Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Işıksal: GKRY Gazze saldırılarına üs olursa “bu ateşten kurtulamayacak

Published

on

 Cumhurbaşkanı Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Özel Danışmanı Prof. Dr. Hüseyin Işıksal, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) İsrail ordusuna destek amacıyla belirli ülkeler tarafından bir üs olarak kullanılmasının adayı ve bölgeyi nasıl etkileyebileceğini AA Analiz için kaleme aldı.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze’deki soykırımın acımasızca devam ettiği, çoğunluğu çocuk ve kadınlardan oluşan can kaybının 40 bine ulaştığı, savaşın başta Lübnan olmak üzere tüm bölgeye yayılma riskinin her gün arttığı bir ortamda Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) İsrail’in Gazze saldırılarında üs ve dolayısıyla taraf olmaması konusunda haklı olarak uyardı. Bakan Fidan, herkesin bölgesel ve küresel savaş senaryolarını ciddiye alması gerektiğinin altını çizerek Orta Doğu’da devam eden savaşlara müdahil olunması durumunda kimsenin “bu ateşten kurtulamayacağı” ikazında da bulundu.

– Orta Doğu’daki çatışmalar Kıbrıs’ı teğet geçmez

Kıbrıs ile ilgili yazdığım makalelerde devamlı olarak altını çizdiğim noktalardan biri bu meselenin sadece adada yaşayan iki halkın mücadelesi olarak görülmemesi gerektiğidir. Bu mesele aynı zamanda bir kimlik mücadelesi, Doğu Akdeniz’de yüzyıllardır değişik boyutlarda devam eden jeopolitik güç ve hakimiyet mücadelesi, Türk tarafının Doğu Akdeniz’deki siyasi ve ekonomik denklemin dışına itilme çabası, mazlum halkların varoluş mücadelesi ve medeniyet çatışmalarının de yer aldığı bir meseledir. Bu bağlamda, Soğuk Savaş döneminin hemen sonrasında yayınlandığında büyük fırtınalar koparan ancak her geçen gün gerçeğin kendisine dönüşen Samuel Huntington’ın ”medeniyetler çatışması” tezinin tam ortasında kalan Kıbrıs adasıyla ilgili alınacak her karar yan yana yaşayan iki komşu devletin kaderini doğrudan etkileyecektir. Bir başka ifadeyle, ya daha büyük bir savaş ya da daha büyük bir barış şeklini alabilecek gelişmelerin Orta Doğu’dan sadece birkaç yüz kilometre uzaklıktaki Kıbrıs adasını ”teğet geçeceğini” düşünmek mümkün değildir.

Kısacası, İsrail’deki Binyamin Netanyahu hükümetinin savaşa dayanan siyasetinin temel amacı Hamas ve Hizbullah’ı bahane ederek 1948’den beridir acımasızca sürdürdüğü Filistin’i işgal politikasını meşrulaştırmaktır. Netanyahu bunu yaparken de Filistin halkının tüm altyapısını ve yaşam olanaklarını yok ederek onlara kendi çözüm modelini zorla kabul ettireceğini öngörüyor. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden aldığı destek Netanyahu ve hükümetinin işgali sürdürmelerini sağlıyor.

– ABD güdümündeki GKRY bölgeyi güvensizleştiriyor

Madalyonun diğer tarafına baktığımızda ABD güdümünde oluşturulan GKRY-Yunanistan-İsrail ittifakının her geçen gün pekiştiğini görüyoruz. Bu oluşumun temel amacı Doğu Akdeniz’in en güçlü ve en uzun sahil şeridine sahip olan ülkesi Türkiye’yi Antalya körfezine hapsetmek ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) tasviye edilmesi suretiyle de Türk tarafını Doğu Akdeniz’deki siyasi ve enerjiyle ilgili jeopolitik denklemlerden çıkarmaktır.

2018’de başlayan sürecin bir sonucu olarak Rum tarafı tarihte olmadığı kadar ABD etkisi altında girdi ve zaten sınırlı olan bağımsız karar alma gücü daha da azaldı. ABD’nin kendisine uyguladığı silah ambargosunu kaldırması ve iki taraf arasında geçtiğimiz ay ”stratejik diyalog” anlaşmasının imzalanmasıyla GKRY, ABD’nin bölgedeki stratejik planlarına bağlı kalacağını bir kez daha taahhüt etti.

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken Rum Dışişleri Bakanını kabulünde İsrail’in Gazze’yi işgalinin başladığı tarihi kast ederek ”Son 8 ayda ABD Kıbrıs’ın askeri operasyonlar açısından stratejik değerini öğrendi.” şeklinde bir açıklama yaptı. Blinken’ın bu açıklaması doğal olarak Rum liderliğinin hiçbir zaman yanıtlayamadığı Kıbrıs merkezli askeri operasyonların neler olduğu, bu operasyonlarda adadaki İngiliz üslerinin ne şekilde kullanıldığı ve GKRY’deki askeri üslerin de bu operasyonlarda kullanılıp kullanılmadığı sorularını akıllara getiriyor.

Netanyahu hükümetinin sadık bir savunucusu olan GKRY’nin her geçen gün ABD’ye tabi olması ve İsrail’e hizmet etmek amacıyla Doğu Akdeniz’in silahlanma ve askeri sistemlerine dahil olması hiç kuşkusuz adayı daha güvenli hale getirmeyecek. GKRY’nin bu tutumu tam tersine adada yaşayan iki halkın can güvenliğini tehlikeye sokacak ve Kıbrıs’taki iki devletin ekonomik can damarlarını oluşturan turizm, eğitim ve hizmet sektörlerini de sekteye uğratacaktır.

Sonuç olarak, Kıbrıs’ı ilgilendiren her bölgesel kriz ”egemenlik” kavramının Kıbrıs Türklerinin adadaki yaşam ve varoluşu için ne kadar hayati olduğunu tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarıyor. Bu ve benzeri olaylar KKTC‘nin tanınmasının sadece Türk dünyası için değil bölgedeki barış, güven ve istikrar için de ne kadar olmazsa olmaz olduğunu gösteriyor. 1963-1974 arası Filistin halkının bugün maruz kaldığı soykırım teşebbüslerini bizzat yaşayan mücahit Kıbrıs Türk Halkı, insanlık suçlarının zamandan bağımsız olarak tüm hızıyla sürdüğü Gazze katliamının hiçbir zaman suç ortağı olmayacak ve bu insanlık suçuna direk veya dolaylı olarak katkı sağlayan taraflarla da aynı saflarda yer almayacaktır. Rum yönetiminin samimiyetsiz, çelişkili ve bölgede önemli bir aktör olduğu inancına dayalı abartılı ve gülünç siyasetiyse çözümün değil sorunun bir parçası olmaya devam edecektir.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Koop-Sen yarın Koop-Süt ile Zirai Levazım ve Binboğa Yem Kooperatifi’nde süresiz genel greve gidiyor

Published

on

By

Kooperatif Görevlileri Sendikası (Koop-Sen) yarın, Koop-Süt, Zirai Levazım Kooperatifi ve Binboğa Yem Kooperatifi’nde süresiz genel greve gidiyor.

Koop-Sen’den verilen bilgiye göre, çalışanların maaşlarının ödenmediği gerekçesiyle yapılacak süresiz genel greve ek olarak yarın 09.30’da Kooperatif Merkez Bankası Genel Müdürlüğü önünde basın açıklaması yapılacak.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar, Londra Rauf Raif Denktaş Türk Okulu Müdürünü ve beraberindeki heyeti kabul etti

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Londra Rauf Raif Denktaş Türk Okulu Müdürü Meryem Biricik ve beraberindeki heyeti kabul ederek, görüştü.

Kabulde yaptığı konuşmada duyduğu memnuniyeti ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, öğretmenlerin, Londra’daki çocukların Türkçe öğrenmesi için yaptığı özverili çalışmaları ve ailelerin ülkelerine bağlılıklarının takdir edildiğini ifade etti.

Dünyanın birçok yerinde ve özellikle Londra’da Kıbrıs Türkleri’nin yaşadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, buradaki insanların çocuklarını kendi okullarına götürmesinin ve Kıbrıs Türk Dernekleri’nin faaliyetlerine katılmalarını sağlamasının, kültür ve geleneklerin bir sonraki nesillere aktarıldığı için kendisi mutlu ettiğini dile getirdi.

Londra Rauf Raif Denktaş Türk Okulu Müdürü Meryem Biricik de konuşmasında, okulun faaliyetleri hakkında bilgi vererek, verilen destekten dolayı teşekkürlerini sundu.

Devamını Oku

Kıbrıs

Özersay, seçim yasakları konusundaki uygulamaları eleştirdi

Published

on

By

Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, geçici öğretmen alımının önü açılması için, kritere bağlı, sınavla, münhalle yapılacak sınavların bilinçli bir biçimde seçim yasaklarına sokulduğunu savundu.

HP’den yapılan açıklamaya göre Özersay, seçim yasakları konusundaki uygulamaları eleştirdi.

Özersay, Meclis’teki muhalefet ile hükümetin, seçim yasaklarının 60 günden 45 güne indirilmemesi konusunda uzlaştığını belirterek, “Bu iyi bir gelişme çünkü hükümet 60 gün boyunca atama ve benzeri işlemleri yapamayacak” dedi. Özersay, ancak bu durumda okullara alınması gereken yeni öğretmenlerin seçim yasaklarına takılacağını söyledi.

“Belki İlkokullardaki öğretmen atamaları yetişecek ama ortaokul ve liselere alınacak yeni öğretmenler seçim yasaklarına takılacağı için atamaları Kasım ayına kalacak. Tabi hükümet de seçim süreci devam ederken geçici öğretmen alma şansına sahip olacak ve bunu da siyasi bir yatırım olarak kullanacak.” diyen Özersay, eğitim, sağlık ve bazı elzem konularda sınavları önceden ilan edilmiş olan KHK sınavlarının yapılması ve atamalarının da bekletilmemesi konusunda Seçim ve Halk Oylaması Yasası’nda gerekli değişikliğin yapılabileceğini kaydetti.

“Kırsal kesim arsası dağıtımı gibi seçim yatırımı işlemlerini seçim yasaklarına dahil ediyoruz da ne oluyor?” diye soran Özersay, bu arazilerin seçim yasakları yürürlüğe girmeden dağıtıldığı veya “hak sahipliği belgesi” verilerek umut tacirliği ile seçime yatırım yapıldığını ileri sürdü.

Özersay, “Özetle kırsal kesim arsası ya da hak sahipliği belgesi dağıtımı seçim yasağı tarihi gelmeden ‘halledilirken’, kritere bağlı, sınavla, münhalle yapılacak sınavlar biraz da bilinçli bir biçimde seçim yasaklarına sokuluyor ki geçici öğretmen alımının önü açılsın ve bir başka şekilde seçim yatırımı yapılabilsin. ” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku

Trending

Reklam