Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs’ta egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün teyidiyle bir müzakere sürecinin başlayabileceğini ve sürecin sonunda da iki devletin iş birliğiyle bir anlaşma olabileceğini vurguladı. Tatar, “Bizim siyasetimiz budur, nettir, açıktır” dedi.
ABD ziyaretiyle ilgili Rum tarafının algı operasyonlarının gerçeği yansıtmadığını kaydeden Tatar, “Bu görüşmeyi biz talep ettik” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar, cuma günü Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yapacağı görüşme için Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) gitmek üzere adadan ayrıldı. Tatar, Guterres ile görüşeceği New York ziyareti öncesinde Washington’da da bir dizi temasta bulunacak.
Cumhurbaşkanı Tatar’ı, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı Komutan Yardımcısı Tuğgeneral Kadir Bayraklı ve diğer yetkililer uğurladı. Cumhurbaşkanı Tatar’a ziyaretinde Özel Temsilcisi Güneş Onar eşlik ediyor.
Ercan Havaalanında basın açıklaması yapan Tatar, İstanbul üzerinden ilk olarak Washington’a gideceğini ve yarın orada yapacağı bir dizi temas sonrasında, cuma günü BM Genel Sekreteri Guterres ile görüşme yapmak için New York’a geçeceğini belirtti.
“Bu görüşmeyi biz talep ettik” diyen Tatar, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in, Brüksel’de Avrupa Birliği Devlet Başkanları toplantısında, BM Genel Sekreteri ile Kıbrıs konusunda bir toplantı gerçekleştirdiğini ifade etti. BM Genel Sekreterinin eşitlik temelinde kendileriyle de görüşmesi gerektiğini ifade ettiklerini aktaran Tatar, ilk olarak Brüksel’de bir toplantı için kendilerine randevu verildiğini ancak toplantıya kısa süre içerisinde ulaşmalarının mümkün olmadığını anlattı. Cumhurbaşkanı Tatar, görüşme taleplerinde ısrarcı olmaları sonrasında 5 Nisan Cuma günü için kendilerine randevu verildiğini söyledi.
Yeni siyaset temelinde egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü teyit edilmeden müzakere sürecine geçmeyeceklerini yineleyen Cumhurbaşkanı Tatar, son üç yıldır yapılan görüşmelerde ortak zeminin olmadığı yönünde genel bir kanaat oluştuğunu kaydetti.
Bazı unsurların baskısıyla BM Genel Sekreterinin bir temsilci ataması aşamasında, Crans Montana’da bırakıldığı yerden işe başlamayacaklarını, yeni bir sürecin gündeme gelmesi gerektiğini vurguladıklarını ifade eden Tatar, Özel Temsilci atanmasını reddettiklerini, neticede Kişisel Temsilci atanması noktasında mutabakata vardıklarını söyledi.
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’ın altı aylık bir süre için görevlendirildiğine işaret eden Tatar, “Bizim onayımız buna bağlıydı” diyerek, ucu açık bir sürecin doğru olmayacağını kaydetti. Cuellar’ın 5 Nisan’da üçüncü ayını dolduracağını ve şu anda Washington’da temaslarda bulunduğunu belirten Tatar, Kişisel Temsilcinin, Nisan ayında üçüncü kez tarafları ziyaret edeceğini ifade etti.
ABD ziyaretiyle ilgili Rum tarafının, “Hristodulidis’in kabul ettiği bazı önerileri kabul etmesi durumunda müzakereler başlayacak” şeklindeki algı operasyonlarının gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Tatar, görüşme talebinin kendilerinden geldiğini yineledi.
-“Şu ana kadar ortak bir zemin olmadığı açık ve nettir”
BM Genel Sekreterine, üç yıldan beridir sürdürülen siyasetten geri dönüş olmayacağını ifade edeceklerini vurgulayan Tatar, Kişisel Temsilcisinin yapacağı araştırmalarla ortak zemin olup, olmadığı konusunda Guterres’in kanaatinin oluşacağını söyledi. “Şu ana kadar ortak bir zemin olmadığı açık ve nettir” diye konuşan Tatar, karşı tarafın Crans Montana’da bırakıldığı yerden, iki bölgeli, iki toplumlu federasyon görüşmelerinin başlamasını istediğini kaydetti.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığından bir heyetin dün KKTC’de olduğunu ve görüşme yaptıklarını ifade eden Tatar, Türkiye’nin tamamıyla yeni siyasetin arkasında olduğunu belirtti.
-“İzolasyonlar, ambargolar ve kısıtlamalar kalkmalı”
BM Genel Sekreterine, Kıbrıs Türk halkına uygulanan izolasyonlar, ambargolar ve kısıtlamaların kalkması gerektiğini ileteceklerini dile getiren Tatar, Annan Planı sonrasında Kıbrıs Türk halkına verilen sözlerin hala tutulmadığını vurguladı. Tatar, Kıbrıs Türk halkının, ambargolarla her türlü gelişmesini kısıtlayacak, tıkayacak bir zihniyetle karşı karşıya olduklarını ifade etti.
BM Güvenlik Konseyinin, 1964 yılındaki 186 sayılı kararının hala durduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, kararın üzerinden 60 yıldan fazla zaman geçtiğini belirterek, “60 yıldır Kıbrıs meselesi çözülememiştir” dedi. 60 yılda birçok görüşme olduğunu, federal temelde anlaşma için müzakere masaları kurulup, devrildiğini anlatan Tatar, Annan Planı ve Crans Montana’nın yakın tarihteki en iyi örnekler olduğunu söyledi.
Halkın da gerçekleri çok iyi bildiğini dile getiren Tatar, 1963’ten beri tanınan “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin Kıbrıs Türk halkına büyük bir haksızlık olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının baskı altında tutularak, dayatmayla bir çözüme zorlandığını ancak bunun böyle olmayacağını artık dünyanın öğrendiğini dile getirdi.
Kıbrıs Türk halkının yanında Anavatan Türkiye Cumhuriyeti olduğunu belirten Tatar, Kıbrıs’ta egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün teyidiyle bir müzakere sürecinin başlayabileceğini ve sürecin sonunda da iki devletin iş birliğiyle bir anlaşma olabileceğini vurguladı. Tatar “Bizim siyasetimiz budur, nettir, açıktır” dedi.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in EOKA’nın kuruluş yıl dönümü nedeniyle yaptığı açıklamaya da değinen Tatar, Kıbrıs’ın hala bir Helen adası olarak görüldüğünü ve esas hedefin Türk ordusunun adadan çekilmesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünün sona erdirilmesi olduğunu belirtti. Rum tarafının, Kıbrıs Türkü’nün AB içerisinde azınlığa düşürülmesi ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den çıkarılması hedeflerine de işaret eden Tatar, “Zihniyet bu… Bu zihniyete karşı biz egemenliğimizi ve devletimizi korumak ve ona göre Kıbrıs’ta varlığımızı bize yakışır şekilde sürdürebilmek için uluslararası camia ve BM ile yapacağımız her türlü temasta bunları dile getireceğiz. Cuma günü öz itibarı ile söyleyeceklerim bunlar olacaktır” şeklinde konuştu.
Tatar konuşmasının sonunda, yaklaşan Ramazan Bayramı’nın da hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Kooperatif Görevlileri Sendikası (Koop-Sen) yarın, Koop-Süt, Zirai Levazım Kooperatifi ve Binboğa Yem Kooperatifi’nde süresiz genel greve gidiyor.
Koop-Sen’den verilen bilgiye göre, çalışanların maaşlarının ödenmediği gerekçesiyle yapılacak süresiz genel greve ek olarak yarın 09.30’da Kooperatif Merkez Bankası Genel Müdürlüğü önünde basın açıklaması yapılacak.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Londra Rauf Raif Denktaş Türk Okulu Müdürü Meryem Biricik ve beraberindeki heyeti kabul ederek, görüştü.
Kabulde yaptığı konuşmada duyduğu memnuniyeti ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, öğretmenlerin, Londra’daki çocukların Türkçe öğrenmesi için yaptığı özverili çalışmaları ve ailelerin ülkelerine bağlılıklarının takdir edildiğini ifade etti.
Dünyanın birçok yerinde ve özellikle Londra’da Kıbrıs Türkleri’nin yaşadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, buradaki insanların çocuklarını kendi okullarına götürmesinin ve Kıbrıs Türk Dernekleri’nin faaliyetlerine katılmalarını sağlamasının, kültür ve geleneklerin bir sonraki nesillere aktarıldığı için kendisi mutlu ettiğini dile getirdi.
Londra Rauf Raif Denktaş Türk Okulu Müdürü Meryem Biricik de konuşmasında, okulun faaliyetleri hakkında bilgi vererek, verilen destekten dolayı teşekkürlerini sundu.
Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, geçici öğretmen alımının önü açılması için, kritere bağlı, sınavla, münhalle yapılacak sınavların bilinçli bir biçimde seçim yasaklarına sokulduğunu savundu.
HP’den yapılan açıklamaya göre Özersay, seçim yasakları konusundaki uygulamaları eleştirdi.
Özersay, Meclis’teki muhalefet ile hükümetin, seçim yasaklarının 60 günden 45 güne indirilmemesi konusunda uzlaştığını belirterek, “Bu iyi bir gelişme çünkü hükümet 60 gün boyunca atama ve benzeri işlemleri yapamayacak” dedi. Özersay, ancak bu durumda okullara alınması gereken yeni öğretmenlerin seçim yasaklarına takılacağını söyledi.
“Belki İlkokullardaki öğretmen atamaları yetişecek ama ortaokul ve liselere alınacak yeni öğretmenler seçim yasaklarına takılacağı için atamaları Kasım ayına kalacak. Tabi hükümet de seçim süreci devam ederken geçici öğretmen alma şansına sahip olacak ve bunu da siyasi bir yatırım olarak kullanacak.” diyen Özersay, eğitim, sağlık ve bazı elzem konularda sınavları önceden ilan edilmiş olan KHK sınavlarının yapılması ve atamalarının da bekletilmemesi konusunda Seçim ve Halk Oylaması Yasası’nda gerekli değişikliğin yapılabileceğini kaydetti.
“Kırsal kesim arsası dağıtımı gibi seçim yatırımı işlemlerini seçim yasaklarına dahil ediyoruz da ne oluyor?” diye soran Özersay, bu arazilerin seçim yasakları yürürlüğe girmeden dağıtıldığı veya “hak sahipliği belgesi” verilerek umut tacirliği ile seçime yatırım yapıldığını ileri sürdü.
Özersay, “Özetle kırsal kesim arsası ya da hak sahipliği belgesi dağıtımı seçim yasağı tarihi gelmeden ‘halledilirken’, kritere bağlı, sınavla, münhalle yapılacak sınavlar biraz da bilinçli bir biçimde seçim yasaklarına sokuluyor ki geçici öğretmen alımının önü açılsın ve bir başka şekilde seçim yatırımı yapılabilsin. ” ifadelerini kullandı.