Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar yıl dönümünde BM Güvenlik Konseyi’nin 186 sayılı kararını değerlendirdi: Anayasal haklarımız yok sayıldı Tatar: 186 Sayılı Karar, adadaki statükonun en büyük engeli

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 186 sayılı kararının yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, kararın, Kıbrıs Türk halkının Anayasal haklarını yok sayarak, siyasi hakları ve statüsü açısından vahim sonuçlara yol açtığını, bugün hâlâ devam eden statükoyu yarattığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümün sağlanabilmesi için, Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarının, egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün teyidi zemininde yeni ve resmi bir müzakere sürecinin başlatılması gerektiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Tatar, kararın, ortaklık Cumhuriyeti’nin tek meşru otorite olarak haksız ve hukuksuz şekilde Rum yönetimi tarafından temsil edilmesine yol açtığını, eşit kurucu ortak olan Kıbrıs Türk halkını yalnızca bir “toplum” olarak tanımlayarak Anayasal haklarını yok saydığını ifade etti.

Tatar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarihli ve 186 Sayılı Kararının 61’inci yıl dönümünde, kararla ilgili değerlendirmede bulundu.

-“Kıbrıs Türk halkının siyasi hakları ve statüsü açısından vahim sonuçlara yol açtı”

Cumhurbaşkanı Tatar’ın açıklaması şöyle:

“Bundan tam 61 yıl önce, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 186 sayılı kararı, Rum tedhiş örgütü tarafından sistematik bir plan çerçevesinde kadın çocuk demeden Kıbrıslı Türk sivillere yönelik yapılan saldırıları durdurmak amacıyla alındığı öne sürülse de, Kıbrıs Türk halkının siyasi hakları ve statüsü açısından vahim sonuçlara yol açarak bugün hâlâ devam eden statükoyu yaratmıştır.

21 Aralık 1963 tarihinde, Kıbrıs adasını Yunanistan’a bağlamayı (Enosis) hedefleyen Rum terör örgütü EOKA, Kıbrıslı Türklere yönelik geniş çaplı saldırılar başlatmış ve Kıbrıs Türk halkı sistematik bir şekilde devlet kurumlarından atılarak gettolara sıkıştırılmıştır. Bu terör eylemleri sonucunda, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasal düzeni bozulmuş ve ortaklık devletinin iki kurucu halk arasında yetki paylaşımına dayanan yapısı fiilen ortadan kaldırılmıştır.

Hal böyleyken 186 sayılı karar, bu açık ihlali görmezden gelerek, Kıbrıs ortaklık cumhuriyetini bozan Rum liderliğini ödüllendirmiş ve mevcut statükoyu oluşturmuştur. Karar, ortaklık Cumhuriyeti’nin tek meşru otorite olarak haksız ve hukuksuz şekilde Rum yönetimi tarafından temsil edilmesine yol açmış, eşit kurucu ortak Kıbrıs Türk halkını yalnızca bir ‘toplum’ olarak tanımlayarak Anayasal haklarını yok saymıştır. Ayrıca, adadaki şiddeti önlemek amacıyla BM Barış Gücü’nün (UNFICYP) görevlendirilmesi öngörülmüş olmakla birlikte, bu mekanizma Kıbrıs Türk halkının güvenliğini sağlama ve temel haklarını koruma noktasında çok yetersiz kalmıştır.

Kararın, Kıbrıs Türk halkının 1960 Anlaşmaları’ndan kaynaklanan kazanılmış haklarını göz ardı ettiği ve adadaki siyasi eşitlik ilkesini berhava ettiği açıktır. Bununla birlikte, Garanti Antlaşması çerçevesinde Anavatan Türkiye’nin garantörlük rolü karar metninde yeterince dikkate alınmamış, Kıbrıs Türk halkına yönelik saldırıların engellenmesine yönelik uluslararası hukuktan doğan haklar göz ardı edilmiştir.”

-“Karar, Kıbrıs konusunun adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüme kavuşturulmasının önünde yapısal bir engel”

Bu çerçevede, 186 sayılı karar, Kıbrıs konusunun adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüme kavuşturulmasının önünde yapısal bir engel teşkil ettiğini belirten Tatar, şunları kaydetti:

“İlgili tüm tarafların sürdürülemez olarak nitelendirdiği mevcut statükonun değişmesi, sahadaki gerçeklerin müzakere masasına yansıtılmasıyla mümkün olacaktır. Egemen eşitliğin olmadığı bir uzlaşıda, aynı tam 61 yıl önce olduğu gibi, Kıbrıs Türk halkının siyasi hakları yalnızca kağıt üzerinde kalacak, çoğunluk tarafından çiğnenecek ve bununla da kalmayarak, hukuksuzluklara imza atan taraf ödüllendirilirken halkımız izolasyona mahkum edilmeye devam edecektir.

Tüm bu nedenlerden dolayı, adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümün sağlanabilmesi için, Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarının, egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün teyidi zemininde yeni ve resmi bir müzakere sürecinin başlatılması gerekmektedir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Anavatan Türkiye’nin tam destek verdiği yeni vizyonu temelinde, Kıbrıs konusunda, sahadaki gerçekleri yansıtan, iki tarafın da meşru hak ve çıkarlarını koruyan adil bir çözümün, ancak egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü zemininde iki devletin işbirliğiyle mümkün olabileceğini defaatle vurgulamaktadır. Bu çerçevede, Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarının teyidi ve temel insan haklarının tesisi, bölgesel istikrar ve adada sürdürülebilir bir uzlaşı için de elzemdir.

Bu doğrultuda, uluslararası toplumun, Kıbrıs Türk halkının haklı beklentilerini dikkate alan, adadaki iki taraf arasında gerçek bir denge gözeten ve iki halkın da iradesini esas alan yeni bir uzlaşı yaklaşımını benimsemesi gerekmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Anavatan Türkiye’nin tam ve sarsılmaz desteğiyle, yeni vizyonumu ortaya koyduğum ilk günkü aynı kararlılıkla, özden gelen haklarımızın tesisine yönelik olarak, Kıbrıs Türk halkının haklarını korumaya ve uluslararası toplum nezdinde hak ettiği statüyü kazanmasını sağlama mücadelesine yılmadan devam edecektir.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Ombudsman, Hasan Eratal’ın başvurusunu soruşturarak raporladı

Published

on

By

Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) İlkan Varol, Hasan Eratal’ın başvurusuna ilişkin hazırladığı raporda, Hasan Eratal’ın dilekçesine geç yanıt verilmesinin İyi İdare Yasası’na aykırı olduğunu belirtti.

Hasan Eratal, Kıbrıs Türk Liman İşçileri Şirketi’nin tasfiyesine ilişkin çıkarılan Yasa Gücünde Kararname sonrasında, direktörü olduğu Armos Port Management and Trading Ltd.’in KKTC limanlarında faaliyet gösterebilmesi için Başbakanlık ve Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’na yaptığı başvurulara yanıt alamadığını iddia ederek, konunun soruşturulması talebiyle Ombudsman’a başvurmuştu.

Ombudsman İlkan Varol’un yayımladığı raporda, Başbakanlığın söz konusu dilekçeyi üç ay gecikmeyle, ilgili bakanlığa ilettiği ve bu durumun, İyi İdare Yasası’nın “beş iş günü içinde yetkili makama iletilmesi” hükmüne aykırı olduğu ifade edildi. Raporda ayrıca, dilekçe sahibine yazılı bilgilendirme yapılmadığı da tespit edildi.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nın Eratal’ın dilekçesine yalnızca sözlü yanıt verdiğini belirten Varol, Kıbrıs Türk Liman İşçileri Şirketi’nin tasfiye sürecinin sürdüğünü ve Armos Port Management’in mevcut yasa gereği liman hizmetleri için yetkilendirilemeyeceğini ifade etti.

Varol, tasfiye süreci devam ettiğinden liman hizmetlerinin hâlen şirket bünyesindeki yasal üyeler tarafından yürütülmesinde hukuka aykırılık bulunmadığını; ancak limanlardaki hizmetlerin ihale ya da özelleştirme yoluyla yürütülmesinin mevcut mevzuata uygun olmadığını vurguladı.

Merkezi İhale Komisyonu tarafından açılan iki farklı ihalenin hukuki görüş doğrultusunda iptal edildiğini aktaran Varol, limanların işletme hakkı devri yöntemiyle özelleştirilmesine ilişkin girişimlerin 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası kapsamında yürütülmesine rağmen, Kıbrıs Türk Liman İşçileri Şirketi’nin bu yasa kapsamına girmediğini kaydetti.

Varol, dilekçeye zamanında yanıt verilmemesinin yasalara aykırı olduğunu; öte yandan, Eratal’ın limanlarda yetkilendirilme talebinin mevcut hukuki zemine dayanmadığını ifade etti. Raporda ayrıca, sürecin gereğinden fazla uzadığına işaret edilerek, liman hizmetlerinin sağlıklı şekilde yürütülebilmesi için Limanlar Dairesi Yasası’nda değişikliğe gidilmesi veya yeni bir yasal düzenleme yapılmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Tabipler Birliği:Sağlıkta köklü reforma ihtiyaç var

Published

on

By

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Ceyhun Dalkan, sağlık sisteminin pansumana değil, köklü reforma ihtiyacı olduğunu kaydetti.

Dalkan, sağlıkta kalıcı, adil ve etkin bir düzen isteniyorsa ülkedeki birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendiren, koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerini temel alan bir yapıya yönelmek zorunda olunduğunu aksi takdirde açılışı yapılan her binanın, atılan her yeni adımın sağlıkta kısa vadeli çözümler sunacağını savundu.

Yazılı açıklamasında sağlık sistemiyle ilgili değerlendirme ve önerilerde bulunan Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Ceyhun Dalkan, Maraş’daki sağlık merkezinin hizmete girmesini memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.

Dalkan, bölgede artan sağlık hizmeti ihtiyacına yanıt verme adına atılan bu adımın yereldeki erişimi artırma potansiyeli taşıdığını söyledi.

Ülkedeki birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirmenin yolunun, sadece bazı sağlık ocaklarını veya merkezlerini büyütmek ya da yenilemek olmadığını vurgulayan Dalkan, yapılması gerekenin sağlıkta parça parça iyileştirmeler değil, bütünlüklü ve sürdürülebilir düzenlemeler olduğunu ifade etti.

Aile hekimliği temelli, güçlü bir birinci basamak sisteme işaret eden Ceyhun Dalkan, bu sistemin hem sağlığa erişimi artıracağını hem de ikinci ve üçüncü basamak hastanelerdeki hasta yükünü azaltacağını kaydetti.

Etkili basamak hekimliği modeline de dikkat çeken Dalkan, bu model sayesinde toplum temelli tarama ve kontrol programlarının devreye sokulabileceğini ifade etti.

Mevcut sağlık sisteminin koruyucu hizmetlerden yoksun olduğunu savunan Dalkan, sağlık planlamasının, tüm tarafların katılımıyla, şeffaf, veriye dayalı ve kamusal yararı gözeten bir yaklaşımla yeniden ele alınması gerektiğini vurguladı.

Ceyhun Dalkan, Genel Sağlık Sigortası sisteminin basmak hekimliği modeline entegre şekilde planlaması gerektiğini de kaydetti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Memur-Sen’den 1 Ağustos mesajı…

Published

on

By

Memur-Sen, 1 Ağustos, Kıbrıs’ın fethinin 454’üncü, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın 67’nci ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın 49’uncu kuruluş yıl dönümü dolayısıyla mesaj yayımladı.

Memur-Sen Genel Sekreteri Mehmet Mutlu mesajında Kıbrıs’a Türk mührünün vurulduğu üç tarihi günün yıldönümünü kutlamanın onur ve gururunu yaşadıklarını vurguladı.

Varoluş savaşında, canlarını feda eden tüm şehitleri saygı ve rahmetle, gazileri ise minnet ve şükranla anan Mutlu halkın Toplumsal Direniş Bayramını kutladı.Mutlu mesajında şu ifadelere yer verdi:

“Kıbrıs Türk halkı olarak üç tarihi günü bir arada kutlamanın bahtiyarlığını yaşamaktayız. EOKA Tedhiş Örgütünün ENOSİS hedefine karşı, savunma amacıyla kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı 11 yıl boyunca kahramanca direnmiş barış harekatlarının zaferle sonuçlanmasıyla misyonunu Güvenlik Kuvvetlerine devretmiştir. KKTC Devleti’nin iç ve dış güvenliğinden sorumlu, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığımız, her türlü modern silah ve araç gerece sahip, en güvenli kurumumuzdur.”

Devamını Oku

Trending

Reklam