplantının verimli geçmesi için gereken çabayı göstererek, bugünü geleceğe bağlayacak ve iki halk arasındaki güven eksikliğini iş birliği kültürünü geliştirerek çözümleyecek önerilerini bir kez daha sözde değil, pratikte de ortaya koydu.

Bununla birlikte, Cumhurbaşkanı Tatar, bu çağa ait olmayan hukuksuz ve insanlık dışı izolasyonun artık son bulması gerektiğini bir kez daha Genel Sekreter nezdinde kayıtlara geçirerek önemli bir kazanım elde etti. Bu noktada, doğrudan uçuş, doğrudan ticaret, doğrudan temas, uluslararası spor ve kültürel etkinliklere katılmanın siyasi bir mesele değil, temel insan hakları ile ilgili konular olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Üçüncü olarak, Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını her fırsatta savunan Tatar’ın tüm KKTC vatandaşlarının hiçbir engel olmadan Güney Kıbrıs’a geçebilmesi talebini ve mülkiyet konusunda Rum tarafının hukuksuz ve saldırgan tutumunu gündeme getirerek ve kayıtlara geçirterek önemli bir siyasi hamle yapmıştır.

Ancak hiç kuşkusuz KKTC’nin bu toplantıdaki en büyük kazanımı bir kez daha bu kadar önemli bir platformda temsil edilerek görünürlüğünü artırmış olması ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da konuşmasında belirttiği üzere Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin iki devletli çözüme verdiği tam desteğin ilgili diğer taraflara ilk ağızdan açık bir şekilde bir kez daha iletilmesidir.

-Türkiye-AB ilişkileri Kıbrıs üzerinden şekillenmez

Rum tarafından bakıldığında ise ‘üç cenazeden’ bahsetmek yanlış olmaz. Öncelikle, aynı mart ayındaki gayriresmi Cenevre toplantısında olduğu gibi, bu görüşmeyi sözde ‘özlü müzakerelerin başlamasına’ yönelik bir adım gösterme yanıltması bir kez daha başarısızlığa uğradı ve Rum liderliği hem kendi halkı hem de dünya kamuoyu nezdinde güvenirliğini bir kez daha yitirdi. Görüşme, önceden belirlendiği üzere, sadece sınırlı işbirliği konularıyla sınırlı kalırken, başka hiçbir gündem maddesi olmadı. İkinci olarak, Avrupa Birliği’nin (AB) ve tek yanlı atanmış sözde temsilci Hahn’ın toplantıya davet edilmemesi Rum propaganda makinesi için ağır bir yenilgi oldu. Türk taraflarının defalarca ifade ettiği gibi AB’nin Kıbrıs meselesinde herhangi bir sürece dahil olma olasılığı yoktur. Üçüncü olarak, Türkiye-AB ilişkilerindeki ilerlemenin Rum tarafına taviz vermekten geçtiğini sanan ve buna inanmaya devam etmeyi tercih eden Rum liderliği, iki meselenin birbirinden tamamıyla ayrışmış olduğunu bir kez daha öğrendi.

Özetlemek gerekirse, 61. yılını dolduran Kıbrıs meselesinde, Kıbrıs Türk tarafı 2004 Birleşmiş Milletler Annan Planı da dahil olmak üzere tüm müzakere süreçlerinde iyi niyet ve yapıcı bir duruş sergilemesine rağmen hiçbir sonuca varılamadı. New York toplantısının da en son örnek olarak ispatladığı üzere bunun temel nedeni, uluslararası camia tarafından Rum liderliğine yıllardır otoritesini, egemenliğini ve gücünü aşarak verilen sanal statüdür. Kıbrıs’taki statükonun gardiyanı olan bu sorun düzeltilmediği sürece adada adil ve sürdürülebilir bir çözüm ve iki halkın da faydasına olacak gerçek işbirliği projelerinin gerçekleşmesi pek olası görünmüyor.”

Devamını Oku

Trending

Reklam