Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar: Rum liderliğinin açıklamaları Kıbrıs adasını da potansiyel bir hedef haline getirme tehlikesi taşıyor

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum liderliği tarafından son günlerde yapılan haddini aşan açıklamaların, popülizm amacını aşarak, sadece bölgesel güvenlik ve istikrarı olumsuz yönde etkilemekle kalmayıp, Kıbrıs adasını da potansiyel bir hedef haline getirme tehlikesi taşıdığını söyledi.

İngiltere’ye gitmeden önce açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Tatar, “Rum lider yakın coğrafyamızda devam eden ateş çemberi ve dolayısıyla yaşanan insanlık trajedilerinden siyasi kazanım için sorumsuzca faaliyetlere girmek suretiyle şiddete taraf olmakta, adadaki huzur ve güvenliği tehdit eder bir siyaset yürütmektedir.” Dedi.

Tatar, Rum liderliğini, Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın yerinde uyarılarıyla Kıbrıs coğrafyasını bu amaçlar için kullanmama çağrısını dahi çağdışı siyasetine alet etmekten kaçınmamakla da eleştirdi.

Cumhurbaşkanı Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Rum liderliği, sadece Kıbrıs adasında değil uluslararası alanda barış ve güvenliğe büyük katkı sağlayan Türk Silahlı Kuvvetlerine de dil uzatma cüretinde bulunmaktadır.

Anavatan Türkiye’nin 20 Temmuz 1974 tarihinde uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan hakkını kullanarak gerçekleştirdiği Mutlu Barış Harekatı, Kıbrıs adasına barış ve huzur getirmiştir. Mutlu Barış Harekatı’yla Kıbrıs adasında bugünkü sınırlar belirlenmiş ve 50 yıldır iki Halk, iki Yönetim ve iki Devlet yan yana yaşamaya başlamıştır. O tarihten bugüne Rum tarafının tüm provokasyon faaliyetlerine rağmen Kıbrıs coğrafyasında herhangi bir şiddet eylemi gerçekleşmemiştir. Bunun en büyük nedeni de adadaki Türk Silahlı Kuvvetlerinin mevcudiyeti ve caydırıcı rolüdür. Bu çağda garantörlük sistemine ihtiyaç olup olmadığını Kıbrıs özelinde tartışmaya açamaya çalışan uluslararası aktörler, şimdilerde devam eden savaşların ve şiddetin sona erdirilmesi ve sağlanacak ateşkesin devamı için de diplomasiye yol açacak şekilde garantörlük sistemleri üzerinde çalışmaktadır. Bilinmelidir ki nerde olursa olsun halkların birincil talebi güvenlik ve dolayısıyla huzur ortamıdır. Kıbrıs adasında da bu en güzel örneği teşkil edecek şekilde 50 yıldır devam etmektedir.”

“Kıbrıs Türk Halkının adadaki, 50 yıldan beri süren, barış ve huzur ortamının devamına büyük önem verdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, Rum liderliğinin tek taraflı tasarruflarının KKTC’yi asla bağlamadığını da kaydetti.

“Rum liderliği 61 yıl önce yasadışı şekilde gasp ettiği statüsünün kendisine tüm adaya dair karar alma yetkisi verdiği yanılsamasını uluslararası alanda devam ettirme gayretindedir” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, sözlerini şöyle noktaladı:

“Kıbrıs adasında, sınırları net şekilde belirlenmiş iki ayrı Devlet vardır ve Rum liderliğinin KKTC devletinin sınırlarına dair herhangi bir otorite ve yetkisi bulunmamaktadır. Kıbrıs Türk tarafı olarak, Rum liderliğinin, üzerinde yaşadığımız coğrafyayı olumsuz yönde etkileyecek, daha da önemlisi halkımızın huzurunu kaçırmaya sebebiyet verecek her adımını kınıyoruz. KKTC, bölgesel barış ve istikrarı desteklemektedir ve yaşanan insanlık trajedisinin sona erdirilmesi için de üzerine düşeni yapmaya hazırdır.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Ertuğruloğlu, İİT Dışişleri Bakanları toplantısına katıldı

Published

on

By

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, 21-22 Haziran tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) 51. Dışişleri Bakanları Konseyi (DBK) Toplantısına katıldı.

Tahsin Ertuğruloğlu, “Değişen Dünyada İİT” konu başlığıyla gerçekleşen ve İsrail’in Filistin ve İran’a saldırılarının ağırlıklı olarak gündemi oluşturduğu toplantıda bir de konuşma yaptı.

Ertuğruloğlu konuşmasında, 20 ayı aşkın bir süredir devam eden ve 55 binden fazla Filistinlinin yaşamını yitirmesine neden olan katliamın son bulması için üye ülkelerin ve uluslararası toplumun bir an önce İsrail’i durduracak adımlar atması gerektiğini, geçmişte benzer saldırıları ve acıyı yaşamış Kıbrıs Türk halkının Filistinli kardeşlerinin acısını derinden hissettiğini, uzun yıllardır devam eden Filistin sorununa çözümün, bağımsız ve egemen Filistin devletinin kabülü ve iki devlet esasıyla mümkün olabileceğini ifade etti.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, dün gece Amerika’nın İran’ın nükleer tesislerine yönelik gerçekleştirdiği saldırıların, bir süredir İsrail’in Ortadoğu’daki saldırılarıyla istikrarsızlaşan güvenlik ortamını küresel boyuta taşıyabilecek düzeye getirdiğini, güvensizlik ve istikrarsızlığın ne yazık ki günümüzün düzeni haline geldiğini belirtti.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu Kıbrıs konusunda bir uzlaşıya varılamamasının nedeninin bazı kesimlerce iddia edildiği gibi müzakere eksikliğinden değil, uluslararası toplumun Kıbrıs Türk tarafını eşit ortak olarak görmeyi ve egemen eşit ve eşit uluslararası statüye haiz devlet olarak tanımayı reddetmeyi ısrarla sürdürmesi olduğunu belirtti.

Ertuğruloğlu, Ada’da kalıcı ve sürdürülebilir bir uzlaşının mevcut iki devlet gerçeği temelinde sağlanabileceğini vurgulayarak, tarafların egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün yeniden teyidiyle iki devlet arasında iş birliği yollarının aranabileceğini ifade etti. Bakan Ertuğruloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 77.BM Genel Kurulu’nda uluslararası topluma yaptığı ve takip eden yıllardaki genel kurullarda yinelediği, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaları ve diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaları yönündeki çağrısını hatırlatarak, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin bu çağrı doğrultusunda somut adım atmalarını beklediklerini belirtti.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, toplantı çerçevesinde, bazı üye ülke Dışişleri Bakanlarıyla ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Ayrıca, İslam İşbirliği Gençlik Formu tarafından Haliç Üniversitesi’nde düzenlenen ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a İİGF Büyük Gençlik Ödülü’nün takdim edildiği ödül törenine katıldı.
Bakan Ertuğruloğlu’na toplantı ve temaslarında Müdür/Temsilci Mustafa Davulcu, KKTC İstanbul Başkonsolosu Erek Çağatay ve Üçüncü Sekreterler Begüm Tuncalı ve İsmail Bayramoğlu eşlik etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Hasipoğlu: “İsrail-İran çatışmasına ABD’nin müdahil olmasıyla gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz”

Published

on

By

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, İsrail-İran çatışmasına Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) müdahil olmasıyla gelişmeleri “endişeyle takip ettiklerini” söyledi

Hasipoğlu, bölgesel gelişmeler ve güncel konularla ilgili yazılı açıklama yaptı.

İran’ın Birleşmiş Milletlerden ABD’nin İran’a saldırısının incelenmesi ve kınanması talebiyle BM Güvenlik Konseyinden (BMGK) “acil oturum” talep ettiğini belirten Hasipoğlu, “Savaştaki füzelerin hedefinin nükleer tesis boyutuna gelmesi, içinde bulunduğumuz coğrafya için daha da endişe verici bir boyuta dönüştürmüştür” dedi.

-BM Güvenlik Konseyi “barış gücü değil izleme konseyi”

BM’nin barış gücü olmaktan artık çıkarak bir izleme konseyine dönüştüğünü söyleyen Hasipoğlu, “ ABD, Rusya gibi büyük devletlerin daimi üye olup veto haklarının olmasından dolayı Güvenlik Konseyinden mazlum halkları koruyacak, yaptırım içeren, önleyici kararlar çıkamamaktadır. Güçlünün haklı olduğu, hiçbir Batılı ya da Müslüman ülkenin kınamanın ötesine geçmediği BM ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi toplantılarına şahitlik ediyoruz. Bunu daha önce Bosna’da, en son en acı şekilde Gazze’de Filistinlilerin yaşadıklarıyla ve bu yapıların karar alamadığını görüyoruz” dedi

BM’nin bugün ABD – İsrail müttefikliğinin yaptığı saldırıları izlemekle yetindiğini ve asli görevini yapamadığını ifade eden Hasipoğu , İsrail ile İran arasındaki çatışmaların da 10’uncu gününe girdiği şu günlerde izleyici koltuğunda oturmaya devam ettiğini belirtti.

– “Aynı tecrübeyi Kıbrıslı Türkler olarak bizler de hem sahada hem masada yaşadık”

Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Aynı tecrübeyi Kıbrıslı Türkler olarak bizler de hem sahada hem masada yaşadık . 1974 öncesi Rum saldırıları karşısında BM’nin izleyici rolü ve alınan güvenlik konseyi kararları ortadadır. Keza, 1979 yılından itibaren başlayan federasyon müzakerelerinde, Rum tarafının uzlaşmaz tutumuna ek olarak , BM’in yapısal bozukluğundan dolayı çözüm de sağlanamamıştır . 1974 öncesinde Rum mezalimliğine tanıklık eden BM, sonraki federasyon görüşme süreçlerinde ise çözüm anlamında masaya getirdiği tüm plan ve önerilerine ‘Evet’ diyen Kıbrıs Türk halkına hak ettiği değeri ve statüyü vermek yerine , ‘Hayır’ diyen tarafın ödüllendirmeye devam etmiştir. Diğer bir ifadeyle BM müzakere süreci ile ilgili bir nihai tespit yapmaktan kaçınmış, hep Rum tarafının istediği şekilde bir çözüm arayışı içerisinde olmaya çalışıp, Rum tarafının içerisinde bulunduğu konfor alnının muhafaza etmesine çanak tutmuştur. Halbuki görüşme süreçlerini hamisi konumunda olan BM, Rum tarafının retçi tavırları sonrasında gerekli kararları alıp, Rum tarafını rahatsız edebilseydi, belki de bizlerin arzu ettiği çözüm modeli bugün hayat bulmuş olacaktı”

-Hakan Fidan’ın son açıklaması

Türkiye Dışişleri Bakanı Fidan’ın İslam İşbirliği Teşkilatı (IIT) mesajını değerlendiren Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Dünya, özellikle de bölgemiz, iyice ateş çemberine dönerken, Kıbrıs Türk halkının yegane güvencesinin ve en büyük destekçisinin Anavatan Türkiye olduğuna, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son açıklamalarıyla bir kez daha tanıklık ettik. Hakan Fidan’ın KKTC’nin gözlemci üye olarak yer aldığı İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkına yer vermesi son derece önemli ve anlamlıdır. Kıbrıs Türk halkının yaşamakta olduğu izolasyon çemberinin aşılması gerektiğine vurgu yapan Hakan Fidan, doğrudan temas çağrısıyla da Anavatan Türkiye’nin milli dava Kıbrıs konusundaki politikasını da dünya kamuoyuna hatırlatmıştır.

Bu vesileyle, haklı davamızın her platformda yankı bulması için sözünü sakınmaktan çekinmeyen Anavatan Türkiye’mize ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a yürekten teşekkür ediyor, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın, KKTC ve Kıbrıs Türk halkı ile ekonomik, siyasi, kültürel ilişkilerini daha da artıracağına inanıyoruz”

-“Rum tarafı tüm adanın güvenliğini riske sokuyor “

Hasipoğlu, Kıbrıs Rum liderliği ve Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Hristodulidis’in son dönemde bazı ülkelerle yaptığı askeri anlaşmalar, silahlanma faaliyetleri ve tek taraflı eylemlerinin, Kıbrıs adasının tamamını ciddi bir tehlike altına soktuğunu söyledi.

Hasipoğlu, “Şimdilerde ise Amerika – İsrail yuvalanmasına sahasını açarak tüm adayı riske sokmaktadır. Kıbrıs Türk halkı olarak, Rum tarafının bizleri ortak düşman olarak gören İsrail’den farklı bir zihniyette olmadığını çok iyi biliyoruz. Bundan sonra sıra size gelecek zihniyetinin bir tezahürü olarak, bizi bu adada azınlık olarak gören, eşit kabul etmeyen ve ilk fırsatta, tıpkı Gazze’deki Filistinliler gibi, kendi ana yurdumuzda yok etmeye çalışan acımasız bir zihniyetle karşı karşıyayız” dedi

Hasipoğlu , GKRY’nin limanlarını başta ABD, İsrail ve Fransa olmak üzere birçok ülkeye açtığına dikkati çekerek, “Kıbrıs adası, tam bir barut fıçısı ama bizim halkımızın güvencesi güçlü Türkiye Cumhuriyeti’dir.” diye konuştu.

Gazimağusa’dan görülen füzelere şahitlik eden biri olarak, savaşı yakın hissetmenin kaygı verici olduğunu söyleyen Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Özellikle Crans Montana başta olmak üzere geçmiş federasyon görüşme süreçlerinde Rum tarafının Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin ve askerinin olmayacağı bir sistemde ısrar ederek masayı devirmesinin sebebini o dönemlerde idrak edemeyenler, şimdi garanti sisteminin önemini daha da iyi anlamalıdırlar. Rum – İsrail zihniyeti, bizleri azınlık gören, bundan sonra da sıra size gelecek zihniyetidir . Bu yüzden geçmişte olduğu gibi bu süreçleri tekrar başlatmak isteyenler, son yıllarda yaşanan savaşları ve soykırımları iyi analiz edip içselleştirmeleri gerekmektedir . Son yıllarda yaşanan gelişmeleri de dikkate alarak Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamlılığı UBP’nin kırmızı çizgisi olduğunu bir kez daha belirtir, söz sahibi olduğumuz müddetçe, halkımızın varlığı ve güvenliği için savunmaya devam edeceğimizi vurgularız”

Devamını Oku

Kıbrıs

Gazimağusa Limanı’nda çöken yolun altında içinde tarihi eserler bulunan mezar olduğu düşünülen mağara bulundu

Published

on

By

Gazimağusa Limanı’nda yolun çökmesiyle toprak altında kalan tarih de gün yüzüne çıktı.

Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürü Emine Emel Ziba konuyla ilgili BRT Gazimaĝusa muhabirine bilgi verdi.

Ziba, yolun bir bölümünde çökme olduğuna dair arandığını ifade ederek, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Gazimağusa Bölge Sorumlusuna bilgi verdiğini dile getirdi.

Teknik kurul tarafından incelemeler yapıldığını belirten Ziba, açığa çıkan mağaranın içerisinde tarihi eserlerin de bulunduğu bir mezar olduğunun düşünüldüğünü vurguladı.

Bölgede gerekli güvenlik önlemlerinin alındığını belirten Ziba, Pazartesi itibariyle kazı çalışmalarına başlanacağını sözlerine ekledi.

Devamını Oku

Trending

Reklam