Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Kıbrıs Barış Harekatı’nın “mücahitleri” Mehmetçiğin Ada’ya çıkışını anlattı

Published

on

Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK), Rumların baskı ve zulmüne son vermek ve Ada’ya barış getirmek amacıyla 20 Temmuz 1974’te düzenlediği Kıbrıs Barış Harekatı’na “mücahit” olarak katılan Hüseyin Konuralp, Mustafa Ağa ve Mehmet Türkkan, 51 yıllık anılarını paylaştı.

Kıbrıslı Türkler, Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanarak birincisini 20 Temmuz, ikincisini 14 Ağustos 1974’te düzenlediği harekatın üzerinden 51 yıl geçmesine rağmen o dönemi bugün gibi hatırlıyor.

Kıbrıs Barış Harekatı öncesi Rumlara karşı direnişte yer alan, Mehmetçiğin 20 Temmuz 1974’te Ada’ya çıkışı sonrası birlikte savaşan Kıbrıslı “mücahitler”, o dönem yaşadıkları zorlu süreci AA muhabirine değerlendirdi.

O dönem serbest çalışırken artan Rum saldırıları sebebiyle “mücahit” olan Hüseyin Konuralp, 20 Temmuz 1974’te başkent Lefkoşa’daki Surlariçi bölgesinde Rum mevzilerinin tam karşısında nöbet tutuğunu, harekatın başlamasından yaklaşık 5 gün sonra Mehmetçiğin tanklarla Sarayönü’ne girişine tanıklık ettiğini anlattı.

Lefkoşa’da ilk Türk askerini görünce duygulandığını ifade eden Konuralp, “Biz, yıllarca, aylarca onların gelişini beklemiştik. Onları görünce mutlu olduk ve sevindik.” diye konuştu.

Konuralp, 51 yıl önce 20 Temmuz’da Baf Kapısı civarında nöbet tutarken Türk savaş uçaklarının Kıbrıs semalarında görülmesiyle Rum asker ve polisinin yüzündeki panik ve korkuyu gördüğünü dile getirerek, 1963’ten 1974’e kadar içine düştükleri umutsuzluğun Mehmetçiğin Ada’ya gelmesi ile sevince dönüştüğünü söyledi.

Kıbrıs Barış Harekatı öncesinde devamlı Türk basınını takip ederek Türkiye’nin müdahalesini beklediklerini kaydeden Konuralp, “O dönemde sık sık radyoda ‘Mersin’den savaş gemileri ayrıldı’ haberleri duyardık. Sonra Türk askeri buraya gelmeyince Rumlar, mevzilerden radyo ve megafonlarla bize ‘Bekledim de gelmedin’ şarkısını dinletirlerdi, moralimiz bozulurdu. Mehmetçik, Kıbrıs’a çıkınca biz de onlara ‘Bir gece ansızın gelebilirim’ şarkısını dinlettik. O anın mutluluğu tarif edilemezdi.” diye konuştu.

– “Direncimiz bittiğinde ölecektik”

Mücahitlerden Mehmet Türkkan da o dönem Kıbrıs’ta yaşayanların her türlü ihtimali göze alarak direniş gösterdiğine dikkati çekerek, “Türk askeri gelmeseydi direnebildiğimiz kadar direnecektik. Direncimiz bittiğinde ölecektik.” ifadelerini kullandı.

Mehmetçiğin 51 yıl önce Kıbrıs’a çıkarma yapmasının Ada’da yaşayan Türk varlığını fiili olarak garanti altına aldığını vurgulayan Türkkan, “Ben siyasetten anlamam. O günlerde gerçekten direniş sergiledik. Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını engelledik. Bugün bile Kıbrıs’ta bir çözüm olacaksa Türkiye’nin garantörlüğü mutlaka olmalıdır. Ana vatanın garantörlüğü olmadan Kıbrıs Türklerinin varlığını devam ettirmesi güç olacak.” diye konuştu.

– “O gün Rum taarruzunu püskürttük”

Mustafa Ağa da 20 Temmuz 1974 sabahı Girne’de Beşparmak Dağları’ndaki Türk mevzilerinde bulunduğunu kaydederek, o anları şöyle anlattı:

“20 Temmuz 1974 sabahı Mehmetçiğin gelişi öncesi helikopter ve tank güzergahlarını ayarlamıştık. Türk askeri, Kıbrıs’a çıkınca Rumlar taarruza kalktı. O gün Rum taarruzunu püskürttük. O sırada Türk askeri gerimizden gelince iki ateş arasında kaldık. Mehmetçik, bizim olduğumuzu görünce ateşi kesti. Bize dinlenmemizi söyleyerek Rumların mevzilerini aldılar.”

Mehmetçikle karşılaşması sırasında duygusal anlar yaşadığını dile getiren Mustafa Ağa, “Türk askeri ile sarıldığımızda gözlerimizden yaşlar geldi.” dedi.

Ağa, 51 yıl önce Türk askerinin Kıbrıs’a harekat yapmaması durumunda Ada’daki varlık mücadelesini kaybetme risklerinin bulunduğuna dikkati çekerek, Kıbrıs Türkü’nün her şeye ve imkansızlığa rağmen “Büyük Yunanistan” ve “Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması” yönündeki hayallerinin önüne set çektiğini sözlerine ekledi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Boğaz Şehitliği’nde tören düzenlendi….Tatar:Emanetiniz asla çiğnenmeyecek, sonsuza dek yaşatılacaktır

Published

on

By

20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 51’inci yıl dönümü kapsamında Boğaz Şehitliği’nde tören düzenlendi.

Şehitlik özel defterini imzalayan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk halkının özgürlüğü, bağımsızlığı ve egemenliği uğruna toprağa düşen aziz şehitleri asla unutmadıklarını, unutturmayacaklarını kaydederek, “Emanetiniz asla çiğnenmeyecek, sonsuza dek yaşatılacaktır” dedi.

Boğaz Şehitliği’nde bugün saat 18.00’de protokol sırasına göre çelenklerin şehitliğe sunulmasıyla başlayan törene Cumhurbaşkanı Tatar’ın yanı sıra, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Başbakan Ünal Üstel, Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ, 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Ana Muhalefet CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, bazı bakanlar, sivil toplum örgütü temsilcileri ve askeri yetkililer katıldı.

Saygı duruşu ve saygı atışının ardından bayrakların İstiklal Marşı eşliğinde göndere çekildiği törende Şehitlik Özel Defteri’ni Cumhurbaşkanı Ersin Tatar imzaladı.

Kıbrıs Türk halkının özgürlüğü, bağımsızlığı ve egemenliği uğruna toprağa düşen aziz şehitleri asla unutmadıklarını, unutturmayacaklarını kaydeden Tatar, “Bugün kendi vatanımızda, kendi devletimizde başımız dik ve özgürce yaşıyorsak bunu sizin fedakarlıklarınıza borçluyuz” ifadelerine yer verdi.

Tatar, Şehitlik Özel Defteri’ne şunları da kaydetti:

“Canlarınız pahasına Kıbrıs Türk halkını bugünlere taşıyan emek ve mücadeleleriniz daima minnet ve şükranla anılacaktır.

20 Temmuz Barış Harekatı’nın 51’inci yıl dönümünde manevi huzurunuzda saygıyla eğiliyoruz, rahat uyuyunuz, emanetiniz asla çiğnenmeyecek, sonsuza dek yaşatılacaktır. Ruhunuz şad olsun.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Meclis Başkanı Öztürkler, Barış Harekatı’nın 51. yıl dönümü nedeniyle resepsiyon düzenledi:’Kıbrıs Türkü bu adada ev sahibidir ve olmaya devam edecektir’

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 51. yıldönümü dolayısı ile resepsiyon düzenledi. Meclis bahçesinde gerçekleştirilen resepsiyon Meclis Başkanı Ziya Öztürkler ve eşi Oya Öztürkler’in konukları karşılaması ile başladı.

Resepsiyonda Gençlik Dairesi Vadili Gençlik Merkezi halk dansları tarafından hazırlanan folklor gösterisi ve 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 51’nci yıl dönümü sinevizyon gösterimi yapıldı.

Sinevizyon gösteriminin ardından konuşan Meclis Başkanı Ziya Öztürkler, Anavatan Türkiye Cumhuriyeti tarafından Kıbrıs Türk halkına armağan edilen Cumhuriyet Meclisi’nin yeni binasında Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinde dönüm noktası olan 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtının yıldönümü Barış ve özgürlük Bayramı’nı kutlamanın gururunu, coşkusunu ve heyecanını yaşadıklarını söyledi. Öztürkler, konuşmasında günün anlam ve önemini anlattı.

Öztürkler, 20 Temmuz’un sadece bir askeri müdahalenin bir kurtuluşun yıldönümü değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkını varoluşunun, kendi kaderini tayin etme hakkının, Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin desteği ile tecelli ettiği, özgür ve güvenli şekilde yaşanan bir coğrafyanın ve onurlu geleceğin temin edildiği bir gün olduğunu vurguladı.

Geleceğe umutla bakan bir halkın bayramının günü olduğunu kaydeden Öztürkler, anavatan Türkiye’ye desteğin dolayı teşekkür ederken, şehitleri saygı ve rahmetle andı, gazilere şükranlarını sundu. Öztürkler “Sesimizi kısmaya çalışanlara karşı bir halkın iradesini, cesaretini, azmini ve mücadele ruhunu ortaya koyduk, “51 yıl sonra bir kez daha ilgili taraflara sesleniyorum. Kıbrıs Türkü bu adada ev sahibidir ve olmaya devam edecektir. Kıbrıs Türkü barışın, hukukun ve adaletin yerini bilir ama teslimiyetin adını bilmez.”dedi.

Öztürkler, Kıbrıs Türk halkının geçmişi unutmadan özden gelen haklara dayalı, egemen eşitlik ve uluslararası eşit statü temelinde, Kıbrıs adası için adil ve kalıcı bir çözüm arayışından asla vazgeçmeyeceğinin altınız çizdi.

Öztürkler, “Biz anlaşma istiyoruz ama bizi yok sayan bir masada devletimizi ve kimliğimizi ortadan kaldırarak değil. Biz bayrağımızı özgürce dalgalandıracağımız onurumuzla yaşayacağımız, gerçeklere dayalı bir anlaşma, iki egemen devletin varlığının kabulünü istiyoruz. “dedi.

Kıbrıs Türkü’nün sömürge idaresine sokmanın mümkün olmayacağını belirten Öztürkler, esarete boyun eğmeyen büyük bir millet olduğunu ifade etti. Öztürkler, konuşmasında “KKTC bağımsız bir devlettir ve öyle de kalacaktır” vurgusu yaptı.Resepsiyon Ayşegül Zaim’in konseri ile sona erdi.

Devamını Oku

Kıbrıs

20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlu olsun…

Published

on

By

Devamını Oku

Trending

Reklam