Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Bağımsızlık yolunda bir ömür: Rauf Raif Denktaş

Published

on

Kıbrıs Türk siyasi tarihinin önemli aktörlerinden Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş yarın 13. ölüm yıldönümünde tören ve etkinliklerle anılacak.

Ömrünü Kıbrıs Türkü’nün bağımsızlık mücadelesine adayan, 1974 Mutlu Barış Harekatı sonrasında Kıbrıs Türk Federe Devleti başkanlığını ve KKTC’nin kurulmasının ardından da Kurucu Cumhurbaşkanlığını yürüten Rauf Denktaş, siyasetçi ve hukukçu kimliğine ek olarak 50’den fazla kitabı bulunan bir yazar ve fotoğrafçıydı.

Rauf Denktaş bir ömür mücadelenin ardından 88 yaşında 13 Ocak 2012 tarihinde vefat etti.

-Annesiz bir çocukluk

Rauf Raif Denktaş, Emine Hanım ve Hâkim Mehmet Raif Bey’in dördüncü ve son çocukları olarak 27 Ocak 1924 yılında Kıbrıs’ın Baf kasabasında dünyaya geldi. Annesi Emine Hanım’ı henüz 1,5 yaşındayken kaybeden Denktaş, babası, anneannesi ve babaannesinin yanı sıra Osmanlı döneminde zaptiyelik yapmış dedesi Şeherli Mehmed tarafından yetiştirildi. Çocukluğu Lefke’nin güneyinde Solya Vadisi olarak bilinen vadi içerisindeki bir tepe üzerine kurulu olan Aybifan köyünde geçti.

İlköğrenimine 1929 yılında Lefkoşa’da Arabahmet Anaokulunda başlayan Denktaş, 1930 yılında babasının yönlendirmesi ile İstanbul’a gitti. Arnavutköy’de ilkokuldan liseye kadar eğitim veren Fevzi Ati Lisesi’nde yatılı okumaya başladı. Ancak ortaokuldan sonra Kıbrıs’a döndü ve eğitimine adada devam etti. Denktaş, 1941 yılında Lefkoşa İngiliz Okulu’ndan mezun oldu.

İngiliz Okulu’ndan mezun olduktan sonra, Mağusa’da tercümanlık, mahkemede memuriyet ve İngiliz Okulu’nda da bir yıl öğretmenlik görevlerinde bulundu. Kıbrıslı Türklerin dertleriyle henüz 18 yaşındayken ilgilenmeye başlayan Denktaş, Halkın Sesi Gazetesi’nde toplumun sorunlarını dile getirmek için yazılar yazmaya başladı. Rauf Raif Denktaş ve Dr. Fazıl Küçük ilk kez Halkın Sesi Gazetesi’nin yayınlanmaya başlaması ile 1942 yılının mart ayında tanıştılar.

– ­­Akın Yılmaz imzasıyla gazete yazıları

Kıbrıs Türk basınında en uzun ömürlü gazete unvanına sahip Halkın Sesi Gazetesi, ilk sayısında ilkelerini “Türk toplumunun haklarını korumak, toplum dertlerini dile getirmek, bağımsız olmak, sömürge idaresi ve Rum emelleri ile mücadele etmek ve Anavatan sevgisini ve ona bağlılığı idame ettirmek” olarak açıkladı. Gazetenin sıraladığı bu ilkeler Denktaş’ın özellikle babası ile geçirdiği zamanlarda ondan ve onun milliyetçi, Atatürkçü arkadaşlarından duyduğu ifadelerle örtüşüyordu. Bu nedenle, Denktaş, Halkın Sesi Gazetesi’nde imzalı, imzasız, bazen de Akın Yılmaz adı altında yazılar yazmaya başladı.

– ­Eğitim için adadan ayrılma

Rauf Raif Denktaş 1944 yılında British Council’dan kazandığı burs ile İngiltere’de Lincoln’s Inn’de hukuk eğitimi aldı. 1947 yılında Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Denktaş, hiç zaman kaybetmeden aynı yıl adaya dönerek avukatlık yapmaya başladı. Denktaş, eğitim için gittiği İngiltere’den döner dönmez yine Dr. Küçük’ün yanında yakın bir dost ve gerektiğinde de danışman olarak çalışmaya başladı.

Denktaş, kendisi henüz dokuz yaşındayken doğan ve “işte nişanlın” diye kucağına verilen Eczacı Münir Bey’in kızı Aydın Hanım’la nişanlandı ve adaya döndükten hemen sonra da evlendi.

-Denktaş’ın Kıbrıs Türk halkı karşısındaki ilk sınavı

Halkın Sesi Gazetesi’nde yazılar yazmasına rağmen Kıbrıs Türk halkı Denktaş’ı 27 Kasım 1948’de Enosis’e yönelik organize edilen ilk büyük mitingde tanıma fırsatı buldu. Denktaş, Kıbrıslı Türklere ilk kez bu mitingde seslenerek, Kıbrıs Türk siyasi yaşamına da ilk adımını atmış oldu. Denktaş daha sonra verdiği özel bir röportajda, o günü anlatırken “Miting saati geldi, gittik. Selimiye dolmuş, taşmış… Benim de halka ilk hitabım. İlk kez konuşacağım. Güzel bir konuşma yapmışım. Kıyametler koptu. O alkışlar sanırım bizi bu yola itti” ifadelerini kullandı.

Bu süreç sonrasında Denktaş, Kıbrıslı Türklerin hakları için farklı farklı platformlarda aktif olarak mücadeleye başladı. 1948 yılında zamanın Kıbrıs Valisi tarafından kurulan Anayasa Konseyi’nde üye olarak görev aldı. Başta Rum kilisesinin ağır baskısı ile Konsey’e katılan Komünist Akel Partisi daha sonra Konsey’den çekilmesiyle Meclis kapatıldı.

Bu durum sonrasında, Türk temsilcilerin yoğun temasları ile Hâkim Mehmet Zekâ Bey’in başkanlığında “Türk İşleri Komisyonu” kuruldu. Denktaş bu komisyonda da aktif olarak görev aldı. İngiliz Müstemleke İdaresi tarafından gasp edilen hakların iadesi için bir raporun hazırlanmasında etkin rol oynadı. Ancak Başsavcılığa gönderilen rapor, Başsavcılıkta bir Türk savcı olmaması nedeni ile istenen etkiyi sağlayamadı. Bunun üzerine Denktaş, 1949 yılında hukuk bürosundan ayrılarak, savcı yardımcısı olmaya karar verdi.

– Başsavcılığa giden yol

Başsavcılıkta üzerinde çalışılan yasalar ile ilgili çalışmalar 1954 yılına kadar tamamlanamadı. Geçen zaman nedeniyle Denktaş başsavcılığa terfi etti. Denktaş’ın başsavcılığı döneminde, Yunanistan’dan Ada’ya gizlice girmeye çalışan birçok kişi yakalandı. Tüm bunların takibi ve yargıya havale edilmeleri konusuyla Denktaş ilgilendi. Bu durum sayesinde ise Denktaş’ın Yunanistan ve Rum toplumu tarafından adada oluşturulmaya çalışılan yeni yapılandırma hakkında fikir sahibi olmasına yol açtı. İngilizlerin Ada’yı 5-10 yıl içinde Yunanistan’a devredeceğini öngören Denktaş, savcılık görevinden istifa ederek, Dr. Küçük’ün yanında toplum problemlerinin çözümünde daha aktif bir görev benimsedi.

– Kıbrıslı Türklerin örgütlü direnişine öncülük dönemi

Rumların çok yönlü örgütlenmelerine karşılık Kıbrıslı Türkler, adada varlıklarını sürdürebilmeleri ve ENOSİS faaliyetlerine karşı durabilmeleri için tüm Türk kurum ve kuruluşları bir büyük organizasyon altında toplanma kararı alarak, Kıbrıs Türk Kurum ve Kuruluşları Federasyonu’nu kurdular. Rauf Denktaş ise söz konusu Federasyon’un Başkanlığına getirildi.

Aynı yıl Denktaş ve yakın arkadaşları tarafından farklı bir örgütlenmenin daha temelleri atıldı. Lefkoşa’da 23 Kasım akşamı Rauf Denktaş, Burhan Nalbantoğlu ve Mustafa Kemal Tanrısevdi tarafından Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) temelleri atıldı.

Aslında bu teşkilat o güne kadar var olan Volkan gibi istenilen ölçüde etkili olamayan örgütlerin yerini aldı. Zaman içerisinde Denktaş’ın ısrarlı talepleri sonucunda da etkili bir mukavemet teşkilatı (1 Ağustos 1958) haline getirildi. Bu sayede, Kıbrıslı Türklerin siyasi ve mukavemetçi örgütlenmeleri merkezi bir yönetime kavuştu.

– Adada güvenlik sorunu: “Mahalli hükümet bizlerin can ve malını koruyacak durumda değildir”

Halkın Sesi Gazetesi’nin haftalık olarak yayınlanan İngilizce nüshasının hazırlanmasında görev alan Denktaş, 1958 yılında artan EOKA saldırılarına yönelik Kıbrıslı Türkleri mücadele için örgütlemeye devam etti.

Bu dönemde ayrıca İngiliz yönetimine yönelik “27-28 Ocak 1958 Olayları” yaşandı. Halk sonrasında taksimi dillendirmeye başladı.

Güvenlik sorunu yaşayan birçok Kıbrıslı Türk, karma olarak yaşadıkları köylerden Türk nüfusunun yoğunluklu olduğu bölgelere göç etmeye başladılar. Bu dönemde, ada içi göç hareketi ile iki toplum fiili olarak yavaş yavaş birbirlerinden ayrılmaya başladı. Denktaş o dönemde (21 Temmuz 1958 tarihli Hürriyet Gazetesi) yaptığı açıklamada, “Mahalli hükümet bizlerin can ve malını koruyacak durumda değildir” ifadesini kullandı.

– ­Ada’da yeni bir sayfa

Tüm bu yaşananların gölgesinde 11 Şubat 1959 tarihinde Kıbrıs’taki halkların geleceğinde yeni bir sayfa açan Zürih ve Londra Antlaşmaları imzalandı. Antlaşmanın imzalanmasında, Kıbrıslı Türk ve Rumların yanı sıra Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan devletleri de yer aldılar. Rum tarafını Başpiskopos Makarios, Türk tarafını ise Dr. Fazıl Küçük temsil etmişti. Resmi olarak 16 Ağustos 1960 tarihinde kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıslı Türkler ile Rumların siyasi eşitliklerini içeriyordu.

Londra Konferansı’na katılan Türk heyetinde bulunan Denktaş’ın Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’ya “Makarios bu anlaşmaları er geç yıkacak ve Enosis yoluna çıkacaktır. Burada bir rol oynamaktadır. İleride bu anlaşmaların kendisine zorla kabul ettirildiğini savunarak ortaklığı bozacaktır” yönünde bir değerlendirmede bulundu.

Bu arada, 1960 yılında kurulan ortaklık Cumhuriyeti’nde Denktaş, bu kez de Cemaat Meclisi Başkanlığı ve İcra Komitesi Başkanlığına seçildi. Ancak Cumhuriyet’in kuruluşunun henüz üçüncü yılında yine Rumların saldırıları başladı. 1963 olayları sonrasında Birleşmiş Milletlerde Kıbrıslı Türkler haklarını dünyaya duyurmak isteyen Denktaş, Makarios yönetimi tarafından istenmeyen adam olarak ilan edildi ve Adaya girişi yasaklandı.

– Eve dönüş

1964 Temmuz’unda gizli yoldan Erenköy’e çıkan Denktaş, Erenköy Savaşı’nda yer aldı. Burada iki kez ölüm tehlikesi geçirdi. Daha sonra geldiği gizli yolları kullanarak Ankara’ya geri döndü ve adada yaşananları İnönü Hükümeti’nden anlatarak, askeri müdahale talebinde bulundu. 1967 yılı sonunda gizlice tekrar adaya girmeye çalışan Denktaş, bu sefer Rumlar tarafından yakalandı. Denktaş yakalanma anında yaptığı konuşmayı özel bir televizyona verdiği röportajda şöyle anlattı: “Asker bana niye geldin diye sordu? Ben de ‘kapıdan koymadınız, pencereden gelmeye mecbur oldum. Evime geldim’ dedim” ifadelerini kullandı. Denktaş, Ankara’nın yoğun diplomatik baskıları ile 13 günün sonra Türkiye’ye iade edildi.

Tüm bu zorlu yıllar sonrasında, Denktaş Ada’ya ancak 1968 yıllında normal yoldan gelebildi. Aynı yıl Rum liderlerinden Makarios’un temsilcisi olarak Glafkos Klerides ve Dr. Küçük’ün temsilcisi olarak da kendisi ilk toplumlar arası görüşmelere başladı. 16 Şubat 1973’deki seçimleri kazanan Denktaş, 28 Şubat 1973’de ant içerek Kıbrıs Cumhurbaşkanı Muavini ve Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanlığı görevine başladı.

Ancak tüm bu süreçte devam eden toplumlar arası görüşmelerde beklenen sonuç alınamadı ve 1974 yıllında Türkiye adaya askeri müdahalede bulundu. Askeri harekât sonrasında 1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu ve Denktaş, Devlet’in başkanı seçildi. 1981’de ikinci kez yapılan seçimlerde de Devlet Başkanlığına seçilen Denktaş, 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etti.

1985’te KKTC’nin Cumhurbaşkanı olarak seçilen Denktaş, 1990, 1995 ve 2000 yıllarındaki seçimleri de kazanarak, 2005 yılına kadar Cumhurbaşkanlığı görevini sürdürdü.

2005 yılındaki seçimlere aday olmayan Denktaş, yaklaşık yarım asır Kıbrıs Türk siyasi yaşamında belirleyici bir rol üstlendi.

– Oğlunun cenazesinde bulunamadı

İngilizce ve Rumcayı çok iyi seviyede bilen Denktaş’ın Aydın Hanımla yaptığı evliliğinden üç kızı ve üç de oğlu oldu. Denktaş, bir kızını henüz iki buçuk yaşında yakalandığı hastalık nedeniyle kaybederken, 7 yaşındaki oğlunu ise bademcik ameliyatı sırasında kaybetti. Kıbrıslı Türklerin hakları için Türkiye’de bulunması nedeni ile oğlunun cenazesine katılamayan Denktaş, bunun acısını röportajlarında hep dile getirdi. Denktaş bir oğlunu da 34 yaşında trafik kazasında kaybetti.

Rauf Denktaş’ın 50’nin üzerinde yayınlanmış kitabı yanı sıra bir de film senaryosu bulunmaktadır. Fotoğrafçılığa duyduğu ilgisi nedeni ile Kıbrıslı Türkler Kurucu Cumhurbaşkanlarını çoğu zaman elinde fotoğraf makinesi ile sıradan vatandaşların portre çekimini yaparken görebiliyorlardı.

13 Ocak 2012 tarihinde vefat eden Denktaş aynı zamanda Türk Dünyası Hizmet Ödülü, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından Yılın Adamı Ödülü, Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından verilen Atatürk Uluslararası Barış Ödülü, 20. Yüzyıldan İz Bırakan Halk Önderi Ödülü’nün sahibidir.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Üst solunum yolu enfeksiyonlarına dikkat !

Published

on

By

Çocuk Enfeksiyon Uzmanı Dr. Pembe Derin Oygar, havaların soğumasıyla çocuklarda görülen üst solunum yolu enfeksiyonlarının arttığını ancak bu artışın endişe verici olmadığını, her kış benzer tabloyla karşılaştıklarını belirtti.

Çocuklarda Covid-19 vakalarında düşüş, grip ve solunum sinsityal virüsü RSV’de artış gözlemlendiğine kaydeden Oygar, RSV’yi özellikle bu hafta daha fazla gördüklerini söyledi.

Sağlık Bakanlığı Enfeksiyon Kontrol Komitesi üyesi Dr. Derin Oygar, Çin’de görülen, Güney Kıbrıs’ta da tespit edildiği açıklanan insan metapnömovirüsünün (HMPV) ateş, burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı, öksürük gibi semptomlara neden olan bir üst solunun yolu enfeksiyonu olduğunu aktardı.

Oygar, dünyada olduğu gibi Kıbrıs’ta da bu virüsün yıllardır görüldüğünü kaydetti.

-Çocuk servisinin yüzde 70’i dolu

Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) konuşan Oygar, havaların soğumasıyla çocuklarda da sık görülen üst solunum yolu enfeksiyonları ve son dönemde Çocuk Acil Servisi’ne başvuru yapan çocuk hastalarla ilgili verileri paylaştı.

Çocuklarda Covid-19 vakalarında düşüş gözlemlediklerini dile getiren Oygar, influenza (grip) ve RSV’de (solunum sinsityal virüsü) artış olduğunu, influenza ve Covid-19 semptomlarıyla da benzerlik gösteren, burun akıntısı, öksürük, bazen de yüksek ateşle seyreden RSV’ye özellikle bu hafta daha fazla rastladıklarını belirtti.

Oygar, yüzde 70’i dolu olan Çocuk Servisi’nde 18’i influenza (grip) benzeri hastalıklardan dolayı toplam 22 çocuğun yatılı tedavi gördüğünü belirterek, Çocuk Acil Servisi’ne günde ortalama 160 başvuru yapıldığını da söyledi.

-“Her kış benzer tablo”

Dr. Derin Oygar, Çocuk Acil Servise başvuranların geçtiğimiz aylara göre yüzde 50 arttığını ancak bunun bu mevsim için beklenen bir durum olduğunu kaydederek, “Her kış benzer bir tabloyla karşılaşıyoruz…Endişe verici bir durum yok” dedi.

-“Yoğun bakıma yatırılan çocukların sayısı bu yıl daha az”

Oygar, geçtiğimiz yıla oranla bu yıl çocuk yoğun bakıma yatırılan hasta sayısının da daha az olduğunu ifade etti.

Derin Oygar, aralık ayında 3 çocuğun üst solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı komplikasyonlar nedeniyle yoğun bakıma yatırıldığını, şu an bir çocuğun yoğun bakımda bulunduğunu ifade etti.

Oygar, ülkedeki verilerin Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’nin paylaştığı verilerle de benzerlik gösterdiğini belirtti.

-“Çocukları hastalıklardan nasıl koruyabiliriz”

“Çocukları hastalıklardan nasıl koruyabiliriz?” sorusu üzerine Oygar, RSV’nin dünyada pek de yaygın olmayan, yeni çıkan bir aşısı olduğunu kaydetti.

Oygar, tüm yaş gruplarını etkileyen influenzanın 5 yaş altı çocuklarda daha ağır ve komplikasyonlarla seyredebileceğini, RSV’nin de özellikle 2 yaş altındaki çocukları ve erken doğan bebekleri olumsuz etkileyebileceğini, hastaneye yatış gerektirebileceğini ifade ederek, aşılara işaret etti.

RSV aşısının dünyada daha çok yeni olduğunu belirten Oygar, erken doğan bebeklere, doğumsal kalp hastalığı olan çocuklara RSV’den korumak için “monoklonal antikorları” yapılmasını önerdiklerini, bunun KKTC’de yapıldığını kaydetti.

-“Grip aşısını 6 aylıktan itibaren öneriyoruz”

Derin Oygar, mevsimsel grip aşısını 6 aylıktan itibaren önerdiklerini de dile getirerek, özellikle kronik hastalığı olan çocuklara mutlaka grip aşı yapılması gerektiğini vurguladı.

– HMPV virüsü

Oygar, son dönemde gündeme gelen HMPV ile ilgili soru üzerinde bu virüsle ilgili de bir değerlendirmede bulundu.

Dr. Derin Oygar, üst solunum yolu enfeksiyonuna neden olan bu virüsün yeni bir virüs olmadığını, pandemi potansiyeli de taşımadığını söyledi.

Oygar, HMPV’nin dünyada olduğu gibi KKTC’de de her yıl görüldüğünü kaydederek, bu dönemde ülkede genellikle birkaç HMPV vakasıyla karşılaştıklarını, geçtiğimiz günlerde bir çocukta bu virüsü tespit ettiklerini dile getirdi.

Oygar, 5 yaşına kadar hemen hemen herkesin bu virüsle enfekte olduğunu bilgisini de paylaştı.

-Üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmanın yolları

Derin Oygar, üst solunum yolu hastalıklarından korunma için kalabalık yerlerde bulunulmaması, el hijyenine dikkat etmek ve hasta kişilerden uzak durulması gerektiğini belirterek, hasta kişilerin de mutlaka maske takması gerektiğini kaydetti.

Oygar, hasta çocukların iyileşinceye kadar evde izole kalmasının da bulaşı önleyeceğini anımsattı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Meteoroloji Dairesi bugün ve yarın yer yer hafif yağmur beklendiğini duyurdu

Published

on

By

Meteoroloji Dairesi bugün ve yarın yer yer hafif yağmur beklendiğini duyurdu.

Meteoroloji Dairesi’nin 11-17 Ocak tarihlerini kapsayan hava tahmin raporuna göre, hava bugün ve yarın yer yer hafif yağmurlu, geriye kalan zamanlarda ise parçalı bulutlu olacak.

En yüksek hava sıcaklığı iç kesimlerde ve sahillerde genellikle 18-21 derece dolaylarında seyredecek.

Rüzgar periyodun ilk günlerinde Kuzey ve Doğu, diğer günlerde ise Güney ve Batı yönlerden hafif, zaman zaman orta kuvvette esecek.

Yağmurlu hava

Devamını Oku

Kıbrıs

AFAD, KKTC’ye derin kuyu deprem gözlem istasyonu kuracak

Published

on

By

Türkiye’nin Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından KKTC’ye yerli yazılımlarla geliştirilen derin kuyu deprem gözlem istasyonu kurulacak.

AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, AA muhabirine, 53 binin üzerinde vatandaşın hayatını kaybettiği Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ikinci yılına yaklaşıldığını anımsattı.

Tatar, 6 Şubat 2023’teki depremler sonrasında çok yoğun bir iyileştirme sürecinin başladığını, bu süreçte 450 bin civarında bir hak sahipliği belirlendiğini dile getirdi.

“Asrın felaketi” olarak anılan 6 Şubat’ın herkes için dersler oluşturduğunu anlatan Tatar, birçok çalışmayı hayata geçirdiklerini, bunlardan birinin de “Türkiye Diri Faylarının Paleosismolojik Özelliklerinin Belirlenmesi Projesi” olduğunu söyledi.

Projeyle 485 diri faya öncelik verildiğini, 132’sinde Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), AFAD, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) ve 24 üniversiteden uzmanların çalışma yaptığını belirten Tatar, elde edilecek sonuçlarla Türkiye diri fay haritası ile deprem tehlike haritasının güncelleneceğini bildirdi.

“İkincil afet” diye adlandırdıkları kaya düşmesi, heyelan, çığ ve obruk gibi afet türlerine yönelik de önlem projeleri hazırladıklarını vurgulayan Tatar, son 3 yılda özellikle Karadeniz Bölgesi’nde yoğun sel-taşkın olayları meydana geldiğini, bunları önlemek için Artvin’den Kırklareli’ne kadar 14 ildeki dere yataklarında Devlet Su İşleri (DSİ) ile yapılan işbirliği protokolü kapsamında ıslah çalışması yürütüldüğünü kaydetti.

– “Kapasitemizi dost ve kardeş ülkelere de aktarmak için çaba gösteriyoruz”

Ulusal sismik ağını her geçen gün geliştirdiklerine işaret eden Tatar, Türkiye’nin 1187 istasyonuyla Avrupa’nın en büyük deprem gözlem ağına sahip ülkesi konumunda olduğunu belirtti.

2025 yılında ulusal sismik ağdaki istasyon sayısının 1200’ün üzerine çıkacağının altını çizen Tatar, şöyle devam etti:

“Bir yandan ülkemizde bu gözlem ağını geliştirirken diğer yandan da bu kapasitemizi dost ve kardeş ülkelere de aktarmak için çaba gösteriyoruz. 2024 yılında Azerbaycan’ın Şuşa kentinde büyük bir derin kuyu deprem gözlem istasyonunu kurduk ve faaliyete geçirdik. Milli deprem yazılımlarımızı Azerbaycan’a transfer ettik. Şimdi aynısını Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) aktarıyoruz. 2025’te hem yazılımlarımızı hem de derin kuyu deprem gözlemi istasyonumuzu tamamlamış olacağız. Böylece KKTC’deki istasyon sayımız 22’ye çıkacak.”

Erenköy’de kurulumuna başlanan istasyonun 0,1 büyüklüğüne kadar mikro depremleri ölçme özelliğine sahip olacağını bildiren Tatar, sistemin 100 metre derinlikte birbirinden farklı sensörlerden oluştuğunu, bu kurulumla Doğu Akdeniz’deki sismik aktivitenin daha sağlıklı izlenebileceğini sözlerine ekledi.

Devamını Oku

Trending

Reklam