Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar basın toplantısı düzenledi…Tatar:Cenevre’ye, adanın geleceğini, iki devletin işbirliğini, haksız izolasyonların kaldırılmasını konuşmaya gidiyoruz

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cenevre’ye; adanın geleceğini, iki devletin işbirliğini, Kıbrıs Türk halkının eşitliğini, haksız izolasyonların kaldırılmasını konuşmaya gideceklerini, yeni siyasetten asla geri dönüş yapmayacaklarını söyledi.

Tatar, Kıbrıs müzakere sürecine Crans Montana’dan devam etmenin söz konusu olmadığını, bu konuda net olduklarını vurguladı.

Gayriresmi Cenevre toplantısına Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile katılacağını ifade eden Tatar, masada, daha önceki gibi onların “devlet”, Kıbrıs Türk halkının da “yalnız” değil, güçlü bir devlet olarak, anavatan Türkiye ile birlikte yer alacağını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cenevre toplantısı öncesinde siyasi partilerle yaptığı bilgilendirme toplantıları sonrasında basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanlığı toplantı salonundaki basın toplantısı sırasında Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a, Özel Temsilci Güneş Onar ile müzakere heyeti de eşlik etti.

Cumhurbaşkanı Tatar, Cenevre toplantısına anavatan ve garantör Türkiye Cumhuriyeti’nin tam desteğiyle gideceğini söyledi.

Garantör Türkiye Cumhuriyeti’nin duruşunun önemli olduğunu ifade eden Tatar, Kıbrıs Türk halkının, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü siyasetine tam desteğinin devam ettiğini vurguladı.

Tatar, yeni siyaseti ortaya koydukları Cenevre’ye 4 yıl sonra Türkiye’nin artan tam desteğiyle gideceklerini belirtti.

Federal siyasetin terk edilmesinden sonra ortaya konan yeni siyasette, eşit statünün teyit edilmesi ile müzakere sürecinin başlayabileceğini ortaya koyduklarını anlatan Tatar, iki devletin işbirliği konusunda net olduklarını, enerji ve su konusu başta olmak üzere sınır kapıları ile ilgili işbirliğine hazır olduklarını söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın desteğinin de ortada olduğunu, BM’de yaptığı konuşmalarda, Kıbrıs Türk halkına yönelik uygulanan haksız ambargo izolasyonların kaldırılması gerektiğini işaret etmesi, tanınma çağrısı ve eşit statüsünü dile getirmesinin önemine dikkat çeken Tatar, Türk Devletleri Teşkilatı üyeliğinin de önemine değindi.

Tüm bunların Kıbrıs Türk halkının pozisyonunu netleştirdiğini belirten Tatar, iki taraf arasında “Kazan kazan” formülü ile görüşmeler yapılabileceğini kaydetti.

Ortak zemin olmayışının BM temsilcilerinin raporlarında teyit edildiğini, BM Genel Sekreterinin de bunu teyit ettiğini ifade eden Tatar, yeni biri atansa da neyin değişeceğini sordu.

-“Beyhudeye geri dönüş yok…”

Artık tarafların Kıbrıs’ın geleceğine yönelik bir toplantı yapması gerektiğini, sürecin Crans Montana’dan devamını kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirten Tatar, 60 yıldır çözüm bulunamayan sorunları yeniden tartışmak yerine Kıbrıs Türk halkına haklarının verilmesi gerektiğini, direk uçuş direk ticaret direk temasların verilmesi gerektiğini kaydetti.

“Beyhudeye geri dönüş yoktur artık gelecek konuşulmalıdır” diyen Tatar, Kıbrıs Türk halkına yönelik baskılar, tutuklamalar, boyun eğmeye zorlayacak hareketlerin beyhude olduğunu söyledi.

Egemen eşitlik, eşit uluslararası statü duruşunu Cenevre’de ortaya koyacaklarını belirten Tatar, toplantıda, adada iki devletin işbirliğiyle bir gelecek arayacaklarını söyleyeceklerini kaydetti.

Her zaman diyalogdan yana olduklarını ifade eden Tatar, “Yapıcı tutumumuzu sürdürdük, sağlık kültür ekonomi deprem her konuda işbirliğini önerdiklerini, diyaloğu sürdürdük, şimdi de aynı şekilde Cenevre’de bunu öne süreceğiz” diye konuştu.

-“AB çatısı altında iki devletli çözüm..”

AB çatısı altında iki devletli çözümün bulunabileceğini belirten Tatar, Kıbrıs’ta artık iki devletin kökleştiğini, o yüzden artık yeni maceralara kendilerini sürükleme hakkının kimsede olmadığını söyledi.

Dünyadaki çatışmaların barış huzur ve güvenliğin ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini ifade eden Tatar, Türkiye’nin desteği, KKTC’nin statüsünün artmasının bütün yapıyı değiştirdiğini kaydetti.

Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını korumanın her zaman önceliği olduğunu ifade eden Tatar, güçlü sesleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Erdoğan’ın tam desteğiyle Cenevre’ye gideceklerini söyledi.

-“Eşitliğin teyiti…”

Erdoğan ve Yılmaz ile de görüştüğünü, tam destek aldığını, tam istişare içerisinde olduğunu anlatan Tatar, eğer bir süreç başlayacaksa İki tarafın önceden eşitliğinin teyit edilmesi gerektiğini kaydetti.

Annan planı örneğini veren ve tek taraflı AB üyeliğini hatırlatan Tatar, Kıbrıs Türk halkının tüm raporlara “evet” oyuna rağmen aldığı neticenin sıfır olduğunu söyledi.

Rumların Kıbrıs Türk halkını ezmek için politika yürüttüğünü ifade eden Tatar, Erdoğan’ın “Eşit oturup eşit kalmak lazım” sözünü anımsattı ve “Yoksa neticeye gitmek mümkün değildir” dedi.

Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarına sahip çıkmaya devam edeceklerini beliren Tatar, Cenevre’deki toplantı için yoğun çalışma yaptığını söyledi.

Kıbrıs adasının geleceğini ciddi bir şekilde tüm tarafların katılımıyla tartışmak amacıyla bu toplantıyı istediğini belirten Tatar, bu süreçte İngiltere’den de tarafsız davranmasını istediğini ifade etti.

Yeni ve resmî müzakere süreci için eşitliğin sağlanmasının önemli olduğunu, Federasyonun artık ortak zemin olmadığını ifade eden Tatar, bunların önemli diplomatik kazımlar olduğunu belirtti.

-“Cenevre toplantısı başarı..”

Cenevre toplantısının da kendi başarıları olduğunu belirten Tatar, egemen eşitlik, eşit uluslararası statü taleplerinin 4 yılda netleştiğini söyledi.

Kapılar konusunda da işbirliğine açık olduklarını, sürekli yeni kapı açılması gerektiğini söylediklerini belirten Tatar, Rum tarafının daha fazla geçiş istemediğini, o yüzden yeni kapılara sıcak bakmadığını anlattı.

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cenevre toplantısına yönelik basın açıklamasında da şunları kaydetti:

“Değerli Siyasi Parti Başkanlarıyla verimli olarak nitelendirebileceğim toplantılar yaptık. Kendilerine teşekkür ediyorum.

Farklılıklarımız bizim zenginliğimizdir, ben böyle görüyorum. Yeri gelir bir birbirimizi eleştiririz, ancak birlikteliğimiz güçtür diye düşünüyorum.

Değerli parti yetkililerimiz bizlerle Cenevre’de olacaklar, bu da benim için ayrı bir memnuniyet sebebidir. Orada birlikte durmak, orada Kıbrıs Türk Halkı’nın Cumhurbaşkanıyla birlikte iradesini temsil eden siyasi parti temsilcilerinin bulunması çok önemlidir. Bu konuda da davetimi kabul ettikleri için tümüne teşekkür ederim.

Benim için Kıbrıs Türk Halkı’nın hak ve çıkarlarını korumak her zaman en öncelikli konu olmuştur. Bu yüzden egemenliğimizi, eşitliğimizi ve devletimizi her zaman en öne koydum. Benim için bir diğer önemli nokta da, Halkımıza Rum siyasetinden dolayı 60 yıldır uygulanan izolasyonu destekleyenleri tatmin etmek değil, her anlamda bizimle olan, bizi destekleyen, kısıtlandığımız her platformda güçlü sesimiz ve soluğumuz olan Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğini almaktır. Şu anda büyük bir mutlulukla ifade etmek isterim ki başta Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Türkiye’nin tam desteğiyle Cenevre’ye gidiyoruz.

Türkiye’yle istişare içinde Kıbrıs sorununa ilişkin süreçleri sürdürmek bizim devlet geleneğimizdir ve benden önceki tüm Cumhurbaşkanları da buna önem vermiştir. Bazıları iç siyasi mülahazalarla kendini ayrı göstermek istediyse de bu durum Halkımızdan karşılık bulmamıştır.

Seçilmemle birlikte yeni bir yola çıktım, yeni bir vizyon ortaya koydum. Rum tarafını memnun etme politikasının son bulduğunu açıkladım. Herhangi bir süreç olacaksa, iki tarafın eşitliğinin önceden teyit edilmesi gerektiğini, bunun da özden gelen haklarımızın gereği olduğunu söyledim. Yani müzakere odasına girildiğindeki eşitlik değil girmeden de o odadan çıktığınızda da aynı eşitliğin olması gerektiğini defaten vurguladım. Egemen eşitliğimizi ve eşit uluslararası statümüzün teyidini öneminin altını defa defa çizdim. Özden gelen haklarımıza sahip çıkmak Halkımızı hangi görevde olursa olsun temsil ettiğini söyleyen herkesin görevidir, ödevidir.

Önümüzdeki pazartesi Cenevre’de başlayacak toplantının gerçekleşmesi için yoğun çabalarım oldu. Bu fikrimi BM Genel Sekreteri’nin eski kişisel temsilci Holguin’le 1 Temmuz 2024 tarihinde Londra’da yaptığım son görüşmede paylaştım. Orada ortak zeminin olmadığının tespitinin önemin dikkat çekerek, artık çalışmayandan, çalışmayacağı 50 yılı aşkın bir süre devam eden süreçlerle ispatlanmış olan federasyonla zaman geçirilmemesi gerektiği noktasının altını çizdim. Ve dedim ki Kıbrıs adasının geleceğini ciddi şekilde konuşma vakti gelmiştir ve benbunu anavatanların katılımıyla 4+1 formatında yapmak istiyorum. Buna yönelik çalışmalarımız hem buradaki misyonlarla hem de BM dahil diğer çevrelerle sürdü. Geçtiğimiz Eylül ayında Sayın Genel Sekreter’le ikili görüşmemizde bu fikrimi tekrarladım ve bunun bir gereklilik olduğunun altını çizdim. Sayın Genel Sekreter bu fikrimi olumlu bulduğunu, böylesine bir toplantıya ev sahipliği yapabileceğini söyleyerek, bu toplantı öncesinde iki liderle gayriresmi bir yemek yemeyi de istediğini söyledi. Bu önerisini hemen kabul ettim. Hem kendisine duyduğum saygıdan, hem de eski zeminin artık ortak zemin olmadığının kayda geçirilmesinin ardından anlamlı diyaloğun başlaması gerektiğine inandığımdan yaptım. Ardından Sayın Genel Sekreter Birleşik Krallık’ın da bu toplantıda yer alma isteğini kendisine ilettiğini, kabul edersek onların da katılımını arzu ettiğini söyledi. Ben de iyi niyetle konuya yaklaştım, kendilerine dengeyi bozmayacak şekilde iki Garantör Anavatan’ın Dışişleri Bakanları’ndan daha düşük bir seviyede bu katılıma rıza gösterebileceğimizi söyledim. Nihayetinde Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı’nın altında görev yapan Avrupa ve Kuzey Amerika’dan Sorumlu Devlet Bakanları genişletilmiş gayriresmi toplantıda Birleşik Krallık’ı temsil edecektir. Kendisiyle burada Cumhurbaşkanlığındaki Ofisimde geçtiğimiz Cuma günü bir görüşme geçekleştirdim ve net şekilde ülkelerinden tarafsız bir tutum takınmalarını beklediğimi ilettim.

15 Ekim New York’ta BM Genel Sekreteri Sayın Guterres’in ev sahipliğinde gerçekleştirdiğimiz gayriresmi yemekte, Rum lider ne kadar saklamaya çalışsa da 3 net sonuç çıkmıştır. Bunlardan bir tanesi taraflar arasında yeni ve resmi bir müzakere sürecine geçilebilmesi için ortak zeminin olmadığı gerçeğidir. BM Genel Sekreteri bu açıklamasıyla federasyonun artık ortak bir zemin olmadığını, iki tarafın farklı pozisyonları olduğunu net şekilde ortaya koymuştur. Yinelemek istiyorum bu tartışma kaldıran bir durum değildir.

İkinci sonuç önümüzdeki Pazartesi akşam başlayacak genişletilmiş formattaki gayri resmi toplantının düzenleneceği duyurusuydu. Bu bizim açımızdan uzun uğraşlar sonucunda elde ettiğimiz önemli bir diplomatik başarıdır. Bu konu da tartışmaya açık değildir. Bizi eleştirenler hala şüphe duyuyorsa hem bahsettiğim zamanlarda basına yaptığım açıklamalara bakabilirler. Tüm bu bilgilerin devletin arşivinde ayrıntılarıyla mevcut olduğunu da ifade etmek istiyorum.

Üçüncü sonuç ise yine herkesin bildiği şekilde adada bir araya gelerek yeni kapı açılması konusunda görüşmemiz uzlaşısıydı. Bu konuya ilişkin yaşadığım derin hayal kırıklığını yeniden paylaşmak istiyorum. 2003 yılında açılan ilk geçiş kapısından bugüne son 4 ayda yaşananlar herhangi bir süreçte yaşanmamıştır. Metehan araçlı geçiş kapısında yaşanan sıkışıklık hepinizin malumlarıdır. Lefkoşa’da yeni bir araçlı geçiş kapısına olan ihtiyaç da yadsınamaz bir gerçektir. İki tarafın yararına olacağı aşikar olan ve yılda yaklaşık 3 milyon geçiş hacmine, yani 3 milyon muhaceret işleminin yapıldığı Metehan kapısında yaşanan sıkışıklığın giderilmesine yarayacak olan bu önerimiz karşısında çok enteresan ve hiç de rasyonel olmayan bir tutumla karşılaştık. Rum lider güneyden güneye transit koridordan inaret sözde önerisini iki Halkın haklı taleplerine ön şart olarak koydu. Önce mücadelemizin sembol yerlerinden Erenköy sahil şeridinden geçecek kontrollü bir yol istedi, ki niyeti belli, ardından da Akıncılar köyümüzün komşu köylerinden Kiracıköy’den başlayarak topraklarımızdan ve ara bölgenin Lefkoşa’ya bağlandığı yolu içine alacak şekilde ikinci bir transit koridor yani güneyden güneye bir geçiş istedi. Bunların kabul edilmeyeceğini biliyordu. Neden, 13 yıldır bunlar gündeme geliyor ancak geçiş kapısı olmadığından kabul edilmiyordu. Şimdi bunu ön şart haline getirmiş bulunuyor. Kendisine defa defa bir geçiş kapısı önerisi yap değerlendirmeye hazırız demiş olmama rağmen ısrarını bugün dahi sürdürüyor. Yani kazan-kazan olabilecek ve önemli bir ihtiyacı gidermek yerine kaybet-kaybet yaklaşımını tercih etmeye devam ediyor. Konu kapanmış değildir, umarım Rum lider bu uzlaşmaz tutumunda ısrarını sonlandırır.

Yeri gelmişken buradan Sayın Hristodulides’e geçtiğimiz Çarşamba akşamı şahsıma yönelik sarf ettiği sözleri not ettiğimi ancak gerginlik olmaması açısından yanıt vermeyeceğimi duyurmak istiyorum. Belli ki onun amacı daha toplantıya gitmeden ortamı germek. Türkiye Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı’yla görüşmemi hazmedememiş, kendi geçtiğimiz hafta sonu Atina’da değilmiş gibi, hem bana hem de Halkımıza hakaret içeren cümleler kurmaya cüret etmiş. Ancak ben bu tavırda olmayacağım. Yapıcı ve pozitif gündemle işbirliği kültürü yaratılmasına yönelik somut düşüncelerimi Cenevre’de paylaşacağım. Kendisini de ‘yaramaz bir çocuk’ gibi davranmaktan imtina etmeye çağırıyorum.

Gayriresmi Cenevre toplantısının gündemi Sayın Guterres’in de davet mektubunda belirttiği üzere, Kıbrıs konusunda ileriye nasıl gidilebileceğini konuşmaktır. Yani oraya adanın geleceğini konuşmaya gidiyoruz. Amacımızın bu olduğunu ve tüm hazırlığımızı da bunun üzerine kurduğumuzu söyleyebilirim. Ben orada ortak amacımızın tükenmişi, başarısızlığı tekrar etmek değil uzlaşılabilecek olana odaklanmak olması gerektiğini vurgulamaya gidiyorum. Bunu da en net şekilde ortaya koyacak bir çerçeveyi orada tüm katılımcılarla açık fikirlilikle paylaşacağım. Halkımızı izolasyon altında yaşamaya mahkum etmenin hiçbir gerekçesi olamaz. 60 yılı aşkın süredir Kıbrıs Türk Halkı hiç suçu olmamasına rağmen temel insan haklarından mahrum edilmektedir. Buna bir son verme zamanı gelmiştir.

Sayın Genel Sekreter’in resmi daveti gelmezden önce bizim kendileriyle gayriresmi toplantıya ilişkin istişaremiz çok yönlü olarak başladı. Gerek New York gerekse Cenevre ile sürekli iletişim halinde BM yetkilileriyle ayrıntıları konuştuk. Yoğun, ancak etkili iletişim sayesinde hemen her gün süren temaslar yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz. Oraya güçlü bir heyetle gidiyoruz. Müzakere heyetimiz, Siyasi parti yetkililerimiz, basın mensuplarımız, resmi görevli arkadaşlarımızla kısa ama yoğun gündemli toplantıya hazırız.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Başbakan Üstel: Geleceği inşaa etmenin haklı gururunu taşıyoruz

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel başkanlığındaki hükümetin 2022–2025 döneminde ülkeye kazandırdığı projeler ve icraatlar “Halka Hizmet Yolunda Üç Yıl” başlıklı basın toplantısıyla kamuoyu ile paylaşıldı.

Cumhuriyet Meclisi konferans salonunda düzenlenen basın toplantısına, Başbakan Ünal Üstel’in yanı sıra, Başbakan Yardımcısı, Turizm Kültür Gençlik ve Çevre bakanı Fikri Ataoğlu, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı ile diğer bakanlar katıldı.

12 Mayıs 2022’de kurulan UBP-DP-YDP koalisyon hükümetinin 3 yılını doldurduğunu ifade eden Başbakan Üstel, 3 yılın istikrarlı hükümetlerin neler başardığını gösterdiğini kaydetti.

Üstel “Bu 3 yıl bir iradenin bir kararlılığın bir vizyonun göstergesidir, Bugün burada sizlerle laf değil, geleceği inşa etmenin haklı gururunu taşıyoruz” ifadelerini kullandı.
Başbakan Üstel, zor bir dönemde göreve başladıklarını kaydederek, yılmadan, geriye bakmadan çalıştıklarını belirtti ve 3 yılda Kıbrıs Türk halkının hayalini kurduğu projeleri başlattıklarını, yarım kalmış projeleri tamamladıklarını, pek çok hayali gerçekleştirdikleini söyledi.

Başbakan Üstel konuşmasında ekonominin önemine de vurgu yaparak, “son derece olumsuz dönemde kurulan bir hükümet olmamıza rağmen devlet olarak tüm sorumluluklarımızı yerine getirdik, önce refah, alımgücü dedik hayat pahalıılığı dedik. Bunlarla mücadelede gereken her türlü adımı attık” dedi. .
Son 3 yılda asgari ücreti yüzde 521 artırdıklarını, ortalama kamu maaşlarında iyileşme sağladıklarını kaydeden Başbaklan Üstel, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin yalnızca diplomatik ve mali çerçeve ile sınırlı olmadığını, aynı zamanda yaşamsal olduğunu belirterek 3 yılda iki ülke arasındaki ilişkileri daha da ileriye taşıdıklarını belirtti.

Anavatan Türkiye ile imzaladıkları mali işbirliği anlaşmaları ile rekor bir kaynak yarattıklarını dile getiren Başbakan Üstel, 2023 yılında 9 milyar 500 milyon TL, 2024 yılında 15 milyar 900 milyon TL 2025 yılında 21 milyar TL olmak üzere toplamda 46 milyar 400 milyon TL’lik rekor bir kaynak yaratıklarını ifade etti.
Son imzalanan mali işbirliği anlaşması ile aynı zamanda KKTC’nin 5 yıllık kalkınma planını da hazırladıklarını belirten Üstel, Türkiye ile güvene dayalı bir işbirliği geliştirdiklerini, refahı büyüttüklerinin altını çizdi.

Üstel “Son dönemde 23 yeni okul açtık , 12 okul projesi başlattık, rekor sayıda hastane projesini eş zamanda ilerlettik, yerel yönetimler reformunu hayata geçirdik, ilk evim kredisi başlattık, sosyal konut projelerini hayata geçirdik, 5 yıllık kalkınma planını hazırladık, kamuya engelli istihdamı gerçekleştirdik. Deprem denetim komitesini kurduk ve aktif bir biçimde çalıştırdık. Afetlere karşı mücadele komitesini oluşturduk ve kurumsal hale getirdik. Kablo ile elektrik getirilmesi fizibilite projesine imza attık, yeni Ercan hHvalimanı’nı açtık” şeklinde konuştu.

Konuşmasında demokratik bir sistemin kalbinin Meclis olduğuna da vurgu yapan Başbakan Üstel, bir hükümetin reform iradesinin yalnızca sahadaki projelerle değil aynı zamanda yasama organlarındaki etkinliği ile ölçüleceğine dikkat çekerek, bu amaçla meclisi çalıştırdıklarını, geride kalan 3 yıllık görev süresinde 166 yasayı hayata geçirdiklerini kaydetti.

Üstel, “Bu veriler hükümetin sadece icraat kabiliyetini değil, meclisin çalışkanlığını ve reform sürecindeki kararlılığını daı ortaya koymaktadır” dedi.
Başabakn Üstel hükümet olarak halkın hayatına dokunan icraatlar yaptıklarını da kaydederek, halkın refahını, ülkenin kalkınmasını artıran sayısız adımı hayata geçirdiklerini belirtti.

Başbakan Üstel ihtiyaç duyulan sektörlere kredi desteği sağladıklarını da belirterek, son 3 yılda 1 milyar 900 milyon TL kredi desteği sağladıklarını, bu yıl tarihte ilk kez başlatılan 1 milyar 580 milyon TL’lik ilk evim kredi paketleri ile toplam 924 aileyi uygun fiyatlarla yuva sahibi yaptıklarını kaydetti.

Başbakan Üstel konuşmasında enerjiye yapılan yatırımları da anlatarak, KIB-TEK’e yapılan 110 milyar dolarlık yatırım ile geleceğe yatırım yaptıklarını söyledi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Gardiyanoğlu:Engellilerimiz için çok ciddi bir duyarlılık gösterdik, göstermeye de devam edeceğiz

Published

on

By

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, Kuzey Kıbrıs Turkcell tarafından düzenlenen “Kuzey Kıbrıs Web Erişilebilirlik” basın toplantı’sına katıldı.
Toplantıda konuşan Gardiyanoğlu, Kuzey Kıbrıs Turkcell ailesiyle bir çok ortak proje paylaştıklarını ifade ederek katkılarından dolayı teşekkür etti.

Bakanlık görevine geldiği tarihten itibaren kırılgan gruplara özel bir hassasiyetle yaklaştığının altını çizen Gardiyanoğlu, herkesin bir engelli adayı olduğuna dikkat çekti.
2024 yılını Sosyal Hizmet Yılı ilan ettiklerini ve uzun yıllardır açılmayı bekleyen ve engelli bireylerin ihtiyacı olan Demirhan Engelsiz Yaşam Evi’nin ilk etabını açtıklarını kaydeden Gardiyanoğlu, sosyal hizmetler alanında Güneşköy, Girne ve Mağusa İrfan Nadir 18 Yaş Üstü Engelli Rehabilitasyon Merkezlerini yenilediklerini belirtti.

Kalkanlı Yaşam Evi’ni otel seviyesine çıkardıklarını, 35 yıldır bekleyen Sosyal Hizmetler Dairesi Teşkilat Yasası’nı yenileyerek personel sayısını 200’e çıkardıklarını kaydeden Gardiyanoğlu, yıl içinde 6 engelli aracının hizmete kazandırıldığını söyledi.

“Eleştiriye açığız ama eleştiri yaparken çözümünü de altına koymak gerekir. Tesis açmak önemli değil, idamesini yapabilmek önemli.” ifadelerini kullanan Gardiyanoğlu, tüm sivil toplum örgütlerinin temsilcilerini, nereden nereye gelindiğini görmek için Bakanlığına bağlı tesisleri ziyaret etmeye davet etti.
Tüm sosyal tesislere teknolojik anlamda alt yapı desteği sağlayan Kuzey Kıbrıs Turkcell ailesine katkılarından dolayı teşekkür eden Gardiyanoğlu;” Engellilerimizin ulaşım, dolaşım ve erişim haklarının genişletilmesi için ciddi bir duyarlılık gösterdik, göstermeye de devam edeceğiz’’ dedi. 40 yıldır devletin elinin değmediği Yenierenköy Dipkarpaz bölgesine de Haziran ayında 18 yaş üstü rehabilitasyon merkezi ve huzur evinin temellerin atılacağını belirten Bakan Gardiyanoğlu büyük bir gönüllü ordusunun yürekten çalıştığını söyledi.

600’den fazla otizmli bireyin olduğu Kuzey Kıbrıs’ta bugüne kadar neden bir otizim merkezinin olmadığını soran Bakan Gardiyanoğlu bu konuda adım attıklarını vurgulayarak eski Çağlayan Çocuk Yuvası’nın otizim merkezine dönüştürülme çalışmalarının devam ettiğini kaydetti. Gardiyanoğlu ayrıca Otizm merkezinin kısa bir nefes projesi ile de ailelere yardımcı olmayı hedeflediğini belirtti.

Haziran ayı sonunda Demirhan Engelsiz Yaşam Evi’nin 24 saat esasına dayalı bölümünün açılacağını da hatırlatan Gardiyanoğlu engelli oteli olarak da bir başka bölümün yine burada hizmete gireceğini vurguladı. Gardiyanoğlu “ Her zaman her türlü desteğe ve yardıma açığız. Yapılan her proje bizim için önemlidir. Katkılarından dolayı Turkcell ailesine ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Disiplin Tüzüğü davası 22 Mayıs’a ertelendi

Published

on

By

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) ve Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası’nın (KTOEÖS), Disiplin Tüzüğü’nde yapılan değişikliğe karşı Anayasa Mahkemesi’nde açtığı davanın ikinci duruşması bugün yapıldı. Dava, 22 Mayıs Perşembe gününe ertelendi.

Devamını Oku

Trending

Reklam