Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Başbakan Üstel: “Bu üç yıl, bir iradenin, kararlılığın ve vizyonun göstergesidir”

Published

on

Başbakan Ünal Üstel, hükümetin üç yılını doldurduğunu söyleyerek, “Bu üç yıl, bir iradenin, bir kararlılığın ve bir vizyonun göstergesidir” dedi.

Üstel, bu üç yılın, istikrarlı hükümetlerin neler başardığını, yarım kalan projelerin nasıl tamamlandığını, irade varsa reformların nasıl hayata geçtiğini gösterdiğini belirtti.

Projelere de değinen Başbakan Üstel, enerjiyi sadece bir altyapı yatırımı değil ülkenin geleceğini şekillendiren stratejik bir olay ve kalkınmanın teminatı olarak gördüklerini söyleyerek, “Enerji alanında ülkemizin tarihinde eşi benzeri görülmemiş yatırımlara imza attık. Bazıları KIB-TEK’e ‘yatırım yapılmıyor’ diyor. Biz KIB-TEK’e 110 milyon dolarlık yatırım yaptık.” dedi.

Kablo ile elektrik getirilmesi fizibilite projesine imza attıklarını dile getiren Üstel, “Çok yakında yapımına başlanacak bu hatla, yalnızca enerji arzını güvence altına almakla kalmayacağız. KKTC’yi bir yeşil enerji üssüne dönüştüreceğiz” diye konuştu.

Bölgesel barışın önündeki en büyük engellerden birinin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin izlediği yıkıcı politikalar olduğunu söyleyen Üstel, Rum tarafının, Kıbrıs Türk halkına açık, organize, sistematik ve çok katmanlı bir biçimde, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi bir saldırı başlattığını belirtti.

Üstel, “Bu konu, iç politika malzemesi yapılamayacak kadar ciddi bir meseledir. Bu ülkede yaşayan herkesin bu saldırıyı ortak bir vicdanla ve dille kınaması gerekir.” dedi.

Başbakan Ünal Üstel, hükümetin üç yıl içinde KKTC’ye kazandırdığı icraatları paylaştığı “Halka Hizmet Yolunda Üç Yıl” başlıklı basın toplantısında konuşma yaptı.

Yeni Meclis Binası Konferans Salonu’ndaki toplantıya Meclis Başkanı Ziya Öztürkler, Başbakan Ünal Üstel, Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, bakanlar, bazı milletvekilleri, bürokratlar katıldı.

Toplantı sonrasında gazetecilerin soruları Başbakan ve ilgili bakanlar tarafından yanıtlandı ve ardından resepsiyona geçildi.

-“ Üç yıl boyunca yalnızca bugünü düşünmedik, geleceği de inşa ettik”

Hükümetin Mayıs 2022’de küresel krizlerin gölgesinde, ekonomik dalgalanmaların ortasında, savaşların kıyısında, pandeminin etkileri altında kurulduğunu dile getiren Üstel, “Ama kararlaydık: Yılmadık, durmadık, geriye bakmadık, çalıştık ve cesaretle yolumuza devam ettik. Üç yıl boyunca yalnızca bugünü düşünmedik, geleceği de inşa ettik.” dedi.

Kıbrıs Türk halkının hayalini kurduğu projeleri başlattıklarını, yarım kalanları tamamladıklarını, imkansız denilenleri mümkün kıldıklarını, unutulanları hatırladıklarını ve ihmal edilenleri gündeme aldıklarını söyleyen Üstel, “Biz bu üç yılda; Bir vizyonu programa, pek çok hayali de gerçeğe dönüştürdük.” diye konuştu.

-“ Çalışanı destekledik. Alım gücünü koruduk”

Bir ülke için ekonominin her şey olduğuna işaret eden Üstel, hükümetin son derece olumsuz ekonomik koşullarda kurulmasına rağmen tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini kaydetti.

Üstel, “ Önce refah dedik, alım gücü dedik, hayat pahalılığıyla mücadele dedik. Gereken her adımı attık” diyerek, “2022 yılı Ocak ayında brüt asgari ücret 7 bin TL idi. 2025 yılı Ocak ayında brüt asgari ücret 43 bin 469 TL’ye yükseldi. Bu artış, 3 yılda yüzde 521’lik bir artışı gösteriyor” dedi.

Euro bazında asgari ücreti tarihin en yüksek seviyelerine taşıdıklarını söyleyen Üstel, “Bugün Avrupa Birliği ülkeleri ortalamasının üzerinde bir asgari ücrete sahibiz. Hatta Güney Kıbrıs’tan da yüksek bir asgari ücrete sahibiz. Bu artış sadece asgari ücretle sınırlı kalmadı. Ortalama kamu maaşlarında da aynı düzeyde bir iyileşme sağladık. Çalışanı destekledik. Alım gücünü koruduk.” ifadelerini kullandı.

-“ Tarihe geçecek İktisadi ve Mali İş Birliği Antlaşmaları imzaladık”

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin, yalnızca diplomatik ve mali çerçeve ile sınırlı olmadığını dile getiren Üstel, “Bu ilişkiler sadece finansal değil, aynı zamanda yaşamsaldır. Bu bağ; ortak tarih, kültür, inanç ve kader birliğine dayanan, tek millet, iki devlet anlayışına dayalı sarsılmaz bir gönül bağıdır.” dedi.

Hükümetin bu dönemde söz konusu ilişkileri daha da ileriye taşıdığını, tüm alanlardaki iş birliğini güçlendirdiğini söyleyen Üstel, “Bu çerçevede, son üç yılda Anavatan Türkiye ile tarihe geçecek İktisadi ve Mali İş Birliği Antlaşmaları imzaladık. Bu antlaşmaları yalnızca imzalamakla kalmadık, aynı zamanda hayata geçirdik, halka dokunduk, sorunlara çözüm ürettik.” ifadelerini kullandı.

2025 yılında 21 milyar TL olmak üzere imzalanan üç ayrı İktisadi ve Mali İş Birliği Protokolü ile toplamda 46 milyar 400 milyon TL’lik rekor bir kaynak yarattıklarını belirten Üstel, özellikle son imzalanan iktisadi ve mali iş birliği antlaşmasının 26 yıl aradan sonra hükümet tarafından hazırlanan KKTC 5 yıllık kalkınma planına uygun olarak halkın ihtiyaçlarına dokunan projelere göre hazırladıklarını kaydetti.

Üstel, son 3 yılda, Türkiye ile kurulan güvene dayalı iş birliğinin KKTC’de devletin gücünü halka ulaştıran, refahı büyüten, hizmeti yaygınlaştıran bir kalkınma modeline dönüştüğünü ifade etti.

-“23 okul açıldı”

Başbakan Üstel, projelere de değinerek, son dönemde 23 yeni okul açıldığını, ek olarak 12 yeni okul projesini başlattıklarını belirtti.

“Rekor sayıda hastane projesini bu dönemde eş zamanlı olarak ilerletiyoruz.” diyen Üstel, Yerel Yönetimler Reformu’nu hayata geçirdiklerini, tarihte ilk kez, yuva kuracak gençlere yönelik İlk Evim Kredisi uygulamasını başlattıklarını, 30 yıl aradan sonra, sosyal konut projelerini yeniden hayata geçirdiklerini söyledi.

Başbakan Üstel, 26 yıl aradan sonra, KKTC Beş Yıllık Kalkınma Planını hazırladıklarını belirterek, 20 yılı aşkın süreden sonra, kamuya engelli istihdamı gerçekleştirdiklerini, Deprem Denetim Komitesi’ni kurduklarını, Afetlere Karşı Mücadele Komitesi’ni oluşturduklarını belirtti.

Kablo ile elektrik getirilmesi fizibilite projesine imza attıklarını dile getiren Üstel, 10 yılı aşkın süreden sonra Yeni Ercan havalimanını açtıklarını vurguladı.

-“Üç yılda 166 yasa”

“Demokratik bir sistemin kalbi Meclis’tir. Bir hükümetin reform iradesi ve icraat kapasitesi, yalnızca sahadaki projeleriyle değil, yasama organındaki etkinliğiyle ölçülür” diyen Üstel, bu anlayışla, Meclisi çalıştırdıklarını, yasaları çıkardıklarını, reformları yasalaştırdıklarını kaydetti.

Üstel, “Üç yıllık görev süremizde toplam 166 yasayı Meclis’ten geçirerek, önemli bir yasama performansına imza attık. Bu veriler; sadece hükümetimizin icra kabiliyetini değil, aynı zamanda Meclis’in çalışkanlığını, yasama faaliyetlerindeki etkinliğimizi ve reform sürecindeki kararlılığımızı da açıkça ortaya koymaktadır.” ifadelerini kullandı.

İhtiyaç duyulan sektörlere kredi desteği de sağladıklarına işaret eden Üstel, son 3 yılda her kesime, ekonomik direnci artıran yaklaşık 1 milyar 900 milyon Türk Liralık kredi desteği sağladıklarını belirtti.

Başbakan Üstel, tarihte ilk kez başlatılan 1 milyar 580 milyonluk İlk Evim Kredi Paketleri ile toplam 924 genç aileyi uygun fiyatlarla yuva sahibi yaptıklarını kaydetti.

-“Enerji ülkenin geleceğini şekillendiren stratejik bir olay”

Başbakan Üstel, enerjiyi sadece bir altyapı yatırımı değil ülkenin geleceğini şekillendiren stratejik bir olay ve kalkınmanın teminatı olarak gördüklerini dile getirerek, “Son 3 yılda, enerji alanında ülkemizin tarihinde eşi benzeri görülmemiş yatırımlara imza attık. Bazıları KIB-TEK’e ‘yatırım yapılmıyor’ diyor. Biz KIB-TEK’e 110 milyon dolarlık yatırım yaptık.” dedi.

Üstel, KIB-TEK’e yapılan yatırım ile üretimden dağıtıma, yakıttan iletime kadar her aşamada köklü bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini vurguladı.

Türkiye’den KKTC’ye denizaltı elektrik bağlantısı için ilk imzaları attıklarını dile getiren Üstel, Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile birlikte imza koydukları protokolle KKTC ile Anavatan Türkiye arasında çift yönlü çalışacak denizaltı elektrik bağlantısı için fizibilite çalışmalarını tamamladıklarını söyledi.

Başbakan Üstel, “Çok yakında yapımına başlanacak bu hatla, yalnızca enerji arzını güvence altına almakla kalmayacağız; KKTC’yi bir yeşil enerji üssüne dönüştüreceğiz” dedi.

E-Devlet sistemini 2026 yılında devreye sokmaya hazırlandıklarını, KKTC’de ilk kez Deprem İzleme ve Değerlendirme Merkezini kurduklarını anlatan Üstel, Lefkoşa Yeni Devlet Hastanesi’nin temelinin 2025’te atılacağını, Girne Yeni Devlet Hastanesi’nin bu yıl hizmete açılacağını kaydetti.

Kıbrıs konusuna da değinen Üstel, “ Çözüm vizyonumuz; egemen eşitliğimizin ve eşit uluslararası statümüzün tanındığı, iki devletin iş birliğine dayalı, iki devletli çözüm vizyonudur.” dedi.

Üstel, bu vizyonun hayata geçmesini sağlayan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile hükümetin tam bir uyum ve ortak duruş sergilediğini ifade etti.

Bölgesel barışın önündeki en büyük engellerden birinin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin izlediği yıkıcı politikalar olduğunu söyleyen Üstel, Rum tarafının, Kıbrıs Türk halkına karşı yalnızca diplomatik engeller koymakla kalmadığını, açık, organize, sistematik ve çok katmanlı bir biçimde, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi bir saldırı başlattığını belirtti.

Üstel, “Bu konu, iç politika malzemesi yapılamayacak kadar ciddi bir meseledir. Bu ülkede yaşayan herkesin bu saldırıyı ortak bir vicdanla ve dille kınaması gerekir.” dedi.

Kıbrıs Türk halkının artık sadece ambargolarla değil; siyasi şantajlarla, ekonomik sabotajlarla ve insanlık dışı diplomatik kuşatmalarla karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Üstel, “Bu tutum içerisine giren Rum tarafının sözde çözüm çağrıları, dünya kamuoyunu aldatmaya yöneliktir. Bu tutum barışa değil çatışmaya, kardeşliğe değil düşmanlığa, insanlığa değil insafsızlığa dönüşmüştür” diye konuştu.

Üstel, şöyle devam etti:

“Uluslararası topluma çağrımız nettir: Kıbrıs Türk halkının yıllardır süren izolasyonunun kaldırılması bir lütuf değil, hak iadesidir. Ve herkes bilmelidir ki: Rum Yönetimi’nin dilinde barış olsa da görülüyor ki aklında savaş vardır. Kıbrıs Türk halkı, bu haksızlığa dün olduğu gibi bugün de boyun eğmeyecektir. Uluslararası toplum gerçekten adada kalıcı bir çözüm istiyorsa, Rum Yönetimi’ni durdurmalıdır. Biz tüm yatırımcılarımızı, tüm vatandaşlarımızı korumaya kollamaya ve her koşulda yanlarında durmaya devam edeceğiz.”

 

 

Başbakan Ünal Üstel’in konuşmasının tamamı:

 

BASBAKAN KONUSMA METNI

 

<iframe width=”560″ height=”315″ src=”https://www.youtube.com/embed/rjmKDD7ETXc?si=sJW-Rlz7LNgXRYC4″ title=”YouTube video player” frameborder=”0″ allow=”accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share” referrerpolicy=”strict-origin-when-cross-origin” allowfullscreen></iframe>

 

 

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Öztürkler:İnsani değerlere ve vicdanlara da yöneltilmiş bir saldırıdır

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Gazze’ye insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan ve içinde 12 insan hakları savunucusunun bulunduğu Madleen gemisine İsrail ordusu tarafından düzenlenen saldırıyı kınadı.

Öztürkler, Uluslararası hukuka ve temel insan haklarına açıkça aykırı olan bu saldırıyı, yalnızca yardımsever insanlara değil, aynı zamanda insani değerlere ve vicdanlara da yöneltilmiş bir saldırı olarak gördüklerini belirtti.

Kıbrıs Türk halkı olarak Filistin halkının yanında olmaya devam edeceklerini dile getiren Öztürkler: “Temennimiz, İsrail hükümetinin, uluslararası hukuk normlarına uyarak, sivillere ve sivil girişimlere yönelik saldırılarını bir an önce durdurmasıdır.” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar, Gazze’ye yardım taşıyan gemiye İsrail’in el koymasını kınadı

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Gazzeye’de yardım taşıyan ‘Madleen’ adlı gemiye uluslararası sularda seyrettiği müdahale eden İsrail’i kınadı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, gemiye yapılan saldırıya yönelik yayımladığı mesajda şu ifadelere yer verdi:

“Gazze’ye insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan ‘Madleen’ adlı gemiye uluslararası sularda seyrettiği esnada İsrail güçlerince müdahalede bulunulması ve yardım almak için toplanan halka ateş açılması kabul edilemez bir insan hakları ihlalidir. İsrail’in yapmış olduğu bu terör içerikli eylemi ve soykırım girişimlerini kınıyor, tutuklanan aktivistler ve mürettebatın en erken zamanda serbest bırakılmasını temenni ediyorum.”

Gemide Özgürlük Filosu Koalisyonu’ndan Avrupa Parlamentosu (AP) Fransız üyesi Rima Hassan ve Almanya vatandaşı Yasemin Acar’ın yanı sıra Türkiye’den Hüseyin Şuayb Ordu, Brezilya’dan Thiago Avila, İspanya’dan Sergio Toribio, Hollanda’dan Marco van Rennes, Fransa’dan Baptiste Andre, Reva Viard, Pascal Maurieras ve Yanis Mhamdi, İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg ve gazeteci Omar Faiad bulunuyor.

Devamını Oku

Kıbrıs

Bienal Lefkoşa sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor: Sanatçılara açık çağrı

Published

on

By

Bienal Lefkoşa, Lefkoşa Türk Belediyesi’nin himayesinde, Arkhe tarafından düzenlenen ve Vedat Kaner Vakfı’nın ana sponsoru olarak desteklediği ilk edisyonunu ile sonbaharda sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.

7 Kasım-6 Aralık tarihleri arasında başkentte yapılacak bienalin teması “Compassion/Merhamet” olarak belirlendi.

Bineali İran kökenli Fransız grafik tasarımcısı Hervé Matine başkanlığındaki bir küratoryal ve seçici komite yürütecek.

Bienal, başkentin farklı mekanlarında sanat aracılığıyla, bireysel ve toplumsal düzeyde yüzleşmelere ve yeniden düşünmeye alan açmayı hedefliyor.

“Merhamet” temasına odaklanılarak, katılım çağrısı yapılan Bienal Lefkoşa’ya başvurular başladı.

Yerel ve uluslararası sanatçılara açık olan bu çağrı, tüm disiplinlerden sanatçıları projelerini bienal için sunmaya davet ediyor.

Şu ana kadar Kıbrıs, Türkiye, İtalya, Fransa, Brezilya ve Lübnan’dan birçok başvuru yapıldı.

Başvurularının 1 Ağustos 2025 tarihine kadar www.bienallefkosa.com üzerinden yapılması gerekiyor.

Katılım koşulları ve detaylı bilgi, Arkhe ve Bienal Lefkoşa’nın web sitesinden takip edilebiliyor.

Arkhe Direktörü Halil Duranay ve Arkhe Koordinatörü İlkem Tunar, yerel ve uluslararası sanatçılar arasında bir buluşma noktası haline gelmesi beklenen Lefkoşa bienalinin ilk edisyonu hakkında Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) konuştu.

– “İlk kez ‘Lefkoşa bienali’ adıyla bir sanat organizasyonu yapılacak”

Arhke Direktörü Halil Duranay, Kuzey Kıbrıs’ta, daha önce, büyük ölçekte çok önemli sanat etkinliklerinin yapıldığını ama ilk kez “bienal” adını kullanarak bu çatı altında uluslararası bir kent sanat organizasyonu yapılacağını söyledi.

“Bienal” adını kullanmanın iddialı olabileceğini ancak geçen yıl Arkhe’nin kuruluşundan bu yana gündemde olan bienal projesinin zamanı geldiğine inandıklarını ifade eden Duranay, “Bu kent, çok önemli bir kültürel mirasa sahip. Biz de, bu mirasın; doğru mekan, doğru zaman ve doğru dönemle alakalı bir sürece geldiğini düşünüyoruz. Bienal projesini hayata geçirmeyi istiyoruz… Bienal fikri bundan dolayı baskın.” dedi.

Geçen yıl, Lefkoşa bienaline giriş projesi olan Eklektik Manifest’i yaptıkların ve bunun bienalin bir laboratuvar deneyi olduğunu anlatan Duranay, bu proje ile hem çalıştıkları kurumların hem de kendi kapasitelerini etüt etme fırsatı bulduklarını belirtti.

Duranay, “Eklektik Manifest ile farklı şeyleri, farklı yerlere nasıl uygulayabiliriz, kurgulayabiliriz diye kendimizi sınadık. Eklektik Manifest’te sorunlar oldu mu? Tabii ki oldu. Belediyenin de bu konuda ilk girişimi. Hepimiz bazı şeyleri yolda öğreniyoruz” şeklinde konuştu.

Eklektik Manifest’te açık çağrı yapılmaması konusunda bazı eleştiriler aldıklarını aktaran Duranay, “Eklektik Manifest’te, açık çağrı olmadan sanatçılara kendimiz teklifle gittik. Aslında bu, bir yöntemdi. Bununla ilgili eleştiriler yapıldı, haklılık payları da var, yok değil” diyerek, Lefkoşa bienalinin çok daha katılımcı ve demokratik bir şekilde yapılacağını vurguladı.

Yedi hafta süren ve üç ana sergi mekanında gerçekleşen Eklektik Manifest’e iyi bir katılım olduğunu da belirten Duranay, Elektik Manifest’e katılım oranını, şu an dünyadaki en önemli bienallerden biri olarak nitelendirilen İstanbul Bienali’nin başlangıç süreciyle kıyasladıklarını belirterek şu bilgileri paylaştı:

“25 Eylül-15 Kasım 1987 tarihleri arasında düzenlenen Birinci İstanbul Bienali, toplam beş mekânda yapıldı ve 70 sanatçı ağırladı. Bienal yapıldığında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) resmi verilerine göre kentin nüfusu 6.303.200 kişiydi. Bienal’in kayıt edilmiş resmi ziyaretçi sayısı ise 4.500 kişiydi. 17 Eylül–20 Kasım 2022 arasında düzenlenen 17. İstanbul Bienali ise toplam 12 mekân ve 50’den fazla kafe, lokanta, kitabevi, sinema vb. alan kullandı. 2022’deki resmi olmayan verilere göre kentin nüfusu 15.655.924 kişi, Bienal’e katılan resmi ziyaretçi sayısı ise 160.000 kişi olarak kaydedildi. Eklektik Manifest’te ise 20 sanatçının eserleri sergilendi, performans ve paneller yer aldı ve 1.500’den fazla kişi ziyaret etti. Tüm bunlara baktığımızda ve kendi nüfus oranımıza göre değerlendirdiğimizde Etkinlik Manifest’e katılım gayet başarılı. Bu açıdan insanlarla ilişki kurabilen bir sanat organizasyonu oldu diyebiliriz.”

– Tema: Compassion/Merhamet

Duranay, Bienal Lefkoşa’nın ilk edisyonunun temasının rahat algılanan ve herkesi ilgilendiren bir kavram olması düşüncesinden hareketle “Compassion/Merhamet” olarak belirlediklerini söyledi.

Merhametin, hem kişisel hem de kolektif anlamlar taşıyan bir kavram olduğunu belirten Duranay, temanın ortaya çıkış sürecini şöyle anlattı: “Hervé Matine ile Lefkoşa turu yaptığımız esnada, bienal surecini ve ayrıca dünyada ve ülkelerimizdeki sorunları uzun uzun tartıştık. Bu tartışmaların sonunda, galiba bizim en çok ‘merhamete’ ihtiyacımız var dedik. Aslında aradığımız o tek kelime merhametti.”

Susan Sontag’ın ‘Başkalarının Acılarına Bakmak’ kitabına atıfta bulunarak bienalin temasının şekillendiğini anlatan Duranay, şunları söyledi:

“Biz, ötekilere bakarken merhameti içimizde ‘pasif’ bir şey olarak mı yaşıyoruz? Yoksa güçlü bir merhamet kavgasının ‘aktif’ bir eyleme mi dayanması gerekiyor? Sontag’ın kitap boyunca tartıştığı mesele bu aslında. Dolayısıyla, biz de bizim merhamet algımızı oraya atıfta bulunarak çıktık. Yani, bizim kendi problemlerimiz dışında ‘ötekilerin problemleri’ de var. Şu an, bilimsel istatistikler şunu gösteriyor: ‘Çok kısa bir zaman içinde, dünya nüfusu şu ankinden çok daha yüksek bir seviyeye çıkacak ama bununla beraber dünyanın kaynakları süratle tükeniyor’. Bu aciliyet durumunda daha fazla yozlaşmanın, totaliterleşmenin, bencilliğin ve adaletsizliğin ortaya çıktığını görüyoruz ve bu noktada ‘merhameti’ kaybetmeye başladık. Yani oradaki merhamet aslında bizim dışımızda ‘ötekini’ de anlamanın önemli araçlarından biri. Bizim vurgu yaptığımız ‘merhamet’ bu. Bu sadece seni, beni değil, dünya genelindeki herkesi ilgilendiriyor. Bu, çok da Kıbrıs’a da ait bir problem değil, küresel bir sıkıntıdan bahsediyoruz…”

– Bienal ekibi… Küratoryal ve seçici komite

Arkhe’nin düzenlediği Bienal Lefkoşa’nın Vedat Kaner Vakfı’nın ana sponsorluğunda ve Design House Stockholm ve Poster for Tomorrow’un destekleriyle gerçekleşecek.

Bienal ekibi, bienal koordinatörü Halil Durunay, uluslararası operasyon sorumlusu İlkem Tunar, ulusal operasyon sorumlusu Bilgen Anayasa, iletişim sorumlusu Atıf Müezzinler ve tasarım sorumlusu Murat Zengi ile bienal sahne ve performans koordiantoru Handan Ergiydiren’den oluşuyor.

Küratoryal ve seçici komitede ise, Hervé Matine’ye; Kanada kökenli İtalya’da yaşayan tasarımcı Ginette Caron, Kıbrıs’tan tasarımcı ve akademisyen Senih Çavuşoğlu ile İspanya’da yaşayan sanatçı ve Arkhe Yönetim Kurulu üyesi Aslı Bolayır eşlik edecek.

Bu dört kişilik komite, bienale başvuruları değerlendirecek ve sanatsal projelerin seçiminde rol oynayacak. Ayrıca, eserlerin secimi sonrasında eserleri uygulayan küratoryal kurul olarak görev yapacak.

– Mekanlar ve süreç

Bienalin ana merkezinin surlariçi olacağını belirten Duranay, şu ana kadar, Kültür Dairesi ve Vakıflar’la yapılan görüşmelerle, Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi (AKM), İsmet Vehit Güney Sergi Salonu ve Bedesten’in bienalde kullanılacak mekanlardan bazıları olarak belirlendiğini söyledi. Arasta, Bandabulya gibi ikonik alanları ise kamusal operasyonlar için düşündüklerini ekledi.

Ağustos sonunda seçilen sanatçıların açıklanacağını belirten Duranay, eylülde kuratöryel ekibin seçilen eserlerin hangi alanda sergileneceğine karar verileceğini ve ekimde tüm hazırlıkların tamamlanmasının hedeflendiğini aktardı.

– Bienal, bir şehri dahil edecek bir proje

Duranay, mart ayında, sanatçılara, sanat derneklerine, kültür endüstrisinde çalışanlara yönelik düzenledikleri açık formumda katılımcıların Eklektik Manifest ile ilgili görüş ve eleştirilerini dinlediklerini, Bienal Lefkoşa fikrini sunduklarını anlatarak, katılımcı bir şekilde yürüttükleri bienal sürecinde yeni forumlar düzenlemeyi planladıklarını da söyledi.

Koordinatör İlkem Tunar ise, “Bienal, bir şehri dahil edecek bir proje. Şehirdeki insanlar dahil olsunlar istiyoruz. ‘Bunlar bir şeyler yapıyor, nedir acaba yaptıkları?’ demek yerine dil, herkesin dahil olacağı bir etkinlik olsun istiyoruz… Bienal projesi herkesi etkileyecek bir proje. Bienalde surlariçinde olacağız, yani bu bienal sayesinde surlariçinde bir hareketlilik olacak ve biz bu bienali insanların sahiplenmesini istiyoruz” dedi.

– Bienalin kentin üzerinde etkileri

Duranay da, bienalin sadece büyük ölçekli bir sanat etkinliği olmadığını, kentin ekonomik gelişimi ve uluslararası tanınırlığın artırılması üzerinde önemli etkileri olduğunu vurguladı ve şunları söyledi:

”Bienalin gerçekleştiği dönem, kent ekonomisi ve turizmi için hareketlilik demek. Özellikle kasım ayında sokak tansiyonunun yavaş yavaş düşeceği, insanların kapalı alanlara girmeye başlayacağı bir ay içerisinde bienal ile yeni bir ilgi alanı oluşturacaksınız. Eğer bu süreç başarılı olursa ve 2027’de bienalin ikinci edisyonu hayata geçirebilirsek bu şu anlama gelecek: Her iki yılda bir kasım ayında kentte bienal yapılacak ve insanlar yurt dışından bienal için Lefkoşa’ya gelecek. Bu bir ajanda haline gelecek.”

Bienallerin kent esnafı için de fırsatlar yaratacağını belirten Duranay, yerel üreticilerin bienale özel üretimler yaparak sürece katılmalarını önemsediklerini söyledi ve “Mesela bir yerel kahve firması, sınırlı sayıda bienale özel tasarımla üretilmiş kahve paketleri hazırlayabilir ya da özel fincanlar üretebilir. Biz, bu süreci sadece sanatçılarla değil, kentin tüm bileşenleriyle birlikte yürütülmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

– “Sanatla çok fazla teması olmayan kişilere de hitap edecek bir bienal”

Bienalin daha geniş ölçekte bir sanat etkinliği olacağını, sanatla çok fazla mesaisi olmayan insanların da ilgisini çekmek ve onları da bienal sürecine dahil etmek için bazı stratejiler üzerinde çalıştıklarını da anlatan Duranay, ilk ve orta öğrenim ile üniversite öğrencilerini hem izleyici hem de katılımcı olarak bienale katmayı hedeflediklerini; birçok bienalde uygulanan “bienal gönüllülüğü” ile “rehberli tur programı”nı da uygulamayı planladıklarını anlattı.

Kamusal alanlarda bienale özel bazı uygulamalar düşündüklerinden de bahseden Duranay, bienalde hatıralık ve hediyelik olarak bazı ürünler üzerinde çalıştıklarını, bununla bienali insanların gündelik hayatlarına katmayı hedeflediklerini kaydetti. Duranay, “Bienal Lefkoşa’nın, sanatla çok fazla teması olmayan insanların da ilgisini çekeceğini düşünüyoruz” dedi.

Devamını Oku

Trending

Reklam