Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Avusturya’da Başbakan Kurz’un istifası tartışılıyor

Avusturya’da son 10 yılda adından en çok söz ettiren siyasi isimlerden Sebastian Kurz, hakkında başlatılan yolsuzluk soruşturması nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı. Kurz, Türkiye, İslam ve göçmen karşıtlığı ile anılıyordu.

Published

on

Avusturya İçişleri Bakanlığı bünyesinde 2011’de kurulan entegrasyon müsteşarlığına henüz 25 yaşındayken getirilen Kurz, bu dönemde Müslüman, göçmen ve Türklerle kurduğu iyi ilişkilerle siyaset arenasında kendini göstermeye başladı.

Kurz, “Uyumun başörtüsü takıp takmamaya indirgenmemesi gerektiğine” yönelik sözleriyle göçmenlerin ilgisini kazanırken Sosyal Demokratlar (SPÖ) karşısında varlık gösteremeyen merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP) içinde de yükselmeyi sürdürdü.

Dışişleri Bakanlığına getirildiği 2013’te, 27 yaşında Avrupa Birliği’nin (AB) en genç dışişleri bakanı unvanına sahip olan Kurz’un, Türkiye, İslam ve göçmenlere yönelik yaklaşımı bu dönemde değişmeye başladı.

Aşırı sağa kayan oylara yöneldi

Avrupa’da 2015’te yaşanan sığınmacı krizi sonrasında Sosyal Demokrat ve merkez sağ partilerin oy oranlarının düşmesi ve aşırı sağcı partilerin önlenemez yükselişi karşısında Kurz, göçmen ve Müslüman karşıtı söyleme yönelerek, aşırı sağa kayan oylara göz dikti.

Kurz, ilk olarak 1912’de yürürlüğe giren, ülkede İslam dininin resmen kabul edilmesi ve Müslümanların haklarını garanti altına alan “İslam Yasası”nı değiştirdi. Bu değişiklikle Müslümanların hakları sınırlandırılırken Avusturya’da resmen kabul edilen 16 dini cemaat arasında Müslüman toplumu ayrımcılığa maruz kaldı.

Devletin dini cemaatlerin iç işlerine müdahale etmediği ülkede, yasadaki değişiklikle Müslümanlara ait kurum ve kuruluşlara yurt dışından yapılan finansal destek tamamen yasaklanırken resmi otorite olarak kabul edilen Avusturya İslam Cemaatine (İGGÖ) başbakanın daha rahat müdahalede bulunmasına olanak sağlayacak şekilde yetkileri genişletildi.

Türkiye karşıtlığı

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından Ankara’yı doğrudan karşısına alan Kurz, Türkiye karşıtı söylemi sayesinde aşırı sağa kayan seçmenin ilgisini çekmeyi başardı. Daha sonraki yıllarda seçim süreçleri başta olmak üzere kendisine yönelik çeşitli suçlamaları örtbas etmek için göçmen, Müslüman ve Türkiye karşıtı söyleme sıklıkla başvurdu.

ÖVP’nin genel başkanlığına getirildiği 2017’de düzenlenen seçimde, aşırı sağcı partinin İslam ve göçmen karşıtı söylemini birebir merkez sağa taşıyarak, sandıktan birinci parti olarak çıktı.

Aşırı sağcı partiyle koalisyon ortağı olan Kurz’un başbakanlık görevini üstlendiği ilk hükümet programında, “siyasal İslam”la mücadele, sığınmacıların ülkeye girişlerinin sonlandırılması, ülkedeki mültecilerin haklarının kısıtlanması ve Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakerelerinin sonlandırılması gibi maddeler dikkat çekiyordu.

Peçe ve başörtüsü yasağı

Birinci Kurz dönemi olarak adlandırılan ve yaklaşık 17 ay süren iktidarında, kamuoyunda “peçe ya da burka yasağı” olarak bilinen düzenlemeyi hayata geçirdi. Yok denecek kadar az kadının peçe taktığı Avusturya’da aşırı sağcı hükümetin aldığı bu karar toplumun birçok kesimi tarafından eleştirildi.

Neredeyse hiçbir çocuğun takmadığı başörtüsünü anaokullarında yasaklayan Kurz, yasağı ilkokulu kapsayacak şekilde genişletti. Yahudi ve Sih dinine mensup çocukların kipa ve türban takmalarına izin verilirken başörtüsünün yasaklanması iktidar eliyle yapılan açık bir ayrımcılık olarak ülke tarihine geçti.

Başörtüsü yasağını ortaokula taşımayı planlayan Kurz ve ekibi, anayasa mahkemesinin 2020’de ilkokullarda uygulanan başörtüsü yasağının anayasaya aykırı olduğuna hükmetmesinin ardından bu düzenlemeyi kaldırmak zorunda kaldı.

Getto sınıfları

Sözde göçmen çocuklarının Almancayı daha iyi öğrenmelerini sağlamak amacıyla “Almanca teşvik sınıfları” kuruldu. Başta eğitmenler olarak, çeşitli kesimlerden uzmanların karşı çıktığı bu düzenleme kamuoyunda “getto sınıfları” olarak adlandırıldı.

Göçmen kökenli ailelerin kabusuna dönüşen bu düzenleme nedeniyle çocuklar yıl kaybı yaşarken, akranlarından farklı bir muameleye tabi tutuldukları için ayrımcılığa maruz kaldı.

Siyasal İslam

Siyasal İslam’la mücadele ifadesini ülkenin siyasi literatürüne sokan Kurz, bilimsel olarak tanımı yapılmamış bu ifade üzerinden Müslümanların haklarını kısıtlayıcı adımlar attı.

Kurz iktidarında, ülkede Müslümanlara ait cami, okul, dernek gibi kurumları mercek altına alan, bir nevi “fişleme faaliyeti yürüten” bir dokümantasyon merkezi kuruldu.

“İslam Haritası”

Söz konusu merkez tarafından “İslam Haritası” adı verilen çevirim içi bir uygulamayla Müslümanlara ait 600 üzerinde derneğin detaylı bilgileri paylaşıldı. Fişlemeyi andıran bu çalışma toplumun çeşitli kesimlerinin yoğun tepkisi sonucunda kaldırıldı.

Avusturya’da Kasım 2020’de terörle mücadele adı altında aralarında Siyaset Bilimci Dr. Farid Hafez’in de bulunduğu 30 Müslüman akademisyen ve aktiviste yönelik polis baskınları düzenlendi.

Sabahın erken saatlerinde düzenlenen operasyonda polisin uyguladığı orantısız şiddet nedeniyle 100’e yakın Müslüman, “terörist” muamelesine maruz bırakılırken, başta çocuklar olmak üzere kadınlar ciddi psikolojik sorunlar yaşadı.

Müslümanların haklarını kısıtlayıcı düzenlemeler

Ülkede 2 Kasım 2020’de 4 kişinin ölümüne yol açan terör saldırısı sonrasında terörle mücadele yasasını değiştiren hükümet, yasa kapsamında bir kez daha İslam Yasası’nı değiştirerek, Müslümanların haklarını kısıtlayıcı düzenlemelere imza attı.

Kurz’un iktidara geldiği 2017’den itibaren yakın çevresinde yer alan 4 bakana yönelik yolsuzluk soruşturmaları başlatıldı.

Son olarak eski Başbakan Kurz hakkında rüşvet, yolsuzluk ve güveni kötüye kullanmak suçlamalarıyla soruşturma başlatıldı. Suçlamaları kabul etmeyen Kurz, dün istifa etti.

Avusturya'da Başbakan Kurz’un istifası tartışılıyor

Avusturya'da Başbakan Kurz’un istifası tartışılıyor

Avusturya'da Başbakan Kurz’un istifası tartışılıyor

Avusturya'da Başbakan Kurz’un istifası tartışılıyor

Avusturya'da Başbakan Kurz’un istifası tartışılıyor

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Brent petrolün varili 74,67 dolardan işlem görüyor

Published

on

By

Brent petrolün varili, uluslararası piyasalarda 74,67 dolardan işlem görüyor.

Dün 76,13 dolara kadar yükselen Brent petrolün varil fiyatı günü 74,58 dolar seviyesinde tamamladı. Brent petrolün varil fiyatı, bugün saat 10.17 itibarıyla kapanışa göre yüzde 0,13 artarak 74,67 dolar oldu. Aynı saatte Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün varili 71,12 dolardan alıcı buldu.

Petrol fiyatları, dün Suudi Arabistan milli petrol şirketi Saudi Aramco’nun mart ayı resmi satış fiyatlarını yükseltmesinin ardından kısmi bir artış gösterse de dünyanın en çok petrol tüketen ülkesi ABD’de ham petrol stoklarındaki artışın talebe ilişkin endişeleri beslemesiyle yılın en düşük seviyelerinde kaldı.

Saudi Aramco mart ayı petrol satış fiyatını 2,4 dolar yükselterek piyasa tahmini olan 2 dolarlık zammın üstünde bir artış gerçekleştirdi. Söz konusu fiyat artışı, Ağustos 2022’den bu yana yapılan en yüksek artış olarak kayıtlara geçti.

Uzmanlar, dünyanın en büyük petrol ihracatçısı ülkeden gelen bu adımın arz yönlü baskılara ve artan jeopolitik endişelere karşılık yapıldığını ve ülkenin gelecek aylarda petrol talebinin güçlü olacağı yönündeki beklentisini desteklediğini ifade ediyor.

Öte yandan, ABD Enerji Enformasyon İdaresinin (EIA) ABD’de petrol stoklarının arttığına işaret eden veriler de fiyatları baskıladı.

EIA’nın haftalık petrol raporuna göre, ABD’nin ticari ham petrol stokları, geçen hafta önceki haftaya göre yaklaşık 8 milyon 700 bin varil artışla 423 milyon 800 bin varil seviyesine yükseldi. Beklentiler, stokların yaklaşık 5 milyon 25 bin varil artacağı yönündeydi.

Piyasa beklentilerinin üzerinde görülen yükseliş, ABD’de talebin azaldığına işaret ederek petrol fiyatlarındaki artışını kısıtladı.

Ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kanada ve Meksika’ya yönelik uygulamayı planladığı gümrük vergisini artırma kararını 1 ay durdurduğunu açıklaması fiyatlar üzerinde etkili olmaya devam ediyor.

Brent petrolde teknik olarak 81,78 doların direnç, 73,52 doların ise destek olarak izlenebileceği belirtiliyor.

Devamını Oku

Dünya

Fidan: Yunanistan Başbakanı Miçotakis’le TC Cumhurbaşkanı Erdoğan nisan ayında bir araya gelecek

Published

on

By

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in nisanda Türkiye’de görüşeceğini açıkladı.

AAtölye’de Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’na konuk olan Fidan, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Fidan, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in tekrar seçilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmede, tarafların mevcut sorunları çözme konusunda bir irade ortaya koyma çabası gösterdiğini söyledi.

Erdoğan’ın sorunları çözmeye odaklandığını belirten Fidan, von der Leyen’in de Türkiye ile ilişkilerin iyileştirilmesi konusunda genel söylemi olduğunu aktardı.

Fidan, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ı Türkiye’de ağırladığını anımsatarak, AB kurumlarının Türkiye ile işbirliğinin ilerletilmesine önem verdiğini aktardı.

AB yetkilileriyle yaptıkları görüşmelerde sorunların tanımında ve çözümünde hemfikir olunduğunu gördüklerini paylaşan Fidan, AB’de karar alma mekanizmalarının oydaşmaya dayandığına ve bunun sorun oluşturduğuna dikkati çekti.

Fidan, AB üyesi bazı ülkelerin Türkiye konusunda engellemeleri olduğuna işaret ederek, “AB’de bunu aşacak bir mekanizma yok. Eskiden bu şöyle aşılırdı, AB’nin birkaç tane büyük ülkesi bunu kendisine mesele edinirdi, öbür ülkelere ikna yoluna giderdi. Ama şimdi bakıyoruz, bu konuda bir çaba yok. Diğer ülkelerde de bir farkındalık yok. Aslında AB’nin içindeki bölünmüşlük de çok fazla.” dedi.

AB’deki merkez ülkelerin iç siyaset meselesi yaptıkları bir konu olan Türkiye’nin AB’ye üyeliği konusunda bir görüş değişikliği görmedikleri dile getiren Fidan, AB kurumlarının Gümrük Birliğinin güncellenmesi, vize serbestisi ve yatırım gibi birçok konuda istekli olduğunu fakat bazı ülkelerin bunu engellediğini söyledi.

– “Karşı taraf negatif adımla yaklaşıyorsa, belli tedbirleri hayata geçirmeliyiz”

Fidan, Türkiye’nin AB ile ilişkilerde hiçbir zaman sorun çıkaran taraf olmadığını, problem çözme tekniğiyle yaklaştığını vurgulayarak, “Ama karşı taraf negatif adımla yaklaşıyorsa, bizim de belli tedbirleri hayata geçirmemiz gerekiyor.” ifadesini kullandı.

Avrupa ülkelerinin Türkiye’ye yaklaşımında çok ciddi değişiklik olurken Avrupa Birliği düzeyine bunun yansımadığını belirten Fidan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) gibi AB üyelerinin gündemi ele geçirerek ilerlemenin önüne geçebildiğini anlattı.

Fidan, AB reform paketinde en fazla tartışılan konunun karar alma mekanizmasının gözden geçirilmesi olduğunu belirterek, “27 ülkenin sürekli oydaşmasını esas alan bir yürütme tekniğiyle bir yere varılması mümkün olmuyor. Dolayısıyla uluslararası krizler karşısında dayanıklı olmayan, yeterli esnekliği gösteremeyen bir AB ile karşı karşıyasınız ve AB’nin uluslararası duruşu giderek geriliyor.” ifadelerini kullandı.

– “Türk-Yunan sorunlarının diyalog yoluyla çözülmesi önemli”

Türk-Yunan ilişkilerinin mevcut durumuna ilişkin soruya yanıt veren Fidan, “Durduğumuz yerde duruyoruz. Cumhurbaşkanımızın iradesi orada, aynı. Diyalog yoluyla Türk-Yunan sorunlarının çözülmesi önemli. Çünkü bizden önceki nesillerden devraldığımız bir sorunlar kümesi var. Her iki taraf içinde tartışmalı konular var.” ifadelerini kullandı.

Bakan Fidan, bu konuların müzakere ve diyalog yoluyla çözülmesinin önemine işaret ederek, “Bunu yaparken de kışkırtıcı ve provoke edici adımlardan kaçınılması da önemli.” dedi.

Yunan iç siyasetinde Türkiye meselesinin zaman zaman bazı siyasiler için “hızlı kredi kazanma alanı” olduğunu kaydeden Fidan, “Türkiye’nin ortaya koyduğu gerçekten sorumlu ve olgun davranış, bir noktadan sonra karşı tarafta da bu türden iç politik amaçlara hizmet eden provokasyonları anlamsız hale getirebiliyor.” değerlendirmesini yaptı.

– Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’de bir araya gelecek

Fidan, “Sayın (Yunanistan Başbakanı Kiryakos) Miçotakis’le Sayın Cumhurbaşkanımızın nisan ayında bir araya gelecek. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplanacak Türkiye’de. Bu görüşmeyi yapacağız.” ifadelerini kullandı.

Geçen hafta Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis ile Doha’da görüştüğünü kaydeden Fidan, bu görüşmede nisanda yapılacak toplantının hazırlığını yaptıklarını ve atılacak adımların üzerinden geçtiklerini belirtti.

Bakan Fidan, Türkiye ve Yunanistan’ın “sorunların müzakere yoluyla çözülmesi konusunda emek harcanması ve sahici irade konulması konusunda hemfikir” olduğunu belirterek, bu konuda dışişleri bakanlarına verilmiş görevler olduğunu ve bu konuda çalışmaya devam ettiklerini vurguladı.

Konuyla ilgili cumhurbaşkanlarını da düzenli aralıklarla bilgilendirdiklerini ve talimatlarını aldıklarını ifade eden Fidan, “Ama ifade ettiğim gibi Yunanistan’daki iç politik sistem biraz daha bize nazaran çok daha farklı hassasiyet arz edebiliyor.” dedi.

– TDT üyeleri ile savunma sanayi alanında işbirliği

Bir soru üzerine, Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) üyelerinin arasında savunma sanayi alanında da başlamış bir işbirliğinin olduğunu ifade eden Fidan, “Savunma sanayi işbirliği güzel giden bir alan. Burada özellikle Türk Cumhuriyetleri Türkiye’nin geliştirdiği savunma yeteneklerinin farkındalar. Bundan istifade ediyorlar.” dedi.

Fidan, ikili düzeyde farklı bakanlıklar arasında temasların ve işbirliklerinin de sürdüğünü kaydederek, Milli Savunma Bakanlığının yürüttüğü nitelikli işbirliklerinin olduğunu vurguladı.

Türk dünyası birliği fikrini pratiğe dönüştürüp modern zamanlarda bunun temelini oluşturan alanlarda somut adımlar atılması için çaba gösterildiğine işaret eden Fidan, “Ortak lojistik koridorlar, gümrük geçişlerinin iyileştirilmesi, eğitim uyumlaştırmasının sağlanması gibi çok fazla konu var.” ifadesini kullandı.

TDT Genel Sekreterliğinin bu konuda giderek daha da fazla kurumsallaştığını aktaran Fidan, TDT’nin kurumsallaşmasının önemli olduğunu bu nedenle de kaynak ayırıldığı ve imkan sağlandığını vurguladı.

Bakan Fidan, sözlerine şöyle devam etti:

“Bizim dış politikamızın en önemli özelliği bir vizyonumuz var ama o vizyonu hayata geçirecek bir profesyonellik, bir sistem kuruculuk da var. Onu bizim paydaşlarımızla paylaşarak yolumuza devam ediyoruz.”

Bulundukları coğrafyadan dolayı her ülkenin güvenlik ihtiyacının farklılaşabileceğine dikkati çeken Fidan, bazı ülkelerin terörle mücadeleye yönelik ihtiyaçlarının öncelikli olabileceğini, bazısının da sınır güvenliğine yönelik ihtiyacı olabileceğini ifade etti.

Fidan, “Orada daha farklı yeteneklere ihtiyacı olabiliyor. O konuda görüşmelerimiz gerek İstihbarat Teşkilatımızın gerek Savunma Bakanlığımızın devam ediyor. Yani bu konuda çizilen bir politik çerçeve de var. Cumhurbaşkanımız o konuda çok hassas. Ne zaman kardeşlerimizin bizden bir şeye ihtiyacı olduğu zaman o konuda bir sıkıntı yok.” dedi.

Devamını Oku

Dünya

2025 Dünya Hükümetler Zirvesi Dubai’de yapılacak

Published

on

By

Dünya Hükümetler Zirvesi (WGS 2025), 12. edisyonunda, devlet başkanlarından teknoloji dünyasının önde gelen isimlerine kadar dünyanın en etkili liderlerini, 11-13 Şubat’ta Dubai’de bir araya getirecek.

Zirveden yapılan açıklamaya göre 30’u aşkın devlet başkanı, 400’den fazla bakan, 80 uluslararası kuruluş, 140 hükümet delegasyonu ve 6 binden fazla katılımcı Dubai’de bir araya gelerek ekonomik istikrar, dijital dönüşüm ve kamu-özel sektör işbirliğinin anlamlı bir değişim yaratabileceğine dair çözümleri belirleyecek.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Birleşik Arap Emirlikleri Kabine İşleri Bakanı ve Dünya Hükümetler Zirvesi Başkanı Muhammed el-Karkavi, teknolojik değişimin hızlandığı ve jeopolitik dönüşümlerin yaşandığı bir ortamda zirvenin hükümetlerin, endüstrilerin ve küresel kurumların etkili değişimi yönlendirdiği önde gelen bir platform olduğunu belirtti.

Zirvenin 2013’teki başlangıcından bu yana geleceği öngörmek ve şekillendirmek için liderleri, uzmanları ve girişimcileri bir araya getiren gelecek odaklı bir düşünce platformu olduğunu vurgulayan Muhammed el-Karkavi, “Zirve bu yıl da hükümetlerin ve toplumların karşı karşıya kaldığı hızlı değişimleri ve ortaya çıkan zorlukları ele alan küresel bir diyaloğu teşvik ediyor. Amacımız, insanlığın kaydettiği ilerlemeyi değerlendirmek, koşulları iyileştirme fırsatlarını belirlemek ve sürdürülebilir bir gelecek inşa ederek, gelecek nesilleri güçlendirmektir.” açıklamasında bulundu.

– Yapay zeka uzmanları bir araya gelecek

Zirve kapsamında gerçekleştirilecek oturumlara 300’den fazla küresel uzman katılacak ve zirve 30 stratejik raporun hazırlanmasıyla sona erecek.

Yapay zekanın yönetişimdeki rolü, mobilitenin geleceği, ekonomik dayanıklılık, iklim adaptasyonu, küresel sağlık dönüşümü, ortaya çıkan sınırlar ve nüfus azalması gibi konular, 21 forum ve 200’ün üzerinde interaktif oturumda ele alınacak.

Yapay zekanın geleceği nasıl dönüştürdüğünü keşfetmek üzere dünyanın önde gelen 100 yapay zeka uzmanını bir araya getiren TIME 100 AI toplantısı da zirve kapsamında gerçekleştirilecek.

Devamını Oku

Trending

Reklam