Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Afganistan’da geçici hükümet: Birçok isim BM’nin yaptırım listesinde

Taliban’ın ilan ettiği “geçici hükümet”te yer alanların tamamına yakını Peştunlardan ve Taliban mensuplarından oluşuyor. Pek çok ismin ise BM yaptırımlar listesinde bulunması dış dünyayla ilişkilerde Taliban’ı zor bir sınavla karşı karşıya

Published

on

Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid’in, Kabil’de düzenlediği basın toplantısında açıkladığı “geçici hükümet”te 30 Peştun, 2 Tacik ve 1 Özbek “bakan vekili” yer aldı.

Afganistan’da Peştunlar ülke nüfusunun yarısını oluşturuyor ve daha çok güney vilayetlerinde yaşıyor.

En kalabalık ikinci etnik grup ise Tacikler. Pencşir gibi başkent Kabil’in kuzeyindeki vilayetlerde ve Tacikistan sınırındaki yerleşim yerlerinde ağırlıkta olan Tacikler, nüfusun yüzde 25 ila 30’unu oluşturuyor.

Hükümette Taliban mensupları dışında isimlere yer verilmemesi dikkati çekti

Taciklerden sonra en kalabalık etnik yapı Hazaralar. Ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturan bu topluluktan sonra Özbek, Türkmen ve Beluçlar etnik kompozisyonun en önemli bileşenleri.

Ülkenin etnik dengelerinin Taliban hükümetine yansımamış olması ve Taliban mensupları dışında isimlere yer verilmemesi, uluslararası kamuoyunda en fazla dikkat çeken husus oldu.

“Başbakan Yardımcısı Vekili” Molla Abdulselam Hanefi Özbek, “Sınır ve Kabile Bakanlığı Vekili” Molla Nurullah Nuri ile “Genelkurmay Başkanı” Kari Fasihuddin Tacik kökenli olsalar da yine Taliban hareketinin önde gelen mensupları arasında yer alıyorlar.

Hükümette yer alan bisimlerin birçoğu BM’nin yaptırım listesinde

Kapsayıcı bir temsilin daha sonra sağlanıp sağlanamayacağı, Taliban’ın ilan ettiği geçici yapının ne şekilde daimi karakter kazanacağı bilinmiyor.

Diğer taraftan, Taliban hükümetinde yer alan isimlerin birçoğu halen BM Güvenlik Konseyi’nin yaptırımlar listesinde bulunuyor.

Taliban’ın ABD ile yaptığı anlaşmanın ilerleyen evrelerinde grubun üst düzey isimlerinin BM listesinden çıkartılması öngörülmüş ancak süreç ilerlememişti.

Almanya’dan “hükümet kapsayıcı olmadı” vurgusu

Hükümette kadınlara yer verilmesi için dış dünyadan gelen baskılara karşın daha önce de duruşunu belli eden Taliban yönetimi, beklendiği üzere herhangi bir kadına görev vermedi. Bu husus dünya medyasında en fazla işlenen konulardan biri oldu.

ABD Dışişleri, tümü Taliban’dan meydana gelen “hükümet”te hiçbir kadın bulunmamasını not ettiklerini bildirirken, Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas da “hükümet”in kapsayıcı olmadığına vurgu yaparak gelişmenin iyimserlik oluşturmadığını ifade etti.

“Hükümet” başkanlığı için Molla Birader yerine Molla Hasan

Son aylarda tüm diplomatik süreçlerde ve müzakerelerde Molla Abdulgani Birader’in ön plana çıkması, “başbakanlık” görevinin kendisine verileceği beklentisine yol açmıştı.

Ancak Taliban haftalar süren iç müzakerelerin ardından Molla Muhammed Hasan’da karar kıldı.

Hasan, Taliban’ın en üst karar alma organı olan Liderlik Konseyi’ne uzun süre başkanlık etti. Taliban’ın kurucularından olan Hasan, 1996 ve 2001 arasındaki Taliban yönetiminin ilk dışişleri bakanı ve daha sonra başbakan yardımcılığı görevini yürüttü.

Hasan’ın Taliban’ın kurucusu Molla Ömer’e yakın olduğu biliniyor. Taliban’ın kalesi Kandahar’dan olan Hasan, grup içinde yüksek saygı görüyor.

1996-2001 yılları arasındaki Taliban hükümetindeki rolü nedeniyle Hasan, BM yaptırımı altında bulunuyor.

Abdulgani Birader, Hasan’ın yardımcısı oldu

Birader, ABD ve diğer ülkelerle yürüttüğü diplomatik ilişkiler nedeniyle öne çıkmıştı. Bu nedenle kurulacak hükümete Birader’in öncülük etmesi bekleniyordu. Ancak Birader, Hasan’ın yardımcılığına getirildi.

Birader, eski hükümet döneminde savunma bakanı yardımcılığı görevini yürütüyordu.

ABD işgaliyle Taliban hükümetinin düşmesinden sonra grubun başlattığı saldırılarda Birader, önemli bir figür oldu.

Trump’ın isteğiyle serbest kaldı

Pakistan’ın güneyindeki Karaçi kentinde 2010’da güvenlik güçlerince yakalanan Birader, ABD ile sürdürülen barış görüşmelerine katkısı olacağı düşüncesiyle eski ABD Başkanı Donald Trump’ın talebiyle 2018’de serbest bırakıldı.

ABD ile Taliban arasında imzalanan barış anlaşmasına Taliban adına Molla Birader imza atarken, müzakerelerde birçok devlet adamıyla üst düzey görüşmeler gerçekleştirdi.

Ocak 2019’dan bu yana Taliban’ın Doha’daki siyasi ofisinin başkanlığını yürüten Birader, ABD-Taliban barış anlaşması kapsamında 3 Mart 2020’de Trump ile telefonda görüşerek, bir ABD başkanıyla görüşen ilk Taliban yöneticisi oldu.

Birader, Kabil’in Taliban’ın kontrolüne girmesinden kısa süre sonra diğer üst düzey grup üyeleriyle kameralar karşısına geçmiş, Afganistan’ı yönetirken izleyecekleri politikalara dair ilk basın açıklamasını yapmıştı.

Molla Abdusselam Hanefi: Özbek kökenli tek yönetici

Geçici hükümette “başbakan vekili” olan Molla Muhammed Hasan’ın yardımcılığına getirilen Abdul Selam Hanefi, kabinede tek Özbek kökenli Taliban yöneticisi.

Grubun Katar’daki siyasi ofisinin sürdürdüğü müzakere ekibinde yer alan Hanefi, Kabil kontrol altına alındıktan sonra basın açıklaması yapılması amacıyla kameralar karşısına geçmişti.

Fakir bir aileden gelen ve küçük yaşta yetim kalan Hanefi, Taliban’ın insan kaynağını oluşturan Pakistan medreselerinde yetişti. ABD işgali öncesi Taliban iktidarında Eğitim Bakanı yardımcılığı görevini yürüttü.

Siraceddin Hakani: FBI “küresel terörist” olarak tanımlamıştı

Taliban’ın önemli kanatlarından olan Hakkani Grubu’nun lideri Siraceddin Hakkani “içişleri bakanı vekili” oldu.

Pakistan-Afganistan sınırı boyunca Taliban’ın ekonomik ve askeri varlıklarını yöneten Hakkani Grubu, ülkedeki birçok bombalı eylemden sorumlu tutuluyor.

2008’de Kabil’in lüks otellerinden birine yapılan baskın ve dönemin Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai’ye yönelik suikast girişimiyle Hindistan’ın Kabil elçiliğine yapılan bombalı saldırılar, bu suçlamalardan bazıları arasında gösteriliyor.

ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI), daha önce Hakkani’nin tutuklanmasını sağlayacak bilgiyi verene 5 milyon dolara kadar ödül vereceğini duyurmuştu. Hakkani, FBI tarafından “küresel terörist” olarak tanımlanmıştı.

Siraceddin Hakkani’nin amcası Halil El-Rahman Hakkani de “Mülteciler Bakanlığı vekilliğine” getirildi. Hakkani ailesinden 2 kişi daha kabinede yer buldu.

Molla Muhammed Yakub Mücahid

Taliban’ın kurucusu Ömer’in oğlu Muhammed Yakub Mücahid, “savunma bakanı vekilliğine” getirildi. Yakup, grubun Afganistan’daki askeri operasyonlarını yönetiyordu.

Önceki Taliban lideri Molla Mensur’un ölümünün ardından Taliban liderliğinin Yakub’a teklif edildiği ancak bunu yaşının genç olması ve askeri deneyiminin eksik olmasından dolayı reddettiği ifade ediliyor.

31 yaşındaki Molla Muhammed Yakup’un, babasının ölümünden önce tanınırlığı da düşüktü.

Emirhan Muttaki

“Dışişleri bakanı vekilliği” görevine getirilen Emirhan Muttaki, eski Taliban yönetiminde eğitim bakanlığı ile kültür ve enformasyon bakanlığı yaptı.

Grubun, Katar’daki müzakere heyetinin üyesi olan Muttaki’nin örgüt içindeki ılımlı seslerden biri olduğu dile getiriliyor.

Muttaki, ABD’nin Afganistan’dan çekilme süreciyle ilgili yürütülen müzakerelere katıldı.

Muttaki’nin yardımcılığına ise, Şir Muhammed Abbas Stanikzai getirildi.

Önceki Taliban hükümetinde bakan yardımcısı olan Stanikzai, Taliban’ın bazı ülkelere yaptığı diplomatik ziyaretlerde de yer aldı.

Kari Fasihuddin: Pencşir’in başkentine ayak basan ilk Taliban komutanı

Taliban içinde “Kuzeyin Fatihi” lakabıyla bilinen Tacik kökenli “Genelkurmay Başkanı” Kari Fasihuddin, tarihte Pencşir eyaletinin başkenti Bazarak’a ayak basan ilk Taliban komutanı olarak biliniyor.

Taliban Askeri Komisyonu Komutan Yardımcısı Kari Fasihuddin, Taliban’ın Afganistan’ın kuzeyini ele geçirmesinde kilit rol oynadı. Fasihuddin ülkenin kuzeydoğusundaki Badahşan’dan gelen bir isim.

İstihbarat başkanı ve 3 isim Guantanamo tutuklusuydu

Taliban yönetiminde yer alan 4 üst düzey Taliban yetkilisi, Guantanamo cezaevinde tutuklu kalmış ve 2014’te mahkum takasıyla serbest bırakılan isimlerden oluşuyor.

Nurullah Nuri, “Sınır ve Kabile Bakanlığı vekilliği”; Hayrullah Hayırhah, “Kültür ve Enformasyon Bakanlığı vekilliği”; Muhammed Fazıl Mazlum ise “Savunma Bakan Yardımcılığı”na getirildi.

ABD’nin bir dönem Guantanamo’da hapsettiği Abdulhak Vasık’a ise “İstihbarat Direktörü vekilliği” görevi verildi.

Taliban hükümetinin uluslararası tanınma durumu

Taliban’ın 15 Ağustos’ta başkent Kabil’e girmesi ve Pencşir dahil ülkenin tümünü kontrolüne almasının ardından uluslararası alanda tanınıp tanınmayacağı tartışmaları başlamıştı.

ABD ve Avrupa ülkeleri, vatandaşları ve kendileriyle iş birliği yapan Afganların tahliyesi için Taliban’la çok yakın temaslar yürütmesine karşın yönetimin tanınmasına sıcak bakmadıkları mesajını vermeye devam ediyor.

Taliban’la en yakın ilişkiye sahip ülke olarak bilinen Pakistan da meseleye Afganistan’daki koşulları ve uluslararası konjonktürü dikkate alarak yaklaştığını bildiriyor.

Taliban’ın özellikle finansman ve altyapı yatırımları için en büyük umudu durumundaki Çin yönetimi de iyi ilişkiler kurma ve yürütme konusunda güçlü mesajlar vermesine karşın tanınma konusunda aceleci davranmayacağını gösterdi.

“Afganistan süratle toparlanması” gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Türkiye’nin konuya yaklaşımına ilişkin, “Biz burada süreci dikkatle takip etmeliyiz. Bir defa kesinlikle Taliban’ın devlet olma veya devlet yönetme noktasındaki duruşu nedir, bunu göreceğiz.” ifadelerini kullanmıştı.

Afganistan'da geçici hükümet: Birçok isim BM'nin yaptırım listesinde

Afganistan'da geçici hükümet: Birçok isim BM'nin yaptırım listesinde

Afganistan'da geçici hükümet: Birçok isim BM'nin yaptırım listesinde

Afganistan'da geçici hükümet: Birçok isim BM'nin yaptırım listesinde

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

DAÜ-SEN Başkanı’ndan Başbakan Üstel’e mektup…

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) Başkanı Ercan Hoşkara, Başbakan Ünal Üstel’e hitaben mektup yayınlayarak 4 Nisan 2024’te hükümet, DAÜ yönetimi ve sendikalar arasında imzalanan 4 yıllık protokolün eksiksiz uygulanması için sürece müdahale etmesini istedi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin protokole uymadığını farklı ortamlarda dile getirdiğini belirten Hoşkara “DAÜ-SEN olarak Sayın Eğitim Bakanını haklı bulmakla beraber protokolün yürütülmesinden sorumlu olan İstişare ve Eşgüdüm Komisyonunun Başkanı olan Eğitim Bakanının da bu tablodan sorumlu olduğunu belirtmek gerekiyor. Hükümetinizin, DAÜ yönetimindeki en üst karar organı olan Vakıf Yöneticiler Kurulu’nu göreve getiren noktada olduğunu da hatırlatmak isteriz. Hükümetinizin ve Eğitim Bakanının, ayrıca yüksek öğretim alanında uygulanması gereken Stratejik Planı uygulamadığını da gözlemlemekteyiz” dedi.

DAÜ-SEN Başkanı Ercan Hoşkara, protokol gereği İstişare ve Eşgüdüm Komisyonu Başkanı Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun 28 Mayıs’ta toplantı düzenlediğini belirtti. Hoşkara, sendikanın toplantıda mevzuata açıkça aykırı karar ve uygulamaları, yasalara ve anayasaya aykırı tüzük değişikliği önerilerini, üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilere uygulanacak burs oranlarını ve protokolün yürütülmesiyle ilgili diğer konuları gündeme getirdiğini söyledi.

-“Üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilerin burs oranlarının yüzde 70-80’e çıkarılması üniversitenin intiharı olacak”

Hoşkara, daha önce üniversite kamuoyunda ve yetkili kurullarda paylaştıkları görüşleri toplantıda da dile getirdiklerini ifade ederek, üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilere uygulanacak burs oranlarının yüzde 70-80 aralığına çıkarılmasının üniversitenin mali açıdan intiharı olacağını vurguladıklarını kaydetti. Hoşkara, DAÜ Rektörlüğü ve Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun aldığı bu kararla KKTC vatandaşlarının tarihte ilk kez yabancı öğrencilerden daha fazla harç ödemek durumunda kalacağını belirttiklerini aktardı. Ayrıca mevzuata açıkça aykırı kararlar ile tüzük değişikliklerinin DAÜ’de kaosa yol açacağı uyarısında bulunduklarını ifade etti.

Hoşkara, İstişare ve Eşgüdüm Komisyonu toplantısının ardından 29 Mayıs’ta Başbakanlık’ta Eğitim Bakanı ve Başbakanlık Müsteşarı’nın da katıldığı görüşmede, sorunları Başbakan Ünal Üstel ile paylaştıklarını ve diyalogla, uzlaşı içinde mevzuata uygun çözümler bulma konusunda anlaştıklarını söyledi. Ancak aradan bir buçuk ay geçmesine rağmen yaptıkları tüm makul önerilerin sonuç vermediğini belirten Hoşkara, Başbakan başkanlığında yapılması beklenen toplantının da gerçekleşmediğini kaydetti.

DAÜ’de protokol gereği giderlerin azaltılmasına yönelik tedbirlerin yüzde 90’ının hayata geçirildiğini ifade eden Hoşkara, geriye kalan yüzde 10’luk kısmın ise DAÜ yönetiminden kaynaklanan nedenlerle tamamlanamadığını dile getirdi. Hoşkara, çalışanların maaşlarından fedakarlık yaptığını, yeni istihdam yapılmadığını, iş yükünün arttığını ve devlet mali katkısının yükseldiğini belirterek, tüm bu fedakarlıklara rağmen öğrenci gelirlerinin oransal azalışının devam etmesi riski bulunduğunu söyledi. Hoşkara, ayrıca mevzuat ihlallerinin kurumda kaos yarattığını ifade etti.

-“Tarihte ilk kez KKTC vatandaşı yeni kayıtlı öğrenciler yabancı öğrencilerin iki katı harç öder noktaya geldi”

Hoşkara, tüm itirazlara rağmen Eğitim ve Maliye Bakanlarının desteği ile DAÜ Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun onayıyla DAÜ Rektörlüğü’nün, üçüncü ülkelerden gelen öğrencilere uygulanan yüzde 50 burs oranını yeni yabancı öğrenciler için yüzde 80’e çıkardığını kaydetti. Bu uygulama sonucunda eski kayıtlı yabancı öğrencilerin yeni kayıtlılardan daha fazla harç öder duruma geldiğini belirten Hoşkara, tarihte ilk kez KKTC vatandaşı yeni kayıtlı öğrencilerin yabancı öğrencilerin iki katı harç öder noktaya geldiğini söyledi. Çift uyruklu öğrencilerin KKTC vatandaşı olarak değil, yabancı öğrenci statüsünde kayıt yaptırmayı tercih etmeye başladığını aktaran Hoşkara, DAÜ yönetiminin ucuz harçlarla yabancı öğrenci getirme kervanına katıldığını ifade etti.

-“Karar devlete ve DAÜ’ye kaybettiren, öğrenci getirme acentelerine kazandıran bir karar”

Hoşkara, bu kararın devlete ve DAÜ’ye kaybettiren, öğrenci getirme acentelerine kazandıran bir karar olduğunu belirterek, yıllardır dengesi oturmuş harç politikasının tamamen bozulduğunu söyledi. KKTC vatandaşlarının eskiden en az harcı verirken şimdi en çok harç ödeyen kesim haline geldiğini kaydeden Hoşkara, yeni kayıtlı yabancı öğrencilerin de eski kayıtlılardan daha az harç öder hale geldiğini, bunun öğrenciler arasında huzursuzluk yarattığını vurguladı.

Hoşkara, bir taraftan yeni harç politikasıyla öğrencilerin huzursuz edildiğini, diğer taraftan mevzuata aykırı kararlar ve anayasaya aykırı tüzük değişikliği girişimleriyle çalışanların da huzursuz edildiğini belirtti. Üniversitenin gereksiz hukuki tartışmalar ve mahkeme süreçlerine sürüklendiğini söyleyen Hoşkara, sendikanın sorunları çözmek için yaptığı tüm önerilerin sonuçsuz kaldığını ifade etti.

Hoşkara, DAÜ’de protokolle sağlanmaya çalışılan istikrar ve sürdürülebilirlik ortamının, yanlış ve hatalı yönetim kararları nedeniyle bilinçli veya bilinçsiz şekilde bozulduğunu söyledi. Üniversitede yeni bir kaosa neden olacak yönetimsel kararların alındığı bir sürecin yaşandığını ifade eden Hoşkara, bu mektubun daha önce Başbakan’a ilettikleri uyarıları kamuoyu huzurunda tekrarlamak amacıyla yazıldığını belirtti.

Hoşkara, daha fazla geç olmadan sürece müdahale edilmesi gerektiğini vurgulayarak, aksi takdirde DAÜ için yapılan tüm fedakarlıkların sonuç vermeyeceğinden endişe ettiklerini kaydetti.

Devamını Oku

Dünya

Srebrenitsa Soykırımı’nın 7 kurbanı bugün toprağa verilecek

Published

on

By

Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa’da 1995’te Sırplar tarafından yapılan soykırımda öldürülen ve kimlikleri tespit edilen soykırım kurbanlarından 7’si daha bugün düzenlenecek cenaze töreninin ardından toprağa verilecek.

Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen soykırımda öldürülen ve kimlik tespiti yapılan 7 kurban için cenaze namazı kılınacak.

Cenaze namazı öncesinde Srebrenitsa Anıt Merkezi’nde soykırımın 30. yılı dolayısıyla anma programı düzenlenecek.

Anma törenine katılacak TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Srebrenitsa Anıt Merkezinin ortaklaşa gerçekleştirdiği proje kapsamında hayata geçirilen Srebrenitsa Soykırım Kurbanlarını Anma Müzesi açılışını da yapacak.

– Anıt mezarlıkta toprağa verilen kurbanların sayısı 6 bin 772’ye yükselecek

Srebrenitsa Soykırımı’nın 30’uncu yılında, kimlik tespiti yapılan ve ailesinin onay verdiği 7 soykırım kurbanı daha Potoçari Anıt Mezarlığı’na defnedilecek.

Potoçari Anıt Mezarlığı’nda 11 Temmuz’daki anma törenlerinde defnedilecek 7 kurbandan en gençleri, öldürüldüklerinde 19 yaşında olan Senajid Avdic ve Hariz Mujic. Bu yıl defnedilecek tek kadın ve en yaşlı kurban olan Fata Bektic ise öldürüldüğünde 67 yaşındaydı.

Bu yıl toprağa verilecek 7 kişinin isimleri şöyle sıralandı:

“Senajid Avdic, Hariz Mujic, Fata Bektic, Hasib Omerovic, Sejdalija Alic, Rifet Gabeljic, Amir Mujcic.”

Bu yılki törenin ardından anıt mezarlıkta toprağa verilen kurbanların sayısı 6 bin 772’ye yükselecek.

– Srebrenitsa’da ne oldu?

Srebrenitsa’nın 11 Temmuz 1995’te Ratko Mladic komutasındaki Sırp birliklerince işgal edilmesinin ardından Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, daha sonra Sırplara teslim edildi.

Kadın ve çocukların Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye ulaşmasına izin veren Sırplar, en az 8 bin 372 Boşnak erkeği ormanlık alanlar, fabrikalar ve depolarda katletti. Katledilen Boşnaklar toplu mezarlara gömüldü.

Savaşın ardından kayıpları bulmak için başlatılan çalışmalarda, toplu mezarlarda cesetlerine ulaşılan kurbanlar, kimlik tespitinin ardından her yıl 11 Temmuz’da Potoçari Anıt Mezarlığı’nda düzenlenen törenle toprağa veriliyor.

Devamını Oku

Dünya

İtalya’da farklı noktalardaki orman yangınları hayatı olumsuz etkiledi

Published

on

By

İtalya’nın farklı bölgelerinde çıkan orman yangınları hayatı olumsuz etkiledi. Toskana Bölgesi’nde 600 turist tahliye edildi.

İtalyan basınında yer alan haberlere göre, ülkenin batısındaki Sardinya Adası’nda Olbia ile Sassari kentleri arasındaki Trambuccone mevkisinde geniş çaplı orman yangını çıktı.

Olbia Havalimanı çevresindeki hava sahası bir süreliğine kapatılırken, bu durum gecikme ve aksaklıklara yol açtı. Olbia varışlı bazı uçuşlar da Cagliari, Alghero ve Roma gibi havalimanlarına yönlendirildi.
Söz konusu yangına 1 söndürme uçağı ve helikopterlerle müdahale edildi. Karadan da itfaiye ekipleri ve gönüllülerin müdahalesi sürüyor.

600 turist tahliye edildi
Ülkenin rağbet gören tatil ve kamp beldelerinden Toskana Bölgesi’ndeki Castiglione della Pescaia’da bir tuz arıtma tesisinde çıkan yangın da kısa sürede rüzgarın etkisiyle ormanlık alana sıçradı.

Hızla büyüyen yangına itfaiye ekipleri karadan ve havadan müdahale etti. Grosseto Valiliğinin talimatıyla bölgede tatil yapan yerli yabancı 600 turist, kamp alanından tahliye edildi.

İtalyan İtfaiyesi, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, havadan 4 helikopterle yangına müdahale edildiğini, akşam saatlerinde yangının söndürüldüğünü bildirdi.

Diğer taraftan, ülkenin güneydoğusundaki Otranto’da dün akşam saatlerinde başlayan ve rüzgarın etkisiyle yayılan yangında 150 hektarlık makilik yandı.

Haberlerde, yetkililerin, kundaklama sebebiyle yangın çıkmış olabileceği şüphesi üzerinde durduğu ifade edildi.

Matera’ya bağlı Metaponto di Bernalda beldesi yakınlarında geçen günlerde çıkan yangınların kasıtlı çıkarılmış olabileceği belirtilen haberlerde, Matera Cumhuriyet Savcılığının soruşturma başlattığı kaydedildi.

İtalyan İtfaiyesinin sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlara göre, itfaiye erleri son günlerde Sicilya ve Sardinya Adaları, Toskana, Lazio, Puglia, Campania gibi pek çok bölgede irili ufaklı çok sayıda yangına havadan ve karadan müdahalede bulundu.

Devamını Oku

Trending

Reklam