Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

TC Adalet Bakanı Tunç: Kıbrıs Türkü’nün hak ve çıkarlarını korumakta kararlıyız

Published

on

TC Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Doğu Akdeniz’de barışın iki devletli çözümle sağlanacağını vurgulayarak, ”Türkiye olarak Doğu Akdeniz’de hem kendi hak ve çıkarlarımızı, hem de Kıbrıs Türkü’nün hak ve çıkarlarını korumakta kararlıyız” dedi.

Bakan Tunç, Bartın’da bir otelde Cumhurbaşkanı Ersin Tatar‘ın katılımıyla düzenlenen “Kıbrıs Şehit Yakınları ve Gazileri ile Buluşma Programı”nda yaptığı konuşmada, bu yıl Kıbrıs Türk halkının barış ve özgürlüğe kavuşmasını sağlayan Barış Harekatı’nın 50. yıl dönümünün idrak edildiğini söyledi.

Dünyanın gözü önünde gerçekleştirilen haksız saldırılara ve zulme, anavatan Türkiye olarak başlatılan Barış Harekatı ile “dur” denildiğini ve böylece Türkiye’nin Kıbrıs Türkü’nün her daim yanında olduğunu gösterdiğini belirten Tunç, “Hem bu barış harekatının başarıyla sonuçlanmasını hem de bin yıldır bu topraklar üzerinde hür ve özgür bir şekilde mukaddesatımız çiğnenmeden, namusumuza halel gelmeden yaşamayı kuşkusuz şehitlerimize ve gazilerimize borçluyuz. Şehit ve gazilerimizin emanetine sahip çıkmak ve Doğu Akdeniz’de barışı korumak hepimizin sorumluluğudur.” diye konuştu.

Tunç, bugün gerek ülkede gerek Doğu Akdeniz’de egemen olan güven ortamının kolay elde edilmediğini vurgulayarak, Kıbrıs Türk halkının da 1960’lı yıllardan itibaren artan baskı ve zulümle karşılaştığını, bu coğrafyanın kaderine ortak olduğunu ifade etti.

En temel arzularının bölgenin huzur, barış, istikrar, işbirliği ve refahla anılması olduğunun altını çizen Tunç, bu amaçla gerek Türkiye gerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak adada adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması için her türlü samimi çabayı gösterdiklerini ve göstermeye devam edeceklerini dile getirdi.

Tunç, muhatapların ise halen eşitlik temelinde çözümü reddetmekte ve süreci tıkamakta ısrarcı davrandıklarına dikkati çekerek şöyle devam etti:

“Ancak herkes bilmelidir ki Kıbrıs Türk halkı, adanın asli ve kurucu unsurudur. Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği üzere iki devletli çözüm vizyonu çok kıymetlidir. Adada çözüm ancak Kıbrıs Türk tarafının tüm haklarının tanınması ve her alanda Rum tarafıyla eşit olarak müzakere masasına oturmasıyla mümkündür. Türkiye olarak, Doğu Akdeniz’de hem kendi hak ve çıkarlarımızı hem de Kıbrıs Türkü’nün hak ve çıkarlarını korumakta kararlıyız. Zira iki dost ve kardeş ülkenin huzur ve refahını birbirinden ayrı düşünmüyoruz.”

“Türkiye, Kıbrıs Türkü’nün haklı davasında en büyük destekçisi olmaya devam edecek”
Kıbrıs’ta çözümün temelinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin siyasi, ekonomik ve sosyal bakımdan daha da güçlenmesinin yattığını belirten Tunç, şunları söyledi:

“Bu noktada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin eşit ve egemen bir devlet olarak uluslararası statüsünün tescil edilmesi çok önemlidir. Geçtiğimiz ay Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda kabul edilen Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. Yıl Dönümü başlıklı tezkerede de altı çizildiği üzere Kuzey Kıbrıs Türk Devleti’nin, uluslararası toplumun bağımsız ve eşit egemen bir üyesi olarak hak ettiği yeri alması daha fazla tehir edilemez. Bu çerçevede Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Devletleri Teşkilatında ve Türk Devletleri Parlamenter Asamblesinde gözlemci üye statüsü kazanması önemli bir adımdır. Amacımız, bu sürecin Kuzey Kıbrıs’ın bağımsız egemen devlet olarak tanınmasını da kapsayan ileri adımlarla devam etmesidir.

Bu adımların atılması için Kıbrıslı kardeşlerimizin refahı ve huzuru için Cumhurbaşkanı’mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye olarak girişimlerimize devam edecek, mücadelemizi sürdüreceğiz. Kıbrıs davası, köklerini en derine salmış, gölgesi her yeri kaplayan ulu bir çınar gibi büyük bir davadır. Bu dava, birilerinin lütfuyla değil, bedel ödenerek bugünlere gelinen büyük bir milletin davasıdır. Bu dava, Türk milletinin davasıdır, şehitlerimizin davasıdır, gazilerimizin davasıdır. Türkiye, Kıbrıs Türkü’nün haklı davasında en büyük destekçisi olmaya devam edecek ve asla yalnız bırakmayacaktır.”

Tunç, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sürekli vurguladığı gibi “Daha adil bir dünya mümkündür.” idealiyle Türkiye olarak bölgede ve tüm dünyada mazlumların ve mağdurların umudu olduklarını dile getirerek, “Dünya beşten büyüktür.” diyerek zalimlerin haksızlıkları karşısında eğilmediklerini, daima dik durduklarını ve durmaya da devam edeceklerini vurguladı.

“Filistin konusunda da Türkiye’nin tavrı ve duruşu nettir”
“Nasıl ki Kıbrıs Türkü’nün haklı davasında Kıbrıslı kardeşlerimizin yanındaysak Filistin konusunda da Türkiye’nin tavrı ve duruşu nettir.” diyen Tunç, 40 binden fazla insanın dünyanın görmeyen gözleri önünde soykırıma uğradığı Filistin’de mazlum Filistinlilerin yanında olmaya devam edeceklerini söyledi.

Bakan Tunç, “Gazze’de insanlık ve savaş suçu işleyen, bebek katili İsrailli yöneticiler, insanlık vicdanında olduğu gibi uluslararası hukuk önünde de hesap vermekten kaçamayacaklar ve mahkum olacaklardır. İnanıyoruz ki Filistin bir gün mutlaka özgür olacaktır. Herkes sussa da bizler hakkı, hakikati, adaleti savunmayı sürdüreceğiz.” diye konuştu.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile övgüye layık iyi ilişkilerin önemli bir parçasını adli alandaki işbirliğinin oluşturduğunu ifade eden Tunç, “Bu doğrultuda karşılıklı anlayış, iyi niyet ve nezaket ilkeleri çerçevesinde devam eden adli işbirliğimiz kapsamındaki taleplerin başarıyla yerine getirildiğini ve bu konuda yakın işbirliği içinde olduğumuzu görmekten memnuniyet duyuyoruz.” dedi.

“Sorumlular elbette hak ettikleri cezaya çarptırılacaktır”
Tunç, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremle tarihin en büyük afetlerinden birinin yaşandığını belirterek, depremin ilk anından itibaren sorumlularla ilgili adli süreçleri başlattıklarını ve bunu hassasiyetle sürdürdüklerini söyledi.

Bakan Tunç, şunları kaydetti:

“Deprem anında Türkiye’de bulunan şampiyon meleklerimizi Adıyaman’da kaybettik ve büyük bir acı yaşadık. 65 kişinin 35’i Kuzey Kıbrıs’tan gelen şampiyon meleklerimizdi. Şu anda devam eden bir yargılama süreci var. Bu yargılama sürecini de yakından takip ediyoruz. Sorumlular elbette hak ettikleri cezaya çarptırılacaktır. Bundan hiç kimsenin, özellikle şampiyon meleklerimizin ailelerinin hiç şüphesi olmasın. Biz, davanın yakından takipçisiyiz.”

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Bartın Valisi Nurtaç Arslan’ın da konuşma yaptığı programa, AK Parti Bartın Milletvekili Yusuf Ziya Aldatmaz, AK Parti Karabük Milletvekili Dursun Ali Keskinkılıç, CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Bartın Belediye Başkanı Rıza Yalçınkaya, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile gaziler ve şehit aileleri katıldı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar:Ülkenin gelişip kalkınmasında kadının rolü önemlidir

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, İşte Kadın 7’nci Fotoğraf Yarışması’nın ödül törenine katıldı.

Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre, Tatar ödül töreninde yaptığı konuşmada, etkinlikte bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti, gerçekleştirilen etkinlikten dolayı İş Kadınları Derneği başkan ve yönetim kuruluna teşekkür etti.

Kıbrıs Türk tarihinde kadına büyük önem verildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda değerlerini güçlendirdiğine ve cinsiyet eşitliğinin birçok halktan önce benimsendiğine dikkat çekti.

Yarışmaya katılanları tebrik eden Cumhurbaşkanı Tatar, eserlerin sosyal medya aracılığıyla tüm dünyaya duyurulacağını kaydetti.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kadına verilen değer, kadının önemi ve kadının üretimine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, ülkenin gelişip kalkınmasında kadının rolünün önemli olduğunu vurguladı.

Daha güçlü bir halk ve devlet için değerlere sahip çıkılması ve bu gibi etkinliklerle kadının üretimdeki rolünün artması gerektiğini savunan Cumhurbaşkanı Tatar, kadınların başarılı bir şekilde ekonomiye ve üretime katkı yaptığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Tatar, eğitim çağındaki kızlara yol gösterip, sahip çıkarak başarılarına alkış tutmanın bir görev olduğunu belirtti, Kıbrıs Türkü’nün medeniyet, çağdaşlık ve evrensellik yolunda ilerlemeye devam edeceğini sözlerine ekledi.

Devamını Oku

Kıbrıs

DAÜ-SEN’den milletvekillerine “DAÜ’de yaşanan mali gelişmelerle” ilgili açık mektup

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN), milletvekilleri ve Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi üyelerine yönelik açık mektup yayımlayarak, DAÜ’de yaşanan mali gelişmelerle ilgili Sendikanın görüşlerini paylaştı.

DAÜ-Sen tarafından yayımlanan açık mektupta, pazartesi günü Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin Komitede görüşüldüğü, bu kapsamda görüşülen DAÜ bütçesi ile ilgili oylamanın bugüne ertelendiği hatırlatılarak, bu çerçevede DAÜ-SEN olarak DAÜ’de yaşanan mali gelişmelerle ilgili yazılı bir değerlendirme yapma ihtiyacı duyulduğu belirtildi.

Sendika, milletvekillerine açık mektubunda, DAÜ’deki son bütçe açığının başlangıç noktasının 2019 yılına uzandığı, üniversitenin uzun yıllar sonra ilk kez 2019 yılında yeniden bütçe açığı yaşadığını belirterek, “Geçmiş birikimleriyle, DAÜ giderlerini karşılamada sorun yaşamadan ancak her yıl bütçe açığını büyüten bir süreç yaşamıştır. Sendikamızın tüm uyarılarına rağmen maalesef gerek hükümetler gerekse DAÜ yönetimleri giderek büyüyen bu sorunu sadece seyretmişlerdir.” denildi.

-“DAÜ’nün tarihinin en büyük mali kriziyle yüz yüze”

Sendika, 2024 yılına ulaşıldığında DAÜ’nün tarihinin “en büyük” mali kriziyle yüz yüze olduğuna işaret ederek, bu mali krizin iki temel nedeninin “DAÜ’deki tüm yönetim kademelerindeki yönetimsel sorunlar” ve “ülkedeki yükseköğretim alanının tamamen nitelikten uzaklaşan başıboş bir alana dönüşmesi” olduğunu yineledi.

“Bize göre sorunun çözümü bu iki konuda atılacak adımlarla mümkün olacaktı ve olacaktır.” diyen Sendika, “Bu çerçevede Sendikamız ortak sorumluluk diyerek 4 Nisan 2024 tarihinde hükümet, DAÜ yönetimi ve DAÜ’de örgütlü olan 3 sendikanın olduğu bir protokole imza koymuştur. Sendikamız bu imzasına bağlıdır ve bağlı kalacaktır. Beklentimiz hükümetin ve DAÜ yönetiminin de bu protokol çerçevesinde adımları zamanında ve eksiksiz atmasıdır.“ ifadelerini kullandı.

-“DAÜ’nün hedefe ulaşabilmesi için çalışan desteğinin yanında hükümetin mali desteği de hayatidir”

Sendika, protokol gereği 2027’de DAÜ’nün hedefe ulaşabilmesi için çalışan desteğinin yanında hükümetin mali desteğinin de hayati” olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Protokol imzalanır imzalanmaz çalışanların maaşlarından ortalama yüzde 20 kesinti yürürlüğe girmiştir. Bununla beraber yeni istihdam yapmama politikası 4 yıllık periyodun sonunda, 2027’de, başlangıç noktasına göre personel giderlerini başlangıçtaki maaş kesintisiyle birlikte yüzde 45 oranında azaltabilecektir. Protokolde yer alan tüm diğer tasarruf tedbirleri de hayat bulduğunda 2027’de, başlangıç noktasına göre personel giderleri yüzde 50-55 oranında azaltılabilecektir. Bu çerçevede, çalışan üzerine düşeni protokole uygun olarak yapmış olacak, hem maaşından hem de daha çok çalışarak giderlerin azaltılmasına katkı koyacaktır. Geriye kalan kısımda hükümetin 2027’ye kadar, yani program süresince DAÜ’yü yüzdürecek mali desteğine ihtiyaç olacaktır. Protokol gereği 2027’de DAÜ’nün hedefe ulaşabilmesi için çalışan desteğinin yanında hükümetin mali desteği de hayatidir. Komitenizin ve Meclis’in alacağı kararı bu çerçevede değerlendirmesi önemlidir. Bu süreçte, hem DAÜ yönetimi hem de hükümet aksamaları ve eksiklikleri giderecek ciddi bir yönetim anlayışı sergilemelidir.”

Sendika, yükseköğretimde nitelik ve kamusal yükseköğretimin amaçlara yönelik faaliyet göstermesinin iyi yönetimden geçtiğini vurgulayarak, “Ülkemizin alışılagelmiş alışkanlıklarını gerek hükümette gerekse DAÜ yönetiminde sürdürerek farklı sonuçlar elde etmemiz imkansızdır. Biliyoruz; zihniyet değişimi zordur, ancak toplumumuzun aydınlık geleceği için bunu başarmak zorundayız. Aksini yapmak tüm toplum için karanlıktır.” ifadelerini kullandı.

-“Bakanlığın ve hükümetin yükseköğretim stratejisi ve politikası henüz oluşmadı”

Sendika, mektubunda devamla, “Üzülerek görmekteyiz ki, Eğitim Bakanlığı’nın ve hükümetin bir yükseköğretim stratejisi ve politikası henüz oluşmamıştır. Yükseköğretimde nasıl bir model benimsendiği belirsizdir. Türkiye’yi mi, Avrupa’yı mı, Amerika’yı mı, Afrika’yı mı örnek alıyoruz belli değildir.” diyerek, Bu çerçevede bazı rakamlar paylaştı:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin 2025 yılı bütçesinde eğitimin payı yüzde 14.84’tür. Yükseköğretimde devlet üniversitelerinin aldığı pay ise eğitim bütçesinin yüzde 22.5’i ile 488 milyardır. KKTC’de ise eğitimin toplam bütçe içerisinde aldığı pay yüzde 12.10’dur. Bu çerçevede oransal olarak baktığımızda benzer bir politikayla KKTC’de devlet üniversitelerine aktarılacak kaynak yaklaşık 4 milyar olabilmeliydi. Tabii ki öyle bir kaynağın devletin temel ihtiyaçlarına yönelik ve bütünlüklü bir stratejiyle aktarılması, araştırmaların ve başarılı öğrenciler ile bilim insanlarının desteklenmesi gerekecekti. Benzer şekilde yüksek öğretimde lider olan bazı Avrupa ülkelerine ve Amerika Birleşik Devletleri’ne baktığımızda devlet üniversitelerinin bütçelerinin yüzde 50’sinin devlet katkısından, yüzde 20-30’nun araştırma fonlarından, yüzde 20-30’unun ise öğrenci gelirlerinden oluştuğu görülmektedir.”

-“Nitelikli eğitim ve araştırma için güçlü devlet üniversiteleri gereklidir. Geriye kalan konu hükümetin ve Meclis’in yükseköğretimin geleceğini nerede görmek istediğiyle ilgilidir”

Sendika, “Nitelikli eğitim ve araştırma için ve hatta tüm yükseköğretim alanının nitelikli çalışabilmesi için başarılı, güçlü, lider devlet üniversiteleri kaçınılmaz olarak gereklidir. Geriye kalan konu hükümetin ve Meclis’in KKTC’de yükseköğretimin geleceğini nerede görmek istediğiyle ilgilidir.” diyerek devamla şu ifadeleri kullandı:

“Bugün burada konuşulan 600 milyon mu 1,2 milyar mı devlet katkısı olması gerektiğini böylesine bütünlüklü bir pencereden değerlendirerek karara bağlamak önemlidir. Bize göre herkes protokole uygun hareket etmeli ve amaca birlikte ulaşmalıyız. Bunun için ise hem DAÜ yönetimi hem de hükümet üzerine düşeni eksiksiz yapmalıdır ve eksikliklerini en erken zamanda gidermelidir. DAÜ güçlü ve nitelikte lider bir devlet üniversitesi olarak yaşatılmalı, hükümet yükseköğretimde niteliğe dayalı bir vizyonla stratejilerini, politikalarını net bir şekilde ortaya koyulmalıdır. Herkes işini ciddiyetle yapmalı Meclis ve siz değerli milletvekilleri ise bunun teminatı olabilmelisiniz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

“Çocuğun Sanat ve Sporla Buluşması” projesine destek

Published

on

By

Kybele İnner Wheel ile Urla-İzmir İnner Wheel Kulübü ortaklaşa altın ve mücevherat defilesi düzenliyor.

“Çocuğun Sanat ve Sporla Buluşması” projesine destek amacıyla düzenlenecek defile 30 Kasım Cumartesi günü saat 14.00’de Olive Tree Çatalköy’de düzenlenecek.

“En Çok Sen Parla” adlı defilenin geliri çocukların sanat ve spor faaliyetleri için harcanacak.

Devamını Oku

Trending

Reklam