Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu, “Bağımlılık Farkındalık Eğitimi” düzenledi… Katılımcılara sertifika verildi

Published

on

Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu tarafından sürdürülen uyuşturucuyla mücadele eğitimi seminerleri kapsamında, bugün, “Bağımlılık Farkındalık Eğitimi” düzenlendi. Eğitim sonunda katılımcılara sertifika verildi.

Komisyon binasında 10.00-16.00 saatleri arasında düzenlenen eğitim, Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu Başkanı Teyfide Tecel Hatipoğlu tarafından verildi.

“Bağımlılık nedir ve nasıl fark edilir? Uyuşturucu ve uçucu maddeler, yeşil reçeteli ilaçlar ve zararları, Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu nedir ve ne iş yapar? Denetimli serbestlik nedir?” konu başlıklarının yer aldığı eğitim, eski bir danışanın hayat hikayesiyle devam etti.

Katılımcılar, eğitimde gerekli bilgi ve farkındalığa sahip olma kazanımları elde etti, düşüncelerini paylaştı, sorular yöneltti.

– Hatipoğlu: “Uyuşturucu kullanımının önlenmesi konusunda eğitim geliştirilmeli”

Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu Başkanı Teyfide Tecel Hatipoğlu, uyuşturucu kullanımının önlenmesi konusunda eğitimin geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Hatipoğlu, Komisyon hakkında bilgi vererek çalışmalarından bahsetti.

Farklı danışanlardan kendilerinin de bir şeyler öğrendiğini ifade eden Hatipoğlu, Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu’nda yaptıkları çalışmaların maneviyatının çok yüksek olduğunu belirtti.

Hatipoğlu, Komisyon’da “Önleme çalışmaları, bilimsel araştırmalar, eğitimler, projeler, psikososyal destek programı, Sosyal Uyum Merkezi ve 7/24 danışma ve destek” gibi konularda hizmet verdiklerini söyledi.

Herkesin bağımlı olabileceğine dikkat çeken Hatipoğlu; telefon, sigara ve birçok şeye bağımlılığın olabileceğini dile getirdi.

Hatipoğlu, bağımlılıkta psikolojik belirtilerin “Dikkat toparlayamama, hezeyan, halüsinasyon, uyku bozuklukları, yeme bozuklukları, saldırganlık, depresyon ve kaygı”; fiziksel belirtilerin ise “Kaslarda ağrı, solum güçlüğü, kalp krizi, hareketlerde yavaşlama, dengede bozulma” olduğunu kaydetti.

-Madde kullanan kişi nasıl tanınır?

Madde kullanan kişinin nasıl tanınacağı konusunda bilgi veren Hatipoğlu, “Sözel iletişimde farklılaşma, arkadaş grubu, agresif davranışlar, fiziksel değişimler, gözlerde kızarıklık, göz teması kurmakta zorlanma ve çok sık yalan söyleme” şeklindeki belirtilerin olacağını söyledi.

Madde kullanan kişiye yaklaşımın nasıl olacağına değinen Hatipoğlu, şöyle devam etti:

“Bağımlılığı bilin. Kendinizi hazır hissetmeden onunla konuşmayın. Onunla konuşurken amacınızın ona yardım etmek olduğunu açıkça belirtin. Empati kurmayı öğrenin. Etiketlemekten kaçının. Kişi, eğer maddeli ise onu sessiz ve sakin bir ortama götürün ve ayılmasını bekleyin. Neler yaşıyor olabileceğini düşünün. Profesyonel yardım isteyin. Bağımlılığı olan kişiye asla yalan söylemeyin.”

Madde kullanan bir kişinin madde yoksunluğunda ağresifleşebileceğine dikkat çeken Hatipoğlu, kendine olan özenin, çevre ve arkadaşlarının eski öneminin azalacağını, arkadaş grubunun değişecebileceğini, sözel iletişimde farklılaşma olacağını ve eskiye oranla daha içine kapalı olacağını dile getirdi.

– “Madde etkisinde olan bir kişiyle konuşmak yararlı olmaz”

Hatipoğlu, madde etkisinde olan bir kişiyle konuşmanın yararlı olmayacağını dile getirdi.

Uyuşturucu maddelerle ilgili, “Ben bağımlı olmam, benim iradem güçlüdür, sadece zayıf bireyler bağımlı olur, uyuşturucuyu herkes kullanıyor ve bir şey olmuyor, tüm bağımlılar hapsedilmelidir, uyuşturucu bağımlıları tedavi edilemez, uyuşturucu sadece kullanan kişiye zarar verir, bir kere kullanmaktan bir şey olmaz, ara sıra kullanmaktan bir şey olmaz. Esrar, alkol ve sigaradan daha tehlikeli değildir.” şeklindeki yanlış inanışlara değinen Hatipoğlu, herkesin bağımlı olabileceğini ve kokain gibi bazı uyuşturucu maddelerin ilk kullanımından sonra bile bağımlılığın oluşabileceğini kaydetti.

Denetimli serbestlik konusuna değinen Hatipoğlu, mahkemelerin suçun, kişinin kişisel kullanımı amacıyla işlendiğine kanaat getirmesi halinde sanığa denetimli serbestlik seçeneği sunduğunu söyledi.

Hatipoğlu, bağımlılık yapan maddelerin çeşitli uyuşturucular, narkotik maddeler, sigara ve alkollü içeçekler, yeşil reçeteyle alınması gerektiği halde doktor kontrolü dışında kullanılan ilaçlar, bazı yapıştırıcılar ve çakmak gazı gibi uçucu maddeler olduğunu belirtti.

Bazı uyuşturucu maddelere ve zararlarına değinen Hatipoğlu, metanfetamin türü uyuşturucunun son zamanlarda çok yaygın olan bir sentetik madde olduğunu söyledi.

Esrarın tehlikeli bir uyuşturucu madde olduğunu ve bedende yağ dokusunda biriktiğini ifade eden Hatipoğlu, zarar verici etkilerinin daha yüksek olduğunu, esrarın sigaradan çok daha yüksek oranda kanser yapıcı uyuşturucu madde içerdiğini, sigaradan 5 kat daha zararlı olduğunu ve 412 adet kimyasal madde içerdiğini de dile getirdi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam