Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Yaklaşık 40 yıldır kendini Lefkara İşi’ne adayan bir kadın: Şenay Ekingen

Published

on

Bu topraklarda hikayesi yüzyıllar öncesine dayanan ve değeri günümüze kadar katlanarak gelen Lefkara nakışı, hiç şüphesiz kadın emeğinin ortaya çıkardığı bir sanat ürünü.

Venediklilerin adaya 1400’lü yıllarda gelmesiyle başlayan Lefkara İşi, yüzyıllardır Kıbrıs’ın en sembolik, en değerli el işi sanatlarından biri olmaya devam ediyor. 

Lefkara nakışının bugün de varlığını sürdürmesinde en önemli paylardan birine sahip olan kişilerin başında bir kadın, Şenay Ekingen var.

Kendini Lefkara İşi’nin unutulmamasına ve tanınmasına adayan, Lefkara Corner’in de sahibi Şenay Ekingen, Lefkara nakışının öyküsünü ve çalışmalarını Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) anlattı.

Şenay Ekingen, hikayesinin bu topraklarda çok eskilere dayandığı Lefkara nakışının günümüzde hala tercih edildiğini, Lefkara’yı sadece turistlerin değil, yerli halkın da beğenip, aldığını, özellikle de yurtdışına hediye olarak götürüldüğünü söyledi.

UNESCO tarafından Dünya Soyut Kültür Mirası Listesi’ne alınan Lefkara nakışının ülkemizde halen daha standartlarının belirlenmediğinin altını çizen Ekingen, birçok kişinin tasarım yapma adına nakışın temel özelliklerinden çok farklı şeyler ürettiklerini de kaydetti.     

–        Lefkara İşi: Yerli halkın işlediği beyaz nakışın, Venedik danteliyle birleşmesi   

Ekingen, Lefkara nakışının bu topraklardaki hikayesinin çok eskilere dayandığını belirterek, Larnaka’ya bağlı Lefkara köyünde yerli halkın beyaz nakışının Venediklilerin adaya getirdikleri Venedik danteliyle birleşmesiyle zenginleştiğini dile getirdi.

Nakışın o dönemlerde Lefkara ve civarındaki 7-8 köyde işlendiğini aktaran Ekingen, “Hatta bir rivayete göre, Lefkara köyünde işlenen beyaz nakış desenlerinden birisi Lüzinyan döneminin de gerisindendir.” ifadesini kullandı.   

Lefkara’nın o dönemlerde kadınların yanı sıra çocuklar ve az da olsa erkekler tarafından da işlediğine dikkat çeken Ekingen, çocukların genellikle ince işlerin yapımında annelerine yardım ettiklerini, çünkü Lefkara’nın bölgede sadece kültürel bir değer olarak değil, çok ciddi ekonomik getirisi olan bir alan olarak geliştiğini belirtti.  

Ekingen, Lefkara’nın tarih boyunca hep yurtdışı pazarı olduğunu, hatta Lefkara nakışı konusunda araştırma yaptığı sırada bazı yabancı kaynakların bu nakışın işlendiği Lefkara ve civarındaki 7-8 köyü içeren bölgeyi ‘nakış sanayi bölgesi’ olarak tanımladığını gördüğünü söyledi.   

–        Ünlü İtalyan sanatçı Leonardo da Vinci ve Lefkara masa örtüsü 

Ekingen araştırmaları sırasında, İtalyan Sanatçı Leonardo da Vinci’nin de Lefkara köyünü ziyaret ettiğini ve buradan Lefkara nakışı işlenmiş bir masa örtüsü satın aldığının anlatıldığı kaynaklara ulaştığını belirterek, hatta da Vinci’nin satın aldığı masa örtüsü üzerindeki dere deseninin adının da onun adıyla anıldığını anlattı.   

Lefkara’da dere deseni yanı sıra birçok farklı desen bulunduğunu da söyleyen Ekingen, “Desenler tarihin içinden süzülüp gelen desenlerdir. Genellikle doğadan alınan ve Orta Çağ desenlerinin bileşimidir. Venedik dantelinin zenginleştirdiği iğne çeşitleri özellikle dere desenidir.” dedi

–  “Kıbrıs’ın geçmişine baktığınız zaman kumaşlarımız çok meşhur”

Ekingen konuşmasında Lefkara İşi’nin geçmişten günümüze bu derece uzun bir hikayesinin olmasının yani Lefkara nakışının bir sektöre dönüşmesinin en önemli nedeninin adada üretilen kumaşlar olabileceği bilgisini de paylaştı. “Kıbrıs’ın geçmişine baktığınız zaman kumaşımız çok meşhur.” diyen Ekingen, bunların keten pamuk ve ipekten oluştuğunu söyledi.

Hammaddenin yerli olması nedeniyle insanların bunu işlemesinin daha kolay olduğunu işaret eden Ekingen, şöyle konuştu:

“Yerli malzeme Lefkara’nın sektör olarak gelişmesini sağlıyor. 1945-50’lere doğru sanırım kumaş sorunu oldu. Lefkara, nakış ketenlerine denendi, ipeğe denendi. Farklı kumaşlara denenmesine rağmen ticari olarak tutmadı. 1962 yılında her iki topluma da el sanatları kooperatifi kurduruldu. Birleşmiş Milletler’den adaya yardım olarak İrlanda keteni ve Fransa ipliği getirildi. O günden bugüne kadar da bu İrlanda keteni ile devam ediyoruz. Benim yorumum o dönemlerde yerli kumaş olmasaydı, belki de sektör yaşatılamayabilirdi.”  

–        Lefkara, Luricina’nın iğne işinin yerini aldı

Ekingen, Lefkara nakışının Luricina’ya Dali, Bodamya ve Piroyi köyünden gelenler tarafından getirildiğini ve Luricina’da başlarda işlenen iğne işinin zamanla yerini Lefkara’ya bıraktığını anlattı.

Ailesinin, Vuda’dan Luricina’ya (Akıncılar) 7 Şubat 1964 tarihinde göç ettiğini belirten Ekingen, “Bizim köyün işi iğne işiydi yani Venedik danteli. Annem onu bilirdi. Dolayısıyla ben Lefkara’yı annemden değil, arkadaşımdan öğrendim.” ifadelerine yer verdi.   

Nakışı öğrendikten sonra, arkadaşının annesinin kendisine referans olduğunu ve nakışlarını satmaya başladığını da belirten Ekingen, o dönemde okul duhuliyesinin 1.5 Kıbrıs lirası olduğunu ve işlediği bir Lefkara peşkirinden de 1.5 Kıbrıs lirası kazandığını aktardı.

Ekingen o dönemdeki çalışma sürecini anlatırken, çalışmanın ekonomik getirisinden çok, edindiği deneyimlerin kendisi için büyük önem taşıdığını belirterek, şöyle devam etti:

“Nakış herkese verilmezdi. Çünkü malzemesi pahalıydı. İşe ilk başladığınız zaman birinin size referans olması gerekiyordu. Dağıtımcıya Lefkara’yı verirdiniz. O işi bilir, hatalarınızı söyler, işiniz iyiyse alır, kusurluysa işiniz size kalırdı. Ama masrafını ikinci işten öderdiniz.”

–        Şenay Ekingen 38 yıldır Lefkara İşi ile uğraşıyor

Bu süreçte çok şey öğrendiğini anlatan Ekingen, kendi işini kurmaya karar verdiği zaman ise Lefkara konusundaki bilgisinin “devede kulak” olduğunu fark ettiğini belirtti. Ekingen, “Lefkara’yı bildiğim için meslek edinmeye karar verdim ama işi kurarken Luricina’ya uzak Lefkara işleyen farklı köylere de baktım. Benim bildiğimin Lefkara’nın koskoca kültürün çok küçük bir parçası olduğunu anladım. Tekniklerin ve desenlerin dağılımı bir puzzle gibiydi. Çok büyük bir zekaydı.” dedi.

Kendisinin 38 yıldır bu işte olduğunu da işaret eden Ekingen, Lefkara nakışının kalitesinin sürdürülebilir olması için yapılması gerekenler olduğuna dikkat çekti. 

Bunun için öncelikle usta çırak ilişkisinin önemli olduğunu ve Lefkara nakışında standartların profesyonellerce belirlenmesinin gerektiğini söyleyen Ekingen, kendisinin işe başladıktan 6-7 yıl sonra standartların belirlenmesi için yetkililere yazılı dilekçe verdiğini ve başvurusu döneminde henüz Lefkara nakışının UNESCO kapsamına alınmadığını da söyledi.   

UNESCO tarafından Dünya Soyut Kültür Mirası Listesi’ne alınan Lefkara İşi’nin ülkemizde halen daha standartlarının mevcut olmadığının altını çizen Ekingen, birçok kişinin tasarım yapma adına nakışın temel özelliklerinden çok farklı şeyler ürettiklerini kaydetti.   

Ekingen, ‘Eko günlerinde’ sergilenen Lefkara’nın sahiplenme anlamında değerli olduğunu düşündüğünü ama buradaki ürünlerin ticari ürünler olduğunu belirtti. Ekingen, ticari ürünlerin olması gerektiğine inandığını ancak bunların yanı sıra devletin standartları profesyonelce belirleyip, çok özel üretimleri bir yerlerde sergilemesinin Lefkara nakışının sürdürülebilirliği açısından önemli olduğunu vurguladı.   

–        Ekingen’in Lefkara nakışı konusunda bir de kitabı bulunuyor

Lefkara nakışının tarihçesi, tekniği ve desenleri konusunda bir de kitabı bulunan Ekingen, özellikle kitabını çıkarmaya karar verdiği zaman daha fazla araştırma yaptığını, hatta Güney Kıbrıs’ta yer alan müzeyi ziyaret ettiğini, her şeye hâkim olan Lefkara civarındaki 7-8 köyden göç eden kadınlarla sohbet ettiğini ve tüm tespitlerini kitabında topladığını kaydetti.

Ekingen, tüm bu bilgilerin sonucunda nakışı doğru yaşatabilmek için kişinin kendisini daha da sorumluluk altında hissettiğini söyleyerek, Lefkara’nın gelecek nesillere doğru aktarılması gerektiğini bunun için de yetkilerin bazı adımlar atması gerektiğini vurguladı.

“Lefkara’yı doğru yaşatabilmek için eğitim bacağı önemli” diyen Ekingen, “Görsel olarak o bilgiyi sağlamalıyız. Okullarda çocuklara işlemeyi öğretmeseler bile, görsel olarak hafızaya konması gerekiyor.” ifadesine yer verdi.

Lefkara İşi’nin sahiplenmesi için isminin birkaç yere verilmesi önerisinde de bulunan Ekingen, Çayırova’da, Lefkara Evi’nin açıldığını ancak bunun yeterli olmadığını söyledi. Ekingen, ismin birkaç yere daha verilmesi gerektiğini, çünkü coğrafi tescilde bunun çok önemli olduğunun altını çizdi.  

Standartların belirlenmesi sonrasında prestijli ürünlerin sergilenebileceği bir müzenin açılabileceğini de dile getiren Ekingen, el sanatlarıyla uğraşanlara bazı avantajlar verilmesi durumunda daha fazla kişinin Lefkara işlemeye yönelebileceğini kaydetti.      

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Sivil Savunma Teşkilatı başarılı öğrencilere ödüllerini dağıttı

Published

on

By

Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı’nın Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliğinde düzenlediği ilkokullar arası “Resim”, ortaokul ve liseler arası “Şiir ve Kompozisyon” yarışmalarında başarılı olanlara ödülleri düzenlenen törenle verildi.

Ödül töreni bu akşam Lefkoşa’da Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı Sosyal Tesisler Kamelyası’nda yer aldı. 

Yarışmalarda dereceye giren 58 öğrenciye ödül, takdir belgesi ve çeşitli hediyeler verilirken, öğretmen ve okul müdürleri ile jüri üyelerine de teşekkür belgeleri takdim edildi.

Törene, Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, Sivil Savunma Teşkilatı Başkanı Atilla Karaca, öğrenci, öğretmen, aileler ve diğer yetkililer katıldı. 

-Karaca

Sivil Savunma Teşkilatı Başkanı Atilla Karaca, törende yaptığı konuşmada, bugün burada öğrencilerin hayal gücü, duyguları ve kalemleriyle ortaya koydukları eserleri onurlandırmak için bir araya geldiklerini söyledi. 

Karaca, yarışmalara katılan resim, şiir ve kompozisyonların her birinin, öğrencilerin iç dünyasını dışa vurduğu, düşlerini kâğıda, tuvale ya da mısralara döktüğü çok özel alanlar olduğunu ifade etti. 

Bu yarışmalar aracılığıyla sadece yeteneklerini değil, aynı zamanda düşünme becerilerini, duygusal zekâlarını ve özgüvenlerini de sergilediklerini belirten Karaca, “Hepimiz için gurur verici olan bu an, aslında onların gelecekteki başarılarının sadece küçük birer habercisidir” dedi.

 

Karaca, ilkokuldan liseye kadar farklı yaş gruplarındaki öğrencilerin, birbirinden güzel ve anlamlı eserlerle bu yarışmalara katıldığını belirterek, jüri değerlendirmeleri sonucu ödül almaya hak kazanan öğrencileri kutladı.

Yarışmaya katılan her bir öğrencinin, birer kazanan olarak gönüllerinde yerini aldığını belirten Karaca, veliler ve öğretmenlere de teşekkür etti. 

Karaca, “Çünkü çocuklarımızın sanata yönelmesinde, duygu ve düşüncelerini ifade etmeyi öğrenmesinde sizlerin emeği çok büyük. Onlara verdiğiniz destek, onların bu yolda daha emin adımlarla ilerlemesini sağlıyor” diye konuştu.

 

Karaca, öğrencilere ise şöyle seslendi:

“Bugün burada aldığınız ödüller, sadece birer belge değil, aynı zamanda çabanızın, sabrınızın ve yaratıcılığınızın birer simgesidir. Lütfen hayal etmeye, yazmaya, çizmeye ve üretmeye devam edin. Çünkü sizler bizim geleceğimizin mimarlarısınız.”

 

Karaca, Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı olarak, gençlerin afetlere karşı bilinçlendirilmesiyle toplumun temelini oluşturan bireylerden başlayarak, afete dirençli bir toplum meydana getirilmesine katkı sağlamaya devam etmekte kararlı olduklarını da vurguladı. Karaca, yarışmalara katkı sağlayan Milli Eğitim Bakanı ve bakanlık personeli ile büyük bir özveriyle katılımcı eserleri değerlendiren jüri üyelerine de teşekkür etti. 

Karaca, törende emeği geçen herkese teşekkür ederek, başarıların artarak devam etmesini diledi. 

 

-Çavuşoğlu 

Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu da, güzel bir akşam yaşadıklarını belirterek, yarışmaya ön ayak olan ve çocukların duygularını kağıda, şiire dökmesine vesile olan Sivil Savunma Başkanlığı’na teşekkür etti. 

Seçici kurul ile öğrencileri de tebrik eden Çavuşoğlu, yarışmada birinci gelen öğrenciyi de özel olarak kutladı. 

Vatanın önemini vurgulayan Çavuşoğlu, vatan topraklarını yüz yıllardır koruduklarını ve korumaya geliştirmeye devam ettiklerini söyledi. 

Milli mücadele yılları sonrası oluşturulan devlete sonuna kadar sahip çıktıklarını, geleceğe taşımak için bayrağı yüksekte tutmaya devam ettiklerini ifade eden Çavuşoğlu, eğitimde de, her alanda da devlet, bayrak, vatan sevgisini geliştirmeye yönelik çalışmalar yaptıklarını belirtti. 

Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı’nın devletin en önemli kurumlarından biri olduğunu, afetler başta olmak üzere her alanda, halkın elini ilk tutan kurum olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, sivil savunmayı deprem başta olmak üzere tüm afetlerde yaptığı çalışmalarından dolayı tebrik etti. 

Sivil Savunma Teşkilatı ile Adıyaman depremindeki anılarını paylaşan Çavuşoğlu, teşkilatın oradaki çalışmalarını, disiplinini, enkazın kaldırılmasındaki mücadelesini takdir ettiklerini belirtti.

Çavuşoğlu, milli mücadele yıllarında yaşadığı duyguları deprem enkazında da yaşadığını vurgulayarak, 1974’te yaşadıkları güven duygusunu, depremde de yaşadıklarını vurguladı. 

Sivil savunmanın her geçen gün daha da güçlenmesi ve güçlenmesiyle de halka daha hızlı el vermesi temennisinde bulunan Çavuşoğlu, bu bilinçle Atatürkçü düşünce içinde, yaşamın güvencesi bilincinde, birlikte çalışmaya, halka umut güven vermeye devam edeceklerini söyledi. 

Konuşmaların ardından ödüller verildi, anı fotoğrafı çekildi. 

Devamını Oku

Kıbrıs

Cypfruvex müdürlüğüne Üstünel atandı

Published

on

By

 

Kıbrıs Meyve ve Sebze İşletmecilik Ltd. (Cypfruvex) Genel Müdürlüğüne Mustafa Üstünel atandı.

Üstünel’in atanmasına ilişkin karar Resmi Gazete’de yayınlanarak, duyuruldu.

Devamını Oku

Kıbrıs

İçişleri Bakanı Oğuz BRT’ye konuṣtu:”Çaresiz oturup, inşaat sektörünü kapatıp bekleyelim mi?”

Published

on

By

 

  İçişleri Bakanı Dursun Oğuz BRT’de 18. Saat programına katılarak Yabancıların taşınmaz mal alımı ile ilgili yeni düzenlemeye ilişkin açıklamada bulundu.

 

Oğuz, “Emlak Sektörünün içinde bulunduğu durumu hepimiz biliyoruz. Bunun bir siyasi bir de ekonomik boyutu var. Ekonomik boyutu belki ülkeyi idare edenler için farklı, muhalefet yapanlar için farklı. Ama bu ülkenin genel bir sorunu ve KKTC’nin hem bugünkü hem de gelecekteki ekonomik durumunu etkileyen bir konu. Siyasi boyutu ile ilgili dün Başbakan açıklama yapmıştı.TC yetkilileri ile gerekli çalışmalar ve yapılabilecekler hakkında görüşmeler gerçekleştiriliyor” dedi. 

 

Oğuz,“Biz bu yasayı yaparken tüm paydaşlardan görüş aldık. Ortak noktada 2024 Mayıs ayında bir yasa hazırladık. O günden beridir bu yasa ile ilgili veriler alabildiğimiz ölçüde elimizde. Çünkü ondan önce bir verimiz yoktu. Bu yasa aslında tam verilere ulaşma anlamında KKTC’de yabancılara ne kadar mal satıldığı ile ilgili bütün tedbirleri de öngörür. Veriye ulaşmak da önemli idi. Çünkü KKTC elden gitti, yabancılaştı şeklinde söylemler vardı”dedi…

Hükümetin ortaya bir irade koyarak yasa yaptığına değinen İçişleri Bakanı Oğuz, “Yasa geçtikten sonra uygulama ve piyasa ile ilgili başka talepler geldi. Tabi o zaman özellikle Simon Aykut konusu ve tutuklamalar yoktu yasa yapıldığı zaman. Ondan sonra bu tutuklamalar geldi. Bu defa söylemler, eylemler farklı boyuta ulaştı. İnşaat sektörü gerçekten zor günlere girdi. Bununla ilgili kanun hükmünde kararname ile ara formül şeklinde değişiklik yaptık” diye konuştu.

 

Dursun Oğuz, “Veri elimizde olduğu için yasa yapıldıktan sonra bu verilerle de sektördeki beklenti karşılanmamış oldu. O nedenledir ki şimdi kanun hükmünde bir kararname hazırlandı ve Bakanlar Kurulu’ndan geçirdik. Aynı zamanda yasa tasarısını hazırladık Meclis’e yolladık, yasallaşsın ”dedi.

 

Bakan Oğuz, “Hükümetin bir açılım yapması gerekiyordu. Bununla ilgili bir açılım yaptık. Toprakla ilgili yapılan 51’e 49  kanun hükmünde kararname o günden bugüne kadar yaklaşık 3 ay gibi süreçte herhangi bir müracaat olmadı. Biz olsun diye yaptık ama olmadı..Bize gösterdi ki siyasi anlamdaki baskılar inşaat sektörünün daraldığını ve daha büyük kaos yaratacağını gördük” şeklinde konuştu.

 

KKTC’de mal alan  ve kayda girmeyen yabancıların bugüne kadar hiçbirinin vergi ödemediğini ve devletin alacaklı olduğuna işaret eden Dursun Oğuz, “Güvenlik açısından muteber olan, vergilerini ödeyen ve kayda giren kişiler  bu haklardan yararlanacak. 51’e 49 haricinde yabancı 3. Ülke vatandaşlarına kesinlikle toprak satışı ile ilgili ek bir açılım yoktur. Zaten mayıs ayında yaptığımız yasada KKTC’nin büyük  arazilerinin  yüzde 3’ünden fazlası yabancılara satılamaz diye bir madde koyduk. Ve toprakla ilgili endişeler garanti altına alındı” dedi.

 

İçişleri Bakanı Dursun Oğuz açıklamasında şu ifadelere de yer verdi…

“KKTC’yi tanıyan, mütekabiliyete göre aynı hakları KKTC vatandaşına veren ülkeler tanımında Türkiye Cumhuriyeti olduğu için bugün için TC vatandaşlarının 3 olan apartman dairesi alma hakkı 6’ya çıkartıldı. Yabancılar 3 apartman dairesi alabilecek.Villa konusunda yabancıların 1 olan villa hakkı 2’ye, TC vatandaşları için 3’e çıkartıldı. Burada sektörün talepleri doğrultusunda ve inşaat sektörünü ekonomik anlamdaki bu çıkmazdan, siyasal baskılardan bir nefes aldırmak amacıyla oldu” …..

 

Ülkede  yabancılara neden çok fazla mal satışı yapılıyor şeklinde yapılan eleştirilere de yanıt veren Bakan Oğuz, “Şuan piyasada inşaat sektörünün bu sıkışıklığında biliyorsunuz yabancılara mal satışı yapılırken sosyal konut fonu koyduk. Ülkedeki emlak fiyatları yükseldiği için buradan gelecek kaynakla kendi gençlerimize faiz desteği sağlamak açısından. Yine bir fon daha koyduk. Hani iç hukuk yolu dediğimiz TMK var ya. Masaya oturduğumuzda Kuzeyde bırakılan Rum mallarının TMK üzerinden ödenmesi için bir kaynağa ihtiyaç var. O kaynağı yabancılara satılan mallarla ilgili koyduğumuz fon üzerinden sağlıyoruz” dedi.

 

İnşaat sektörünün içine düştüğü zor durumdan çıkarmak anlamında yapılan son düzenlemenin olumlu sonuçlanıp sonuçlanmayacağını önümüzde süreçte ortaya çıkacak verilerle konuşabileceklerini söyleyen Bakan Oğuz, “Karşı tarafta bu kadar kaotik bir durum var. Siyasal baskılar var. Tutuklamalar var. Eee onu ne yapacağız? Siyasi anlamda yapabileceğimiz mücadele ne varsa mutlaka yapacağız. Ama böyle bir durum var diyerekten çaresiz oturup, inşaat sektörünü kapatıp bekleyelim mi? Yok. Bugün Tufan hocanın bir açıklamasında dediği gibi belki de inşaat sektörü lokomatif sektör yapılmayacaktı. Doğrudur. İnşaat sektörünü lokomatif sektör olarak görmememiz. Yüksek öğretim ve turizmdi. Ama inşaat sektörü bugünkü ekonomik krizlerin dünyada yaşandığı bir ortamda bu ülke için harektli bir sektördür. Ömrübillah inşaat sektörü lokomotif sektör olacak diye bir durum yoktur. Ancak inşaat sektörü bugün tanınmayan, ambargo altındaki KKTC’yi tanımayan ülkelerdeki insanlara bir güven ortamı yaratıp, cezbedip burada mülk edinmesini sağladı. Bunda daha çok iş insanlarımızın becerisi ve gayreti ile olmuştur”….

 

    

Devamını Oku

Trending

Reklam