Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Bugün Dünya Tiyatro Günü. İzel Seylani: Politik duruşu olmayan Karagöz, maskaralıktan öteye gitmez

Published

on

Geleneksel gölge oyunu, Karagöz ve Hacivat’ı Kıbrıs’ta yaşatmak ve yeni nesillere sevdirmek için çalışan tiyatro sanatçısı İzel Seylani, bu çabalarında on yılı geride bıraktı.

Aynı zamanda geleneksel Ramazan eğlencesi olan Karagöz ve Hacivat’ı yerel figürlerle destekleyen oyuncu ve gölge oyunu “hayali”si İzel Seylani, Karagöz’ün yalnızca bir çocuk eğlencesi değil, politik hiciv içeren güçlü bir geleneksel tiyatro biçimi olduğunu vurguladı.

Hiciv ve ironi içermeyen, güncelle bağ kurmayan Karagöz oyunlarının “maskaralığa” dönüşeceğine dikkat çeken Seylani, tiyatronun özünün duruş göstermek olduğunu belirterek, Karagöz oyunlarının da bu anlayışla ele alınması gerektiğini dile getirdi.

Yurt içi ve yurt dışında çok sayıda tiyatro oyunu ve film projesinde rol alan sanatçı İzel Seylani, 10’uncu yılını geride bıraktığı gölge oyunu yolculuğunu TAK muhabirine anlattı.

Seylani, Karagöz gölge oyunu hakkında farkındalık yaratmak, bu somut olmayan kültür mirasını yaşatmak ve yeni nesillere sevdirmek adına yıllardır çalışıyor. İzel Seylani, belediyelerle iş birliği halinde gölge oyununu birçok yerleşim birimine taşıyarak özveriyle sahneliyor. Sanatçı ayrıca özel günlerdeki gösterileriyle de farkındalık yaratıyor.

-“Profesyonel gösteriler başlayalı 10 yıl oldu”

“Yardak” yani yardımcısı Hüseyin Kasapoğlu ile profesyonel gölge oyunu gösterilerine, 27 Mart 2015’te, Beyarmudu Belediyesi’nde düzenlenen Mesarya 1. Tiyatro Şöleni’nde, “Karagöz Paragöz” oyunuyla başladığını belirten Seylani, bu oyunun ada genelinde sahnelendiğini söyledi.

Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun Bandabuliya Sahnesi’nin açılışında oynanan “Sihirli Sebzeler”in 120’yi aşkın temsil yaptığını aktaran Seylani, beş yıl önce yazdığı “Gizli Hazine” oyunun ise kendi atölyesi “Hayalhane 127”nin ilk yapımı olduğunu kaydetti.

“Gizli Hazine” oyununu 10 yılda 300’ün üzerinde kez sahnelediğini belirten Seylani, oyunun Kuzey Kıbrıs’ın yanı sıra Bartın, Bursa, Adana ve İstanbul’da, ayrıca Londra ve Berlin’de izleyiciyle buluştuğunu anlattı. Seylani, aynı oyunu geçen yaz Güney Kıbrıs’ta Rumca olarak sahnelediğini, bu süreçte Vasilis Papitis’in kendisine yardımcı olduğunu aktardı.

İngiltere’de yüksek lisans eğitimi sırasında hocasının “Geleneksel Türk tiyatrosu nedir?” sorusuyla Karagöz’e yöneldiğini anlatan Seylani, Batı tiyatrosunu içselleştirdikten sonra geleneksel tiyatronun değerini kavradığını söyledi. Hasan Erkek, Nurhan Karadağ ve Metin And gibi isimlerden beslendiğini dile getiren Seylani, “Kıbrıs’ta bu geleneği sürdürmek için sorumluluk hissediyorum.” dedi.

-“Kıbrıs’a özgü karakterler yazdım”

Türkiye’deki geleneksel Karagöz oyunlarında yer alan etnik stereotiplere mesafeli durduğunu dile getiren Seylani, kendi yazdığı oyunlarda Kıbrıs’a özgü karakterler oluşturduğunu anlattı. Bu karakterlerin zamanla geleneksel yapının bir parçası haline gelebildiğini söyleyen Seylani, 10 yıl önce yazdığı oyunlarda ortaya çıkan bazı karakterleri hâlâ kullanmaya devam ettiğini şu sözlerle ifade etti:

“Mâni ile konuşan dişsiz bir ‘gocagarı’ karakteri yarattık. İzleyiciyle bağ kurdu, sevildi ve ben bu karakteri on yıldır oyunlarımda kullanıyorum. Bu artık geleneğin parçası oldu diyebiliriz. Halkla bağ kurabilen, gerçeklik taşıyan figürler zamanla geleneksel yapının bir parçası olabiliyor.”

Kıbrıs’ta yaşayan birçok figürün bu tür anlatılar için zengin bir kaynak sunduğunu söyleyen Seylani, popüler kültürde yer edinmiş kişiliklerin de sahneye taşınabildiğini anlattı:

“Mesela Anibal. Şimdi Saffet Anibal’ın bir tasvirini oynatsak, herkes tanır. Bu tür yerel figürlere tutunmamız gerektiğine inanıyorum. Aksi takdirde yeni nesle ulaşmakta zorlanıyoruz.”

-“Politik duruşu olmayan Karagöz maskaralığa dönüşür”

Karagöz oyunlarında politik eleştiriye mutlaka yer verdiğini dile getiren Seylani, “Karagöz Paragöz” oyununda köy isimleri üzerinden savaş sonrası yaşananları ele aldığını, “Sihirli Sebzeler”de Lefkoşa’nın tarihi dokusu ile sağlıklı yaşam konularını eleştirel bir dille işlediğini anlattı. Seylani, “Gizli Hazine” oyununda ise Karagöz’ün Karpaz’daki doğal yaşamla temas kurduğu bir hikâye üzerinden, çevre bilinci ve ekolojik farkındalık oluşturmaya çalıştığını belirtti. Seylani bu oyunda, deniz kirliliğine dikkat çekmek amacıyla Hacivat karakterinin balık tutmaya gönderildiğini, sahnede çıkan plastik atıklarla güncel çevre sorunlarına vurgu yapıldığını kaydetti.

Karagöz oyunlarında en değerli unsurun politik eleştiri olduğunu vurgulayan İzel Seylani, hiciv ve ironi içermeyen, güncelle bağ kurmayan Karagöz oyunlarının “maskaralığa” dönüşeceğini vurguladı. Seylani, tiyatronun özünün söz ve duruş olduğunu belirterek, Karagöz oyunlarının da bu anlayışla ele alınması gerektiğini şu sözlerle dile getirdi:

“Benim yazdığım ve on yıldır oynadığım Karagöz oyunlarının en önemli değeri politik duruşudur. Çocuklara da oynasak bazı konularda farkındalık yaratmak istiyoruz. Bunu didaktik bir şekilde, parmak sallayarak ya da kafasına vurarak değil; estetik, felsefi ve biçimsel bir dille yapmaya çalışıyoruz.”

Geleneksel Karagöz oyunlarının geçmişteki bazı içeriklerinin günümüz değerleriyle uyuşmadığını ifade eden Seylani, kendi oyunlarında eşitlikçi ve özgürlükçü bir yaklaşımı benimsediklerini şöyle anlattı:

“Bugün eski oyunlardaki etnik köken temelli espriler, milliyetçilik pompalayan, kendinden olmayanı ötekileştiren anlayış bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil. Biz insanlarla birlikte hayvanların, doğanın ve tüm canlıların uyum içinde yaşadığı bir dünya hayal ediyoruz. Karagöz oyunlarımızda da bunu anlatmaya çalışıyoruz.”

-“Sadece çocuklara değil, yetişkinlere de hitap ediyor”

Karagöz oyunlarının sadece çocuklara değil, yetişkinlere de hitap ettiğini söyleyen Seylani, toplumsal gerçekçi bir tiyatro anlayışıyla oyunlarını sahnelediğini kaydetti. Seylani, bu yaklaşımı somutlaştıran bir örneği şu sözlerle aktardı:

“Yaz aylarında elektrik faturalarının çok yükseldiği bir dönemde, ‘Gizli Hazine’ adlı oyunda Karagöz tavuk olur, karşısına çıkan yılana ‘Gardaşcığım batsalli, ne zaman uyandın be kış uykusundan?’ der. Yılan da ‘Havalar ısındı, artık uyandım’ der. Karagöz de devam eder: ‘Bir şey sorayım sana, bu kadar zaman yattınız, klimalar açık… Elektrik faturasını nasıl ödersiniz?’ Yılan da ‘Biz toprağın altında yaşarık, ödemeyik’ diye yanıt verir. Karagöz ise ‘Bu gidişle biz de toprağın altına taşınacayık, çünkü yeryüzünde faturaları kaldıramıyoruk’ der. Bu tür küçük detaylar hem çocukların hem yetişkinlerin farkında olduğu şeyler. Biz sanatçı olarak bunları dile getirdiğimizde toplumsal misyonumuzu yerine getirdiğimize inanıyoruz.”

-Ustalık nişanesi püskül…

Bursa’da katıldıkları festivallerin ardından Karagöz oyunları için Bursa’dan sanatçı davet etmeye başladıklarını anlatan İzel Seylani, bu süreçte tanıştığı usta sanatçı Tayfun Özeren’in kendisine geleneksel Karagöz perdesini hediye ettiğini söyledi. Seylani, bu perdeyle ilgili yaşadığı deneyimi şöyle aktardı:

“Tayfun Hoca, benim Karagöz Paragöz oyunumu Kıbrıs’ta izledi. Bizim davet ettiğimiz bir festivalde başka bir oyun için buradaydı. Giderken perdesini bana bıraktı ve ‘Sen bu perdeyi hak ediyorsun’ dedi. Perdenin önünde geleneksel olarak püsküller olur. Ama bu perdede bir püskül eksikti. Nedenini sorduğumda, ‘Bunu sana birkaç sene sonra söyleyeceğim’ dedi.”

Yıllar sonra Bursa’da büyük ustaların yer aldığı bir etkinliğe en genç Karagözcü olarak katıldığını belirten Seylani, orada yeniden görüştüğü Tayfun Özeren’in eksik püskülün anlamını kendisine şöyle açıkladığını aktardı:

“Hiçbir zaman ‘olduk’ deme lüksümüz yok”

“‘Ne zaman ki usta olduğunu düşünürsün, o zaman takabileceğin bir püskül. O püskül, artık oldum demektir’ dedi. Kendi ustasının da o püskülü hiç takmadığını söyledi. Ben de takmadım. Çünkü bu işin bir anlayış biçimi olduğuna inanıyorum. Sürekli öğreniyoruz, hiçbir zaman ‘olduk’ deme lüksümüz yok. Ben Tayfun Hoca’nın perdesini kullandığım sürece öğrenmeye devam edeceğim. O yüzden o püskül eksik kalacak bu perdede…”

-“Gençler mesafeli”

Sanatçı İzel Seylani, gölge oyunu geleneğini yaşatmak için bilgi paylaşımına açık olduklarını, öğrenmek isteyen herkese destek vermeye hazır olduklarını kaydederek, öte yandan yeni mezun oyuncuların Karagöz’e ilgi göstermediğini söyledi.

Gölge oyunu sanatının zorluklarına da dikkat çeken Seylani, bu alanın ilgi görmemesinin nedenlerini şöyle açıkladı:

“Ne yazık ki oyunculuk mezunları Karagöz’ü kolay bir alan olarak görmüyor. Çünkü 1-2 sesle değil, 10-12 farklı sesle karakterleri canlandırmak gerekiyor. Bu da ciddi bir çalışma, azim ve disiplin istiyor. Ayrıca sadece oyunu oynamakla da bitmiyor. Bağlantı kurmanız, sponsor bulmanız, perde kurmanız, oyunları organize etmeniz gerekiyor. Tüm bunlar göz önüne alındığında, yeni nesil Karagöz’e yeterince ilgi göstermiyor.”

-Yeni proje: “Yaban Rüyası”

Yeni oyunlar hakkındaki soru üzerine “Yaban Rüyası” adlı bir projenin hazırlıklarının sürdüğünü dile getiren Seylani, gölge oyununun daha fazla çocuğa ulaşması için belediyelerle iş birliği başlattıklarını kaydetti.

Oyunların uzak bölgelerdeki çocuklara ulaşmasında yaşanan sorunların kendisini üzdüğünü dile getiren Seylani, bundan sonraki süreçte, belediyelerle iş birliği yapmaya hazırlandıklarını da anlattı.

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Başbakan Üstel: Spora ayrılan bütçe yüzde 100 arttı

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, katıldığı Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği’nin “Yılın Başarılıları” ödül töreninde, sporun Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesindeki yerini ve gençlerin azmini vurguladı.

Başbakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Üstel, törende yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkının tarihsel sürecine atıfta bulunarak, “Kıbrıs Türkü, 1950’li yıllarda varoluş mücadelesi verirken bile sporu ihmal etmemiştir. Her türlü zorluğa rağmen spor aktivitelerine devam eden halkımız, bu sayede dünyaya sesini duyurmuştur.” ifadelerini kullandı.

Üstel, 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı’nın ardından özgürlüğüne kavuşan Kıbrıs Türk halkının hâlâ çeşitli ambargo ve izolasyonlarla karşı karşıya olduğunu hatırlatarak, “Tüm bu kısıtlamalara rağmen, federasyonlarımızın ve hükümetimizin desteğiyle gençlerimiz spor alanında büyük başarılara imza atmaktadır. Çocuklarımız, Kıbrıs Türk halkının varlığını göstermek için büyük bir azimle mücadele ediyor.” dedi.

Göreve geldikleri ilk günden itibaren sporun her alanında gençlere destek olduklarını belirten Başbakan Üstel, “Son üç yıl içerisinde spora ayrılan bütçe yüzde 100 oranında artırılmıştır. Bu, gençlerimizin uluslararası alanda ülkemizi temsil etmeleri için ortaya koyduğumuz kararlılığın bir göstergesidir.” şeklinde konuştu.

Konuşmasının sonunda ödül alan sporcuları tebrik eden Üstel, “Bu güzel gecede ödül alan tüm arkadaşlarımızı yürekten kutluyor, organizasyonda emeği geçen herkesi saygıyla selamlıyorum.” ifadelerine yer verdi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Erhürman, CTP İskele İlçesi Topçuköy Örgüt Binası’ının açılışında konuştu

Published

on

By

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, CTP İskele İlçesi Topçuköy Örgüt Binası’ının açılışında konuştu ülkenin, sıkıntılı bir dönemden geçtiğine dikkat çekti.

İçeride de dışarıda da çok büyük sorunlarla karşı karşıya olunduğunun altını çizen Erhürman, “Ülkenin nüfusu bilinmiyor” diyerek nüfusu bilmenin ve planlama yapmanın çok önemli olduğunu belirtti.

Tufan Erhürman, “Tarihimizde ilk kez, müzakerelerin hiç yapılmadığı, tek bir geçiş noktasının dahi açılmadığı, dünyanın hiçbir ülkesiyle doğrudan temasın sağlanamadığı bir döneme itildik” diye konuştu.

Kıbrıs Türk halkı açısından Cumhurbaşkanlığı makamının, toplum liderliği makamı olduğuna dikkat çeken Erhürman, Kıbrıs Türk halkının, bir an önce dünya ile yeniden buluşmaya ihtiyacı olduğunu vurguladı.

Erhürman konuşmasında “Son beş yılda yaşadıklarımızı bir beş yıl daha yaşarsak, neler olacağını hayal bile edemiyorum. Yüzümüz gülerek başlıyoruz, yüzümüz gülerek bitireceğiz. Ekim’den sonra gülüşlerimiz çoğalacak. Çocuklarımızın yüzü gülsün, geleceğimiz aydınlansın diye. Ekim’den sonra Cumhurbaşkanlığı, bir saray değil; Kıbrıs Türk halkının evi olacak. Gençler, çocuklar, kadınlar, engelliler orada olacak” ifadelerini kullandı
Cumhurbaşkanlığı makamının, uluslararası toplumla diyalogun merkezi hâline geleceğini belirten Erhürman, Ekim’den sonra Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesinin de dört buçuk yıllık aradan sonra yeniden masada olacağının altını çizdi.
CTP Topçuköy Örgüt Binası açıldı
Erhürman: Ekim’den sonra gülüşlerimiz çoğalacak: Çocuklarımızın yüzü gülecek
Erhürman: Hiç müzakere yapılmadı, bir geçiş noktası dahi açılmadı

Devamını Oku

Kıbrıs

Özdenefe: Spor sadece başarı değil, aynı zamanda bir vefa ve değerler bütünüdür

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı Fazilet Özdenefe, Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği’nin geleneksel olarak düzenlediği “Yılın Başarılıları Ödül Töreni” etkinliğe katıldı.

Derneğin Göçmenköy, Fikret Ünlü Yüzme Havuzu başında gerçekleşen etkinliğinde Özdenefe, katılımcılara hitaben bir konuşma yaptı.

Törende bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu ifade eden Özdenefe, ödül almaya layık görülen tüm sporcuları, antrenörleri ve spora katkı sunan isimleri kutlayarak elde edilen başarıların yalnızca bireysel değil, aynı zamanda ülke adına da büyük bir gurur vesilesi olduğunu belirtti.

Özdenefe, konuşmasında özellikle “Şampiyon Melekler” anısına verilen ödüllere değinerek “Bu ödüller bizlere sporun sadece başarı değil, aynı zamanda vefa ve değerler bütünü olduğunu hatırlatmaktadır. Onları bir kez daha rahmetle anıyor, bu anlamlı ödülleri hayata geçiren herkese içtenlikle teşekkür ediyorum,” ifadelerini kullandı.

Gençlerin sporla iç içe bir yaşam sürmesinin önemine de dikkat çeken Özdenefe, ülke sporunun gelişimi adına üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceklerini vurguladı.

Özdenefe, törenin gerçekleşmesinde emeği geçen Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği Yönetimi ve tüm paydaşlara teşekkür ederek ödül sahiplerini tebrik etti.

Devamını Oku

Trending

Reklam