Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

“50’nci yılında Kıbrıs Barış Harekatı Alternatif Bakış Açılarıyla Türk Tarihindeki Yeri” başlıklı konferans Girne’de yapıldı

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türkü’nün bu topraklarda büyük bir varlık mücadelesi verdiğini belirterek, Kıbrıs Türk halkının kendi kimliği, kendi kültürü ve milli değerleriyle adadaki varlığını sürdürebilmesi için Anavatan Türkiye’nin desteğinin önemli olduğunu vurguladı.

Son yıllarda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin değerinin, “Mavi Vatan”daki öneminin daha da arttığını söyleyen Tatar, Türkiye’nin bölgenin en güçlü, büyük, söz sahibi ülkesi olduğunu vurguladı. Tatar, “Kıbrıs meselesi Türkiye’siz çözülemez. Bazılarının ‘Kıbrıs Kıbrıslılarındır ve Kıbrıslılar bu işi çözecek’ siyasetinin altında çok büyük tuzaklar ve samimiyetsizlik yatmaktadır.” dedi.

Kıbrıs Türk Memur Sendikası (Memur-Sen), bugün, Acapulco Otel’de “50’nci yılında Kıbrıs Barış Harekatı – Alternatif Bakış Açılarıyla Türk Tarihindeki Yeri” başlıklı konferans düzenledi.

Konferans, 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’nın 50’nci yıl dönümü etkinlikleri çerçevesinde Türk Eğitim -Sen öncülüğünde yapıldı.

Konferansa, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ünal Üstel, Uluslararası Avrasya Eğitim Sendikalar Birliği ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, KKTC’den konuklar, Türkiye’deki tüm illerin Türk Eğitim Sen şube başkanları da katıldı.

– Konferans

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan konferansın açılış konuşmalarını sırayla Kıbrıs Türk Memur Sendikası (Memur-Sen) Başkanı Akın Manga, Uluslararası Avrasya Eğitim Sendikalar Birliği ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Başbakan Ünal Üstel ve son olarak Cumhurbaşkanı Ersin Tatar yaptı.

Türk Eğitim-Sen tarafından hazırlanan Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yılı anısına “Şafakla Birlikte Gelen Zafer… 50. Yılında Kıbrıs Destanı” isimli kitap katılımcılara takdim edildi, tanıtımı yapıldı.

Moderatörlüğünü Prof Dr. Yılmaz Yeşil’in yaptığı panelde, konuşmacılar Prof Dr. Necdet Hayta, Dr. Suat Akgül, İsmail Bozkurt ve online olarak katılan Dr. Oğuz Kalelioğlu yer aldı. Panelin ardından konuşmacılara plaket sunuldu.

– Manga: “Kıbrıs Barış Harekatı ile Kıbrıs’ın bütününe huzur ve barış geldi”

Açılış konuşmasında ilk sözü alan Kıbrıs Türk Memur Sendikası (Memur-Sen) Başkanı Akın Manga, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50’nci yılında KKTC’nin 41’inci kuruluş yıl dönümünde, böylesi bir konferansı KKTC’de düzenleyen Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı ve yönetim kuruluna, 81 ilden KKTC’ye gelen tüm şube başkanlarına teşekkürlerini ileterek konuşmasına başladı.

Garantör ülke olarak Anavatan Türkiye’nin 20 Temmuz 1974’te gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekatı ile Kıbrıs’ın bütününe huzur ve barış geldiğini kaydeden Manga, Rumlar arasındaki iç savaşın bittiğini, Yunanistan’da cunta yönetiminin sona erdiğini ve demokratik düzenin sağlandığını ifade etti.

Manga, “Kıbrıs Türk halkı, Rum Yunan tarafının uyguladığı Akritas soykırım planına karşı 11 yıl boyunca kahramanca direnmiş, Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakına geçit vermemiştir. TC-KKTC devletlerinin tam bir iş ve güç birliği içerisinde yürüttüğü, KKTC‘nin egemen varlığının ve uluslararası siyasi eşit statüsü kabullenilmeden, müzakereye başlamama kararlılığına desteğimiz tamdır.” ifadelerine yer verdi.

“Azınlık olmamak için buna müsait şartlarda direnerek, okyanusları aşan ve egemen varlığını koruyarak KKTC devletini kuran Kıbrıs Türkü, asla derelerde boğulmayacaktır.” diye konuşan Manga, er ya da geç kardeş devletlerce tanınacaklarına olan inancının tam olduğunu belirtti.

Anavatan Türkiye’ye ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a güvenlerinin sarsılmaz olduğunu kaydeden Manga, “Barış Harekâtı’nın 50. yıl dönümünde dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’i, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı, Dışişleri Bakanı Turan Güneş’i ve tüm şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnet ve şükranla anıyoruz. Ne Mutlu Türk’üm diyor, sizleri Allah’a emanet ediyorum.” ifadelerine yer verdi.

– Geylan: “Kıbrıs Türklüğü, Türk Dünyası’nın nazar boncuğu”

Uluslararası Avrasya Eğitim Sendikalar Birliği ve Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan da, Türk dünyasının bir ve bütün olduğunu, Kıbrıs Türklüğü’nün Türk Dünyası’nın nazar boncuğu olduğunu belirtti.

“Kıbrıs Türklüğü, Türk milletinin göz bebeğidir. Türkiye’nin kaderi Kıbrıs’ın kaderi ile birdir.” diye konuşan Geylan, yüzyıllardır süregelen Kıbrıs Türklüğü’nün mücadelesinin Türk dünyasının iftihar kaynağı ve kahraman ecdadın emaneti olduğuna vurgu yaptı.

Geylan, “Türkler tarafından ilk kez fethedilişinin 600. yıl dönümünde olduğumuz Kıbrıs adası, yaklaşık 500 yıldır Türk yurdu ve Anavatanın ayrılmaz bir parçasıdır. Bugün, Kıbrıs Zaferi’nin 50. yılını kutlarken, bu haklı davanın eseri olan KKTC’nin tüm dünyada tanınması ve kabul görmesi de en büyük arzu ve beklentimizdir. Çünkü Kıbrıs’ın Türklüğü, sadece bir toprak parçası üzerinde hak iddia etmekten ibaret değildir. Bu dava, binlerce yıllık Türk azminin emeği, şehit kanlarıyla sulanmış bir direnişin, asaletin ve onurun mücadelesidir.” ifadelerini kullandı.

Türk milletinin fetihten bugüne kadar Kıbrıs için eşine az rastlanır fedakârlıklar yaptığını, binlerce evladının asil ve mübarek kanıyla bu toprakları suladığını belirten Geylan, 16. yüzyılın başında, Kıbrıs adasının Mısırlılar, Hititler, Persler, Büyük İskender, Romalılar, Bizanslılar, Cenevizliler ve Memlûklüler tarafından yönetildiğini ancak Türkler dışındaki diğer tüm idarelerin halklarına baskı ve zulüm yaparak adayı yönettiklerini kaydetti.

Osmanlılar’ın 1570-71 yılları arasında 50 bin şehit vererek adayı fethettiğini ve Kıbrıs adasına adaleti ve huzuru getirdiğini dile getiren Geylan, Kıbrıs’taki tarihi sürece değindi.

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın Türk milletinin mazlumun yanında olma kararlılığının bir ifadesi olduğunu ifade eden Geylan, “Eğer Kıbrıs Barış Harekâtı olmasaydı, Kıbrıs adası ikinci bir Girit olma yolunda hızla ilerleyecek, Kıbrıs Türkleri büyük bir soykırıma maruz kalacaktı.” dedi.

“Kıbrıs Türklerinin direnişi, sadece Kıbrıs için değil, bütün Türk dünyası için bir onur ve gurur kaynağıdır. Kıbrıs adasında akan her damla kan, Türk milletinin asil duruşunun, zulme karşı boyun eğmeyen ruhunun bir nişanesidir.” ifadelerine yer veren Geylan, Kıbrıs’ta yaşananları ve Kıbrıs Türkleri’nin varoluş mücadelesini nesiller boyu anlatmak, şanlı direnişi ve zaferi gelecek kuşaklara aktarmanın boyunlarının borcu olduğunu söyledi.

Kıbrıs Türklüğü’nün onurlu direnişi, ahlaklı ve ilkeli bir savunmanın tarafı olduğunu kaydeden Geylan, Kıbrıs’ta verilen bu büyük mücadelenin, Kıbrıs Türklüğü’nün direnişinin, Türkiye ve Türk dünyası için ne kadar büyük bir anlam taşıdığını, tüm dünyaya göstermenin kendileri için kutsal vazife olduğunu dile getirdi.

Geylan, “Türk Eğitim Sen ve UAESEB olarak, her zaman ve her durumda Türk milletinden yana, Türk milleti için çalışmayı ilke edindik. Bizler, büyük bir sorumluluğu omuzlayan eğitim çalışanları olarak, sadece bugünü değil, güçlü ve bağımsız yarınları inşa etme gayesiyle hareket ediyoruz. Türk milletinin bekasını sağlamak, kültürel ve milli değerlerimizi yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak en büyük hedefimizdir.” diye konuştu.

– Üstel: “Çok fazla mücadeleler verildi, hiçbir zaman pes etmedik”

Başbakan Ünal Üstel de, bugün bir arada olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek sözlerine başladı.

Konferansın çok anlamlı olduğunu kaydeden Üstel, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın 50’nci yılını kutladıklarını belirtti, Anavatan Türkiye ile birlikte dünyaya önemli mesajlar verildiğini dile getirdi.

“Çok zulümler çekildi, soykırımlar yaşandı, insanlarımızı kaybettik. Hiçbir zaman pes etmedik.” diye konuşan Üstel, çok fazla mücadeleler verildiğini söyledi.

Anavatan Türkiye’nin desteklerinin kendilerine her zaman moral olduğunu belirten Üstel, kendilerine ışık tuttuğunu ifade etti.

20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile adaya barış geldiğini ve özgülüklerine kavuştuklarını kaydeden Üstel, Barış Harekatı ile birlikte aynı zamanda Rumlara da barış geldiğini söyledi.

O günlerde mücadeleden geri adım atılmadığını vurgulayan Üstel, “Özgürlüğümüze kavuştuk ve devletimizi kurduk. Devletimizi dünyaya tanıtmak için canla başka mücadele veriyoruz.” diye konuştu.

Filistin’de yaşanan katliamlara değinen Üstel, yüzlerce kişinin can verdiğini belirterek “Nerede Güvenlik Konseyi, nerede BM?” diye sordu.

“Bizi de yok etmek için canla başla çalıştılar. Bizi topla ve tüfekle yok edemediler. Anavatan ile birbirimize sarılarak bugünlere geldik.” ifadelerine yer veren Üstel, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile özgürlüklerine kavuştuklarını kaydetti.

Üstel, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’ndaki KKTC’nin bağımsızlığının tanınması çağrısının ardından Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olduklarını aktardı.

Rumların KKTC ekonomisini çökertmek için bir takım girişimler yaptığını ifade eden Üstel, KKTC’yi dünyada hak ettiği yere getirmek için çalıştıklarını söyledi.

Tatar: “Anavatan Türkiye’nin desteği önemli”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da, 50’nci yıl dönümünü büyük bir coşkuyla kutladıkları Barış Harekatı’nı alternatif bakış açısıyla değerlendiren bu organizasyonu düzenleyenlere teşekkür etti.

Kıbrıs Türkü’nün bu topraklarda büyük bir varlık mücadelesi verdiğini anımsatan Tatar, Kıbrıs Türk halkının kendi kimliği, kendi kültürü ve milli değerleriyle adadaki varlığını sürdürebilmesi için Anavatan Türkiye’nin desteğinin önemli olduğunu vurguladı.

Türkiye’nin 1950’lerdeki zor yıllarda burayı unutmadığını, Kıbrıs’taki milli eğitimin devam etmesi için gereğini yaptığını belirten Tatar, Hasene Ilgaz gibi milletvekilliği de yapan öğretmen kökenli insanları buraya gönderdiğini, buradaki eğitimcilerle Kıbrıs Türk eğitim sisteminin geliştirilmesi için çok çalışmalar yaptığını söyledi.

İngiliz sömürge döneminde büyük zorluklar yaşandığını, Türk bayraklarının, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğraflarının okullara asılmasının yasak olduğunu anımsatan Tatar, şöyle devam etti:

“Daha o zamandan Anavatanla bağlarımızı koparma, eğitim müfredatımızın bambaşka yerlere çekilmesi, insanlarımızın milli değerlerinden, kültürlerinden, dinlerinden uzaklaştırma, burada farklı bir toplum yaratma noktasında uğraş ve çabaları vardı…”

Osmanlı devletinden kalan mirası ve vasiyeti milli duygularla benimseyen Kıbrıslı Türklerin böyle bir milletin torunları olduğunu kaydeden Tatar, o dönemki imkansızlıklara ve koşullara rağmen milli kimliğin korunduğunu, o sıkıntılı günlerde dahi çocukların, gençlerin milli değerlerle eğitildiğini, her zaman büyük milletin ayrılmaz ve kopmaz bir parçası olarak hissedildiğini söyledi.

O dönem iletişim konusunda yaşanan olanaksızlıklara da değinen Tatar, Ankara radyosunu dinleyebileceği bir radyo satın almak için dedesi Hüseyin Zihni Tatar’ın 1900’lü yıllarda Poli’de bir arsa sattığını da anlattı.

– “Bizler buralara yüzyıllar önce geldik”

Tatar, “Bu halkın o zamanlarda varlığını, kimliğini, milliyetçiliğini, milli değerlerini, kültürünü muhafaza edebilmesi, belki de Kıbrıs Türk tarihindeki en önemli dönüm noktasıydı.” dedi.

“Bizler buralara yüzyıllar önce geldik.” diyerek Kıbrıs tarihine değinen Tatar, “Nerede olursak olalım hepimizin kalbi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde atmaktadır. Bu devlet bizi birbirimize bağlayan ve milli değerlerimizi, bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü ifade eden en önemli varlığımızdır… ” şeklinde konuştu.

Son yıllarda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin değerinin, Mavi Vatan’daki öneminin daha da arttığını söyleyen Tatar, Türkiye’nin bölgenin en güçlü, büyük, söz sahibi ülkesi olduğunu vurguladı.

Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Raif Denktaş’tan alınan vasiyeti seslendirdiğini belirten Tatar, Başbakan Ünal Üstel ile aynı yolu yürüdükleri ve aynı yüreği paylaştıklarını, Türkiye’ye güvendiklerini söyledi.

Tatar, “Kıbrıs meselesi Türkiye’siz çözülemez. Bazılarının ‘Kıbrıs Kıbrıslılarındır ve Kıbrıslılar bu işi çözecek’ siyasetinin altında çok büyük tuzaklar ve samimiyetsizlik yatmaktadır. Kıbrıs’ta iki millet vardır. Kıbrıs’ta Kıbrıs Türkü, Kıbrıs Rumu vardır. Kıbrıs Türkü büyük Türk milletinin ayrılmaz ve kopmaz bir parçasıdır. Yalnız değiliz… Bu dava da ortak davamızdır. Bu meseleyi Türkiye ile götürmekteyiz.” dedi.

Tatar, Cumhurbaşkanı olarak kendisinin, Başbakanın ve hükümetin her hal ve şartta, özellikle Kıbrıs meselesinde ayrıntıları Türkiye ile tartıştıklarını belirten Tatar, yeni milli siyasetin iki devlet siyaseti olduğunu anımsattı.

Federal çerçevede bir çözüm olduğunda burasının Avrupa Birliği adası olacağını, Türk askerinin adadan çekileceğini söyleyen Tatar, “50 yıldır adada barış, güvenlik ve huzurun teminatı olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adadan çekilmesiyle Kıbrıs Türkü’nün başına gelecekleri tahmin etmek için dâhi olmaya gerek yok… Gazze’de olanları görüyoruz” diye konuştu.

Kıbrıs Türkü’nün büyük bedeller ödediğini belirten Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, sözlerini şöyle tamamladı:

“Kıbrıs’ta bir anlaşma olacaksa Kuzey’deki egemen bağımsız Türk devletinin tanınması, devlet olarak bunun parçası olmasıyla kalıcı adil ve sürdürülebilir olabilir. Onlar Cumhuriyet biz cemaat, Avrupa Birliği kuralları içinde vatandaşlık haklarıyla bir anlaşmanın kalıcı ve sürdürülebilir olacağını düşünüyorlarsa çok yanılıyorlar. Kendi milli değerlerimizi, milli kimlik ve kültürümüzü kaybedip, o şekilde bir organizasyona ve maceraya girecek halimiz yok…”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

5 milyar 430 milyon 161 bin TL’lik Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi oyçokluğuyla kabul edildi

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 5 milyar 430 milyon 161 bin TL’lik 2025 bütçesini görüşerek, oy çokluğuyla kabul etti. Komite bakanlık bütçesi onaylandıktan sonra bugünkü çalışmalarını tamamladı.

Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi yarın Maliye Bakanlığı ve Gelirler bütçeleri ile GKK, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı YÖDAK bütçelerini görüşecek. Komite ayrıca görüşmesi tamamlanan Milli Eğitim Bakanlığı ve DAÜ bütçelerinin oylamasını yapacak.

Komitenin yarın 2025 Mali Yılı Merkezi Devlet Yönetimi Bütçe Yasa Tasarısı’nın bütününü görüşüp, oylayarak, çalışmalarını tamamlaması öngörülüyor.

-Barçın

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Sadık Gardiyanoğlu ve bürokratlarının da katıldığı komite toplantısında ilk sözü alan CTP Milletvekili Devrim Barçın, veri alma talebinde ve ihbarda bulunmak istediğini kaydetti.

Çalışma Dairesi’nin idari para cezası ve tahsilatları daha önce yayınladığını fakat şu anda bu verilere ulaşamadıklarını dile getiren Barçın, bu uygulamalarla ilgili bilgi talep etti.

DPÖ verilerine bakıldığında ülkede yüzde 11 büyüme hedefi ortaya konulduğunu dile getiren Barçın, reel büyümenin tüm maaşlara yansıtılıp yansıtılamayacağını sordu.

Barçın ayrıca, bakanın resmi tatillerde iş yasası gereği kapalı olması gereken yerlerin denetleneceği söylemini anımsatarak, çalışanlara iş yasasından doğan haklarının verilip verilmediği ve denetlenen yerlerin yatırımlarının yapılıp yapılmadığı konusunda bilgi istedi.

Vardiya çalışmayı yönelik çalışmalar olduğunu dile getiren Barçın, vardiya ödenekleri noktasında yapılan çalışmaları sordu.

Lefke Avrupa Üniversitesi’nde gerçek bürüt maaşlar üzerinden yatırım yapılmadığı ihbarında bulunmak istediğini dile getiren Barçın, bu üniversitenin ileride olumsuzluk yaşamaması adına bakanlığın erken zamanda müdahale etmesi gerektiğini kaydetti.

LAÜ çalışanlarının 11 aydan beri primlerinin yatırılmadığını dile getiren Barçın, LAÜ’nün gerçek mükellefiyetlerinin çok gerisinden hareket ettiğini belirtti ve LAÜ çalışanlarının hakkının gasp edildiğini söyledi.

Barçın ayrıca, bakanlığın sosyal sigorta yatırımlarını yapmayanlara karşı yaptırım yapılması yönünde hareket geçmesi gerektiğini belirtti.

-Derya

CTP Milletvekili Doğuş Derya da konuşmasında, bakanlığın çok düşük performansla çalıştığını ve bütçeye bakıldığında da ileriki dönemde de bu performansın değişmeyeceğinin düşünüldüğünü belirtti.

Veri toplama konusunda çok sıkıntı olmasından dolayı bazı verilere ulaşılamadığını kaydeden Derya, İstatistik Kurumu’nun verilerini okuyarak, iş başvurusu rakamlarını aktardı.

İş gücü içerisinde özellikle kadınların tercih edilmediğini verilerle aktaran Derya, emek piyasasından cinsiyetçi yaklaşım değişmedikçe, sonuçlarda bir değişiklik olmayacağını dile getirdi. Derya, beyin göçündeki artışa da dikkat çekti.

Ayda ortalama 4 kadının sığınma evine gitme başvurusunda bulunduğunu dile getiren Derya, bu verilerin, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi Yasası’nda öngörülen birimin hayata geçme gereğini ortaya koyduğunu belirtti.

Şiddete müdahale biriminde yetişmiş personele ihtiyaç olduğuna da dikkat çeken Derya, bu birimden sorumlu olan bakanlığın gerekli yasal düzenlemeleri yapıp, benzer birimlerin diğer bölgelerde de açılması gerektiğini kaydetti.

2024 yılında devletin bir sığınma evi olmamasının büyük bir “utanç” olduğunu dile getiren Derya, üniversitelerde bir sığınma evi projesi yarışması yapmak ve mali destek vermenin çok mu zor olduğunu sordu.

Çalışma ve Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu söz alarak, kadın sığınma evi konusunda bina yerinin ayrıldığını ve bu sorunun çok kısa sürede sonlandırılacağını kaydetti.

CTP Milletvekili Doğuş Derya tekrar söz alarak, kadın yoksullaşmasının derinleştiğini ve kadınların avukat tutacak maddi kaynaklarının azaldığını belirtti.

Sosyal Hizmetler Dairesi raporlamasında hizmet veren Alo 123’ün yeterli olmadığını dile getiren Derya, yeni teknolojik aplikasyonların artık yürürlüğe girmesi gerektiğini kaydetti.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’ne ayrılan bütçeyi de eleştiren Derya, 10 yıldır verilen mücadeleye rağmen buraya halen para ayılmadığını kaydetti.

-Akansoy

CTP Milletvekili Asım Akansoy da, siyasetin karıştırılmaması gereken iş kazalarının önemine işaret etti.

Müfettiş ve denetçi sayısının az olduğunun yıllardır bilindiğini dile getiren Akansoy, inşaat patlamasından dolayı iş kazalarının arttığını ve işçilerin öldüğünü söyleyerek, bunun sorumlusunun hükmet olduğunu savundu.

“Haftada bir iş kazalarına bağlı ölümlerin yaşandığı bir coğrafyada değil yaşamak, turistik amaçlı dahi olmak istemezsiniz” diyen Akansoy, iş verenin uyması gereken çok ciddi kurallar olduğunu fakat bakanlığın da bu kurallara uyulup uyulmadığını çok ciddi şekilde denetlemesi gerektiğini belirtti.

İstatistik verilerine güvenmediğini dile getiren Akansoy, bugün sunulan verilerin geçerliliğinin tatmin edici düzeyde olmadığını söyledi.

Kamu kurumu niteliğindeki örgütlerin sorumlu kılınmaması ve paydaş olmaması halinde sorunların üstesinden gelinemeyeceğini dile getiren Akansoy, meslek örgütlerinin kendi alanlarıyla ilgili işverenleri denetlemesi ve söz sahibi olması gerektiğini kaydetti.

Yasa ve tüzüklerin bire bir uygulanması halinde yine kaza olabileceğini fakat makul derecede açıklanabileceğini dile getiren Akansoy, bakanın açıklamalarını eleştirerek, sıfır iş kazası söylemlerinin mümkün olamayacağını söyledi.

Yönetsel alanlarda yeni paradigma geliştirilmesi gerektiğini dile getiren Akansoy, bunu bakanlık yönetiminde görmediğini belirtti.

Asgari ücretlinin yaşam standardının korunması gerektiğini söyleyen Akansoy, insanların hayatlarını idame ettirmelerine imkan tanıyacak şeylerin yapılması gerektiğini kaydetti.

Avrupa Birliği’nde asgari ücretin müzakere yoluyla saptanmasının ve örgütlenme hakkının korunmasının istendiğini dile getiren Akansoy, özel sektörün sendikalaşması yönünde önün açılması gerektiğini belirtti.

Kayıt dışılık konusuna da değinin Akansoy, bu konunun vatandaşı ve kendilerini endişelendirdiğini kaydetti.

-Solyalı

CTP Milletvekili Ürün Solyalı da konuşmasında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın her zaman çalışmadan ve güvenlikten uzak bir imaj verdiğini söyledi.

Bakanlığın yeniden yapılanması gerektiğini kaydeden Solyalı, bakanların doğru politikalar üzerinden kurgulanması gerektiğini belirtti.

Cypfruvex’te yaşananları anımsatarak memlekette insan ticareti vakaları olduğunu söyleyen Solyalı, çalışmak için buraya gelen insanların yaşam koşullarında iyileşme olup olmadığını sordu.

Bu konuda nasıl bir idari ve cezai işlem yapıldığına açıklık getirilmesini isteyen Solyalı, ülkede kaç kişinin kayıtlı olduğunu ve halen kaçak durumda bulunanları sordu.

2024 yılında istismara uğrayan çocuk sayısının kaç olduğunu da soran Solyalı, devlet gözetiminde kaç çocuk olduğunu ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na ne kadar katkı yapıldığına açıklık getirilmesini istedi.

İstismarın her boyutta kontrolden çıkmış bir durumu olduğunu savunan Solaylı, bu konularda bakandan bilgi istedi.

-Birinci

CTP Milletvekili Ceyhun Birinci de konuşmasında bakanlığa ayrılan bütçenin yeterli olmadığını kaydetti.

Reçete soruşturmasının ne aşamada olduğunu soran Birinci, bu konuyla ilgili birçok taraf olduğuna değinerek, ilaca erişimde yaşanan sıkıntılara işaret etti.

Lapta Huzurevi’nin ne durumda olduğunu ve ne zaman hizmete gireceğini soran Birinci, ekonomik sıkıntılar içerisinde yaşayan insanlara el atılamadığını ve sorumluluğun hükümette olduğunu kaydetti.

Çalışma Dairesi teşkilat yasasının ivedi şekilde güncellenmesi gerektiğini de dile getiren Birinci, ülke nüfusunun bilinmesi için nüfus sayımı yapılıp yapılmayacağını sordu.

2024 yılında 68 yaralanma, 7 ölümle sonuçlanan 75 iş kazası gerçekleştiğini ve geçen yıla göre vakalarda artış yaşandığını dile getiren Birinci, “bunun sorumlusu kim” diye sordu ve her alanın döküldüğünü savundu.

-Şahiner

CTP Milletvekili Salahi Şahiner de, bakanlığa bağlı kurumların ödenekleri hakkında bilgi istedi.

-Gardiyanoğlu

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu da konuşmasında, tüm notları aldığını ve cevabını vereceğini kaydetti.

Sosyal Sigortaları Dairesi’ni çok önemsediğini dile getiren Gardiyanoğlu, sosyal sigortalarda emeklilikle ilgili çalışmaların ve düzenlemelerin yapılacağını kaydetti.

Aktüeryal dengede yüzde 4’ü buldukları anda 55 yaş emekliliğin gündeme geleceğini dile getiren Gardiyanoğlu, tatil günlerinde yapılan çalışmaların da kontrol edildiğini söyledi.

LAÜ ile ilgili ihbarı aldığını ve yarın rapor isteyeceğini dile getiren Gardiyanoğlu, sosyal hizmetlerle ilgili olarak da teşkilat yasasının 30 yıldan sonra bittiğini ve Meclis’e geldiğini kaydetti.

Çalışma Bakanlığı Teşkilat Yasası’nın da en kısa zamanda Meclis’e geleceğini söyleyen Gardiyanoğlu, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi ile ilgili çalışmaların da devam ettiğini belirtti.

Sosyal Hizmetler Dairesi’nde kadro sayısının az olduğunu dile getiren Gardiyanoğlu, kadro artırımına gidileceğini söyledi.

200’e yakın kadının ticari hayata girebilmesine kadın kurslarıyla katkı koyduklarını söyleyen Gardiyanoğlu, ekonomik faaliyete giren kadın girişimcilere destek çıktıklarını belirtti.

Ara eleman bulma yönünde ciddi çalışmaları olduğunu da anlatan Gardiyanoğlu, rehabilitasyon merkezi tadilatının 2025 yılında tamamlanacağını kaydetti.

Karpaz bölgesinde bakanlığa bağlı şubelerin açıldığını ve personelin görevlendirildiğini dile getiren Gardiyanoğlu, rehabilitasyon merkezleri ve yaşam merkezlerine ciddi yatırımlar yapıldığını söyledi.

Sosyal hizmetler konusunda hassas olduklarını belirten Gardiyanoğlu, sosyal hizmetlerin çok farklı noktalara geldiğini ve ileriki dönemde 6 ilçede projeler yapılacağını kaydetti.

Engelli bireylerin aldığı katkılarla ilgili yasal düzenleme yaptığını dile getiren Gardiyanoğlu, bu yıl içerisinde verilen katkıların artırılacağını belirtti.

“Sıfır iş kazası” hedefini yineleyen Gardiyanoğlu, bu konuyla ilgili çalışma yaptıklarını söyledi.

Kayıtlı işçi sayısının ortalama 130 bin olduğunu dile getiren Gardiyanoğlu, 2024 yılında bu sayısını 210 bine yükseldiğini söyledi. Gardiyanoğlu, işçi denetimlerini yüzde 85 artırdıklarını ancak personel sayısının aynı kaldığına işaret etti.

Cypfruvex’teki işçilerin çalışma izinlerinin çıkarıldığını dile getiren Gardiyanoğlu, iş ve iş sağlığında sorumlu bakan olarak bu konuda gereken cezanın kesildiğini söyledi.

Çocuk İzleme Merkezi’ne ilişkin yasal düzenleme girişimlerinin yapıldığını dile getiren Gardiyanoğlu, doktor ve eczacıların soruşturmalarının devam ettiğini ve yakın zamanda da tamamlanmasının beklendiğini belirtti.

Gardiyanoğlu’nun konuşmasının ardından komite bütçeyi onaylayıp, bugünkü çalışmalarını tamamladı.

Devamını Oku

Kıbrıs

DP Genel Başkanı Ataoğlu, Tosunoğlu’nun istifasını BRT’ye değerlendirdi: ‘Tek taraflı alınan bir karar,saygı duyarım, ancak eleştiriler kabul edilemez’

Published

on

By

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Fikri Ataoğlu, Milletvekili Hasan Tosunoğlu’nun istifasının ardından BRT’ye açıklamada bulundu. Tosunoğlu’nun istifasının kişisel ve tek taraflı alınan bir karar olduğunu belirten Ataoğlu, karara saygı duyduğunu, ancak eleştirilerin kabul edilmez olduğunu kaydetti.

Demokrat Parti’nin, ülke menfaatleri ve toplumsal çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini söyleyen Ataoğlu, “Parti idealler ve siyasi ideolijisi ile vardır ve var olmaya devam edecektir” vurgusu yaptı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler: Tosunoğlu Meclis’te bağımsız milletvekili olarak görevine devam edecek

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Milletvekili Hasan Tosunoğlu’nun istifa dilekçesini Genel Kurul’a ilettiğini söyledi.
BRT’ye konu ile ilgili değerlendirmede bulunan Öztürkler, her milletvekilinin bu yönde karar vermeye hakkı olduğunu kaydetti.
Öztürkler, Tosunoğlu’nun Meclis’te bağımsız milletvekili olarak görevine devam edeceğini belirtti.

Devamını Oku

Trending

Reklam