Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Baṣbakan Üstel:Kablo ile elektrik getirilmesi projesi, tarihe geçecek asrın ikinci en büyük projesi olacak

Published

on

Başbakan Ünal Üstel, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye arasında imzalanan “Uluslararası Enerji Protokolü”nün; “Hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hem de Türkiye Cumhuriyeti adına tarihe geçecek asrın ikinci en büyük projesi” olduğunu vurguladı.

Üstel, “Attığımız imzalarla, Türkiye Cumhuriyeti’nde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde üretilen elektriğin karşılıklı olarak her iki ülkeye kablo ile iletilmesinin önü açılmıştır. Bu adım Doğu Akdeniz’de güç dengelerini yeniden düzenleyebilecek kadar önemli ve tarihi bir adımdır” ifadelerini kullandı.

Başbakan Ünal Üstel, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye arasında imzalanan “Uluslararası Enerji Protokolü” ve “Kıb-Tek ile AKSA arasında imzalanan sözleşme” ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Başbakan Ünal Üstel, yazılı açıklamasında, hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hem de Türkiye Cumhuriyeti adına “tarihe geçecek, KKTC’yi, Türkiye yüzyılının gerçek bir parçası yapacak asrın ikinci en büyük projesi” olan kablo ile Türkiye’den elektrik enerjisi getirilmesi projesinin ilk adımlarını attıklarını kaydetti.

-“30 yıllık bir hayali de gerçeğe dönüştürmüş oluyoruz”

“Böylelikle 1984 yılından bugüne hemen hemen tüm işbirliği anlaşmalarına konu olan 30 yıllık bir hayali de gerçeğe dönüştürmüş oluyoruz” diyen Üstel, şöyle devam etti:

“Türkiye’den Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne deniz altından kablo ile elektrik enerjisi getirilmesi ve enterkonnekte sisteme geçilmesi projesiyle ilgili imzalanan mutabakat zaptı sayesinde, bu büyük proje artık bir hayal olmaktan çıkıyor ve gerçeğe dönüşme yolunda emin adımlarla ilerlemeye başlıyor.

Attığımız imzalarla, Türkiye Cumhuriyeti’nde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde üretilen elektriğin karşılıklı olarak her iki ülkeye kablo ile iletilmesinin önü açılmıştır.

Bu adım Doğu Akdeniz’de güç dengelerini yeniden düzenleyebilecek kadar önemli ve tarihi bir adımdır.

İmzaladığımız anlaşma ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yıllardır bitmek bilmeyen elektrik sıkıntılarından kurtulması için gerekli çalışmaların ivedilikle başlatılmasını da sağlamış durumdayız.

Bu adım, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin gelişiminin ve kendi ayakları üzerinde durmasının önünü açacak, her alanda ülkemizin enerjisini, üretimini ve ekonomisini yükseltecek bir adımdır.

Bu adım, daha çok üreten, gittikçe gelişen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir devlet olarak dünyadaki yerini ve varlığını sağlamlaştıracak bir adımdır.

Bu adım, sadece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin değil, tüm Kıbrıs adasının enerji konusunda ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve adada kalıcı barışa yönelik yapılacak tüm girişimleri güçlendirecek bir adımdır.

Bu adım, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs adasını bir enerji hubu haline dönüştürerek coğrafyamızda bulunan tüm ülkelerin enerjiye erişimlerinin önünü açabilecek önemli bir adımdır.

Devletimizin kuruluşunun 40’ıncı, Anavatan Türkiyemizin ise 100’üncü yılına denk düşen bu adım, coğrafya kaderdir demeyen, kendi coğrafyasında kendi kaderini belirlemeye kararlı iki devletin attığı tarihi bir adımdır.

Bu adım, tüm coğrafyamız için krizler doğuran değil fırsatları da beraberinde getiren bir adımdır.”

-4-5 yıllık bir süre içerisinde tamamlanması hedefleniyor

Başbakan Ünal Üstel, böylesi büyük projeler için kısa sayılabilecek 4-5 yıllık bir süre içerisinde tamamlamayı hedefledikleri Türkiye ile KKTC arasında kablo ile çift yönlü elektrik iletim projesi sayesinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin çok daha güvenli, kesintisiz, kaliteli ve sürdürülebilir enerjiye kavuşmuş olacağına dikkat çekti.

İmzalanan uluslararası anlaşma ile ülkenin en büyük enerji zenginliği olan güneşten elde edilecek enerjinin de Türkiye’ye gönderilmesinin önünü açtıklarını ifade eden Üstel, asrın ikinci büyük projesi ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her gün artan enerji talebi ve on yıllarca sürecek arzını da sağlamış olacaklarına işaret etti.

– ” Yerel santrallerimizin geliştirilmesi ve güç artırımına yönelik her türlü adımı atmaya devam ediyoruz”

“Bu noktada bir konuya daha açıklık getirmek istiyorum” diyen Üstel, şöyle devam etti:

“Kablo ile elektrik getirilmesi projesine paralel olarak yerel santrallerimizin geliştirilmesi ve güç artırımına yönelik her türlü adımı atmaya devam ediyoruz.

Uluslararası anlaşmanın yanında Kıb-Tek ile AKSA arasında son derece önemli bir anlaşmaya daha imza konulmuştur.

Sözleşmeye göre, kablo ile elektrik getirilmesi ve enterkonnekte sistem için fizibilite çalışmalarının en geç bir yıl içerisinde tamamlanması gerekiyor.

Fizibilite çalışmaları tamamlandıktan sonra 5 yıl içerisinde ise enterkonnekte sisteme geçiş yapılacaktır.

Bir (1) yıl içerisinde fizibilite veya beş (5) yıl içerisinde enterkonnekte sistem çalışmaları tamamlanmaz ise söz konusu sözleşmeyi Kıb-Tek’in tek taraflı olarak feshetme hakkı bulunuyor.

5 yıllık sürenin sonunda kablo ile elektrik ve enterkonnekte sistem projesinin tamamlanmasıyla birlikte Kalecik Santrali’nden alınan hizmet de sona ermiş olacak.

Teknecik santralimiz ise geliştirilmiş haliyle yedek santral olarak kurulu şekilde teknik ve üretimsel tüm ihtiyaçlarımıza cevap vermek için devrede kalacaktır.

Yine aynı sözleşme gereği kablo ile elektrik getirilinceye kadar yıl içerisinde toplam üretimin %51’ini Kıb-Tek gerçekleştirmeye devam edecektir.

Şu anki sözleşme 2027 yılına kadar devam etmiş olsa idi özel firmaya ödenecek kira bedeli 4.25 dolar/cent olarak ödenecekti. Ancak yeni imzalanan sözleşmeye göre kira bedeli 3.50 dolar/cent olarak belirlenmiştir.

Devletler için bazı anlar kader anlarıdır. Bu anlarda ortaya koyacağınız irade ve siyasi duruş ülkenizin önünü açmak ya da onu geçmişe mahkum etmek kadar önemlidir. Böylesi anlarda kararlı olmak, cesaretle davranmak ülkeniz açısından yaşamsaldır.

Bu noktada gerek hükümetimizin duruşu, gerekse Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi duruşu ve kararlılığı sonuç alınmasında son derece önemli rol oynamıştır. İki taraflı bu kararlı duruş olmasaydı asrın ikinci önemli projesini hayata geçirecek bu imzalar atılmış olmayacaklardı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti olarak bir kez daha gösterdik ki biz iki devlet, tek millet, tek yüreğiz. Söz konusu ulusal çıkarlarımızsa hiç kimsenin tehdidine boyun eğmeyiz.

Bizler bu şekilde bir olduğumuz sürece davamız bir, yolumuz bir ve geleceğimiz bir olduğu müddetçe kimseler bizi karanlığa veya susuzluğa mahkum edemez, edemeyecektir.

Asrın ikinci büyük projesinin halkımıza, milletimize, adamıza ve tüm coğrafyamıza hayırlar getirmesini diliyor, en içten saygılarımı sunuyorum.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Hasipoğlu: “İsrail-İran çatışmasına ABD’nin müdahil olmasıyla gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz”

Published

on

By

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, İsrail-İran çatışmasına Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) müdahil olmasıyla gelişmeleri “endişeyle takip ettiklerini” söyledi

Hasipoğlu, bölgesel gelişmeler ve güncel konularla ilgili yazılı açıklama yaptı.

İran’ın Birleşmiş Milletlerden ABD’nin İran’a saldırısının incelenmesi ve kınanması talebiyle BM Güvenlik Konseyinden (BMGK) “acil oturum” talep ettiğini belirten Hasipoğlu, “Savaştaki füzelerin hedefinin nükleer tesis boyutuna gelmesi, içinde bulunduğumuz coğrafya için daha da endişe verici bir boyuta dönüştürmüştür” dedi.

-BM Güvenlik Konseyi “barış gücü değil izleme konseyi”

BM’nin barış gücü olmaktan artık çıkarak bir izleme konseyine dönüştüğünü söyleyen Hasipoğlu, “ ABD, Rusya gibi büyük devletlerin daimi üye olup veto haklarının olmasından dolayı Güvenlik Konseyinden mazlum halkları koruyacak, yaptırım içeren, önleyici kararlar çıkamamaktadır. Güçlünün haklı olduğu, hiçbir Batılı ya da Müslüman ülkenin kınamanın ötesine geçmediği BM ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi toplantılarına şahitlik ediyoruz. Bunu daha önce Bosna’da, en son en acı şekilde Gazze’de Filistinlilerin yaşadıklarıyla ve bu yapıların karar alamadığını görüyoruz” dedi

BM’nin bugün ABD – İsrail müttefikliğinin yaptığı saldırıları izlemekle yetindiğini ve asli görevini yapamadığını ifade eden Hasipoğu , İsrail ile İran arasındaki çatışmaların da 10’uncu gününe girdiği şu günlerde izleyici koltuğunda oturmaya devam ettiğini belirtti.

– “Aynı tecrübeyi Kıbrıslı Türkler olarak bizler de hem sahada hem masada yaşadık”

Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Aynı tecrübeyi Kıbrıslı Türkler olarak bizler de hem sahada hem masada yaşadık . 1974 öncesi Rum saldırıları karşısında BM’nin izleyici rolü ve alınan güvenlik konseyi kararları ortadadır. Keza, 1979 yılından itibaren başlayan federasyon müzakerelerinde, Rum tarafının uzlaşmaz tutumuna ek olarak , BM’in yapısal bozukluğundan dolayı çözüm de sağlanamamıştır . 1974 öncesinde Rum mezalimliğine tanıklık eden BM, sonraki federasyon görüşme süreçlerinde ise çözüm anlamında masaya getirdiği tüm plan ve önerilerine ‘Evet’ diyen Kıbrıs Türk halkına hak ettiği değeri ve statüyü vermek yerine , ‘Hayır’ diyen tarafın ödüllendirmeye devam etmiştir. Diğer bir ifadeyle BM müzakere süreci ile ilgili bir nihai tespit yapmaktan kaçınmış, hep Rum tarafının istediği şekilde bir çözüm arayışı içerisinde olmaya çalışıp, Rum tarafının içerisinde bulunduğu konfor alnının muhafaza etmesine çanak tutmuştur. Halbuki görüşme süreçlerini hamisi konumunda olan BM, Rum tarafının retçi tavırları sonrasında gerekli kararları alıp, Rum tarafını rahatsız edebilseydi, belki de bizlerin arzu ettiği çözüm modeli bugün hayat bulmuş olacaktı”

-Hakan Fidan’ın son açıklaması

Türkiye Dışişleri Bakanı Fidan’ın İslam İşbirliği Teşkilatı (IIT) mesajını değerlendiren Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Dünya, özellikle de bölgemiz, iyice ateş çemberine dönerken, Kıbrıs Türk halkının yegane güvencesinin ve en büyük destekçisinin Anavatan Türkiye olduğuna, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son açıklamalarıyla bir kez daha tanıklık ettik. Hakan Fidan’ın KKTC’nin gözlemci üye olarak yer aldığı İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkına yer vermesi son derece önemli ve anlamlıdır. Kıbrıs Türk halkının yaşamakta olduğu izolasyon çemberinin aşılması gerektiğine vurgu yapan Hakan Fidan, doğrudan temas çağrısıyla da Anavatan Türkiye’nin milli dava Kıbrıs konusundaki politikasını da dünya kamuoyuna hatırlatmıştır.

Bu vesileyle, haklı davamızın her platformda yankı bulması için sözünü sakınmaktan çekinmeyen Anavatan Türkiye’mize ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a yürekten teşekkür ediyor, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın, KKTC ve Kıbrıs Türk halkı ile ekonomik, siyasi, kültürel ilişkilerini daha da artıracağına inanıyoruz”

-“Rum tarafı tüm adanın güvenliğini riske sokuyor “

Hasipoğlu, Kıbrıs Rum liderliği ve Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Hristodulidis’in son dönemde bazı ülkelerle yaptığı askeri anlaşmalar, silahlanma faaliyetleri ve tek taraflı eylemlerinin, Kıbrıs adasının tamamını ciddi bir tehlike altına soktuğunu söyledi.

Hasipoğlu, “Şimdilerde ise Amerika – İsrail yuvalanmasına sahasını açarak tüm adayı riske sokmaktadır. Kıbrıs Türk halkı olarak, Rum tarafının bizleri ortak düşman olarak gören İsrail’den farklı bir zihniyette olmadığını çok iyi biliyoruz. Bundan sonra sıra size gelecek zihniyetinin bir tezahürü olarak, bizi bu adada azınlık olarak gören, eşit kabul etmeyen ve ilk fırsatta, tıpkı Gazze’deki Filistinliler gibi, kendi ana yurdumuzda yok etmeye çalışan acımasız bir zihniyetle karşı karşıyayız” dedi

Hasipoğlu , GKRY’nin limanlarını başta ABD, İsrail ve Fransa olmak üzere birçok ülkeye açtığına dikkati çekerek, “Kıbrıs adası, tam bir barut fıçısı ama bizim halkımızın güvencesi güçlü Türkiye Cumhuriyeti’dir.” diye konuştu.

Gazimağusa’dan görülen füzelere şahitlik eden biri olarak, savaşı yakın hissetmenin kaygı verici olduğunu söyleyen Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Özellikle Crans Montana başta olmak üzere geçmiş federasyon görüşme süreçlerinde Rum tarafının Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin ve askerinin olmayacağı bir sistemde ısrar ederek masayı devirmesinin sebebini o dönemlerde idrak edemeyenler, şimdi garanti sisteminin önemini daha da iyi anlamalıdırlar. Rum – İsrail zihniyeti, bizleri azınlık gören, bundan sonra da sıra size gelecek zihniyetidir . Bu yüzden geçmişte olduğu gibi bu süreçleri tekrar başlatmak isteyenler, son yıllarda yaşanan savaşları ve soykırımları iyi analiz edip içselleştirmeleri gerekmektedir . Son yıllarda yaşanan gelişmeleri de dikkate alarak Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamlılığı UBP’nin kırmızı çizgisi olduğunu bir kez daha belirtir, söz sahibi olduğumuz müddetçe, halkımızın varlığı ve güvenliği için savunmaya devam edeceğimizi vurgularız”

Devamını Oku

Kıbrıs

Gazimağusa Limanı’nda çöken yolun altında içinde tarihi eserler bulunan mezar olduğu düşünülen mağara bulundu

Published

on

By

Gazimağusa Limanı’nda yolun çökmesiyle toprak altında kalan tarih de gün yüzüne çıktı.

Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürü Emine Emel Ziba konuyla ilgili BRT Gazimaĝusa muhabirine bilgi verdi.

Ziba, yolun bir bölümünde çökme olduğuna dair arandığını ifade ederek, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Gazimağusa Bölge Sorumlusuna bilgi verdiğini dile getirdi.

Teknik kurul tarafından incelemeler yapıldığını belirten Ziba, açığa çıkan mağaranın içerisinde tarihi eserlerin de bulunduğu bir mezar olduğunun düşünüldüğünü vurguladı.

Bölgede gerekli güvenlik önlemlerinin alındığını belirten Ziba, Pazartesi itibariyle kazı çalışmalarına başlanacağını sözlerine ekledi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Girne’de denizde yüzerken rahatsızlanan Gülseven yaşamını yitirdi

Published

on

By

Girne’de denizde yüzdüğü sırada muhtemelen rahatsızlanarak boğulma tehlikesi geçiren 80 yaşındaki Emel Gülseven tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi.

Polis Basın Subaylığından yapılan açıklamaya göre, Girne’de sakin Emel Gülseven bu sabah Karaoğlanoğlu’nda denizde yüzdüğü sırada muhtemelen rahatsızlanarak boğulma tehlikesi geçirdi.

Bölgede bulunanların yardımı ile sahile çıkarılarak ambulans ile Girne Dr. Akçiçek Hastanesinde kaldırılan Gülseven, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi.

Devamını Oku

Trending

Reklam