Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Ataoğlu:Maraş, alternatif turizm modelleri içerisinde bir model oldu

Published

on

Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, bir dönem “Kapalı” olarak adlandırılan ve 2020’de açılan Maraş’ın turizme “çok ciddi” katkı sağladığını belirterek, “Maraş’ı merak edenler, kıyısından, köşesinden görmeye çalışanlar, bugün gönül rahatlığıyla girip görüntü alabiliyorlar, gezebiliyorlar, ziyaret edebiliyorlar. Alternatif turizm modelleri içerisinde bir model oluştu.” dedi.

Antalya Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen 6. Antalya Turizm Fuarı (ATF 2024), yerli ve yabancı turizm profesyonellerini ağırlamaya devam ediyor. Fuara katılan Ataoğlu, AA muhabirine, bu tür organizasyonların tanıtımda etkin rol oynadığını, kendilerinin de her fırsatta bu tür etkinliklerde yer aldıklarını söyledi.

KKTC‘de turizmin önemli bir sektör olduğuna işaret eden Ataoğlu, Türkiye’de olduğu gibi KKTC‘de de turizmin gelişme kaydettiğini ve dünyanın dört bir yanından misafir ağırladığını belirtti.

Ülkede turizmi çeşitlendirmek ve geliştirmek için de önemli yatırımlar yaptıklarını anlatan Ataoğlu, alternatif turizm modellerini de irdelediklerini kaydetti.

1974 Kıbrıs Harekatı’ndan sonra kapanan ancak 8 Ekim 2020’de yeniden açılan Gazimağusa ilçesindeki Maraş’ın da turizme “ciddi katkı” sunduğunu ifade eden Ataoğlu, Maraş’ın bir dönem kapalı kalmasının, içindeki binaların olduğu gibi durmasının merak uyandırdığını söyledi.

Maraş’ın artık “Kapalı” olarak anılmadığını ve şu anda farklı ülkelerden turist çektiğini dile getiren Ataoğlu, şunları kaydetti:

“Maraş, açıldığı günden bu yana 2 milyondan fazla ziyaretçiyi konuk ediyor. Maraş’ın açılması, herkesin sahilinde faydalanabilmesi, mevcut binaları görebilmesi oldukça önemliydi. Maraş’ın açılmasının turizme çok ciddi şekilde bir katkısı oldu çünkü Kapalı Maraş olarak adlandırdığımızda Maraş’ı merak edenler, kıyısından, köşesinden görmeye çalışanlar, bugün gönül rahatlığıyla girip görüntü alabiliyorlar, gezebiliyorlar, ziyaret edebiliyorlar. Alternatif turizm modelleri içerisinde bir model oluştu.”

– “Daha fazla Türk yatırımcı ve ziyaretçi bekliyoruz”

Ataoğlu, “KKTC‘ye turizm yatırımlarının da her geçen yıl arttığını” söyledi.

KKTC olarak Türk yatırımcıları önemsediklerini vurgulayan Ataoğlu, “Her ülkeden yatırım yapanlar var. Türk yatırımcıların daha fazla gelmesini istiyoruz. Neticede aynı dil, aynı din, para birimi mensubuyuz.” dedi.

Turizmde Türklerin başarılı olduğuna işaret eden Ataoğlu, KKTC‘ye yatırım yapan Türk yatırımcılarına bölgeye, yöreye yönelik farklı teşvikler verdiklerini bildirdi.

Bakanlık olarak talepleri en iyi şekilde değerlendirmeye çalıştıklarını anlatan Ataoğlu, şunları dile getirdi:

“Yatırımcı, otelini yapıp, sonra elden çıkarıp ülkeyi terk etme düşüncesindeyse bunu farklı değerlendiriyoruz ama yatırımına ilave eden, bir otelin yanına ikincisini, üçüncüsünü hatta sekizincisini yapanlar var. Bu da bizim ne kadar doğru bir ülke olduğumuzu gösteriyor. Türklerin burada olması, bizi daha da sevindiriyor. Bizler, birbirimize sahip çıktığımız sürece hiç kimse bileğimizi bükemez. Yeter ki birlik ve beraberlik içerisinde olalım.”

“Anavatan’dan daha fazla misafir ağırlamak istediklerini” vurgulayan Ataoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti’ndeki kardeşlerimize çağrımız: Orada bir ada var, o ada hepimizin adası. Nasıl ki 1974’te Barış Harekatı’nda o adaya sahip çıktıysak bugün de gelip o adaya, o topraklara hep beraber sahip çıkalım.” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Tümgeneral Daniş Karabelen ölümünün 42’nci yılında anılacak

Published

on

By

Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) kuruluş emrini verenlerden, emekli Tümgeneral Daniş Karabelen ölümünün 42’nci yıl dönümünde anılacak.

General Daniş Karabelen için düzenlenecek anma töreni yarın (23 Mayıs 2025) saat 10.00’da Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Merkezinde, dernek salonunda yapılacak.

1898 yılında doğan Daniş Karabelen, 1915’te Müttfefik Gelibolu Seferine karşı Türk savunmasına katılmak üzere Harp Okulu’ndan alınanlar arasındaydı. Türk Ordusunda Subay olan Daniş Karabelen, Mustafa Kemal Atatürk ile yakın işbirliği içinde çalıştı. Kore gazisi olan Karabelen, Türkiye’ye döndükten sonra Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığına atandı ve bu dönemde TMT’nin kuruluş sürecine önemli katkılarda bulundu. Daniş Karabelen, 22 Mayıs 1983’te hayatını kaybetti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Merkezi Cezaevi’nde grev

Published

on

By

(KAMUSEN), gardiyan eksikliği nedeniyle bugün 08.00-20.00 saatleri arasında Merkezi Cezaevi’nde uyarı grevi yapıyor.

60’ı erkek, 15’i kadın toplam 75 gardiyan münhalinin bir an önce Kamu Hizmeti Komisyonu (KHK) tarafından ilan edilmesini talep eden sendikalar, hükümete 30 Mayıs Cuma güne kadar süre verdi.

-Atan

İş bırakan üyeleriyle Merkezi Cezaevi önünde basına açıklama yapan sendikalar adına ilk sözü KAMUSEN Başkanı Metin Atan aldı.

Atan, vardiyaların dönmediği Merkezi Cezaevi’ne ivedi şekilde istihdam yapılmasını talep ettiklerini söyleyen Atan, hükümete verdikleri bir aylık sürenin dün dolduğunu belirtti.

Tüm kamu kurumlardan farklı çalışan Merkezi Cezaevi’ndeki sorunların çalışanların sosyal hayatını da etkilediğini söyleyen Metin Atan, hükümete duyarsızlık eleştirisinde bulundu.

Başbakanlığın gardiyan istihdamı için onay verdiğini ve yazının Maliye Bakanlığı’nda olduğu yönünde bilgi aldıklarını kaydeden Atan, sürecin ağır işlediğini savunarak, “Biz netice almak istiyoruz. Kamu Hizmeti Komisyonu bir an önce münhal ilan etmezse tavrımızı ona göre belirleyeceğiz” dedi.

Atan, bundan sonra yaşanacak olumsuzluklardan sendikaların sorumlu olmayacağını da söyledi. Metin Atan, cezaevinde gardiyanın yanı sıra hukukçu, sosyal hizmet uzmanı, maliye memuru, psikolog ve hemşire eksiği olduğunu belirtti.

Çalışanların ek mesaileriyle ilgili sıkıntılarının da sürdüğünü söyleyen KAMUSEN Başkanı Metin Atan, hükümetin icraatlarıyla ilgili düzenlendiği basın toplantısında dile getirdiklerini anımsatarak “Söylemle olmaz, işleri eyleme, icraata dökmek lazım” dedi.

-Bengihan

KTAMS Başkanı Güven Bengihan ise açıklamasında, Merkezi Cezaevi’nden sorumlu olan İçişleri Bakanı Dursun Oğuz ve müsteşarına “ilgisiz ve sorumsuz” eleştirisinde bulundu.

Son dönemde rotasyondaymış gibi İçişleri Bakanlığı’nda 8 müsteşar değiştiğini, her müsteşarın kamuya aylık maliyetinin 279 bin TL olduğunu savunan Bengihan, bunlar yapılırken cezaevine gardiyan, psikolog, hukukçu, maliye memuru, sosyal hizmet uzmanı, hemşire ve sürekli doktorun istihdam edilmediğini söyledi.

Bengihan, Merkezi Cezaevi’nde son 3 yılda 9 mahkûmun hayatını kaybettiğine işaret etti.

Ülkeye girişlerdeki uygulamaları da eleştiren KTAMS Başkanı Bengihan, şu an eski ve yeni cezaevinde 190’ı KKTC vatandaşı toplam 800 kişi olduğunu ifade ederek, “Evet, insanlar ülkeye elini kolunu sallayarak giremiyor, tespih sallayarak, türkü söyleyerek giriyor” iddiasında bulundu.

Polisin, mahkemelerin ve Merkezi Cezaevi’nin iş yüküne işaret eden Bengihan, Şartlı Tahliye Tüzüğü’nün 6 kez değiştirildiğini, ayda iki kez şartlı tahliye yapıldığını belirterek, bu da olmasa mahkûm sayısının bini geçeceğini savundu.

İşe göre değil, kişiye göre işe alımların sürdüğünü de iddia eden Bengihan, Cumhurbaşkanlığı seçimine oy devşirmek için istihdam yapılacağını da ileri sürdü.

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar:Budapeşte’de özden gelen haklarımıza yapılan vurgu onurlu yürüyüşümüzde büyük bir adım

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) Budapeşte Zirvesi Sonuç Bildirgesi’nde özden gelen haklara yapılan vurgunun Kıbrıs Türkü’nün onurlu yürüyüşünde büyük bir adım olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Tatar, Türk Devletleri Teşkilatı’nın Macaristan’ın ev sahipliğinde 21 Mayıs’ta düzenlediği Budapeşte Zirvesi Sonuç Bildirgesi’nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Dünyası içerisindeki yeri, çözüm vizyonu ve meşru talepleri açısından dönüm noktası niteliğinde bir irade beyanı olduğunu belirtti.

Bildiri kapsamında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Macaristan ve Türkmenistan ile birlikte Türk Dünyasının ayrılmaz bir parçası olarak tanımlandığını ifade eden Tatar, KKTC’nin gözlemci sıfatıyla TDT’nin çalışmalarına yaptığı katkıların memnuniyetle karşılandığını söyledi.

Tatar, Kıbrıs sorununun adadaki mevcut gerçeklere dayanarak, karşılıklı kabul edilebilir ve uygulanabilir bir çözüme ulaştırılması gerektiği yönündeki güçlü vurgu ile Kıbrıs Türk Halkının özden gelen eşit haklarını güvence altına alma yönündeki meşru arzusuna gösterilen dayanışma, yalnızca bir destek beyanı değil; egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüye dayalı çözüm vizyonumuzun bölgesel düzeyde karşılık bulduğunun açık bir göstergesidir.” ifadelerini kullandı.

-“Budapeşte Zirvesi’ne katılamamış olmamız, bu hakikati gölgelememiştir”

“Budapeşte Zirvesi’ne katılamamış olmamız, bu hakikati gölgelememiştir.” diyen Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklı mücadelesini en üst düzeyde ifade ettiğini kaydetti. Tatar, “Sayın Cumhurbaşkanının ‘KKTC’nin bulunmadığı bir aile fotoğrafı eksik kalır’ ifadesinin bu gerçekliğin özlü ve yerinde ifadesidir. Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın ‘KKTC aile meclisimizin ayrılmaz bir parçasıdır’ vurgusu da, bu duruşun diplomatik teyididir.” dedi.

Tatar şöyle devam etti:

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak, her koşulda yanımızda duran, haklı mücadelemizi kararlılıkla destekleyen Anavatan Türkiye’ye şükranlarımızı sunuyoruz. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yalnızca bu süreçte değil, tarih boyunca sergilediği ilkeli duruşla, Kıbrıs Türk Halkının iradesini en güçlü şekilde savunmuştur. Türkiye’nin sarsılmaz desteği, bizim için yalnızca bir güvence değil, aynı zamanda bölgesel adaletin ve stratejik dengenin de teminatıdır.

Türk Dünyasının her bir müstesna ferdinin kalbinin bizimle olduğunu biliyoruz. Bu kardeşlik, kültürel bir aidiyetin ötesinde, siyasi bir kararlılığa ve ortak geleceğe duyulan inanca dayanmaktadır.

Adadaki sürdürülemez durum, herkes tarafından çok iyi bilinmektedir. Rum tarafı, 1963 yılında Kıbrıs Türk Halkını ortaklık cumhuriyetinden silah zoruyla atmış, iki kurucu ortağın iradesine dayanan yapıyı fiilen ortadan kaldırmıştır. Rum liderliği o tarihten bu yana tek taraflı olarak “Kıbrıs Cumhuriyeti” unvanını kullanmakta; gasp ettiği bu düzeni hem adada hem de uluslararası alanda meşru bir temsil gibi göstermeye çalışmaktadır. Bu yapı, Kıbrıs Türk Halkının uluslararası düzeyde temsilini engelleyen ve eşit haklarını sistematik biçimde reddeden bir düzene dönüşmüştür.

Karşımızda, bizleri yalnızlaştırarak siyasi baskı, diplomatik kuşatma ve dışlayıcı kampanyalar yoluyla, varlığımızı görünmez kılmaya çalışan bir muhatap vardır. Rum liderliği bu yaklaşımıyla, insan onurunu esas alan uluslararası normları açıkça ihlal etmekte; kendi kurduğu gayrimeşru düzeni evrenselmiş gibi sunmaya çalışmaktadır. Bu siyaset, Filistin halkına yönelik sürdürülen uygulamalarda da görülen, temel hakları inkar eden baskıcı anlayışla aynı zihinsel kaynaktan beslenmektedir.

Kıbrıs Türk Halkı, tüm bu adaletsizlikler karşısında, devletine, iradesine ve vizyonuna sahip çıkmaya devam etmektedir. KKTC, Türk Dünyasının onurlu bir üyesi, bölgesel istikrarın, direncin ve adaletin taşıyıcısıdır. Bizim yolumuz açıktır, duruşumuz nettir.”

Devamını Oku

Trending

Reklam