Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Barış Harekatı’nın 50. yılı…Kıbrıs gazisi Cuma Erdem anılarını anlattı

Published

on

Barış Harekatı gazisi Cuma Erdem, Muratağa, Atlılar ve Sandallar köylerindeki toplu katliamlarda şehit edilen Kıbrıs Türklerinin, yakıldıktan sonra toprakla üstlerinin kapatıldığını fark ettiklerini belirterek, “Ellerimizle ‘katliam çukurunu’ kazmaya başladığımızda 5-6 yaşlarında var yok, bir yavruyla anneyi yanmış halde toprağın altından birbirine sarılı vaziyette çıkardım. O anı unutmam mümkün değil.” dedi.

Kıbrıs gazisi 74 yaşındaki Cuma Erdem, Kıbrıs’ta Türklerin Rumlar tarafından uğradığı baskı ve zulmün önüne geçmek, Ada’da barış ve huzuru tesis etmek için Türk Silahlı Kuvvetlerince 20 Temmuz 1974’te gerçekleştirilen Barış Harekatı’nın 50. yıl dönümü dolayısıyla yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.

Türkiye Muharip Gaziler Derneği Gaziantep İl Başkanı Erdem, Kahramanmaraş’ta 22 yaşında askerlik görevini yaparken, Kıbrıs’ta yaşayan Türklerin can ve mal güvenliğinin tehlikeye atılması üzerine 18 Temmuz’da Kıbrıs’a gideceklerini öğrendiklerini söyledi.

Erdem, Mersin’den yolcu gemisiyle Ada’ya gittiklerini, Barış Harekatı’nda 2 çıkartmada da görev yaptığını anlatarak, şöyle konuştu:

“Bizi 19 Temmuz akşamı Mersin Limanı’na getirdiler. Bizleri, Dursun Bak komutanım, şu anda emekli korgeneral, ona teslim ettiler. Truva yolcu gemisiyle yola çıktık. Birçoğumuz gemiye ilk defa bindi, üzülenler, sevinenler oldu, kalkıp oynayanlar oldu. Yıllar sonra ilk defa bir savaşa katılıyorduk ama huzurluyduk, soydaşlarımızı kurtarmaya gidiyorduk. Sabaha karşı Girne Limanı’na yaklaştığımızda Beşparmak Dağları’na mevzilenen Rumların ateşi altında kaldık. Daha sonra bizleri tekrar geri çektiler ve küçük feribotlar geldi. Belimize kadar suyun içinde ellerimizde silahlarımız karaya çıkarma yaptık, savaşa başlamış olduk. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü var, ‘Söz konusu vatan olmadıkça savaş bir cinayettir.’ Niye, ölüyorsun, öldürüyorsun. Biz de bu şekilde savaşa katıldık.”

Harekatlarda unutamadığı, kendisini çok etkileyen olanlara tanıklık ettiğini aktaran Erdem, ilk harekattan 3 gün sonra Birleşmiş Milletler kararıyla ateşkes sağlandığını kaydetti.

– “Türkiye’den gelen savaş uçaklarını görünce gözyaşlarımızı tutamadık”

Ateşkese rağmen Türk askerleri ve Kıbrıslı Türklere saldırının devam ettiğini, bunun üzerine de ikinci harekatın başlatıldığını söyleyen Erdem, İkinci Harekat başladığı sabah, Beşparmak Dağları’nda Türkiye’den gelen savaş uçaklarının mevzileri taradığını gördüklerinde gözyaşlarına hakim olamadıklarını ifade etti.

Erdem, “Korku falan değil. Türk askerinde, Mehmetçik’te korku olmaz. Mevzileri bombaladıktan sonra hedef daraltarak geri Türkiye’ye döndüler. Bunun üzerine Dursun Bak komutanımız, üsteğmenimiz harekat emri verdi. Rumlarla çarpışarak onları kovalamaya başladık.” dedi.

– “Birbirine sarılı anne ve çocuğu ellerimle çıkardım”

Erdem, İkinci Harekat’ın başlayacağını öğrenen Rumların Muratağa, Sandallar ve Atlılar köylerinde yaptığı katliamın ardından “katliam çukuru” olarak anılan yeri tesadüfen bulduklarını anlattı.

Orada şehit edilenleri 50 yıldır unutamadığını ifade eden Erdem, kendisini etkileyen olayı şöyle anlattı:

“O gece üç Türk köyünü basıyorlar, sazlık bir bölge. Hatta orası şimdi ‘katliam çukuru’ olarak anılıyor. Soydaşlarımızı o sazlık bölgede topluyor, bir kısmını da esir kampına götürüyorlar. Diğer Türkleri yediden yetmişe kadın, çocuk, yaşlı demeden kurşuna diziyorlar. Ölüp ölmediklerine de bakılmaksızın üzerlerine gaz döküp yakıp, üzerlerini iş makineleriyle ince bir toprak tabakasıyla kapatmaya çalışıyorlar. Sabah biz tesadüf oradan geçerken o kan izlerine rastladık. Komutanımıza ‘Burada bir olay olmuş, buraya bir bakalım’ dedik. Ellerimizle o toprakları kazmaya başladığımızda oradaki şehitlerimizin, soydaşlarımızın cesetleriyle karşılaştık. Henüz 5-6 yaşlarında var yok, bir yavruyla bir anneyi yanmış halde toprağın altından birbirine sarılı vaziyette çıkardım. Yani o anı unutmam mümkün değil.”

Savaşta kadınlara, çocuklara, yaşlılara, hastanelere ve ibadethanelere dokunulmaması gerektiğini belirten Erdem, komutanlarının “Kesinlikle kadına, çocuğa, yaşlıya karışmayacaksınız. Size müdahale eden, size kötü davrananlar olursa onları da bize getireceksiniz” talimatı verdiğini söyledi.

Türk askerinin vicdanını, merhametini hep koruduğunu belirten Erdem, “Bir Rum evine girdik, 7-8 yaşlarında bir kız çocuğu bir odaya sığınmış, ağlıyor. Zaten bizde yiyecek, içecek kısıtlıydı. Ona, Dursun Bak Paşamızın da gözetiminde ellerimizdeki suyu ve yiyeceği verdik. Biz bu şekilde savaştık, bu şekilde soydaşlarımızı koruduk.” şeklinde konuştu.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Ertuğruloğlu: “Denktaş’a sözde bir kitapta yöneltilen arsızca ithamlar, sadece çukurda debelenen bir zavallının hezeyanıdır, yok hükmündedir”

Published

on

By

 Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, “Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’a sözde bir kitapta yöneltilen arsızca ithamlar, sadece çukurda debelenen bir zavallının hezeyanıdır, yok hükmündedir” açıklamasında bulundu.

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik asılsız iddiaların yer aldığı kitapla ilgili sert eleştirilerde bulunan Ertuğruloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Özgürlük mücadelesi liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ten mücadele bayrağını devralarak Kıbrıs Türk Halkı’nı devlet sahibi bir halk haline getiren, ömrünü halkının egemenliğine ve milli Kıbrıs davamıza vakfeden Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’a sözde bir kitapta yöneltilen arsızca ithamlar, sadece çukurda debelenen bir zavallının hezeyanıdır, yok hükmündedir!

Müptezel hezeyanlarıyla Denktaş’a dil uzatanlar şunu bilin; Denktaş’ın kutlu mücadelesi bizim yolumuzdur. Onun cesareti, onun devlet vizyonu bize emanet ettiği en büyük değerdir, ilham kaynağımızdır.

Bu dava ne bir kitapla kirlenir ne de çapı belli olanların hayal gücüyle küçülür. Yolumuz nettir; yolumuz Anavatanımızın yoludur, Denktaş’ın yoludur, Türklük yoludur. Davamız büyük, devletimiz kalıcıdır!

Bu vesileyle bir kez daha, yaşadığımız toprakları bize vatan yapan tüm kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam