Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Avrupa Birliği ile Yunanistan arasında ‘ses topu’ anlaşmazlığı

Avrupa Birliği, Yunanistan’ın göçmenleri engellemek için Türkiye sınırına yerleştirdiği sağır edici seviyede ses çıkaran ses topunu “tuhaf bir yöntem” değerlendirmesiyle eleştirdi, Yunanistan ise uygulamayı savundu.

Published

on

AB Komisyonunun iç işlerinden sorumlu üyesi Ylva Johansson ile Yunanistan’ın Göç ve İltica Bakanı Notis Mitarakis’in Brüksel’deki görüşmesinden sonra düzenlenen basın toplantısında, konuyla ilgili soru üzerine, ikili arasında Yunanistan sınır güvenlik birimlerinin Türkiye sınırına konuşlandırdığı ve geçen haftalarda testleri yapılan “ses topu” hakkındaki anlaşmazlık gündeme geldi.

Johansson, ses topunun bugünkü görüşmede ele alınıp alınmadığının sorulması üzerine, “Bugün bunu konuşmadık. Benim görüşüme göre bu, sınırlarınızı korumak için garip bir yöntem.” dedi.

Görev alanında AB sınırlarının korunması da bulunan Johansson’a karşılık veren Yunan bakan ise ses topunu savundu.

Mitarakis, uluslararası hukuku ihlal etmeyen teknolojileri kullanabileceklerini belirterek “Bu, kimseyi tehlike altına sokmadan AB sınırlarını koruyabilir.” diye konuştu.

Mitarakis, “Yunan polisi ve sahil güvenliğinin sınırlarda ve Ege’de özellikle son 2 yılda insan hayatının korunmasında mükemmel bir geçmişi” bulunduğunu savundu.

Yunan bakan, Yunanistan’ın ses topu kullanarak AB hukukunu ihlal edip etmediği sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Yunan polisini etkileyecek operasyonel konular hakkında konuşmayacağım. Bu operasyonel konuları insan kaçakçılarının eline geçecek bilgilerin dışında tutmak önem taşıyor. Polis, ne yapıyorsa kendi yöntemlerini kullanarak yapmalıdır. Önemli olan şu. Bu tuhaf değil. Asıl mesele şu. Her şey etkili şekilde ve AB mevzuatı dahilinde olmak zorunda. Bazı şeylerin AB mevzuatına uygun olmadığı görüşü varsa bunu tartışmak için gerekli forumlar bulunmaktadır. Eğer istenirse biz de bunun teknik tarafıyla ilgili bilgi sağlayabiliriz. Bu yüzden bugün siyasi seviyede bu konuyu görüşmedik.”

Johansson da Yunan bakanın konuşmasının ardından tekrar söz alarak, “Bence bu sınırlarınızı korumak için tuhaf bir yol. Bu, AB Komisyonu tarafından kurulmuş bir şey değil. Bunun temel haklara uygun olduğunu ümit ediyorum. Bu güç netleştirilmeli. Bir ihlal sürecinde değiliz.” karşılığını verdi.

Yunanistan’ın “ses topu”

Atina yönetimi, bir süre önce Meriç sınır bölgesine, muhtemel toplu göçmen akınlarına karşı kullanmak üzere, taşınabilir, güçlü ses dalgaları yayabilen 2 adet Uzun Menzilli Aktif Akustik Uyarıcı (LRAD) sistemi yerleştirdi.

Sivil ve askeri alanlarda kullanılan LRAD sistemleri, insanlar üzerinde kullanıldığında yön şaşırtıyor, sağır edebiliyor, dayanılmaz acılara neden oluyor ve sonucu belirsiz sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

Yunan polisine ait zırhlı aracın üzerine kurulan ve “ses topu” olarak adlandırılan uzun menzilli akustik cihazdan Türkiye sınırına doğru sağır edici sesler gönderilebilecek sistem, bazı AB ülkeleriyle insan hakları savunucularının da tepkisini çekiyor. Ses topunun bir savaş uçağının gürültüsüne eş değerde ses çıkarabildiği belirtiliyor.

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

İtalya’nın Campi Flegrei bölgesinde 4,4 büyüklüğündeki deprem endişeye yol açtı

Published

on

By

İtalya’nın Napoli kenti yakınlarındaki deprem riski yüksek volkanik bölge Campi Flegrei’de gece saatlerinde meydana gelen 4,4 büyüklüğündeki sarsıntı, yerel halkta endişeye neden oldu.

Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsünün (INGV) paylaştığı bilgiye göre, gece yerel saatle 01.25 (TSİ 03.25) sularında merkez üssü Bagnoli ve Pozzuoli olan 4,4 büyüklüğünde deprem kaydedildi.

Basında yer alan haberlerde, Napoli gibi çevre illerden de hissedilen depremin, son yıllarda Campi Flegrei’de kaydedilen en kuvvetli sarsıntı olduğu belirtildi.

Artçı sarsıntıların sürdüğü bölgede yerel halk arasında endişeye yol açan deprem nedeniyle pek çok kişinin geceyi sokaklarda ve toplanma alanlarında geçirdiği kaydedildi.

Depremin merkez üssü Bagnoli’de sarsıntı sebebiyle bazı otomobillerin üzerine düşen molozların hasara yol açtığı, bazı evlerin kapılarının sıkışması nedeniyle içeride mahsur kalanların pencerelerden çıktıkları bildirildi.

Deprem nedeniyle Pozzuoli ve Bagnoli başta olmak üzere Napoli’nin bazı ilçelerinde ilk ve orta dereceli okullarda eğitime bir gün ara verildiği duyuruldu.

Yerel yetkililerin, binalardaki hasar tespit çalışmalarının sürdüğü, bazı kilise ve yapılarda ufak çaplı hasarların oluştuğu ifade edildi.

Campi Flegrei’deki depremlerin ardından Başbakanlıktan yapılan yazılı açıklamada da Başbakan Giorgia Meloni’nin bölgedeki şiddetli depremin ardından gelişmeleri yakından izlediği, Başbakanlık Müsteşarı Alfredo Mantovano, Sivil Savunma Bakanı Nello Musumeci ve Sivil Savunma Başkanı Fabio Ciciliano ile yakın temas halinde olduğu bildirildi.

Meloni hükümeti, deprem riski yüksek bölgelerden Campi Flegrei için 2023 yılında toplu tahliyeye yönelik acil durum planlarını güncellemişti.

Devamını Oku

Dünya

Türk Devletleri Teşkilatının yenilenen bayrağı nedeniyle İstanbul’da bayrak çekme töreni düzenlendi

Published

on

By

Türk Devletleri Teşkilatının (TDT) yenilenen bayrağına geçişin resmi olarak tamamlanması dolayısıyla bayrak çekme töreni düzenlendi.

İstanbul’daki TDT Sekretaryası merkezinin önünde düzenlenen törene, TDT Genel Sekreteri Büyükelçi Kubanıçbek Ömüraliyev, Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Ayşe Berris Ekinci, Kırgızistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Meder Abakirov, Kazakistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Alibek Bakayev, Azerbaycan Dışişleri Bakan Yardımcısı Samir Şerifov ve Özbekistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Babür Usmanov katıldı.

TDT Genel Sekreteri Büyükelçi Ömüraliyev, burada yaptığı konuşmada, güncellenen bayrakta bulunan sekizgenin, yüzyıllardır süregelen Türk devletçiliğini, birliğini ve gücünü temsil ettiğini ifade etti.

Türk-İslam geleneğine göre, sekizgenin bilgeliğin sembolü olduğunu belirten Ömüraliyev, “Bu bayrak kardeşliğimizin gücünü, işbirliğimizin derinliğini ve birlikte inşa ettiğimiz parlak geleceği temsil etmektedir. Türk dünyası genelinde kurumsal kapasitenin arttırılması ve işbirliğinin derinleştirilmesi yönündeki sarsılmaz kararlılığımızın bir göstergesidir.” diye konuştu.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Ekinci ise 6 Kasım 2024’te Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te düzenlenen Devlet Başkanları Konseyi 11. Zirvesi’ni “dönüm noktası” olarak nitelendirerek “Zirvede, kardeşlik bağlarımızı daha da güçlendirecek ve Türk dünyası safında bütünleşme çabalarımızı derinleştirecek kararlar alındı ve teşkilatımızın kurumsallaşması yönünde attığı kararlı adımları ortaya koyan belgeler imzalandı.” dedi.

Zirvede, sembolik bakımdan önem taşıyan kararlardan birinin de “güncellenmiş TDT bayrağının kabul edilmesi” olduğunu ifade eden Ekinci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bayrağımız tüm üye devletlerin ve Türk halklarının ortak değerlerini simgeleyecek şekilde güncellendi. Zirvede aynı zamanda tüm Türk işbirliği teşkilatlarının bayraklarının da TDT bayrağıyla uyumlu hale getirileceği karara bağlandı. İnanıyorum ki, Türk halklarını birleştiren derin tarihi ve kültürel bağlarımızın sembolü olan yeni bayrağımız TDT çatısı altında tesis ettiğimiz güçlü birlik ve dayanışmamızı daha ileriye taşıyacağımız yeni dönemin nişanesi olacak.”

Ekinci, “Güncel bayrağımızın ebedi kardeşliğimizi ve müşterek gelecek vizyonumuzu simgeler şekilde İstanbul’da, ailemizin siz değerli fertlerinin katılımıyla göndere çekilmesine şahitlik etmekten duyduğum heyecan ve memnuniyeti huzurlarınızda bir kez daha vurgulayarak hepinize teşekkürlerimi sunuyorum.” ifadelerini kullandı.

Kırgızistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Abakirov da yeni bayrağın, Türk devletlerinin ortak kimliğini yansıtan ve teşkilata üye olan ülkeleri temsil eden unsurlar içerdiğine dikkati çekti.

Abakirov, “Bu bayrak, işbirliğimizin yeni bir bölümünün başlangıcına işaret etsin. Sürdürülebilir kalkınma, bölgesel istikrar, tüm kardeşlerimizin ve ulusumuzun refahı için gayretle çalışmamız için bize ilham versin.” dedi.

Konuşmaların ardından, TDT Genel Sekreteri Ömüraliyev ve bakan yardımcıları, güncellenen TDT bayrağını göndere çekti.

Tören, aile fotoğrafı çekimiyle son buldu.

Devamını Oku

Dünya

İklim değişikliği uzayı da tehdit ediyor: Uydu çarpışmaları artabilir

Published

on

By

İklim değişikliğinin yalnızca Dünya’daki yaşamı etkilediği düşünülse de, yeni araştırmalar uzayda da ciddi sonuçlara yol açabileceğini ortaya koyuyor. Bilim insanlarına göre, atmosferdeki karbondioksit (CO₂) seviyelerinin artması, alçak Dünya yörüngesindeki uydu hareketlerini değiştirerek çarpışma riskini artırıyor.

Birmingham Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, sera gazlarının alt atmosferde ısıyı hapsetmesi, üst atmosferin soğumasına ve büzüşmesine neden oluyor. Normalde atmosferin yoğunluğu, eski uyduların yörüngeden çıkmasını sağlayarak uzay enkazını azaltıyor. Ancak atmosferin incelmesiyle birlikte uyduların yörüngede kalma süresi uzuyor ve çarpışma ihtimali yükseliyor.

Şu anda 300 ila 1000 kilometre yükseklik arasındaki alçak Dünya yörüngesinde 8 binden fazla uydu bulunuyor. Bilim insanları, uzay hava olaylarının atmosferin yoğunluğunu kısa süreli olarak değiştirebildiğini ancak iklim değişikliğinin uzun vadeli bir etkiye sahip olduğunu vurguluyor.

Uydu çarpışmaları ve uzay enkazı riski
Atmosferin yoğunluğunun azalmasıyla birlikte, uydulara uygulanan sürtünme kuvveti de azalıyor. Normal şartlarda atmosferik sürtünme, kullanılmayan uyduların zamanla yörüngeden çıkmasını sağlıyor. Ancak atmosferin incelmesiyle birlikte, uydular yörüngede çok daha uzun süre kalıyor.

Bu durum, eski uyduların yeni uydularla çarpışma riskini artırarak uzay enkazı sorununu büyütüyor. Artan uzay enkazı, yeni uydu fırlatma süreçlerini de daha riskli hale getiriyor ve iletişim, hava tahmini ve navigasyon sistemlerini tehdit ediyor.

Uzayın sürdürülebilirliği için acil önlemler şart
Araştırmanın başyazarı Matthew Brown, Nature Sustainability dergisinde yayımlanan çalışmada, uzayın sürdürülebilirliğinin küresel bir öncelik haline gelmesi gerektiğini vurguladı.

“Genellikle iklim değişikliğinin yalnızca yeryüzündeki etkilerini konuşuyoruz ancak bu çalışma, değişimin uzayda da hissedildiğini gösteriyor. Alçak Dünya yörüngesindeki uydu sayısı hızla artıyor ve bu uydulara haberleşme, hava tahmini ve navigasyon gibi kritik alanlarda bağımlıyız. Uzayın uzun vadeli sürdürülebilirliğini güvence altına almak zorundayız” dedi.

Kessler sendromu tehlikesi büyüyor
Brown, kontrolsüz uydu artışının “Kessler Sendromu” olarak bilinen zincirleme çarpışmaların başlamasına yol açabileceğini belirtti. Bu senaryoda, çarpışan uyduların oluşturduğu enkazlar, diğer uydulara çarparak domino etkisi yaratıyor ve Dünya yörüngesini neredeyse kullanılamaz hale getirebiliyor.

“Teknoloji, uydu çarpışmalarını önlemek için bazı çözümler sunabiliyor ancak Dünya’nın doğal atmosferik değişimlerinin uzay operasyonlarını nasıl etkilediğini anlamak da kritik öneme sahip. Küresel sera gazı emisyonlarının azaltılması, termosferin korunmasına ve uzayın sürdürülebilirliğinin sağlanmasına katkı sunabilir” diye ekledi.

Bilim insanları, uzay ajanslarının ve hükümetlerin bu durumu ciddiye alarak uzun vadeli çözümler geliştirmesi gerektiğini belirtiyor. Uzaydaki çöp sorununun büyümesini önlemek için uydu yönetim politikalarının gözden geçirilmesi ve karbon salınımını azaltmaya yönelik küresel iş birliği sağlanması çağrısında bulunuyorlar.

Devamını Oku

Trending

Reklam