Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

KTTO Başkanı Deniz:Hayat pahalılığı ödeneğinin dört ayda bir verilmesi kararından dönülmeli

Published

on

Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) Başkanı Turgay Deniz, hayat pahalılığı ödeneğinin dört ayda bir verilmesi kararından dönülmesi gerektiğini dile getirdi.

KTTO’da asgari ücret ve çalışanların alım gücünün korunması başlıklı basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan Deniz, “Maaş ve ücret artışları çalışanların alım gücünü koruyan bir araç olarak görülürken, maaş ve ücret artışlarının pahalılığı artıran nedenlerden biri olduğu göz ardı edilmektedir” dedi.

Pahalılığın büyük ölçüde yurtdışı nedenlerden kaynaklandığını söyleyen Deniz, kapsamlı bir ekonomi yönetimi yürütülmesi gerektiğini ifade etti. Pahalılığa karşı alınabilecek önemleri konuşmak ve bu arada asgari ücrete yapılması gündemde olan artışın ekonomik hayata yapacağı etkileri değerlendirmek için bu toplantıyı düzenlediklerini dile getiren Deniz, “Asgari ücrete veya kamu görevlilerinin maaşlarına son dört ayda yaşanan hayat pahalılığının tam olarak yansıtılması halinde ülkemizdeki maaş ve ücretlerin çevre ekonomilerine göre ciddi oranda yükseleceği, bunun ise ekonomimiz tarafından üretilen mal ve hizmet fiyatlarına yansıyarak genel fiyat seviyemizi de Güney Kıbrıs ve Türkiye gibi ülkelerinin oldukça üzerine çıkaracağı tartışılamayacak bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır” şeklinde konuştu.

-“Ocak’ta 915 dolar olan asgari ücret 1,190 dolara yükselecek”

Hayat pahalılığının asgari ücrete olduğu gibi yansıtılması durumunda, Ocak 2024’te 915 dolar seviyesinde olan asgari ücretin Eylül 2024’te 1,190 dolara yükseleceğini belirten Deniz, fiyatlardaki aynı orandaki artışın ülkenin rekabet gücüne darbe vuracağını da ifade etti. Deniz, bu durumda alışverişlerin Güney’e kaymasının hızlanacağını, KKTC’deki işletmelerin Güney Kıbrıs ile rekabet edemez duruma geleceğini kaydetti.

“Ücret seviyesindeki bu artışın, 70 bin kadar çalışma izinli çalışanımızın sayesinde yurtdışına gönderilen kaynak transferini büyüteceği de âşikardır” diyen Deniz, KKTC ekonomisinin, bu artışla güç kazanmayacağını aksine güçsüzleşeceğini söyledi.

-“Sorun asgari ücret değil, bir bütün olarak maaş seviyesinin yükseltilmek istenmesidir”

Sorunun asgari ücret değil, bir bütün olarak maaş seviyesinin yükseltilmek istenmesi olduğunu ifade eden Deniz, hayat pahalılığı ödeneğinin dört ayda bir verilmesi kararından dönülmesini istedi.

Deniz şunları kaydetti:

KKTC Meclisi, iktidarı ve muhalefetiyle, oy birliği ile geçirdiği bir yasa ile 2024 yılında hayat pahalılığı ödeneğinin dört ayda bir verilmesini yasa hükmü haline getirmiştir. Bu kararın yanlışlığı her geçen günle birlikte biraz daha iyi anlaşılmaktadır. Kamu görevlilerinin maaşlarında bu artış, diğer maaş ve ücretlerdeki artışları da tetiklemekte ama az önce vurguladığımız gibi bu artış piyasaya büyük bir pahalılık olarak yansımaktadır”

“Bu yanlıştan dönmek de bir erdemdir” diyen Deniz, Meclisi ivedi olarak toplanarak vahim hata olarak tanımladığı bu karardan dönmeye çağırdı.

-“Artış için kullanılan kaynaklar, fiyat artışlarını kontrol altına almak için kullanılmalı”

Turgay Deniz, bu artış için kullanılan kaynakların, piyasadaki fiyat artışlarını kontrol altına almak için kullanılması durumunda hem maaş ve ücretiyle geçinenlerin kazançlı çıkacağını, hem de piyasanın rekabet gücünün artırılmış olacağını dile getirdi. Deniz, artan rekabet gücünün kaynak girişini artıracağından gerçek refah artışları için de kaynak oluşturulabileceğini belirtti.

Konuşmasında pahalılığa karşı alınabilecek önlemlere de değinen Deniz, akaryakıt ve elektrik fiyatlarını kontrol altına almak gerektiğini dile getirdi.

Akaryakıt ve elektriğin hayat pahalılığı sepet ağırlığında yaklaşık yüzde 13 ağırlığa sahip olduğunu belirten Deniz, konuyla ilgili şunları kaydetti:

“Bu doğrudan yapılan etkinin yanı sıra diğer kalemlere yaptığı etkileri de dikkate alarak akaryakıt ve elektrik fiyatlarının analiz edilmesi, maliyet oluşturan unsurların ayıklanması ve bu fiyatların minimize edilmesi zorunluluğu vardır”

-“İlk akla gelen Fiyat İstikrar Fonu…”

Bu bağlamda akla ilk gelenin Fiyat İstikrar Fonu’nun bu amaçla kullanılması olduğunu kaydeden Deniz, devlet denetiminde olan ürünlerin fiyatlarının daha kapsamlı bir şekilde analiz edilmesi ve fiyatı düşürücü unsurların saptanmasının ciddi bir etkiye sahip olabileceğini kaydetti.

Deniz, “Hayat pahalılığı sepet ağırlığında önemli paya sahip ürünlerin; akaryakıt, elektrik, gaz, su, hububat, süt ve süt ürünleri, mobil iletişim gibi fiyatları devlet denetiminde olan ürünler olduğu görülmektedir. Devlet kurumları, bu ürünlerin fiyatlarının baskı altında olması için gerekli etkin çalışmaları ortaya koymalıdırlar” şeklinde konuştu.

Hane halkının en büyük harcama kalemlerinin eğitim ve sağlık ile ilgili olduğunu söyleyen Deniz, “İnsanlarımızın yaşam olanaklarını kısıtlayan bu alanda yaptıkları verimsiz harcamalardır” dedi. Deniz, devletin kamusal nitelikli eğitim ve sağlık hizmetlerini etkinleştirerek, insanların hayatlarını kolaylaştırırken hayatı da ucuzlatabileceğini ve alım güçlerini artırabileceğini dile getirdi.

– “Devlet dairlerinde boşa harcanan her kuruş ve her saniye, halkımıza pahalılık olarak geri dönmektedir”

Devletin, ürünler piyasaya çıkmadan aldığı peşin KDV ve stopaj gibi uygulamaların, ürünlerin fiyatlarını doğrudan etkilediğini kaydeden Deniz bu tür uygulamalardan vazgeçilmesi halinde fiyatlarda yüzde 10 dolaylarında bir düşüş olacağını ifade etti.

“Kamu harcamalarının, devlet dairelerinde boşa harcanan zaman ve kaynağın pahalılığın esas ve kalıcı kaynaklarından biri olduğuna da dikkatinizi çekmek isteriz” diyen Deniz “Devlet dairlerinde boşa harcanan her kuruş ve her saniye, halkımıza pahalılık olarak geri dönmektedir. Bir kuruşluk bir mal ithalatı için iki kuruşluk emek harcamamız durumunda bu malın maliyetinin üç kuruş olacağını bilmek için alim olmaya gerek yoktur. Pahalılıkla mücadele, kamu yönetiminde alınması zorunlu olan önlemleri de kapsamak zorundadır” şeklinde konuştu.

-“Alternatifler, bütçelere göre hareket etme olanağı sağlıyor”

Kıbrıs Türk Ticaret Odası üyelerinin rekabetçi bir ortamda var olarak halka en iyi ve en ucuz hizmeti sunmak için çalıştığını söyleyen Deniz, özellikle halkın sıklıkla tükettiği ürünlerin piyasada çok farklı marka, kalite ve fiyatta alternatifi bulunduğunu kaydetti. “Bu alternatifler, tüketicilere bütçelerine göre hareket etme olanağı sağlamaktadırlar. Bizler rekabet ortamının gelişmesinden rahatsız olacak bir durumda değiliz” diyen Deniz rekabet ortamını güçlendirmek için kamu yönetimine de her türlü desteği vermeye hazır olduklarını ifade etti.

Bugünlerde tartışılan hayat pahalılığı ödeneği ve asgari ücret sorununa yaklaşımın bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini anlatan Deniz, asgari ücretin ve kamu maaşlarının sürekli olarak yükseltilmesinin, pahalılığa karşı koruma sağlamayacağını, tam tersine KKTC ekonomisinin sonunu getirerek, pahalılık ve enflasyon sarmalını daha da derinleştireceğini söyledi.

Bu kapsamda bir değerlendirme için çok daha fazla veriye ve bu verilere dayalı analizlerle oluşacak bir yol haritasına ihtiyaç olduğunu ifade eden Deniz, KTTO olarak bu yöndeki çalışmalara katkı koymaya hazır olduklarını belirtti.

-Sorular da yanıtlandı

Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Deniz, maaş artışlarına devam edilmesinin hem kamu maliyesi hem de özel sektörün rekabet edebilirliği açısından telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açacağı yönündeki düşüncesini yineledi.

Fiyat İstikrar Fonu’nun, sübvanseye yoluyla temel tüketim malzemelerinde pahalılıkla mücadele için kullanılabileceğini dile getiren Deniz, bu şekilde alım gücünün artırılabileceğini kaydetti. Deniz “İş dünyası olarak kesinlikle emekçi düşmanı değiliz” ifadelerini de kullandı.

Önerileri dikkate alınmazsa devletin tarihin en yüksek borçlanmalarıyla karşı karşıya kalacağını dile getiren Deniz “KKTO karar verirse, KKTC’de hayatı durdururuz çünkü KKTC bütçe gelirlerinin yüzde 80’i KTTO üyeleri tarafından gümrükte ithalatta ödenen vergi ve harçlardır” dedi.

Kayıt dışı ekonomi nedeniyle kaybedilen gelirler konusunda neden bir açıklama yapılmadığı konusundaki bir soru üzerine Deniz, kayıt dışı ekonomiyle ilgili ciddi raporlar hazırlayan tek kurumun KTTO olduğunu söyledi. Kayıt dışılığın üyeleri için haksız bir rekabet oluşturduğunu belirten Deniz, kendilerinin her zaman kayıt dışılığın önüne geçilmesi için büyük mücadele verdiklerini belirtti. Öte yandan bu raporların hiç dikkate alınmadığını ifade eden Deniz, bunu önleyecek olanın kendileri olmadığını, bunun önüne sistem kurarak geçilebileceğini kaydetti.

Deniz, yarınki asgari ücret toplantısında alınacak kararla ilgili bir soru üzerine, “Kamuda bir maaş artışı olduktan sonra özel sektörün maaş artışı yapmama lüksü olamayacağını” dile getirdi. “Gerekirse işyerleri kapanacak gerekirse işsizlikler olacak” diyen Deniz, “yolun sonuna geldik” diyerek uyarılarının dikkate alınmasını istedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Komitede Sağlık Bakanlığı bütçesi görüşülüyor

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nde 12 milyar 859 milyon 721 bin TL’lik Sağlık Bakanlığı bütçesi ele alınmaya başladı.

Komite toplantısında, Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek ve bakanlık bürokratlarıyla, komite üyeleri ve bazı milletvekilleri yer alıyor.

– Besim: “Thalassemia binası dökülüyor”

Sağlık Bakanlığı Bütçesinde ilk sözü alan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Filiz Besim, bütçedeki rakamlar konusuna değindi, bütçenin ne kadarının doğru kullanıldığını sordu.

Ülkede bir nüfus politikası olmadığını belirten Besim, toplumun en çok etkilendiği konunun sağlık ve eğitim olduğuna dikkat çekti.

“Gerçekçi nüfus sayımına ihtiyacımız var.” diyen Besim, olası bir depremde kamu sağlık kuruluşlarının ciddi anlamda riskli olduğuna dair geçmişte ciddi veriler elde edildiğini kaydetti.

Thalassemia binasının döküldüğüne dikkat çeken Besim, bazı sorular yönelterek bilgi istedi.

Riski binalara değinen Besim, bu binalar için nasıl bir yol haritasının belirlendiğini sordu.

“Yeni Girne Hastanesi yılan hikayesine döndü.” diyen Besim, hastanenin ne zaman biteceğiyle ilgili bilgi istedi.

Beş yılda üçte ikisi biten Yeni Girne Hastanesi’nin bir türlü bitirilemediğini ifade eden Besim, yeni Güzelyurt Hastanesi konusunda da sorular yöneltti.

Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi (AMATEM) konusuna değinerek bazı sorular yönelten Besim, yeni sağlık merkezlerinin ne zaman tamamlanacağını sordu.

– “Hemşireleri gerekli yerlerde doğru şekilde kullanabiliyor muyuz?”

Alt yapı yatırımlarıyla ilgili bütçedeki rakamlara da dikkat çeken Besim, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde yaşanan sorunlara vurgu yaptı.

Taşeronlaşma konusuna değinen Besim, hemşire eksikliklerine de dikkat çekti.

“Hemşireleri alanda doğru kullanmak zorundayız.” diye konuşan Besim, “Hemşireleri gerekli yerlerde doğru şekilde kullanabiliyor muyuz?” diye sordu.

Acil servislerdeki yoğunluğa dikkat çeken Besim, acil servislerde bir iyileşmenin olmadığını söyledi.

Yoğun bakım kapasitesi ve hasta bakıcı kadroları konusunda bilgi isteyen Besim, “Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ne ‘PET’ cihazı almayı düşünüyor musunuz?” diye sordu.

Hasta sevkleri için çok büyük paralar harcandığını dile getiren Besim, hastaların özele teslim edildiğini ifade etti.

Mağusa Devlet Hastanesi’ndeki sorunlara değinen Besim, “Burada çok ciddi hekim sıkıntımız vardır.” diyerek eleştirilerde bulundu.

Besim, Mağusa Devlet Hastanesi’ndeki Mamografi cihazının altı aydır arızalı olduğunu belirtti.

İlaç konusunda yaşanan sıkıntılara dikkat çeken Besim, İlaç Takip Sistemi’nin hala kurulamadığını söyledi.

Besim, Aşı Takip Sistemi’nin de iki buçuk senede kurulamadığını dile getirerek Sağlık Bakanı’nı eleştirdi.

Sağlık Bakanlığı’nın ciddi bir bakanlık olduğuna vurgu yapan Besim, İlaç ve Eczacılık Dairesi ile ilgili yapılması gerekenlere değindi.

Dünyada ve Türkiye’de ciddi ilaç sıkıntlarının yaşandığını belirten Besim, ülkede nasıl bir önlem alındığını sordu, “İlaç egemenliğimizi sağlamak zorundayız.” dedi.

Yenidoğan Ünitesi’nde yaşanan olaya değinen Besim, “Yönetilemeyen bir sağlık organizasyonunun hastayla ilgili ne kadar ciddi sonuçlar verebileceğini biz hekimler çok iyi biliyoruz.” ifadesini kullandı.

Besim, “6 saat boyunca ailelere hiçbir şey söylemediniz. Neyi gizlediniz? Orada yaşananlar bizi çok üzdü.” şeklinde konuştu.

Acil Durum Hastanesi’nin neden Teşkilat Yasası’nın olmadığını soran Besim, sağlıkta nüfus politikası olmadan, kaçak çalışma hayatını denetim altına almadan düzgün bir sağlık sisteminin kurulamayacağını söyledi.

– İncirli: “Sağlığı üstünkörü halden kurtarmak zorundayız”

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Sıla Usar İncirli de, “Perspektifimizi derinleştirmek zorundayız. Sağlığı üstünkörü halden kurtarmak zorundayız.” dedi.

Yeni Girne Hastanesi ve hasta sevkleri konularına değinen İncirli, “Biz sağlık hizmetinin kalitesindeki eksikliklerden dolayı genç yaşta insanları kaybediyoruz.” diye konuştu.

İstatistiki bilgilere ulaşım konusunda eleştirilerde bulunan İncirli, hastanelerdeki yoğunluklara değindi.

Ölüm oranlarındaki bazı rakamları paylaşan İncirli, güçlü bir sağlık sistemi konusuna dikkat çekti.

“Her bir insanın hayatı çok önemlidir.” diyen İncirli, hastane güvenliği konusunda zafiyet olduğunu belirtti.

Yenidoğan Ünitesi’nde yaşanan olaya da değinen İncirli, güvenli bir sağlık hizmeti için yapılması gereken işlerin olduğunu söyledi.

Sağlık Bakanı’na bazı sorular yönelterek bilgi isteyen İncirli, Yataklı Tedavi Kurumları’nda yaşanan hadiselere işaret etti, burada verilen hizmetlerin kalitesinin çok önemli olduğunu kaydetti.

“Etkili sağlık hizmeti nasıl verilir?” diye soran İncirli, zamanında verilen sağlık hizmetinin kıymetli olduğunu dile getirdi.

Acil servislerdeki yoğunluğa ve sorunlara değinen İncirli, sağlıkta ciddi bir güven erozyonunun olduğunu belirtti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Milli Eğitim Bakanı Çavuşoğlu’ndan KTOEÖS’e çağrı:’Gelin geleceği birlikte kurgulayalım’

Published

on

By

BRT’de yayınlanan 18. Saat programına katılan Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası’nı eğitimin sözcülüğünü yapmamakla suçladı.

Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası ile ilgili söyledikleri ṣöyle;

“Tam gün eğitimi inat için yapmıyoruz. Bunu bir ihtiyaç olduğu için yapıyoruz. Bildiğiniz gibi 2 gün ile başladık sonra 3 güne çıkacaktık ama deprem dayanıklılık konusunda yürütttüğümüz inşaat çalışmalarından dolayı hükümette yaptığımız değerlendirmede bunu askıya alıp mevcut durumla devam etmemizin daha sağlıklı olacağını düşündük”

“Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası tam güne geçmemek ve öğleden sonra dershaneciliği desteklemek adına, öğleden sonra özel dersi desteklemek adına veya çalışmamayı desteklemek adına veyahut bunu isteyen öğretmenlerin sözcülüğünü yapıyor. Eğitimin sözcülüğünü Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası yapmıyor. Buradan yüzlerine bakarak söylüyorum. Onların sözcülüğü dershaneciliğe, özel derse ve öğleden sonra çalışmak istemeyen öğretmenlerin sözcülüğünü yapıyor. Kendilerini bu ülkenin eğitim gailesini çekenlerin sözcülüğünü yapmaya davet ediyorum. Bizimle masanın etrafında oturup konuşmaya davet ediyorum”…

“ÖĞRETMENLERİN VE ÖĞRENCİLERİN TAŞ GİBİ YANINDAYIM”

Eğitim Bakanlığı öğretmenleri ve öğrencileri korumuyor şeklinde iddialara ilişkin bir soruya ise Bakan Çavuşoğlu;

“Öğretmenlerin taş gibi yanındayım. Öğrencilerin taş gibi yanındayım. Ama sendikanın sözcülerinin değil tabi ki. Sendikanın sözcüleri bize tezek atıyor, taş atıyor, laf atıyor, iftira atıyor, hakaret yapıyor. Ona rağmen benim hiçbir sıkıntım yok. Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası için söylüyorum. Her türlü şeyi atıyorlar. Ama ben hala daha onlara kızmıyorum. Onlara kırılmıyorum. Çünkü benim yürüttüğüm görevde kırılma, kızma hakkı yoktur. Ama onların da yürütmeye çalıştığı görevde aslında kızma ve kırılma hakkı yoktur. Onların da nasıl ki! bu pozisyonda eğitimi düşünmekle ilgili büyük bir sorumluluğum var ve bunun için ne bedel ödemem gerekiyorsa ödüyorum. Ödemeye de devam edeceğim. Onların da bulunduğu pozisyon aslında daha sağduyulu daha cesaretli. Bence onlar doğruları konuşmaktan korkuyorlar. Onlar aslında bizim eğitim süremizin kısa olduğunu söylemekten korkuyorlar. Bizim uluslararası standartlara ulaşabilmek adına öğretmenlerimizin fedakarlık yapması gerektiğini söylemekten korkuyorlar”

“Ben onları cesaretli olmaya davet ediyorum. Bizim yasalarımızdan kaynaklı özgürlükler, düşününce özgürlüğü, ifade özgürlüğüne sığınarak düşünce bile ifade etmiyorlar. Sadece hakaret ediyorlar. Cesaretli olun, düşüncelerinizi paylaşın. Eğitim ile ilgili gailelerinizi ortaya koyun. İftira atmayın, hakaret yapmayın, tezek atmayın, taş atmayın, laf atmayın gelin fikirlerimizi masa etrafında ortaya koyalım ve tartışalım. Bu ülkenin geleceğini birlikte kurgulayalım” dedi

Devamını Oku

Kıbrıs

Genel Tarım Sigortası Fonu bütçesi oy çokluğuyla kabul edildi

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nde, 760 milyon TL’lik Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Genel Tarım Sigortası Fonu bütçesi oy çokluğuyla kabul edildi.

-Şahali

Bütçe üzerine söz alan Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Erkut Şahali, Genel Tarım Sigortası Fonu ile ilgili bazı sorular yönelterek bilgi istedi. Şahali, Maliye Bakanlığı’na eleştirilerde bulundu.

-Şahiner

Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Salahi Şahiner de bütçeyle ilgili bazı sorular yöneltti, bilgi verilmesini talep etti.

Maliye Bakanı Özdemir Berova da söz alarak sorulara ve eleştirilere yanıt verdi.

Konuşmaların ardından Genel Tarım Sigortası Fonu bütçesi oylandı ve oy çokluğuyla kabul edildi.

Genel Tarım Sigortası Fonu bütçesinin ardından Sağlık Bakanlığı bütçesinin görüşülmesine geçildi.

Devamını Oku

Trending

Reklam