Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Bakan Oğuz, Tatlısu Belediyesi’ne ait lavanta yağı üretim tesisini ziyaret ederek, yağ işleme sürecini inceledi

Published

on

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Dursun Oğuz, Tatlısu Belediyesi’ne ait lavanta yağı üretim tesisini ziyaret etti.

KKTC’de ilk olduğu belirtilen tesiste Tatlısu Belediye Başkanı Hayri Orçan ile bir araya gelen Bakan Oğuz, yağ çıkarım süreci hakkında bilgi aldı, ardından Bakanlık bünyesindeki Tarımsal Araştırma Dairesi ve Orman Dairesi tarafından hasat edilen lavanta bitkilerinden yağ çıkarım sürecini inceledi.

Oğuz, ziyarette yaptığı konuşmada, Tatlısu Belediyesi’nin lavanta hasadından sonra bugün Bakanlık dairelerince hasat edilen lavantanın işlenmesi için Tatlısu Belediyesi’nin kurmuş olduğu aromatik bitkileri işleme distilasyon merkezini ziyaret ettiklerini belirterek, 2020 yılında Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanlığının hibe ettiği lavanta fidelerinin ülkeye getirilmesi ve yerel yönetimlere dağıtılmasıyla bir farkındalığın oluşmaya başlandığını kaydetti.

İlk olarak, lavantanın görselliği ve kokusuyla dikkat çektiğini ancak, bu bitkinin işlenmesiyle, yağının tıp, kozmetik gibi birçok sektörde kullanılabileceğini belirten Oğuz, Tarımsal Araştırma Dairesi ve Orman Dairesi tarafından da lavanta dikim çalışmaları yapıldığını söyledi.

Kurak iklime uygun bir tür olan lavantaya yoğun talebin olduğuna ve vatandaşların da özel olarak yetiştirdiğine dikkat çeken Oğuz, distilasyon ünitesi kurarak lavantanın görsel bir kazanımdan öte, ekonomik değere dönüştürülmesini sağlayarak, tüm üreticilere motivasyon olan Tatlısu Belediyesi ve ziraat mühendisi olan Belediye Başkanı Hayri Orçan’a teşekkürlerini iletti.

Oğuz, “Artık KKTC’de lavanta hasadı yapıldığında, işleneceği, yağının çıkarılacağı bir tesis var. İnşallah daha çok özel sektörün, kuruluşların da bu alana girmesini sağlarız. Bu noktada amacımız tarımsal ürün olarak farkındalığı yaratmak, değişik bir faaliyet alanı oluşturmak” diyerek, Bakanlık olarak görevlerinin ülke iklimine uygun diğer türlerin de ülkeye kazandırılması olduğunu söyledi ve fideleri hibe ederek, bu adımların atılmasını sağlayan Türkiye Cumhuriyeti’ne teşekkürlerini sundu.

Belediye Başkanı Orçan ise, öncelikle fideleri kendilerine sağlayan Tarım Bakanlığına teşekkürlerini sunarak, ilk olarak 5 dönümlük bir alanda örnek uygulama başlattıkları gün, turizm alanı dışında da lavantaya ekonomik değer kazandıracak bir tesis kuracakları sözünü verdiklerini ve bunu başardıklarını kaydetti.

Orçan, kuraklığa dayanıklı olan ve 10-15 günde yarım saatlik sulamayla hayatta kalabilen lavantanın, kıraç arazilerin değerlendirilmesinde kullanılabileceğini belirtti ve kozmetik sanayinin en önemli maddesi olmasından dolayı dünyada büyük bir talep gören bu ürünün, Yeşil Hat Tüzüğü aracılığıyla Avrupa’nın her yerine satılabileceğini söyledi.

Bu yıl Belediye olarak ilk defa kendi hasatlarını, ardından farklı bölgelerden gelen hasatları, bugün ise Bakanlığın hasadını işlediklerini ifade eden Orçan, gelecek yıl daha fazla ürün çıkarmayı planladıklarını dile getirdi.

Lavantanın birçok faydası olduğuna da işaret eden Orçan, bu tesisin Tatlısu Belediyesi’nin kardeş Belediyesi olan Konya Karatay Belediyesi tarafından kendilerine hediye edildiğini söyleyerek, Konya Karatay Belediyesi’ne de hassasiyetlerinden dolayı teşekkürlerini iletti.

Orçan, 1 saatlik arayla yaklaşık 400 kg lavantanın bu distilasyon ünitesinde işlenebileceğini de vurgulayarak, bütün ülkeye yetebilecek bir kapasite olduğunu belirtti ve ülkeye hayırlı olmasını diledi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği: Çocuk anne-babalar konusunda şeffaflık şarttır

Published

on

By

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB), “Çocuk anne-babalar konusunda şeffaflığın şart olduğunu, gerçeklerden kaçmanın çözüm olmadığını” kaydetti.

KTTB Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada, çocuk anne-babalara ilişkin daha önce yapmış olduğu açıklamanın ardından “paylaşılan verilerin gerçeği yansıtmadığı” yönünde açıklamalar geldiği kaydedildi.

Çocuk anne-babalar hakkındaki KTTB açıklamasının, Devlet İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan 2023 İstatistik Yıllığı’na dayandığı vurgulanan açıklamada, verilerin gerçek dışı olduğu iddialarının kamuoyunu yanıltıcı nitelikte olduğu ve sorunu göz ardı ettiği belirtildi.

Bu verilerin gerçeği yansıtmadığına yönelik açıklamaların somut deliller ile veya bilimsel veriye dayandırılıp kanıtlarıyla paylaşılması gerektiği ifade edilen açıklamada, bu tür konularda gerçeklerin saklanılması veya çarpıtılmasının “kabul edilemez” olduğu vurgulandı.

Erken yaşta ebeveynliğin hem fiziksel hem de psikolojik açıdan ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiği, hem ebeveyn olan çocukların hem de çocuk ebeveynden doğan çocukların eğitim, sağlık ve sosyal hayatta geri kalmasına neden olduğu kaydedilen açıklamada, şunlar ifade edildi:

“Bu sorunun çözümü, gerçek verilere dayanarak etkin politikalar geliştirilmesini gerektirmektedir. Sosyal hizmetler bu çocuklar için ebeveynlere ulaşıp her türlü sosyal desteği sağlamakla yükümlüdür.

Verileri yaş aralıklarına indirgeyerek küçümseyen, ortada bir sorun olduğunu görmeyi reddeden tüm devlet kurumlarımızı bir an önce harekete geçmek için davet eder, çocuklarımızın geleceğini güvence altına almak için yapılması gerekenlere önemli yön vereceğini düşündüğümüz eksik olan noktaları demografik ve sosyo-kültürel veriler ile desteklemeleri gerektiğini hatırlatmak isteriz.”

– “Devlet kurumları bilimsel verilerle çalışmalı”

Açıklamada, aynı verilerde, 2023 yılında 14-19 yaş arası 18, 2022 yılında ise 16 evlilik yapıldığının, bu yaş grubunda iki yılda 102 çocuğun anne-baba olduğunun görüldüğü kaydedilerek, bu durumun çocuk istismarı şüphesi doğurduğu da belirtildi; Sosyal Hizmetler Dairesi’nin bu çocuklara ulaşması talep edildi.

Devlet kurumlarının bilimsel verilerle çalışması ve şeffaflık ilkesine bağlı kalması gerektiğinin altı çizilen açıklamada, KTTB’nin toplum huzurunu ve sağlığını tehdit eden bu gibi durumların takipçisi olacağı belirtildi.

Devamını Oku

Kıbrıs

KTÖS: Asgari ücret yetersiz

Published

on

By

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), hükümetin duyurduğu asgari ücret artışının, “çalışanların yaşam koşullarını iyileştirmekten uzak, tamamen yetersiz” olduğunu kaydetti.

KTÖS, bu yüzden asgari ücret komisyonuna resmi itirazda bulunacaklarını ifade etti.

KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş, yazılı açıklamasında, son dört aylık hayat pahalılığının yüzde 11,12 olarak gerçekleşirken, asgari ücrete yapılan yüzde 7,5’lik artışın, emekçilerin alım gücünü daha da düşüreceğini belirtti.

Yıllık yüzde 53,29’luk enflasyon karşısında bu artışın, çalışanların yoksulluğunu derinleştirmekten başka bir işe yaramayacağını ifade eden Maviş, hükümet ile iş veren tarafını eleştirdi, belirlenen bu ücretin, işçilerin alın terini hiçe saydığını, yoksulluğu derinleştirdiğini savundu.

Açlık sınırının 27 bin 567 TL’ye ulaştığı bir dönemde, belirlenen asgari ücretin temmuz ayına kadar temel gıda, barınma, sağlık ve eğitim gibi en temel ihtiyaçları bile karşılamayacağını ifade eden Maviş, şöyle devam etti:

“Asgari ücretle geçinen ailelerin büyük çoğunluğu çocuklarını kamu okullarına göndermektedir. Devletin eğitime bütçe ayırmadığı bir ortamda, okulların eksikliklerinin yükü yine velilerin omuzlarına yüklenmektedir. Eğitim materyalleri, okul giderleri ve ulaşım masrafları, yetersiz ücret artışının en büyük mağdurlarının çocuklar olacağını göstermektedir.

Bu yüzden asgari ücret komisyonuna resmi itirazda bulunacağımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz. Hayat pahalılığı oranı ve refah payı dikkate alınmadan yapılan bu artışı kabul etmiyoruz. Çalışanların alım gücünü koruyacak ve insanca yaşam koşullarını sağlayacak bir ücret düzenlemesi acilen yapılmalıdır.”

Maviş, taleplerini ise şöyle sıraladı:

“Hayat pahalılığı ve refah payı oranı dikkate alınarak adil bir asgari ücret belirlenmelidir. Çalışanlar arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir. Dolaylı vergiler düşürülmeli, temel ihtiyaçlar herkes için ulaşılabilir hale getirilmelidir. Ekonomik krizin faturası emekçilere kesilmemeli, adil bir gelir dağılımı sağlanmalıdır. Ya İnsanca Bir Yaşam Ya Da Mücadele.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Erken yaş gebeliklerine karşı ortak mücadele: GİKAD, KISAD ve Kıbrıs Türk Pediatri Kurumu harekete geçiyor

Published

on

By

Erken yaşta gebelikler, hem genç annelerin hem de doğan çocukların sağlığı üzerinde ciddi riskler oluşturan önemli bir toplumsal sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu soruna dikkat çekmek ve çözüm üretmek amacıyla Girişimci Kadınları Derneği (GİKAD), Kadın Sağlığı Derneği (KISAD) ve Kıbrıs Türk Pediatri Kurumu bir araya gelerek ortak bir basın açıklaması yaptı.

Devlet İstatistik Enstitüsü’nün 2023 verilerine göre, 14-19 yaş arası 61 bireyin anne olduğu ülkemizde, bu durumun toplumun geneline yayılan etkilerine dikkat çekildi.

Açıklamada, çocuk yaşta gebeliklerin gençlerin sağlığı, eğitimi ve geleceği üzerinde olumsuz etkiler yarattığı, aileler için ise ekonomik ve sosyal zorluklara neden olduğu vurgulandı.

Bu sorunun çözümü için sivil toplum örgütleri olarak proaktif bir rol üstlendiklerini belirten kurumlar, öncelikli hedeflerini şu şekilde sıraladı:

Risk Haritaları Oluşturulacak: Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve üniversitelerle iş birliği yapılarak riskli ergen ve çocukların belirlenmesi planlanıyor.Farkındalık Kampanyaları Düzenlenecek: Gençlere yönelik cinsel sağlık ve üreme sağlığı konularında medya üzerinden bilinçlendirici çalışmalar yapılacak.Eğitim ve Destek Programları: Okul temelli seminerler ve ailelere yönelik bilgilendirme oturumları düzenlenerek toplumun geneline yayılacak bir eğitim modeli oluşturulacak.Sağlık Hizmetlerine Erişim Kolaylaşacak: Kamu ve özel sağlık kuruluşlarıyla iş birliği yapılarak gençlerin hizmet alımı artırılacak.Destek Hatları Aktif Hale Gelecek: Sosyal Hizmetler Dairesi’nin destek hatlarıyla iş birliği yapılacak ve gençlerin sorunlarına çözüm üretilmesi sağlanacak.

Toplum sağlığı için erken yaş gebeliklerin önlenmesinin kritik bir adım olduğunu belirten sivil toplum örgütleri, kamuoyunu bu konuda duyarlı olmaya davet etti. Gençlerin sadece fiziksel değil, duygusal ve sosyal gelişimlerinin de desteklenmesi gerektiğine vurgu yapılarak, sorunun çözümü için toplumun tüm kesimlerinin iş birliği yapması gerektiği ifade edildi.

Sivil toplumun önderliğinde başlatılan bu hareket, toplumsal farkındalık yaratmayı ve gelecekte daha güçlü bir toplum inşa etmeyi hedefliyor.

 

Devamını Oku

Trending

Reklam