Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

“Başkanlığı kazanana hükümeti kurma görevi vereceğim”

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bu hafta sonu yapılacak Ulusal Birlik Partisi (UBP) Kurultayı’nda genel başkanlığı kazanacak kişiye yeni hükümeti kurma görevini vereceğini açıkladı.

Cumhurbaşkanı Tatar, Başsavcı, Meclis Başkanı ve Yüksek Mahkeme Başkanı ile erken seçim konusunda yaptığı görüşmelerin sonucuna göre, erken seçim tarihinin UBP Kurultayının tamamlanmasıyla belirlenebileceğini ifade ederek, erken seçim tarihinin şu anda 9 Ocak olarak değerlendirildiğini söyledi.

Ancak Tatar, erken seçim tarihini Meclis’teki tüm siyasi partilerin uzlaşı içinde belirlemesini temenni ettiğini yineleyerek, 60 günlük sürenin dolmasının ardından Cumhurbaşkanı’na verilen yetki altında kendisinin erken seçim tarihi belirleme yetkisinin olduğunu ancak bunu yetkiyi kullanmayı tercih etmediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ersan Saner hükümetinin istifasının ardından yeni hükümetin oluşumuna yönelik olarak Meclis’teki siyasi parti liderleriyle geçen hafta yaptığı görüşmelerin ardından bugün de Meclis’te yer alan bağımsız milletvekilleri ile bir araya geldi. Tatar, bugün saat 11.30’da bağımsız milletvekilleri Hasan Topal, Mesut Genç, Hasan Büyükoğlu’nu kabul etti.

Tatar, 15.30’da da diğer bağımsız milletvekili Bertan Zaroğlu’yla görüşecek.

“ERKEN SEÇİM TARİHİNİN UBP KURULTAYI’NIN TAMAMLANMASINDAN SONRA BELİRLENEBİLECEĞİ SONUCU ÇIKTI”

Görüşme sonrası basına açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Tatar, geçen hafta, Anayasal yetkisi çerçevesinde yeni hükümetin oluşumuna yönelik Meclis’te temsil edilen Ulusal Birlik Partisi (UBP), Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Halkın Partisi (HP), Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP), Demokrat Parti (DP) ve Yeniden Doğuş Partisi (YDP) ile ayrı ayrı görüştüğünü hatırlattı.

Bu kapsamda, bugün de, hükümete destek veren üç bağımsız milletvekili ile bir araya geldiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, bu üç milletvekiliyle süreci değerlendirdiklerini söyledi. Tatar, “Onların da görüşü mevcut durumda bir hükümetin oluşturulamayacağı ve erken seçimin bizi beklendiği yönündedir” dedi.

Erken genel seçim tarihine ilişkin 26 Aralık ve 6 Şubat gibi takım tarihlerin ifade edildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, “Fakat daha sonra yapılan bir takım değerlendirmelerde, bu seçim tarihinin ancak UBP Kurultayı’nın tamamlanmasıyla alınabileceği, çünkü her partinin yasalar gereği en geç üç yılda bir kurultayını yapması gerektiğini” söyledi.

UBP Kurultayı’nın bu hafta sonu yapılacağına, kurultayın birinci, ikinci turu olabileceğini ifade ederek, Başsavcı, Meclis Başkanı ve Yüksek Mahkeme Başkanı ile yaptığı görüşmeler sonucunda, erken seçim tarihinin UBP Kurultayı’nın tamamlanmasından sonra belirlenebileceği sonucunun çıktığını söyledi. Tatar şöyle konuştu:

“ŞU ANDA 9 OCAK’TA ERKEN SEÇİMİN OLABİLECEĞİ DEĞERLENDİRİLİYOR”

“UBP bu hafta sonu Kurultay yapılacaktır. Kurultayın birinci turu, ikinci turu olabilir, ama netice itibarıyla, Başsavcı ve Meclis Başkanı ile yaptığım görüşmelerden çıkan sonuç şudur ki -Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Şefik ile bu görülmüş ve teyit alınmıştır, çünkü bu yasalar yoruma açıktır ve farklı düşünen hukukçu arkadaşlarımız da vardır- UBP Kurultayı’nın tamamlanmasıyla ancak yeni seçim tarihi belirlenebilecek. O da en az 60 gün istediği için bu tarih bizi 9 Şubat’a götürüyor. Dolayısıyla şu anda 9 Ocak’ta erken seçimin olabileceği değerlendiriliyor. Fakat bunun kararını Meclis’in alması benim temennimdir. Bildiğiniz gibi bu 60 gün dolduktan sonra şu tarihte seçim olsun da diyebilirim, bu da bana verilen bir yetkidir. Ancak ben bunu tercih etmiyorum, Meclis’teki siyasi partilerin uzlaşı içerisinde seçim tarihini belirlemesi en doğrusu olacaktır.” diye konuştu.

“UBP KURULTAYI’NI KAZANAN ARKADAŞA HÜKÜMET KURMA GÖREVİNİ VERECEĞİM”

Cumhurbaşkanı Tatar, UBP Kurultayı’nda genel başkanlığını kazanacak kişiye hükümet kurma görevini vereceğini açıklayarak, şunları söyledi:

“Şu anki düşüncem ki -bunu danışmanlarım ve ilgili makamlarla değerlendiriyorum- UBP kurultayını kazanan arkadaşa hükümet kurma görevini vereceğim. Bu hükümet tabii ki seçime kadar gidecek. Çünkü belli ki bu hükümeti kurma görevi verilen arkadaş hükümeti kurar mı kurmaz mı o onun değerlendirmesini yapacaktır. Ancak benim şu anki tutumum budur çünkü UBP Kurultayı’na da çok az bir süreç kalmıştır. Dolayısıyla bu şekil bir süreç izlenecektir. Ondan sonraki süreçte o hükümetle seçime gidileceğini öngörüyorum. Güvenoyu alır almaz o başka mesele ama, seçim tarihini de kurultay sonrası, Yüce Meclis oturup değerlendirmesini yapacaktır.”

“BİRİ FİKRİNİ SÖYLEMEK İSTERSE KAPIM AÇIK”

Tatar, hukukçular, Başsavcı ve Yüksek Mahkeme Başkanı, Meclis Başkanı ile, süreci en iyi şekilde takip etmeye çalıştığını söyleyerek, “Biri fikrini söylemek isterse de kapım açıktır, çünkü ben netice itibarıyla tarafsız bir Cumhurbaşkanı’yım. Her ne kadar da geldiğim yer belli olsa da ben tarafsız bir Cumhurbaşkanıyım ve anayasal yetkilerim çerçevesinde süreci yönetmeye çalışıyorum” dedi.

Görüşme sonrası, üç bağımsız milletvekili adına açıklama yapan Hasan Topal da, Cumhurbaşkanı Tatar ile rutin bir görüşme yaparak, Meclis’teki son durumu ve sürecin nasıl gelişeceğine değerlendirdiklerini söyledi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Hasipoğlu: “İsrail-İran çatışmasına ABD’nin müdahil olmasıyla gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz”

Published

on

By

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, İsrail-İran çatışmasına Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) müdahil olmasıyla gelişmeleri “endişeyle takip ettiklerini” söyledi

Hasipoğlu, bölgesel gelişmeler ve güncel konularla ilgili yazılı açıklama yaptı.

İran’ın Birleşmiş Milletlerden ABD’nin İran’a saldırısının incelenmesi ve kınanması talebiyle BM Güvenlik Konseyinden (BMGK) “acil oturum” talep ettiğini belirten Hasipoğlu, “Savaştaki füzelerin hedefinin nükleer tesis boyutuna gelmesi, içinde bulunduğumuz coğrafya için daha da endişe verici bir boyuta dönüştürmüştür” dedi.

-BM Güvenlik Konseyi “barış gücü değil izleme konseyi”

BM’nin barış gücü olmaktan artık çıkarak bir izleme konseyine dönüştüğünü söyleyen Hasipoğlu, “ ABD, Rusya gibi büyük devletlerin daimi üye olup veto haklarının olmasından dolayı Güvenlik Konseyinden mazlum halkları koruyacak, yaptırım içeren, önleyici kararlar çıkamamaktadır. Güçlünün haklı olduğu, hiçbir Batılı ya da Müslüman ülkenin kınamanın ötesine geçmediği BM ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi toplantılarına şahitlik ediyoruz. Bunu daha önce Bosna’da, en son en acı şekilde Gazze’de Filistinlilerin yaşadıklarıyla ve bu yapıların karar alamadığını görüyoruz” dedi

BM’nin bugün ABD – İsrail müttefikliğinin yaptığı saldırıları izlemekle yetindiğini ve asli görevini yapamadığını ifade eden Hasipoğu , İsrail ile İran arasındaki çatışmaların da 10’uncu gününe girdiği şu günlerde izleyici koltuğunda oturmaya devam ettiğini belirtti.

– “Aynı tecrübeyi Kıbrıslı Türkler olarak bizler de hem sahada hem masada yaşadık”

Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Aynı tecrübeyi Kıbrıslı Türkler olarak bizler de hem sahada hem masada yaşadık . 1974 öncesi Rum saldırıları karşısında BM’nin izleyici rolü ve alınan güvenlik konseyi kararları ortadadır. Keza, 1979 yılından itibaren başlayan federasyon müzakerelerinde, Rum tarafının uzlaşmaz tutumuna ek olarak , BM’in yapısal bozukluğundan dolayı çözüm de sağlanamamıştır . 1974 öncesinde Rum mezalimliğine tanıklık eden BM, sonraki federasyon görüşme süreçlerinde ise çözüm anlamında masaya getirdiği tüm plan ve önerilerine ‘Evet’ diyen Kıbrıs Türk halkına hak ettiği değeri ve statüyü vermek yerine , ‘Hayır’ diyen tarafın ödüllendirmeye devam etmiştir. Diğer bir ifadeyle BM müzakere süreci ile ilgili bir nihai tespit yapmaktan kaçınmış, hep Rum tarafının istediği şekilde bir çözüm arayışı içerisinde olmaya çalışıp, Rum tarafının içerisinde bulunduğu konfor alnının muhafaza etmesine çanak tutmuştur. Halbuki görüşme süreçlerini hamisi konumunda olan BM, Rum tarafının retçi tavırları sonrasında gerekli kararları alıp, Rum tarafını rahatsız edebilseydi, belki de bizlerin arzu ettiği çözüm modeli bugün hayat bulmuş olacaktı”

-Hakan Fidan’ın son açıklaması

Türkiye Dışişleri Bakanı Fidan’ın İslam İşbirliği Teşkilatı (IIT) mesajını değerlendiren Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Dünya, özellikle de bölgemiz, iyice ateş çemberine dönerken, Kıbrıs Türk halkının yegane güvencesinin ve en büyük destekçisinin Anavatan Türkiye olduğuna, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son açıklamalarıyla bir kez daha tanıklık ettik. Hakan Fidan’ın KKTC’nin gözlemci üye olarak yer aldığı İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkına yer vermesi son derece önemli ve anlamlıdır. Kıbrıs Türk halkının yaşamakta olduğu izolasyon çemberinin aşılması gerektiğine vurgu yapan Hakan Fidan, doğrudan temas çağrısıyla da Anavatan Türkiye’nin milli dava Kıbrıs konusundaki politikasını da dünya kamuoyuna hatırlatmıştır.

Bu vesileyle, haklı davamızın her platformda yankı bulması için sözünü sakınmaktan çekinmeyen Anavatan Türkiye’mize ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a yürekten teşekkür ediyor, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın, KKTC ve Kıbrıs Türk halkı ile ekonomik, siyasi, kültürel ilişkilerini daha da artıracağına inanıyoruz”

-“Rum tarafı tüm adanın güvenliğini riske sokuyor “

Hasipoğlu, Kıbrıs Rum liderliği ve Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Hristodulidis’in son dönemde bazı ülkelerle yaptığı askeri anlaşmalar, silahlanma faaliyetleri ve tek taraflı eylemlerinin, Kıbrıs adasının tamamını ciddi bir tehlike altına soktuğunu söyledi.

Hasipoğlu, “Şimdilerde ise Amerika – İsrail yuvalanmasına sahasını açarak tüm adayı riske sokmaktadır. Kıbrıs Türk halkı olarak, Rum tarafının bizleri ortak düşman olarak gören İsrail’den farklı bir zihniyette olmadığını çok iyi biliyoruz. Bundan sonra sıra size gelecek zihniyetinin bir tezahürü olarak, bizi bu adada azınlık olarak gören, eşit kabul etmeyen ve ilk fırsatta, tıpkı Gazze’deki Filistinliler gibi, kendi ana yurdumuzda yok etmeye çalışan acımasız bir zihniyetle karşı karşıyayız” dedi

Hasipoğlu , GKRY’nin limanlarını başta ABD, İsrail ve Fransa olmak üzere birçok ülkeye açtığına dikkati çekerek, “Kıbrıs adası, tam bir barut fıçısı ama bizim halkımızın güvencesi güçlü Türkiye Cumhuriyeti’dir.” diye konuştu.

Gazimağusa’dan görülen füzelere şahitlik eden biri olarak, savaşı yakın hissetmenin kaygı verici olduğunu söyleyen Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Özellikle Crans Montana başta olmak üzere geçmiş federasyon görüşme süreçlerinde Rum tarafının Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin ve askerinin olmayacağı bir sistemde ısrar ederek masayı devirmesinin sebebini o dönemlerde idrak edemeyenler, şimdi garanti sisteminin önemini daha da iyi anlamalıdırlar. Rum – İsrail zihniyeti, bizleri azınlık gören, bundan sonra da sıra size gelecek zihniyetidir . Bu yüzden geçmişte olduğu gibi bu süreçleri tekrar başlatmak isteyenler, son yıllarda yaşanan savaşları ve soykırımları iyi analiz edip içselleştirmeleri gerekmektedir . Son yıllarda yaşanan gelişmeleri de dikkate alarak Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamlılığı UBP’nin kırmızı çizgisi olduğunu bir kez daha belirtir, söz sahibi olduğumuz müddetçe, halkımızın varlığı ve güvenliği için savunmaya devam edeceğimizi vurgularız”

Devamını Oku

Kıbrıs

Gazimağusa Limanı’nda çöken yolun altında içinde tarihi eserler bulunan mezar olduğu düşünülen mağara bulundu

Published

on

By

Gazimağusa Limanı’nda yolun çökmesiyle toprak altında kalan tarih de gün yüzüne çıktı.

Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürü Emine Emel Ziba konuyla ilgili BRT Gazimaĝusa muhabirine bilgi verdi.

Ziba, yolun bir bölümünde çökme olduğuna dair arandığını ifade ederek, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Gazimağusa Bölge Sorumlusuna bilgi verdiğini dile getirdi.

Teknik kurul tarafından incelemeler yapıldığını belirten Ziba, açığa çıkan mağaranın içerisinde tarihi eserlerin de bulunduğu bir mezar olduğunun düşünüldüğünü vurguladı.

Bölgede gerekli güvenlik önlemlerinin alındığını belirten Ziba, Pazartesi itibariyle kazı çalışmalarına başlanacağını sözlerine ekledi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Girne’de denizde yüzerken rahatsızlanan Gülseven yaşamını yitirdi

Published

on

By

Girne’de denizde yüzdüğü sırada muhtemelen rahatsızlanarak boğulma tehlikesi geçiren 80 yaşındaki Emel Gülseven tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi.

Polis Basın Subaylığından yapılan açıklamaya göre, Girne’de sakin Emel Gülseven bu sabah Karaoğlanoğlu’nda denizde yüzdüğü sırada muhtemelen rahatsızlanarak boğulma tehlikesi geçirdi.

Bölgede bulunanların yardımı ile sahile çıkarılarak ambulans ile Girne Dr. Akçiçek Hastanesinde kaldırılan Gülseven, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi.

Devamını Oku

Trending

Reklam