Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar: KKTC, anlaşmanın bir parçası olacak

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Kıbrıs’ta iki ayrı halk, iki ayrı devlet ve demokrasi vardır. Bu gerçekler kabul edilmeden ilerlemek mümkün değildir” dedi.

Tatar, üniter bir yapıda çoğunluğun azınlığı yönetmesini, Avrupa Birliği’nde yer almayan Türkiye’nin garantörlüğünün ve askeri varlığının sona ermesini kabul etmediklerini vurgulayarak,  KKTC devletinin anlaşmanın bir parçası olacağını vurguladı.

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Tatar, katıldığı programda soruları cevapladı.

-“Federasyon defteri kapandı”

İki devletli çözüm çağrısının, uluslararası camiada nasıl karşılık bulduğu sorusunun sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Tatar, yaklaşık beş yıldır Anavatan Türkiye’nin desteğiyle yeni siyaset sürdürdüğünü ifade ederek, federasyon defterinin kapandığını, egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm modeliyle ilerlediklerini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Tatar, üniter bir yapıda çoğunluğun azınlığı yönetmesini, Avrupa Birliği’nde yer almayan Türkiye’nin garantörlüğü ve askeri varlığının sona ermesini kabul etmediklerini söyledi. Tatar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin anlaşmanın bir parçası olacağını kaydetti.

Kıbrıs adasının komşuluk ilişkileri içerisinde iş birliği ile geleceğe emin adımlarla yürüyeceğine inanç belirten Cumhurbaşkanı Tatar, 1974 yılında adaya barışı getiren Türkiye Cumhuriyeti’nin şimdi de huzuru getirmek için mücadele verdiğini söyledi.

50 yıldır barış olduğunu ancak anlaşma olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, anlaşma sağlanması durumunda doğal zenginliklerin kullanımı ve paylaşımı konusunda her iki halkın yararına olacak şekilde önemli gelişmeler yaşanacağını kaydetti.

-“Verilen sözler yerine getirilmedi”

Tatar şöyle devam etti:

“Kıbrıs’ta iki ayrı halk, iki ayrı devlet ve demokrasi vardır. Bu gerçekler kabul edilmeden ilerlemek mümkün değildir. Federasyon çatısı altında bir çözüm mümkün değildir. Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan Annan Planı’nın 24 Nisan 2004 tarihinde referanduma sunulmasının üzerinden 21 yıl geçmiştir. Söz konusu referandum sürecinde ‘hayır’ diyen taraf cezalandırılacak, ‘evet’ diyen taraf ise ödüllendirilecek sözü verilirken, ‘hayır’ diyen Rum tarafı, tek taraflı olarak AB üyeliğine alınıp, ödüllendirilmiş, ‘evet’ diyen Türk tarafı ise cezalandırılmıştır. Verilen sözlerin bir teki bile yerine getirilmezken, Kıbrıs Türk halkına uygulanan zulüm niteliğindeki haksız ve insanlık dışı ambargolar da halen devam etmektedir. Bizleri destekleyenlerle KKTC’ye hep birlikte sahip çıkıyoruz ve Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte bu yolu yürüyoruz.”

-“Tarih sayfalarına geçecek milat niteliğinde”

KKTC’nin, Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) gözlemci üye olarak kabul edilmesi konusunda sorulan bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Tatar, KKTC’nin dış dünyaya entegrasyonu açısından önemli bir adım olduğunu kaydetti.

Tatar, “Devletimiz, uluslararası bir örgütte ilk kez Anayasal adıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak bu statüyü kazanmıştır. Tarih sayfalarına geçecek milat niteliğindeki bu unsur, bizim için ilave bir gurur vesilesidir” dedi. 

Azerbaycan ve Türkiye’nin desteklerinin önemini vurgulayan Tatar, bu desteklerin Kıbrıs Türkü’nü güçlendirdiğini ve KKTC’nin statüsünü yükselterek, KKTC’nin tanınmasına katkı sağladığını belirtti.

Bazı TDT ülkelerinin, Güney Kıbrıs’ta elçilik açması hakkında sorulan soru üzerine Cumhurbaşkanı Tatar, sahada hiçbir karşılığı olmayan bu hamlelerin tamamen sembolik hamleler olduğunu söyledi. Tatar, Kıbrıs Türk halkına yönelik uluslararası alanda ciddi haksızlıkların yapıldığını vurguladı. Bazı Türk devletlerinin Rum kesimiyle ilişki kurduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Tatar, bu tür temasların geçmişte de yaşandığını belirtti.

“Türkiye, kardeş cumhuriyetlerle bizim adımıza da ilişki geliştirmeleri için istişarelerde bulunuyor. Ben de bu yönde daha fazla adım atılmasını talep ettim” diyen Tatar, KKTC’nin haklı mücadelesinin uluslararası alanda daha görünür hale gelmesi için çalışmalara aralıksız devam edeceklerini vurguladı.

-“KKTC bir eğitim adası”

KKTC’deki üniversitelerin akreditasyonlarıyla ilgili soruya karşılık Cumhurbaşkanı Tatar, bu konuda gerekli çalışmaların olduğunu belirterek, YÖK’ün bu kapsamda yoğun çalışmalar sürdürdüğü bilgisini verdi.

YÖK ve YÖDAK’ın iş birliği içerisinde çalıştığını belirten Cumhurbaşkanı Tatar, KKTC yükseköğrenim sisteminin eskiye göre daha güçlü bir donanıma sahip olduğunu kaydetti. KKTC’nin bir eğitim adası olduğunu vurgulayan Tatar, yıllardan beridir bu alanda elde edilen başarının uluslararası bir değer ve marka olduğunu ifade etti.

Teknolojik gelişmeler ve güçlü yatırımlarla KKTC’nin güçlenerek ileriye daha güçlü bir şekilde yürüyeceğine duyduğu inancı yineleyen Cumhurbaşkanı Tatar, sağlık turizmine de değindi ve bu kapsamda atılan önemli adımlar olduğunu belirtti.

Türkiye’nin desteğiyle, her alanda olduğu gibi sağlık alanında da KKTC’nin adını duyurmaya başladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, gerekli altyapının tamamlanması ve yatırımların gerçekleşmesi durumunda daha da gelişerek, ilerleneceğini vurguladı.

Pandemi dönemine değinen Cumhurbaşkanı Tatar, ülke olarak büyük bir sınav verdiklerini ve KKTC’nin kendini kanıtladığını belirtti. Siyasi anlamda tanınma konusunda bir takım zorluklar ve engeller olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, içerisinde bulunulan iletişim çağında sağlık başta olmak üzere diğer konularda KKTC’nin adının duyurulabileceğini söyledi.

Türkiye’nin desteğiyle Kıbrıs Türk halkının verdiği mücadelede iki ayrı devlet olarak varlığının tanındığının altını çizen Cumhurbaşkanı Tatar, her gün KKTC’nin tanınması adına gayretlerini sürdürdüklerini belirtti. Uygulanan ambargolara rağmen spor alanında da birçok başarılı sporcu olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, sporcu gençlerin, uluslararası platformlarda yer aldığını söyledi. Tatar, sporun yanı sıra, sanat alanında da milli değerlere sahip çıkıp, yürünen yolda ileriye bakarak, mücadeleye devam ettiklerini belirtti.

Türkiye ile imzalanan projeler hakkındaki soru üzerine, Cumhurbaşkanı Tatar, su projesinin oldukça maliyetli bir proje olduğunu ifade ederek, bunun büyük bir başarı olduğunu belirtti. Tatar, dünyada kıtlık yaşanırken bu proje sayesinde toprakların bereketlendiğini ve geleceğe yatırım yaptıklarını kaydetti.

-Elektrik konusu… “Türkiye’deki enterkonnekte sisteme bağlanmak en ucuz ve akılcı çözüm”

Suyun yanı sıra Türkiye’den elektrik getirilmesi projesinden de bahseden Cumhurbaşkanı Tatar, Güney Kıbrıs’ın elektrik kullanımı için kablo ile 1600 kilometre uzaklıktaki Yunanistan’a bağlanmak istediğini ancak yüksek maliyet, güvenlik ve sürdürülebilirlik konularında yaşanan sıkıntılardan dolayı projenin gerçekleşemediğini aktardı. 

Adanın iki tarafının 60 kilometre uzaklıktaki Türkiye’deki enterkonnekte sisteme bağlanmasının en ucuz ve akılcı çözüm olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, Avrupa’daki enterkonnekte sisteme bağlı olan Türkiye Cumhuriyeti’nin, üç ay içinde Kıbrıs’a elektrik getirmeye hazır olduğunu belirtti.

Avrupa Birliği’nin, Güney Kıbrıs’ın etkisiyle Türkiye’nin dahil olduğu enterkonnekte sisteme dahil olunmasına karşı çıktığını dile getiren Tatar, “Onlar karşı çıksa da biz bağlanmalıyız. Rum tarafı iyi niyetli olursa ve iki halkı düşünürse sorumlu davranır, iki halka fayda getirecek olan Türkiye üzerinden enterkonnekte sisteme bağlanır” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye üzerinden enterkonnekte sisteme dahil olunmasıyla yenilenebilir ve sürdürülebilir enerjiden faydalanılacağını, kaliteli ve kesintisiz enerjinin önünün açılacağını kaydetti.

-Mülkiyet konusu… “İki devletli siyasetin sonucu olduğu düşüncesi yanlış ve samimiyetsiz”

Mülkiyet gerekçesiyle son günlerde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde yapılan tutuklamalar konusuna da değinen Tatar, bu olumsuz durumun iki devletli siyasetin sonucu olduğu düşüncesini, “yanlış ve samimiyetsiz” bulduğunu vurguladı.

Rum Yönetimi’nin mülkiyet konusundaki saldırılarının dozunun arttığına dikkati çeken Tatar, Kıbrıs Türk halkının, kendi ayakları üzerinde durmak, ekonomik olarak güçlenmek ve uluslararası alanda hak ettiği yeri almak için büyük bir mücadele verdiğinin altını çizdi.

Bu çaba karşısında Rum liderliğinin sistematik saldırılarla Kıbrıs Türk halkını hedef aldığını ve tutumunu değiştirmediğini ifade eden Tatar, KKTC’nin kurum ve kuruluşlarıyla uluslararası arenada Kıbrıs Türk halkı için her türlü mücadeleyi sürdüreceğini yineledi.

-Karma evlilikten kaynaklı kimlik sorunu… “İnsan haklarına aykırı”

Karma evliliklerden dolayı ortaya çıkan kimlik sorunu hakkındaki soruya karşılık Cumhurbaşkanı Tatar, bu durumun insan haklarına aykırı olduğunu belirterek, kınafı. Bu durumun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde doğup büyüyen insanlar arasında ayrım yaptıklarının bir göstergesi olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, benimsenen tutumun AB değerlerine uymadığını kaydetti.

-“Onurlu bir siyasetle yola devam edeceğiz”

Cenevre’deki görüşmenin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Tatar, “Cenevre’ye halkımın çıkarlarını, menfaatini, haklarını korumak ve savunmak amacıyla gittim” dedi. Yürüdükleri yolda, teslimiyete razı olmadıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, onurlu bir siyasetle yola devam edeceklerini vurguladı.

Kıbrıs’ta iki ayrı devlet, iki ayrı demokrasi, iki ayrı halkın olduğunu tüm dünyanın da bunu gördüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, KKTC ile Türkiye Cumhuriyeti’nin uyum içinde hareket ederken, hak ve hukukun korunması bakımından güçlü bir pozisyonda olduklarını belirtti.

Türk Devletleri Teşkilatı’nda da ifade ettiği gibi KKTC’nin, en güneydeki Türk devleti olarak Akdeniz’e açılan bir pencere olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, “Akdeniz’de bir serhat bekçisi olarak Türk dünyasının hak ve hukukunu korumakla varlığımızı sürdürmekteyiz” diye konuştu.

 

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Başbakanlık önünde eylem

Published

on

By

Yenierenköy’de meydana gelen otobüs kazasında yaralanan öğrenciler ve aileleri, Başbakanlık önünde “Her İhmal, Bir Can” sloganıyla eylem yaptı.

Eyleme, Meclis Başkan Yardımcısı Fazilet Özdenefe, bazı milletvekilleri, siyasi parti, sendika temsilcileri, öğretmenler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.

-Sağır

Eylemde ilk sözü bir trafik kazasında hayatını kaybeden Cemre Yönet’in annesi Gönül Sağır aldı. “Evladını kaybetmenin ne demek olduğunu biliyorum” diyen Sağır, Yenierenköy’deki kazada, öğrencilerin şans eseri kurtulduğunu dile getirdi. Sağır, trafikte her ölen bireyle sevdiklerinin de öldüğünü vurguladı.

-Borak

Dipkarpaz Çevre Koruma ve Sosyal Aktivite Derneği Başkanı Fırat Borak da, “Bugün cenaze başında olabilirdik, illaki başımıza bir şey gelmesi gerekmez” diyerek, yaşanan kazadan ders çıkarılması gerektiğini kaydetti.

“İlkokula giden çocuğum otobüsle okula gitmeyeceğim diyor” şeklinde konuşan Borak, köydeki herkesin psikolojisinin bozulduğunu söyledi. Borak, “Lütfen artık bu sürece el atılsın. Herkes sus, pus daha ne yaşanmasını bekliyorsunuz?” diye sordu.

“Eylem için Lefkoşa’ya gelmek üzere otobüsle yola çıkan öğrencilerin önünün kesildiğini ve gelmelerine izin verilmediğini” ifade eden Borak, “Siyaset yapmak istemiyoruz. Çocuklar üzerinden yapılmaz. Bu çocuklara herkes sahip çıksın” çağrısı yaptı.

-Borak

Erenköy Lisesi öğrencisi Gamze Borak da, kazada otobüsün içinde olduğunu ifade ederek, “Bugün burada, o otobüsün içinde olan bu meydanda yanımda olmayan ama her an kalbimde taşıdığım arkadaşlarım var. Kimi hâlâ yürüyemiyor, kimi hâlâ yataktan kalkamıyor, kimi ise bu acıyı konuşamayacak kadar derin yaşıyor. Onlar bugün aramızda değil belki ama onların sesi de, acısı da, direnişi de bu meydanda. Onların adını tek tek söylemiyorum çünkü bu sadece birkaç kişinin değil, hepimizin yarası” diye konuştu.

Hayatlarının, kazadan önce ve sonra olarak ikiye bölündüğünü dile getiren Borak, “O otobüste sadece camlar kırılmadı. Güvenimiz kırıldı. Umudumuz kırıldı. Devlete olan inancımız paramparça oldu” dedi.

Sahipsiz bırakıldıklarını, kaza anında kimsenin yanlarında olmadığını kaydeden Borak, “Ama saatler sonra kameralar, protokoller, ‘geçmiş olsunlar’ eksik olmadı. Siz o an neredeydiniz?” diye sordu.

Geceleri kabuslar gördüklerini anlatan Gamze Borak, “Biz hala toparlanamadık. Biz hala o otobüsün içindeyiz. Siz hala sessizsiniz. Siz hala bu ülkenin gençlerinin acılarına karşı kayıtsızsınız. Siz hala iki günlük tatille bu travmanın biteceğini sanıyorsunuz. Ama biz unutmuyoruz. Unutturmanıza da izin vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.

“Hiçbir çocuğun adı bir daha pankartta yazılmasın” diye Başbakanlık önünde olduklarını belirten Borak, Girne-Değirmenlik Dağ Yolundaki kazadan bu yana aynı ihmaller ve sessizliğin devam ettiğini kaydetti.

“Devletin asli görevi bizi korumaktır. Ama bizi korumadı” diyen Borak, “Bugün bizdik. Ama yarın başka bir okul olacak” uyarısında bulundu. Borak, adalet yerini bulana kadar susmayacaklarını vurguladı.

-Dağ

Erenköy Lisesi öğrencisi Narin Dağ da, 16 yaşında ölümle yüz yüze geldiğini dile getirerek, “Umarım olayın üstünü kapatmazsınız. Sizi vicdana davet ediyorum. İnşallah devletimiz en kısa zamanda gereğini yapar” dedi.

-Yıldız

Erenköy Lisesi öğrencisi Berfin Yıldız da, “Kaza günü tek başımızdaydık. Bizim sadece bugün değil kaza günü de önümüz kesildi” diye konuştu.

-Güner

Veli Hamza Güner de, Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’na seslenerek, “Biraz vicdanın varsa o koltuğu bırakacaksın” dedi.

-Gökçebel

Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Genel Sekreteri Tahir Gökçebel de, ülkeyi yönetenlerin kendi çıkarlarını düşündükleri için her şeyi tükettiğini savunarak, birlik olma çağrısı yaptı.

-Eylem

KTOEÖS Başkanı Selma Eylem de, “Omuz omuza mücadeleyle kokuşmuş düzeni ortadan kaldırabiliriz. Bu düzen çocuklara zarar veriyor. Hep birlikte mücadele vermemiz gerekir” şeklinde konuştu.

-Hamzaoğulları

CTP Milletvekili Biray Hamzaoğulları da, “Biz Karpaz yolunda çok kazalar gördük. Orası uçurumdu” diyerek, kazanın ucuz atlatıldığını dile getirdi.

“Bu çok büyük bir acı, iyi ki ölüm olmadı, iyi ki çocuklarımız burada” diye konuşan Hamzaoğulları, “Otobüsler 70 model… Bireysel olarak bu yükün altından kimse kalkamaz. Toplu taşımacılığa katkı koyamazlarsa bıraksınlar gitsinler” ifadelerini kullandı.

Yenierenköy’de öğrenci taşıyan otobüsün devrilmesi sonucu meydana gelen kazada, biri şoför 28’i öğrenci olmak üzere toplam 29 kişi yaralanmıştı.

(AF/HÖ)

Devamını Oku

Kıbrıs

KTSO Ürdün’ün hellim ithalatına getirdiği yasağı değerlendirdi: “Hellim ticaretini olumsuz etkileyecek”

Published

on

By

Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO), Ürdün hükümetinin tüm ülkelerden süt ve süt ürünleri ithalatını durdurma kararının, ülkenin en önemli ihracat kalemlerinden biri olan hellim ticaretini olumsuz etkileyeceğini belirtti.

Sanayi Odası tarafından yapılan açıklamada, Katar ve Lübnan’ın ardından Ürdün’ün de hellim ihracat pazarları arasından çıkmasının, sektörde ciddi bir daralmaya yol açacağı belirtilerek, hükümete üreticilere yeni pazarlar konusunda destek olma çağrısında bulunuldu.

KTSO, bu sürecin yalnızca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yönelik bir yasak olmadığını, Ürdün’ün yerel süt ve süt ürünleri üreticilerini korumak, sektörü sürdürülebilir hale getirmek ve yapısal olarak güçlendirmek amacıyla tüm ülkelere yönelik bir ithalat yasağı kararı aldığını ifade etti.

Açıklamada, Ürdün’ün aldığı bu kararın bir plan çerçevesinde olduğu belirtilirken, kararın aniden uygulanmasının KKTC’li üreticileri mağdur ettiğine dikkat çekildi.

Sanayi Odası açıklamasında, “Ürdünlü ithalatçılarla KKTC’li hellim üreticilerinin en azından mevcut anlaşmalarını tamamlamalarına izin verilseydi, yoldaki ürünler ithalatçılara ulaşabilir, ihracat için yola çıkan tırlarımız Mersin ve Gazimağusa limanlarında kalmazdı. Bu açıdan, Ürdün hükümetinden daha duyarlı bir yaklaşım beklerdik.” ifadelerine yer verildi.

“Ürdün hükümetinin yerel üreticiyi koruma amacıyla aldığı karar takdire şayandır. Sanayi Odası olarak yıllardır savunduğumuz ve hükümetlerimize sürekli olarak anlattığımız konu da budur.” denilen açıklamada, gerekli görüldüğünde ithalata yasak getirilebileceği ve bu tür uygulamaların ilgili sektörleri uzun vadede güçlendirebileceği ifade edildi.

Geçmişte KKTC’de zeytinyağı ithalatına getirilen yasağın zeytin üretimini artırdığı ve modern tesislerin kurulmasına önayak olduğu hatırlatılan açıklamada, Ürdün örneğinin dünya genelinde yerli üretimin korunmasına verilen önemin somut bir göstergesi olduğu belirtildi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Erhürman:Kıbrıs Türk halkının değişim iradesi nettir

Published

on

By

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Kıbrıs Türk halkının değişim iradesinin net bir şekilde görülebileceğini kaydetti.

CTP’den yapılan açıklamaya göre, katıldığı programda soruları yanıtlayan Erhürman, “Ekim ayından sonra Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesi masada olacak.” ifadelerini kullandı.

“Şengen” meselesinin esasen bir vize meselesi olduğunu kaydeden Erhürman, AB ülkelerinin büyük çoğunluğunun da bu sisteme üye olduğunu kaydetti. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Şengen’e üye olma durumuyla ilgili konuşan Erhürman, “Bu, AB açısından yapılması gereken bir iştir, bunu görüyoruz ve anlıyoruz. Ancak esas mesele, Kıbrıslı Türklerin giderek görünmez hale gelmesidir. ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ Anayasası’ndan söz ediyorsak, Kıbrıslı Türkler bu Cumhuriyetin kurucu ortaklarından biridir.” dedi.

Bu gelişmelerin, Kıbrıslı Türkler açısından olumsuz sonuçlar doğurma potansiyeli taşıdığını kaydeden Erhürman, şunları söyledi:

“Bizde bu konuyla ilgilenen herhangi bir makam var mı? Bu konudan haberdar dahi olmadıklarından eminim. AB burada bir hata yapmaktadır. Bizim taraftan ses çıkmaması da buranın sanki ‘normal bir yer’ olduğu izlenimini yaratıyor. Bu anlayışla da ‘Şengen’i buraya da getirelim.’ yaklaşımı sergileniyor. Oysa durum böyle değil ve bunu AB’ye anlatmak gerekiyordu zaten. Doğru düzgün bir görüşme bile yok. Bu konuyu anlatacak bir makam da yok. AB’ye yönelik algı da negatif yönde geliştiği için bu tür girişimlerde bulunma refleksi tamamen ortadan kalkmış durumda.”

– “Sarayönü’nden nutuk atarak sesimizi duyuramayız”

“Şengen meselesi bu haliyle geçerse, ‘karma evliliklerden’ doğan yurttaşlarımızın Güney Kıbrıs’a geçişinde sorun yaşanacağı çok açık.” diyen Erhürman, bu nedenle girişimlerde bulunulması gerektiğine işaret etti. Bu girişimleri yapabilecek tek makamın ise Cumhurbaşkanlığı makamı olduğunun altını çizen Erhürman, şöyle konuştu:

“AB ile düzenli temas içerisinde olursanız, bu gelişmelerden haberdar olursunuz. Aksi halde, atı alan Üsküdar’ı geçer. Tehditlerle, bağırarak, Sarayönü’nde konuşmalar yaparak bu halkın sorunlarını çözemezsiniz. Bu halkın sorunları diyalog ve diplomasiyle çözülür.”

Erhürman, “Ekim ayından sonra mülkiyet, karma evlilikler ve kapsamlı çözüm konularında, Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesi masada olacak.” dedi ve ekimden sonra hızlı bir diplomasi süreci yaşanacağını savundu.

“Sarayönü’nden nutuk atarak sesimizi duyuramayız.” diyen Erhürman, onlarca yıllık müzakerelerden çıkarılması gereken dersler olduğunu belirtti. “Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını yeniden masaya koymamız gerekir.” diye konuşan Erhürman, bunun yolunun diyalog ve diplomasi olduğunu yineledi. Mülkiyet meselesinde de aynı şekilde, Güney’de mal bırakan Kıbrıslı Türklerin olduğu gerçeğinin unutulmaması gerektiğine vurgu yapan Erhürman, son dört buçuk yılda dünya ile ilişkilerin koptuğunu ileri sürdü.

– “Çözümsüzlük çözümdür mesajı veriliyor”

Erhürman, “AB ile kurulmuş onlarca ilişki ortadan kalktı. BM ile ilişkiler asgari düzeye indi. Esas mesele, bu ilişkilerin yeniden kurulmasıdır. Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesi yeniden gösterilmelidir.” diye konuştu.

Mülkiyet konusuyla ilgili konuşan Erhürman, ortada salt hukuki değil, siyasi bir mesele olduğunu savundu. Önceki yıllarda çözüm iradesinin, Kıbrıs Türk tarafında olduğunu söyleyen Erhürman, “Karşı taraf müzakereden kaçıyorsa, bu taraftaki bireyleri tek tek hedef haline getiremezsiniz diyorduk. Çözümsüzlüğün bedeli halka ödetilemez diyorduk. Şimdi çözüm iradesi yok.” dedi.

İki devletlilik söylemiyle dünyaya “çözümsüzlük çözümdür.” mesajı verildiğini ileri süren Erhürman, Rum lider Nikos Hristodulidis’in açtırdığı davaların ise hukukun bir araç olarak kullanılması olduğunun altını çizdi.

Erhürman, “Bu siyasi bir hamle gerektirir. Çözüm iradesini masaya koyacak ve dersinize çalışacaksınız.” dedi. Bir dönem Cumhurbaşkanlığı’nda düzenli toplanan mülkiyet masası bulunduğuna işaret eden Erhürman, şöyle devam etti:

“Sayın Talat döneminde kayıplar konusunda dava açtık. O güne kadar sadece Kıbrıslı Rumların kaybı olduğu sanılıyordu. Karşı davalara ihtiyaç kalmayacak şekilde çözüm iradesi devam etseydi, bugünlere gelmezdik. 2005’te hangi karşı davalar açılabilir diye makale yazdım. Ne yapmak istediğimizi biliyoruz. Müzakere masası vardı, mülkiyet masası vardı. Şimdi müzakere masası da yok, mülkiyet masası da.” dedi.

– “Planlama yok, yönetim yok”

İstişarenin tek taraflı bir şey olmadığını belirten Erhürman, “Doğru zeminde kurulan iyi ilişkiler ortadan kalktı. Türkiye açısından baktığımızda da özne olma sorunumuz var. Özne olmak, konuna hâkim olmak ve Türkiye Cumhuriyeti ile bu temelde istişare yürütmektir.” dedi ve “Son dört buçuk yıldır ne BM, ne AB, ne de Türkiye nezdinde özne olma durumu var.” ifadelerini kullandı.

Diyalog ve diplomasinin her zaman iyi olduğuna dikkat çeken Erhürman; inşaat, turizm, sanayi, eğitim ve sağlık hizmetlerindeki sıkıntılara değinerek, kılını kıpırdatmayan bir yapı ile karşı karşıya olunduğunu savundu.

“Planlama yok, yönetim yok. Mesele sandıkta çözülür. Sahada gördüğümüz net bir şekilde Kıbrıs Türk halkının değişim iradesidir. Bu değişim iradesiyle bu sorunlar çözülmeye başlanacaktır.” diyen Erhürman, ülkeyi yönettiğini iddia edenlerin memlekete geri döndürülemez zararlar verdiğini ileri sürdü.

Devamını Oku

Trending

Reklam