Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Narenciyede karşılaşılan hastalıkların en ciddilerinden “Yeşillenme hastalığı”na karşı başlatılan biyolojik mücadele olumlu sonuçlar veriyor

Published

on

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü(TAE) , bugüne kadar narenciyede en ciddi hastalık olarak kabul edilen yeşillenme hastalığına karşı biyolojik mücadele başlattı, biyolojik mücadele olarak böcek (parazitoit) salınan bölgelerde olumlu sonuçlar elde ediliyor.

İlk etapta meyvede kalite kaybına neden olan, 3-4 yılda da ağacı kurutabilen yeşillenme hastalığı bir böcek (vektör) tarafından yayılıyor. Ülkede vektör böcek (Asya Turunçgil Psillidi- Diaphorina Citri) yaygın ancak bakteri kökenli hastalık (yeşillenme hastalığı) henüz görülmedi. Hastalığın adaya gelmesi durumunda, yayılma olasılığını en düşük seviyede tutmak amacıyla, vektör böceklere karşı biyolojik mücadelenin en etkin yöntem olduğu belirtiliyor.

TAE’nin Çukurova Üniversitesi ile işbirliğinde Asya Turunçgil Psillidi’ne karşı başlattığı biyolojik mücadele TAE adına bir ilk olma özelliği de var. TAE Türkmenköy İstasyonu psillid nimflerine (yavrularına) yumurta bırakan (başka böceklerle beslenen) parazitoitler yetiştirmeye ve bahçelere salmaya başladı. TAE, KKTC’nin geneline Tamarixia Radiata isimli böcekleri salmış durumda. Her iki böceğin (Psillid ve parazitoitlerin) boyları 2 mm altında.

“Diaphorina Citri’nin KKTC‘de Yaygınlığının Belirlenmesi ve Diaphorina Citri’nin Biyolojik Mücadelesine Yönelik Araştırmalar” projesini yürüten uzmanlar parazitoit salımı yapılan bölgelerde vektör böceklerin baskılandığı belirtildi.

-Satar

Çukurova Üniversitesi Bitki Koruma Bölümü’nden Prof. Dr. Serdar Satar, “Bitki koruma ilaçlarının hiçbiri, hiçbir bitki sorununu uzun vadeli çözemiyor, çünkü zamanla böcekler ilaçlara kaşı dayanıklılık kazanıyor” dedi. Satar, dolayısıyla tek etkin mücadele yönteminin biyolojik olduğunu söyledi.

Zirai ilaçların doğadaki dengeyi de bozduğunu ifade eden Satar, zirai ilaçların hastalığı baskılayabileceğini ancak kesin bir çözüm getiremeyeceğini belitti.

Yeşillenme hastalığına karşı parazitoitlerin (Tamarixia) ABD’nin Florida, California ve Texas eyaletlerinde başarıyla kullanıldığını kaydeden Satar, söz konusu eyaletlerde zararlıyla ilk olarak kimyasal ilaçla mücadele etmeye çalıştığını, ancak böceği baskılamayı başaramadıklarını anlattı.

Yeşillenme hastalığının Amerika’da narenciyede yüzde 60 verim kaybına ve genel olarak da kalite düşüşüne neden olduğunu belirten Satar, söz konusu eyaletlerde biyolojik mücadeleyle iyi sonuçlar alındığını kaydetti.

-En ciddi hastalık

“Yeşillenme hastalığı turunçgillerde bugüne kadar görülmüş en ciddi iki hastalıktan biri, belki de en ciddisi” olduğunu belirten Satar, kimyasal ilaç kullanımının devam edilen bölgelerde, yararlı böcek sayısında azalma, vektör böcek sayısına artış görme olasılığının bulunduğunu, dolayısıyla böcek üretim ve doğaya salma çalışmalarının sürekli olması gerektiğini belirtti.

-Yok edilmesi mümkün değil

Bu tip zararlıların yok edilmesinin mümkün olmadığını belirten Satar, zararlının muhtemelen Ada’ya, İsrail’den geldiğini, Kıbrıs ve İsrail dışında, Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerden sadece İspanya’da görüldüğünü kaydetti.

-Karaca

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdür Cem Karaca, “TAE olarak yıllardır biyolojik mücadele başlatma hedefimiz vardı. Asya Turunçgil Psillidi bu açıdan bir fırsat da olmuş oldu” dedi.

Biyolojik mücadele alanında TAE’nin ilk projesi olduğunu ve Güney Kıbrıs’ta dahi parazitoit üretimine geçilemediğini belirten Karaca, “Psillide karşı tek etkili mücadele, bazı ülkelerin uyguladığı biyolojik mücadeledir. Zirai ilaçla popülasyon düşürülebilir ancak popülasyonu baskılayamazsınız. Bu proje biyolojik mücadele noktasında bizim için bu büyük bir fırsat olacak” dedi.

Proje için ek bütçe ve ayrı bir ekip kurduklarını belirten Karaca, ekibin bir program çerçevesinde arazide vektör böcek ve parazitoit sayımı da yaptığını belirtti.

Biyolojik mücadele için 3 adet 500 metrekarelik sera ve 3 iklimlendirmeli oda kurduklarını belirten Karaca, biyolojik mücadeleyi uzun vadeli bir politika olarak gördüklerini söyledi.

Bir sonraki hedeflerinin Babutsa Kaktüs Koşniline karşı biyolojik mücadele başlatma olduğunu kaydeden Karaca, “Bu projeyle biyolojik mücadelenin temelini attık” dedi.

Karaca, yeşillenme hastalığının henüz görülmediğini ancak başka ülkelerden böcek sırtında veya fidanlarla gelebileceğini söyledi.

Karaca, biyolojik mücadeleye ek olarak, üreticilere faydalı böceklere zarar vermeyen zirai ilaçlar konusunda bilgilendirme yaptıklarını ifade etti.

-Sema

Türkmenköy Araştırma İstasyonu Sorumlusu Sema Şişman Hocanın, bugüne kadar ağırlıkla Güzelyurt olmak üzere, ülke genelinde 100’e yakın noktaya 13 bin üzerinde parazitoit salımı yaptıklarını belirtti. Sema, “Her hafta Güzelyurt’ta parazitoit salımı yapıyoruz” dedi.

Haftalık böcek üretimlerinin 350-400 olduğunu kaydeden Hocanın, böcekleri salındıkları bölgeden 13 kilometre mesafeye uçabildiğini kaydetti.

İsrail’den adaya gelen Böceğin eradikasyonunun mümkün olmadığını belirten Hocanın, bakteri kökenli olan yeşillenme hastalığının ağacı 3-4 yılda kurutabileceğini söyledi.

Hocanın, “Salım yapılan noktalarda vektör böcek popülasyonun oldukça düşük” dedi.

-Yeşil Mutabakat

Prof. Dr. Serdar Satar, Avrupa Birliğinin 2015 sonrası 400 zirai ilacı yasakladığını, hükümetin AB’nin Green Deal (Yeşil Mutabakat) uyarınca 2030’a kadar çevreye zarar veren etkenlerin yüzde 50’sini ortadan kaldırma taahhüdünde bulunduğunu, KKTC’de da tarımdan sorumlu bakanlığın Yeşil Mutabakata uyma çabası içerisinde olduğunu, bunun ilk adımının da Asya Turunçgil Psillidi ile ilgili proje olduğunu belirtti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Akgünler Denizcilik yeni hızlı deniz otobüsü “Grand Master” ile hizmet ağını genişletti

Published

on

By

Akgünler Denizcilik’in 25. kuruluş yıl dönümünde, yeni nesil, yüksek kapasiteli hızlı deniz otobüsü “Grand Master” ile hizmet ağını genişleterek, Girne-Taşucu arası seyahat süresini 2 saat 30 dakikaya indirdiği bildirildi.

Akgünler Denizcilik’ten verilen bilgiye göre, 24 Temmuz itibarıyla Girne-Taşucu-Girne hattında seferlerine başlayan gemi, 43 araç ve 430 yolcu kapasitesine sahip.

Akgünler Denizcilik Genel Müdürü İbrahim Baştuğ, “25. yılımızı kutlarken ailemize katılan Grand Master ile hizmet kalitemizi bir adım daha yukarıya taşıyoruz. Yolcularımıza hızlı, konforlu ve zaman kazandıran bir yolculuk deneyimi yaşatmayı amaçlıyoruz. KKTC ile Türkiye arasındaki ulaşımı daha da güçlendirecek bu yatırım, deniz taşımacılığında her zaman hizmet kalitesini artırma hedefinde olan lider firma olmamızın bir göstergesidir.” şeklinde konuştu.

Devamını Oku

Kıbrıs

Başbakan Üstel: “Kişilik haklarına saldırı, düşünce ya da medya özgürlüğü değildir”

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, toplumun ortak değerlerine saldırı nitelikli her türlü yayının bir özgürlük kullanımı olmadığını belirterek, “Kişilik haklarına saldırı, düşünce ya da medya özgürlüğü değildir.” dedi.

Üstel, “düşünce özgürlüğünü bilmeyenler, düşünce özgürlüğünün düşmanıdır.” diyerek, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın tarihi kişiliğini hedef alan yayını, hukuk devletinin ağırlığına uygun olarak takip ettiklerini kaydetti.

Başbakanlık’tan yapılan açıklamaya göre Üstel, Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs adasını vatan yaparken, canı pahasına mücadele verdiğini anımsattı.

“EOKA’dan önce de Kıbrıs Türk halkı, ENOSİS idealini benimseyen Rumların, kilisenin hedefiydi. Kıbrıs Türkünün insan hakları ve insan haklarına bağlı olarak özgürlükleri, zayıflatılmadan öte yok edilmeye çalışıldı. Sivil, demokratik ve çok sesli bir yapı, ulusal var oluş mücadelemizin, hedeflerindendi.” diyen Üstel, Güvenlik Kuvvetleri kurulurken, TMT’nin askeri görevini üstlendiğini kaydetti.

-“İnsan hakları bütün hakların önünde”

UBP’nin TMT’nin siyasi anlamda bayrağını devraldığını ifade eden Üstel, “Bu bir süreçtir ve bizler, gerek UBP, gerekse var oluşunda etkin yer aldığımız hükümetlerde TMT’nin nitelikli demokrasi anlayışını ileriye götürüyoruz.” dedi.

KKTC’de basının özgür olduğunu, hatta gazeteci olmayanların bile, kendini gazeteci ilan ederek yayın yapmasını sabırla izlemeyi tercih ettiklerini belirten Üstel, insan haklarının bütün hakların önünde olduğunu ifade etti.

– “Düşünce özgürlüğünü bilmeyenler, düşünce özgürlüğünün düşmanıdır”

“Yalan özgürlüğü, düşünce özgürlüğü değildir. Kişilik haklarına saldırı, düşünce ya da medya özgürlüğü değildir.” ifadelerine yer veren Üstel, toplumun ortak değerlerine saldırı nitelikli her türlü yayının da bir özgürlük kullanımı olmadığını belirtti.

“Düşünce özgürlüğünü bilmeyenlerin düşünce özgürlüğünün düşmanı” olduğunu ifade eden Üstel, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın tarihi kişiliğini hedef alan yayını, hukuk devletinin ağırlığına uygun olarak takip ettiklerini de kaydetti.

-“Gerekenin yapılmasıyla ilgili kesin bir kararlılık içindeyiz”

“Hükümetimiz ve şahsım bu konuda gerekenin yapılmasıyla ilgili kesin bir kararlılık içindeyiz.” diyen Üstel, Rauf Denktaş’ın Kıbrıs Türk halkının lider vasıflı bir bireyi olarak tüm Türklük dünyasında yüksek itibar sahibi olduğunu vurguladı.

Üstel, “Aramızdan bedenen ayrılması, fikirleriyle sonsuza dek yaşamasına engel değildir. Bu düşüncelerimiz toplum liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve var oluş mücadelemize hayatın her alanında katkı koyan isimlerimiz için de geçerlidir.” dedi.

Toplumsal barışı, yüksek bir duyarlılıkla korumak zorunda olduklarını ifade eden Üstel, düşünce özgürlüğüyle alakası olmayan yaklaşımlara gösterilecek her hoşgörünün, benzer yaklaşım içinde olanları cesaretlendirdiğini belirtti.

Üstel, düşünce özgürlüğüne değer veren herkesin, siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin, düşünce özgürlüğüne zarar veren yaklaşımlara karşı tavır koymaktan çekinmemesi gerektiğini dile getirdi.

Üstel, “Özgürlüğe zarar veren her türlü yayın, beyan ve yaklaşım, yılan gibidir. Gün gelir bugün seyredenleri de sokar. Kimse, ‘Beni sokmayan, yılan bin yaşasın’ diyemez.” ifadelerine yer verdi.Başbakan Ünal Üstel, toplumun ortak değerlerine saldırı nitelikli her türlü yayının bir özgürlük kullanımı olmadığını belirterek, “Kişilik haklarına saldırı, düşünce ya da medya özgürlüğü değildir.” dedi.

Üstel, “düşünce özgürlüğünü bilmeyenler, düşünce özgürlüğünün düşmanıdır.” diyerek, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın tarihi kişiliğini hedef alan yayını, hukuk devletinin ağırlığına uygun olarak takip ettiklerini kaydetti.

Başbakanlık’tan yapılan açıklamaya göre Üstel, Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs adasını vatan yaparken, canı pahasına mücadele verdiğini anımsattı.

“EOKA’dan önce de Kıbrıs Türk halkı, ENOSİS idealini benimseyen Rumların, kilisenin hedefiydi. Kıbrıs Türkünün insan hakları ve insan haklarına bağlı olarak özgürlükleri, zayıflatılmadan öte yok edilmeye çalışıldı. Sivil, demokratik ve çok sesli bir yapı, ulusal var oluş mücadelemizin, hedeflerindendi.” diyen Üstel, Güvenlik Kuvvetleri kurulurken, TMT’nin askeri görevini üstlendiğini kaydetti.

-“İnsan hakları bütün hakların önünde”

UBP’nin TMT’nin siyasi anlamda bayrağını devraldığını ifade eden Üstel, “Bu bir süreçtir ve bizler, gerek UBP, gerekse var oluşunda etkin yer aldığımız hükümetlerde TMT’nin nitelikli demokrasi anlayışını ileriye götürüyoruz.” dedi.

KKTC’de basının özgür olduğunu, hatta gazeteci olmayanların bile, kendini gazeteci ilan ederek yayın yapmasını sabırla izlemeyi tercih ettiklerini belirten Üstel, insan haklarının bütün hakların önünde olduğunu ifade etti.

– “Düşünce özgürlüğünü bilmeyenler, düşünce özgürlüğünün düşmanıdır”

“Yalan özgürlüğü, düşünce özgürlüğü değildir. Kişilik haklarına saldırı, düşünce ya da medya özgürlüğü değildir.” ifadelerine yer veren Üstel, toplumun ortak değerlerine saldırı nitelikli her türlü yayının da bir özgürlük kullanımı olmadığını belirtti.

“Düşünce özgürlüğünü bilmeyenlerin düşünce özgürlüğünün düşmanı” olduğunu ifade eden Üstel, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın tarihi kişiliğini hedef alan yayını, hukuk devletinin ağırlığına uygun olarak takip ettiklerini de kaydetti.

-“Gerekenin yapılmasıyla ilgili kesin bir kararlılık içindeyiz”

“Hükümetimiz ve şahsım bu konuda gerekenin yapılmasıyla ilgili kesin bir kararlılık içindeyiz.” diyen Üstel, Rauf Denktaş’ın Kıbrıs Türk halkının lider vasıflı bir bireyi olarak tüm Türklük dünyasında yüksek itibar sahibi olduğunu vurguladı.

Üstel, “Aramızdan bedenen ayrılması, fikirleriyle sonsuza dek yaşamasına engel değildir. Bu düşüncelerimiz toplum liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve var oluş mücadelemize hayatın her alanında katkı koyan isimlerimiz için de geçerlidir.” dedi.

Toplumsal barışı, yüksek bir duyarlılıkla korumak zorunda olduklarını ifade eden Üstel, düşünce özgürlüğüyle alakası olmayan yaklaşımlara gösterilecek her hoşgörünün, benzer yaklaşım içinde olanları cesaretlendirdiğini belirtti.

Üstel, düşünce özgürlüğüne değer veren herkesin, siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin, düşünce özgürlüğüne zarar veren yaklaşımlara karşı tavır koymaktan çekinmemesi gerektiğini dile getirdi.

Üstel, “Özgürlüğe zarar veren her türlü yayın, beyan ve yaklaşım, yılan gibidir. Gün gelir bugün seyredenleri de sokar. Kimse, ‘Beni sokmayan, yılan bin yaşasın’ diyemez.” ifadelerine yer verdi.

Devamını Oku

Kıbrıs

GKRY, Kayıp Şahıslar Komitesi’ne 380 bin euro bağışladı

Published

on

By

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Kıbrıs’taki Kayıp Şahıslar Komitesi’ne (KŞK), 380 bin euro bağışladı.

Bu bağışla GKRY’nin 2005’ten bugüne KŞK’ye sağladığı mali yardım 4 milyon 392 bin 700 euroya yükseldi.

KŞK’den yapılan açıklamada, bağışın kazı çalışmalarının güçlendirilmesi ve kazı ekiplerinin artırılması da dahil olmak üzere KŞK’nin 2025’teki çalışmalarını destekleyeceği kaydedildi.

KŞK’ye yapılan bağışların, Komite’nin kayıp şahısların kalıntılarının tespit edilmesi ve ailelerine iade edilmesi amacına katkıda bulunduğu belirtilen açıklamada, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum kayıplardan, şu ana kadar toplam 1055 kişinin kimliklendirilerek, usulüne uygun cenaze töreniyle ailelerine teslim edildiği hatırlatıldı.

Açıklamada, projenin devamı için Kayıp Şahıslar Komitesi’nin bağışçı desteklerine ihtiyaç duyduğu vurgulandı.

Devamını Oku

Trending

Reklam