Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

AB ülkeleri tahliyelerini güvenlik gerekçesiyle “erken” sonlandırdı

Avrupa Birliği ülkeleri, Taliban’ın kontrolü ele geçirdiği Afganistan’da 16 Ağustos’tan itibaren başlattığı tahliyeleri, ülkedeki güvenlik sorunları nedeniyle erken sonlandırdı.

Published

on

Taliban’ın hakim olduğu Afganistan’da, Cumhurbaşkanı Eşref Gani’nin 15 Ağustos’ta ülkeyi terk etmesinin ardından Kabil Havaalanı’ndan hemen tahliyelere başlayan Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, 31 Ağustos’ta son bulması planlanan tahliye sürecini yarıda kesmek zorunda kaldı.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB Komisyonu Başkanı Urusula Von der Leyen ve çok sayıda ülkenin siyasi lideri, geçen haftaya kadar yaptıkları açıklamalarda, Taliban’ın koyduğu son tarih olan 31 Ağustos’a kadar tahliyelerin devam edeceğini, olabilecek en fazla sayıda Afgan’ın getirileceğini söylemişti.

Kabil’deki saldırılar sonrası tahliyeler sonlandırıldı

Ancak Kabil Havalimanı yakınlarında dün yaşanan ve en az 110 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırılarının da etkisiyle AB ülkeleri tahliyelerin sonlandırıldığını duyurdu.

Öncelikli olarak kendi vatandaşlarını, büyükelçilik çalışanlarını ve askerlerini Afganistan’dan çıkartan AB ülkeleri, bu ülkede iş birliğinde olduğu Afganlardan bazılarını, onların ailelerini ve almayı vaat ettiği ülkenin önde gelen entelektüel, aktivist ve sanatçılarını kendi kaderlerine bıraktı.

“Batı, Afganistan’da büyük bir yenilgi aldı”

“Batı’nın Afganistan’da büyük bir yenilgi aldığını” bir çok kez en üst ağızdan kabul eden AB ülkeleri, Avusturya Başbakanı Sebastian Kruz’un “Benim dönemimde Afgan mülteci almayacağız.” açıklamasında olduğu gibi Afganların kabulü konusunda bölünüp, tahliye programını başarısızlıkla tamamladı.

Ayrıca, Avrupa’da yaşamını sürdüren çok sayıda Afgan, ülkelerindeki kaostan dolayı ailelerini yanlarına getirmek için özellikle Avrupa basını aracılığıyla yardım çağrıları yapsa da bunların çok büyük bir kısmı sonuçsuz kaldı.

AB mevcut durumda, ülkelerinden kaçan Afganların, İran ve Pakistan gibi sınırdaki ülkelerde kalması ve onlara dışarından insani yardım gönderilmesi yönünde bir politika izliyor.

Tahliye sürecini tamamlayan AB ülkelerinin bazılarında şu gelişmeler yaşandı:

Almanya

Kabil’de kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle 26 Ağustos akşamı Afganistan’dan tahliye uçuşlarını sonlandırdı.

Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer, kalan tüm Alman askerleri, polis memurları ve diplomatların askeri uçakla tahliye edildiğini söyledi.

Almanya Başbakanı Angela Merkel de askeri uçaklarla tahliyelerin sona ermesine rağmen Afgan yerel personeli, aile üyeleri ve şimdiye kadar ülkeyi terk edemeyen risk altındaki diğer kişiler için çabalarını sürdüreceklerini açıkladı.

Taliban’ın, Kabil’de kontrolü ele geçirmesinden bu yana Afganistan’dan yaklaşık 5 bin 200 kişiyi tahliye eden Almanya’nın bu ülkede halen 8 bin yerel çalışan olduğu belirtiliyor.

Fransa

Afganistan’dan tahliye operasyonlarına bugün son veren Fransa, şimdiye kadar bu ülkeden 100’ün üzerinde Fransız ve 2 bin 500’den fazla Afgan’ı getirdi.

İspanya

Afganistan’dan 1900 kişinin tahliye edildiğini duyuran İspanya hükümeti, bunların arasında İspanyol ailelerin, diplomatların, İspanya ile iş birliği yapan Afgan çalışanların ve ailelerinin, ABD ile AB ülkeleri ve NATO, BM gibi kurumlarla bağlantılı olan Afganların olduğunu açıkladı.

Tahliye sürecini bugün sonlandıran İspanya, Madrid’deki bir askeri üste toplandığı Afganların AB ülkelerine dağıtılacağını belirtti.

Belçika

Afganistan’dan tahliyeleri 26 Ağustos’ta durduran Belçika, bu ülkeden Hollanda ve Lüksemburg vatandaşları ile kendileri için çalışan Afganlar ve ailelerinden oluşan bin 400’den fazla kişiyi tahliye etti. Geride, tahliyesi planlanan 112 kişinin kaldığı belirtildi.

Hollanda

Afganistan’dan tahliyeleri 26 Ağustos’ta sonlandırıldığını duyuran Hollanda Dışişleri Bakanlığı, bugüne kadar bin 500’den fazla Hollanda vatandaşı ve yerel Afgan çalışanın ülkeden çıkarıldığını aktardı.

İtalya

Afganistan’dan şu ana kadar 2 bin 700’den fazla kişiyi tahliye eden İtalya’nın, Kabil-Kuveyt-Roma hattında kurduğu “hava köprüsü” ile kurtarma operasyonları sürüyor.

İtalya Savunma Bakanı Lorenzo Guerini, terör saldırılarının ardından Afganistan’da tahliye sözü verdikleri 300 kadar kişinin dört uçuşla İtalya’ya getirileceğini söyledi.

Bulgaristan

Dışişleri Bakanlığının açıklamasına göre önce askeri personelini çeken Bulgaristan, Afganistan’daki 20 vatandaşını da 20 Ağustos’ta tahliye etti.

AB dışı ülkelerden İngiltere, geride bin 100 kadar Afgan’ı bırakıyor

İngiltere’nin Kabil’den tahliyelerinin bugün tamamlanması öngörülüyor. Savunma Bakanı Ben Wallace, genel olarak tahliyelerin tamamlandığını, geride, evrakları hazır olmasına rağmen 800 ila bin 100 Afgan’ın kalacağını ifade etti.

İngiltere, havaalanında bekleyen bin kişinin de eklenmesi halinde toplam tahliyelerin sayısının 16 bine ulaşacağını açıkladı.

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

İstanbul’da Ukrayna, Rusya ve Türkiye heyetlerinin görüşmesi devam ediyor

Published

on

By

Türkiye’nin ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye-Rusya-Ukrayna Üçlü Toplantısı, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın başkanlığında sürüyor.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Türkiye, Rusya ve Ukrayna heyetleri arasındaki toplantı, Fidan’ın başkanlığında devam ediyor.

Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde yapılan Türkiye-Rusya-Ukrayna Üçlü Toplantısı’ndaki Türk heyetinde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın da bulunuyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Müşaviri Vladimir Medinskiy’nin başkanlık ettiği Rus heyetinde, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Galuzin, Rusya Genelkurmay Başkanlığı Ana İstihbarat Dairesi (GRU) Başkanı İgor Kostyukov ve Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Aleksandr Fomin ve yetkililer yer alıyor.

Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov’un başkanlık ettiği Ukrayna heyetinde ise Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergiy Kyslytsya, Ukrayna Güvenlik Servisi (SBU) Başkan Yardımcısı Oleksandr Poklad, Dış İstihbarat Servisi Başkan Yardımcısı Oleh Luhovskyi ve yetkililer bulunuyor.

Devamını Oku

Dünya

İngiltere’nin iç istihbarat servisi MI5 kapılarını ilk kez halka açtı

Published

on

By

Tarihinde ilk kez halka kapılarını açan İngiltere’nin iç istihbarat servisi MI5, 100 yılı aşkın yürüttüğü gizli operasyonları gün yüzüne çıkaran bir sergiye imza attı.

İngiliz Ulusal Arşivi ile yapılan işbirliği sonucunda ortaya çıkan “MI5: Resmi Sırlar” sergisi, Britanya’nın en gizli kurumlarından birinin iç işleyişine nadir bir bakış sunuyor. Sergi, İkinci Dünya Savaşı dönemindeki casusluktan terörle mücadele faaliyetlerine kadar birçok dönemi kapsıyor.

Londra’daki Ulusal Arşivler’de eylül sonuna kadar ziyarete açık olacak sergi, Britanya istihbarat tarihinde bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.

Sergi; MI5’ın hikayesini, Birinci Dünya Savaşı öncesinden başlayarak iki dünya savaşı, Soğuk Savaş casusluğu, yerli tehditler ve dijital çağda terörle mücadele süreçlerini anlatıyor.

Uzun süredir mühürlü dosyalar, casus romanlarından fırlamış gibi duran fiziksel eşyaların halkın ilgisine sunulduğu sergide oldukça dikkat çekici ve şaşırtıcı nesneler yer alıyor.

– Casuslar, sabotajcılar ve 110 yıllık bir limon

AA muhabirine açıklamada bulunan küratör ve tarihçi Mark Dunton, sergiye ilişkin, “MI5 ilk kez başka bir kurumla kendi tarihine dair bir işbirliği yapıyor. Bu anlamda yepyeni bir alan açıyoruz.” dedi.

Alman casus Karl Muller tarafından 1915’te görünmez mürekkep olarak kullanılan, kurumuş ve kararmış 110 yıllık limona işaret eden Dunton, “Simsiyah, buruşmuş, sıkışmış durumda ama arşivimizin bir parçası. Muller bu limonun suyunu görünmez yazı için kullanıyordu. Masum görünen iş mektuplarının satır aralarına yazıyordu.” ifadelerini kullandı.

Dunton, Sovyet ajanı oldukları ortaya çıkan Kroger çiftinin evinde bulunan gizli telsiz vericiye ilişkin de “Bu vericiyle Moskova’ya flaş mesajlar, her türden gizli bilgi yolluyorlardı. Gerçekten büyüleyici şeyler var bu sergide.” diye konuştu.

MI5’ı duyan bazı insanların hemen James Bond ve onun hayal dünyasını düşünmeye başladığını söyleyen Dunton, “Ama biz burada MI5’ın gerçek yüzünü gösteriyoruz, başarıları da, başarısızlıkları da.” değerlendirmesinde bulundu.

Mark Dunton sözlerini şöyle sürdürdü:

“İnsanların her gün bu dosyaları incelediğini görüyorum. Detaylara olan ilgileri inanılmaz. Dinleme cihazlarından elde edilen konuşmalar ya da MI5 ajanlarının sokakta takip ettikleri kişilere dair yazdıkları raporlar gibi belgeler var.”

– Bond’un ötesindeki gerçek dünya

Sergide, ünlü casus Guy Burgess’in Sovyetler’e kaçmadan önce Reform Kulübü’nde unuttuğu deri evrak çantası ve bir başka ünlü Cambridge Beşlisi üyesi olan Kim Philby’nin 1963’teki itirafına dair yeni belgeler de sergilenenler arasında bulunuyor.

James Bond’un cazibeli dünyasından çok uzakta olan sergi, karşı istihbaratın zorlu ve titiz gerçekliğini gözler önüne seriyor. Dinleme cihazlarından alınan telefon konuşmaları dökümleri, takip raporları ve daha önce gizli olan fotoğrafların görülebildiği sergide, ziyaretçiler, ayrıntılı biçimde yeniden oluşturulmuş 20 vaka dosyasını inceleyerek bir MI5 analisti gibi düşünebilme imkanına da sahip olabilecek.

Soğuk Savaş dönemindeki güvenlik açıkları ve Cambridge Beşlisi gibi sızmaların yol açtığı zararların açıkça görülebildiği sergi MI5’ın hatalarını ortaya koyuyor.

Öte yandan, sergi bazı önemli başarıları da öne çıkarıyor. Örneğin, İkinci Dünya Savaşı sırasında yakalanan Alman ajanların çifte ajana dönüştürülmesini sağlayan Double Cross Operasyonu gibi büyük zaferler vurgulanıyor.

Sergide ayrıca, içişleri bakanı olarak 6 yıl MI5’tan sorumlu bulunan Eski Başbakan Theresa May ile eski MI5 genel müdürleri ve istihbarat tarihçisi Christopher Andrew gibi siyasi figürlerle yapılan video röportajlara da yer veriliyor.

Ulusal Arşivler yıllardır MI5’ın gizliliği kaldırılmış belgelerini alıyordu, ancak bu sergi, ajansın ilk kez kapsamlı ve kamusal bir şekilde kendi tarihini anlatmayı kabul ettiği etkinlik olarak öne çıkıyor.

Devamını Oku

Dünya

Erdoğan: Schengen gibi vize uygulamalarının gözden geçirilmesi şart

Published

on

By

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye, 1,3 trilyon dolar ekonomik büyüklüğü, 85 milyonu aşan genç ve dinamik nüfusu, rekabetçi sanayisi ve büyük tüketim pazarlarına doğrudan erişimiyle kritik önemdedir. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliğimizin güncellenmesinin, tedarik zincirlerinin güvenliğine katkı sunacağı kanaatindeyiz.” dedi

Erdoğan, “Ayrıca, bu adımın otomotiv, ilaç, savunma sanayii gibi kritik sektörlerde ortak üretim ve yatırım imkanlarının önünü açacağına inanıyoruz. İnsanlarımızın ve dolayısıyla mal, hizmet ve sermayenin hareketliliğini kısıtlayan Schengen gibi vize uygulamalarının da gözden geçirilmesi şart.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Arnavutluk’un başkenti Tiran’da düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu 6. Zirvesi Genel Oturumu’nda konuştu.

Zirveye katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama başta olmak üzere zirvenin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

“Kıtamızı yeniden tanımlayacak yeni bir vizyonu konuşmak için bir araya geldik. Birlik içinde işbirliği temelinde ve ortak eylem ruhuyla hareket etmemiz, her zamankinden daha fazla önem taşıyor.” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

“Uluslararası alandaki güven bunalımının aşılması için adil ve kapsayıcı bir küresel yönetişim mimarisinin tesis edilmesine ihtiyaç var. Güvenliğin bölünmezliği ve refahın daha hakkaniyetli paylaşılması ilkeleri üzerinde bina edilecek bu dönüşümü bizler Avrupa kıtası olarak öncelikle kendi evimizde başlatmalıyız. Savunma sanayii, enerji, ulaştırma koridorları ve bağlantısallık, arz ve tedarik zincirleri, dijital piyasalar ve kritik mineraller gibi muazzam işbirliği potansiyeline sahip olduğumuz birçok alan bulunuyor.

Avrupa güvenliğinin geleceğini istişare ettiğimiz bu kritik dönemde Avrupa Birliğinin kendi savunma sanayisini geliştirmesine yönelik gayretler faydalıdır. Bu çabaların NATO’nun merkezi rolünü aşındırmayacak şekilde birlik üyesi olmayan müttefikleri de kapsaması gerektiğini düşünüyoruz. ReArm ve SAFE gibi girişimlerin bu anlayışla yürütülmesinin Avrupa güvenliğinin hayrına olacağına inanıyoruz. Geçmişte Avrupa’da yaşanan birçok savaş ve ihtilaf bize göstermiştir ki, savunma ve güvenlik gibi son derece hayati olan konularda bölündükçe zayıflıyoruz, birleştikçe güçleniyoruz.”

– “Schengen gibi vize uygulamalarının da gözden geçirilmesi şart”

Avrupa’nın ortak geleceğini düşünürken hiç şüphesiz ekonomik güvenliklerini teminat altına alacak adımları da istişare etmeleri gerektiğini dile getiren Erdoğan, şu hususlara dikkati çekti:

“Türkiye, 1,3 trilyon dolar ekonomik büyüklüğü, 85 milyonu aşan genç ve dinamik nüfusu, rekabetçi sanayisi ve büyük tüketim pazarlarına doğrudan erişimiyle kritik önemdedir. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliğimizin güncellenmesinin, tedarik zincirlerinin güvenliğine katkı sunacağı kanaatindeyiz. Ayrıca, bu adımın otomotiv, ilaç, savunma sanayii gibi kritik sektörlerde ortak üretim ve yatırım imkanlarının önünü açacağına inanıyoruz. İnsanlarımızın ve dolayısıyla mal, hizmet ve sermayenin hareketliliğini kısıtlayan Schengen gibi vize uygulamalarının da gözden geçirilmesi şart.”

Erdoğan, son yıllardaki yatırımlar ve doğal gaz alanındaki anlaşmalarla Türkiye’yi bölge coğrafyası için önemli bir enerji merkezi haline getirme hedeflerine adım adım yaklaştıklarını belirterek, “Bölgenin en gelişmiş enerji altyapısına sahip ülkesi olarak enerji dönüşüm sürecinde Türkiye, Avrupa’da önemli bir aktördür. Yenilenebilir enerji alanındaki adımlarımız sadece ülkemiz için değil, tüm bölge için fırsatlar sunuyor. Çok taraflı ulaştırma güzergahlarının merkezinde konumlanan Türkiye, Avrupa’nın kesintisiz tedarik zincirlerinin muhafazasına ciddi katkı sağlıyor.” dedi.

– “2022’den bu yana ilk kez önemli fırsat penceresi aralandı”

Ukrayna’da silahların susması ve barış zeminin oluşturulması için kritik dönemeçte olunduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Geçmişte olduğu gibi bugün de kapsamlı bir ateşkes öncelikli olmak üzere çözüme dönük çabaların her birine katkı sağlıyoruz. Sürecin hassasiyetine binaen bir dayatmada bulunmaksızın tarafların teşvik edilmesi, adil ve kalıcı barışa ulaşılması bakımından çok önemlidir. Sayın (Donald) Trump, (Vladimir) Putin ve (Volodimir) Zelenskiy ile ayrı ayrı görüşmelerimiz oldu. Sayın (Emmanuel) Macron ve (Giorgia) Meloni beni aradılar. Zelenskiy dün Ankara’daydı. Kendisiyle görüşmemiz sonrasında teknik görüşmelere başlama kararı aldık. Mart 2022’den bu yana ilk kez akan kanı durdurma noktasında önemli fırsat penceresi aralandı. Nitekim şu anda İstanbul’da Dışişleri Bakanımın riyasetinde görüşmeler Rusya, Ukrayna, Türkiye arasında devam ediyor. Bunun heba edilmemesi gerektiğine inanıyorum. Gelinen aşamada barışın süratle tesisi için Ukrayna ve Rusya arasında diyalog kanallarının açık tutulması için buradaki tüm ortaklarımızın desteğine güveniyoruz. Her zaman ifade ettiğim gibi adil bir barışın kaybedeni olmayacaktır. Türkiye, bu süreçte üzerine düşenleri yapmaya devam edecektir.”

– “Ateşkes için Avrupa’nın gereken ilgiyi göstermesini bekliyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de 20 aydır eşi görülmemiş bir insani felaketin yaşandığına, her gün çoğu çocuk ve kadın onlarca masumun katledildiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“Buna ‘dur’ demek, ‘artık yeter’ demek mecburiyetindeyiz. Netanyahu’nun uzlaşmaz, saldırgan ve kibirli tutumu, Gazze ile birlikte tüm bölgemizi burada yaşayan farklı inançlardan insanları da tehlikeye atıyor. Gazze’de ateşkesin tesisi için de Avrupa’nın gereken iştiyak ve ilgiyi göstermesini bekliyoruz. Gazze’de 2 milyondan fazla insanın açlığa mahkum edilmesi karşısında uluslararası camianın eylemsiz kalması ne vicdani kıstaslarla ne insanlık onuruyla bağdaşmaktadır. Kalıcı ateşkesin yanı sıra insani yardım sevkiyatının teminat altına alınması ve Gazze’nin yeniden yaşanabilir hale getirilmesi için de tüm imkanlarımızı seferber etmeliyiz. Esas hedefimiz ise sürdürülebilir tek çözümü teşkil edecek olan iki devletli çözümü hayata geçirmek olmalıdır.”

– “İşbirliğini sağladığımızda üstesinden gelemeyeceğimiz tehdit kalmayacak”

Suriye’de yaklaşık 14 yıldır süren çatışmaların sona ermesiyle yeni ve umut dolu bir sayfanın açıldığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

“ABD Başkanı Sayın Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldıracağını duyurması, Suriye’nin bir an önce refaha kavuşması için atılmış çok kıymetli bir adımdır. Bu kararıyla Sayın Trump, bölgesel istikrara ve kalkınmaya verdiği önemi bir kez daha göstermiştir. Söz konusu kararın diğer ülkelere de örnek olmasını diliyoruz. Avrupa Birliği tarafından sabık rejime yönelik getirilen yaptırımların aynı şekilde ivedilikle kaldırılmasını, yeniden imar faaliyetleri için mali destek sağlanmasını bekliyoruz. Elbette bu destek ülke dışındaki Suriyelilerin gönüllü, onurlu ve güvenli geri dönüşlerini de hızlandırıcı bir etki yapacaktır.

Belirsizliklerin arttığı mevcut ortam, bizleri ortak çözümler etrafında kenetlenmeye mecbur kılıyor. Dayanışmayı, kaynaklarımızı iyi kullanmayı ve samimi işbirliğini sağladığımızda kıta olarak üstesinden gelemeyeceğimiz tehdit ve sınama kalmayacağına canıgönülden inanıyorum. Bu düşüncelerle toplantımızın güvenli, müreffeh ve istikrarlı bir Avrupa için hayırlar getirmesini temenni ediyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam