Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Bağımsızlık yolunda bir ömür: Rauf Raif Denktaş

Published

on

Kıbrıs Türk siyasi tarihinin önemli aktörlerinden Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş yarın 13. ölüm yıldönümünde tören ve etkinliklerle anılacak.

Ömrünü Kıbrıs Türkü’nün bağımsızlık mücadelesine adayan, 1974 Mutlu Barış Harekatı sonrasında Kıbrıs Türk Federe Devleti başkanlığını ve KKTC’nin kurulmasının ardından da Kurucu Cumhurbaşkanlığını yürüten Rauf Denktaş, siyasetçi ve hukukçu kimliğine ek olarak 50’den fazla kitabı bulunan bir yazar ve fotoğrafçıydı.

Rauf Denktaş bir ömür mücadelenin ardından 88 yaşında 13 Ocak 2012 tarihinde vefat etti.

-Annesiz bir çocukluk

Rauf Raif Denktaş, Emine Hanım ve Hâkim Mehmet Raif Bey’in dördüncü ve son çocukları olarak 27 Ocak 1924 yılında Kıbrıs’ın Baf kasabasında dünyaya geldi. Annesi Emine Hanım’ı henüz 1,5 yaşındayken kaybeden Denktaş, babası, anneannesi ve babaannesinin yanı sıra Osmanlı döneminde zaptiyelik yapmış dedesi Şeherli Mehmed tarafından yetiştirildi. Çocukluğu Lefke’nin güneyinde Solya Vadisi olarak bilinen vadi içerisindeki bir tepe üzerine kurulu olan Aybifan köyünde geçti.

İlköğrenimine 1929 yılında Lefkoşa’da Arabahmet Anaokulunda başlayan Denktaş, 1930 yılında babasının yönlendirmesi ile İstanbul’a gitti. Arnavutköy’de ilkokuldan liseye kadar eğitim veren Fevzi Ati Lisesi’nde yatılı okumaya başladı. Ancak ortaokuldan sonra Kıbrıs’a döndü ve eğitimine adada devam etti. Denktaş, 1941 yılında Lefkoşa İngiliz Okulu’ndan mezun oldu.

İngiliz Okulu’ndan mezun olduktan sonra, Mağusa’da tercümanlık, mahkemede memuriyet ve İngiliz Okulu’nda da bir yıl öğretmenlik görevlerinde bulundu. Kıbrıslı Türklerin dertleriyle henüz 18 yaşındayken ilgilenmeye başlayan Denktaş, Halkın Sesi Gazetesi’nde toplumun sorunlarını dile getirmek için yazılar yazmaya başladı. Rauf Raif Denktaş ve Dr. Fazıl Küçük ilk kez Halkın Sesi Gazetesi’nin yayınlanmaya başlaması ile 1942 yılının mart ayında tanıştılar.

– ­­Akın Yılmaz imzasıyla gazete yazıları

Kıbrıs Türk basınında en uzun ömürlü gazete unvanına sahip Halkın Sesi Gazetesi, ilk sayısında ilkelerini “Türk toplumunun haklarını korumak, toplum dertlerini dile getirmek, bağımsız olmak, sömürge idaresi ve Rum emelleri ile mücadele etmek ve Anavatan sevgisini ve ona bağlılığı idame ettirmek” olarak açıkladı. Gazetenin sıraladığı bu ilkeler Denktaş’ın özellikle babası ile geçirdiği zamanlarda ondan ve onun milliyetçi, Atatürkçü arkadaşlarından duyduğu ifadelerle örtüşüyordu. Bu nedenle, Denktaş, Halkın Sesi Gazetesi’nde imzalı, imzasız, bazen de Akın Yılmaz adı altında yazılar yazmaya başladı.

– ­Eğitim için adadan ayrılma

Rauf Raif Denktaş 1944 yılında British Council’dan kazandığı burs ile İngiltere’de Lincoln’s Inn’de hukuk eğitimi aldı. 1947 yılında Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Denktaş, hiç zaman kaybetmeden aynı yıl adaya dönerek avukatlık yapmaya başladı. Denktaş, eğitim için gittiği İngiltere’den döner dönmez yine Dr. Küçük’ün yanında yakın bir dost ve gerektiğinde de danışman olarak çalışmaya başladı.

Denktaş, kendisi henüz dokuz yaşındayken doğan ve “işte nişanlın” diye kucağına verilen Eczacı Münir Bey’in kızı Aydın Hanım’la nişanlandı ve adaya döndükten hemen sonra da evlendi.

-Denktaş’ın Kıbrıs Türk halkı karşısındaki ilk sınavı

Halkın Sesi Gazetesi’nde yazılar yazmasına rağmen Kıbrıs Türk halkı Denktaş’ı 27 Kasım 1948’de Enosis’e yönelik organize edilen ilk büyük mitingde tanıma fırsatı buldu. Denktaş, Kıbrıslı Türklere ilk kez bu mitingde seslenerek, Kıbrıs Türk siyasi yaşamına da ilk adımını atmış oldu. Denktaş daha sonra verdiği özel bir röportajda, o günü anlatırken “Miting saati geldi, gittik. Selimiye dolmuş, taşmış… Benim de halka ilk hitabım. İlk kez konuşacağım. Güzel bir konuşma yapmışım. Kıyametler koptu. O alkışlar sanırım bizi bu yola itti” ifadelerini kullandı.

Bu süreç sonrasında Denktaş, Kıbrıslı Türklerin hakları için farklı farklı platformlarda aktif olarak mücadeleye başladı. 1948 yılında zamanın Kıbrıs Valisi tarafından kurulan Anayasa Konseyi’nde üye olarak görev aldı. Başta Rum kilisesinin ağır baskısı ile Konsey’e katılan Komünist Akel Partisi daha sonra Konsey’den çekilmesiyle Meclis kapatıldı.

Bu durum sonrasında, Türk temsilcilerin yoğun temasları ile Hâkim Mehmet Zekâ Bey’in başkanlığında “Türk İşleri Komisyonu” kuruldu. Denktaş bu komisyonda da aktif olarak görev aldı. İngiliz Müstemleke İdaresi tarafından gasp edilen hakların iadesi için bir raporun hazırlanmasında etkin rol oynadı. Ancak Başsavcılığa gönderilen rapor, Başsavcılıkta bir Türk savcı olmaması nedeni ile istenen etkiyi sağlayamadı. Bunun üzerine Denktaş, 1949 yılında hukuk bürosundan ayrılarak, savcı yardımcısı olmaya karar verdi.

– Başsavcılığa giden yol

Başsavcılıkta üzerinde çalışılan yasalar ile ilgili çalışmalar 1954 yılına kadar tamamlanamadı. Geçen zaman nedeniyle Denktaş başsavcılığa terfi etti. Denktaş’ın başsavcılığı döneminde, Yunanistan’dan Ada’ya gizlice girmeye çalışan birçok kişi yakalandı. Tüm bunların takibi ve yargıya havale edilmeleri konusuyla Denktaş ilgilendi. Bu durum sayesinde ise Denktaş’ın Yunanistan ve Rum toplumu tarafından adada oluşturulmaya çalışılan yeni yapılandırma hakkında fikir sahibi olmasına yol açtı. İngilizlerin Ada’yı 5-10 yıl içinde Yunanistan’a devredeceğini öngören Denktaş, savcılık görevinden istifa ederek, Dr. Küçük’ün yanında toplum problemlerinin çözümünde daha aktif bir görev benimsedi.

– Kıbrıslı Türklerin örgütlü direnişine öncülük dönemi

Rumların çok yönlü örgütlenmelerine karşılık Kıbrıslı Türkler, adada varlıklarını sürdürebilmeleri ve ENOSİS faaliyetlerine karşı durabilmeleri için tüm Türk kurum ve kuruluşları bir büyük organizasyon altında toplanma kararı alarak, Kıbrıs Türk Kurum ve Kuruluşları Federasyonu’nu kurdular. Rauf Denktaş ise söz konusu Federasyon’un Başkanlığına getirildi.

Aynı yıl Denktaş ve yakın arkadaşları tarafından farklı bir örgütlenmenin daha temelleri atıldı. Lefkoşa’da 23 Kasım akşamı Rauf Denktaş, Burhan Nalbantoğlu ve Mustafa Kemal Tanrısevdi tarafından Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) temelleri atıldı.

Aslında bu teşkilat o güne kadar var olan Volkan gibi istenilen ölçüde etkili olamayan örgütlerin yerini aldı. Zaman içerisinde Denktaş’ın ısrarlı talepleri sonucunda da etkili bir mukavemet teşkilatı (1 Ağustos 1958) haline getirildi. Bu sayede, Kıbrıslı Türklerin siyasi ve mukavemetçi örgütlenmeleri merkezi bir yönetime kavuştu.

– Adada güvenlik sorunu: “Mahalli hükümet bizlerin can ve malını koruyacak durumda değildir”

Halkın Sesi Gazetesi’nin haftalık olarak yayınlanan İngilizce nüshasının hazırlanmasında görev alan Denktaş, 1958 yılında artan EOKA saldırılarına yönelik Kıbrıslı Türkleri mücadele için örgütlemeye devam etti.

Bu dönemde ayrıca İngiliz yönetimine yönelik “27-28 Ocak 1958 Olayları” yaşandı. Halk sonrasında taksimi dillendirmeye başladı.

Güvenlik sorunu yaşayan birçok Kıbrıslı Türk, karma olarak yaşadıkları köylerden Türk nüfusunun yoğunluklu olduğu bölgelere göç etmeye başladılar. Bu dönemde, ada içi göç hareketi ile iki toplum fiili olarak yavaş yavaş birbirlerinden ayrılmaya başladı. Denktaş o dönemde (21 Temmuz 1958 tarihli Hürriyet Gazetesi) yaptığı açıklamada, “Mahalli hükümet bizlerin can ve malını koruyacak durumda değildir” ifadesini kullandı.

– ­Ada’da yeni bir sayfa

Tüm bu yaşananların gölgesinde 11 Şubat 1959 tarihinde Kıbrıs’taki halkların geleceğinde yeni bir sayfa açan Zürih ve Londra Antlaşmaları imzalandı. Antlaşmanın imzalanmasında, Kıbrıslı Türk ve Rumların yanı sıra Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan devletleri de yer aldılar. Rum tarafını Başpiskopos Makarios, Türk tarafını ise Dr. Fazıl Küçük temsil etmişti. Resmi olarak 16 Ağustos 1960 tarihinde kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıslı Türkler ile Rumların siyasi eşitliklerini içeriyordu.

Londra Konferansı’na katılan Türk heyetinde bulunan Denktaş’ın Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’ya “Makarios bu anlaşmaları er geç yıkacak ve Enosis yoluna çıkacaktır. Burada bir rol oynamaktadır. İleride bu anlaşmaların kendisine zorla kabul ettirildiğini savunarak ortaklığı bozacaktır” yönünde bir değerlendirmede bulundu.

Bu arada, 1960 yılında kurulan ortaklık Cumhuriyeti’nde Denktaş, bu kez de Cemaat Meclisi Başkanlığı ve İcra Komitesi Başkanlığına seçildi. Ancak Cumhuriyet’in kuruluşunun henüz üçüncü yılında yine Rumların saldırıları başladı. 1963 olayları sonrasında Birleşmiş Milletlerde Kıbrıslı Türkler haklarını dünyaya duyurmak isteyen Denktaş, Makarios yönetimi tarafından istenmeyen adam olarak ilan edildi ve Adaya girişi yasaklandı.

– Eve dönüş

1964 Temmuz’unda gizli yoldan Erenköy’e çıkan Denktaş, Erenköy Savaşı’nda yer aldı. Burada iki kez ölüm tehlikesi geçirdi. Daha sonra geldiği gizli yolları kullanarak Ankara’ya geri döndü ve adada yaşananları İnönü Hükümeti’nden anlatarak, askeri müdahale talebinde bulundu. 1967 yılı sonunda gizlice tekrar adaya girmeye çalışan Denktaş, bu sefer Rumlar tarafından yakalandı. Denktaş yakalanma anında yaptığı konuşmayı özel bir televizyona verdiği röportajda şöyle anlattı: “Asker bana niye geldin diye sordu? Ben de ‘kapıdan koymadınız, pencereden gelmeye mecbur oldum. Evime geldim’ dedim” ifadelerini kullandı. Denktaş, Ankara’nın yoğun diplomatik baskıları ile 13 günün sonra Türkiye’ye iade edildi.

Tüm bu zorlu yıllar sonrasında, Denktaş Ada’ya ancak 1968 yıllında normal yoldan gelebildi. Aynı yıl Rum liderlerinden Makarios’un temsilcisi olarak Glafkos Klerides ve Dr. Küçük’ün temsilcisi olarak da kendisi ilk toplumlar arası görüşmelere başladı. 16 Şubat 1973’deki seçimleri kazanan Denktaş, 28 Şubat 1973’de ant içerek Kıbrıs Cumhurbaşkanı Muavini ve Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanlığı görevine başladı.

Ancak tüm bu süreçte devam eden toplumlar arası görüşmelerde beklenen sonuç alınamadı ve 1974 yıllında Türkiye adaya askeri müdahalede bulundu. Askeri harekât sonrasında 1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu ve Denktaş, Devlet’in başkanı seçildi. 1981’de ikinci kez yapılan seçimlerde de Devlet Başkanlığına seçilen Denktaş, 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etti.

1985’te KKTC’nin Cumhurbaşkanı olarak seçilen Denktaş, 1990, 1995 ve 2000 yıllarındaki seçimleri de kazanarak, 2005 yılına kadar Cumhurbaşkanlığı görevini sürdürdü.

2005 yılındaki seçimlere aday olmayan Denktaş, yaklaşık yarım asır Kıbrıs Türk siyasi yaşamında belirleyici bir rol üstlendi.

– Oğlunun cenazesinde bulunamadı

İngilizce ve Rumcayı çok iyi seviyede bilen Denktaş’ın Aydın Hanımla yaptığı evliliğinden üç kızı ve üç de oğlu oldu. Denktaş, bir kızını henüz iki buçuk yaşında yakalandığı hastalık nedeniyle kaybederken, 7 yaşındaki oğlunu ise bademcik ameliyatı sırasında kaybetti. Kıbrıslı Türklerin hakları için Türkiye’de bulunması nedeni ile oğlunun cenazesine katılamayan Denktaş, bunun acısını röportajlarında hep dile getirdi. Denktaş bir oğlunu da 34 yaşında trafik kazasında kaybetti.

Rauf Denktaş’ın 50’nin üzerinde yayınlanmış kitabı yanı sıra bir de film senaryosu bulunmaktadır. Fotoğrafçılığa duyduğu ilgisi nedeni ile Kıbrıslı Türkler Kurucu Cumhurbaşkanlarını çoğu zaman elinde fotoğraf makinesi ile sıradan vatandaşların portre çekimini yaparken görebiliyorlardı.

13 Ocak 2012 tarihinde vefat eden Denktaş aynı zamanda Türk Dünyası Hizmet Ödülü, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından Yılın Adamı Ödülü, Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından verilen Atatürk Uluslararası Barış Ödülü, 20. Yüzyıldan İz Bırakan Halk Önderi Ödülü’nün sahibidir.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

1 Ağustos Toplumsal Direniş Bayramı Ankara’da kutlandı.. TC Milli Savunma Bakanı Güler: KKTC’yi, Doğu Akdeniz’in yükselen değeri yapmak için çalışıyoruz

Published

on

By

1 Ağustos Toplumsal Direniş Bayramı ve Silahlı Kuvvetler Günü dolayısıyla Ankara Gazi Orduevi’nde resepsiyon düzenlendi.

Resepsiyonda bir konuşma yapan Türkiye Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Kıbrıs Türkü’nün, maruz kaldığı baskı politikaları ve katliam girişimleri karşısında, öz yurdunda azınlık olmayı kabul etmediğini, kimliğini ve haklarını korumak için kararlı bir mücadeleye yöneldiğini kaydederek, Türkiye’nin de, bu haklı direnişte Kıbrıs Türkü’nün yanında olduğunu vurguladı.

Kıbrıs Barış Harekatı ile hem askeri hem de insani bir adım atarak bu mücadelede sonuç alınmasına öncülük ettiğini belirten Güler, harekat sayesinde Ada’da 51 yıldır barış, istikrar ve güvenlik ortamının korunduğunu ifade etti.

Bazı çevrelerin, Türkiye’nin bölgedeki varlığını farklı biçimde yorumlama gayreti içerisinde olduğunu, bu tür manipülatif söylemlerin Ada’daki hakikati çarptırma girişiminden başka bir anlam taşımadığını dile getiren Güler, KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ile omuz omuza sürdürdükleri görevin, bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de Ada’da barış ve huzurun en önemli güvencesi olacağını vurguladı.

Bakan Güler, Türkiye’nin çok boyutlu süreçleri analiz ederek, Ada’da makul, sürdürülebilir, her iki halkın da haklarını muhafaza edecek, kalıcı barışa ve çözüme ulaşılması için yıllardır yapıcı politika yürüttüğüne dikkati çekti.

Güler, “Ancak 60 yıldır çözüm masasına getirilen tüm önerileri reddeden Rumların, tek taraflı ve soydaşlarımızın eşit egemen varlığını inkarcı yaklaşımı, çözümün önündeki yegane engel oldu, olmaya da devam ediyor. Artık geçmişten süregelen ve miadı dolmuş söylemlerin bir kenara bırakılmasının zamanı gelmiştir. Her zaman ve her ortamda ifade ettiğimiz gibi Kıbrıs Türkleri’nin kazanılmış hakları olan egemen eşitlikleri ve eşit uluslararası statülerinin teyidi dışındaki herhangi bir yaklaşım, bizim için kabul edilemez. Esasen Rum tarafının kendini Ada’nın tek hakimi gibi gösterme çabalarına karşın, KKTC artık Türk Devletleri Teşkilatı’ndan İslam İşbirliği Teşkilatı’na kadar uluslararası platformlarda temsil edilmektedir.

Tüm bu olumlu gelişmelerin sağlanabilmesi için Türkiye, KKTC’nin yanında güçlü bir şekilde durmaya devam ediyor ve her alanda da soydaşlarımızın haklı davasını kararlılıkla destekliyor” dedi.

Türkiye’nin, KKTC’nin daha güçlü, üretken ve müreffeh bir geleceğe kavuşması için somut adımlar attığını anlatan Güler, bu bağlamda  TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, enerjiden tarıma, ulaşımdan sağlığa, turizmden eğitime kadar pek çok stratejik alanda hayata geçirilen projelerle KKTC’yi Doğu Akdeniz’in yükselen değeri haline getirmek için tüm imkânlarla çalıştıklarını kaydetti.

Güler, “Bundan sonra da hem ülkemizin hem de KKTC’nin meşru hak ve çıkarlarını korumaya ve geliştirmeye kararlılıkla devam edeceğiz” diye konuştu.

KKTC Ankara Askeri Ataşesi Piyade Kurmay Albay Mahmut Gergin ise, 1 Ağustos’un asil Türk milleti ve kadim Türk devletinin ayrılmaz asli bir parçası olarak Doğu Akdeniz’de vücut bulmuş kalesi KKTC’nin varoluş tarihinin sembolleşen, Türklüğün sonsuza dek Kıbrıs’ta kalıcılığının mührünün vurulduğu bir gün olduğunu söyledi.

Konuşmaların ardından yıl dönümü pastası kesildi. Resepsiyonda, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Bandosu konser verirken, piyanist Rüya Taner de sahne aldı.  Ayrıca KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının tanıtım filmi izletildi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar: “Beyarmudu bölgenin parlayan yıldızı oldu”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Beyarmudu’nun, yapılan yatırımlarla bölgenin parlayan yıldızı olduğunu belirtti.

Tatar, 11. Beyarmudu Patates Festivali ile 8. Beyarmudu Uluslararası Halk Dansları Festivali’nin açılış törenine katıldı.

Cumhurbaşkanı Tatar, patates festivalinin düzenlenmesiyle patatesin yanında Beyarmudu ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de tanıtımının yapıldığını belirterek, Beyarmudu Belediye Başkanı Bülent Bebek, meclis üyeleri ve çalışanlara, festivalde stant açanlara ve ürettiklerini sergileyenlere teşekkür etti.

Kıbrıs Türkü’ne uygulanan ambargolara rağmen ekonomik sektörlerin gelişimine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kalkınıp gelişmesi için Türkiye Cumhuriyeti’nin desteklerine dikkati çekti.Türk Devletler Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’ndaki çalışmalara değinen Cumhurbaşkanı Tatar, KKTC bayrağıyla katılım gösterilen toplantılarda Kıbrıs Türkü’nün ekonomik yapısını, kültürünü ve sanatını dünyaya anlattıklarına vurgu yaptı.

Geleceğe emin adımlarla yürüyebilmek için geleceğe umutla bakılması gerektiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, halkın refahı ve müreffeh yarınlar için çalışıldığını kaydetti.

Sınırda ve İngiliz üslerinin yakınında yer alan Beyarmudu’nun yapılan yatırımlarla bölgenin parlayan yıldızı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Tatar, yatırımların sürmesiyle daha iyi noktaya gelineceğini vurguladı.

Festivale yurtdışından katılan dans ekiplerini selamlayan Cumhurbaşkanı Tatar, ambargolara rağmen dünya ile temasların sürdüğünü kaydetti. Bilişim adası olma yolunda ilerleyen KKTC’de fiberoptik alt yapısının yapımına başlanmasının önemine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, dünya ile iletişimin daha kolay sağlanacağını belirtti.

Devamını Oku

Kıbrıs

1 Ağustos Toplumsal Direniş Bayramı GKK’nın verdiği resepsiyonla kutlandı

Published

on

By

Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın (GKK) 49’uncu Türk Mukavemet Teşkilatı’nın 67’inci kuruluş ve Kıbrıs’ın fethinin 554’üncü yıl dönümü olan 1Ağustos Toplumsal Direniş Bayramı kutlamaları kapsamında Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı karargahında bir resepsiyon düzenlendi.

Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan resepsiyonda konuşan Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral İlker Görgülü, yaşadığı coğrafyaya bakıldığında Kıbrıs Türk halkının, yarım yüzyılı aşkın bir süredir topraklarında hiçbir tehdit altında kalmadan, korkmadan, özgür, onurlu ve güven içerisinde yaşamını sürdürdüğünü kaydetti.

Tügeneral Görgülü, bunun 2 temel dayanağının Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğü ve Kıbrıs Türk halkının vatanına sahip çıkma noktasındaki azim ve kararlılığı olduğunu vurguladı.

Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı sistematik asimilasyon, zulüm, etnik temizlik ve ayrımcılığın adadaki Türk varlığını ortadan kaldırmaya yönelik gizli ve açıktan yapılan saldırılar olarak niteleyen Görgülü, “Kıbrıs Türk halkının tüm bu haksızlıklar karşısında verdiği mücadele ve toplumsal dayanışma, insanlığın onurlu mücadeleleri arasında yerini almıştır” dedi.

“İşte vatanına sahip çıkma azim ve kararlılığını tüm dünyaya gösteren bu yüksek ruh topraklarımızı vatan yapan Muzaffer Türk milletinin mukavemet etçi Kıbrıs Türk mücahidin ruhudur” diyen Tümgeneral Görgülü, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın tarihinden ve milletinden aldığı bu yüksek ruhla Vatanını koruma, Kıbrıs Türk halkının güvenlik içerisinde yaşamasını sağlayacak kabiliyet, azim ve kararlılıkta olduğunu vurguladı.

Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesini anlatan sine vizyon gösteriminin de yer aldığı resepsiyon, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı bandosunun konseri ile sona erdi.

Devamını Oku

Trending

Reklam