Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Ataoğlu: 4 Haziran’da ülke turizmini açıyoruz

Ataoğlu, “Bayram açılımı meyvesini verdi, 4 Haziran’da ülke turizmini açıyoruz” dedi.

Published

on

Ataoğlu, “Bayram açılımı meyvesini verdi, 
4 Haziran’da ülke turizmini açıyoruz”

Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Sağlık Üst Kurulu ile bir süreden beridir Haziran açılımı ile ilgili olarak gerçekleştirilen istişareler ve Bakanlık olarak Turizm Üst Kurulu toplantıları sonucunda, ülke turizminin 4 Haziran tarihinde yeniden  çarklarının harekete geçmeye başlayacağını belirtti.

Bakan Ataoğlu, 1 yılı aşkın bir süredir, pandemi nedeniyle, dünyada olduğu gibi ülkede de durma noktasına gelen turizm sektörünün, alınan tedbirler sonucunda açılma noktasına gelindiğini belirtti.

 Ataoğlu, “Ramazan Bayramı tatilinin, Bakanlık olarak hedeflediğimiz Haziran ayı açılımı için bir sınav niteliği taşıdığını her fırsatta açıklamıştık. Sağlık Üst Kurulu ile yoğun istişare içerisinde, Haziran ayı için turizmde açılımı destekleyecek çalışmalarımızı ve kararlılığımızı ortaya koyduk. Sağlık Üst Kurulu ile yapılan istişareler yanında Turizm Üst Kurulu üyeleri ile de yoğun çalışmalarımız sonucunda, ülke turizmini yeniden açılma noktasına gelmiş olmasından büyük bir heyecan ve mutluluk duyduğumu belirmek isterim” dedi.

Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, 3 Haziran olarak hedefledikleri turizm açılım tarihinin, 1 gün gecikme ile 4 Haziran olarak belirlenmesinin,  açılım koşulları için gerekli teknik alt yapı çalışmalarının 4 Haziran tarihinde hazır olmasından kaynaklandığını da belirtti.

Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, 4 Haziran itibariyle, Sağlık Üst Kurulunun, Covid-19  durumlarını belirten renklerine göre belirleyeceği ülkelerden, geçerli aşı kartı ve 72 saat önceden ibraz edilecek negatif PCR test sonucu ile ülkeye karantinasız olarak turist kabul etmeye başlanacağını belirterek, “ülke ekonomisinin lokomotifi turizm sektörünün çarklarının yeniden dönmeye başlaması, ülkede 1 yılı aşkın süredir yaşanan ekonomik darboğaz yanında yaşanan sosyal sıkıntıların da giderilmesine büyük katkı sağlayacağını da belirtti.

Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu açıklamasında ayrıca, 31 Mayıs tarihi itibariyle, Güney Kıbrıs kara geçiş kapılarının açılacak olmasının, ülke turizmi ve ülke ekonomisi açısından önemli olduğuna da dikkati çekti. 

Bakan Ataoğlu, ülkeye hem hava hem kara hem de deniz sınır kapılarından turist kabul etme noktasına gelmiş olmanın, 1 yılı aşkın bir süredir ülke ekonomisinde yaşanan daralmanın kısa süre içerisinde, özlenen seviyelere geleceğine olan inancını belirtti.

Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, 4 Haziran tarihi itibariyle, belirlenen koşullar altında ülkeye turist kabul edecek noktaya gelinmesinde büyük katkısı olan başta sağlık çalışanları olmak üzere, 1 yılı aşkın süreden beridir, büyük bir özveri ile mücadele eden turizm sektörü temsilci ve çalışanlarına da teşekkür etti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Başbakan Yardımcılığı Turizm Kültür Gençlik ve Çevre Bakanlığı’na bağlı Çevre Koruma Dairesi ülke genelinde motorlu taşıt egzoz emisyon ölçümlerini sürdürüyor.
AB finansmanı ile yenilenen motorlu taşıt egzoz emisyon denetim cihazları yapılan denetimlerde kullanılmaya başlandı.
Son 1 hafta içerisinde ülke genelinde yapılan ölçümlerde toplam 110 motorlu taşıtın 23 tanesinin Motorlu Taşıt Egzoz Emisyon Kontrolü Tüzüğü’nde belirtilen standartları sağlamadığı tespit edilerek 18/2012 sayılı Çevre Yasası’nın 28. maddesinin 3. fıkrası kurallarını ihlal ettikleri gerekçesiyle araçların gerekli bakım-onarım hizmetinden geçirilip egzoz emisyon ölçümlerini tekrar yaptırmaları talep edilmiştir.
Trafikteki motorlu taşıtlardan kaynaklanan hava kirliliğini kontrol altına almak amacıyla ülke genelinde egzoz emisyon ölçüm denetimleri düzenli olarak devam edecektir.


Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Şirinevler başta olmak üzere Akçiçek ve Göçeri köylerinde taş ocaklarının yarattığı yoğun toz ve çevre kirliliği nedeniyle köylülerin ciddi şekilde mağdur olduğunu söyledi.

Özersay, “Bir saatte damağıma yapışan toprak zerreciklerinin, tozun tadı akşam eve geldiğimde hâlâ rahatsız ediyordu. Peki ya günün 24 saati köyde yaşayan insanlar ne yapsın?” diyerek yaşlıların, astım hastalarının ve köyde yaşayan herkesin sağlığının tehdit altında olduğunu vurguladı. Ağaçların tozdan beyaza döndüğünü, verandaların ve çevrenin toprak içinde kaldığını, insanların evlerinin dışına çıkıp çamaşır dahi asamadığını belirtti.

Köyün üst kısmında yan yana üç taş ocağı bulunduğunu söyleyen Özersay, kamyonların toprak yoldan durmaksızın geçişinin köyü sürekli toz altında bıraktığını, benzer durumun Akçiçek ve Göçeri’de de yaşandığını kaydetti. Toprak yolun asfaltlanması sözü verilmesine rağmen yerine getirilmediğini ifade eden Özersay, asfaltlama yapılsa bile sorunun tamamen çözülmeyeceğini çünkü yerleşim yerine bu kadar yakın noktada üç taş ocağının yoğun şekilde patlatma yaptığını, kazı gerçekleştirdiğini ve sürekli çalıştığını söyledi. Dağın her geçen gün daha da deforme olduğunu belirten Özersay, bu görüntünün Lefkoşa-Girne anayolundan dahi görülebildiğini dile getirdi.

Özersay, Girne İlçe Başkanı Neşe Anibal, Lefkoşa İlçe Başkanı Mustafa Kendir, Örgütletme Sorumlusu Cengiz Karataş, Girne İlçe Yönetim Kurulu üyeleri Ahmet Bayram Sefer ve Gürbüz Gertik ile birlikte Şirinevler köyünü ziyaret ettiklerini, köy muhtarı Serkan Pilli, bazı azalar ve köylülerle bir araya gelerek sorunları yerinde incelediklerini ifade etti.

Ülke genelindeki taş ocaklarının yeniden ele alınması gerektiğini vurgulayan Özersay, ihtiyaç temelli bir değerlendirme yapılması, bazı izinlerin iptal edilmesi ve daha ileri teknolojiyle çalışma zorunluluğu da dahil olmak üzere acil tedbirlerin şart olduğunu söyledi. Sağlık, çevre ve görüntü açısından ortaya çıkan olumsuzlukların artık sürdürülemez boyuta ulaştığını belirten Özersay, “Ülkemizi, dağı taşı kemiriyoruz. Bu durum sürdürülebilir değildir” ifadelerini kullandı.

 


Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Tel-Sen Başkanı Hakan Üredi, komitede gündeme gelen fiber protokolünün “basit bir altyapı meselesi olmadığını” vurgulayarak, bunun “KKTC’nin verisinin, iletişiminin ve geleceğinin kimlerin kontrolünde olacağına dair bir meydan okuma” olduğunu söyledi.

Üredi, “Bu tabloya dünyada tek bir isim var: Kamu varlıklarının siyasi saikle özelleştirilmesi. Ve biz buna izin vermeyeceğiz” dedi.

Bazı yetkililerin, “Türkiye var, borç var, Türk Telekom istemeden aldı, zarara girecek” gibi ifadelerle süreci meşrulaştırmaya çalıştığını belirten Üredi, şu ifadeleri kullandı:

“KKTC altyapısı bir pazarlık malı değildir. Devlet borcu bahane edilerek Telefon Dairesi altyapısı devredilemez. ‘İstemeden alan’ bir şirket bu işe vicdanla değil, her zaman çıkar hesabıyla yaklaşır. Bir şirket zarar edecekse neden bu projeye girer? Cevabı biliyoruz: Geleceğin veri trafiği, sansürlemeler, abonelik gelirleri, düzenleme gücü ve altyapı sahipliği.”

“Telefon Dairesi ve BTHK’nın yetkilerinin devredilmesi dijital teslimiyettir” diyen Üredi, sürecin yalnızca kablo döşemek olmadığını; frekansların, verinin, altyapının ve internet üzerindeki kontrolün kime ait olacağının belirlenmesi anlamına geldiğini vurguladı.

“Bu sorunun cevabı asla bir şirket olamaz” ifadelerini kullanan Üredi, “KKTC’de fiberin sahibi halktır, Telefon Dairesi’dir” dedi.

Yıllardır projeler, pilot bölgeler, fizibilite çalışmaları ve mühendislik süreçlerinin hazır olduğuna dikkat çeken Üredi, yerel uzmanlığın bypass edilmesinin ülkenin kapasitesine hakaret olduğunu söyledi.

Üredi, Tel-Sen’in pozisyonunu şöyle açıkladı:

  • Fiber altyapı kamuda kalacak.

  • Regülasyon BTHK’dan alınamaz.

  • Telefon Dairesi devre dışı bırakılamaz.

  • İhaleye çıkmadan yapılan anlaşmalar kabul edilmeyecek.

  • Tekelleşme girişimlerinin karşısında durulacak.

“Bu ülkenin Telefon Dairesi altyapısı herhangi bir şirketin, siyasi yapının, protokolün veya dış baskının malı değildir” diyen Üredi, “Bu ülkenin fiberi bayrağı kadar değerlidir; verisi sınırları kadar kritiktir; altyapısı halkın malıdır — satılamaz, devredilemez, kiralanamaz” ifadelerini kullandı.

Üredi, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:

“TEL-SEN, gerektiğinde masada, gerektiğinde sahada, gerektiğinde hukukta — bu teslimiyetin önüne set çekmekten geri durmayacaktır. İnsanları getirdiğiniz makamlarla tehdit ederek istediklerinizi söylettiğinizi herkes çok iyi biliyor.”

Devamını Oku

Trending

Reklam