Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda Şans Oyunları (Değişiklik) Yasa Tasarısı’nın görüşülmesine devam ediliyor.
Tasarı üzerine söz alan CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli, hükümete seslenerek, “Bir durun artık, bu topluma daha fazla zarar vermeyin” dedi.
Söz konusu yasa değişikliğinin aylardır komite çalışmalarında ele alındığını ve muhalefet tarafından defalarca uyarılar yapıldığını belirten İncirli, “Bu yasanın oluru yoktur dedik, memlekete zarar vereceksiniz dedik” ifadelerini kullandı. İncirli, “Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin esas görevi artık memleketi, insanları sizden korumaktır” şeklinde konuştu.
Casino işletmeciliğinin belirli kuralları olması gerektiğini belirten İncirli, okullara 100 metre mesafeye kadar casino açılmasına olanak tanınmasının kabul edilebilir olmadığını vurguladı.
İncirli, tedbir almak yerine var olan tedbirlerin de elde bırakıldığını kaydetti.
Turizmle ilgili önemli bir konu konuşulurken Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu’nun Genel Kurul’da bulunmadığını dile getirerek bunu eleştiren İncirli, “Sayın Fikri Ataoğlu’nun turizmle ilgili zerrece derdi yoktur. Bütün derdi kumar ve gazinolardır. Biz bu ülkede turizmin gelişmesini, kalitesinin artmasını ve çeşitlenmesini savunuyoruz. Çünkü bu ülkenin turistlere sunabileceği çok sayıda güzelliği, potansiyeli ve kaynağı vardır. Ancak tüm bunlar bir kenara atılıyor; sınırsız casino açılarak turizm yapıldığı zannediliyor” ifadelerini kullandı.
İncirli, Milli Eğitim Bakanı’nın da salonda olmadığını dile getirerek, “Sayın Çavuşoğlu, okulların 100 metre yakınına kadar gazino açılmasına izin veriliyor. Gençleri nasıl koruyacaksınız?” diye sordu.
Tıbbi açıdan kumar bağımlılığının ciddi bir tehdit olduğunu belirten Usar İncirli, “Kumar bağımlılığı, özellikle gençleri etkileyen, alışkanlık yapabilecek bir durumdur. Herkes bağımlı olmaz ama bazı insanlar aile facialarına, iflasa, hatta intihara sürüklenebilir. Patolojik kumar bağımlılığı, genetik yatkınlık, psikolojik durum ve çevresel faktörlerin birleşimiyle ortaya çıkan çok ciddi bir sorun olabilir. Bu bir hakikattir” dedi.
İncirli, devletin görevinin insanları hastalıklardan, kazalardan, güvensizlikten korumak olduğunu belirterek, “Bu anayasal bir görevdir. Ancak siz, kumarhanelerin açılmasının önündeki engelleri kaldırıyorsunuz. Okulların dibine kadar gazino açılmasını, KKTC vatandaşlarının girişinin serbestleşmesini sağlıyorsunuz. Sözde bariyerler koydunuz ama gerçekte bu bariyerler göstermelik” ifadelerini kullandı.
Toplumu sosyal ve ekonomik açıdan tehdit eden bir yasa değişikliğinin yangından mal kaçırır gibi geçirilmek istendiğini savunan Usar İncirli, “Haziran sonu gelmeden bu yasayı geçirmek için acele ediyorsunuz. Neden bu kadar ısrar ediyorsunuz? Eğer Maliye bu kadar dar boğaza girdiyse, başka yollar bulun. Tasarruf edin, yolsuzluk yapmayın, kaynakları koruyun. Ama halkı tehlikeye atarak yasa çıkarmayın” dedi.
Giriş biletleri gibi maddi katkıların güncellenmediğini, denetimlerin yetersiz kaldığını ifade eden İncirli, “Bir kişi çıkıp desin ki, 750 yataklı her otele gazino izni verilmesi turizme katkı sağlayacak. Ya da desin ki, biz bu sayıyı denetleyebileceğiz. Veya Kıbrıslı Türkler genetik olarak kumar bağımlılığına bağışıktır desin, belki ikna oluruz. Ama bu kadar açık tehlikeler varken bu ısrardan vazgeçin” diye konuştu.
Yasa değişikliğinin, toplumun genelini, sosyal yaşamı, bireyleri ve aile yapısını tehdit eden ciddi sonuçlar doğuracağını kaydeden Usar İncirli, “Bu mesele bu kadar kritikken, bu kadar risk barındırıyorken, neden daha sağlıklı tartışılmak yerine aceleyle geçirilmek isteniyor? Biz size çağrımızı yineliyoruz: Bu yasayı geri çekin ve komiteye gönderin. Daha doğru ve topluma zarar vermeyecek bir düzenlemeyle ilerleyelim” dedi.
-Derya
CTP Milletvekili Doğuş Derya da tasarı üzerine söz aldı. Derya, 1996 yılında Susurluk’ta yaşanan trafik kazasının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yasa dışı örgütlerin devletle olan bağlantılarının araştırılması amacıyla bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulduğunu anımsattı. Komisyonun 1997 yılında bir yıllık çalışmanın ardından bir rapor hazırladığını söyleyen Derya, raporda yer verilmeyen birçok konunun dönemin CHP Milletvekili Fikri Sağlar tarafından Meclis kürsüsünde dile getirildiğini belirtti.
Fikri Sağlar’ın 25 Mayıs 1997’de yaptığı konuşmaya ve daha sonra Kıbrıs’ta kurulan Kutlu Adalı cinayetinin araştırılmasıyla ilgili Meclis komitesine verdiği ifadelere atıf yapan Derya, “O konuşmaların ve tutanakların bugün yapılanlarla ilgili çok önemli bağlantılar kurmamıza yardımcı olduğunu düşünüyorum” dedi.
Sağlar’ın açıklamalarını aktaran Derya, 1980’li yıllardan itibaren Afganistan’dan Pakistan’a, oradan Türkiye’ye ve Avrupa’ya uzanan bir narkotik ticareti zincirinin oluştuğunu; bu zincirden elde edilen kara paranın, önce Türkiye’de otobüs şirketleri, ardından kumarhaneler aracılığıyla aklanmaya çalışıldığını söyledi. Derya, Türkiye’de çıkarılan kumarhane yasaları sonrası, kara paranın önce offshore sonra kumarhaneler yoluyla KKTC’ye aktarılmaya başladığını savundu.
“Biz 30 yıldan fazla bir süredir Kara Para cenneti haline getirildik” diyen Derya, “Şu anda bu hükümetin yapmaya çalıştığı kumar baronlarının sayısını artırarak uluslararası hukuk dışında olan bu ülkede daha fazla kara para aklamak mı?” diye sordu.
Derya, kamuoyunun ve Meclis’in bu düzenlemelerin arkasındaki gerekçeleri sorgulaması gerektiğini kaydetti.
Kumarhanelerden alınan vergilerin düşürüldüğünü hatırlatan Derya, buna karşılık deprem güvenliği gerekçesiyle yurttaşın mevduatlarından kesinti yapıldığını ve bu kaynakların halk yararına kullanılmadığını söyledi. “Vergi yurttaş ile devlet arasındaki bir mutabakattır” diyen Derya, bu mutabakatın kamu hizmeti sunumu ile mümkün olabileceğini ifade etti.
Derya, “Milletvekili denilen şey, millete, halka vekâleten görev yapmaktır. Siz milletvekili değil, şirket vekilisiniz. Siz milletvekili değil, kara para vekilisiniz. Siz milletvekili ya da bakan değil, çamaşır makinesisiniz arkadaşlar. Kara parayı aklamaya çalışan çamaşır makinesine çevirdiniz memleketi” ifadelerini kullandı.
Yapılması planlanan yasal düzenlemelerin kimlerin talebiyle hazırlandığını soran Derya, Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu ve Ekonomi Bakanı Özdemir Berova’yı kamuoyuna açıklama yapmaya davet etti. “Burada açıkça ithamda bulunuyorum ve bu yasal düzenlemeye niye ihtiyaç duyulduğunu soru formatında da soruyorum” diyen Derya, ilgili bakanların kamuoyunu bilgilendirmesi gerektiğini söyledi.
Kumarhanelerin okul binalarının 100 metre yakınına açılmasına izin verilmesini de eleştiren Derya, bu uygulamanın öğrenciler üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini kaydetti. “Bu çocuklar gitsin de oralarda bunları örnek mi alsın? Yoksa etrafında dönme ihtimali olan narkotik meselelerinden öğrenciler de zarar mı görsün?” dedi.
Derya hükümet yetkililerini halka samimi şekilde açıklama yapmaya çağırdı.
-Özuslu
CTP Milletvekili Sami Özuslu, Meclis Genel Kurulu’ndaki konuşmasında, yasa tasarısına ilişkin olarak rakamlarla bir kıyas çalışması yaptığını belirtti. “Bir ülkede ne kadar kumarhane olmalıdır diye bir soru hiç aklınıza geldi mi?” diye soran Özuslu, bu kıyaslamayı kendisinin yaptığını ve dünyadaki örneklerle karşılaştırdığını kaydetti.
Özuslu, 1,5 milyar nüfusu olan Çin’in kumarhane bölgesi olarak 700 bin kişinin yaşadığı Makao bölgesini belirlediğini ve burada 47 tane kumarhane açıldığını belirtti. Buna rağmen KKTC’de 33 fiilen çalışan kumarhane olduğuna dikkat çeken Özuslu, söz konusu yasayla bu rakamın 60’ın üzerine çıkarılarak, Çin’in bile geçileceğini söyledi.
Diğer ülkelerden de örnekler veren CTP Milletvekili Sami Özuslu, Almanya’da 84 milyon nüfusa karşılık 80 kumarhane bulunduğunu ve bu durumda her 1 milyon 50 kişiye bir kumarhane düştüğünü aktardı. İngiltere’de yaklaşık 70 milyonluk nüfusa karşılık 100 civarında kumarhane olduğunu belirten Özuslu, orada da 690 bin kişiye bir kumarhane düştüğünü söyledi.
Brezilya’yı da örnek veren Özuslu, “212 milyonluk nüfusu olan Brezilya’da sadece 1 adet kumarhane var” dedi.
Bazı ülkelerin dini ya da geleneksel nedenlerle kumarhane açılmasına izin vermediğini de ifade eden Özuslu, bu ülkelerde kumarın tamamen yasak olduğunu vurguladı.
Yasa tasarısının iki-üç farklı versiyonla komiteye geldiğini, şu anda birleştirilmiş haliyle görüşüldüğünü belirten Özuslu, “Çeşitli vesilelerle söyledik, her yeri kumarhane ile doldurmayın. Bu ülkenin toprağı kalmadı, ekilebilir arazisi tükendi, sahiller zaten denize erişimi sıfırlayacak kadar yok edildi. Yapmayın” dedi.
Geçmişte komitede verdiği bir öneriyi hatırlatan Özuslu, sahillerin korunması amacıyla sahillere örneğin 5 kilometre mesafede kumarhane izni verilmemesini önerdiğini söyledi. Bu yasayla birlikte askeri bölgelerin dahi ileride açılabileceğini ve buraların talan edileceğini ileri süren Özuslu, “Sadece biz değil, çocuklarımız da, sizin çocuklarınız da denize giremeyecek. Zaten giremiyorlar” diye konuştu.
Kumarhane turizminin diğer turizm türlerini daralttığını belirten Özuslu, kumarhanesi olmayan birçok turistik tesisin kapanmak zorunda kaldığını, bazılarınınsa yatakhane olarak kiraya verildiğini dile getirdi. Alsancak ve Lapta bölgelerinde ekoturizm ve agro-turizmin baskılandığını söyleyen Özuslu, Turizm Bakanı’na seslenerek, “Bu yasayla turizm nasıl gelişecek?” sorusunu yöneltti.
Gece kulüpleri konusunda geçmişte yapılan yasal düzenlemeyi hatırlatan Özuslu, “CHP’li hükümet döneminde gece kulüpleri şehir dışına çıkarıldı. Siz ise kumarhaneleri şehir dışına çıkarmayı bırakın, okulların dibine getirdiniz” ifadelerini kullandı.
Toplumun hem beşeri hem fiziki kaynaklarının tüketildiğini belirten Özuslu, “Anladık turizm ülkesi olacağız, anladık kumarhaneler olacak ama mevcutlarla sınırlı kalmalı. Eğer sınırsız izin verilecekse bu sektörün kendi aktörleri bile ileride büyük rekabet içinde başlarını duvara toslayacak” dedi.
Kumar sektörü ile birlikte kara para aklama tehlikesine de dikkat çeken Özuslu, “Gri listeler, uluslararası yaptırımlar gündeme gelir” uyarısında bulundu. Türkiye medyasında KKTC’nin kara para aklama merkezi olarak anıldığını, bundan utanç duyduğunu belirten Özuslu, “Siz utanmıyor musunuz? Ben utanıyorum” dedi.
Yasa tasarısının ekonomik gerekçelerle savunulmasına tepki gösteren Özuslu, mesele buysa başka kaynaklar bulunabileceğini vurguladı.
Kuzey Kıbrıs’ın marka değerinin kumar üzerinden şekillendirildiğini savunarak bunu eleştiren Özuslu, Güney Kıbrıs’taki uygulamalara da değindi.
Kumarhanelerin bazı ekonomik katkıları olabileceğini, ancak olumsuz etkilerinin göz ardı edilemeyeceğini dile getiren Özuslu, yasaya olumlu oy verecek olanların, gelecekte toplumun ve çocuklarının yüzüne bakamayacağını söyledi.