Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Barış Harekatı’nın 50. yıl dönümü… 20 Temmuz Barış Harekatı…

Published

on

EOKA lideri Nikos Sampson ve Rum Milli Muhafız güçlerinin bir bölümü, 15 Temmuz 1974 tarihinde silahlı darbe girişiminde bulundu. Makarios yönetimini devrildi, Makarios, önce İngiliz üssüne sığınmak ardından adayı terk etmek zorunda kaldı.

Makarios yanlısı Rumlar tutuklandı, bir kısmı öldürüldü. Nikos Sampson, kendisini Cumhurbaşkanı ilan ederken “Kıbrıs Helen Cumhuriyeti”nin kurulduğunu açıkladı.

Bu yaşananlar üzerine Türkiye, 1960 Garanti Antlaşması çerçevesinde diplomatik girişimlerde bulunmaya başladı.

Bu girişimler çerçevesinde, Türkiye’nin o dönemki Başbakanı Bülent Ecevit, görüşmeler yapmak üzere 17 Temmuz 1974’te Londra’ya giderek İngiltere Başbakanı Harold Wilson ile görüşürken ABD’nin özel temsilcisi Joseph Sisco da Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’in taraflara itidal tavsiye eden bir mektubu Ecevit’e teslim etti. İngiltere’nin tavrı, Türkiye’yi müdahale kararından vazgeçirmek şeklinde oldu.

Diplomasi çabalarının sonuçsuz kalması üzerine Ecevit, Türkiye’ye döndü ve askeri harekatı başlattı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, dönemin Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı olarak görev yapıyordu. Denktaş, 20 Temmuz Barış Harekatı’na ilişkin anılarında harekatın olacağı haberini 19 Temmuz akşam saatlerinde aldığını şu ifadelerle anlattı:

“Saat 19.45… ‘Büyükelçi Asaf İnhan bey aradı, bekliyor’ mesajı aldım… Ne diyecek? Birkaç yüz metrelik mesafe sanki millerce uzun geldi bana… Merdivenleri ikişer ikişer koşarak çıktım…Bayraktarla konuşmasını kesen Asaf bey gülerek ‘Gel bakalım Denktaş bey, beklediğin gün geldi’ dedi. Elime küçücük bir kağıt uzattı. Evet, yarın sabah saat beşte geliyorlar… Başımın uğuldadığını fark ettim…Sarılarak ağlaştık…Geliyorlardı…Kurtulacaktık…Kurtulacaktık…Kurtulacaktık… Barış olacaktı… Makarios’un kanlı oyunu son bulacaktı… Yılların hasreti dinecekti…” (Hatıralar, Toplayış Rauf. R. Denktaş)

– Ecevit: “Barış getirmek için adaya gidiyoruz”

Kıbrıs Barış Harekatı 20 Temmuz günü sabahın ilk ışıklarıyla başladı. Türk askeri saat 06.05 sularında adaya ayak bastı.

Havadan ve denizden Kıbrıs’a çıkan Türk askeri, Kıbrıslı Türk mücahitlerle omuz omuza çarpışarak zafer kazandı.

Ecevit harekatı, “Bu harekât milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı olsun. Umarım ki, kuvvetlerimize ateş edilmez ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil, Türklere de Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz. Bu karara, ancak bütün diplomatik, politik yolları denedikten sonra mecbur kalarak vardık.” sözleriyle duyurdu.

Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesi lideri Rauf Raif Denktaş, o güne ilişkin düşüncelerini şu ifadelerle anlattı:

“Sabah 05.00, Bayrak Radyosu beyanatını vermeye başladı… Sanki rüya alemindeydim… Uçak sesi yok ve birden bire derinden top sesleri… Hemen arkasında Gönyeli ovalarına yağan paraşütler. Etrafa baktım ağlayanlar çoktu… Yere kapanmış toprağı öpenler vardı. Ben de ağlamaktaydım… Avusturyalı irtibat subayı, elimi avucunun içine alarak ‘sizi kutlarım artık kurtuldunuz’ dedi. Hararetle elime sıkıyordu. O da çok duygulanmıştı. Çünkü darbeden sonra başımıza gelecekler hakkında az çok bildikleri vardı. Sıcak bir sesle söylediği, ‘artık kurtuldunuz’ bu sözü hiç unutmayacağım Çünkü o an her Türk’ün düşündüğü aynı şeydi.. Kurtulmuştuk,.. 11 yılın zulmü arkada kalmıştı. 20 Temmuz güneş iyice yükselmekteydi… Radyoda milli marşlar vardı… Biz karargahta BBC ile Rum radyosunu dinleyerek tertibat almıştık… Rum radyosu da milli marşlar çalıyordu”

Kıbrıs Barış Harekatı, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı birliklerin Lefkoşa-Hamitköy-Gönyeli ve Pınarbaşı bölgelerine hava indirme ve Yavuz Çıkarma Plajı’na denizden çıkarma yapmasıyla 20 Temmuz günü başladı.

Türk uçakları 21 Temmuz’da, Rum mevzilerine karşı harekete geçti. 4’üncü Paraşüt Taburu ile birleşen Kıbrıs Türk Kuvvetleri, Lefkoşa Havalimanı ile Kaymaklı bölgesine taarruza başladı. 2’nci ve 3’üncü komando taburları Zeytinlik istikametinde ilerledi.

Harekatın ikinci günü, 3’üncü Paraşüt Taburu’nun taarruzu sonucu Deliktepe düştü. Girne’ye giren Türk birlikleri Lefkoşa’ya yöneldi. Bu sayede Lefkoşa-Girne hattı birleştirildi.

– Harekata 22 Temmuz’da son verildi

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin çağrısı üzerine Türkiye, 22 Temmuz saat 17.00’den itibaren harekata son verdi.

ABD ve İngiltere dışişleri bakanlıklarının yetkilileri aracılığıyla Türkiye ile Yunanistan arasında ateşkes anlaşmasına varıldı. Yapılan harekatla Lefkoşa-Girne karayolunun denetim altına alınmasıyla Lefkoşa’nın Türk kesiminin denizle bağlantısı sağlandı. Bunun dışında kalan başta Gazimağusa olmak üzere diğer yerleşim bölgelerinde ise Türklerin güvenliği tam olarak sağlanamadı.

Yunan cuntasının işbaşına getirdiği Nikos Sampson, 22 Temmuz’da Cumhurbaşkanlığından istifa etti. Harekatta 3 gün içinde 57 şehit verildi, 184 asker yaralandı.

Yunanistan’da sivil yönetimin iş başına gelmesinin ardından 25 Temmuz 1974’te Kıbrıs barış görüşmeleri Cenevre’de başladı.

25 Temmuz 1974’te toplanan 1’inci Cenevre Konferansı, 30 Temmuz 1974’te imzalanan Cenevre Deklarasyonu’nu ile son buldu. Deklarasyonda, Yunanistan ve Rumlar tarafından işgal edilen Türk anklavlarının (bölgelerinin) acilen boşaltılması ile adada barışın ve anayasal düzenin yeniden tesisini teminen dışişleri bakanları arasında müzakerelere devam edilmesi öngörüldü.

Öte yandan deklarasyonla Kıbrıs Türk toplumu ile Kıbrıs Rum toplumu olmak üzere iki özerk yönetimin mevcudiyeti ilkesel olarak tanındı.

Türk birliklerinin Kıbrıs’ta yerleşim alanları genişlerken 30 Temmuz’da Cenevre’deki görüşmeler sona erdi. Taraflar ateşkesin sürmesini istemesine rağmen 6 Ağustos’ta takviyeli Rum birlikleri, Girne’nin batı kesiminde saldırı başlattı. Saldırıyı püskürten Türk birlikleri, Rumların ateşkese uymaması sonucu Lapta’yı ele geçirdi.

– Cenevre’de ikinci konferans

Taraflar barış koşullarını tekrar görüşmek üzere Cenevre’de ikinci defa bir araya geldi. Görüşmelere Kıbrıs Türk halkı lideri Rauf Denktaş ile Kıbrıs Rum halkı lideri Glafkos Klerides katıldı. Kıbrıslı Türkleri temsil eden heyet, adanın yeni bir Anayasaya ihtiyacı olduğunu, iki kesimli bir federasyon kurularak Türk tarafına yüzde 34 toprak bırakılması gerektiğini belirtti. Rumların ve Yunanistan’ın buna yanaşmaması üzerine 8-13 Ağustos tarihlerindeki konferans sona erdi.

İkinci Cenevre Konferansı görüşmelerinden de bir sonuç çıkmayınca 14 Ağustos’ta “Ayşe tatile çıksın” parolasıyla Kıbrıs Barış Harekatı’nın ikinci aşaması başladı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar, TC Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ı kabul etti

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ı kabul ederek görüştü. Kabulde yaptığı konuşmada ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, TEKNOFEST’in kendileri için tarihi bir anlam taşıdığını vurguladı. Gerçekleşen bu organizasyonun KKTC’nin tanıtımına da önemli katkı sağladığını belirten Cumhurbaşkanı Tatar, katkı koyan herkesi yürekten tebrik etti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak KKTC’ye sağlanan desteklerin yadsınamaz olduğunu ifade ederek, katkılardan dolayı herkese teşekkür etti. Türkiye Cumhuriyeti’nin birçok alanda başarılı projelere imza attığını belirten Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye’nin gücü ve milli savunma sanayisinin başarıları sayesinde, Kıbrıs’taki milli egemenliklerini güçlü bir şekilde savunduklarını kaydetti.

Türkiye ile KKTC arasındaki derin bağların sarsılmaz olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, işbirliği içerisinde çalışmanın Kıbrıs Türk halkına önemli katkı sağlayacağını vurguladı.

Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ise TEKNOFEST’e ev sahipliği yaptıklarından dolayı Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a teşekkür etti. Yeni yerleşkenin, KKTC’nin tam bağımsızlık ve ambargoların kaldırılması mücadelesine katkı sağlayacağına inandığını ifade eden Kacır, Türkiye’nin her daim Kıbrıs Türkü’nün yanında olmayı sürdüreceğini söyledi. Kacır, Kıbrıs davasının milli bir dava olduğunu ve 85 milyonun bu davaya inandığını kaydetti.

Kacır, TEKNOFEST’in 8’incisini KKTC’de düzenlemenin Türkiye halkı için bir iftihar kaynağı olduğuna işaret ederek, festivalin Kıbrıs Türk gençlerinin teknolojiye olan ilgisini arttırmasını umut ettiğini belirtti.
KKTC’yi bilişim adası yapma çalışmalarının hız kazanacağına inandığını ifade etti. Kıbrıs Türk halkına uygulanan haksız ambargolara da değinen Kacır, bu engellerin aşılması adına gereken mücadeleyi verdiklerini belirtti.

Kardeş topraklarda TEKNOFESt’i düzenleyebilmenin önemini yineleyen Kacır, KKTC’nin de bu heyecanı yaşaması ve yaşatmasının oldukça önemli olduğunu vurguladı. Savunma sanayilerindeki başarıyı büyük ölçüde Barış Harekatına borçlu olduklarını berten Kacır, adadaki halkı koruma mücadelesine destek amaçlı gerçekleştirilen Barış Harekatında Türkiye’ye uygulanan ambargoların kendilerini geliştirip bugünlere getirdiğini ve bu kapsamda bir çok başarıya imza attıklarını ifade etti.

İki devletli çözümün önemine de değinen Kacır, KKTC’nin güçlenerek kalkınmaya devam edeceğine duyduğu inancı ifade ederek, bu konuda gereken desteğin verileceğini vurguladı.

“Hiçbir kardeşimizin elini bırakmayacağız” diyen Kacır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması ve haklarının teslim edilmesinin Türkiye’nin öncelikli hedeflerinden biri olduğunu söyledi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Üstel, TEKNOFEST’te yaralanan vatandaşların sağlık durumu hakkında bilgi aldı

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, TEKNOFEST alanında meydana gelen kaza sonucu yaralanan vatandaşların sağlık durumları hakkında bilgi almak üzere Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ni ziyaret etti.

Başbakanlık’tan yapılan açıklamaya göre, Başbakan Üstel, ziyaret sonrasında şu açıklamayı yaptı:

“TEKNOFEST’in açılış töreninde beklenmedik bir talihsizlik yaşandı. Mayıs ayında hava koşullarının genellikle ılıman olması beklenirken, aniden çıkan şiddetli rüzgarın fırtınaya dönüşmesi sonucunda demir bir standın ne yazık ki devrilmesi sonucu iki yabancı uyruklu vatandaşımız yaralandı. Bu gelişmenin ardından, Sağlık Bakanımız Hakan Dinçyürek ve TEKNOFEST ekibiyle birlikte hastaneyi ziyaret ederek yaralı vatandaşlarımız hakkında bilgi aldık.

Ne yazık ki festival alanında bir yanda coşku yaşanırken, diğer yanda üzücü bir olayla karşı karşıya kaldık. Ancak doktorlarımızdan aldığımız sevindirici haber, yaralıların durumunun kontrol altına alındığı ve genel sağlık durumlarının iyi olduğu yönündeydi. Bu, hepimiz için büyük bir moral kaynağı oldu. İnşallah bu beklenmedik kazada yaralanan vatandaşlarımız en kısa zamanda sağlıklarına kavuşurlar. Kendilerine geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, bir an önce iyileşmelerini temenni ediyorum.”

Devamını Oku

Kıbrıs

1 Mayıs, ara bölgede iki toplumlu etkinlikle kutlandı

Published

on

By

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle Lefkoşa’da ara bölgede iki toplumlu etkinlik düzenlendi.

Kıbrıs’ta 1 Mayıs’ın kutlanmasının 100’üncü yıl dönümü olduğuna dikkat çekilen etkinlikte, ülkenin birleşmesinin, işçi sınıfı için öncelik olmaya devam ettiği vurgusu yapıldı.

Dünya Sendikalar Federasyonu’na üye Güneyden PEO, Kuzeyden DEV-İŞ, KTAMS, KTÖS, KTOEÖS, BES, KOOP-SEN ve DAÜ-SEN tarafından organize edilen etkinliğe, 2.Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Ana Muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman, AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu, Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanı Mehmet Harmancı’nın yanı sıra bazı milletvekilleri, sendika, sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcileri ile üyeleri katıldı.

“Barış ve Sosyal Adalet için Omuz Omuza” temalı etkinliğe Kuzey Kıbrıs’tan katılan örgütler Kuğulu Park’ta, Güney Kıbrıs’tan katılan örgütler ise Elefteria Meydanı’nda toplanarak, ara bölgeye yürüdü. Ara bölgedeki Taksim Sahası’nda buluşan iki taraftan katılımcılar, “Kıbrıs’ta Barış Engellenemez” ve “Yaşasın 1 Mayıs” sloganları attı.

“Kıbrıs’ta 1 Mayıs’ın 100. Yılı” yazılı pankartının yanı sıra çok sayıda pankart ve dövizlerin taşındığı Kuğulu Park’tan başlayan yürüyüşte, “Kıbrıs Laiktir, Laik Kalacak”, “Sendikasız Çalıştırılmak Yasaklansın”, “Susma Haykır Sömürüye Hayır”, “Gün Gelecek Devran Dönecek Sermaye Halka Hesap Verecek”, “Yaşasın Emekçi Dayanışması”, “Bu Memleket Bizim, Biz Yöneteceğiz”, “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber, Ya Hiçbirimiz”, “Faşizme Karşı Omuz Omuza”, “1 Mayıs Kızıldır, Kızıl Kalacak” sloganları atıldı.

Taksim sahasındaki etkinlik, organizasyonu yapan sendika temsilcilerinin emekçileri selamlamasıyla başladı. Dünya Sendikalar Federasyonu Genel Sekreteri Pambis Kyritsis’in konuşmasının ardından 1 Mayıs ortak açıklaması iki dilde, DEV-İŞ Başkanı Semih Kolozali ve PEO Genel Sekreteri Sotirulla Haralambus tarafından okundu.
İzel Seylani ve Yorgos Kaloriyu’nun sahne aldığı etkinlikte, şiirler okundu, şarkılar söylendi.

-Ortak açıklama

Dev-İş Başkanı Semih Kolozali, dünyanın dört bir yanında emekçilerin mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı Kıbrıslı emekçiler olarak bu yıl da birlikte kutladıklarını belirtti.

1 Mayıs’ın, dünya işçi sınıfının mücadelesinin sembolü ve 1886’daki Chicago ayaklanmasının öncü mücadelecilerini anma ve onurlandırma günü olduğunu ifade eden Kolozali, onların mesajlarının güncelliğini koruduğunu ve mücadelelerinin emekçilere ilham vermeye devam ettiğini dile getirdi.

-“2025, Kıbrıs’ta 1 Mayıs’ın ilk kez kutlanmasının 100’üncü yıl dönümü”

2025 yılının, Kıbrıs’ta 1 Mayıs’ın ilk kez kutlanmasının 100’üncü yıl dönümü olduğuna dikkat çeken Kolozali, o dönemde sömürgeciliğin zor koşullarında Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk öncü işçilerin, talepleri için seslerini yükselttiğini kaydetti. Kolozali, “Kıbrıs’ın emekçileri, birlik içerisinde sınıfsal dayanışma ruhuyla örgütlenmeleri ve mücadeleleriyle, Kıbrıs işçi sınıfının önemli kazanımlarının temellerini attılar” dedi.

Bugün dünyanın dört bir yanında emekçilerin, devam eden kapitalist krizin, artan pahalılığın ve enflasyonun ciddi olumsuz sonuçlarını yaşadığını dile getiren Kolozali, milyonlarca insanın yoksulluk sınırında yaşadığını ve sosyal eşitsizliklerin, dramatik bir şekilde giderek arttığını vurguladı.

Çetin mücadeleler sonucunda kazanılan sendikal haklara yönelik saldırıların da yoğunlaştığına dikkat çeken Kolozali, sendikal faaliyetlerin sınırlandırıldığını, toplu sözleşmelerin altının oyulduğunu, sağlık ve eğitim gibi temel toplumsal hizmetlerin metalaştırıldığını kaydetti.

“Günümüzde insanlık II.Dünya Savaşı’ndan bu yana hiç olmadığı kadar, emperyalist güçlerin militarizasyonunun ve saldırganlıklarının tehlikeli bir biçimde keskinleşmesine tanık oluyor” diyen Kolozali, Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın, her iki ülke halkları ve Avrupa halkları açısından dramatik sonuçlarla devam ettiğini belirtti.

Avrupa Birliği’nin barışı ve uluslararası iş birliğini teşvik eden bir kuruluş olarak faaliyetini sürdürmek yerine, askeri harcamaları arttırarak, militarizasyon yolunu seçtiğini kaydeden Kolozali, bu tercihin, dünya barışına yönelik tehlikeleri yoğunlaştırmasının yanı sıra, sağlık, eğitim ve sosyal refah için sosyal harcamalardan kesintiler pahasına yapıldığını söyledi.

-“Filistin halkının, bağımsız Filistin devleti hakkına tam desteğimizi ifade ediyoruz”

İsrail devletinin, Filistin halkına yönelik soykırımı ve vahşi suçlarının, ABD ve Avrupa Birliği’nin de suç ortaklığıyla hız kesmeden devam ettiğini ifade eden Kolozali, şöyle devam etti:
“Biz Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk emekçiler olarak Filistin halkının yanındayız. İsrail’in işgaline ve sürdürdüğü soykırıma karşı dünyanın dört bir yanındaki tüm emekçilerle sesimizi birleştiriyoruz ve Filistin halkının bağımsız Filistin devleti hakkına tam desteğimizi ifade ediyoruz.”

-“Ülkemizin birleşmesi Kıbrıs işçi sınıfı için öncelik olmaya devam ediyor”

Kıbrıs’ın bölünmesiyle asla uzlaşmayacaklarını ve ülkenin yeniden birleşmesinin Kıbrıs işçi sınıfı için öncelik olmaya devam ettiğini vurgulayan Semih Kolozali, “Devam eden durgunluk ve diyaloğun yokluğu yeni oldubittilerin yaratılmasıyla bağlantılı bir şekilde vatanımızın nihai olarak bölünmesinin yolunu açıyor” dedi.
Tek gerçekçi yaklaşımın, Birleşmiş Milletler’in belirttiği şekilde siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümüne ulaşma hedefiyle görüşmelerin, Crans Montana’da kaldığı yerden yeniden başlatılması olmaya devam ettiğini kaydeden Kolozali, şunları belirtti:

“İki liderin, temmuz ayında yapacakları görüşme öncesindeki sürenin, güven artırıcı önlemlerin öne çıkarılması ve Kıbrıs sorununun üzerinde anlaşmaya varılmış olan zeminde çözüme kavuşturulması amacıyla esaslı müzakerelerin yeniden başlamasının koşullarının yaratılması için değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır.”
Kıbrıs sorununun çözümü ve ülkenin yeniden birleşmesiyle, birleşik bir ekonomi, birleşik bir çalışma ilişkileri sistemi ve herkes için aynı çalışma koşulları çerçevesinde, barış ve güvenlik koşulları içinde ortak mücadelelerini sürdürme imkanına sahip olacaklarını dile getiren Kolozali, şunları kaydetti:

“Emperyalist güçlerin dünyayı kana buladığı, faşizmin ve milliyetçiliğin başkaldırdığı ve bölünme yanlısı seslerin yükseldiği bir dönemde bizler sınıfsal dayanışmayı ve Kıbrıslı Rum-Kıbrıslı Türk emekçilerin ortak mücadelesini öne çıkarıyoruz. Dünya Sendikalar Federasyonu saflarında daha iyi bir dünya için mücadeleye, dünya sınıf sendikacılığı hareketiyle birlikte ilerliyoruz. Barış ve toplumsal adalet için omuz omuza.”

-Kyritsis: “İşçi sınıfının silahı dayanışma ve enternasyonalizmdir”

Dünya Sendikalar Federasyonu Genel Sekreteri Pambis Kyritsis konuşmasına, federasyonun 134 ülkedeki 110 milyonu aşkın üyesi adına selamlarını ileterek, başladı.
Emekçilerin enternasyonal Bayramı’nın, Kıbrıs’ta ilk kutlanışının 100’üncü yıl dönümü olduğunu ifade eden Kyritsis, “Sendikal özgürlüklerin ve demokratik hakların korunmasını ve emekçilerin günümüz koşullarında ihtiyaçlarının karşılanmasını talep etmek için Dünya Sendikalar Federasyonu sesini sizin sesinizle birleştiriyor” dedi.

Dünya Sendikalar Federasyonu’nun üyeleri olan Kıbrıs’ın sınıf odaklı sendikalarının, özgür ve birleşik bir Kıbrıs mücadelesinin bel kemiğini oluşturmasından gurur duyduğunu belirten Kyritsis, Dünya Sendikalar Federasyonu’nun, Kıbrıs sorununun BM kararlarında belirtildiği şekilde tek egemenliğe, tek vatandaşlığa ve tek uluslararası kimliğe sahip ve siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli iki toplumlu bir federasyon çerçevesinde çözümünün istikrarlı bir destekçisi olduğunu kaydetti.

Bu yıl Dünya Sendikalar Federasyonu’nun kuruluşunun ve mücadele sürecinin 80’inci yıl dönümünü olduğunu dile getiren Kyritsis, yıl dönümünü “Ya onların kârı ya bizim canımız – Umut halkların mücadelesindedir” sloganıyla kutladıklarını belirtti.

İnsanca yaşama ve çalışma koşullarını toplu sözleşmelerle, istikrarlı çalışma saatleri, ücretler ve diğer haklarla güvence altına alan, düzenlenmiş istikrarlı ve daimi istihdam talebinin bugün de güncel olduğunu ifade eden Kyritsis, “İşçi sınıfının silahı dayanışma ve enternasyonalizmdir” dedi.

Devamını Oku

Trending

Reklam