Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

CTP, Doğancı’da “Toplumsal Mücadele ve Çözüm Süreci Paneli” düzenledi

Published

on

Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) Annan Planı Referandumu’nun 20’nci yılı nedeniyle “Bu Ülke Biziz, Varız, Tarih Yazarız” başlığı altında organize ettiği etkinlikler dün Doğancı’da devam etti. “Toplumsal Mücadele ve Çözüm Süreci Paneli” yoğun bir katılımla gerçekleştirilirken, Panelin moderatörlüğünü Fatma Ekenoğlu yaptı. Ferdi Sabit Soyer ile Bu Memleket Bizim Platformu’nda yer alan dönemin sendika temsilcilerinin konuşma yaptığı etkinlikte, söz konusu döneme ait yaşanmışlıklar anlatıldı.

CTP‘den verilen bilgiye göre, eski Başbakan ve CTP eski genel başkanlarından Ferdi Sabit Soyer yaptığı konuşmada, “1998-2003 arasında Kıbrıs Türk halkı sokakta iktidardı. Doğancı’dan yanan ateş, federal çözümün ateşiydi. Demokratik bir enerjinin yansımasıydı. Bu topraklarda yaşayan halkın iradesi, her şeyin üstündedir. Bunu savunmak hepimizin görevidir” ifadelerini kullandı.

Dönemin sendika temsilcilerinden Ali Gulle, Mehmet Bicen, Ahmet Barçın, Niyazi Düzgün ve aynı zamanda CTP eski Genel Sekreteri de olan Erdoğan Sorakın, Panele katılarak söz konusu dönemde yaşanmışlıkları paylaştı.

-Soyer: “Bir tek Rum Kuzey’e geçerse, ortalık allem gallem olacak diyorlardı”

23 Nisan’ın çok büyük anlamlar taşıdığına dikkat çeken Soyer, 23 Nisan 2003’te sınır kapılarının tek yanlı bir kararla açıldığını hatırlattı. Serbest dolaşımın ilk adımlarının gündeme geldiğine işaret eden Soyer, “Bunu sağlayan faktör 2002’den beri yollarda, sokaklarda, her alanda mücadele eden Kıbrıs Türk halkının bizzat kendisiydi” dedi.

Söz konusu güne kadar, “kuş uçmaz, kervan geçmez” sınırların bulunduğuna dikkat çeken Soyer, Güney’e siyasi toplantıya gitmek için de zorluklar yaşandığını kaydetti. Güney’den gazetecilerin Enformasyon vasıtasıyla gelebildiğini, görevli memurların her zaman söz konusu kişilere eşlik ettiğini vurgulayan Soyer, Annan Planı’nın televizyonlarda madde madde konuşulduğunun altını çizdi. Karşılarındaki zihniyetin, “Bir tek Rum Kuzey’e geçerse, ortalık allem gallem olacak” ifadelerini hatırlatan Soyer, sınır kapıları açılırsa, Kuzey çarşısı bitecek propagandası yapıldığını söyledi.

23 Nisan sonrası sınır kapılarının açıldığını ve insani ilişkilerin geliştiğini belirten Soyer, kapıların açılmasıyla Güney’den Kuzey’e alışveriş yapmaya binlerce kişinin geldiğini vurguladı.

-“Kazanımları nasıl elde ettiğimizi unutmamalıyız”

Ferdi Sabit Soyer, “10 milyon euroyu aştı Kuzey’den Güney’e ihraç ettiğimiz sanayi ürünleri. Yeşil Hat Tüzüğü’yle birlikte Larnaka Liman’ından gelen birçok turist, Kuzey’deki turizme hayat veriyor. Ercan’dan insanlar gelip Güney’e geçebiliyor. Bütün bunlar mücadele sonucu gerçekleşmiş hadiselerdir” diye konuştu. Söz konusu kazanımların, nasıl elde edildiğinin unutulmaması gerektiğine dikkat çeken Soyer, “Unutursak, elimizdeki imkanları genişletemeyiz” ifadelerini kullandı.

Kıbrıs Türk halkının referandum talep ettiğinin altını çizen Soyer, Kıbrıs Türk halkının Annan Planı ile birlikte geleceğini adada şekillendirmek istediğini belirtti. Soyer, “Bu enerjinin ilk noktası, Annan Planı görüşme zemini olarak alınmalıdır” dedi. Meclis’e sevk edilen referandum yasasıyla ilgili de hatırlatmalarda bulunan Soyer, Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) nisap sağlamadığını kaydetti. Söz konusu dönemde hükümette yer alan UBP ile Demokrat Parti’nin (DP) bazı milletvekillerinin cesaretle Meclise girdiğini vurgulayan Soyer, nisap sağlanmayınca oturumun ertelendiğini ve referandum yasasının görüşülmediğini kaydetti.

-“Dağ-taş polis doluydu”

Referandum yasasını engellemekle Kıbrıs Türk halkına “bir hiçsin” denildiğini savunan Soyer, “O dönem beni çok üzen bir ifade kullanmıştı Rahmetli Denktaş. Birinci büyük mitingden sonra, ‘Kimsiniz be siz? Sinek gibisiniz’ demişti. Halkın demokratik iradesini gasp edeceksin ve bu hakkı talep eden halka sinek gibisin diyeceksin. Bu hakkın elde edilebilmesi için mücadele zeminine girdik” dedi. Referandum hakkını etkili bir eylemle gündemde sıcak tutmak istediklerini belirten Soyer, Doğancı’da mini referandum yapmaya karar verdiklerini vurguladı.

Söz konusu eylemi planlarken, Bu Memleket Bizim Platformu’nda bulunan bütün siyasi partiler ve sendikalarla görüştüklerini dile getiren Soyer, tüm örgütlerde gölge yönetim kurulu oluşturulmasını kararlaştırdıklarını, çünkü sendika başkanı ya da yetkililerinin tutuklanabileceklerini öngördüklerini vurguladı. Yaşanabilecek senaryoları önceden tahmin ettiklerini ifade eden Soyer, “Bütün arkadaşlarımıza oylama öncesi gerekeni yapacağız ama polis geldiğinde hiçbiriniz polise direnmeyecek. Teksirde bastık oy pusulalarını. Köye yaklaştığımızda, dağ, taş özel birlikler ve polisle doluydu” dedi.

– “Dipkarpaz’dan Yeşilırmak’a kadar her bölgede ateşler yakıldı”

Meydana, elinde sandıkla girdiğine vurgu yapan Soyer, kısa bir konuşma yaptığını kaydetti. Mini referandum oylamasına başladıklarını, birinci oyu Fatma Ekenoğlu’nun kullandığını, ardından Mustafa Akıncı ve Mehmet Ali Talat gibi isimlerin de oy kullandığını vurgulayan Soyer, elindeki sandığı almaya gelen bir polis tarafından darp edildiğini anlattı ve bir süre sonra sandığı bıraktığını belirtti. Salonda bulunan bütün sendika başkanlarının tutuklandığını ifade eden Soyer, polisin elinde hazır listeler olduğunu kaydetti, sendika başkanlarının ertesi gün serbest bırakıldığını söyledi.

Söz konusu olayların ardından enerjinin yükseldiğini vurgulayan Soyer, “Kartondan sandıklar yapıldı, referandum istemiyle her yerde yürüyüşler düzenlendi” dedi. Dipkarpaz’dan Yeşilırmak’a kadar her bölgede ateşler yakılmaya başlandığını anımsatan Soyer, 2003’te seçimler sonrası Meclis’te 25’e 25 bir tablo çıktığını anımsattı. 25 milletvekilini Barış ve Demokrasi Hareketi (BDH) ile CTP’nin kazandığına dikkat çeken Soyer, UBP ile DP’nin toplum vekil sayısının da 25 olduğunun altını çizdi. Hükümet kurma çalışmalarında DP ile anlaştıklarını kaydeden Soyer, ilk defa çok kısa bir hükümet programı yapıldığını söyledi.

Soyer, “Bu hükümet, Annan Planı’nı zemin olarak, BM Genel Sekreteri’nin hakemliğini ve eş zamanlı referandumu kabul etti. Görüşme zemini başlatma için kuruldu. Bu koalisyon kurulur kurulmaz, Mehmet Ali Talat görüşmeci de oldu. Meclise referandum yasası sevk edildi” diye konuştu.

Söz konusu dönemde, halkın sokakta iktidar olduğunun altını çizen Soyer, “Sokakta çoğunlukta olan halk, Mecliste de çoğunluğa geçti, referandum yasası getirildi” dedi. “Siyasal mücadelede bir hedefe ulaşmak isterseniz hem sokak hem Meclis son derece önemlidir” diyen Soyer, bu ikisinin birlikteliği sağlanmaması durumunda bir sonuca ulaşılamayacağının altını çizdi. Ferdi Sabit Soyer, “1998-2003 arasında Kıbrıs Türk halkı sokakta iktidardı. Doğancı’dan yanan ateş, federal çözümün ateşiydi. Demokratik bir enerjinin yansımasıydı. Bu topraklarda yaşayan halkın iradesi, her şeyin üstündedir. Bunu savunmak hepimizin görevidir” diye ekledi.

TAK

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

“Toplumlararası Kadınlar Yürüyor ve Görüşüyor” etkinliğinde “Mülkiyet” konuşuldu

Published

on

By

Eski Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik, Taşınma Mal Komisyonu’nun daha etkili olması için çaba harcanması gerektiğini belirtti.

Şefik, AİHM’in de TMK’nin, başvuranların taleplerini incelerken tutarlı, özenli ve zamanında hareket etmediği saptaması yaptığına işaret ederek, “Amacımız, TMK’yı etkisiz bir yöntem olarak kabul ettirip, kişileri çaresiz bırakmak olmamalıdır” dedi.

Kıbrıs Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği ve Severis Vakfı (CVAR) iş birliğinde Lefkoşa’da dün akşam düzenlenen “Toplumlarası Kadınlar Yürüyor ve Görüşür” etkinliğinde “Mülkiyet” konusu konuşuldu.

Eski Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik’in mülkiyet konusunda sunum yapıp, katılımcıların sorularını yanıtladığı gecenin açılışında KTÜKD Başkanı Gülden Plümer Küçük ve Severis Vakfı Direktörü Rita Severis de söz aldı.

Katılımcılar, toplantı öncesinde Ledra Palace’da buluşup, etkinliğin yapıldığı Derboyu’ndaki 4K Koop’a yürüyüş düzenledi.Toplantıya, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi, BM Misyon Şefi Colin Stewart, eski Güney Kıbrıs Dışişleri Bakanlarından Erato Kozaku Markullis ve dernek üyeleriyle yabancı misyonlarda çalışan kadınlar katıldı.

4K ev sahipliğinde yapılan etkinlikte yemek olarak fırın makarnası, patates köftesi, herse, çiçek dolması, hellim, çörek ve karpuz servis edildi. Alkollü alkolsüz yerli içeceklerin satıldığı etkinlikte kurulan stantta hazırlanan sıcak hellim böreği ikramı da yapıldı.

-“Kuzeyde TMK var… Güneyde benzer bir oluşum kurulmadı”

Narin Ferdi Şefik, mülkiyetin her zaman ciddi bir mesele olduğuna işaret ederek, yaşanan çalkantılar sırasında halkın mülklerini terk etmek durumunda kaldığı ülkede, Kıbrıslı Rumlar için, kapsamlı bir çözüm sağlanana kadar Taşınmaz Mal Komisyonu gibi bir imkan yaratılırken, Kıbrıslı Türklerin başvurabileceği benzer bir oluşum kurulmadığını belirtti.

Şefik, Güney Kıbrıs’ta bırakılan Türk mallarının “Türk Malları Vasiliği” tarafından yönetildiğine ancak bu düzenlemenin 1974 öncesinde mülklerinden edilen Kıbrıslı Türklere tazminat hakkı tanımadığına işaret etti.

-“TMK daha etkili olmalı”

Konuşmasında, TMK’nin oluşumu, başvuru süreçleri, yaşanan sorunlar ve AİHM kararlarına da değinen Şefik, kurulduğu 2005’ten Mayıs 2025’e kadar toplam 8 bin 160 başvuru yapılan komisyonun 2 bin 171 başvuruyu sonuçlandırdığını ve 1908 başvuruya toplam 38 milyon 50 bin 407 Sterlin ödendiğini belirtti.

Narin Ferdi Şefik, 5 bin 989 başvurunun ise hala askıda olduğuna işaret ederek, kapsamlı bir çözüm sağlanana kadar en azından Kıbrıslı Rumların başvurabilecekleri bir yol olan TMK’nın daha etkili olması gerektiğini kaydetti.

Şefik, AİHM’in KV Mediterranean Tours Ltd. v. Türkiye davası kararında da TMK’nin başvuranların taleplerini incelerken tutarlı, özenli ve zamanında hareket etmediği saptamasında bulunduğuna vurgu yaptı. Şefik, “AİHM, TMK önündeki yargılamaların hızlandırılması ve gecikmelere karşı etkili bir çözüm mekanizmasının oluşturulması amacıyla sürekli ve uzun vadeli çabaların devam etmesi gerektiğini belirtti.” şeklinde devam etti.

Şefik, “TMK’nin düzgün şekilde işlemesi için hepimiz çaba harcamalıyız. Amacımız, TMK’yı etkisiz bir yöntem olarak kabul ettirip, kişileri çaresiz bırakmak olmamalıdır.” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar: “Temaslarımızı ve çalışmamızı diplomatik seferberlik anlamında sürdürmeye devam ediyoruz”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, temas ve çalışmalarını, diplomatik seferberlik anlamında sürdürmeye devam edeceklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Tatar, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı toplantısına katılmak amacıyla bu akşam Azerbaycan’a gidiyor

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart ile yaklaşık bir saat süren görüşmesinin ardından basına açıklama yaptı.

-“Diyalog, temas ve yapıcı duruşumuzdan hiç vazgeçmedik.”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart ile görüşmesinde çeşitli konuları gündeme getirdiklerini aktardı.

16-17 Mart’ta Cenevre’de yapılan 5+1 toplantının devamında Temmuz ayında New York’ta 5+1 toplantı yapılacağını hatırlatan Tatar, tutuklamalara ilişkin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Hristodulidis ile bazı sorunlar yaşandığını belirtti.

Cenevre görüşmelerinde altı başlıkta ilerlemeler kaydedilmesi için BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in tekrar atandığını kaydeden Tatar, bugüne kadar istediği kadar ilerleme kaydedilmediğini söyledi.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e bir mektup gönderdiğini belirten Tatar, “Bu dönemde yaşadığımız hayal kırıklıklarını ifade ettim. Ama biz yine de diyalog, temas ve yapıcı duruşumuzdan hiç vazgeçmedik.” dedi.

-“3D çerçevesinde bir ilerleme olursa resmi müzakerelere de geçilebilir”

Yeni siyasetin gerekliliklerinden bahseden Tatar, eğer 3D (Direk temas, direk ticaret, direk temas) çerçevesinde bir ilerleme olursa resmi müzakerelere de geçilebileceğini söyledi.

Burada 12 farklı komite ile Rum tarafıyla diyalogların sürdüğünü anlatan Tatar, “Dört buçuk yılda ne yapıldı?” şeklindeki eleştirilere “Dört buçuk yılda çok şey yapıldı. Yeni bir vizyon ortaya kondu, uluslararası anlamda iki devletliliğin gerekçelerini ve Kıbrıs Türk halkının egemenliğinin çok önemli olduğunu, bir saygınlık kazandığımızı anlattık.” yanıtını verdi.

BM raporlarında ortak zeminin olmadığının raporlara geçtiğini belirten Tatar, bunun bir diplomatik kazanım olduğunu kaydetti. Diyaloğu sürdüreceklerini yineleyen Tatar, Türk tarafına yıllardır yapılan ambargoların, haksızlıkların artarak devam ettiğini de uluslararası toplumla paylaştıklarını söyledi.

Dik duruş, onurlu ve güçlü bir gelecek için Kıbrıs Türk tarafının ayrı bir halk olarak, ayrı bir devlet olarak, ayrı bir otorite olarak temaslarını sürdürebilmesinin önemine işaret eden Tatar, “16-17 Temmuz tarihinde New York’ta genişletilmiş 5+1 görüşme için orada hazır olacağımızı teyit ettik. Tabii Türkiye ile de istişare ettik. Bayan Holguin ile Londra’dayken bir telefon görüşmem oldu.” dedi.

-“Bizim böyle toplantılara katılmamız bizler için bir statü meselesidir”

İngiltere temaslarını da anlatan Tatar, “Stweart Doughty ile de görüştüm. Yani bu 5+1 görüşmede İngiltere’yi temsil eden AB Bakanı ile geçen cuma günü İngiltere’de görüşmem oldu ve kendisine bütün az önce sizlere aktardıklarımı anlattım, paylaştım.” ifadelerini kullandı.

Holguin’in Kıbrıs, Ankara, Atina, Brüksel ve Londra’da temaslarda bulunduğunu anlatan Tatar, “Dolayısıyla sürekli olarak uluslararası diyaloğumuzu sürdürmekteyiz.” dedi.

Bu akşam Azerbaycan’a gideceğini ve yarın orada temasları olacağını anlatan Tatar, şöyle devam etti:

“Hankendi’de Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın bir gözlemci üyesi olarak, KKTC olarak orada olacağız. Tabii bizim böyle toplantılara katılmamız bizler için bir statü meselesidir. Dolayısıyla ben bir kez daha Azerbaycan hükümetine ve Sayın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e beni de bu toplantıya davet ettikleri için teşekkür etmek istiyorum.”

KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki varlığını ve ekonomik potansiyelini sürdürmek için bütün bu devletlerle iş birliklerinin artırması gerektiğini anlatan Tatar, “Gerek ticaret, gerek turizm, gerek yükseköğrenim ve çeşitli farklı hizmetler sektöründe KKTC’nin bu ülkelerle diyalog ve temasını artırmak durumunda olduğunu da belirteceğim.” dedi.

Ambargolar, kısıtlamalar ve engellemelerin hafifletilmesini isteyen Tatar, Azerbaycan’da Hankendi şehrinde bunları diğer ülkelerle paylaşacağını kaydetti.

Tatar, KKTC olarak diplomatik temasları artıracaklarını belirterek, “Temaslarımızı ve çalışmamızı diplomatik seferberlik anlamında sürdürmeye devam ediyoruz.” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

ARUCAD 13. Uluslararası Ekonomi ve Sosyal Bilimler Konferansı yapılıyor

Published

on

By

Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi (ARUCAD) 13. Uluslararası Ekonomi ve Sosyal Bilimler Konferansı (E&SS 2025) dün düzenlenen açılış töreniyle başladı.

ARUCAD tarafından yapılan açıklamaya göre, 15 farklı ülkeden katılımcının yer aldığı konferansta, çevrimiçi ve yüz yüze olmak üzere toplam 108 bildiri sunuluyor.

Konferans’ta, sunumların ekonomi, iletişim, siyaset bilimi, sosyoloji, eğitim bilimleri, psikoloji, kültürel çalışmalar, sanat ve tasarım gibi sosyal bilimlerin çeşitli alanlarını kapsadığı belirtildi.

ARUCAD Rektörü Prof. Dr. Asım Vehbi açılışta yaptığı konuşmada, “Yaratıcılığın ve disiplinlerarası düşünmenin bilimsel bilginin merkezinde yer aldığı üniversitemizde sizleri ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Dünyanın dört bir yanından araştırmacı, akademisyen ve uzmanı aynı çatı altında bir araya getirmekten gurur duyuyoruz.” ifadelerini kullandı.

ARUCAD Rektör Yardımcısı ve Konferans Organizasyon Komitesi Başkanı Prof. Dr. Burcu Toker ise konuşmasında, “Bugün farklı ülkelerden akademisyenleri ve araştırmacıları kampüsümüzde bir araya getirmenin heyecanını yaşıyoruz. Konferansımız, akademik paylaşımın teşvik edildiği, kapsayıcı ve nitelikli bir platform oluşturmayı amaçlamaktadır.” dedi.

Konferansın uzun süredir akademik dünyada yer edinmiş önemli bir organizasyon olduğunu hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Hasan Karacan yaptığı konuşmada, farklı üniversitelerde birçok kez gerçekleştirdikleri bu konferansın ARUCAD’da bambaşka bir deneyimle hayata geçtiğini vurguladı.

Konferansın açılış oturumunda ayrıca, Prof. Dr. Osman M. Karatepe’nin “İçsel Yeşil Pazarlama: Çevresel Sürdürülebilirlik Performansı için Bir Araç” başlıklı sunumu ile Prof. Dr. Aytekin İşman’in “Disiplinler Arası Yapay Zekâ: 21. Yüzyılda İnsan Uzmanlığının Yeniden Tanımlanması” başlıklı konuşması yer aldı.

E&SS 2025 Konferansı, 2 Temmuz’a kadar ARUCAD Kampüsünde devam edecek. Konferansa ilişkin detaylara www.eclss.org/kyrenia adresinden ulaşılabilir.

Devamını Oku

Trending

Reklam