Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Taçoy: “UBP’nin herkesi kucaklayan güçlü bir idareye ihtiyacı var”

Published

on

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkan adayı Hasan Taçoy, kötü gidişin düzelmesi için bir değişime ihtiyaç olduğunu belirterek, UBP’nin herkesi kucaklayan güçlü bir idareye ihtiyacı olduğunu kaydetti.

Ofisinden verilen bilgiye göre Taçoy, Kıbrıs Postası TV’de Erçin Şahmaran’ın sorularını yanıtladı.

Gençliğinden beri UBP’nin çeşitli kademelerinde görev aldığını ifade eden Taçoy, “Çocuklarım bana zaman zaman, ‘Bizden çok UBP’de zaman geçiriyorsun’ diye serzenişte de bulunmuştur. UBP benim içerisinde büyüdüğüm büyük ailemdir” dedi.

UBP’lilerin parti yönetiminden, ülkenin genelinin de ülke yönetiminden memnun olmadığını savunan Taçoy, bu gerçeklerden hareket ederek, genel başkanlığa aday olduğunu söyledi.

“Kendisinin de hem parti hem de ülke yönetiminden mutlu olmayan çoğunluğa dahil olduğunu” belirten Hasan Taçoy, UBP’nin girdiği son seçimlerdeki “başarısızlığının” analizlerinin hala yapılmadığını ifade etti ve bu durumu eleştirdi.

Adaylığındaki en temel etkenin ülke gündeminde de yer bulan adaletsizlikler ve yolsuzluklar olduğunu kaydeden Taçoy, “parti içerisinde giderek bozulan düzen ve bunun neden olduğu zemin kaybını” da diğer etken olarak dile getirdi.

Vatan, millet ve devlet ruhuyla kurulmuş olan UBP’nin, çizgisinden uzaklaştığını ve bu ruhtan eser kalmadığını savunan Taçoy, “O ruhtan eser yok ve sadece bir koltuk kavgası var. Benim kavgam bu değil. Benim kavgam ülkemdir, devletimdir, vatanımdır, milletimdir” dedi.

-“Mutluysanız seçeceksiniz ama eğer mutsuzsanız değiştireceksiniz”

UBP üyelerine, “mutluysanız seçeceksiniz ama eğer mutsuzsanız değiştireceksiniz” şeklinde seslenen Taçoy, düzensizliğin ve bel altı vurmanın hiçbir devlete yaramadığını, KKTC’ye de fayda getirmediğini belirtti.

Taçoy, “Ben hiç bel altı vurmadım. Bana bu yapılıyor olmasına rağmen ve yakın çevremde bana bunu yapmamı söyleyenler de olmasına rağmen ben asla bel altı vurmadım, vurmayacağım” dedi.

UBP Genel Başkanı ve Başbakan Ünal Üstel’in “Gücümüz Birliğimiz” sloganına rağmen geri çekilmesi için baskı uygulanan ve geri çektirilen adaylar olduğunu ileri süren Taçoy, baskıyla susturulmaya çalışılan taraflar bulunduğunu da iddia etti.

“Kimse susmaz, kimsenin de susmaya niyeti yok” diyen Taçoy, susmuş gibi görünenlerin de günü geldiğinde konuşacağı bir yeri ve zamanı bulunduğunu söyledi.

İlçe örgüt seçimlerinin sonuçları üzerinden bazı yakıştırmalar yapılmaya çalışıldığını da belirten Taçoy, “Örneğin Girne’de kaybeden Bülent arkadaşım da kazanan İbrahim arkadaşım da benim gerçekten arkadaşımdırlar. Seçimin öncesinde de bu durum aynıydı, seçimin sonrasında da aynıdır. Bazı gazetelerde yazdığı gibi kimse için kapı kapı gezip oy istemiş değilim” dedi.

Hasan Taçoy, bugün bir seçim olsa UBP’nin iyi bir sonuç almasının mümkün olmadığını savunarak, kötü gidişin düzelmesi için bir değişimine ihtiyaç olduğunu kaydetti.

UBP’nin herkesi kucaklayan güçlü bir idareye ihtiyacı var” diyen Taçoy, üyeler konusunda yapılmış kasıtlı yanlışların şimdi mahkemelerden dönüyor olmasından birilerinin utanç duyması gerektiğini belirtti.

Taçoy, “Eline bir tomar oy pusulası alıp sandığa atan utanmayacak ama bunu söyleyen ben bölücülük yapmakla suçlanacağım. Ulusal Birlik Partisi bu değildir. Bu dönemde ben hayatımda görmediğim şeylere şahit olmaktayım” diye konuştu.

Üyelerin genelinin sessizliğe büründüğünü ifade ederek, bunun nedenini sorgulayan Hasan Taçoy, bunun tek nedeninin yapılan baskılar olduğunu öne sürdü.

Taçoy, “adaylıktan geri çektirilen isimlerle” de görüştüğünü ifade ederek, “Bunu yapan Türkiye değildir, bazı farklı zihniyetlerdir, bu bir taleptir” dedi.

-“Dünyaya açılan ve asla kapanmayacak yegâne kapımız olan TC devletinin değerini bilmeliyiz”

Türkiye ile olan ilişkileri bozmak değil, geliştirmek istediğini vurgulayan Taçoy, “Her zor bir şeyde ve her bir çıkmazda ‘emir büyük yerden geldi’ diyerek, bunu halletmeye çalışıyorlar. Ama böyle bir dünya yok. Türkiye Cumhuriyeti devletini daha fazla kötülemeyelim” şeklinde konuştu.

Hasan Taçoy, Kıbrıs Türkü’nün dünyaya açılan ve asla kapanmayacak olan tek kapısının Türkiye olduğunu ifade ederek, bunun kıymetinin bilinmesi gerektiğini vurguladı.

Genel Başkan seçilmesi durumunda yeni hükümeti kurma görevinin Cumhurbaşkanı tarafından kendisine verileceğini ifade eden Taçoy, 2025’teki Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında mutlaka erken genel seçime gidileceği öngörüsünde bulunarak, olası bir durumda bu gerçeği göz önünde tutup, bir “seçim hükümeti” kuracağını söyledi.

Verdiği bu mesajın herkes tarafından iyi okunması ve doğru anlaşılması gerektiğini belirten Taçoy, 2030 yılına kadarki siyasi stratejisinin hazır olduğunu ve atacağı tüm adımlarını planladığını kaydetti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar:Ülkenin gelişip kalkınmasında kadının rolü önemlidir

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, İşte Kadın 7’nci Fotoğraf Yarışması’nın ödül törenine katıldı.

Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre, Tatar ödül töreninde yaptığı konuşmada, etkinlikte bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti, gerçekleştirilen etkinlikten dolayı İş Kadınları Derneği başkan ve yönetim kuruluna teşekkür etti.

Kıbrıs Türk tarihinde kadına büyük önem verildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda değerlerini güçlendirdiğine ve cinsiyet eşitliğinin birçok halktan önce benimsendiğine dikkat çekti.

Yarışmaya katılanları tebrik eden Cumhurbaşkanı Tatar, eserlerin sosyal medya aracılığıyla tüm dünyaya duyurulacağını kaydetti.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kadına verilen değer, kadının önemi ve kadının üretimine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, ülkenin gelişip kalkınmasında kadının rolünün önemli olduğunu vurguladı.

Daha güçlü bir halk ve devlet için değerlere sahip çıkılması ve bu gibi etkinliklerle kadının üretimdeki rolünün artması gerektiğini savunan Cumhurbaşkanı Tatar, kadınların başarılı bir şekilde ekonomiye ve üretime katkı yaptığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Tatar, eğitim çağındaki kızlara yol gösterip, sahip çıkarak başarılarına alkış tutmanın bir görev olduğunu belirtti, Kıbrıs Türkü’nün medeniyet, çağdaşlık ve evrensellik yolunda ilerlemeye devam edeceğini sözlerine ekledi.

Devamını Oku

Kıbrıs

DAÜ-SEN’den milletvekillerine “DAÜ’de yaşanan mali gelişmelerle” ilgili açık mektup

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN), milletvekilleri ve Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi üyelerine yönelik açık mektup yayımlayarak, DAÜ’de yaşanan mali gelişmelerle ilgili Sendikanın görüşlerini paylaştı.

DAÜ-Sen tarafından yayımlanan açık mektupta, pazartesi günü Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin Komitede görüşüldüğü, bu kapsamda görüşülen DAÜ bütçesi ile ilgili oylamanın bugüne ertelendiği hatırlatılarak, bu çerçevede DAÜ-SEN olarak DAÜ’de yaşanan mali gelişmelerle ilgili yazılı bir değerlendirme yapma ihtiyacı duyulduğu belirtildi.

Sendika, milletvekillerine açık mektubunda, DAÜ’deki son bütçe açığının başlangıç noktasının 2019 yılına uzandığı, üniversitenin uzun yıllar sonra ilk kez 2019 yılında yeniden bütçe açığı yaşadığını belirterek, “Geçmiş birikimleriyle, DAÜ giderlerini karşılamada sorun yaşamadan ancak her yıl bütçe açığını büyüten bir süreç yaşamıştır. Sendikamızın tüm uyarılarına rağmen maalesef gerek hükümetler gerekse DAÜ yönetimleri giderek büyüyen bu sorunu sadece seyretmişlerdir.” denildi.

-“DAÜ’nün tarihinin en büyük mali kriziyle yüz yüze”

Sendika, 2024 yılına ulaşıldığında DAÜ’nün tarihinin “en büyük” mali kriziyle yüz yüze olduğuna işaret ederek, bu mali krizin iki temel nedeninin “DAÜ’deki tüm yönetim kademelerindeki yönetimsel sorunlar” ve “ülkedeki yükseköğretim alanının tamamen nitelikten uzaklaşan başıboş bir alana dönüşmesi” olduğunu yineledi.

“Bize göre sorunun çözümü bu iki konuda atılacak adımlarla mümkün olacaktı ve olacaktır.” diyen Sendika, “Bu çerçevede Sendikamız ortak sorumluluk diyerek 4 Nisan 2024 tarihinde hükümet, DAÜ yönetimi ve DAÜ’de örgütlü olan 3 sendikanın olduğu bir protokole imza koymuştur. Sendikamız bu imzasına bağlıdır ve bağlı kalacaktır. Beklentimiz hükümetin ve DAÜ yönetiminin de bu protokol çerçevesinde adımları zamanında ve eksiksiz atmasıdır.“ ifadelerini kullandı.

-“DAÜ’nün hedefe ulaşabilmesi için çalışan desteğinin yanında hükümetin mali desteği de hayatidir”

Sendika, protokol gereği 2027’de DAÜ’nün hedefe ulaşabilmesi için çalışan desteğinin yanında hükümetin mali desteğinin de hayati” olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Protokol imzalanır imzalanmaz çalışanların maaşlarından ortalama yüzde 20 kesinti yürürlüğe girmiştir. Bununla beraber yeni istihdam yapmama politikası 4 yıllık periyodun sonunda, 2027’de, başlangıç noktasına göre personel giderlerini başlangıçtaki maaş kesintisiyle birlikte yüzde 45 oranında azaltabilecektir. Protokolde yer alan tüm diğer tasarruf tedbirleri de hayat bulduğunda 2027’de, başlangıç noktasına göre personel giderleri yüzde 50-55 oranında azaltılabilecektir. Bu çerçevede, çalışan üzerine düşeni protokole uygun olarak yapmış olacak, hem maaşından hem de daha çok çalışarak giderlerin azaltılmasına katkı koyacaktır. Geriye kalan kısımda hükümetin 2027’ye kadar, yani program süresince DAÜ’yü yüzdürecek mali desteğine ihtiyaç olacaktır. Protokol gereği 2027’de DAÜ’nün hedefe ulaşabilmesi için çalışan desteğinin yanında hükümetin mali desteği de hayatidir. Komitenizin ve Meclis’in alacağı kararı bu çerçevede değerlendirmesi önemlidir. Bu süreçte, hem DAÜ yönetimi hem de hükümet aksamaları ve eksiklikleri giderecek ciddi bir yönetim anlayışı sergilemelidir.”

Sendika, yükseköğretimde nitelik ve kamusal yükseköğretimin amaçlara yönelik faaliyet göstermesinin iyi yönetimden geçtiğini vurgulayarak, “Ülkemizin alışılagelmiş alışkanlıklarını gerek hükümette gerekse DAÜ yönetiminde sürdürerek farklı sonuçlar elde etmemiz imkansızdır. Biliyoruz; zihniyet değişimi zordur, ancak toplumumuzun aydınlık geleceği için bunu başarmak zorundayız. Aksini yapmak tüm toplum için karanlıktır.” ifadelerini kullandı.

-“Bakanlığın ve hükümetin yükseköğretim stratejisi ve politikası henüz oluşmadı”

Sendika, mektubunda devamla, “Üzülerek görmekteyiz ki, Eğitim Bakanlığı’nın ve hükümetin bir yükseköğretim stratejisi ve politikası henüz oluşmamıştır. Yükseköğretimde nasıl bir model benimsendiği belirsizdir. Türkiye’yi mi, Avrupa’yı mı, Amerika’yı mı, Afrika’yı mı örnek alıyoruz belli değildir.” diyerek, Bu çerçevede bazı rakamlar paylaştı:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin 2025 yılı bütçesinde eğitimin payı yüzde 14.84’tür. Yükseköğretimde devlet üniversitelerinin aldığı pay ise eğitim bütçesinin yüzde 22.5’i ile 488 milyardır. KKTC’de ise eğitimin toplam bütçe içerisinde aldığı pay yüzde 12.10’dur. Bu çerçevede oransal olarak baktığımızda benzer bir politikayla KKTC’de devlet üniversitelerine aktarılacak kaynak yaklaşık 4 milyar olabilmeliydi. Tabii ki öyle bir kaynağın devletin temel ihtiyaçlarına yönelik ve bütünlüklü bir stratejiyle aktarılması, araştırmaların ve başarılı öğrenciler ile bilim insanlarının desteklenmesi gerekecekti. Benzer şekilde yüksek öğretimde lider olan bazı Avrupa ülkelerine ve Amerika Birleşik Devletleri’ne baktığımızda devlet üniversitelerinin bütçelerinin yüzde 50’sinin devlet katkısından, yüzde 20-30’nun araştırma fonlarından, yüzde 20-30’unun ise öğrenci gelirlerinden oluştuğu görülmektedir.”

-“Nitelikli eğitim ve araştırma için güçlü devlet üniversiteleri gereklidir. Geriye kalan konu hükümetin ve Meclis’in yükseköğretimin geleceğini nerede görmek istediğiyle ilgilidir”

Sendika, “Nitelikli eğitim ve araştırma için ve hatta tüm yükseköğretim alanının nitelikli çalışabilmesi için başarılı, güçlü, lider devlet üniversiteleri kaçınılmaz olarak gereklidir. Geriye kalan konu hükümetin ve Meclis’in KKTC’de yükseköğretimin geleceğini nerede görmek istediğiyle ilgilidir.” diyerek devamla şu ifadeleri kullandı:

“Bugün burada konuşulan 600 milyon mu 1,2 milyar mı devlet katkısı olması gerektiğini böylesine bütünlüklü bir pencereden değerlendirerek karara bağlamak önemlidir. Bize göre herkes protokole uygun hareket etmeli ve amaca birlikte ulaşmalıyız. Bunun için ise hem DAÜ yönetimi hem de hükümet üzerine düşeni eksiksiz yapmalıdır ve eksikliklerini en erken zamanda gidermelidir. DAÜ güçlü ve nitelikte lider bir devlet üniversitesi olarak yaşatılmalı, hükümet yükseköğretimde niteliğe dayalı bir vizyonla stratejilerini, politikalarını net bir şekilde ortaya koyulmalıdır. Herkes işini ciddiyetle yapmalı Meclis ve siz değerli milletvekilleri ise bunun teminatı olabilmelisiniz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

“Çocuğun Sanat ve Sporla Buluşması” projesine destek

Published

on

By

Kybele İnner Wheel ile Urla-İzmir İnner Wheel Kulübü ortaklaşa altın ve mücevherat defilesi düzenliyor.

“Çocuğun Sanat ve Sporla Buluşması” projesine destek amacıyla düzenlenecek defile 30 Kasım Cumartesi günü saat 14.00’de Olive Tree Çatalköy’de düzenlenecek.

“En Çok Sen Parla” adlı defilenin geliri çocukların sanat ve spor faaliyetleri için harcanacak.

Devamını Oku

Trending

Reklam